17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 HAZ RAN 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘küresel çetelerin projesi’ olmakla suçladı 5 birlikteliğin gerekli olduğunu Erdal İnönü görmüştü. Sağduyu sahibi olan İnönü, sorunun çözümü için elini taşını altına koymuş “derin devlet”e karşın TürkKürt kardeşliğinin ancak böyle sağlanacağını kanıtlamak istemişti. HEP milletvekilleri o gün sağduyulu olsalardı belki bu soru tüm “derin güçlere” karşı giderilebilir, Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle akan kan durur, barış ve kardeşlik çoktan gerçekleşebilirdi. The Economist öfkesi FIRAT KOZOK BARIŞ YAMAN KONYA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yayımladığı bir makalede oyların CHP’ye verilmesi çağrısında bulunan İngiliz The Economist dergisini eleştirirken “Bunlar sadece Türkiye’ye değil, CHP’ye de Fransızlar” dedi. Başbakan Erdoğan, Konya mitinginde gövde gösterisi yaptı. Miting için devletin resmi plakalı otobüsleri Konya’nın ilçelerinden insan taşıdı. Hükümet Meydanı’nı dolduran kalabalığa seslenirken dini motiflere ve hükümetin İsrail politikasına ağırlık veren Erdoğan, bir saati aşkın konuşmasında ana hatlarıyla şunları söyledi: Economist CHP’ye de Fransız: CHP Genel Başkanı’nın İsrail’e verdiği selam karşılığını bulmuş; uluslararası bir dergi olan The Economist bir yorum yayımlıyor. Dolaylı filan değil, doğrudan doğruya The Economist’in ‘Oyunuzu CHP’ye verin’ haberine sert tepki gösteren Erdoğan, ‘’Yahu bu nasıl bir pervasızlıktır, bu nasıl bir densizliktir’’ dedi. Economist üzerinden Kılıçdaroğlu’na yüklenen Erdoğan, CHP liderini küresel çetelerin porojesi olmakla suçlarken AKP’yi eleştiren gazeteci Nuray Mert için de ağır hakaretlerde bulundu. Fotoğraf: NECAT SAVAŞ “oyunuzu CHP’ye verin” deniyor. Yahu bu nasıl bir pervasızlıktır, bu nasıl bir densizliktir. Seçim analizi yapmak başka bir şeydir, “şu partiye oy verin” diye çağrıda bulunmak başka bir şeydir. Bu dergi çıkıp AK Parti’ye oy verin deseydi, açıkça söylüyorum biz buna da karşı çıkardık. Uluslararası bir yayın organının bu kadar açık şekilde çağrı yapması, CHP’nin nasıl bir proje olduğunu da ortaya koy muştur. Neymiş, “CHP demokrasinin teminatıymış”. Anlaşılan bunlar sadece Türkiye’ye değil, CHP’ye de Fransızlar. Hesap başka, meğer CHP’nin yeni Genel Başkanı sadece ulusalcı bir proje değil, uluslararası bir projeymiş. Biz CHP’nin yeni Genel Başkanı’nı Türkiye’deki çetelerin bir projesi biliyorduk. Sadece onların değil, küresel çetelerin de bir projesiymiş. Kadın mıdır kız mıdır bilemem: Bu sabah bakıyorum bir televizyon kanalında, Ankara’da polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem, panzer yetmiyor, hızını alamıyor, yerinde duran polisimize saldırıyor, polislerim de sabrediyor. Bu ülkenin meydanları boş değil. Ama bakıyorsun ana muhalefet partisi polisi savunmuyor, polise saldıranları, bu ülkenin başbakanına saldıranları savunuyor. Yazarın yaptığı mertlik değil namertlik (Nuray Mert): Bayan gazeteci, köşe yazıları yazıyor. Zaman zaman televizyonlarda da yorumlar yapıyor. Son yıllarda kendini kaybetmiş şekilde AK Parti’ye karşı kin kusuyor. İşi nereye götürdü biliyor musunuz? PKK’nin yayın organına açıklama yapıyor; “Aslında zor ve yol politikaları her zaman beraber gelir. 1935 yılında Dersim katliamı öncesinde buraya yapılacak harekât için yol inşa edilmiş.” AK Parti’nin duble yollarını da bu şekilde yorumluyor. Söylemek istediği şu; güya biz duble yolları, Dersim’de olduğu gibi kolay harekât yapılsın diye inşa ediyoruz. Açık açık söylüyorum, bu mertlik değil, namertliktir. Böyle bir izansızlık olur mu? Böyle bir densizlik olur mu? Yahu siz kime şirin görünmeye çalışıyorsunuz? PKK, BDP ile bu muhabbetiniz nereden kaynaklanıyor? CHP’li Seçmen ve Kıraç’a Gözdağı... AKP 12 Haziran seçimlerinde alt sınır olarak koyduğu 315 milletvekilinin altına düşecek mi, düşmeyecek mi? Kamuoyu anketleri AKP’nin yüzde 4546’yla birinci parti olduğunu öne sürerken CHP’nin yüzde 2830 arasında gidip geldiğini, MHP’nin ise yüzde 14’leri aştığını belirtiyor. Elbet kamuoyu araştırmaları yansız yapılırsa önemlidir... AKP’yi yüzde 48’e yükseltip CHP’yi yüzde 25, MHP’yi yüzde 10 göstermek iktidar yandaşlığından başka bir şey değildir. İzlenimler, halkın ne istediğini göstermesi bakımından önemlidir... MHP’yi yüzde 10 barajının altına düşürmek için yayımlanan kasetleri sanırım “iyi saatte olsunlar” internet sitelerine servis etmişlerdi. Aslında amaçlarına ulaştılar, istemedikleri adayların ve yöneticilerin kellelerinin koparılmasını sağladılar. Bu olay MHP’nin işine yaradı ve oyları birkaç puan arttırdı... Kimi kamuoyu araştırmacıları MHP’nin bu oylarını CHP’li seçmenden aldığını açık bir dille anlatıyor televizyonlarda. Gerçekten bunlar CHP’li seçmeni tanımıyor... CHP’li seçmeni iyi tanıdığımı sanıyorum... Demokrasiden, özgürlüklerden yanadır... Laik demokratik cumhuriyeti savunur, Aydınlanma Devrimi’ni özümser, Mustafa Kemal Atatürk’ü sever. Günümüz Türkiyesi’nde böyle olmak nedense kimi ağızlarda etnik Türk milliyetçiliği olarak algılanıyor. Laiklik olmadan demokrasi olur mu? Olmaz! Demokrasi olmadan laiklik olur mu? Olur elbet! 12 Eylül dönemini ne çabuk unuttuk! Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin “demokrasi raporu”nu İstanbul’da açıkladı. Toplantıya çağrılıydım ancak gidemedim. Raporu baştan aşağıya okudum... 1987 seçimleri öncesi SHP’nin raporuna benziyordu... Raporu okurken Halkçı Parti Başkanı Necdet Calp, Aydın Güven Gürkan, Erdal İnönü’yü anımsadım... Üçü de ışık içinde yatsın! Calp, TRT’de Turgut Özal’ın “Boğaziçi Köprüsü’nü özelleştireceğiz” demesine nasıl yanıt vermişti: “Sattırmam!” Ve 1983 seçimlerinde Calp’in HP’si yüzde 30’la ANAP’tan sonra ikinci parti olmuş, darbeci Kenan Evren ve arkadaşlarının kurdurduğu Turgut Sunalp’in MDP’si üçüncü sıraya düşmüştü. Bunlar unutulup gitti... Unutulan başka bir şey, Erdal İnönü liderliğindeki SHP’nin “Kürt sorunu”nu görmesi ve bu konuda Güneydoğu raporu hazırlamasıdır. 1991 seçimlerinde her şeyi göze alarak seçimlerde SHP listelerinden Meclis’e giren HEP’liler değil miydi? 90’lı yılların başlarında böyle bir CHP’nin “demokrasi ve özgürlükler raporu”nu ben de beğendim... CHP’nin düşünce yapısının değişmesi, “yeni CHP” sloganı ne partilileri ne de seçmen tabanını rahatsız ediyor. Var olan ve gün geçtikçe azalan rahatsızlığın ana nedeni, önseçim yapılmayan kentlere atanmayla gelen ve sayıları da az olmayan kimi milletvekili adayları... Üstelik bunlar seçilecek sıradalar. Partiye yıllarını vermiş, mahalle delegeliğinden ilçe başkanlığına, il yönetimine seçilmiş partililerin ayak oyunlarıyla önlerinin kesilmesi ya da seçilemeyecek sıralara konulması, hem parti örgütlerinde hem de seçmende tepkilere neden oldu. Burası doğru! Dr. Hüseyin Özkahraman, dün bir elektronik posta atmış, bakın ne diyor: “12 Haziran günü aç, susuz da kalsak biz CHP’liler sandığı korumak zorundayız. Sandığı birlikte koruyalım ve birlikte mutlu olalım.” Özkahraman, milletvekili aday adayıydı, yıllarını CHP’ye vermişti ama listeye girmedi... Belki kırıldı, gücendi... Ama o bir CHP’li... CHP’li seçmen de böyledir... CHP’li seçmen etnik milliyetçiliğe, ırkçılığa ödün vermez, demokrasi ve özgürlükleri savunur. Laik demokratik cumhuriyetten yanadır, Atatürk’ü yüreğinde taşır! Bunlar bir insanın sosyal demokrat, solcu olmasını engeller mi? Engellemez ama CHP listelerinde solculardan çok liberaller var! 12 Haziran seçimleri öncesi, laik demokratik bir hukuk devletinde işçi, memur, esnaf, işadamı, sanayici, gazeteci vb. seçim tahmininde bulunamaz mı? Bulunur!.. Ben iki aydır AKP’nin sandıktan birinci parti olarak çıkacağını, MHP’nin yüzde 10 barajını aşacağını, CHP’nin oylarını yükselteceğini yazıp şöyle diyorum: “AKP iktidar olacak ama milletvekili sayısı anayasayı değiştirecek sayıya ulaşmayacak!” İnan Kıraç bir işadamı... Kıraç da tahmin yapabilir, iddiaya girebilir... Ben oyumu AKP’ye vermeyeceğim halde, sandıktan AKP’nin birinci parti çıkacağını söylüyorum ve kimi CHP’lilerle iddiaya giriyorum. İddiayı kaybedersem sevineceğim!.. Ne var bunda? Başbakan ise tahminde bulunan İnan Kıraç’a gözdağı veriyor... AKP’nin demokrasi anlayışı budur işte... Yazık... ‘BAYKAL’IN KASETLER YLE L ŞK LEND R LMEYE ÇALIŞILIYOR’ Kılıçdaroğlu’na seçim öncesi komplo iddiası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milletvekili genel seçimleri öncesinde bir gizli tanık tarafından Deniz Baykal’ın kaset olayına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun karıştırılacağı iddia edildi. Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş’ın dün köşesinde 12 Haziran’da yapılacak genel seçimler öncesi CHP’ye yönelik yıpratma operasyonu yapılacağını iddia etti. Aydıntaşbaş’ın yazısında gündeme getirdiği iddiaya göre, Deniz Baykal’ın genel başkanlıktan istifa etmesine yol açan kaset olayının arkasında Kılıçdaroğlu’nun olduğu ileri sürülecek. Bir gizli tanığın Kılıçdaroğlu aleyhine ifade vermek için farklı savcıları dolaştığını da belirten Aydıntaşbaş, gizli tanığın da Karadenizli bir işadamı olduğunun öne sürüldüğünü belirtti. Yazarın iddiasına göre, gizli tanık önce Ankara’da bir savcıya, ardından da İstanbul’da bir savcıya giderek Kılıçdaroğlu’nun Baykal kasetini önceden bildiğini; hatta kaseti bizzat ailesine ait gizli banka kasasında sakladığını söyledi. Bu gizli tanığın, Kılıçdaroğlu’nun bir zamanlar hem eşinin ziynetlerini, hem de Deniz Feneri dosyasını sakladığı iddiasını da köşesinde aktaran Aydıntaşbaş, Baykal kasetinin de uzun zaman o kasada saklandığı iddia edilerek Kılıçdaroğlu’nun kaset olayına karıştırılacağı yönünde duyumlar aldığını aktardı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle