18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne B Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir A Manisa A Denizli A Zonguldak B Sinop B Samsun B Trabzon B Giresun B Ankara PB 31 35 34 32 34 35 37 29 29 31 31 31 36 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars A A A A A A A A A A A A A 33 35 36 39 35 35 42 42 40 41 36 30 31 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih Y Berlin Y Budapeşte Y Madrid B Viyana Y 22 22 26 21 22 19 20 21 23 25 26 36 25 Belgrad Y 26 Sofya Y 28 Roma Y 24 Atina B 32 Zürih Y 20 Moskova PB 34 Aşkabat A 36 Taşkent A 41 Baku A 37 Bişkek A 35 Tiflis A 34 Kahire A 38 Şam A 41 27 TEMMUZ 2011 ÇARŞAMBA Ülkemizin kuzey kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Kastamonu, Rize ve Hopa çevreleri kısa süreli sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı normallerin üzerinde seyredecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Neyse ki büyük tehlike ne ekonomik ne sosyal yeni bir olay duyumsatıyor. Hani şu medyamızın polisle el ele vererek kimi kişilere, kulüplere yargısız infaz uygulanmasına vesile olan, örneğin rakip milli takım yöneticilerine, maçı yönetecek hakeme Türkiye Futbol Federasyonu’nun paracıklar gönderdiği iddialarının ve benzerlerinin hasır altı edildiği şike olayları var ya… Meğer gazetenin (Milliyet), büyük tehlike manşeti; TFF, soruşturmayı yürüten savcının verdiği bilgi ve belgelerle kimi kulüpleri küme düşürme kararı alırsa… Türk futbolunun başına gelecekleri sıralayan haberin başlığıymış! Olası büyük tehlikelere kapıyı aralayınca.. ya da yeni bir ekonomik kriz ha geldi ha gelecek beklentisine girdiğimiz zaman soğukkanlılığını yitirmeyen, aykırı hükümet kararlarına direnmeyen halkımız, şike olayları başladığından beri sokaklarda. Ülkemiz de hemen her yönden demokratik mi demokratik! İnsan haklarına saygılı mı saygılı! O kadar insan severiz ki; FB Başkanı’nın böbreğinin tomografisi alınıyor. Başında tüfeği omzunda bir jandarma eri. O kadar demokrat ki ülkemiz; polis görev sınırını, daha doğrusu haddini aşıyor. Savcı henüz soruşturmaya başlamadan, şüphelileri sorguya çekmeden, delilleri incelemeden, polis; bir değil, iki değil 16 kulübün şike yaptığına ilişkin sağlam mı sağlam deliller olduğunu açıklıyor. Hükümet; yahu polis; kulüpleri şike yaptınız diye nasıl suçlu ilan eder, yargısız infaz yaparsın, demedi, demiyor. TFF hem savcı hem yargıç! Soruşturmayı yapan savcının uzantısı sanki. Oradan aldığı 26 dosyaya bakıyor. Ama bugün savcının polisin delil dediği iddiaların pek çoğunu mahkeme çöp sepetine atabilirmiş, hiç hesaplamıyor. Bir yazarımızın dediği gibi TFF oldu, mahkeme! Önümüzdeki günlerde şike suçlusu kişileri, kulüpleri ilan edecek. Sen lige devam edeceksin, sen kümeden düştün, diye karar verecek! Olan bitene bakarak; şimdi bu ülke gelişmiyor, değişmiyor diyebilir misiniz: İşte kanıt: Ergenekon davası üç yıldır sürüyor ama hâlâ ortada karar yok, iktidarın oyuncağı oldu yargı, işlemiyor diyenleri kimi gelişmeler, sonuçlar utandırmıyor mu? Boş ver sen bu ülkenin yazar çizerinin özgürlük çağrılarını. Milletvekili seçildiği halde hâlâ hücrede tek başına çile dolduranları… TFF mahkemesi hızlı işleyen yargının daniskası. TFF, polisle savcının ortak çabası bilgi ile belgelerin hangisi gerçeği yansıtıyor, iki ayda inceliyor, iki ayda karara bağlıyor. Kulüplerle kişilerin kimilerini ipe çekiyor, kimileri hakkında değişik kararlar verebiliyor. Siyasallaşan yargının yerini futbollaşan yargı alıyor! Hadi canım sen de. Böylesi söylemlerle gerçekleri saptırmak ancak karamsarların, eskilerin deyimiyle münafıkların işi. Ülke her açıdan öylesine gelişiyor ki, aslında bu değişimi sindiremeyenlerin kafası karışık! Gelişme kimi alanlarda değil sadece. İnsanlarımız, hele siyaset adamlarımız öylesine gelişiyorlar ki, yetişmek olanaksız. Örneğin seçimden sonra yaşanan gelişmelerin getirdiği değişimler… Bir büyük partimiz günlerce, ya milletvekili seçilen mahpus arkadaşlarımızın ant içmesini sağlarsınız ya da.. diye başlayan kararlı bir davranışla parlamentoda tribün eylemi yapmaya girişti. İçeride neler olduysa, dışarıdan, örgütten de ne mesajlar alındı ise, 4 yıl ant içmeme kararından tornistan ederken gerekçe olarak; dayatmaya karşı dayatma ile yanıt veren iktidarı dize getirdiğini içeren sade suya tirit bir metni gösterdi. İktidarı, her milletvekilinin Meclis’te bulunmasını içeren metne imza attırdığını başarı olarak ilan eden resmi açıklamalar kimi çevrelerde o gün bugündür hâlâ revaçta ve hatta.. karar sahiplerine işte gelişim, işte değişim diye yağ yakanlar da gırla. Bir diğer parti de aylardır Meclis’e gelmiyor. Bu parti, ya mahpus milletvekillerimizi serbest bırakırsınız ya da.. ilelebet Meclis’e gelmeyeceğiz diye; şimdi anlaşılıyor ki kendi söylediklerine kendilerinin de inanmadığı bir dayatma ile günlerdir ortalıkta dolaştı durdu. Meclis’i boykota başlarken bu eylemin pratikte işe yaramayacağını anlayamadılar. Üstelik onlarsız bu parlamentonun yeni anayasa yapabileceğini önce kavrayamadılar... Dün yeni anayasa yapımında “öncü bir rol almak” istediklerini açıklayarak, 1 Ekim’de tıpış tıpış Meclis’e dönmeye, tabii ant içmeye karar verdi bu parti de. İşte üzüm üzüme bakarak kararır özdeyişini siyasal alana taşıyan örnek! İşte gelişim, işte değişim buna denir. Yadsıyabilir misiniz? Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Norveç’teki korkunç saldırı sonrasında yaptığı açıklamada, “Norveç saldırılarıyla birlikte terörle mücadelenin ancak uluslararası işbirliğiyle somut neticeler vereceğini de başta AB olmak üzere bütün müttefiklerimizin anlamasını bekliyoruz. Londra’yı, Madrid’i kana bulayanlar Avrupa için neyse PKK de bizim için odur. El Kaide ABD için neyse PKK Türkiye için odur” ifadelerini kullandı. Bağış ve saldırıyı Türkiye’nin PKK konusunda Avrupa’dan beklentilerini dile getirmek için fırsat olarak kullanma eğilimindeki diğer yetkililere, bunu yaparken “kendi evimizin önünün temiz tutulması” noktasında çok dikkatli olmaları gerektiği uyarısını yapmak isterim. yareti sırasında “öncelikli ricasının terorizmin finansmanının önlenmesi için gerekli yasal düzenlemenin çıkarılması olduğunu” kameraların önünde açıkladı. BİRİNCİ ERGENEKON DAVASI diyemiyoruz Caniye ‘terörist’ Breivik Türkiye’de Olsaydı... Türkiye’nin finansal açıdan riskli ülkeler arasına sokulacağı uyarısı üzerine “Terorizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” 1 Şubat 2011’de apar topar Meclis’e gönderildi.  Ancak FATF’nin aynı ay yaptığı değerlendirmede, tasarı yasalaşmamış olduğu için Türkiye “gri liste” adı verilen ülkeler arasına alınarak üzerindeki baskı arttırıldı.  Hükümet seçimler öncesinde yasalaştırmayınca, genel seçimler sonrasında tasarı kadük oldu.  24 Haziran 2011’de toplanan FATF, istenen yasal düzenleme hâlâ çıkarılmadığı için Türkiye’yi, bir alt grup olan “kara paranın aklanmasının ve terorizmin finansmanın önlenmesinde beklentileri karşılamada yetersiz kalan ülkeler” kategorisine düşürdü.  Türkiye ile aynı kategoriye giren diğer ülkeler Kenya, Bolivya, Etiyopya, Sri Lanka, Suriye, Küba, Myanmar ve Sri Lanka oldu. Bu grubun da altında “kara liste” olarak adlandırılan kategoride ise sadece İran ve Kuzey Kore yer aldı.  FATF, bu kararla birlikte küresel finans sistemine de “uyarı” niteliğinde bir çağrıda bulunarak, Türkiye’nin de içinde yer aldığı gruptaki ülkelerle finansal işlemlerin risk taşıyacağını vurguladı. ara listeye adım adım Şöyle ki;  Küresel finans sisteminin güvenilir işlemesi için OECD bünyesinde oluşturulan Finansal Eylem Görev Grubu (FATF), 2007 yılında Türkiye’yi ciddi biçimde uyardı. Kara para aklamayı ve terorizmin finansmanını önleyici mevzuat ve diğer düzenlemeler yetersiz olduğu için.  Her PKK saldırısı sonrasında, bugün olduğu gibi dünyaya “terörle mücadele” çağrısı yapan AKP hükümetleri, 2010’a kadar bu uyarılara kulak asmadı.  Adım atılmaması halinde K icciardone’nin ilk ricası Bu ‘yüz kızartıcı’ gelişmelerden en çok kim rahatsız oldu dersiniz? İstanbul’u ‘uluslararası finans merkezi’ yapmak isteyen AKP hükümetinin öncelikle rahatsız olması ve tepki göstermesi beklenirdi. Ama olmadı. Asıl rahatsız olan ABD yönetimi oldu! FATF’nin 24 Haziran’da yaptığı açıklamadan hemen sonra ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’i tebrik zi R Dünyaya uyarı yapıldı Türkiye’nin terörün finansmanının önlenmesi konusundaki “şaşırtıcı” hareketsizliği ABD ve FATF başta olmak üzere uluslararası aktörleri neden rahatsız ediyor? Çünkü yürürlükte olan mevzuata göre uluslararası terörist gruplar, Türkiye’de eylem yapmadıkları, Türkiye’yi hedef almadıkları sürece resmi olarak terörist olarak adlandırılmıyor ve takibata uğramıyor. El Kaide’nin Türkiye’de de eylem yapmayan ama Pakistan’da aktif olan bir kolu ya da Hamas ve Hizbullah adına yardım toplayan sivil toplum örgütleri Türkiye’de ellerini kollarını sallayarak gezebilir, terör örgütünün amaçları için bankacılık sistemimizi rahatça kullanabilir durumdalar. Hatta ve hatta... Norveç’teki saldırıyı fırsat bilerek “Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik ‘senin teröristin iyi, benim teröristim kötü’ anlayışını” eleştiren Bakan Bağış’ın cani Anders Breivik’in ve olası örgütünün Türk mevzuatına göre ‘terörist’ olarak adlandırması mümkün mü değil mi bir baktırmasında sonsuz yarar var... Silivri’de olaylı duruşma HAT CE TUNCER AİHM’ye Kuray davası ile ilgili hukuk ve akıl dışı bir savunma yapıldı Adalet skandalı HÜLYA KESK N Birinci Ergenekon davasının dünkü oturumunda Ergenekon örgütünün kararlarına istinaden kurulduğu öne sürülen Kuvayı Milliye 1919 Derneği yöneticileri ve üyelerine yöneltilen “istihbarat toplama ve mevcut güvenlik kuvvetlerini tanımayıp alternatif bir ordu oluşturma amacıyla hareket etmek” suçlamalarına ilişkin dernek üyelerinden Çınar Mustafa Altunbaş’ın tanık olarak ifadesi dinlendi. polis ve savcılıkta daha önce verdiği ifadeleri reddeden Altunbaş, “Motorize birlik kurmak bir ütopyaydı. Yanımda 5 bin kişi olsa ben molotofcuların karşısına dikilirdim” dedi. Altunbaş’ın ifadeleri sırasında Danıştay baskını sanığı Alparslan Arslan sinirlenerek “Sen kimsin lan, senin üstünlüğün ne” diye bağırdı ve sinkaflı küfürler savurdu. Tanık Altunbaş da “Sen kimsin hain? Seninle görüşeceğiz” diye bağırdı. Mahkeme Baştanı Arslan’ı salondan çıkarttırdı. Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Danıştay’a silahlı baskından sanık Alparslan Arslan’ın arkadaş çevresinden avukat Kemalettin Gülen tanık olarak ifade verdi. Gülen, Arslan’ın kendisine eski Emniyet Özel Harekât Daire Başkanvekili ve 2. davanın tutuklu sanığı İbrahim Şahin ile görüştüğünü söylediğini belirterek şu iddialarda bulundu: “Bir arkadaşım Alparslan Arslan’ın, Şahin ile gördüğünü söyledi. Arslan’a etki edenin Şahin olduğunu düşünüyorum. Alparslan cezaevinde kendisini ziyaret eden arkadaşlarımıza ‘Darbe olacak ben çıkacağım. Çıktıktan sonra iyi silah kullanan kişilere ihtiyacım olacak’ demiş.” YEMİN ETMEME EYLEMİ SÜRÜYOR sa Gök, Balbay ve Haberal’la görüştü İstanbul Haber Servisi CHP’nin, yemin etmeyen tek milletvekili olan İsa Gök, dün 2. Ergenekon davasından tutuklu bulunan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ı ziyaret etti. Ziyaretin ardından basına bilgi veren Gök, milletvekili seçilenlerin tahliye edilmemelerini “cinayet” olarak değerlendirerek “Tarih; ama hukuki ama bedeni, cinayetin katili olarak sayın Başbakan’ı gösterecektir” dedi. Avukat kimliğiyle Haberal ve Balbay’ı ziyaret eden Gök şunları söyledi: “Milletvekillerinin çalışma yeri Meclis’tir, ben arkadaşlarımla Silivri Cezaevi’nde görüştüm. Her ikisi de son derece iradeli, dirayetli.” Balbay ve Haberal’ın hâlâ kendilerine yöneltilen suçu anlayamadıklarını söylediklerini belirten Gök, yemin etmeme eyleminin sürüp sürmeyeceği konusunda ise “Şu an için yemin etmeme eylemini sürdürüyorum” dedi. Gök, milletvekillerinin kendisine “Mücadelenizle onur duyuyoruz ama zorda kalmanızı da istemeyiz” dediklerini aktardı. Gök ayrıca, Balbay’ın kaldığı bölümde inşaat artıkları olduğunu, bunların temizliğini bile tutukluların yaptığını anlattı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), 16 yıl süren yargılama sonunda “müebbet hapis” cezasına çarptırılan Sarp Kuray’ın davasına ilişkin “tanıkların dinlenmemesi, delilerin toplanmaması ve yargılamanın uzun sürmesi” konusunda istediği savunmayı veren Türkiye “skandal” savunma yaptı. Türkiye, 16 yıllık yargılama süresinin “uzun olmadığını” belirtirken bu konuda iç hukukta tazminat istemli dava açılabileceğini bildirdi. Ancak Türkiye’nin uzun süren davalarda iç hukukta tazminat davası açılabileceğini göstermek amacıyla verdiği tüm örneklerde “tazminat taleplerinin reddedilmiş olması” dikkat çekti. AİHM, yargılamada hak ihlallerinin olduğuna hükmederse Kuray’ın dosyası yeniden açılacak. Yasadışı “16 Haziran örgütünü kurup yönettiği, çok sayıda eylemin talimatını verdiği” iddiasıyla tutuklanan Kuray’ın avukatı Altan Görkem Gürcan, geçen yıl AİHM’ye başvurdu. Hükümetin mahkemeye gönderdiği savunmasındaysa “adalet” anlayışındaki çarpıklıklar ortaya çıktı. “Yaklaşık 16 yıl süren yargılama süresinin uzun olmadığı” görüşünü savunan hükümet, uzun yargılama süresi nedeniyle iç hukukta tazminat talep edilebileceğini belirterek bu kapsamda AİHM’nin söz konusu başvuruyu kabul etmemesini istedi. Ancak hükümetin “iç hukukta tazminat talep edilebilir” tezini desteklemek amacıyla mahkemeye sunduğu örnek yargı kararlarında, Türkiye’nin iddiasının tam aksine “kişilerin tazminat taleplerinin reddedilmiş” olması da dikkat çekti. Gürcan, “Bu yargılama ne hukuka, ne akla uygun. Savunmalarda dava uzun sürerse kişilerin tazminat hakkı olduğu belirtiliyor. Ama Türkiye’nin verdiği önreklerde tazminatların çoğu reddedilmiş. Reddedilmeyi bir kenara bırakın, örneklerde bu tür davaların idare mahkemelerine gönderildiği görülüyor. Türkiye daha hangi mahkemesinin, hangi konuda görevli olduğunu dahi bilmiyor. Böyle trajikomik bir olay olabilir mi” dedi. AİHM’nin, Türkiye mahkemelerinin verdiği bir cezayı bozma yetkisi yok. Ancak mahkemelerin sözleşme maddelerini ihlal edip etmediğini tespit etme hakkı bulunuyor. Sözleşmenin ihlal edilmesi durumunda yeniden yargılama yapılabiliyor. Doktorlar iş bıraktı Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde önceki gün asistan doktor Abdülkadir Polat’ın bir hasta yakını tarafından yaralanmasıyla hastanede son 1 ayda yaşanan şiddet olaylarının sayısı 5’e çıktı. Hastanede bulunan asistan hekimler dün, yarım günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Dr. Fatoş Turgut, “Sağlık Bakanı’nı korumasız olarak hastanede bir gün geçirmeye davet ediyoruz” dedi. stanbul l Sağlık Müdürlüğü yetkililerinin asistan hekimlerle görüştüğü ve bunun üzerine asistan hekimlerin eylemlerini sonlandırdıkları kaydedildi. ‘Öldürdüğümüz kişi başına para alırdık’ Koramiral Cora’ya 15 yıl hapsi istemi İstanbul Haber Servisi Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Salim Duran “Amirallere suikast soruşturması” kapsamında mahkemeye sunduğu iddianamede, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Deniz Cora ile Albay Ümit Metin’in “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Savcı iddianamenin Poyrazköy davasıyla birleştirilmesini de istedi. Mahkeme 15 gün içinde iddianamenin kabulü ya da reddi yönünde karar verecek. Norveç Katliamına Götüren Nedenler Baştarafı 2. Sayfada Çünkü özellikle sağ eğilimli demokrat partiler ve de hatta sosyal demokrat partiler bu yeni tehlikeli oluşuma karşı ortak bir politika geliştiremediler. Aksine, sağ eğilimli partilerin popülist yaklaşımları, sosyal demokrat partileri de etkileyerek ırkçı partilerin daha da güçlenmesine neden oldu. Zengin petrol kaynaklarına ve gelirine sahip İskandinav ülkesi Norveç bu gelişmenin yeni odak noktası görünümündedir. Norveç’te yapılan bu korkunç katliam İskandinav ülkelerinin gelenekleriyle asla bağdaşmamaktadır. Kaba kuvveti ve terörü içeren ırkçı motifli, İslam düşmanı virüs, en hoşgörülü ve liberal ülkelerde bile hızla yayılabilmekte ve dehşet saçabilmektedir. Bu korkunç katliamın oluşum süreci, insanlık düşmanı ırkçı saldırılar ve politikalar karşısında demokrasiyi savunan partilerin dik duramamaları, ortak tavır sergileyememeleri ve hatta bu partilere ödün vermelerinden kaynaklanmaktadır. Norveç’te 93 kişiyi katleden aşırı sağcı, ırkçı ve göçmen karşıtı olan Behring Breivik, Hollanda politikasına damgasını vuran ırkçı ve Müslüman düşmanı parti başkanı Geert Wilders’in hayranı olduğunu söylüyor. Hangi ülkede olursa olsun, bu Türkiye’de yaşadığımız güncel durumu da aynen yansıtmaktadır, kaba kuvvet ve terör yanlılarına karşı demokrasiye inanan siyasi partiler tarafından kesin ve ortak bir tavır sergilenmezse, terör daha da tırmanabilir ve güç kazanabilir... İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında Şile’de yapılan kazılarla ilgili olarak 1’i tutuklu 4 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşmasında sanıklar dikkat çekici itiraflarda bulundu. JİTEM için çalıştığını söyleyen tutuklu sanık Ulaş Özel, “Cezaevinde yatıyor gözükürken operasyonlara katılıyordum. Öldürdüğümüz kişi başına zarf içinde para alıyorduk” dedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada eski TİKKO itirafçısı Özel, ilk savunmasını yaptı. “Ergenekon terör örgütünü” bilmediğini anlatan Özel, “Terör örgütü mensubuydum. Ergenekon terör örgütüne değil devlete teslim oldum. Teslim olduktan sonda devlet beni JİTEM Elazığ Bölge Komutanlığı’nda görevlendirdi. Komutanların verdiği emirler doğrultusunda görev yapıyordum. Yaptığım bütün işleri devlet adına yaptım” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle