23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul B Edirne B Kocaeli B Çanakkale B İzmir B Manisa B Denizli B Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y B Ankara 33 38 33 35 36 37 37 29 28 27 27 27 33 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B Y B B B PB PB PB PB Y Y Y 32 32 28 37 34 34 38 38 36 37 30 28 26 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn Y Münih B Berlin B Budapeşte A Madrid A Viyana B 21 22 23 16 20 20 21 24 27 27 34 29 31 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B B A A Y Y A A B A B A A 29 24 28 36 24 24 34 41 33 37 29 37 37 Ülkemizin kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Kastamonu, Sinop ve Sivas çevreleri kısa süreli ve yerel olmak üzere sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışların, Trabzon, Rize, Ordu, Giresun ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı ülke genelinde mevsim normalleri üzerinde seyretmeye devam edecek. 17 TEMMUZ 2011 PAZAR TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Temmuz GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada organize çağrı olmadan 13 askerimizin şehit olduğu haberini duyar duymaz halkın yurt çapında sergilediği tepkiye... ...siyasal ve toplumsal alanda bugüne dek görmediğimiz, izlemediğimiz; görmeyi izlemeyi özlediğimiz manzaranın oluşmasına önayak olduklarını görebildiler mi acaba? İlk kez iktidarla muhalefet; TBMM’de ulusal bir davada, ülkenin bütünlüğünü tehdit eden silahlı ve siyasal terörle mücadelede ortak irade açıkladı. PKK’nin siyasal uzantısı BDP ise son katliamın sorumluluğunu terör örgütünün üzerinden uzaklaştırmak amacıyla; askerlerimizin nasıl şehit olduğunu Meclis’in araştırmasını istedi. Amaç 13 askerimizin PKK kurşunları, bombaları ile değil, ihmal, dikkatsizlik nedeniyle ormanda yanarak öldüklerini kanıtlamak! Bu girişimin kanıtı: Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’ın “üzüntü” beyan ederken terör örgütünü suçlayacak tek bir sözcük içermeyen açıklaması! TBMM’de, AKP, CHP ve MHP’nin terörle mücadelede ortak tavır sergileyen, geleceğe umut veren, hatta bu mücadelede hükümete destek içeren bir deklarasyon açıklamaları küçümsenecek bir olay değil. Ortak metindeki şu satırlar, çoktandır duymayı özlediğimiz ulusal duygulara tercüman oluyor: “Milletin birliğine, ülkemizin bütünlüğüne ve devletimizin tekliğine karşı girişilen siyasi ve silahlı saldırılar neticesiz kalmaya mahkumdur. Milli güvenliğin sağlanmasından Yüce Meclisimize karşı sorumlu olan Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin hukuk devleti, demokrasi ilkeleri ve insan haklarına saygı çerçevesinde teröre ve bölücü girişimlerle mücadele için seferber edeceği her adımda yanında olacağız.” Şimdi büyük sorumluluk AKP hükümetine düşüyor. Aldığı önlemleri niçinini ve nedenini açıklama gereğini duymadan önceleri olduğu gibi kimi olası önlemleri onaylayın diye yine muhalefetin önüne koyacak olursa hükümet; deklarasyondaki desteğin hiçbir anlamı kalmayacak. Terör konusunda bir numaralı sorumlu görünen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın; Meclis’te, “yeni önlemleri görüşmek için muhalefetin kapısını çalacaklarına” işaret eden açıklaması umut verici. 13 şehit haberi gelir gelmez muhalefetin ağır biçimde iktidarı eleştiren açıklamaları ile daha sonra TBMM’de okunan ortak deklarasyon birbirine ters düşüyor. Genel başkanların siyasal tartışmalara çanak tutan açıklamaları ile partilerin ikinci adamlarının sağduyulu, olayların gerçek yüzünü yansıtan değerlendirmeleri örtüşmüyor. Hükümetle tartışmaya tutuşan genel başkanının aksine CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin Silvan saldırısıyla Kürt Meclisi anlamına gelen Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) demokratik özerklik ilanını birlikte irdeleyen söylemleri gerçeği yansıtıyor. Deklarasyona partisi adına imza atan Hamzaçebi şöyle diyor: “Bu (Silvan) olay terör örgütü destekli DTK’nin ilan ettiği özerklikle aynı günde meydana gelmiştir. Bu bir tesadüf değildir, bu şekilde planlanmıştır. Türkiye’de bir iç savaş başlatmak isteyenlerin hareketidir. Amaçları özerk yönetim adı altında giderek federasyona ve bağımsızlığa dönüşecek bir devlet yaratmaktır. DTK’nin ilan ettiği özerklik alternatif bir devlet oluşumudur, bunun adımıdır. Bunun hoş görülmesi mümkün değildir.” Bu sırada “Düşmandan dost olmaz, ayıdan da post” özdeyişini kanıtlayan çağrı Mesut Barzani’den geldi: “Dört ayrı Kürdistan’da (Türkiye, Irak, Suriye, İran) tek bayrak kullanılsın. Ardından Bağımsız Kürdistan kurulsun.” Kandil’de yerleşik PKK’yi temizlemek için Türk askerinin sınır ötesi harekâtına Barzani ve koruyucu meleği ABD karşı çıkıyor. Şu sıra İstanbul’da bulunan Hillary Clinton’la görüşeceği açıklanan CHP Genel Başkanı’nın; bu hükümetin görevidir, diye düşünmeyerek, ABD Dışişleri Bakanı’na... ...sınır ötesi harekâta artık engel olunmaması gerektiğini söyleyip söylemediğini merak etmez misiniz? ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın başarılı İstanbul ziyareti, Türkiye ile ülkesi arasında geçen yıl yaşanan sarsıntının çok büyük ölçüde atlatıldığını gösterdi. Bunda AKP hükümetinin İran konusundaki politikasını, ABD ve diğer müttefikleriyle aynı yöne çevirmesinin etkisi büyük. Böylece, geçen yıl ABD ile ilişkilerde krize neden olan iki konudan geriye sadece İsrail meselesi kaldı. Türkiyeİsrail ilişkileri, 31 Mayıs 2010’da Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail güvenlik güçlerince düzenleyen operasyonda 9 Türk’ün öldürülmesinden bu yana askıda. İlişkilerin normale dönmesini sağlamak amacıyla ikili ve çokuluslu iki farklı diplomatik kanal bir süredir devrede. mayan işler yapmış ve 9 kişiyi öldürmüş durumdalar. Bunun da kabul edilemez olduğu herkesçe vurgulanıyor.” GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY HH’ye suçlama yok’ ‘AKP ve Tek pürüz srail Sanberk: BM raporunda AKP ve HH’ye suçlama yok sayfalık raporun açıklanması ise 27 Temmuz’a ertelendi. Komisyonda Türkiye’yi temsil eden emekli Büyükelçi Özdem Sanberk, görüşmemizde bu gelişmeleri “İki taraf da uygun bulmadığı ifadeler nedeniyle raporu imzalamadığı için rapor başkan tarafından açıklanacak. Ertelemenin sebebi ise Türkiye ile İsrail arasında özür konusunda yürüyen temaslara zaman kazandırabilmek” diye değerlendirdi. Resmen açıklanmadan rapor hakkında bilgi vermekten kaçınan Sanberk, raporun içeriğiyle ilgili uluslararası basında çıkan haberlerin doğruluğunu ise teyit ediyor. Sanberk’in teyit ettiği bu haberlere göre BM raporunda yer alan temel unsurlar şunlar: 1. İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka yasaldır. 2. İsrail, Mavi Marmara’ya Gazze’den çok uzakta ve son uyarıyı yapmadan saldırmıştır. 3. İsrail’in aşırı güç kullanarak ölümler ve yaralanmalara neden olması kabul edilemezdir. Anlaşılan o ki, 1. madde nedeniyle Türkiye; 2. ve 3. maddeler nedeniyle de İsrail raporu imzalamıyor. Herkesin aklında raporda Türkiye’yi ya da AKP hükümetini suçlayan bir ifadenin yer alıp almadığı sorusu var. Sanberk net ifadelerle “Ne Türkiye’ye ne de hükümete çıkarılan en ufak bir sorumluluk yok” yanıtını veriyor. Yani ne “Mavi Marmara’nın arkasında AKP hükümetinin olduğu” ne “İHH’nin terörist bağlantıları olduğu” ne de “gemide silah olduğu” iddialarının hiçbiri raporda yer almayacak. Türkiye ve İsrail’in Mavi Marmara olayının bir an önce geride kalmasını arzu ettiğini belirten Sanberk, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın ziyaretini önemsediğini belirtiyor. “Rapor açıklandığında aklı selim olan herkes İsrail’in özür dilemek dışında bir adım atamayacağını görecek” diyen Sanberk’in beklentisi şöyle: “İsrail üzerinde sözünü geçirebilen tek ülke ABD. Onlar da bu bölgede bu iki demokratik ülkenin daha fazla kavgalı kalmasını istemez. Türk tarafı yüzde yüz Clinton’ın da devreye girmesini istemiştir. Girmesinde de fayda vardır.” Clinton’ın memnun ayrıldığı İstanbul ziyareti sonrasında, Washington ile ilişkileri olumsuz etkileyen tek pürüz olarak gözüken Türkİsrail ilişkilerinde sürpriz gelişmeler yaşanabilir. çöktü mü? Türkiye’nin tezi ‘ABD devreye girmeli’ srail’de ‘özür’ çatlağı Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile İsrail Başbakan Yardımcısı Moshe Ya’alon arasında son aylarda birkaç tur gizli görüşmeler yapıldı. Ancak Türkiye’nin özür ve tazminat talepleri, İsrail hükümetini oluşturan partiler arası görüş ayrılığı nedeniyle hâlâ yerine gelmiş değil. ‘ srail ablukası yasal’ almer Raporu’na çifte ret Mavi Marmara saldırısıyla ilgili BM Genel Sekreteri Ban Kimun’un, eski Yeni Zelanda Başbakanı Geoffrey Palmer’in başkanlığında oluşturduğu beş kişilik uluslararası komisyon ise çalışmalarını ay başında tamamladı. 90 P İsrail kaynakları, Palmer Raporu’nda Gazze ablukasının yasal olduğu yönündeki tespitin “Türkiye’nin tezlerinin temelinde yatan ablukanın yasadışılığı iddiasını çökerttiği” inancında. Buna karşı çıkan Sanberk, bir başka BM platformu olan BM İnsan Hakları Konseyi’nce oluşturulan (ancak İsrail’in tanımadığı ve işbirliği yapmayı reddettiği) Veri Toplama Misyonu’nun Eylül 2010’da “ablukanın yasadışı olduğu” yönünde aldığı karara dikkat çekerek şu vurguyu yapıyor: “Aynı konuda BM’nin iki farklı komisyonundan iki farklı karar çıkıyorsa o meselede bir tartışmalı durum var demektir. Yani raporun hukuk yaratıcı bir etkisi yoktur. Ayrıca, abluka yasal bile olsa, buna dayanarak yasal ol önemlidir. Böyle bir ortamda yaşamak herkesin temel hakkıdır. Buna verilecek yanıtlardan biri şu olacaktır: Tabii ki öyle; böyle bir genel doğruyu vurgulamanın ne anlamı var. Onu bir de sürekli kirli bir havada yaşamak zorunda kalan kişiye sorun! AKP ile CHP’nin kamuoyuna 11 Temmuz’da açıkladığı ortak metinden sadece bir cümleyi paylaşıp irdelemek istiyorum. Meclis’in önemi ve sorunların çözüm yeri olduğu vurgulandıktan sonra şu cümle geliyor: “...Anayasa dahil, tüm mevzuatın hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı ilkesi dikkate alınarak, özgürlükleri genişletici bir anlayışla yorumlanması ve uygulanması gerektiğine inanıyoruz.” Cümlenin anlamı açık; hukuk, özgürlüklerin genişletilmesinden yana olmalı. Girişteki örnekte olduğu gibi pek çok kişi bu cümleyi herkesin bildiği genel doğrulardan biri olarak gördü, geçti. Onu bir de yargılananlara sorun! Silivri yargılamalarında hukukun bütün temel değerleri tersine dönmüş durumda. Tutuksuz yargılamanın esas olması gerektiği, ancak uygulamada bunun tam tersinin yaşandığı büyük ölçüde kamuoyuna anlatılabildi. Devletin tepesinden sokağa kadar herkes bunun yanlışlığını görüyor, sorulursa söylüyor. Ancak yargılamaların ayrıntılarında ortaçağ mantığını aratmayacak uygulamalar var. Birkaçını paylaşalım... Evrensel hukuk ilkelerinden biri şu: Şüpheden sanık yararlanır. Hiçbir özel açıklamayı, yorumu gerektirmeyecek, net bir ilke. Eğer ortada suçun işlendiğine dair, delillere dair bir şüphe varsa, bu sanığın lehine bir durumdur. Silivri’de şöyle: Şüpheden hâkim ve savcı yararlanır. Suçüstü durumu olmayan, işlenmiş herhangi bir suçla kanıtlı bağlantısı bulunmayan kişilerin başlıca tutukluluk gerekçesi şu: Kuvvetli şüphe. Bir başka temel ilke: Ceza yargılamalarında, delilden suçluya gidilir. Silivri’deki uygulama şu: Sanıktan delil üretilir. Duruşmalardan birinde sorgusu yapılan sanık telefon konuşmalarıyla ilgili ayrıntılı bilgi vermek istemeyince şöyle uyarıldı: “Konuşun ve anlatın. Eğer konuşmazsanız, gerçeğe ulaşamayız.” Zira ortada delil olarak somut bir şey yoktu. Bir başka sanık da iddia makamının sorularına tek tek yanıt vermek istemediğini, ancak soruların okunup kayda geçmesinin ardından avukatının yanıtlayacağını söyledi. Şu karşılık verildi: “Biz soracağımız soruya verilecek yanıtlardan yeni sorular üretecektik. Toplu halde sormanın bir anlamı yok!” Bir başka evrensel ilke: Kişi neyle suçlanıyorsa, iddia eden bunu ispatlamak zorundadır. Silivri’de bu da tam tersine işliyor; sanık suçsuzluğunu ispatlamak zorunda! Hatta ispatlamanız yetmiyor, şüpheleri de gidermeniz gerekiyor. Verilebilecek onlarca örnekten birkaçını paylaştık... “Şeffaf karanlık” diye özetlenebilecek garip bir dönemden geçiyoruz. Bütün hukuksuzluk göz önünde, ama gören yok. Toplumun önemli bir kesimi alıştı. Alışmayıp dile getirenlere de “aynı şeyleri söylüyor” muamelesi yapılıyor. Ortak metinde vurgulananlar eğer genel doğruysa, herkesin kabul ettiği gerçeklerse, o zaman bunların yaşama geçmesi için de mücadele etmek gerekiyor. Son operasyonlarla birlikte yaşamın şu gerçeğini bir kez daha anımsatmak isterim: Bir kişi yaşamı boyunca suç işlemeyeceğine dair söz verebilir, ama hiç yargılanmayacağına dair söz veremez. Beklemediği anda, beklemediği bir suçlama ile karşı karşıya kalabilir. Savcılık, ÇYDD’nin ayrımcılık suçlaması içeren dosyası için kovuşturmayı gereksiz buldu ‘Bölgeye ayrıcalık doğal’ HÜLYA KESK N Ergenekon soruşturması kapsamında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile Çağdaş Eğitim Vakfı’na (ÇEV) yönelik 13 Nisan 2009’da gerçekleştirilen operasyon sonucu hazırlanan iddianameden ayrılarak Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilen ve “Doğu ve Güneyodoğu’daki öğrencilere burs verilerek ayrımcılık yapıldığı suçlamasını” içeren dosya için kovuşturmaya gerek görülmedi. Dosya üzerine son sözü söyleyen Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Yalçın, “Kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi. Yalçın, “Doğu ve ÇYDD’nin, Doğu ve Güneydoğu’daki öğrencilere burs vererek ayrımcılık yaptığı iddialarını, savcılık “Geri kalmış bölgelere ayrıcalık sağlamak doğaldır” değerlendirmesiyle yanıtladı. Güneydoğu Anadolu bölgesinin geri kalmış bölgeler olduğu bilinmektedir. Buralarda 1984’ten beri düşük yoğunluklu bir savaş yaşandığı ve silahlı ayrılıkçı hareketlerin devam ettiği bir gerçektir. Bölgelere ayrıcalık tanınması gayet doğaldır. Kanundaki ayrımcılık yapmayacak olan kurum devlettir” değerlendirmesinde bulundu. Kararda, ÇYDD yöneticileri Fatma Nur Gerçel, Prof. Dr. Halime Filiz Meriçli, Ali Gürbüz, Gülsün Kaya, Cihan Demirci Tansel ve Perran Yorgancıgil hakkında derneğin 20072010 yılındaki faaliyetleri kapsamında “Suçu bildirmeme”, “Kişiler arasında ayrımcılık yapmak”, “Dernekler Kanunu’na muhalefet” iddiaları kapsamında soruşturma talebinde bulunduğunu anımsattı. Tüzüğe aykırılık yok Kararda, “İmam hatip liselerinde okuyan öğrencilere burs verilmediği, çoğunlukla aynı yardımların Doğu ve Güney doğu Anadolu’daki öğrencilere burs verildiği belirtilmiş, bu durumun ise ‘ayrımcılık’ suçunu oluşturduğu iddia edilmiştir. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde okuma yazma oranının düşük olduğu, kız öğrencilerin okula gönderilmediği, çok çocuklu ailelerin bulunduğu bir gerçektir. Buralara ayrıcalık tanınması gayet doğaldır. Bir derneğin kendi amacına hizmet eden kişilere yardımcı olması, burs ve yurt temin etmesi de doğaldır. ÇYDD’nin tüzüğe aykırı bir hareketi saptanmamış olup, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir” ifadeleri kullanıldı. DEN Z FENER SORUŞTURMASI Yardımları dağıtan Solak cezaevinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’daki Deniz Feneri e.V bağlantılı bağış yolsuzluğu soruşturmasında gözaltına alınan 5 şüpheliden 4’ü serbest bırakılırken, yardımları Türkiye’de dağıttığı ileri sürülen Ali Solak tutuklandı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün talimatıyla salı günü 5 kişi gözaltına alınmıştı. Eski Kanal 7 çalışanı Zeynep Kuzucu sorgusunun ardından serbest kalmıştı. Savcılar, diğer şüpheliler Atlas Medya Pazarlama Genel Müdürü Hacı Nayır, Kanal 7’nin bilgi işlem sorumlusu Cüneyt Kavasoğlu ve e.V’nin ilk gayri resmi muhasebesini hazırladığı belirtilen Erhan Yatar’ı ise sorgusunun ardından serbest bıraktı. Deniz Feneri e.V yardımlarını dağıttığı bildirilen Ali Solak, “dolandırıcılık” ve “sahtecilik” suçlamalarıyla çıkarıldığı nöbetçi Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı. Böylece soruşturma kapsamında tutuklananların sayısı 5’e çıkmış oldu. Soruşturmada önümüzdeki günlerde yeni gözaltıların olması bekleniyor. Tutuklanan 14 El Kaide zanlısının eylem hazırlığı içerisinde oldukları iddia edildi. El Kaide zanlıları tutuklandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara, Bursa ve Yalova’daki operasyonlarda, terör örgütü El Kaide üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan 15 kişiden 14’ü tutuklandı. Liderleri Usame bin Ladin’in intikam hazırlığında oldukları belirlenen şüphelilerin, başta büyükelçilik olmak üzere Ankara’daki ABD hedeflerinde keşif yaptığı ve görüntü aldığı tespit edildi. 12 Temmuz’da yapılan operasyonda Ankara’da 10, Bursa’da 3, Yalova’da da 2 kişi olmak üzere toplam 15 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Zanlıların Sincan Törekent’te hücre evi olarak kullanılan bir adres ile diğer ev ve işyerlerinde yapılan aramalarda; 2 adet Kalaşnikof marka otomatik silah, 98 adet 7.62 mm çapında Kalaşnikof mermisi, 2 adet şarjör, bomba yapımında kullanılmak üzere hazırlandığı anlaşılan yaklaşık 664 kg civarında kimyasal madde ve telefon düzeneği ele geçirildi. Ayrıca bomba yapım aşamalarını gösteren bazı notlar ve krokiler ile bomba yapımında kullanılacağı değerlendirilen bol miktarda teknik malzeme bulundu. Şüphelilerin, terör örgütü El Kaide’nin ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin de aralarında bulunduğu bazı dış temsilciliklere yönelik eylem hazırlığında olduğu ileri sürüldü. Bir şüphelinin, ABD Büyükelçiliği’nin de arasında bulunduğu bazı yerlerde “keşif çalışması” yaptığına, buraların fotoğraflarını çektiğine ilişkin deliller de soruşturma dosyasına girdi. Anıları Güzelbahçe’de yaşatılacak İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Çiğli 2’nci Ana Jet Üssü’nden kalktıktan sonra arızalanan uçaklarını terk etmeyerek olası bir faciayı önleyen ve denize düştükten sonra şehit olan Yüzbaşı Hasan Öztürk ve Teğmen Erol Er’in adlarını ilçede yaşatacaklarını söyledi. İnce iki şehidin isimlerini ilk meclis toplantısında ilçedeki bir parka vereceklerini bildirdi. TSK sınavla askeri hâkim alacak ANKARA (AA) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) muvazzaf askeri hâkim ihtiyacını karşılamak amacıyla, en az 4 yıllık hukuk fakültesi mezunları arasından sınavla, muvazzaf subay statüsünde personel alınacak. Başvurular, 15 Temmuz16 Eylül 2011 tarihleri arasında şahsen veya posta ile Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı İnsan Kaynakları Başkanlığı’na yapılacak. Adaylar, giriş koşullarını “www.dzkk.tsk.tr” internet adresinde yer alan “Muvazzaf Askeri Hâkim Alımı Başvuru Kılavuzu”ndan alabilecekler. Bu arada Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda (KKK) istihdam edilmek üzere sözleşmeli er alınacak. Detaylı bilgiye, “www.kkk.tsk.tr” internet adresinde yer alan başvuru kılavuzundan ulaşılabilecek. 1 kişiye 1.3 milyon lira ANKARA (AA) Sayısal Loto çekilişinde kazanan numaralar “11, 16, 33, 40, 41 ve 44” olarak belirlenirken 6 bilen bir kişi, 1 milyon 339 bin 362 lira kazandı. 5 bilenler 2 bin 75 lira 85’er kuruş, 4 bilenler 26 lira 25’er kuruş, 3 bilenler 4 lira 5’er kuruş kazandı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle