18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop PB Samsun B Trabzon Y Giresun Y Ankara B 34 36 36 35 37 40 40 31 27 30 27 28 34 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B PB PB PB B B PB Y Y Y 34 33 30 37 34 34 38 39 35 36 30 26 24 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki Y Stockholm Y Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn PB Münih PB Berlin PB Budapeşte Y Madrid PB Viyana Y 20 22 21 21 18 15 18 18 16 19 20 30 20 Belgrad Y 29 Sofya Y 30 Roma Y 25 Atina B 34 Zürih Y 17 Moskova PB 33 Aşkabat A 37 Taşkent A 35 Baku PB 34 Bişkek A 35 Tiflis Y 31 Kahire A 38 Şam A 38 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Ordu çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışların; Rize, Artvin, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır ve Erzurum’un kuzey çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgâr; Marmara’da kuzey, kuzeydoğu yönlerden kuvvetli olarak esecek. 25 TEMMUZ 2011 PAZARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Temmuz Bakanlığı akladılar Ostim ve İvedik organize sanayi bölgelerinde 20 can kaybına mal olan patlamaların tek sorumlusu gaz firması olarak gösterilirken, Çalışma Bakanlığı’nın kusursuz olduğu ileri sürüldü Bilirkişi heyeti, organize sanayi bölgelerindeki patlamalarla ilgili raporu savcılığa teslim etti. Raporda, Çalışma Bakanlığı’nın 2007 yılından beri denetim yapmamasının patlamayla bir bağlantısının olmadığı kaydedildi. AL CAN ULUDAĞ GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ANKARA Ostim ve İvedik organize sanayi bölgelerinde 20 işçinin yaşamını yitirdiği iki patlamayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, tüm “kusur” oksijen tüplerine sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) basan Ersoylar Gaz Sanayi firmasına çıktı. Raporda, patlamanın yaşandığı Metsan ve Özkanlar firmaları “kusurlu” bulunmazken yeterince denetim yapmadığı için eleştirilen Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı için yalnızca “yapması gerekenleri tam yerine getirmediği için kamusal eksiklik olduğu” saptamasına yer verildi. Raporda, Çalışma Bakanlığı’nın 2007 yılından beri denetim yapmamasının patlamayla bir bağlantısının olmadığı kaydedildi. açıklandı. Oysa ön bilirkişi raporunda, Numan Güleç’in “yeterli iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almamaktan dolayı kusurlu olduğu” belirtilmişti. Raporda ayrıca kamu kurumlarının eksikliklerine işaret edilirken mevzuatın tüm işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması açısından yetersiz kaldığı vurgulandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince yapılması gereken denetimleri yapamaması, OSB içindeki OSB yönetimlerinin yeterince organize olamamasının iş sağlığı ve güvenliğinin yetersiz kalmasına neden olduğu aktarılan raporda, şunlar anlatıldı: Peki, deyim bir yana, gerçekten gördüğümüz bir filmi yeniden izler miyiz? Ben Silivri’den önce çok yapmazdım, yapamazdım. Zaman fakirliği... Silivri’de gazetelerin önemli bölümlerinden birinin televizyon sayfası olduğunu da keşfettim... Önceleri bir filmi yeniden izlemek, bir romanı yeniden okumak gibi gelirdi. Silivri’de bunun bir şiiri bir kez daha okumak tadında olabileceğini de keşfettim. “Monte Kristo Kontu”, “Cesur Yürek”, “Gladyatör”, “Melekler Şehri” son aylarda birden çok izlediğim filmler arasında oldu. Bir de Kemal Sunal filmleri. Silivri’de 24 televizyon kanalı, bir de video sistemi var. Cezaevi yönetimi haftada birkaç gün, “DVD’ye film atılmıştır” anonsu yapıyor. Temmuz ortasında tam 7 filmlik Kemal Sunal serisi vardı. Televizyon kanallarında da hemen her gün bir Kemal Sunal filmi bulmak olası. Okuma yazmayı bırakıp bir kanaldan ötekine zıpladığım tartışmalardan da bir süre kopmak istediğimde Kemal Sunal gülümsüyor. Benim de hemen dudaklarım yayılıyor. Açık yüreklilikle paylaşmak gerekirse “Davaro”dan “Çöpçüler Kralı”na, “Zübük”ten “Talih Kuşu”na Kemal Sunal filmlerini de yeniden keşfettim. Sıradan bir izleyici gözlemi olarak, Kemal Sunal filmlerinde en az kullanılan şeylerden biri mizah! Acı, ağlanacak hallerimiz, özeleştiri, toplumsal bozulmuşluk belki daha fazla. Bütün bu acı gerçekleri gülünç hale getirerek anlatınca ortaya kara mizah çıkıyor. Kemal Sunal filmlerinin çekildiği dönemlerde bugünkü hükümet olsaydı başlarına hoş olmayan şeyler gelebilirdi. Ülke yönetimine ağır eleştiri var. Ki, hakarete girer! Halkın koyun gibi yönetilmeyi kabullenmesine karşı çıkış var. Ki, halkı hükümete karşı isyana teşvike kadar gider. Devlet kurumlarındaki hantallık ve etik olmayan yöntemlerle iş bitirme var. Ki, devlete karşı işlenen suçların arasına girer. Bütün bunların ötesinde sanki şunu söylüyor Kemal Sunal: Hayattaki en büyük mucize, doğal olmaktır. Kemal Sunal, mizahın şu tarifini de perdeye aktarıyor: Bir kişiyi, olayı ya da anlayışı gülünç hale getirmek çok ciddi bir eleştiridir. Kemal Sunal filmlerini izlerken ister istemez bugünkü filmleri, mizah anlayışını, mizahçıları düşündüm. Salt insanları güldürmeye dayalı filmler için şu tarif abartı mı olur: “Çok hoş ve çok boş!” İnsanları güldürmek akıl ve zekâ işidir. Herkes hemen hemen aynı şeylere ağlar ama, herkes aynı şeye gülmez. Hoş ve boş şeyleri yapanlar aslında hoş ve dolu şeyler de yapabilir. O güçleri var... Toplumsal gerginliğimizin bir nedeni gerçek mizahın sahneye çıkmaması. Neden çıkmıyor? Sadece Levent Kırca’nın yaşadıkları bunu anlatmaya yeter. Anlaştığı kanal siyasal eleştiri içeren skeçlerini seçimden önce kaldırdı, seçimden sonra koydu! Kapkara bir mizah örneği... Kusur var suç yok “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişleri tarafından bu işyerine 2007’den bu yana herhangi bir denetim yapılmaması kamusal anlamda bir eksiklik olmakla birlikte olayın meydana gelmesiyle bir bağlantısı söz konusu değildir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın da ruhsat/lisans verdiği firmalarda ve piyasa denetim ve gözetimi konularında yapması gerekenleri tam olarak yerine getirememesi de kamusal bir eksikliktir. Belediyelerin denetim ve kontrolü mezvuat gereği OSB’leri kapsamamaktadır. OSB yönetmeliğine göre OSB yönetimlerinin de firmalara iş sağlığı ve güvenliği açısından herhangi bir denetim yapması söz konusu değildir.” 3 Şubat’ta organize sanayi bölgesinde meydana gelen patlamaların ardından büyük bir şok yaşanmış, ortalık adeta savaş alanına dönerken kısa bir süre içinde 20 işçinin yaşamını yitirdiği anlaşılmıştı. Gaz firması sorumlu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 3 Şubat 2011’de 20 işçinin ölmesi ve 53 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan iki patlamaya ilişkin yürüttüğü soruşturmada sona gelindi. 6 kişilik bilirkişi heyeti, hazırladığı raporları savcılığa teslim etti. İki raporda, tüm sorumluluk EPDK’den izin almadan oksijen tüplerine sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) doldurarak satışını yapan Ersoylar Gaz firmasına yüklendi. Raporun “sonuç ve kanaat” bölümünde, Ersoylar Gaz ortağı ve sorumlusu Kasım Ersoy, “lisanssız olarak doğalgaz satışı ve dağıtımını yapmak ve bu amaçla oksijen tüplerine doğalgaz doldurulması, boşalan bu tüplere yeniden oksijen doldurulması talimatlarını vermekten dolayı asli kusurlu” bulundu. Ersoylar’ın kimya mühendisleri Burhan Koç ile Bahadır Esendik de asli kusurlular arasında yer aldı. Patlamaya neden olan tüplerin dağıtımını yapan Ersoylar’ın satış sorumlusu Ali Bayındır ile çalışanı Hüseyin Erdem ise “tali kusurlu” bulundu. Bilirkişi raporlarında, Özkanlar Sanayi’nin ortakları Ayhan Özkan, Aydın Özkan ve Cengiz Özkan ile Metsan’ın ortağı Numan Güleç’ın sorumluluğunun olmadığı ise “işyerinde iş güvenliğine aykırı hususlar ve ihmaller olsa bile incelemelerimize ve araştırmalarımıza göre meydana gelen patlamayla ilgili olmadığından (...) kusur beyanı söz konusu değildir. Her türlü iş güvenliği önlemlerini yerine getirse ve standarlara uysa bile bu patlama yine de gerçekleştirdi” ifadeleriyle BAHÇEL ’DEN ZEYT NBURNU YORUMU Vali Mutlu, ‘Zeytinburnu’ndaki olaylarla ilgili büyük bir operasyon yaptık’ dedi ‘Ülkücü değil AKP işbirlikçisi’ İstanbul Haber Servisi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Zeytinburnu’nda yaşanan olaylarla ilgili olarak güvenlik güçlerine bir talimat verilmesi halinde İstanbul’da tek bir teröristin bile alacakaranlıkta sokakta gezemeyeceğini belirtti. Bahçeli, “Eğer geziyorlarsa, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın müsamahası olduğunu” söyledi. Olaylarda bozkurt işareti yapanların da partileriyle bir ilgisinin bulunmadığını belirten Bahçeli, bu kişileri “AKP’den beslenenler” olarak niteledi. Bahçeli, olaylarla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Bir Allah’ın kulu Zeytinburnu sokaklarında gezemez eğer kararlı olurlarsa. Eğer hale geziyorlarsa valinin müsamahası var demektir. Bunun yanında İçişleri Bakanı’nın müsamahası var demektir, terörle mücadelede açılım duayeni olan Başbakan Yardımcısı’nın müsamahası vardır ve hepsinin üstünde Erdoğan’ın müsamahası var demektir” diye konuştu. Olaylar sırasında bozkurt işareti yapanların MHP ile ilgisi bulunmadığını savunan Bahçeli, “Biraz araştırırlarsa AKP’den beslenen, AKP ile işbirliği yapan bazı kişiler olduğu ortaya çıkacaktır. Bozkurt işaretini provokasyon unsuru gibi kullanarak AKP’yi aklayacaklarını zannediyorlarsa AKP’yle beraber kendilerinin de bir gün hesap vereceğini iyi bilmeliler” dedi. ‘Provokasyona geçit yok’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Zeytinburnu’nda yaşanan olaylarla ilgili “Önemli bir operasyon yapmak suretiyle, bu işlere karışan, halkı tahrik eden kesimlerden muhtelif kişileri gözaltına aldık” dedi. Mutlu, bölgede provokasyon olaylarına izin vermeyeceklerini söyledi. Mutlu, Basın Bayramı dolayısıyla İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nda gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. dığı bir şehir. Böyle bir şehirde bazı meseleleri ajite etmek isteyen grupların hareketleri olabiliyor. Zeytinburnu’nda da son birkaç gündür bunları izliyoruz. Her zaman ülkemizde insanlarımızı birbirine düşürmek isteyen kışkırtıcıların roller üstlendiklerinin de farkındayız. Zeytinburnu’nda da buna benzer hadiseleri yakında takip ediyoruz. Önemli bir operasyonla bu işlere karışan, halkı tahrik eden kesimlerden muhtelif kişileri gözaltına aldık. Bunların işyerlerinde ve evlerinde birtakım suç aletlerine ulaştık. Bundan sonra daha sakin geçeceğini düşünüyorum” dedi. ZAMANAŞIMI EYLÜLDE DOLUYOR Ulla, körfezi kirlettiğiyle kaldı Zeytinburnu’nda yaşanan gerginliğin ardından güvenlik önlemleri sıklaştırıldı. Bölgede çok sayıda resmi ve sivil polis aracı ara sokaklarda devriye görevi yaparken, BDP Zeytinburnu lçe Başkanlığı önünde herhangi bir gösteriye karşı çok sayıda çevik kuvvet po ‘Yakından izliyoruz’ Zeytinburnu’ndaki olaylara ilişkin Mutlu, “İstanbul ülkemizin her köşesinden, her vilayetinden insanlarımızın gelip kaldığı, yaşa Yoğun güvenlik önlemi lisi görevlendirildi. Bölgede yaşayan yurttaşlar arasında tedirginlik gözlemlenirken, çok sayıda kişinin ev ve işyerlerine Türk bayrağı astığı görüldü. Öte yandan şehit askerler için dün Taksim’de “Türkiye Turan Otağı” adlı bir grup yürüyüş düzenledi. (AA) AKIN BODUR C MY B C MY B Gazeteci Dayanan yaşamını kaybetti İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi eski yönetim kurulu üyesi, gazeteci Şaban Dayanan (42) dün sabaha karşı geçirdiği epilepsi krizi sonucu yaşamını yitirdi. Ani ölümü sol çevrelerde büyük üzüntü ile karşılanan Şaban Dayanan için bugün saat 15.00’te Taksim’deki İnsan Hakları İstanbul Şubesi önünde bir tören düzenlenecek. Dayanan, ikindi namazı sonrası Okmeydanı’ndaki Fetihtepe Camii’nden son yolculuğuna uğurlanacak. Dayanan’ın ölüm haberi üzerine aralarında sanatçı Suavi’nin de bulunduğu çok sayıda dostu, Çıksalın Spor Kulübü’nde kurulan taziye çadırında toplandı. İki çocuğu olan Dayanan’ın eşi Nurten Dayanan, taziyeleri kabul ederken gözyaşlarına boğuldu. Eski İHD İstanbul Şube Başkan Yardımcılarından Kiraz Biçici, duygularını “Neredeyle İHD’de büyümüştü. Saldırılara göğüs germiş, tehditlere direnmiştir” sözleriyle dile getirdi. İHD İstanbul Şubesi’nden çalışma arkadaşı Leman Yurtsever ise şunları söyledi: “Dayanan, çocuk yaşta işkence gördü. 12 yaşından beri bedeller ödeyen biriydi. İyi bir insan hakları savunucusuydu. Hiçbir zaman yılmadı” dedi. MÜCADELEYLE GEÇEN B R ÖMÜR İSKENDERUN Yargıtay 4. Ceza Dairesi, M/V Ulla davasında tüm sanıkların beraat etmesi üzerine eski İskenderun Çevre Koruma Derneği (ÇKD) Başkanı Aylin Canpolat Ödemiş’in yaptığı temyiz başvurusunu reddetti. Davada zaman aşımının eylülde dolacağı belirtildi. İskenderun Körfezi’nde 2004’te 2 bin 200 ton zehirli atıkla batan Ulla gemisiyle ilgili, dönemin 3 İskenderun liman başkanı, 2 gümrük müdürü ve Hatay İl Çevre Müdürü hakkında açılan davada sanıkların tamamı beraat etmişti. Eski ÇKD Başkanı Ödemiş, bunun üzerine temyiz başvurusunda bulundu. Ancak Yargıtay 4. Ceza Dairesi, olaydan dolayı direkt zarar görmediği için Ödemiş’in temyiz istemini reddetti. İskenderun ÇKD Başkanı Şemsettin Eser, “Ağır işleyen adalet mekanizması, ağır işleyen bürokratik süreç ve son yıllarda toplumsal hastalığımız haline gelen ‘neme lazımcılık’ yüzünden, Ulla davası sona ermiş oldu. Ama tehlikeli atık yüklü Ulla gemisi, sonsuza kadar körfezimizde kalacak. Yetkililere sesleniyoruz; dün çöpler geliyordu, bugün çöp teknolojiler. Buna engel olmak görevinizdir” dedi. ‘Tek neden neme lazımcılık’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle