17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 22 HAZ RAN 2011 ÇARŞAMBA [email protected] 16 KÜLTÜR festivali kapsamında yapılan panelde ‘Muzır Neşriyatın Muzırlıkları’ konuşuldu , biz çocuk muyuz? AYŞEGÜL ÖZBEK Son aylarda gün de Çocukları Muzır N mden düşmeyen eş Kurulu’nun icraa riyattan Koruma tları yayıncılar R Zarakolu, Bilge Sa ag ncı, avukat Haluk ıp nan çevirmen smail Yerguz ve stanbu ıcı, yaşayan Norveçl l’da i ya de katıldığı bir p zar Eugene Schoulgin’in anelde tartışıldı. Türkiye’ yayıncılık davala rını yakın takibe deki Schoulgin, “Türk alan iye’ insanlara çocukm de güven yok. Yetkililer uş gibi davranıyor lar” diyor. Edebiyat Dergileri 18 Haziran Cumartesi günkü Radikal’de, gazetenin kültür sayfası yöneticisi Cem Erciyes’in “Edebiyatta Dergiler Bitti, Artık Bloglara Bakalım” başlıklı bir yazısı yayımlandı. Yazıda, “Eskilere baş kaldıran, kendi sözünü duyurmak isteyen ekiplerin, grupların, akımların kendini gösterdiği ve kanıtladığı dergiler yakın zaman önce bitti; artık bunu kabul etmek lazım” denildikten sonra dağıtım olanaklarının zorlukları hatırlatılıyor. Sonra da, “Bir form olarak artık derginin karşılığı kalmadı. Yani bu edebiyata has bir mesele değil aslında, medya dünyasındaki bir gelişme. Hangi alanda olursa olsun yeni bir dergi çıkarma fikri, biraz beyhude bir çaba, hatta açıkçası enerji israfı gibi geliyor bana. Çünkü neredeyse kimse dergi almıyor, dergilere ilan vermiyor” denilerek gelişen sanal ortam yayıncılığı gösteriliyor. Herkesin kişisel bloglarında gönlünce yayın yapabildiği bir dünyada dergilerin değil, blogların bu işlevi üstlendiği vurgulanıyor. Kültür alanında çalışan bir insanın, edebiyat dergiciliğine böylesine uzaktan bakışına ne yalan söyleyeyim, çok şaşırdım. Edebiyat dergiciliğinin güç yitirdiği, etkinlik alanının giderek daraldığı bir gerçek. Ancak bunun nedenlerinin yukarıdaki gerekçelerden çok farklı olduğunu düşünüyorum. Başta bir dergiyi etkin kılan unsurun satış olmadığı kabul edilmeli. Edebiyat geçmişimizin en etkin dergileri olarak anılan Memed Fuat’ın “Yeni Dergi”si ile Cemal Süreya’nın “Papirüs”ü ancak bin kadar satılıyordu. Bugün ulusal dağıtım ağıyla bütün ülkede dağıtılan Sözcükler, Notos ve Kitaplık ile, dağıtımdan yeni ayrılan Varlık dergileri bu sayının çok üzerinde satılıyor. Dergileri etkin kılan unsur, satış sayıları değil, yayın ilkeleridir. Okurlar bir derginin yayın anlayışına, yazar kadrosuna, yayın yönetmeninin kişiliğine ve seçimlerine güven duydukları için o dergileri izlerler. Bugünün dergilerinde bir güçten düşme olgusu varsa, dergicilik anlayışındaki ilkesizliklerde, kolaycılıklarda, magazinleşme eğilimlerinde aranmalı. Blogları izleyelim, dergilere ne gerek var düşüncesini ise çok çocuksu buldum. Blogların herkesin kendi ürünlerini yayımladıkları alanlar olarak demokratik bir işlev gördükleri kesin ancak son on yılda bloglarda yayımladıklarıyla edebiyat dünyasında adını duyurabilmiş bir yazara rastlamadım. Yeni yazarlar yine edebiyat dergilerinde fark ediliyor. Blogların denetimsizliğine karşın, dergilerde gelen yazıları değerlendiren yayın yönetmenleri var. Bu yazıyı yazarken masamın üzerinde Sözcükler dergisinin MayısHaziran tarihli 31. sayısı duruyor. Dergide en yeni ürünleri yayımlanan yazarlara göz atıyorum. Nâzım Hikmet’in ilk kez yayımlanan bir günlüğünün yanı sıra aralarında Cevat Çapan, Tahsin Yücel, Emin Özdemir, Refik Durbaş, Cemil Kavukçu, Enis Batur, Alova, Şavkar Altınel, Mehmet Başaran, Uğur Kökden, Yüksel Pazarkaya, küçük İskender’in de bulunduğu farklı kuşaklardan 41 yazarın ürünleri yer alıyor. Bu değerli yazarlar, nitelikli edebiyatın örnekleri olarak edebiyat dünyası için yol gösterici oluyorlar. Edebiyat dergilerinin satışları az bulunabilir ama gerçek edebiyat okurlarınca izlendikleri biliniyor. Buna karşın blogların kimlerce ne kadar okunduğunu kim söyleyebilir. Bence Cem Erciyes, edebiyat dergilerini daha yakından izlemeli. Hiç değilse ayda bir gün de köşesinde ya da gazetesinin kültür sayfasında ayın edebiyat dergilerini değerlendiren yazılar yayımlayarak okurlarına daha yararlı olmalı. Konu, “Muzır Kurulu”... Ama kurul bu sefer herhangi bir kitaba ya da dergiye “el atmış” değil. Şimdilik... Geçen hafta PEN Türkiye ve Uluslararası PEN’in işbirliğiyle düzenlenen “Söze Özgürlük” festivali kapsamında “Muzır Neşriyatın Muzırlıkları” başlıklı panel konumuz. Elif Bereketli’nin moderatörlüğünde, yayıncılar Ragıp Zarakolu, Bilge Sancı, avukat Haluk İnanıcı, çevirmen İsmail Yerguz ve İstanbul’da yaşayan Norveçli yazar Eugene Schoulgin Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun “icraat”larını konuştular. İşte “Muzır Neşriyatın Muzırlıkları” panelinden notlar... “Resen çıkan yayınları incelemek ve müstehcenlik bilirkişisi olmak... Muzır ve müstehcenlikleri ihbar etmek... Hem muhbir hem de açılacak davalarda bilirkişi... Bize özgü Türk modeli bir kurum oluşturdu devletimiz.” Avukat İnanıcı, 1927’de kurulan kurulun 86’da, 12 Eylül zihniyetiyle değiştirildiğini, sonrasında kurula başka görevlerin de verildiğini vurguluyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çocukları koruma amacıyla ifade özgürlüğünü sınırlandırıcı değil, kısıtlayıcı kararlar aldığını belirterek muzır yasasının tamamen değiştirilmesi gerektiğini ve muğlak olan “muzır” tanımının atıf yapmadan, doğrudan doğruya yapılması gerektiğini söylüyor. “Bu kurulu hemen lağv etmeliyiz. Muzır tespitini bir yargı organı yapmalı ve suçun adı müstehcenlik olmaktan çıkarılmalı. Bürokratların hayâ duygularına göre ortaya çıkan bir suç olmamalı.” şulduğuna dikkat çekiyor. “Ancak 100 yıl önce yazılmış kitapların bugün yargılanması Avrupa için hayaldir.” Müstehcenliği tanımlarken sadece cinsellik ya da pornografiyle sınırlamanın doğru olmadığını vurgulayan Schoulgin’in Hrant Dink davasından da bir örneği var: “Dink davası boyunca ortaya çıkan gerçeklere rağmen hâkimlerin ve savcıların bunları görmezden gelmesi de müstehcen bir tavır.” Müstehcenliğin hayatın bir parçası olduğunu ve bunu reddetmenin ikiyüzlülük olacağını ifade eden Schoulgin, Türkiye’de pek çok davaya gözlemci olarak girmiş. “Burada pek çok davanın müstehcenlik davalarından farklı olmadığını gözlemliyorum. Türkiye’de güven yok. Yetkililer insanlara çocukmuş gibi davranıyorlar.” 10 kitapları yargı sürecine takılan ve son olarak da William S. Burroughs’un, 50 yıl önce yazdığı “Yumuşak Makine”ye soruşturma açılan Sel Yayıncılık’tan İrfan Sancı “Uslanmıyoruz” diyerek başlıyor konuşmasına ve ekliyor: “Duygusal ve maddi olarak yıpranıyoruz, ama otosansür mekaKOLAJ: MÜGE nizmasının işletilmemesi için bu tarz KAYGUSUZ kitapları yayımlamaya devam ediyoruz.” men toplumu Sancı, Muzır kurulunun son zamanlarda ne de aile kurumunu sorüst üste açtığı davaları mevcut hükümetin politiguluyoruz. Aile kurumunu yüceltiyokalarıyla ilişkilendirmediklerini de özellikle belirtiruz, ama böyle bir yaklaşımla aslında onun da temelleriyor. “Bu kurul, 80 darbesiyle de işlev kazanmış bir Türkni sarsıyoruz” diyor sorunun zihniyet sorunu olduğunu beİslam sentezi. Hükümetler kendi ideolojileri doğrultusunlirterek. da birtakım hükümler dahil ediyorlar, ama bu mekanizSchoulgin ise müstehcenlik tartışmalarının Avrupa genelin ma devlet babanın, bu ülkenin çok köklü bir mantığı. Sade sürdüğünü, ama Türkiye’de bu konunun daha çok konudece AKP hükümetine bağlanamaz.” Zarakolu, 80’lerde kurulun yalnızca müstehcen değil, sınıfsal içerikli yayınları da “muzır” kabul ettiğini dile getiriyor. Neyin edebiyat olduğu konusunda kendilerini yetkili gören kurulu da “muzır cuntası” olarak adlandırıyor Zarakolu. “Ne erkek ege STANBUL ARKEOLOJ MÜZELER ’N N 120. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ Müze çalışanlarına plaket Kültür Servisi Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı (KBGV), İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin 120. kuruluş yıldönümü ve müzenin İstanbul tarihinin yeniden yazılmasını sağlayan Yenikapı, Üsküdar ve Sirkeci kazılarındaki özverili çalışmaları nedeniyle önceki gün bir tören düzenledi. Sultanahmet’teki İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde düzenlenen törende konuşan Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Selim Seval, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin dünyanın sayılı arkeoloji müzeleri arasında olduğunu söyledi. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Zeynep Kızıltan da İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin son yedi yıldır kentin önemli meydan ve kavşaklarında kesintisiz olarak kazılar sürdürdüğünü hatırlatarak, “Zaman zaKBGV Onursal man moral çöküntüleri yaşasak Başkanı Faruk da meslek ilkelerinden ödün ver Pekin ile stanbul meden kentin ve bulunduğumuz Arkeoloji coğrafyanın kültürel değerlerine Müzeleri Müdürü sahip çıkıyoruz. Bu sebeple onu Zeynep Kızıltan. rumuza düzenlenen bu tören bizi çok duygulandırdı” dedi. Konuşmaların ardından, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde 20 yılı aşkın süredir çalışan personele, müze çalışmalarına katkılarından dolayı plaket verildi. BRITISH LIBRARY ŞB RL Ğ YLE B NLERCE K TAP NTERNETTE ‘Google kitaplığı’ Kültür Servisi İnternet arama motoru Google ve British Library (İngiliz Kütüphanesi), binlerce tarih kitabına internet ortamında ulaşma olanağı sağlayacak bir anlaşma sağladı. İnternet kullanıcılarına 1700 ile 1870 yılları arasında yayımlanmış 250 bin metni okuma, araştırma ve kopyalama olanağı tanıyan anlaş ma, önceki gün yapılan açıklamayla duyuruldu. Anlaşmaya göre, çalışmalarda kütüphanenin koleksiyonundan yararlanma olanağıyla birlikte metinlerin kopyalanmasına ilişkin kısıtlama da kaldırılıyor. Bu anlaşma ile British Library’nin 2020 yılına kadar 14 milyon kitap ve bir milyon süreli yayını dijital ortama taşıma hedefine doğru da bir adım atılmış oldu. Dünya çapında başka kütüphanelerle de anlaşması bulunan Google, milyonlarca telif haklı belgeyi internete koymayı planlıyor. Buna tepki gösteren yayın endüstrisi ABD’de yasal mücadele başlatmıştı. Erol Mutlu’dan ilk solo albüm Kültür Servisi Besteci, düzenlemeci Erol Mutlu’nun “Ateş Düşer Şarkılara” adlı ilk solo albümü Kalan Müzik’ten çıktı. Yıllarca AnadoluMezopotamya coğrafyasının halk şarkıları alanında çalışmalar yapan Mutlu, bu kez kendi bestelerini solo albümde topladı. Türkçe ve Kürtçe şarkılardan oluşan albümde şair Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever’in şiirlerinden yaptığı bestelere yer veriliyor. Albüme, perdesiz gitarı ve altı telli “Oğur sazı” ile Erkan Oğur, sesiyle Aynur ve Ahmet Aslan katkıda bulunuyor. ‘Kar Beyaz’ Moskova Film Festivali’nde Kültür Servisi Selim Güneş’in, Sabahattin Ali’nin “Ayran” adlı eserinden senaryolaştırdığı ve yönettiği “Kar Beyaz” adlı filmi, 24 ve 27 Haziran’da “Films Around the World” bölümü kapsamında 33. Moskova Uluslararası Film Festivali’nde gösterilecek. Gösterimler Multiplex Cinema October salonlarında yapılacak. Çekimleri Şavşat, Meydancık ve Maden köyünde gerçekleştirilen filmde, küçük bir dağ köyünde yaşayan 12 yaşındaki Hasan’ın bir günü anlatılıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle