18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 18 TEMMUZ 2011 PAZARTES [email protected] 12 EKONOMİ Serpil Timuray Haftada 30 saat Facebook’ta geçiyor S osyal medya Türkiye’de de kısa zamanda toplumun büyük kesimi tarafından kullanılmaya başladı. Türkiye, kullanıcı sayısı bakımından, dünya üzerinde 500 milyondan fazla kullanıcısı olan sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta tahmini 28 milyon kullanıcı hesabıyla ABD, Endonezya ve Birleşik Krallık’tan sonra 4. ülke konumunda bulunuyor. 2010’da, Türkiye’deki ortalama bir kullanıcının Facebook üzerinde harcadığı süre, yaklaşık olarak haftada 29.7 saat. Mayıs 2011 itibarıyla, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ve tamamına yakını gelişmekte olan 14 ülkede en çok ziyaret edilen internet sitesi Facebook. Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi tarafından bu yıl üçüncüsü ha Kürt Yangınında Kıdem, Badem… Yıllardır duyduğum o klişeyi tekrarlıyordu ekrandaki. Strateji uzmanıymış. “Kürtler başka, PKK başka” diyordu. Daha da iddialıydı. “Kandil var, İmralı var. BDP var… Bunlar sanmayın ki aynı telden çalanlar…” Ve sözü yine bildik nakarata getiriyordu: “Teröre göz açtırmamalı, terörü bitirmeden hiçbir demokratik adım atılmamalı…” Hayatın bizzat kendisinin o kadar tekzip ettiği bir klişe ki bu… Ama benim oğlum bina okur döner döner aynısını okur… Aynı klişenin, aynı açmazın içine AKP de, hempaları da yeniden düştü. Ne diyor RTE: “Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır…” Bu lafı seçim öncesi de söylemişti, ama karşısına sandıktan daha da güçlenmiş bir Kürt siyaseti dikiliverdi. Nasıl anlayacaklar şu gerçeği; İmralı’daki Öcalan bu siyasetin lideri; Kandil, PKK bu siyasetin silahlı gücü; BDP, bu siyasetin düzlükteki sivil gücü, legal partisi; Kürt seçmen, bu siyasetin kitle desteği. Bu halkalar birbirine bağlı. Gerçek bu. Birini diğerinden koparma, diğerinden farklı davranmaya ikna boş çaba. Her stratejiyi, her politikayı bu gerçekliği kabullenerek yapmak durumundasınız. Bu gerçekliği başta RTE hazmedemiyor. Sadece o mu? Daha niceleri bu gerçeği hazmedemiyor, bu gerçekle baş edemiyor ve sürekli yanlış teşhis, yanlışın etrafında dolanma ve yanlış tedavi ile yaraları büyüttükçe büyütüyorlar. İşte yine kan, yine etnik kutuplaşma, yine kardeş kavgasının eşiği… Açık olan bir şey var: AKP, tam bir oportünist tavır içinde seçime giderken her şeyi mübah görmenin sorumsuzluğunun şimdi sonuçlarını yaşatıyor topluma. Ahlaksız kaset hamleleriyle MHP’ye darbe indirirken onun milliyetçi bayrağını sahiplenen ve seçim konjonktürü boyunca milliyetçi dili kullanan AKP, seçime PKK’den “Çatışmasızlık takvimi” almanın rahatlığı içinde girdi. Ve açıktır ki, Kürt siyasetinin yaşadığı tam bir hayal kırıklığı. Kürt siyaseti, ne Hatip Dicle ile ilgili ne de KCK’den tutuklu 5 milletvekili ile ilgili bu kadar dirsek bekliyordu. Bu hayal kırıklığı ile sapla samanı nasıl birbirine karıştırdıkları, “Demokratik özerklik” gibi barışçı çözümün formülü olabilecek bir fikri, herkesin şimşeklerini çekmenin aracı yaparak nasıl piç ettikleri ise ayrı konu… Yaşanan hayal kırıklığında en büyük payın bizzat RTE’ye ait olduğu çok açık. Hem CHP’nin tutuklu milletvekilleri, hem de Kürt milletvekilleri için kendini yargının yerine koyup verdiği hükmü, kim haklı görebilir? Bizzat AKP’li miletvekilleri, Meclis’in, Çankaya’nın, hatta Pennsylvania’nın zirvelerinde oturan yoldaşları, RTE’nin tutturduğu barış karşıtı dilin, Türkiye’yi yeniden bir iç savaşın eşiğine taşıdığını nasıl görmezler? Tutuklu milletvekilleri ilk duruşmalarında salıverilseydi, Dicle meselesinde bir hal yolu bulunsaydı, 550 milletvekili de Meclis’e gelip yemin ederek yeni bir dönemi başlatmış olsaydı, 14 Temmuz kara günü yaşanır mıydı? Her şey bugün olduğundan daha farklı olmaz mıydı? Peki, bütün bu olması mümkün şeylere ne engel oldu? RTE, Hasan Abisinin (Cemal) 17 Temmuz yazısındaki şu cümlelerine kulak verse iyi olur: “Ve bir kaygı: Başbakan Erdoğan’ın, ‘Kürt sorunu yok, PKK sorunu var; bundan sonraki süreç çok farklı olacak’ sözü beni 1990’lara götürdüğü için ve o zamanki gibi kanlı bir şiddet sarmalı ihtimalini gözümün önüne getirdiği için tedirgin ediyor…” Böylesi toz duman ortamlar içinde sık sık olanlar olur ve fırsatı kollanan bazı kara emellere de karambolde, oldu bitti içinde kavuşulur. İşçilerin kıdem tazminatı hakkının ırzına geçmek de bunlardan biri. Yıllardır fırsatı kollanan bu hak gaspına şimdi fena halde niyet edilmiş durumda. Herkes Kürt yangınına bakarken kaş göz arasında kıdemi, badem yapabilirler… Hazırlandığı söylenen taslağa göre, kıdem tazminatı kaldırılmıyor, ölüm, emeklilik, malullük, hatta istifa halinde işveren tarafından ödenmeyen kıdem tazminatları devlet garantisi altına alınıyor ve bunun için de kıdem tazminatları için bir fon oluşturuluyor. Fonun geliri, işverenden kesilecek yüzde 3’lük gelirden oluşacak. Pek “insani” gibi görünüyor, değil mi? İşten çıkarılan, tazminatsız kalmayacak, fon, kıdemi garanti ediyor. Bunun bir de işverene getireceği rahatlığı düşünün. İstediğim zaman kapının önüne koyarım. Nasılsa kıdem parası cebimden çıkmayacak. Müthiş bir yükten kurtulma, keyfiyet… İşçi üstünde de işverene kul köle olmanın yeni bir vesilesi. Atar adam işten, cebinden kıdem parası mı çıkacak? Kızdırmayalım, örgütlenmeyelim, sendikalaşmayalım, her dediğini yapalım işimizden olmayalım… Fon var ama ondan kıdemi almanın şartı var. En az 10 yıl çalışmış olacaksın ki kıdem tazminatı alabilesin… Hadi bakalım, kıdem yanmasın diye iş bul, bulduğun işi kaybetme, kaç para verirlerse çalış, sesini çıkarma, yoksa, kıdemin çıkmaz ayın başına kalır… Tezgâh büyük. Bir geçirirlerse, çalışançalışmayan sınıf, bir çağ daha geriye düşer… Vodafone’dan süper internet Vodafone, internete erişimde fırsat eşitliği sağlamak ve Süper İnternet deneyimini yaşatmak için, 3G’nin ikinci yılına özel 4 kampanya tasarladı. Kampanya kapsamında; televizyon ekranından 3G hızında Süper İnternet deneyimi sağlayan Webbox’ı Türkiye’de pazara sundu. Şirket kampanya kapsamında herkese 1 ay hediye Süper İnternet, ayda +5TL’ye HTC Wildfire S ve 5 TL’ye Vodem verecek. Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray, 3G’nin Türkiye’de hayatımıza girmesiyle birlikte internet kullanımında hem hacimsel anlamda rekor artışların hem de alışkanlıklar açısından büyük bir dönüşümün yaşandığını söyledi. Timuray “Vodafone Süper İnternet deneyimini Türkiye’nin 81 ilinde yaşatmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi. Türkiye’de her 3 kişiden biri düzenli internet kullanırken ortalama bir kullanıcının Facebook üzerinde harcadığı süre, yaklaşık olarak haftada 29.7 saat olarak belirlendi. fa internet kullandığını beyan edenlerin oranı anlamına gelen, düzenli internet kullanım oranı 2010’da yüzde 33.3 oldu. 2010’da masaüstü bilgisayar, dizüstü bilgisayar veya el bilgisayarı bulunan hanelerin oranı yüzde 44.2 olarak gerçekleşirken, internet bağlantısı olan hane oranı yüzde 34 oldu. İnternet bağlantısına sahip hanelerin yüzde 73.3’ü ADSL, yüzde 5.6’sı cep telefonu, yüzde 2.3’ü ise 3G modem üstünden internete erişiyor. zırlanan “Bilgi Toplumu İstatistikleri 2011” verileri yayımlandı. Türkiye’de her 3 kişiden birinin düzenli olarak internet kullandığı, hanelerde bilgisayar bulunma oranının ise yüzde 44.2 olduğu belirlendi. İstatistikte yer alan verilere göre, 1674 yaş grubunda, 2004’te yüzde 13.3 olan internet kullanım oranı 2010’da yüzde 37.6’ya ulaştı. Son bir yıl içinde herhangi bir dönemdeki internet kullanım oranı ise yüzde 41.6 olarak gerçekleşti. Her gün veya haftada en az bir de Sony Vaio renklendi Sony, 2. nesil Intel Core işlemcili dizüstü bilgisayarları Sony Vaio ‘C’ ve ‘E’ serileri farklı renk seçenekleriyle kullanıcının beğenisine sunuyor. 30 farklı modeli ile her kesimden tüketicinin ihtiyacına cevap verebilen Sony Vaio C serisi internet kullanımında yüzde 20, 3D içerik kullanımında yüzde 42 ve 3D oyun kullanımında yüzde 92 daha hızlı. Sony Vaio Grup Ürün Müdürü Levent Ertoğlu, “Sony olarak, yeni serimiz ile mobil yaşama canlılık katıyoruz” dedi. Targus’tan ömür boyu garanti T eknolojik ürünlere talep arttıkça bu alana hizmet eden aksesuarlar da hızlı bir gelişim sürecinden geçiyor. Özellikle T netbook ve notbook sahipleri darbelere karşı ürünlerini korumak için daha dayanıklı aksesuvarlara ve çantalara yöneliyorlar. 10 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren ABD’li şirket ve tekloloji ürünlerine çanta üreten ürkiye’de Targus uzay mekiklerinde yıllık 100 bin adet kullanılan netbook ve notebook çantası tekolojiyi satan ABD’li Targus çanta firması ürünlerin zarar üretimine de taşıyor. görmemesi için uzay Targus’un mekiklerindeki teknolojiyi ürettiği kullanıyor ve çantaya ömür çantaların boyu garanti büyük bölümü belli bir yükseklikten veriyor. düşse ya da yağmura maruz kalsa da içindeki netbook ya da notebook’un de zarar görmemesini sağlayan mekanizmalara sahip. Firma ayrıca çantalara ömür boyu garanti de veriyor. Targus Türkiye Müdürü Oktay Giray, 100 çeşit farklı ürünle pazarda faaliyet gösterdiklerini anlatarak üretimlerinin yüzde 80’e yakınının netbook ve notebook çantası olduğunu, ama bu yıl tablet bilgisayarların hızlı gelişimiyle birlikte bu alana da fokuslanacaklarını söyledi. Bu yıl 50 milyon tabletin satılmasının öngörüldüğünü, 2015’te de bunun 250 milyon adede çıkacağını o yüzden bu alana odaklandıklarını anlatan Giray “Çantalarımızda ömür boyu garanti var. Bu çantaları ancak bıkınca değiştiriyorsunuz. Türkiye’de bütün teknoloji marketlerinde ürünlerimiz var. Geçen yıl Türkiye’de 130 bin adet satış yaptık bu yıl bunu 200 bin adede çıkarmayı planlıyoruz. Türkiye ciromuz ise 2 milyon dolar civarında. Hem Türkiye’de hem dünyada notebook sahipleri ağırlıklı olarak siyah rengi tercih ediyor. Alıcılarımızın yüzde 80’i ‘ağır abi’ rengi olan siyahı alıyor” dedi. Caretta’lar için destek çağrısı Ekonomi Servisi Ukrayna ve Romanya’daki üretim fabrikalarıyla ve 67 ülkeye ulaşan ihracatıyla bölge liderliğine oynayan İnci Akü, sosyal sorumluluk projesi “Mavi Deniz, Özgür Caretta” için Dalyan’daki tekne kooperatifine destek bekliyor. İnci Akü’nün 2007’de başlattığı projeyle, Türkiye’nin ilk özel çevre koruma kapsamına alınmış bölgelerinin başında gelen ve Caretta Caretta’ların korunması için azami özen gösterilen Dalyan’da teknelerin suya mazotyağ bulaştırmadan dolaşması için Deniz Tekne Kooperatifi’ne kayıtlı 491 teknenin elektrikliye dönüştürülmesi amaçlanıyor. İnci Akü Üst Yöneticisi (CEO) Göksel Paker, projeye 200 bin liralık kaynak ayırdıklarını ifade ederek 2011’de toplam 20 tekneyi elektrikliye dönüştürmeyi hedeflediklerini belirtti. Ancak, nci Akü sosyal sorumluluk projesi Mai Deniz, Özgür Caretta için Dalyan’daki tekne kooperatifine destek istedi. 491 teknenin elektrikliye dönüşümü için 8.5 milyon liralık kaynak gerektiğini anlatan Paker, projenin beş yıl içinde tamamlanması için kaynak desteğine ihtiyaç duyduklarını, İnci Akü, kendi adına dönüştürdüğü ‘Caretta Bot’unu da kooperatife bağışlayacağını açıkladı. Paker, İnci Akü’nün 2010 cirosunun 209 milyon lira olduğunu belirterek “Ciromuzun yüzde 65’i ihracat gelirlerinden oluşuyor. Yurtiçinde, Ford Otosan, Tofaş, Hyundai, Mercedes, BMC, Temsa, Otokar; dışarıda Peugeot gibi markalar bizden akü alıyor” dedi. İnci Akü Yönetim Kurulu Başkanı Neşe Gök de Manisa’da ilk etabı tamamlanan yeni fabrikalarının çevreye saygılı anlayışla yapıldığına işaret ederek, 2013’te tamamlanacağını aktardı. Ayaktakiler (Soldan) nci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Meral Inci Zaim, Yönetim Kurulu Üyesi Perihan nci. Oturanlar (Soldan) Yönetim Kurulu Üyesi Şerife Inci Eren, Neşe Gök ve Göksel Paker. H A F TA N I N NE OLDU? Piyasalar hareketli bir haftayı geride bıraktı. Son dönemde ardı ardına gelen olumsuz ekonomik verilerle sarsılan ABD’de bütçe açıklarının azaltılması ve borçlanma tavanının arttırılması konusunda uzlaşma sağlanamaması kriz çemberinin genişleyeceği korkusunu arttırdı. S&P ve Moody’s ülkeyi negatif izlemeye aldı. Avrupa’da borç krizi bir türlü çözüme kavuşturulamazken, İtalya’nın yeni zayıf halka olarak öne çıkması, krizin yayılacağı kaygısına neden oldu. Yunanistan için tercihli temerrüdün konuşulması, İrlanda ile Yunanistan’ın notunun indirilmesi endişeyi tırmandırdı. İtalya’da kemer sıkmanın Ç İ ZEL G ES İ onaylanması olumlu bir gelişme olarak alındı, Fed’in kısa vadede teşvik adımı atmayacağını açıklaması, hayal kırıklığı yarattı. Hazırlayan: PEL N ÜNKER ABD başrole çıktı 8 banka stresli NE OLACAK? Küresel piyasalar olumsuz bir haftayı geride bırakırken kriz endişeleri önümüzdeki hafta da dinecek gibi görünmüyor. ABD’den yükselen sesler borç krizinin Avrupa ile sınırlı kalmayacağı korkularını tırmandırıyor. Ülkede borçlanma limiti sorununun en geç ağustosa kadar çözülmesi gerekiyor. Bu açıdan gözler gelecek hafta da ABD’de olacak. Yunanistan ile ilgili tartışmaların da sürmesi bekleniyor. İtalya’da ise kemer sıkma tedbirlerinin nasıl yankı bulacağı merak konusu. Krizin sesi yükseliyor faiz toplantısı. PPK faiz kararını perşembe günü duyuracak. TCMB’nin kısa vadede faizleri arttırmayacağı yönündeki sinyali faizler üzerindeki baskıyı hafifletiyor. Faizde bu ay herhangi bir değişiklik beklenmiyor. Ancak sonrasında yapılacak açıklamalar önemli. Tüketici güven endeksi, merkezi yönetim borç stoku, TCMB TÜFE beklenti anketi haftanın diğer verileri. Dışarıda ise ABD inşaat ruhsatları, yeni konut satışları, ikinci el konut satışları, işsizlik maaş başvuruları izlenecek. Avrupa ve ABD’deki gelişmeler özellikle kurların şekillenmesinde etkili olacak. Haftanın bir diğer gündem maddesi de stres testleriydi. 91 bankanın dahil edildiği testi 8 banka geçemedi. 515 bankanın başarısız olması bekleniyordu. Sonuçlar Avrupa borsaları kapandıktan sonra duyurulduğundan piyasalardaki etkisi gelecek hafta hissedilecek. İç piyasalar da yurtdışındaki gelişmeleri izledi. Cari açık beklentilere paralel geldi ve piyasalar tarafından olumsuz karşılanmadı. Gözler PPK`de İçeride gelecek haftanın en önemli gündemi BORSADA HAVA BOZULDU İMKB yaklaşık yüzde 1 değer kaybıyla 62 bin 635 seviyesinden kapandı. Spor hisseleri bu hafta da hareketliydi. ALTIN YEN Z RVES NDE Altın fiyatları artan borç endişeleri ve güvenli liman alımlarıyla 1594 dolar seviyesine çıkarak yeni zirvesini gördü. 24 ayar külçe altının gram fiyatı da perşembe 83.85 liraya, cuma 84.15 liraya yükselerek rekor üstüne rekor kırdı. Haftaya 1.63 seviyelerinden başlayan Dolar/TL ise, Avrupa’ya yönelik kaygılar sonucu Nisan 2009`dan beri en yüksek seviyesini gördü. İtalya`dan gelen haberler ve S&P’nin ABD uyarısı sonrasında 1.65 civarına gevşedi. Avro 1.42’ye çıktı Hafta başında kriz endişeleriyle 1.395`e kadar düşen Avro/dolar paritesi, hafta sonuna doğru toparlandı. Stres testi sonuçlarının açıklanmasının ardından 1.42`ye doğru hamle yaptı. Petrol yükselişte Kriz kaygıları emtia Faiz düştü Haftaya yüzde 8.95 düzeyinden başlayan gösterge faiz Avro/dolar paritesindeki gelişmelere paralel 8.87’ye geriledi. C MY B fiyatlarını da yükseltti. ABD ham petrolü 97 dolara, brent petrolü 117.3 dolara yükseldi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle