18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA 15 LYS sonuçları perşembe günü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM, LYS sonuçlarının 21 Temmuz Perşembe günü saat 14.00’te açıklanacağını duyurdu. ÖSYM’nin internet sitesinde çalışmaların son aşamaya geldiği kaydedildi. Hastalık ve kaza risklerine karşı önlem alınması gerektiği vurgulandı Ağaoğlu’ndan yalanlama Haber Merkezi Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, Vakıfbank’tan usulsüz kredi aldığı iddialarını yalanladı. Yenişafak gazetesinde dün yer alan haberde Ağaoğlu’nun Vakıfbank yöneticileri ve yakınlarına rüşvet vererek, projeleri için usulsüz kredi aldığı öne sürüldü. Ağaoğlu ise “Bahsi geçen dönemde, ne benim ne de şirketlerimin o bankada bir kuruş hesabı dahi yoktu” dedi. Vakıfbank’tan yapılan açıklamada ise “Bankamız, bugüne kadar hiçbir dönemde uygun olmayan hiçbir proje veya yatırımcıya usulsüz bir şekilde kredi açmamıştır” denildi. Feyzioğlu BCBA başkanı ANKARA (AA) Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, bünyesinde 11 ülkeden 16 baroyu barındıran Karadeniz Ülkeleri Barolar Birliği (BCBA) dönem başkanlığına seçildi. BCBA 15. genel kurulunun, Ankara Barosu ev sahipliğinde yapıldığı kaydedildi. Yaz aylarına dikkat! S BEL BAHÇETEPE 64 savaş başlığı çalındı BÜKREŞ (AA) Romanya’dan Bulgaristan’a askeri mühimmat nakliyesi yapan bir trenden 64 savaş başlığı çalındı. İçişleri Bakanlığı, parçaların füze sistemi olmadan tehlikeli olmadıklarını bildirdi. 2 kişiye 93 bin 393’er TL ANKARA (AA) On Numara’da 10 bilen 2 kişi, 93 bin 393’er TL kazandı. Numaraların; 1, 5, 7, 11, 15, 21, 23, 26, 29, 39, 41, 44, 47, 53, 57, 62, 65, 69, 70, 72, 78 ve 79 olarak belirlendiği çekilişte 9 bilenler 1270’şer TL, 8 bilenler 79’ar TL, 7 bilenler 14’er TL, 6 bilenler 2’şer TL ve hiçbir numarayı bilemeyenler 1 lira 85’er kuruş ikramiye alacak. Yazın sıcağından bunalıp serinlemek için deniz ve havuza girenler boğulmalar, omurilik zedelenmeleri, kırıklar ve felç gibi hasarlara yol açan kazalarla karşı karşıya kalabilirken artan seyahatler de zehirlenme, böcek sokmaları ve enfeksiyon hastalıklarını beraberinde getiriyor. Özellikle kirli denizler ve havuzlar; ishal, sarılık, şiddetli kulak ağrısı, cilt mantarları, idrar yolu enfeksiyonları gibi hastalıkların bulaşmasına neden olabiliyor. Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi KBB Klinik Şefi Prof. Dr. Fatma Tülin Kayhan, yaz aylarında dış kulak yolu iltihapları vakalarıyla sıklıkla karşılaştıklarını, bunun da oldukça ağrılı bir durum olduğunu söyledi. Kayhan, dış kulak yolu enfeksiyonunun özellikle şeker hastalığı olanlarda ölümcül durumlara yol açabileceğini vurguladı. Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi’nden Dr. Rabia Cerrah Karanfil ise yaz aylarında ortaya çıkan kazaların başında boyun travmaları geldiğini, bunun en sık nedenlerinden birinin havuz veya denizde özellikle sığ sulara yapılan balıklama atlayış hareketlerinin olduğunu vurguladı. Karanfil, omurilik zedelenmesinin felce yol açabilecek kalıcı bir tablo olduğuna dikkat çekti. Gaziosmanpaşa Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Derya Bayırlı Turan da zehirlenme ve böcek ısırmalarına vurgu yaparak şunları söyledi: “Böcek sokmalarından korunmak için uzun kıyafetler giyilmeli, kovucu krem, spreyler kullanılmalıdır. Arı, sinek ve böcek sokmaları genel olarak kızarıklık, kaşıntı, şişlik ve ağrı gibi lokal hafif şikâyetlerle atlatılır. Alerjisi olan şok tablosu gelişebilir, bu bireyler mutlaka en yakın sağlık merkezine ulaştırılmalıdır.” Çıkar Tablosu! İstenildiği kadar yüzde 50’lik bir gücün üstüne oturulsun, bugün istikrardan nasıl söz edilebilir? Seçim sürecinde gerilimden bunalan toplumun güçlü iktidarla huzur bulacağını sananlar, yaşadığımız karmaşayı nasıl açıklayacak? 13 askerimiz şehit edilmiş, kentler ayakta, ülkede “artık yeter” haykırışları dalga dalga yayılıyor. Açılım politikalarıyla Habur sınırında görevli mahkemelerin verdiği tahliye kararlarından, salt muhalif oldukları için tahliye edilmeyenlere... Ergenekon davasında tahliye isteyen hâkime sürgünden, yeni atanan 160 üyenin blok oy kullanarak oluşturduğu HSYK’nin diğer atamalarına... Basılmamış kitapların yasaklanmasına... Soruşturmanın gizliliği gerekçesiyle delilleri açıklanmayan, suçları yüzlerine söylenmeyen DGM yargılamalarına... Cezaya dönüşmüş tutukluluk sürelerine... Sansüre, otosansüre, kalemini bırakanlara, bırakmak zorunda kalanlara, boyun eğenlere... Muhtıra veren Genelkurmay Başkanı’nın soruşturulmamasına, TSK’de 42 generalin tutuklu olmasına... Silvan baskınında ihmal savlarına... Ayrı yönetim, ayrı dilde eğitim, ayrı bayrak, ayrı Meclis, ayrı güvenlik gücü, ayrı maliye, ayrı eğitim istemlerinin hâlâ demokratik özerklik adıyla yutturulmasına... Bir türlü başaramadıkları TürkKürt kapışmasının tezgâhlanmasına... Madem öyle biz de “Türk açılımı” istiyoruz itirazlarının yükselmesine... Medya yapılanmasının “dizayn” edilmesine karşın, bunu hâlâ yeterli görmeyen, tümüyle “biat” isteyen cemaat yazarının, şike operasyonunun ardından sıranın medyaya geleceğine ilişkin tahliline... Parasız eğitim pankartı açan, şiddete başvurmadan istemlerini demokratik çerçevede dile getiren gençlerin 15 aydır tutuklu kalmasına... İnsan hakları ve özgürlük ihlallerine... Ana muhalefet liderinin kendi belediye başkanlarına “Sakın unutmayın, hepinizin telefonları dinleniyor” uyarılarına... Bütün bu yaşananların bir istikrar tablosu olduğunu kim açıklayabilir? Bırakın “ilerisini”, normal demokrasi ve hukuk düzeniyle kim anlatabilir? Bir bölümünü açıklamaya çalışan var! ABD Dışişleri Bakanı Clinton, CNN Türk’te soruları yanıtladı; ABD, Türkiye’ye terorizmi ortadan kaldırması için çok güçlü bir şekilde destek vermiş, PKK hiçbir zaman desteklenmemiş! O zaman Kandil niçin orada duruyor? O ağır silahlar nereden bulunuyor? Irak kimin kontrolünde? Başka bir soru, hapisteki gazetecilerle ilgili. Bu durumu anlamakta zorluk çektiğini, Türkiye’de sadece iki gün kaldığını söyledi Clinton, ardından da ekledi: “Gözaltılar ve bu tip adımlar gerekli değil. Her fikri dinleyebilirler. Sizin gibi insanlar yetkililerin karşısına çıkmalı. Olumsuz durumlarda ses yükselmeli. Bu, Türk demokrasisini de güçlendirir.” İnsanlardan seslerini yükseltmelerini isteyen Clinton, acaba niçin sadece iki gün Türkiye’de kaldığını vurgulama ihtiyacını hissetti? Çözüm için kendisinden beklentisi olan var mı, bilmem ama yılın 365 günü, gölgesinin burada olduğu açık bir gerçek... Asfalt geçit vermedi Antalya’da 40 dereceyi bulan hava sıcaklığı asfaltın erimesine yol açtı. Dünyaca ünlü Konyaaltı sahiline ulaşmak için karayolundan geçmeye çalışan bazı kişiler, eriyen asfaltta yürümekte zorlandı. Bazı vatandaşların terlikleri eriyen asfalta yapışıp kaldı. Karayolları ekipleri, sefer eriyen asfaltın üzerine toprak atarak asfaltın yapışmasını engellemeye çalıştı. (AA) Tarlabaşı sakinlerine destek İstanbul Haber Servisi Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’yi, Beyoğlu Tarlabaşı Mahallesi’ndeki “zorla tahliyeleri” durdurması için uyardı. Af Örgütü Türkiye Şubesi’nce dün yapılan açıklamada, “Korunmasız bazı ailelerin şimdiden evsiz kalmasına yol açan acımasız zorla tahliyeleri durdurmalı” uyarısı yaptı. Örgütün Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner imzasıyla yapılan açıklamada, “Bu insanlara danışılmamış, yasal hakları konusunda bilgilendirilmemiş veya uygun alternatif barınma imkânı ya da zararlarının tazmini teklif edilmemiştir. Söz konusu durum, bu insanların haklarının bir ihlalidir. Bu aileler, Uluslararası Af Örgütü’ne, Beyoğlu Belediyesi ve kolluk kuvvetleri tarafından tehdit edildiklerini ve kendilerine gözdağı verildiğini belirtti” denildi. Ç ZG L K KÂM L MASARACI [email protected] ‘Kürt Sorunu’nu Kesin Çözecek Ütopik Formül! Bu makale, “Kürt Sorunu” konusunda sürekli okuduklarınızdan biri değil. Burada ütopik bir sayım yapılabilseydi, ne sonuç çıkardı, bunun üzerine toplumu düşündürmek istiyorum. Akan kanı durdurma adına, herkes kendi ezberlerini gözden geçirmelidir. Yoksa daha çoook ağlarız! 1984’ten beri topraklarımızı kan gölüne çeviren bu konu, yıllardır, iki uzar bir kısalır, benzer tepkilerle dallanarak bugün geldiği çıkmaz sokağa dayanır: Bir yandan PKK, askerlerimizi şehit eder, ülkeyi yasa boğar, bir yandan aynı gün DTK’liler tek yönlü trajikomik bir “özerklik bildirisi” yayımlarlar ve bunların hemen akabinde TBMM’de grubu olan partiler ortak bir metinle hiçbir ödün vermeyeceklerini en kararlı şekilde dünyaya açıklarlar. Bu gidişle konunun ne siyasi, ne terör uzantıları farklı bir söyleme geçecek ve yara kangren olup bizi bitirecek. Türkiye bu ateşi “terörle savaşarak” 27 yıldır bitiremedi. Bugün artık hiç bitiremez, çünkü kabul edin ya da etmeyin, Türkiye kendi ordusunu bir iç psikolojik savaşta çökertme noktasına getirmiştir. Her gün tutuklamalar yaşayan bir TSK’de, teğmeninden orgeneraline, herkes güvensizlik içindedir. Zaten kan dökmek, ortaçağın çözüm arayışlarıdır. Bu alternatifi sonsuza dek rafa kaldırmak yerindedir, bu ülke Türk’üyle Kürt’üyle yeterince acı kayıp vermiştir. Şu anda bu kilidi kıracak tek bir ütopik formül görüyorum. Çünkü böyle bir uygulamayı herhalde ne hükümet gerçekleştirir, ne Atatürkçüler ne de Kürtler kabul eder. Halbuki, bu deneme sanki olayı barışçı yollarla huzura taşıyacak tek formül olurdu gibi geliyor bana. Diyelim ki, ha mesela, Türkiye saptamak istedi, bu yıllardır haritaları çizilip dünyaya dağıtılan “Kürdistan” kurulacak olsa, TC vatandaşlığını ve bu ülkenin özgür bireyi olma vasfından vazgeçip böylesine kurulacak bir başka ülkede gidip yerleşip yaşamayı isteyecek kaç kişi çıkar? Çünkü iddia o ki, “Türkiye de bu davanın peşinden giden hakkı yenen 30 milyon Kürt” olduğu iddiası yıllardır her açık oturumda başımıza kakılır. Ha mesela, Türkiye, çıkacak sonuçtan emin olmanın getirdiği özgü venle diyebilse ki “Federasyonözerklik gibi bize uymayacak şeyleri zaten rafa kaldırın, gelin TC’den ayrılmak isteyenler yazılsın, görelim bu yurdun diğer topraklarından vazgeçip ‘Kürt’ vatandaşlığına geçmek isteyen kaç kişi var?” Tabii şu şartla: Herkes seçiminin tüm anlamını ve geriye dönüşü olmayışını idrak eder, sırf gürültü yapmak için bu sayıma katılamaz… Gerçekten iddia edilen boyutlarda böyle bir talep olup olmadığı da böylece ortaya çıkar. Böyle bir ortaçağ ırk sınırının arkasına geçmek isteyen Kürt kökenli vatandaşlar, bana sorarsanız, iddia sahiplerinin söylediklerinin aksine son derece düşük kalır. Başta Avrupa olmak üzere böylece tüm dünya, Kürtlerin bu şekilde bir talepleri olmadığını görür ve herkes olaya farklı bir pencereden bakmaya başlar. Böylece herkes huzura kavuşur! Talepleri ile Türkiye’yi olaylara boğanlar artık iddialarının hayat gerçekleriyle örtüşmediğini ağır şekilde yaşarlar ve hep beraber “önümüzdeki maçlara bakarız.” TC vatandaşı olmanın bir dil, din, ırk ayrımı yapmadan aynı şemsiye altında eşit yaşamak olduğunu böylece anlayan Kürtler de burada daha keyifle yaşamaya devam ederler. Yıllardır “biz et ve tırnak gibiyiz, bu ayrımlara gerek yok” diye beraber yaşama formüllerinin en barışçılarını ortaya koyan ve sonuç alamayan Türkiye’dir. Yıllardır “etnik siyaset” yapanlar da ortadadır. O nedenle kimse böyle bir sayım yapılabilecek olsa Türkiye Cumhuriyeti’ni ırkçılık veya faşizmle suçlayamaz. Bu yapılabilse, inanın bu tartışma biter ve TV stüdyolarından tarih kitaplarına taşınır. İşte sevgili arkadaşlar, böyle bir ütopik gerçekle yüzleşme yapılabilse, bölünme, federasyon, özerklik, devlete yönelik zorlama talepler, bunlar ancak o zaman biter. Uzun lafın kısası şayet ülkenin bu saatten sonra, “bölünme” riskinden, Kürtlerin “kaybedebileceklerinin” farkına vararak kurtulma ümidi varsa, onun da tek kapısı bu ütopik senaryo olurdu… Daha barışçı bir teorik formül olduğunu sanmıyorum. Bazen kazanmak için her kesimin bazı şeyleri kaybetmeyi göze alması lazımdır! Ama ne gezer, bu kaos sürer de sürer! HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] BULMACA BULUT BEBEK NURAY Ç FTÇ SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K [email protected] 1/ Bulgaristan’da 1 yaşayan bir Türk topluluğu. 2/ Cen 2 net bahçesi... Jim 3 nastikte, eller üze 4 rinde havaya kalk5 maya verilen ad. 3/ Karaman’ın Er 6 menek ilçesinde, 7 Türkiye’nin en 8 uzun mağaralarından biri. 4/ Kur 9 naz, açıkgöz... Ödünç 1 2 3 4 5 6 7 8 9 verme. 5/ Islandığı za 1 S İ S T İ R E B man kolayca biçimlen 2 İ T İ B İ L A R dirilebilen yumuşak ve 3 N A R D İ N S Ü yağlı toprak... Yapısına 4 T ME Ş İ H A T girdiği sözcüğe “kendi T O L A kendine” anlamı katan 5 İ D O L 6N Ü İ N Ş A L yabancı önek. 6/ Rütbe7 E B E C İ K K İ siz asker... Ortaçağ Av8 E C E V İ T Z rupası’nda, bir senyörün O T İ ZM bir vasala verdiği toprak 9 O L E ya da bir başka mal. 7/ İri ve boru biçiminde beyaz ya da sarı renkli çiçeği olan bir süs bitkisi... Tatlı sularda yaşayan bir tür gelincik balığı. 8/ Bir cetvel türü... Yaylı bir çalgı. 9/ Osmanlı devletinde saray örgütünde inşaat işlerinden sorumlu yönetici. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yıkanılan yer, hamam. 2/ Asya’da bir ülke... Çalıştığı sanat alanında başarı gösteremeyen, yeteneksiz sanatçı. 3/ Raf... Polonya halkından olan kimse. 4/ Gözleri görmeyen... Bir işi yerine getirme. 5/ Temiz, iffetli... Bir nota. 6/ Nişastalı tanelerin suyla kaynatılarak bulamaç kıvamına getirilmiş durumu... Üzüntü, ıstırap. 7/ Âşık olmaktan duyulan korku. 8/ Bir kumar aracı... Şafak doğmadan önceki alacakaranlık. 9/ Boru sesi... Afrika’da yaşayan, bacakları beyaz çizgili bir hayvan. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle