17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 HAZ RAN 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA HABERLER Yargıtay Savcısı Zekeriya Sevimli, tasfiye kararnamesini Cumhuriyet’e değerlendirdi 5 Yine daldan dala konmaya başladım... Ne işi var Müjdat Gezen’le böbrek mafyasının... Var! Müjdat Gezen AKP’nin yoksullardan oy aldığını biliyor. Böbreğini 20 bin dolara satan yurttaşımızın 12 Haziran’da oyunu AKP’ye verdiğini, sorsam söyleyecektir. Gelelim asıl konuya... CHP fokur fokur kaynıyor... “Kılıçdaroğlu kalsın, PM yenilensin!” İnsaf! Parti meclisi için kurultay yapılır mı? CHP lideri bu denli acemi mi bu konuda? Üç dört gün önce televizyonda CHP’li eski bir parti meclisi üyesini izledim. Aman Tanrım. İki kelimeyi yana yana getiremiyordu. Sapla samanı karıştırmakta üstüne yoktu. Neler söyledi neler? Eğer CHP’nin eski PM üyesi böyleyse, o yoksul yurttaşımız hem böbreğini satar, hem de oyunu AKP’ye verir! Üç gündür Ege’deyim ve seçim sonrası neler olup bitiyor, izlemeye çalışıyorum. CHP içine yuvalanmış, şovenizmin bayraktarlığını yapan kimi CHP’liler (aralarında eski milletvekilleri bile var ve bunların bir bölümü büyük olasılıkla bağımsız paşalara ve MHP’ye oy verdiler) zırvalayıp duruyorlar. Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın’ın eleştirileri sağlıklı ve olayın özü bu! Türey Köse’nin “CHP’de Yeni Dönem ve Sonrası” başlıklı dizi yazısında Prof. Dr. Burhan Şenatalar’ın analizi de çok doğru. Canım ülkemde böbreğini satan yurttaşlarımızın sayısı kaç, bilmiyorum; ama akıl tutulmasında olan çok sayıda CHP’li var... CHP’de kurultaya falan gerek yok, CHP’nin özünü kavrayamamış, tembel genel başkan yardımcıları var birkaç tane... CHP şunu yapmalı bence... AKP oyunu nasıl arttırıyor, araştırmalı? 70’li yıllarda değiliz... O yıllar geçeli neredeyse 40 yıl oldu... CHP’nin pek çok projesi var, anayasa taslağı da var... Anlatabildi mi kamuoyuna? Hayır! PM üyesi Ercan Karakaş sosyal demokrasi bilincini yüreğinde ve beyninde taşıyan birisi, yararlanılmadı; Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül CHP’ye alınmadı... Neden? ‘Bedel ödüyoruz’ LHAN TAŞCI ANKARA AKP hakkındaki kapatma davasının iddianamesini yazan ve HSYK kararnamesiyle Üsküdar’a savcı olarak “sürülen” Zekeriya Sevimli, üniter, laik cumhuriyet devletine sahip çıkanların “bedel” ödediğini vurgulayarak “Görevimizi yaptığımız için görevden alınıyoruz” dedi. Yargıtay Başsavcısı Hasan Erbil’in 16 Yargıtay Savcısının ismini HSYK’ye iletmesine ilişkin olarak Sevimli, “Açık konuşmak gerekir başsavcı bu 16 ismi ne tanır, ne bilir. Yargı içerisinde adı telaffuz edilmeyen aslında Fethullahçılar diye bilinen ekibin tek tek yaptığı isim tespitidir ve tasfiye operasyonudur” değerlendirmesini yaptı. AKP hakkındaki kapatma davasının 14 Mart 2008 tarihli iddianamesini düzenleyen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Sevimli, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kararnamesiyle kendisinin Üsküdar’a düz savcı olarak, birlikte çalıştığı tüm savcıların da başka illere atanmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Zekeriya Sevimli kendisi ve siyasi partiler masasında birlikte çalıştığı meslektaşlarının “yalnızca görevlerini yapmış olmaktan ötürü görevden alındıklarını” vurgulayarak “Yaklaşık 40 yıldır Yargıtay Başsavcılığı müessesesi siyasi partilerle ilgili görevli. Bu süre içerisinde yüzlerce savcı çalışmıştır. Nasıl ki diğer 11 masa varsa, bu masada da (siyasi partilerin sicilinin tu AKP kapatma davasının iddianamesini yazan ve yaz kararnamesiyle Üsküdar’a sürülen Yargıtay Savcısı Zekeriya Sevimli, üniter, laik Cumhuriyete sahip çıkanların “bedel” ödediğini söyledi. Yapılanların uzun süredir yargıda tezgâhlanan oyunların bir parçası olduğunu belirten Sevimli “Yargı içerisinde adı telaffuz edilmeyen, aslında Fethullahçılar diye bilinen ekibin tek tek yaptığı isim tespitidir ve tasfiye operasyonudur” diye konuştu. tulduğu birim) savcılar, başsavcı tarafından görevlendirilir. Bu kişiler kimi zaman normal yollardan başka masaya kendi isteğiyle gitmekle ya da Yargıtay’a üye seçilmekle görevlerinden ayrılırlar. Bugüne kadarki prosedür budur. İlk defa sırf burada çalışmış olmaktan dolayı insanlar görevlerinden alınıyor. Önce siyasi partilerdeki görevinden alınıyor sonra da bu kadro olduğu gibi kararnameye konulup il dışına gönderiliyor” değerlendirmesini yaptı. Süreci “üniter devlete, laik cumhuriyet devletine sahip çıkanların ödediği bir bedel” olarak nitelendiren Zekeriya Sevimli, “Biz bu bedeli ödemeye zaten hazırdık. Çok da sürpriz olmadı bizim için” dedi. Yeni Yargıtay Başsavcısı Hasan Erbil’in 16 kişilik Yargıtay Savcısı ismini HSYK’ye bildirmesi ve bu isimlerin “çalışmadığı” iddiasıyla ilgili olarak Sevimli, şu yorumu yaptı: “Çalışmadıkları iddiası nasıl bir iddiadır? Kendi irademize tabii değiliz. Başsavcının verdiği görevleri yaparsınız. Dosya okumanız gerekli görülüyorsa dosya okursunuz. Partilerin kongre süreçleri zamanında iş yoğunluğu olur. Kimi kongreler sancılı olabilir, bu bize de yansır. O dönemlerde tüzük incelemeleri gündeme geldiğinden ceza dosyaları okunmaz. Bu kararı tamamen başsavcı verir, bizim seçimimiz değildir. Açık konuşmak gerekirse başsavcı (Hasan Erbil) bu 16 ismi ne tanır, ne bilir. Yargı içerisinde adı telaffuz edilmeyen aslında Fethullahçılar diye bilinen ekibin tek tek yaptığı isim tespitidir ve tasfiye operasyonudur. Bu liste ilgili mercilere verilmiştir adı da ‘başsavcı bunlarla çalışmak istemiyor’ olmuştur. Bu kadar basit.” Yapılanların sürpriz olmadığını, uzun süredir yargıda “tezgâhlanan” oyunların parçası olduğunu anlatan Sevimli, “Bunun arkası da gelecek. Tasfiye operasyonunun ilk bizi götürmesi geride kalanların teminat altında olduğu anlamına gelmiyor. O açıdan sürpiz değil. Çok değerli birikimli olan insanlar da tasfiye edildi. Kişisel olarak almıyorum” dedi. Böbreğini Satan Adam... Bağcılar’da yapılan pazarlık sonucu böbreğini 20 bin dolara satan adam acaba 12 Haziran seçimlerinde oyunu hangi partiye verdi? Adım gibi biliyorum ki AKP’ye vermiştir... Bağcılar’da yapılan pazarlık ve Kosova’da böbrek nakli... Türkiye’deki “organ mafyası”nı Uğur Dündar ortaya çıkarmıştı yıllar önce... Bu işi Türkiye’de yapıyordu... Satın aldığı böbrekleri özellikle yurtdışından gelen hastalarına naklediyordu... Doktorun adı da Yusuf Erçin Sönmez’di. Haberi Milliyet’te okudum ve hiç şaşırmadım... Bu tür olaylar daha önce de olmuştu. Parası olan hastalar, yoksul yurttaşlarımızı bulup onların bir böbreğini satın alıyor, “gönüllü vericiye” üç dilde belge imzalatıyor. Ben Türkiye’de çocuğunu satan aileler gördüm... Kalkınan, uygarlaşan Türkiye’den insan manzaralarıydı tüm bunlar. İşsizliğin ve yoksulluğun kol gezdiği benim canım ülkemde, çöplükte ekmek arayan çocuklar el bombasının patlamasıyla ölmemiş miydi Hakkâri’de ve öteki Güneydoğu kentlerinde. Organ mafyası yıllardır Türkiye’yi mesken tutmuş, ilişkiler zinciri varoşlarda iş bitirmeye başlamıştı. Uğur Dündar, böbrek naklini yapan “Doktor Frankeştayn”a suçüstü yapmıştı yine yıllar önce, dün gibi anımsıyorum. Kameralara sırıtan, hiçbir şey olmamış gibi davranan bu kişi demek ki Kosova’da yer edinmiş. Güneşli ve sıcak bir günün ortasındayım. Gündemde CHP’nin aldığı oy oranı tartışılıyor... Başbakan Erdoğan’ın siyasetçiler, gazeteciler ve yazarlara açtığı ceza ve tazminat davalarını geri çekmesi... Onun da koşulu var: “Müjdat Gezen’den vazgeçmem ve davamı geri çekmem.” Demek ki Başbakan Müjdat’ı seviyor... Emekliliği düşünüyor Sevimli, yargının aks değiştirdiğini, birileri tasfiye edilirken birilerine verilen sözlerin yerine getirildiğini kaydetti. Sevimli, “Yeni yapıya uyum sağlayacak yargı yapısı oluşturuluyor. Önümüzdeki anayasal süreç yargıda bir takım engellere çarpmasın diye tepeden başlayarak aşağı doğru yansıyacak şekilde şekillendiriliyor” değerlendirmesini yaptı. Yargıtay Savcısı iken Üsküdar savcılığına atanan Zekeriye Sevimli, 32 yıllık meslek yaşamı boyunca sistemin demokrasiye karşı olan bütün unsurlarıyla mücadele ettiğine işaret ederek “Burukluk var, ama sadece bunlara değil. Geçmişte de yargı içinde oligark yapılar vardı. 12 Eylül rejiminin faşist uygulamalarından bugünlere geldik. 30 yıldır sadece yorulduğumu hissediyorum. İsterdim ki, demokraside birilerinin söylediği gibi değil, gerçekten ilerleme olsaydı” dedi. Sevimli, emekli olmayı düşündüğünü, ancak kesin kararını henüz vermediğini bildirdi. Başsavcı listeyi doğruladı CHP’L TANRIKULU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verimli ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla, Yargıtay cumhuriyet savcılarının görev yerlerinin değiştirilmesi hususunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na başsavcılık tarafından görüş bildirildiği kaydedildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 27/67. madde ve fıkralarında öngörüldüğü biçimde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verimli ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla, önceki uygulamalarda olduğu gibi adı geçen Yargıtay cumhuriyet savcılarının görev yerlerinin de ğiştirilmesi hususunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na başsavcılığımızca görüş bildirilmiştir” denildi. YargıSen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, başsavcının liste vermesini “son derece vahim” olarak nitelendirdi. Eminağaoğlu, “Bu 16 kişinin ortak paydası nedir? Başsavcı bunu kamuoyuna açıklamalıdır” dedi. Geçmişte sıkıyönetim komutanlarının bölge dışına çıkartılmasını istediği kamu görevlilerin listesini hazırlayarak ilgili kamu kurumlarına gönderdiklerini hatırlatan Eminağaoğlu, “Liste hazırlayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, tüm başsavcı ve adalet komisyonu bir sıkıyönetim komutanı gibi hareket edemez” diye konuştu. Yandaş yargı hamlesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, yaptığı açıklamada, Adli Yargı Yaz Kararnamesi’nin AKP’nin yandaş yargı hamlesinin son aşaması olduğunu söyledi. Her yurttaş bakımından adli yargılama ve adalete ulaşma sürecinin giderek imkânsız hale geldiğini dile getiren Tanrıkulu, “AKP, yargıyı kendisine bağımlı hale getirerek ‘yargı meselesini halletmeye’ devam ediyor. AKP’nin sevk ve idaresindeki HSYK, Adli Yargı Yaz Kararnamesi ile muhalif bütün yargıç ve savcıları adeta ‘sürgün’ ederken kendi istekleri doğrultusunda karar alanları ise ödüllendirmiştir. Anlaşılan seçim sonuçlarından güç alanlar, ‘fırsat bu fırsat’ diyerek yargıda kendisine muhalif bütün kişileri sindirme yolunu seçmişlerdir” görüşünü dile getirdi. CHP olarak, yargının bağımsızlığı konusunda çok büyük hassasiyet içinde olacaklarını kaydeden Tanrıkulu, “Biz adalet bakanı ve müsteşarının olduğu bir HSYK istemiyoruz. Yargı koşulsuz ve şartsız bağımsız ve tarafsız olmalıdır” diye konuştu. HAS P KAPLAN: MZA KR Z YAŞANMAYACAK ‘Darbe anayasasına sadakat duyan haindir’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP’li bağımsızların “yemin krizi” ile ilgili tartışma büyürken, Şırnak Bağımsız Milletvekili Hasip Kaplan, partili milletvekillerinin içtüzük gereği “yemin edeceğini” ve kriz yaşanmayacağını savunarak, “Ancak darbe anayasasasına sadakat duyan varsa haindir” dedi. Kaplan, dün Meclis’e gelmesine karşın, “tutuklu millevtekillerinin durumu netleşmediği” için milletvekili kaydını yaptırmadı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kaplan, Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi’nin “milletvekili yemini” ile ilgili sözlerinin anımsatılması üzerine “içtüzük gereği” arkadaşlarının yemin edeceğini ve ortada bir “yemin krizi bulunmadığını” söyledi. Kaplan, “Ancak yemin metnini çağdışı buluyoruz, bunun değişmesi için Meclis’te çaba sarf edeceğiz. 30 senedir milletvekilleri burada 12 Eylül darbe anayasasına sadakat yemini yaptılar, biz bunu içimize sindiremiyoruz” dedi. Kaplan, yemin metninin “ideolojik ve ırkçı” olduğunu savundu. Kaplan, Elçi’nin “ettikleri yemine sadık kalmayacakları” yönündeki sözlerinin sorulması üzerine de şunları söyledi: “Ben 12 Eylül darbe anayasasına sadık değilim. Bu darbe anayasasını elime geçen ilk fırsatta değiştireceğim. Eğer bu ülkede darbe anayasasını sadakat inancı içinde olan biri varsa bu haindir. Nasıl darbe anayasasına sadakat yemini ettiriliyor. Halk isyan ediyor.” ‘AKPliler de sadık değil’ Kaplan, sosyal paylaşım sitesi “Twitter”da da yemin krizini değerlendirirken ilginç yorumlarda bulundu. Kaplan, “Gül, Şahin, Erdoğan’ın yemindeki ‘Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma’ sözlerine sadık olduklarına inanmıyorum, aksini açıklasınlar”, “AKP gibi takıyye mi yapalım, düşüncelerimizi açıklamayalım mı” görüşlerine yer verdi. Gazeteci Pamuk gözaltında DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Azadiya Welat gazetesine 15 günlük kapatma cezası verilmesinin ardından yerine yayına başlayan Rojev Gazetesi Yazı işleri Müdürü Engin Pamuk gözaltına alındı. Bir süre Pamuk’un evinde arama yapan polislerin, gözaltı gerekçesini açıklamadan Pamuk’u Emniyet Müdürlüğü’ne götürdükleri belirtildi. Azadiya Welat gazetesinin, üçü eski yazıişleri müdürü olmak üzere en az 9 gazetecisi tutuklu bulunuyor. Son olarak gazetenin genel yayın yönetmeni olan Vedat Kurşun, haberlerde örgüt propagandası yapıldığı gerekçesiyle 10 yıl hapis cezası almıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle