17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 4 HAZ RAN 2011 CUMARTES 6 HABERLER İHD’nin 2010 raporuna göre AKP iktidarının Ankara kriteri: On binlerce dava ve gözaltı ‘Türkiye polis devleti’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Türkiye İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nda, 2010 yılında insan haklarında iyileşme olmadığı, düşünce, ifade ve basın özgürlüğünde kötüye gidişin yaşandığı, cezaevlerinde 413 mahkumun öldüğü, mahkum sayısının artmasının baskı politikasının somut göstergesi olduğu, polise karşı koyduğu gerekçesiyle 22 bin kişi, toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefetten 8 bin kişi hakkında dava açıldığı kaydedildi. İHD, Türkiye İnsan Hakları İhlalleri 2010 Raporu’nu dün açıkladı. Siyasal iktidarın Kopenhag Kriterleri’nden Ankara Kriterleri’ne gerilediği belirtilen raporda, Türkiye’nin polis devletine dönüştüğü vurgulandı. Raporda dikkat çeken rakamlar şöyle: Dur ihtarına uymayan 29 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Faili meçhul saldırılarda 22 kişi ölüm, 65 kişi yaralandı. Adalet Bakanlığı’nın rakamlarına göre cezaevlerinde 2009’da 319, 2010 yılında 413 mahkum öldü. Halen 122’si ağır 263 hasta mahkum tedavi olmayı ya da salıverilmeyi bekliyor. 2009’da 116 bin 340 olan mahkum sayısı Ocak 2011’de 122 bin 404, Nisan 2011’de 124 bin 74 oldu. Adalet Bakanlığı’nın 2008’de işkenceeziyet suçlarında 438, 2009’da 707 sanık yargılandı. Silahlı çatışmalarda ölenlerin sayısı 141’den 244’e çıktı. Özel hayatın gizliliğini ihlalden 2008’de 340, 2009’da 791 kişi hakkında dava açıldı. Soruşturmanın gizliliğini ihlalden 2008’de 235, 2009’da 2 bin 455 dava açıldı. TCY’nin 301. maddeden de 2009 yılında 248 kişi hakkında dava açıldı. Basın mensuplarının görevleri nedeniyle karşılaştıkları soruşturmalar binlerle ifade edilmektedir. 2010 yılı düşünce, ifade ve basın özgürlüğü açısından daha da kötüye gidişin yaşandığı bir yıl olmuştur. Kitlesel 278 toplantı ve gösteriye müdahale edildi. Bakanlık verilerine göre 2007’de 3 bin 294, 2008’de 3 bin 778, 2009’da 8 bin 251 kişiye toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmekten dolayı dava açıldı. Yasadışı örgüt cinayetleri 16 ölüm. Namus cinayeti 27 ölüm. Ev içi şiddet 50 ölüm, çocuk intiharı 55. 105 kere parti ve dernek binalarına kimliği belirsiz kişilerce saldırılar düzenlendi. 122 bin 404 kişi cezaevlerinde tutuldu. Bunlardan 55 bin 407’si tutuklu, 66 bin 997’si hükümlü. Köy korucuları tarafından 9 kişi öldürüldü, 31 kişi yaralandı. Cezaevlerinde 1857 çocuk tutuklu, 211 çocuk hükümlü tutuldu. Çocuklarla ilgili tutuklama oranının yüzde 85.6 gibi bu kadar yüksek olması vahim bir durumdur. 6 linç girişimi sonucunda toplam 18 kişi yaralandı Müsvedde... Başbakan siyaset sözlüğümüze yeni sözcükler armağan etmeye devam ediyor. “Ucube”den sonra bunların şimdilik en yenisi “müsvedde”... Ucube’yi bir sanat yapıtı için kullanmıştı... Müsvedde’yle ise kendince bazı sanatçıları kastediyor... Bu sanatçılar kim? Herhalde “kahvaltı buluşması”nda “demokrasi açılımı”nı görüştükleri değil... Bakanlarından birine “canımız size feda” diye bağlılık bildiren ya da Başbakan’ın sayın eşinin önünde diz çökerek şarkı söyleyen türden sanatçılar da onun gözünde “müsvedde” kategorisine giriyor olamaz... Bu sözün, oylarını AKP’ye vereceklerini açıkça bildiren, anayasa oylamasında da “evet” ya da “yetmez ama evet” cephesinde yer alan ünlü sanatçılarımız için de kullanılmış olamayacağı açıktır... Öyleyse kim olabilir bu “sanatçı müsveddeleri”?... Gazetemizin yazı işlerinden arkadaşlar meseleye damardan girerek hangi sanatçıların bu sözü söyleyen kişinin gözünde “müsvedde” olabileceği varsayımından yola çıkıp bazı sanatçılarımıza konuya ilişkin düşüncelerini sormuşlar... Tarık Akan, sanat ve sanatçı için böyle bir söz eden kişinin bu gibi şeylerden pek bir şey anlamadığı vurgusuyla, bu kişinin “Cahiller okuluna gönderilip cahiller hastanesine yatırılmasını” öneriyor... Bülent Ortaçgil “Müsvedde sözünü kendisine iade ediyorum” demekle yetinmiş... “Ucube heykel”in yaratıcısı olarak sanat tarihindeki yerini pekiştiren Mehmet Aksoy “Küfür ve hakaret edebiyatıyla bir yerlere varılamaz” demekte... Müsvedde sözünün herhalde en çok hedefi olanlardan CHP milletvekili adayı Tolga Çandar kardeşimse, böyle bir söz eden kişinin “Türk kültürüne zerrece saygısı olmadığını “düşünüyor... Başkaca sanatçı arkadaşlar da yaklaşık olarak benzer şeyler söylemişler... Fakat acaba yanılıyor olamazlar mı? Başbakan bu sözü, hakaret sayılabilecek “mecazi” anlamıyla değil de, ilk ve asıl anlamıyla kullanmış olamaz mı? Üzerinde düşünmeye değer... OsmanlıcaTürkçe sözlüklerin hemen hepsinde “müsvedde” sözünün açıklanışı şöyle: “Temize çekilmek üzere yazılmış şey. İlk yazılan. Acele ile temiz yazılmayan yazı.” Şimdi, Başbakan olmuş bir kişinin sanatçılar için söylediği bir sözü, ille de kötüye çekmek yerine, böyle bir açıdan da ele alamaz mıyız? Zaten, doğrusunu söylemek gerekirse, her gerçek sanatçı, mükemmellik arayışında, kendini (ve yapıtını) çoğu kez biraz “müsvedde” gibi hisseder... Daha iyi, daha yetkinleşmiş, daha söylenmemiş ya da yapılmamış olanı arar... Başbakan’ın kastı bu olamaz mı? Böyle bir akıl yürütmeyle bir adım daha atsam ve “Başbakanımız bir Başbakan müsveddesidir” desem, bu sözüm hakaret mi sayılacak? Henüz çıraklık döneminde olduklarını ve ancak 12 Haziran seçimlerinden sonra ustalaşacaklarını söyleyen Başbakan, böylece aynı şeyi, yani şimdilik henüz ustalaşmamış bir Başbakan, bir başka deyişle de henüz bir “Başbakan müsveddesi” olduğunu söylemiş olmuyor mu? Ben Başbakan’ın, tıpkı benim burada kendisi için yaptığım gibi, “müsvedde” sözünü hakaret içeren mecazi anlamıyla değil, sözlükten alıntıladığım, yukarıdaki ilk ve asıl anlamıyla kullandığına inanmak istiyorum... Fakat yine de sayın avukatları, sürekli olarak ve bir kez de benim için yaptıkları gibi, buluttan nem kaparak bu yazı için hakaret davası açabilirler... Buyursunlar... Fakat o zaman, hiç kuşkusuz, Başbakan’ı ve partisini benimsemeyen “sanatçı müsveddeleri”nden biri olarak, içlerinden biri olmakla onur duyduğum sayısız sanatçı arkadaşımla birlikte, bizlerin de bir karşı hakaret davası açma hakkımız doğmuş olacaktır... ‘isyan’ suçlaması AL CAN ULUDAĞ ANKARA Hopa’da çıkan olaylarda emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun hayatını kaybetmesini AKP Ankara l Başkanlığı önünde protesto eden Halkevleri, ÖDP, TKP, Öğrenci Kolektifleri, ESP, Odak ve Kaldıraç gibi parti ve gruplar, “halkta devlete karşı isyan hissi uyandıracak terör yöntemlerine başvurmakla” suçlandı. Gözaltına alınan ve terörle mücadele şube müdürlüğünden adliyeye sevk edilen 37 kişiden 31’i sorgularının ardından serbest bırakılırken 6’sının tutuklanması istendi. Mahkeme Hopa eylemine Muhabirimizden suç duyurusu stanbul Haber Servisi Gazetemiz muhabiri Pelin Ünker, Hopa’da Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olaylar ile ilgili önceki akşam Mecidiyeköy’de gerçekleştirilen protesto gösterilerini izlediği sırada, “polisin müdahalesi sonucu elinden yaralandığı ve polis şiddetine maruz kaldığı” için Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. “Kasten yaralama” ile “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” suçları kapsamında verilen dilekçede, söz konusu polis memurlarının kimliğinin tespit edilerek cezalandırılmaları istendi. Ünker’in protesto gösterilerini izlediği sırada, polis memurları tarafından görevini yapmasının engellendiği anlatıldığı dilekçede, “Müvekkilimiz gazeteci olduğunu belirtip kimlik kartını göstermek istediği sırada, hiçbir neden olmaksızın birkaç polis memuru tarafından tartaklanmış, kimlik kartı zorla elinden alınmak istenmiş ve neticede elinden yaralanmasına sebep olunmuştur. Müvekkilimiz sol elini hiçbir şekilde oynatamamaktadır” ifadeleri kullanıldı. koyan yurttaşlara 2008’de Polise karşı22 bin 195’e davatutuklandı, 18 bin7859, 2009’da açıldı. Gözaltına bin 100 kişi alındı, 1599 kişi 19 bin 533 sığınmacı ve göçmen gözaltına alındı. BAŞSAVCIDAN KÜRTÇE ŞARKI SÖYLEYEN ÖĞRENC LERE: 5 yıl önce olsa hepinizi tutuklatırdım DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak, Dicle Üniversitesi’nde düzenlenen Kürtçe ve çeşitli dillerde şarkıların söylendiği etkinliğin ardından yaptığı konuşmada, “2006 yılında buraya ilk geldiğimde böyle bir programa katılmış olsaydım herkesi gözaltına alır, tutuklatırdım” dedi. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne “ISO 9001” belgesi verilmesi dolayısıyla yapılan törende konuşan Kavak, “Sevgili sanatçılarımız bize farklı dillerde şarkılar söyledi. 2006 yılında buraya ilk geldiğimde böyle bir programa katılmış olsaydım ve burada böyle bir parça söylenmiş olsaydı, bu töreni terk eder, bu parçayı söyleyen herkesi gözaltına alır, tutuklatırdım. Diyorlar ya, ‘Değişmeyen tek şey değişimdir.’ Sizlere bu değişimin önünü açtığınız için teşekkür ediyorum” diye konuştu. Erdoğan’ın “eşkıya inmiş” diyerek Hopa’daki olaylarına tepki göstermesi, Ankara’daki protestoya da farklı bakılmasına neden oldu. Dün Ankara Adliyesi’ne getirilen 37 kişi, özel yetkili savcılar tarafından sorgulandı. Yüzlerinde yara izleri görülen şüpheliler, 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunda bekletildi. Eylemcilerin mahkemeye getirilmesi sırasında bir grup, arkadaşlarına destek verdi. Çevik kuvvet ekipleri caddeyi kapatan grubun önünde barikat kurdu. Eylemciler, “terör örgütü adına faaliyette bulunmak, nitelikli darp ve kamu malına zarar vermekle” suçlandı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde ise şüphelilere, “Halkta devlete karşı, kin, nefret ve isyan hissi uyandıracak şiddet veya diğer terör yöntemlerine başvurmayı teşvik edecek illegal yürüyüşe katıldınız mı?” sorusunun yöneltilmesi dikkat çekti. Sorgu tutanağında, Halkevleri’nin eylem haberi “Ülkemizdeki demokratik süreci provoke etmeye yönelik eyleme katılım çağrısı” olarak nitelendirildi. Suçlamalar arasında yer alan örgütler olarak, MLKP, TKP/ML, THKPC, DS H sayıldı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin (ESP) terör örgütü MLKP’nin, Partizan grubunun TKP/ML terör örgütünün, Kaldıraç grubunun Devrimci Sosyalist şçi Hareketi (DS H), ODAK’ın da THKP/C terör örgütünün açık alan yapılandırılması olduğu iddia edildi. Oysa terörle suçlanan Odak, Kaldıraç gibi gruplar yıllardır Ankara sokaklarında eylem yapıyor. Polisin “olaylı yakalama tutanağında” Dilşat Aktaş’tan, önceki eylemlerden dolayı tanınan Halkevleri mensubu diye bahsedildi. Ancak Aktaş’ın kalçasının polisler tarafından kırılmasına değinilmedi. Olay tutanağında, Güvenpark’ta gözaltına alınmak istenen şüphelilerin, halkı “Zorla gözaltı yapıyorlar, işkence yapıyorlar, müsaade etmeyelim” şeklinde kolluk görevlilerine karşı “tahrik ettikleri” savunuldu. Bu arada Barış Önal’ın sorgu tutanağına avukatı Evrim Deniz Karatana, “Müvekkil, kötü muamele gördüğünü ve darp edildiğini, susma hakkını kullanmak istediğini belirtmişse de beyanı tutanağa geçirilmedi” şerhini düştü. Avukatlar ise kendilerinin kimlik sorulmadan kelepçelenerek gözaltına alındıklarını vurguladı. ye sevk edilenlerden birinin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde AKP’li Burhan Kuzu’ya yumurta atanların arasında olduğu öğrenildi. Protestolar sürüyor Artvin’in Hopa ilçesinde emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun öldürülmesi, baskı ve gözaltılar stanbul, Balıkesir ve Denizli’de protesto edildi. D SK’e bağlı EmekliSen Aksaray Şubesi yönetici ve üyelerinin Bakırköy Özgürlük Meydanı’ndaki eylemine CHP, DSP ve TKP Bakırköy ilçe örgütleri ile EğitimSen 8 No’lu Şube, Tüm BelSen Bakırköy üyeleri destek verdi. Polis dayağı ESP’linin kaburgasını kırdı iddiası Gözaltında işkence ÖMER ŞAN Halkı tahrik etmişler! RİZE Artvin’in Hopa ilçesinde çıkan olaylarla ilgili gözaltına alınan 26 kişinin savcılık sorgusunun sürdüğü bildirildi. İlçede dün de 7 kişi gözaltına alınırken ESP üyesi İbrahim Aksu ise polis dayağı sonucu kaburgaları kırıldığı iddasıyla hastaneye kaldırıldı. Hopa olayları ile ilgili soruşturmayı eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’i makamında gözaltına alanlar arasında bulunan Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Rasim Karakullukçu’nun yürüttüğü bildirildi. Zihinsel engelli Erkut Kibar, 16 yaşındaki F.K. ve 3 kişinin gözaltına alındığı ancak daha sonra avukatların girişimleriyle serbest bırakıldığı bildirildi. Gözaltındaki sanıkların avukatlarınca yapılan ortak açıklamada, zihinsel engelli Erkut Kibar’ın bile bir kafede otururken dövülerek gözaltına alındığını, bunu görüntüleyen güvenlik kameralarına polis tarafından el konulduğu iddia edildi. teste etmek için 10 Haziran’da ilçede bir miting yapacağı açıklandı. ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, “Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcısı olaya el koymuş vaziyette. Gözaltına alınanları ‘terör örgütüne yardım ve yataklık’ suçlaması üzerinden sorgulamayı tasarlıyorlar. Hopa kent meydanı başta olmak üzere her yer polis dolu” dedi. ÖDP İl Başkanı Yaşar Aydın polislerin yaralı Başbakanlık koruması Servet Erkan’ı Lokumcu’nun da bulunduğu hastaneye getirirken kurşun sıkarak geldiğini i söyledi. Aydın, Erdoğan’ın “Eşkıya Hopa’ya inmiş” söyleminin ardından, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Terörle Mücadele Yasası kapsamında soruşturma başlatmasına da dikkat çekti. Polis kurşun sıkarak geldi ESP’den suç duyurusu ‘Başbakan malulen emekliye ayrılmalı’ HAKKÂR (Cumhuriyet) Hopa’daki olaylar nedeniyle Erdoğan’ı sert bir dille eleştiren eski BDP Eşbaşkanı ve Hakkâri bağımsız milletvekili adayı Selahattin Demirtaş, “Ölüm karşısında insani, dini, vicdan duygularını yitirmiş bir siyasetçiden artık her türlü kötülük beklenir. Başbakan’ın psikolojisi bozulmuştur, emekliye ayrılması gerekir. Hem de malulen emekliye ayrılması gerekir” diye konuştu. Miting akşamı evine baskın düzenlenerek gözaltına alınan ESP üyesi İbrahim Aksu’nun gözaltında bulunduğu Hopa Emniyet Müdürlüğü’nde maruz kaldığı polis şiddeti sonrası kaburgalarının kırıldığı belirtildi. Aksu’nun bu haliyle 2 gün boyunca emniyette tutulduğu ancak önceki gece geç saatlerde hastaneye kaldırıldığı kaydedildi. ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, polisin sert müdahalesi nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulundu. ESP’nin olayları pro EP SKOPOSUN KAT L ZANLISI Adana’da şizofren; stanbul’da sağlam AKIN BODUR 65. SPAGETTİ GÜNÜMÜZ’DE BULUŞALIM 05 HAZİRAN 2011 SAAT: 15.00 C MY B C MY B İSKENDERUN İskenderun’da geçen yıl boğazı kesilerek öldürülen Anadolu Episkoposu Prof. Dr. Luigi Padovese’nin katil zanlısı şoförü Murat Altun için Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin“şizofreniform bozukluğu” teşhisiyle “suça yönelik ceza sorumluluğunun olmadığı” yönünde verdiği rapor İstanbul’da tam tersi çıktı. Adana Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, 5 Mayıs’ta katil zanlısı Altun’a “şizofreniform bozukluk” teşhisi koyarak psikiyatrik hastalığının etkisinde olduğu için “suça yönelik ceza sorumluluğunun olmadığı” yönünde rapor vermişti. Rapora muhalefet şerhi koyan Dr. Bülent Demirbek ve Dr. Deniz Koray Görücü “İşlediği fiilin anlamının sonuçlarını algılaması ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin tam olduğu” yönünde görüş bildirmişti. Bu rapor üzerine katil zanlısının avukatı Cihan Önal, sanığın tutuksuz yargılanmasını talep etmiş, bu talep reddedilmişti. Savcılığın itirazı üzerine Altun, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yeniden psikolojik muayeneden geçirildi. Kurum, oybirliğiyle verdiği raporda zanlı Altun’un “cezai ehliyetinin tam olduğu” yönünde görüş bildirdi. Episkopos Padovese yarın İskenderun Katolik Kilisesi Katedrali’nde düzenlenen törenle anılacak. BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ÖZEL AYŞEABLA OKULLARI Fotoğraf: SERKAN YILDIZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle