18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA [email protected] DIŞ HABERLER 13 İngiltere Başbakanı, gazetenin eski editörlerinden Andy Coulson’a görev verdiği için eleştiriliyor Skandal Cameron’a uzandı Riyad’a tank, srail’e denizaltı OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT Almanya’da Angela Merkel hükümetinin İsrail’e satılacak yeni bir denizaltının finansmanına 135 milyon Avro ile katılma kararı aldığı ileri sürüldü. Der Spiegel’in yalanlanmayan haberine göre, “Dolphin” sınıfındaki bu “gerekirse atom füzesi de taşıyabilecek yetenekteki” son denizaltı için hükümetten gelen finansal destek, geçen hafta İsrail’i ziyaret eden Savunma Bakanı Thomas de Maiziere ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Ehud Barak arasında karara bağlandı. Almanya, son dönemde sıcak bölgelere ağır silahlar satma girişimleri nedeniyle ağır eleştiriler alıyor. Der Spiegel bir süre önce Berlin’in Suudi Arabistan’a 200 adet Leopard tankı satacağını ileri sürmüş, bunun üzerine hükümet çevreleri “İsrail onay verdi” açıklamasında bulunmuştu. Dış Haberler Servisi İngiltere’de geçen hafta patlak veren telekulak skandalının son kurbanı Londra Emniyet Müdürü Sir Paul Stephenson oldu. Stephenson, skandalın ortaya çıkmasından sonra gözaltına alınarak sorgulanan, News of The World gazetesinin eski editörlerinden Neil Wallis’in halkla ilişkiler şirketinin emniyet müdürlüğüne danışmanlık hizmeti verdiğinin anlaşılmasından sonra eleştirilerin hedefi olmuştu. Skandalda, bazı polislerin, adı geçen gazetenin muhabirlerinden bilgi karşılığı para aldıkları iddiası üzerine medya polis ilişkileri de yeniden gündeme geldi. Parlamentonun İçişleri Komisyonu’na ifade veren bazıları halen görevde olan 5 üst düzey polis yetkilisi, sorgularında “bazı polislere ödeme yapılmış olmasının yüksek ihtimal olduğunu” belirtti. Bu arada İngiliz gazetelerinde skandalın Başbakan David Cameron’ın “kapısına kadar dayandığı” ileri sürüldü. The Independent gazetesinde Andrew Gri ‘YASADIŞI D NLEME VAR’ D YEN MUHAB R ÖLÜ BULUNDU Telekulak skandalının odağındaki “News of the World” gazetesinin eski magazin muhabiri Sean Hoare, evinde ölü bulundu. ngiltere’nin güneydoğusunda yer alan Watford’daki evinde ölü bulunan Hoare, gazetenin “sıklıkla” telefonları yasadışı olarak dinlediğini söylemişti. Sean Hoare ayrıca, gazetenin eski editörü ve Başbakan David Cameron’ın eski iletişim danışmanı Andy Coulson’ın telefonların dinlendiğinden haberi olduğunu ilk ortaya atan kişi olmuştu. Coulson, geçen hafta gözaltına alınmış ve daha sonra kefaletle serbest bırakılmıştı. Polis sözcüsü yaptığı açıklamada, gelen ihbarın ardından, eve gidildiğini ve Sean Hoare’nin cesedinin bulunduğunu bildirdi. Polis yetkilisi “ölüm sebebinin şimdilik belirsiz olduğunu ancak şüpheli bir ölüm olduğunun düşünülmediğini” belirtti. Suyun Kadınları, Aynur ve Okurlar “Kırk yıllık Cumhuriyet okuruyum.Yazılarını kaçırmamaya çalıştığım köşe yazarlarının başında gelirsiniz” diye söze başlayan Hasan Tümerkan’ı pazar yazım düş kırıklığına uğratmış: “Tabii ki kendi dillerimizde şarkılar söyleyelim, şiirler okuyalım ama özellikle geçen cuma akşamı, yeri ve zamanı mıydı?” diyen okurumuz o geceyi özetle şöyle anlatıyor: “Cuma akşamı, ben ve eşim de Açıkhava Sahnesi’nde, Suyun Kadınları’nı dinlemeye gittik. Nefis bir yaz akşamı, mekân güzel, kalabalık dinleyici güzel. İki İspanyol kızından sonra, Limon’un, ‘Şimdi sizden biri, Aynur,’ diye takdim ettiği bir hanım sahneye geldi. Güzelce alkışlandı. Türkü barlara gitmediğimiz ve sözü edilen filmi de (Gönül Yarası!) görmediğimiz için, bu hanımın kim olduğunu, müziğinin nasıl olduğunu biz bilmiyoruz….. İlk şarkı biterken hangi dilde söylendiğini anlamıştık. Eh, peki, aynı suyun kadınları ya, ortak bir dertleri vardır. Sanatçının ikinci şarkısı da aynı dilde, aynı acılı çığlık ve okuyabilse üçüncüsü de... Elinizi vicdanınıza koyun, içinden geçtiğimiz bu acı dolu dönemde, toplumun hassasiyetinin bu kadar yüksek olduğu bir günde, söyleyeceği hüzünlü şarkının ne anlattığını Türkçe birkaç sözcükle… dinleyicisiyle paylaşmayan bu sanatçının, aşk acısına mı, kuraklık derdine mi ya da ne bileyim kimin şehidine ağıtlar yaktığını nereden bileceğiz? Sanatçı hanım üçüncü şarkısına başlamadan önce ben ve eşim, kalkarak Açıkhava’yı terk ettik. Sahneye şişe atmak, minder atmak kabul edilebilecek şeyler değil kuşkusuz ama böylesine hassas bir dönemde, sanatçı hanımın empati kurmadan, seçtiği o dilde ağıtlar yakmaya devam etmesinin savunulacak bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Hatta, ardında bir kasıt, neredeyse bir küstahlık aramamak için çaba gösteriyorum.” “Cumhuriyet gazetesi okunan bir evde doğmuş, bu geleneği uzun yıllardır sürdüren bir okuyucunuzum” diyen, “yazılarınızı büyük bir zevkle ve öğrenme duygusuyla okurum” sözleriyle mektubuna devam eden bir başka değerli okurumuz Burcu Akpınar da o gece orada olduğunu anlatıyor ve tepkisini özetle o da şöyle yansıtıyor: “Sanırım konsere gitmemiş ve olayı medyadan izlemişsiniz. Cuma akşamı sözünü ettiğiniz konserde ben de vardım. IKSV Lale üyesiyim… Bileti 2 ay önce heyecanla almıştım… Cuma akşamı konserin hınca hınç dolu oluşu ve Aynur sahne aldığında da salonun tamamının inanılmaz güzel alkışları çok etkileyiciydi. Arkadaşıma, umarım hem Türkçe hem de Kürtçe söyler dedim. Nitekim Kürtçe bir ağıtla başladı, şarkı bittiğinde yine hepimiz çılgınca alkışladık. İkinci parçada da aynı duygular vardı… 13 şehidin acısını yaşadığımız bugünlerde Türkiye adına katılan bir şarkıcının 3. parçasında Türkçe ağıt okumasını istemenin neresi garip karşılanıyor anlamadık doğrusu. Unutmamak gerek ki bizim resmi dilimiz Türkçedir ve insanlar güzelim türkülerimizden birini de kendi dilimizde duymak isterler, bu normaldir. Kimse Kürtçeye ilk 2 parçada haksızlık ve saygısızlık yapmadı… Tabii ki sahneye minder atmak, Buika sahneye çıkmışken hâlâ konuyu uzatıp İstiklal Marşı söyleyip bağırıp çağırmak hoş karşılanamaz…. (Şarkıların) dil(i) tabii ki evrenseldir. Leyla Gencer’i ilk dinlediğim anı veya Zehra Yıldız’ı sahnede gördüğüm anı unutamam… Aynı şekilde Aynur’un, Gönül Yarası’ndaki o türküsü veya Kâzım Koyuncu’nun Lazca türkülerinin üzerimdeki etkisini de. Ama bu olay başka bir olaydır, tam da Aysel Tuğluk’un ‘demokratik özerklik’ açıklamalarının ve TürkKürt kaybettiğimiz 13 şehidin üzerine tam bir provokasyondur bizce. Bir de bu açıdan bakmanızı dilerim. Saygılarımla.” Burcu Hanım’ ın dediği gibi, evet ben o konserde yoktum. “Atmosferi” yansıtmak açısından orada bulunmak kuşkusuz yararlı olurdu ama bu, yazdıklarımın özünü değiştirmezdi… Yazımda da belirtmiş olduğum üzere “Aynur Doğan’ın başına gelenleri okuduğum an” gözümün önünde “Gönül Yarası”ndaki sahne canlandı... Türkiye’nin; “Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek mi lazım?” sorusuyla tanıdığı sanatçının, yıllar sonra böyle bir olayla gündeme gelmesinin çok talihsiz bir ironi olduğunu düşündüm ve buna dikkat çekmek istedim. Yazım, “düşündürücü” olduğu denli “üzücü” olan… bu “çarpıcı ironi” ve “bir caz konserinde boy veren kamplaşma provasının” ürkütücülüğü üzerineydi. Bunun ötesinde “Kürtçe şarkının yeri ve zamanı mı?” ya da “İki Kürtçe ağıt tamam da… üçüncüsü ne oluyor?” tavırlarına katılmam mümkün değil. Burcu Hanım, “Resmi dilimiz Türkçedir” diyor. Öyle tabii. Ama okurumuzun, iki ay öncesinden biletlerini aldığı konser, bir “resmi dil şarkıları” konseri değil. “Caz” esprisine uygun biçimde, daha çok bir “protest konseri”. Javier Limon’un “Suyun Kadınları/Mujeres de agua” projesini bir “El Pais” röportajı; “Şarkı söylemek hakkı/El derecho a cantar!” başlığıyla değerlendiriyor. Limon, albümünü “toplumda şarkı söylemeleri yasak olan İranlı kadınlar başta olmak üzere, şarkı söylemek hakkı ellerinden alınanlara” adıyor. “Suyun kadınlarıyla”, düz ayak Akdeniz değil…“müziğin” hiçbir engelle karşılaşmadan “su gibi aktığı ortamlar” kastediliyor. Ve “yasaklar/yasaklılık halinin yarattığı ruh özgürlüğü kaybına karşı” bir duruş sergileniyor. “Keçe Kurdan/Kürt Kızı” Aynur, projeye özetle“resmi dilde” değil; “ruhunun anadilinde” şarkılar söylemek için dahil edilmiş. Böyle bir konsere gidip, “Türkçe şarkı” beklentisine girmek, korkarım gerçekçilikle pek bağdaşmıyor. ce tarafından kaleme alınan bir yorumda Cameron’ın News of The World’un eski editörlerinden Andy Coulson’a, Rebekah Brooks’un baskısıyla iki kez ofisinde görev verildiği ifade edilerek skandalın “sadece Murdoch imparatorluğuna değil başbakanlık konutuna da dayandığı” vurgulandı. Coulson’ın başbakanlıktaki görevinden istifasından sonra başbakanın medya yöneticileri ile yaptığı toplantılarda en az beş kez Brooks’la görüştüğünün de kaydedildiği yorumda, Brooks ile Cameron’ın Oxfordshire’da kapı komşusu oldukları da belirtildi. Andy Coulson’ı işe almakla eleştirilen Başbakan Cameron, “Coulson’ı ben işe aldım, sorumluluk benimdir, kendisine ikinci bir şans tanımak istedim” açıklamasında bulundu. Öte yandan İngiltere Başbakanı David Cameron, telekulak skandalını görüşmek üzere İngiltere Parlamento toplanabilir parlamentosunun olağanüstü bir toplantı yapabileceğini belirtti. Güney Afrika Cumhuriyeti’ni ziyaret eden Başbakan Cameron, düzenlediği basın toplantısında bir soru üzerine, İngiltere parlamentosunun çarşamba günü toplanabileceğini ifade etti. Cameron, İngiltere parlamentosuna, telekulak skandalı nedeniyle açılan adli tahkikatta gelinen nokta hakkında bilgi verebileceğini, bu çerçevede parlamenterlerin sorularını yanıtlayabileceğini belirtti. Suriye’de 30 ölü daha Dış Haberler Servisi Suriye’nin üçüncü büyük kenti Humus’ta rejim yanlıları ve karşıtları arasında önceki gün meydana gelen çatışmalarda en otuz kişinin öldüğü bildirildi. Çatışmaların, üç rejim yanlısının kaçırılıp öldürülmesinden sonra meydana geldiği belirtiliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Rami Abdurrahman çatışmaların “devrime zarar verdiğini ve bunu bir iç savaşa çevirmek isteyen düşmanların çıkarlarına hizmet ettiğini” belirterek “Bu tehlikeli bir gelişmedir” dedi. Abdurrahman, tarafların önce sopalarla birbirlerine saldırdıklarını, çatışmanın daha sonra silahlarla sürdürüldüğünü kaydederek birçok insanın pusuya düşürülerek öldürüldüğünü ileri sürdü. Abdurrahman, çatışmalara güvenlik güçlerinin müdahale etmediğini de ifade etti. Mutlu yıllar Mabida Baba G üney Afrika’da ırkçı rejim tarafından 27 yıl hapiste tutulduktan sonra 1990 yılında serbest bırakılan Mandela, 1994 yılında siyahların katılımıyla gerçekleşen ilk seçimlerde, lideri olduğu Afrika Ulusal Kongresi sandıklardan ezici bir zaferle çıkmıştı. Mandela doğum gününü ailesiyle birlikte memleketi Qunu’da kutladı. (Fotoğraf: EPA) Ruhun müziği ve ‘resmi dil’ Dış Haberler Servisi Güney Afrika’da ırkçı yönetime karşı verdiği mücadeleyle adını tarihe yazdıran Nelson Mandela’nın 93. yaş günü ülkesi başta olmak üzere bütün dünyada kutlandı. Mandela’nın barış ve özgürlük kültürüne katkısını onurlandırmak için 18 Temmuz Uluslararası Mandela Günü ilan edilmişti. 12 milyonu aşkın Güney Afrikalı öğrenci, dün ders başlamadan önce Mandela’nın 93. yaş günü için özel olarak bestelenen “Mutlu Yıllar Tata Mabida (Mabida Baba)” şarkısını söyledi. Mandela, Güney Afrika’da bulunduğu aşiretin ismi “Madiba” olarak çağrılıyor. Bunun bu kadar kişinin aynı anda şarkı söyleme alanında yeni bir rekor olabileceği belirtiliyor. BM’nin desteklediği Mandela Vakfı’nın girişimiyle gerçekleşen, siyahi liderin ülke siyasetine adadığı 67 yılı temsilen insanların 67 dakika bir yerde gönüllü çalışma yönündeki çağrılarına aralarında Türkiye’den de olmak üzere pek çok kesim katıldı. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği, BM Türkiye Temsilciliği ve Keçiören Belediyesi, Güney Afrika’nın demokratik yollardan seçilen ilk kurucu devlet başkanı olan Mandela’nın doğum günü dolayısıyla anma programı düzenledi. Mandela’nın toplumsal savunuculuk alanında çalıştığı 67 yılı temsilen, 10 ülkenin büyükelçisi, 67 dakikalarını Keçiören Belediyesi Huzurevi’nde geçirdi. CANIM ANNEM ARKADAŞIM HER ŞEY M ACI KAYIP Sitemizin kurucularından, basın camiasının değerli şahsiyeti TÜRKAN’IMI ÇOK ÖZLED M... R. Coşkun Bölükbaşıoğlu’nu kaybettik. Acılıyız ALTAY ÖLÇÜCÜOĞLU ‘Şarkı söylemek hakkı!’ 1. Basın Sitesi Yönetim Kurulu 17/07/2011 tarihinden itibaren Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. TC ÇERKEZKÖY İCRA İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULUN AÇIK ARTTIRMA İLANI DOSYA NO: 2010/5692 ESAS SATIŞI YAPILACAK TAŞINMAZIN CİNSİ, NİTELİĞİ, KIYMETİ, ADEDİ, ÖNEMLİ ÖZELLİKLERİ; TEKİRDAĞ İLİ ÇERKEZKÖY İLÇESİ KARAAĞAÇ KÖYÜ 433 ADA 28 PARSEL SAYILI 600.57 M2 MİKTARINDAKİ ARSA NİTELİĞİNDEKİ TAŞINMAZIN BORÇLUYA DÜŞEN 29/ 96 HİSSESİ, 63.437,50 TL. MUHAMMEN BEDELLE SATILACAKTIR. İMAR DURUMU: KONUT İMARLI OLUP, EMSAL: 1.20, HMAX=9.50 (3KAT), ÖN BAHÇE ÇEKME MESAFESİ: 5 M., YAN VE ARKA BAHÇE ÇEKME MESAFESİ 3 M, TAŞINMAZ ÜZERİNDE 2 ADET KÖYDEN KALMA YAPI BULUNMAKTADIR. 1 TANESİ 1 KAT, DİĞER YAPI 3 KAT OLARAK KÖYDEN KALMA YAPIDIR. HALİHAZIR DURUMU; TAŞINMAZ ÜZERİNDE, ZEMİN KAT + 3 NORMAL KATLI B.A. YAPI TARZINDA İNŞA EDİLMİŞDİR. BİNA MEVCUTTUR. HER KATTA BİR DAİRE OLMAK ÜZERE TOPLAM 3 ADET DAİRE VARDIR. BİNADA HER DAİRENİN ALANI 100 M2 OLMAK ÜZERE TOPLAM 300 M2 ALANA SAHİPTİR. ZEMİN KATIN PENCERELERİ PVC, DİĞER KATLARIN PENCERELERİ ALÜMİNYUMDUR. KAPILARI AHŞAP, SALON VE ODALAR MARLEY, ISLAK HACİMLER SERAMİKTİR. MESKEN OLARAK KULLANILMAKTADIR. TAŞINMAZ KARAAĞAÇ BELDESİ İÇİNDE, ELEKTRİK, SU, ÇÖP TOPLAMA GİBİ BELEDİYENİN HER TÜRLÜ HİZMETLERİNDEN YARARLANIR KONUMDADIR. HER TÜRLÜ ULAŞIM İMKANINA SAHİPTİR. SATIŞ ŞARTLARİ VE GÜNLERİ; l) Yukarıda ayrıntıları ile belirtilen taşınmazın birinci satışı 05.09.2011 günü, saat 15.00’ten 15.10’a kadar, Çerkezköy İcra Müdürlüğünde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa bunların alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile en çok artırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak kaydı ile aynı taşınmazın ikinci satışı 15.09.2011 günü saat 15.00’ten 15.10’a kadar, Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak kaydı ile artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadarki artırma bedelinin tahmin edilen kıymetin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi gerekir. Aksi halde satış talebi düşecektir. 2) Satışa iştirak edeceklerin muhammmen bedelin % 20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı, istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. İhale damga resmi, tapu harç ve masrafları ve KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler ve Tellaliye resmi satış bedelinden ödenir. 3) İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgelerle birlikte onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4) Satış bedeli hemen veya verilen müddet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel, ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca bir hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil edilecektir. 5) Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup, masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6) Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2010/ 5692 ESAS sayılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ayrıca İİK.nun 127.maddesi gereğince, işbu satış ilanının, tapuda adresi bulunmayan ve adli tebligatı iade olan diğer ilgililer hakkında da tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 08.07.2011 (İc. İf. K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 46261) YUSUF SİPAHİ Nüfus cüzdanımı, basın kartımı, ehliyet ve pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. ELENA DEMİRYÜREK Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ERDEM ÖĞÜT C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle