18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA 15 THY’nin, Hz. Ali türbesinin bulunduğu bölgeye haftada 3 gün sefer başlatması sevinçle karşılandı ‘İstanbul’dan Necef’e köprü’ nanç ve kültür merkezi Necef’e haftada 3 gün uçak seferleri başlatan THY, yıllardan beri büyük zorluklarla Necef’i ziyaret eden Şii ve Alevi yurttaşların işini kolaylaştırdı. M YASE LKNUR Necef, İslam toplulukları için Kâbe’den sonraki en önemli merkez. Şii ve Aleviler için belki de en önemli merkez. Çünkü Hz. Ali’nin türbesi bu kentte. Necef’e on dakikalık mesafede bulunan Kufe şehri de Necef kadar önemli. Zira Hz. Ali’nin evi ve şehit edildiği mescid, Hz. Hüseyin’in kendisini sürekli davet eden Kufelilere elçi olarak gönderdiği amcaoğlu Müslim bin Akil’in türbesi Kufe’de bulunuyor. Hz. Hüseyin’in şehit edildiği Kerbela’nın Necef’e uzaklığı 70 km. Türkiye’den her yıl binlerce, karayolu ve Bağdat üzerinden gittiği ve bir o kadarının gitmek istediği Necef’e bugüne kadar uçak seferlerinin konmaması büyük bir eksiklikti. Nihayet THY’nin 3 gün sefer koyması ile bu eksiklik giderilmiş oldu. İlk sefer olması nedeniyle Necef yolculuğunda gazeteciler ve işadamlarının yanında Türkiye’deki Şiilerin lideri Şeyh Selahattin Özgündüz ile bu inanca mensup öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’nin de davet edilmesi güzel bir jestti. Ancak aynı jestin bir iki Alevi dedesinden esirgenmesi de bize göre eksiklikti. Necef Havalimanı’nda düzenlenen törende THY Genel Müdürü Hamdi Topçu, Necef’e sefer konulması yönünde yoğun talep aldıklarını Hz. Ali türbesinin bulunduğu Necef kenti, Alevi ve Şiiler için çok büyük önem taşıyor. belirterek şunları söyledi: “Bir süre önce Sayın Başbakanımız, Necef’e gelmiş ilim ve hikmet kapısı Hazreti Ali Efendimizin türbesini ziyaret ederek buradaki yetkililerle çeşitli temaslarda bulunmuştur. Biz de bugün THY olarak manevi atmosferi ziyadesiyle hissedilen bu müstesna şehre uçuşları başlatmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Dünyanın her yerinden, özellikle Amerika’da Los Angeles’ta yaşayan Müslümanlardan Necef’e sefer konulması yönünde yoğun talep aldık. THY Necef şehrine, dünyanın 183 şehrinden İstanbul üze rinden direkt bağlantı verecektir. THY’nin sahip olduğu gücü dost, kardeş ülkeye ve maneviyat dolu Necef’i dünyaya bağlamakta kullanacağını bildirmek istiyorum.” Havalimanındaki törende hazır bulunan Necef Vali Yardımcısı Adnan el Zurufi de THY’nin Necef’e direkt uçak seferleri konmasının kendileri kadar Türkiye’deki Şii ve Aleviler için de önemine dikkat çekti. Türbeyi daha önce birçok kez ziyaret eden Selahattin Özgündüz ekibe rehberlik etti. Bu arada sefere katılan biz dört kadını bir sürpriz bekliyordu. Necef’teki türbeye başörtüsüz alına mayacağımızı az çok tahmin ediyorduk, ama çarşaf giymek zorunda kalacağımızı da doğrusu hiç düşünmemiştik. Biz başlarımız örtülü bir şekilde kalabalıkta kaynayıp girme hamleleri yaparken etrafımızdaki kadınlar “Hicap!” “Hicap!” diye bizi göstererek feveran ediyordu. Görevliler emanet dört çarşaf bulup getirdi. Giymesini beceremedik tabii ki. “Ayol bunun kolu neresi?”, “Ay yine kaydı başımdan, nasıl durur ki bu meret?” diye sızlana sızlana giyip türbeyi girmeyi başardık. Kadınlar ayrı erkeklerin ayrı kapılardan girdiği türbede yüzlerce insan kaynıyor. Ziyaretçiler İran ve Şiilerin yaşadığı Ortadoğu ülkelerinden gelmişler. Hz. Ali’nin türbesinin bulunduğu yapı, Hz. Ali’nin mütavazı yaşamıyla tezat oluşturacak denli gösterişli. Birçok kez onarımdan geçmiş. Bir bölümü yeniden onarıma başlanmış. Herhalde ABD bombalarının yarattığı hasardan olmalı. Türbeden sonraki durak Kufe şehri. Kerbela 70 km. uzaklıkta olmasına rağmen sanırım güvenlik nedeniyle oraya gidemiyoruz. Necef’teki sıcağı görünce Hz. Hüseyin’in ve ailesinin Kerbela’da günlerce sudan mahrum bırakılmasına karşın verdiği mücadele daha bir anlam kazanıyor. İlk seferin dönüşünde THY’nin ilk müşterilerinin pek de az olmadığı uçuş noktasının isabetini ortaya koyuyor. THY’nin İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan başlayan Necef seferleri, salı, perşembe ve cumartesi günleri olmak üzere haftada 3 gün olarak gerçekleştirilecek. Necef’e gidişdönüş biletleri tüm vergiler dahil 270 Avro’dan başlayan fiyatlarla satışa sunuldu. Arkadaşını Satmayacaksın Hayat bazen dayatır… Bu öylesine güçlü, öylesine karşı durulamaz bir dayatmadır ki; önünüze yalnızca bir seçenek koyar… Varmış gibi görünen ikinci seçenek, aslında küçülmenizi, düşkünleşmenizi ve silinip gitmenizi kolaylaştıracak bir argümandır sadece!.. O tek seçenek ise zorlu bir yolun habercisidir doğal olarak... Dik durmayı, meydan okumayı, en alçakça saldırılara göğüs germeyi gerektirir… Karşı cephenin en ağır, en kalleşçe tavırlarına hazırlıklı olsanız da, arkadan vurulan, sureti haktan görünen “hançerler” çok yakar canınızı... Ama her şeye karşın, tarihten gelen gücünüz, milyonlara karşı sorumluluğunuz ve gelecek kuşaklara olan borcunuz size o zorlu yolda yürümenizi emreder... CHP işte o zorlu yolda yürümektedir… 18 Yıldır Madımak’ın Alevli Dumanları Hâlâ Tütüyor Perihan ERGUN K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] 2 Temmuz 1993 günü yüreklere düşen Madımak katliamının canları yakan ateşi hâlâ yanmaya devam ediyor. Cumhuriyet aydınlanmasıyla ışıldayan beyin ve yürekleriyle Cumhuriyetimizin kuruluşuna karar verilen, kongrenin yapıldığı Sivas’ta Pir Sultan Abdal’ın da büstünü dikerek, bir kültür etkinliği yapılmasına karar verildi. Seçkin bir avuç yazar, halk ozanı, şair, edip ve halk türküleri koroları Alevi derneklerinin öncülüğünde o günlerin Kültür Bakanı Sayın Fikri Sağlar’ın da katılımıyla kentteki Madımak Oteli’nde 34 günlüğüne konuk oldular. Bu katılımda benim de olmam istenmişti. Ateşli bir grip nedeniyle aralarında olamamıştım. Hatta katliamdan sonra dostlarla yakınlarımın meraklı telefonları hiç durmamıştı. Bu etkinliği asırlardır boş beyinlerine yerleştirdikleri nedeni bilinmeyen kinleriyle kentin dışından getirilen yobazları kışkırtarak tarihimize kınanası harflerle yazılan bu kara lekeli katliamı oluşturdular. 2 Temmuz günü cuma hutbesinden sonra camiden çıkan kara yobazlar ölüm naraları arasında bir de “Cumhuriyet burada kuruldu, burada batacak” çığlıkları ile Madımak’a doğru yürüyüşe geçtiler. O akşam yapılacak etkinliğe hazırlıkla meşgul olan konuklar bunu geçici gösteri kabul ederek önemsemediler. Kapılar, pencereler kırılıp içeriye tırmananlarca otel yakılmaya başlanınca işin vahametini anladılarsa da iş işten geçmişti. Çıkış yolu yoktu. Katiller naralarla binanın önünü tutmuştu, önleyici hiçbir hareket yoktu. Üstüne üstlük kentin valisi makamında olayı hiç önemsemeden, merakla soran devlet görevlilerine ve siyasilere de “Büyük bir olay değil” diyebiliyordu. Örneğin, Trakya Bölgesi’ndeki halkla beraberken, olayı öğrenip, validen bilgi isteyen, Başbakan Yardımcısı Sayın Erdal İnönü’yü de bu tavrıyla yanıltmıştı. Bu yanılgıyla Başbakan Tansu Çiller de “Vatandaşa dokunup zarar vermeyin” komutuyla kara yobazları korurken, oteldekileri ölüme terk etmiş oldu. O gün korunamayan Madımak’a her 2 Temmuz’da olduğu gibi, cinayetin 18’inci yılında da 25 bine yakın kişi ziyarete gelmişti. Vali Bey çevik kuvvetleriyle onları otele sokmadı, kanlı mekânı korudu! Yobazların baş sloganı “Aziz Nesin’e ölüm, kahrolsun komünistler”di. Sayın yazar Lütfi Kaleli onu bir odaya gizleyip, sonra da büyük yüreklilikle itfaiye merdiveninden indirerek kurtarmıştı. Öyle ki onu kurtarmaya çalışırken sakallı bir yobazın öteki merdivene tırma narak, onlara saldırıya geçtiği ekranlardan izlendiği halde o ve onun gibiler o günlerin sağcı iktidarlarınca korunup cezalandırılmadıkları gibi yandaş bile edilmişlerdi. Bu katliamda ikisi otel görevlisi 35 kişi ateşle yanarak, dumandan boğularak can verdi. Bunların en iç sızlatıcılarından biri, aziz dostum, İstanbul Üniversitesi’nden bölüm arkadaşım, kardeşim, 80’e yakın araştırma kitabının yazarı Asım Bezirci’ninkidir. Şöyle ki; ateşten kaçmak için sığındığı koridorun yandaki binanın terasına açılan penceresinden atlayıp canını kurtarmışken, korodaki kızlarımızdan bir grubun, aynı kurtuluş yolunu seçtiklerini ama atlamayı başaramadıklarını görerek geriye döner. Büyük bir çabayla onları kurtarmasına karşın solumak zorunda kaldığı yoğun dumandan zehirlenerek o ufacık bedenindeki canını verir. Katılımcılardan bir tek ozan Arif Sağ yüreklilikle bir kolunda eşi ötekinde de silahıyla kalabalığın arasından sıyrılıp kurtulur. Otelin önündeki arabasıyla içinde o tellerini türküleriyle bezediği sazı da yanıp kül olmuştu. O tarihlerde SHP Parti Meclisi üyesiydim. Başta İstanbul İl Başkanımız Yüksel Çengel’in çabalarıyla sağlanan özel uçakla hemen ozan Nesimi Çimen’le A. Bezirci’nin cenazelerini alıp İstanbul’a getirmek için yönetim kurulu üyeleriyle Sivas’a gece yarısı ulaştık. Havaalanında kentin SHP’li milletvekiliyle Asım’ın sevgili eşi Refika, ki ailesinin önemli bir durumu nedeniyle onunla Sivas’a gidememişti bizi bekliyordu. Eşi boynuma sarılıp ağlarken “Sen burada olsaydın onu kurtarırdın” diye hıçkırıyordu. Yanındakiler “Taş kesilmişti, ağlayamıyordu, sizi görünce boşaldı” demişlerdi. Nesimi Çimen’in oğlu Mazlum Çimen bizden önce oraya ulaşmış ve babacığını İstanbul’a getirmek için özel bir ambulans tutmuştu. Biz Asım’ın cenazesiyle eşi Refika’yı da alarak, İstanbul’a döndük. İki değerli insanımızın çiçeklerle bezediğimiz tabutlarını SHP’nin ilçe merkezi önündeki Kabataş setinde sevenlerinin selamına açtık. Binlerce vatandaş gözyaşlarıyla tabutlarının önünden acılı gözyaşlarıyla geçerek,onIarı selamladı. Nesimi Çimen’in naaşı ailesi ve sevenleriyle Karacaahmet Mezarlığı’na götürüldü. Geriye kalan binlerce kişi Asım Bezirci’nin cenaze arabasının arkasında Kasımpaşa ile Şişli güzergâhından yaya olarak Zincirlikuyu Kabristanı’ndaki gömütüne kadar yürüdü. Katledilenlerin ruhları şad olsun, bizlere haklarını helal etsinler. Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] Şimdi, CHP’yi o yoldan geri döndürmeye, boyun eğdirmeye çalışıyorlar… İktidarı, yanaşması, tetikçisi, sözde tarafsız yorumcusu el ele ve de hakarete varan bir kampanyayla saldırıyorlar. Amaç, CHP’ye diz çöktürmek.. Peki ne yaptı CHP?.. Tarihinden, kurucu kimliğinden, devrimciliğinden aldığı güçle, hem kendisinin hem ülkenin başına geçirilmeye çalışılan “kara çuvala” hayır dedi... Siz bakmayın kampanyacıların, “Yemin etseydi, mücadelesini Meclis’te verseydi” nakaratlarına; öyle bir tavır ana muhalefet partisinin tarih sahnesinden silinmesinin, onurunu, kimliğini yitirmesinin yolunu açardı... CHP, daha ilk elde “arkadaşlarımızı satmayız” diyerek, hayatın önüne koyduğu tek seçeneğin tarafında yer almış ve en doğru olanı yapmıştır… Ne kadar doğru yaptığını anlaması için, AKP ve yandaşlarının “belden aşağı” vuruşlarına göz atması tek başına yeterlidir!.. CHP’nin şimdi yapması gereken, çıktığı bu zorlu yoldan bir milim bile sapmamasıdır. Seçim öncesinde bugünlerin işaretini veren, krizin en yoğun anında “tükürdüklerini yalayacaklar” diyerek köprüleri atan Tayyip Bey ve şürekâsının elinde yalnızca şantaj silahı kalmıştır. Hiçbir şekilde işlemeyecek, zavallı bir silah!.. Ne diyor iktidar sözcüleri, hiç sıkılmadan: 15 Temmuz’a kadar yemin etmezseniz iş işten geçer, milletvekillikleriniz düşer, ara seçime gideriz… Teknik olarak doğru! İktidar partisi sayısal gücünü kullanarak 84. maddeyi işletir, vekillikleri düşürür, üç ay içinde ara seçime gider, böylece milletvekili sayısını 367’nin üzerine taşır ve anayasayı istediği şekilde yapar!.. Böylesine mide bulandırıcı bir tehdide verilmesi gereken en net yanıt “elinden geleni ardına koyma” olmalıydı ve CHP lideri Kılıçdaroğlu da aynen bu tavrı sergiledi, milyonlarca aydınlık insanın yüreğini ferahlatacak bir kararlılıkla karşılık verdi: Tehdit ve şantaja boyun eğmeyeceğiz… Bu yazıyı yurttaş kimliğimle ve benim gibi düşündüğüne inandığım milyonlar adına Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye bir çağrıyla bitirmek istiyorum: Diyorlar ki; “Tükürdüğünü yalayacaksın…” Bir ulusal kurtuluş savaşı örgütlemiş, bir cumhuriyet yaratmış, aydınlanma devrimini tarihe kazımış, milyonlarca aydınlık insanın umudu olmuş bir parti olarak, bu hakaretin gereğini yapmalı, tümüne tükürdüklerini yalatmalısın… Devrimci olmanın, yurtsever olmanın gereği budur… Hayat, karşılığını mutlaka verecektir… BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] TÜRK KALP VAKFI Yaşamınızı Şansa Bırakmayın Kalbinizi Koruyun 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr 1/ Yurdumu 1 zun Trakya bölümünde de 2 yetişen bir ak 3 çaağaç türü. 2/ 4 Yelkenli bir 5 yarış teknesi... Uyarı. 3/ Ma 6 rangozlukta 7 kullanılan bir 8 tür büyük rende... Boru sesi. 9 4/ Oyunda cezalı ço 1 2 3 4 5 6 7 8 9 cuk... İçyağı. 5/ Ad 1 K A R A GÖ L T ları sıfat yapan bir 2 A L A B O R İ N A yapım eki... “Göste 3 T E A L E E T riş, fiyaka” anlamın4R A N T N A V İ da argo sözcük. 6/ İ CMA L Karadeniz Ereğli 5 A Ğ A si’ne özgü, ketenle 6 N A Z E N İ N N İ D K E N A dokunan bir bez... 7 C 8 I S A F Z EM Boyun eğen, kendini 9 E L MA S İ Y E başkasının buyruğuna bırakan. 7/ Vilayet... Öğütülmüş tahıl. 8/ Terzilikte “yırtmaç” anlamında kullanılan sözcük. 9/ Bir konu ya da nesnenin başlıca özelliklerini yansıtacak biçimde hazırlanmış taslağı... Poker, konken gibi iskambil oyunlarında aynı cins iki karta verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tohumluk küçük soğan, arpacık sokağı. 2/ Genellikle birbirine ekli metal levhalardan oluşan soyut heykel... Utanç duyma. 3/ Kemirgen bir hayvan... Tütün içme aracı. 4/ Büyük Sahra’da kumullarla örtülü bölge... Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan kalın eksenli tüy. 5/ “Önce gözlerindi en güzel ” (Oktay Rifat)... Endonezya’nın plaka imi. 6/ Cezayir’in para birimi... Telli bir çalgı. 7/ Bir renk... Keçiboynuzu. 8/ Düzgün ve iyi konuşma yetisi... Renyum elementinin simgesi. 9/ Yönetici, işbaşında bulunan kimse. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle