17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE L L SEÇ ME DOĞRU 2011 SAYFA 9 ‘Türkiye’nin aydınlık yüzü’, yaşam biçimini sandıkta da korumaya devam edecek gibi duruyor Bir zmir klasiği HAKAN D R K İZMİR Siyaseti siya2. BÖLGE set dışı yollardan düzenleme işi herhalde hiç bu kadar ayyuka çıkmamıştı. Sanal ortamdan servis edilen telefon konuşmaları ve kasetlerle ülkenin siyasi haritası yeni baştan çizilmeye çalışılıyor. İzmir halkı, benzer bir elbisenin kentlerine de giydirilmek istendiğini düşünüyor. Büyük çoğunluk, seçime kısa süre kala İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan operasyonu, kaset skandalları gibi “siyasi” buluyor. Yine de operasyonun İzmir’de bazı siyasi işlevler gördüğünü kabul etmek gerek. AKP açısından bakılırsa, bir kez daha anladılar ki “gizli niyetlerle” İzmirliden oy istemek, karşı konulmaz biçimde geri tepiyor. Operasyonun hemen ardından on binlerce İzmirli, belediye binasının önünde tepkisini dile getirmek için kendiliğinden toplanmıştı bile. 35 ZM R AKP Binali Yıldırım (Yüksek Müh.), Aydın Şengül (Şehir ve Bölge Planlama), Erdal Kalkan (Avukat), Nesrin Ulema (Eczacı), Hamza Dağ (Avukat), Bekir Pakdemirli (Yönetici), Hasan Şahin (Çiftçi), Müjde Özkumova (Kuaför), Tolga Murat Balıkçı (Milli Sporcu), Tolga Türkan ( nşaat Mühendisi), Abdullah Tekbaş (Peyzaj Mimarı), Yeşim Demirali (Avukat), Mehmet Kavuk ( şletme) CHP Alaattin Yüksel (Yönetici), Mustafa Ali Balbay (Gazeteci), Mehmet Ali Susam (Kimyager), Rahmi Aşkın Türeli ( ktisatçı), Aytun Çırap (Doktor), Birgül Güler (Öğretim Üyesi), Mustafa Moroğlu ( şletmeci), Levent Eyipişiren (Mühendis), Elfin Tataroğlu ( ç Mimar), Levent Piriştine ( şletmeci); Özcan Purçu (Ekonomist), Hüseyin Sezer (Mühendis), Coşkun Çiflik (Mühendis) MHP Ahmet Kenan Tanrıkulu ( ktisatçı), Kamil Erdal Sipahi (Emekli Subay), Süeda Neslihan Çelik (Sosyal Antropolog), Yalçın Koçyiğit (Tıp Doktoru), Ebuzer Özgür Çakmak (Eğitimci), Cengiz Bulut (Mühendis), Mustafa Basmacı ( şadamı), Sündüs Uzun Yüksek (Ziraat Müh.), Mehmet Toptaş (Mali Müşavir), Lütfi Kılıç (Mühendis), nanç Bilgi (Mühendis), M. Emre Eryıldıran (Ziraat Müh.), E. Sıddık Korkmaz (Öğretmen) AKP YUMUŞAK TONDA slında AKP, CHP’ye yerel yönetimler üzerinden yüklenmek istiyordu. Belediye operasyonu da tam bu stratejinin göbeğine oturuyordu. Eleştirebilecek çok yönü bulunabilir, ancak “yolsuzluk” kelimesiyle yan yana koyarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na, dolayısıyla da CHP’ye yüklenme girişiminin taban bulmasına olanak yoktu. Zaten bu çaba sonuç vermedi ve AKP kanadı, saldırgan tutumdan vazgeçip “hizmet” üzerinden söylem geliştirme yolunu seçti. 2. seçim bölgesinde bu stratejinin lokomotif ismi, seçim sürecinde yasa gereği görevinden ayrılan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım oldu. Yıldırım, bir türlü bitmeyen metro çalışması, ulaşım, gecekondu bölgeleri gibi sorunları “yatırımcı bakan” kimliğiyle kaşıyarak, İzmir’in artık hizmet alma zamanının geldiği söylemi üzerinden kampanya yürüttü. Yıldırım’ın kampanyasında dikkat çeken bir özellik de çalışmalarını “bağırarak” değil, “yumuşak tonda” yürütme çabasıydı. Bunu yaparken de “Biz sizin yaşam biçiminize hiçbir biçimde müdahale etmeyeceğiz” söylemini sık sık vurgulamaya çalıştı. Balbay’dan mektuplu propaganda Dikkatli gözlerden kaçmamıştır, seçim çalışmaları yürüten adayları anlatırken CHP’nin 2. sırasındaki ismin kentte neler yaptığını aktaramadım. Çünkü gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın, Silivri’den yapabileceği fazla bir şey yoktu. Mektupla ulaşmaya çalıştı o da İzmirlilere. Bunlardan birinde şöyle sesleniyordu: “İzmir, Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcında, ilk kurşunun atıldığı yer... İzmir, Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasında son kurşunun atıldığı yer... İzmir, Türkiye’nin 21. yüzyılını kurmak için halkın iktidarının temellerinin atıldığı yer olacak... Bu, İzmir’in genlerinde var! Dikenli tellerden gümüş tepsi yaptım kendime; koydum üstüne yapmam gerekenleri... Demir parmaklıklardan kanat yaptım kendime; sizinle omuz omuza olma azmine başka destek gerekmez. Kalkın ayağa... Bunu biz yapmayacaksak, kim yapacak? Vakit bugün değilse, ne zaman? Hep birlikte yürüyeceğiz, omuz omuza... Karanlığın üstüne, İzmir gibi doğacağız...” A B CHP kendine geldi içinde çoğu kişinin tepkisini çekmişti. CHP’nin merkez sağ oylara göz kırparken, “cepte” diye düşündüğü kesimin oylarını kaybedebileceği eleştirileri gelmişti. Ancak bu eleştiriler, son günlerde pek duyulmuyor. Zaten kentteki seçimlerin kaderini eskiden merkez sağ olarak nitelendirilen, son seçimlerde CHP’ye yönelen kesimin tutumu şekillendirecek gibi duruyor. Bu nedenle AKP de kendini İzmir seçmenine bu yönde kabul ettirmeye çalışıyor. CHP listesinin 6. sırasındaki Birgül Ayman Güler, özellikle Bakırçay bölgesindeki çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Balçova ilçe başkanlığından istifa ettikten sonra, kentin diğer ucundaki 2. bölgeden aday gösterilen Mustafa Moroğlu, çalışkanlığıyla ilk günlerdeki eleştirileri sildi. Zaten o da “Tam olmam gereken sıradayım. Bana çalışmadan milletvekili olmak yakışmazdı” diyor. CHP’lilerde, seçilemeyecek sıralardakiler de dahil, bu kadar çalışkan ismin yanında bir aday neredeyse hiç ortalarda gözükmüyor. Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın oğlu Levent Piriştina, “soyisim kontenjanından” listeye konulduğu yönündeki eleştirileri haklı çıkarıyor. S L VR ’DEN ZM R’E... Söz Balbay’dan açılmışken, 2. bölgedeki ilginç bir yarışa dikkat çekmek gerekiyor. Balbay’ın bulunduğu seçim bölgesinde, Silivri’den bir başka isim, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de Cumhuriyet Güçbirliği’nin bağımsız adayı olarak Meclis’e girme mücadelesi veriyor. DSP, bölgede 1. sıra adayı TESAV ve SDD Başkanı, Genel Başkan Yardımcısı Erol Tuncer’le oy toplamaya çalışıyor. Bölgedeki potansiyeli hiç de küçümsenemeyecek durumda olan MHP’nin “sürükle yici” diye düşündüğü isim ilk sıra adayları, eski bakan Ahmet Kenan Tanrıkulu. Bölgenin BDP destekli bağımsız adayı Erdal Avcı, daha çok yoğun göçle şekillenen yerleşimleri etkileyerek Meclis’e girecek oy sayısına ulaşmaya çalışıyor. 12 Haziran akşamı İzmir’in 2. bölgesinden çıkabilecek sonuç, kentin diğer yakasıyla oldukça benzerlik taşıyor. CHP’ye 7, AKP’ye 4, MHP’ye 1 milletvekili dağıtırsak, geriye kalan son koltuk için üç parti ve BDP’li bağımsız aday arasında bir çekişme yaşanması muhtemel görünüyor. Yaşam biçimini her koşulda korumaya kararlı görünen İzmirliler, bu tutumlarını, bir kez daha sandığa yansıtacakları izlenimi veriyor. Birgül Ayman Güler, Bakırçay bölgesinde etkin. elediye operasyonu, CHP kanadını titretti ve kendine getirdi. Aday listeleri açıklandıktan sonra mırın kırın eden partililer, seçim çalışmalarına canı gönülden katılmasa da, en azından durumun vahametini kavrayıp çatlak sesler çıkarmayı kesti. Böylece CHP’liler yılların alışkanlığı “parti içi mücadeleyi” bir kenara bırakıp, alanlara çıkabildi. İl ve ilçe örgütleri, İl Başkanı Tacettin Bayır’ın organizasyonunda hummalı bir çalışmaya girişti. Bölgedeki adaylar arasında temposuyla dikkat çeken isim, 1. sıra adayı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel. Neredeyse her iki günde bir projeler açıkladı Yüksel. AKP’li bakanların söylemlerinin altının ne derece boş olduğunu kanıtladı İzmirlilere. Sivil toplum örgütlerinin hemen hepsinin kapısını çalmaya çalıştı. Esnafın geçen dönem CHP çatısında TBMM’ye gönderdiği 3. sıra adayı Mehmet Ali Susam da bu kesimin dinamiklerini yeniden harekete geçirdi. Rahmi Aşkın Türeli, ekonomik alandaki projeleri kamuoyuna anlatmaya çalışıyor. CHP listesinin 5. sırasındaki aday, merkez sağ kökenli isim Aytun Çıray. Adaylığı, parti ZLEN MLER SERDAR KIZIK Tamam iş, aş, yoksulluk, yolsuzluk önemli, bir de “yaşama biçimime dokunma” hassasiyeti var. Sonuç olarak özgürlük meselesidir, değerlidir... İzmir sağcısıyla solcusuylu uzun yıllar bu meselenin altını çiziyor. Anımsatayım, son yerel seçimlerde CHP açık ara önde, 30 belediyeden 28’ini alınca, dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal, kendi başarılarının altını çizen belediye başkanlarına, “Unutmayalım ki bu oyu bize sadece CHP’liler değil, tüm İzmirliler verdi. İzmirlilere teşekkür ediyorum” demişti... Kentli merkez sağ seçmenin desteğiyle de yerel seçim başarısına imza atan CHP, bugün de benzer beklentide. Bu beklenti ne ölçüde gerçekleşebilir ? Kuşkusuz yerel seçim kadar olmayacak. Ancak Karşıyaka, Bornova gibi kent merkezlerinde ve 2 . bölgenin kıyı kesiminde sözünü ettiğimiz hassasiyet, belirli ölçülerde karşılığını bulacak... Çünkü iyi niyetle söyleniyor belki ama sürekli “kafasına” kakılıyor. Bırakın Anadolu’yu, Ankara, İstanbul’dan bile bu kente gelenler, “Aman buranın kıymetini bilin” diyor. Öyle ki, geçenlerde Milliyet’in internet sitesinde Konya’daki seçim çalışmalarını yansıtan bir videoda genç kız, televizyoncunun elinde B LD Ğ N Z G B , ZM R Ş !.. ki mikrofonu kapıp haykırırcasına, “Bakmayan bunların söylediklerine, yüzde 70’i gidip AKP’ye oy verir. Ben İzmir’e yerleşmek istiyorum” diyor. Bu durumda çekim merkezi oluyor İzmir. Burada bir saptama gerek. Gazetemiz bürosunu ziyaretinde AKP’li bakan Binali Yıldırım bakın ne diyor: “Bana göre İzmirlinin en büyük özelliği açık sözlü olması. Ne düşünüyorsa pat diye söylüyor...” Haklı Yıldırım. Memleket ortalamasının dışında bir özellik. Hadi buna rahatlığı, hayata tutunmayı, yaşam sevgisini, Akdeniz uyanıklığını ve biraz da iyimserliği ekleyin, değişik bir sosyalleşme boyutu... Sokağın sözüyle “İzmirlilik ruhu”... İyi de sonuç olarak Misakı Milli sınırlarında, Türkiye’nin bir parçası bu kent. Buraya özel bir hukuk, özgü bir yönetim söz konusu değil. İşsizliği çekiyor, geçim zorluğunu çekiyor, mazotu, benzini aynı paraya alıyor. Emeklisinin, işçisinin, tarımla uğraşanın perişanlığı Konya’daki, Trakya’daki, Kars’takinden farklı değil. Hak ve özel yaşam ihlalleri, özgürlük kısıtlamaları, hukuksuz soruşturma ve yargılamaların yarattığı sıkıntılar gibi benzeri ortak sorunları var. Sözün kısası, memleketin binbir derdini, bire bir yaşıyor. Üstüne üstlük iktidarın kestiği cezalar... Nasıl mı? Yatırımlardan mahrum et, yerel yönetimlere ülkenin hiçbir yanında görülmedik soruşturmalar aç, operasyonlar düzenle. Sonra “Gâvur İzmir”... Peki, o halde kentin diğerlerinden farkı ne? Yuvarlak bir yanıt değil, büyük bir kültür ve uygarlıklar hazinesinin üstüne oturması, bunun yarattığı kentlilik bilinci olabilir mi? Dıştan yapılan değerlendirmeler için İzmirlinin iki uçlu sözü var. Birincisi, “Ne yapalım, biz şanslıyız, iyi ki böyleyiz”. İkincisi, “Abartmayın canım, bütün memleket aynı havayı soluyor”. Tabii bu arada, “her ikisi de doğru” deyip, “İzmir işi” durumu kotaranlar da... Bölgede AKP’den başlarsak ağır top Binali Yıldırım, hadi 3. sıradaki Erdal Kalkan’ı da sayalım diğerleri, kamuoyunun tanıdığı, öne çıkan isimler değil. Parti tabanı açısından “gelen gideni aratır” desek, listedeki yeni yüzlerin durumunu özetlemiş oluruz. İktidar partisi kapı kapı çalışsa da geçen seçimlerde aldığı sonuçlara ulaşamayabilir. CHP’ye gelince... Bir rahatlık söz konusu, örgütlerin canı sıkılabilir ama öyle aman aman bir çalışma olduğunu söylemek, güç. Yerel yönetimlere düzenlenen operasyonlar belediye başkanlarını sıcak çalışmanın içine sokmuyor. Bu arada CHP’nin bazı avantajlarına da dikkat çekelim. Tarımda durum geçen seçimlere göre daha da kötü. Köylü ağzını “mazot” diye açıyor, girdilerdeki artışlardan, destekteklerin azlığından devam ediyor. Dünyadaki gelişmelerden ötürü fiyatlar artınca biraz pamukçunun yüzü güldü, onun dışında ürün para etmiyor. Tarlalar boş, üretim sürekli geriliyor. CHP’nin “mazot 1.5 lira olacak” vaadi etkili oluyor. Tarım kesimi içinde bulunduğu koşullara göre hareket ederse daha önce iktidar partisine verilen oylar daha da gerileyecek. Bölgenin Kürt kökenli seçmeni acısından da bu kez farklı bir durum söz konusu. Geçen seçimin aksine, bağımsız aday bu kesmin oylarını alır mı, kuşkulu. İktidar geçen seçimde varoşlarda oy almıştı. Kürt oylarının bu kez AKP yerine daha çok CHP’ye gideceği söyleniyor. 8. sıradaki Levent Eyipişiren, bu oyların kendisini Ankara’ya taşıyacağını söylüyor. Öte yandan MHP’nin işi zor. En iyimser bakış acısıyla iki milletvekilliği ancak. 1. bölgede 3. sıradaki Müsavat Dervişoğlu gibi bilinen ve sürükleyici bir isim olmayınca da tek milletvekilliğinde kalınabilir. CHP’nin ikinci sıra adayı, arkadaşımız Mustafa Balbay, seçim bürosuna çevirdiği zindanında gün sayıyor. Bölgedeki tüm ilçe örgütlerine gönderdiği mektuplarla Silivri İzmir hattını kurmuş. İl Başkanı Tacettin Bayır kampanyada yokluğunu aratmamak için çaba gösteriyor. Kardeşi Suat örgütleri ziyaret ediyor. Diğer adaylar da Balbay’ın yerine oy istiyor. Gelelim ilginç bir duruma. Bu seçim bölgesinde Ergenekon’dan zindanda olan bir isim daha var. İP Genel Başkanı Doğu Perinçek. Yani, nasıl oluyorsa aynı davanın iki tutuklusu Balbay ve Perinçek, bir yanıyla seçimlerde karşı karşıya. Bu durumda benzer duyarlılıklara sahip seçmen acaba hangisini yeğleyecek? Birileri bu durumu da “Ergenekon işi” diye mizahla sulandırabilir ama gerçek ortada. İP, neredeyse ülkedeki bütün kadrolarıyla bölgede, büyük bir çalışma yürütülüyor. 7080 bin gibi büyük bir oy gerekse de eşiyle telefonda görüşmesi bile yasaklanan Şule Perinçek umutlu, kapı kapı dolaşıyor. İkinci bölgede partilerin sıralaması belli, milletvekili sayıları merak ediliyor... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle