18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 7 TEMMUZ 2011 PERŞEMBE [email protected] 16 KÜLTÜR Tarihi “Şehzade Gezi Yolu”na yakışmayan sözde “modern” elektrik direkleri kaldırıldı Amasya’da örnek duyarlılık “İlgili yazınız üzerine Şehzade Gezi Yolu’nda yapılan incelemede, belirtmiş olduğuz direklerin değiştiğine dair fotoğraflar ekte gönderilmiştir. Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim. Ahmet Kayaİl Kültür ve Turizm Müdürü” Amasya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün 19 Nisan 2011 tarih ve 1174 sayılı bu yazısı “ilgilisi” olan Nergis Yazgan’a ulaştığında, Türkiye amansız bir genel seçim yarışı içindeydi. Sonunda ülkenin yarısı sevinir, yarısı üzülürken tümünün memnun kalması gereken fotoğraflar örnek “ulusal duyarlılık” belgeleri olarak yüreklere su serpiyordu… Yıllarını çevre mücadelesine adamış Yazgan’ın “dayanılmaz çirkinlikte”ki elektrik direklerini görür görmez belediyeye ve ilgili kurumlara yazılı başvuruları “semere”sini vermiş; tarihi Yalı Boyu Evleri’yle bezeli “Şehzade Gezi Yolu”, özensizlikten ve tarihe saygı yoksunu sözde “çağdaş”lıktan kurtarılmıştı. Bu gelişme, Türkiye’nin, gayret edildiğinde ve “aldırmaz”lıktan vazgeçildiğinde güzel sonuçların da alınabileceği bir ülke olduğunun örnek kanıtları arasındaydı. 1Yalı boyunda tarihe saygısız direkler. 2Direklerinden arınmış Şehzade Yolu. Gençler ve Değişim Türkiye Yunanistan Kadın Barış Girişimi (WINPEACE) her yaz gençlere yönelik düzenlediği kamplarının bir yenisini gerçekleştiriyor şu günlerde. Yunanistan’dan, Kıbrıs’ın her iki kesiminden ve Türkiye’den lise çağındaki gençler Robert Kolej’de bir araya geldi. Bir yandan birbirlerini tanırlarken bir yandan da moderatörler eşliğinde, “iletişim yolları” ,“sorun çözme”, “arabuluculuk”, “liderlik”, kimlik”, “çokkültürlülük” gibi kavramları irdeleyip, bu konularda eğitim alıyorlar… Aynı zamanda somut sorunlar ve çelişkiler üzerine çalışıyorlar. Tüm çalışmalara katılamasam da, onları izliyorum. Bu 50 kadar gencin, bir hafta süren kamp günleri sonucunda asla “eskisi gibi” olmayacaklarını, değişmiş ve gelişmiş olacaklarını şimdiden adım gibi biliyorum… Tıpkı bundan önceki gençler gibi! Gençlerin bir araya geldikleri ilk günün sonunda, eğitmenleriyle konuşuyordum. Vurguladıkları bir nokta dikkatimi çekti: İlk karşılaşmada herkes, kendini tanımlayarak, kimliğini ortaya koyuyor ya… Bu kez içlerinden biri dahi, kimliğini, milliyetiyle, diniyle ya da cinsiyetiyle ortaya koymamış… Oysa bundan önceki buluşmalarda, kimlik tanımlarında en çok ve en sık kullanılanlar, “Türküm” , “Yunanlıyım”, “Hıristiyanım”, “Müslümanım” vb… gibi sözcüklermiş… Bu kez şöyle olmuş: Her biri kendi kimlik tanıtımını, tutkuları, merakları, ilgi alanları çerçevesinde yapmış. Kimi müzisyen olduğunu, çalmayı bildiği çalgıları; kimi sevdiği dersleri, doğa tutkusunu; kimi ileride ne olmak istediğini, kimi kişiliğine ilişkin özellikleri saymış… İşte sevgili okurlar bütün hafta boyunca beni en çok sevindiren ve hatta kısa bir süre için de olsa Başbakan’ın “Tükürük ” konuşmasını bile unutturan bu oldu… Birden içimde bir şeyler pır pır etti! Belki bu gençler de dünyayı değiştirmek istiyordur diye içime umut doldu! Belki onlar istemekle kalmazlar değiştirmek için bizden daha çok çalışırlar! Belki… Bugün bu gençlerle buluşacağım, sorarım onlara kendilerini değiştirirken, bakalım dünyada en çok neyi değiştirmek istiyorlar diye… (1) (2) ‘Müstehcen’ bulunan ‘Yumuşak Makine’ kitabının davası 11 Ekim’e ertelendi Hem edebi hem porno AYŞEGÜL ÖZBEK Umutlu başvuru Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin emektarlarından Nergis Yazgan bu “mutlu son”u sağlayan 23 Ekim 2010 tarihli, umutlu başvurusunda, Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir’e özetle şunları yazmıştı: “Yeşilırmak’ın kıyısındaki tarihi evler, kaya mezarları, saat kulesi, müzesi vs. bu ilimizi çok özel ve değerli yapmakta... Evlerin büyük bir kısmının restore edilmiş olduğunu görmek bizi çok sevindirdi. Fakat başka bir görüntü bizi dehşete düşürdü. O da nehir boyunca uzanan 2 ayaklı, alüminyum, yeşil ampul yakan şehir lambaları... Hayatımda tarihi dokuya bu kadar yakışmayan, bu kadar saygısız bir aydınlanma görmediğimi itiraf etmeliyim. Takdir edeceğiniz gibi bu tip aydınlatma direkleri ancak büyük şehir girişlerine, havaalanı yollarına, büyük modern köprülere konmakta… Sizin şehir planlaması ve imar konusunda uzman bir belediye başkanı olduğunuzu öğrenince, sizden önce yapılmış bu yanlışı düzelteceğinize inancım doğdu. Lütfen bu direkleri kaldırtmanızı ve tarihi kentime uygun aydınlatma koydurmanızı istirham ediyorum.” Yazgan mektubunun suretlerini Samsun Kültür Varlıkları Koruma Kurulu Başkanı Menderes Alan’a, Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Kaya’ya ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne de iletirken diyordu ki “...tarihi veya doğal özellikleri olan şehirlerin doğru planlanması ve bu tarz hatalara düşülmemesi için Koruma Kurulları ve diğer uzmanların bilgisi ve görüşlerinin alınmasının büyük önem arz ettiğini bir planlamacı olarak takdirlerinize bırakıyorum.” İşte bu başvuru üzerine sadece belediye değil, Samsun Koruma Kurulu ve Koruma Genel Müdürlüğü yetkilileri de harekete geçerek Yazgan’ın gözlediği uygunsuzluğu “artık” gidermeye karar verdiler. “Artık” diyorum çünkü aynı konuda Bölge Koruma Kurulu da 2008’de kararlar almış; hatta “izinsiz” uygulamadan ötürü soruşturma açtırmış; ancak yerel yönetim oralı bile olmamıştı. Şimdi ise yeni Belediye Başkanı, kendinden önceki dönemde gerçekleşen uygulamayı “geçmiş başkana ayıp olur” demeden ortadan kaldırmayı uygun gördü. Koruma Kurulu, aynı uygulamanın “Şehzade Yolu ve Yalı Boyu tarihi peyzajına uygun hale getirilmesi” kararını aldı; Koruma Genel Müdürlüğü gereğinin yapılmasını istedi ve İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün de konuyu önemsemesiyle güç kazanan yerel yönetim Amasyamızı bu çirkinlikten kurtardı. Darısı tarihi kentlerimizdeki diğer yakışıksız uygulamaların başına. Üstte Hasan Rıza’nın yanda ise Zonaro’nun; İstanbul’un Kuşatılması Sırasında Fatih Sultan Mehmet’in Gemilerin Karadan Yürütülmesine Nezareti (1908) Zonaro’nun Fetih tabloları kopya Kültür Servisi Saray ressamı Zonaro’ya ait olduğu düşünülen, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a girişini ve gemilerin karadan yürütülmesini betimleyen resimlerin asıllarının, Balkan Savaşları’nda şehit olan ressam Hasan Rıza’ya ait olduğu iddiası, ressam Hüsnü Tengüz’ün “Sanat Hayatım” adlı anılarını ortaya çıkmasıyla kesinleştiği belirtildi. Sanat eleştirmeni Ömer Faruk Şerifoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ’nin yayımladığı “1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi”nin yeni sayısındaki yazısında, “90’lardan beri bu tabloların aslında Hasan Rıza’ya ait olduğu, Zonaro’nun onun eserlerini kopya ettiği iddiası vardı ama elde bunu ispatlayacak belge yoktu. Tengüz’ün hatıratında yazılanlar Zonaro’nun, Hasan Rıza’dan tabloları kopya ettiğini doğruluyor. Artık olayın bir şahidi var” dedi. Tengüz’ün, Deniz Müzesi koleksiyonunda bulunan anılarında şunları kaydettiği aktarıldı: “Bir gün Hoca Ali Rıza ve Ahmet Ziya ile Zonaro’nun Beşiktaş’ta, Akaretler’de oturduğu daireye gittik. Biz içeriye girdiğimiz zaman Fatih’in Dolmabahçe’den gemileri karaya çekişinin tablosunu yapıyordu. Bu tablonun orijinali rahmetli Hasan Rıza Bey’indir. Zonaro yağlıboya ile yapmakta olduğu tabloda Fatih’in bindiği atın resmiyle meşguldü. Bu tablo gibi aslı Askeri Müze’de bulunan ‘Fatih’in Büyük Topları, Edirne’den İstanbul’a Nakli’ adlı tablosu da Hasan Rıza’nındır ve Zonaro tarafından kopya edilmiştir.” Beat Kuşağı yazarı William S. Burroughs’un kaleme aldığı, Sel Yayınları’nın Süha Sertabiboğlu’nun çevirisiyle yayımladığı “Yumuşak Makine” isimli kitap hakkında Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun hazırladığı rapora dayandırılarak açılan dava dün Sultanahmet Adliyesi’nde görüldü. 11 Ekim 2011 Salı gününe ertelenen davayı, Çevirmenler Birliği, Çeviri Derneği, Ayrıntı Yayınları, Altıkırkbeş Yayınları, Türkiye Yayıncılar Birliği, PEN Türkiye ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyeleri ve yabancı basın da izledi. Sanık sıfatıyla yargılanan yayıncı İrfan Sancı ve Sertabiboğlu mahkemeye sundukları yazılı savunmalarının yanı sıra Yumuşak Makine’nin edebi niteliğini vurgulayıp beraatlarını istediler. Sertabiboğlu, eseri olduğu gibi çevirmekle yükümlü olduğunu belirterek “Burroughs İngiliz filoloji bölümlerinde okutulmaktadır. Bu kitap pornografik değildir. Ben porno değil, edebiyat çevirmeniyim” dedi. Sadece kendisinin ve çevirmenin yargılanmadığını, Beat Kuşağı’nın da yargılandığını belirten Sancı ise “Yumuşak Makine’yi yetişkinler için yayımladığımız kapak görselinden de anlaşılabilir. Burroughs tüm yerleşik edebiyat kalıplarını reddederek ‘kesyapıştır’ tekniğiyle yazdı bu kitabı. Kitabın içinden çıktığı toplumsal ve politik ortamdan koparılması kadar, yerleşik kalıplara uymadığı için yargılanması da bu yüzden tuhaf” dedi. Sertabiboğlu’nun avukatı Canan Cihan ise savcılığın iddianamesinde eser için hem “edebi” hem de “pornografik” ifadelerinin kullanıldığını, bu iki unsurun yan yana gelmesinin mümkün olamayacağını belirterek iddianamenin çelişkisine değindi. Sel Yayınları’nın avukatı Adem Sakal ise iddianamede Muzır Kurulu’nun raporunun hepsinin değil “kesyapıştır tekniğiyle” bir kısmının alıntılandığını belirterek rapora göre yargılanmanın mümkün olmadığını söyledi. Sismanoglio Megaro Gençlerle buluşma yerimiz, “Sismanoglio Megaro”… Nicedir size buradan söz etmek istiyordum…. İstanbul Yunanistan Başkonsolosluğu’na ait, İstiklal Caddesi’ndeki 19. yüzyıldan kalma muhteşem bir yapı. Bir zamanlar Konstantinos Şişmanoğlu ailesinin konağıyken “Yunanistan Evi” olarak Yunan devletine bağışlanmış. Bugün hem konsolosluk rezidansı olarak hem de kültür ve eğitim merkezi olarak kullanılıyor. Bütün bu kış boyunca burada birbirinden ilginç sergiler açıldı. “Objektife Takılan Müslüman Dünyası” farklı ülke sanatçılarının eserlerini bir araya getirtiyordu. Ama özellikle Thanasis Bakoyorgos’un naif resimlerinden oluşan sergi benim için heyecan vericiydi! Bir de burayı her an yaşar kılan bir özellik var: Türkiye’de Yunanca öğrenebileceğiniz tek merkez burası. Öğrenciler sırada! Talebi karşılamakta güçlük çekiyorlar! Oysa Yunanistan’da Türkçe öğrenebileceğiniz kaç okul var biliyor musunuz? Yanıtı Başkonsolos Bay Bornovas’tan aldım: Tam 250 tane! Evet Yunanistan’da Türkçe öğrenme furyası almış başını gidiyor! Nedeni, Türkiye’ye gelip çalışabilme olasılığı! ‘Ah şu ekonomik kriz insana neler yaptırıyor!’ WINPEACE gençlik kampına katkıda bulunan başta Robert Kolej olmak üzere Aydın Doğan Vakfı’na, Ebert Vakfı’na ve Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu’na teşekkürler… Dilerim bu gençler, dünyayı değiştirme umudumu canlı tutar! Çelenk ve mutlu gün bağışlarınız için Tel: 0212 274 15 02 0212 213 74 02 Fax: 275 52 44 www.yekuv.org [email protected] Vakıflar Bankası: Osmanbey Şubesi 00158007287986476 C MY B C MY B 21.YÜZYIL EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI (YEKÜV)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle