17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 HAZ RAN 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Bir bestecinin özgürlükleri ‘Şems!.. Unutma!..’ ENKA’da Kültür Servisi ENKA Kültür Sanat 23. Yıl Yaz Etkinlikleri bu akşam Özen Yula’nın yazıp yönettiği “Şems!.. Unutma!..” adlı oyuna ev sahipliği yapacak. Bu akşam saat 21.15’te ENKA Eşref Denizhan Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnelenecek oyunda Yetkin Dikiciler, Teoman Kumbaracıbaşı, Sinan Tuzcu, Sema Keçik, Beste Bereket ile Jehan Barbur rol alıyor. Mevlana ile Şems’in hikâyesini, onlar yokken yaşananlara odaklanarak anlatan oyun, 13. yüzyıl Konya’sında Mevlana’nın evine konuk gelen bir hikâyecinin, o evdeki bütün düzeni nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Şems’in kaybolmasının ardından altı kişinin hesaplaşmasını sahneye taşıyan oyun, lirik anlatımını müzikal yapısı ile destekliyor. stanbul Müzik Festivali kapsamında lhan Usmanbaş’a ısmarlanan yapıt, bütün çağlara göndermelerle ve onun kendine has deyişiyle bezenmiş Vaughan Williams da onlardan biri. Handel koral söylemini 20. yüzyıla taşıyabilmiş, yeniden İngiliz müziğini gündeme getirmiş bir besteci. Onu daha iyi tanıyabilmek için 7 numaralı Antartika Senfonisi’ni dinlemenizi öğütlerim. Senfoninin içine bir soprano solo ve koro nakış gibi işlenmiştir. Umarız bir gün bizim orkestralarımız da dağarcıklarına alırlar bu senfoniyi. Tekfen konser programının özenle hazırlanmış kitapçığı için düzenleyenleri kutlamak gerekir. Bu konserin ikinci yarısını dinleyemedim çünkü Haliç’ten uçarcasına İstinye bayırına giderek ENKA’nın açıkhava oditoryumunda Fazıl’ın konserini yakalamam gerekiyordu. Torunun kemanı 16 milyon dolar LONDRA (AA) Geçmişte İngiliz şair Lord Byron’un torunu Lady Anne Blunt’a ait olduğu belirtilen Stradivarius kemanı açık arttırmada 15.9 milyon dolara satıldı. Tarisio müzayede evinde, adı açıklanmayan bir kişi tarafından alınan 1721 tarihli kemanın satışından elde edilen gelir, Japonya’daki tsunami felaketi mağdurlarına bağışlanacak. eçen hafta İstanbullu müzikseverler İstanbul Müzik Festivali etkinlikleri dışında, kentin değişik köşelerinde, değişik konserler izlediler. Benim de festival kapsamında Cem Mansur yönetimindeki Akbank Oda Orkestrası’nı, ENKA Açıkhava Konserleri’nde Fazıl Say’ın konserini ve Haliç Kongre Merkezi’nde Tekfen Orkestrası eşliğindeki Yale Üniversitesi Korosu’nu dinleme fırsatım oldu. Akbank Oda Orkestrası’nın program kitapçığında çalınacak tüm eserler sayfalar boyu anlatılmış. Oysa gecenin en önemli etkinliği olan İlhan Usmanbaş’a ısmarlanan yapıtın ilk seslendirisi için sadece dört satırlık bilgi verilmiş. Çünkü bestecisi, her zamanki sadeliği ve alçakgönüllüğüyle bu kadarcık bilgiyi yeterli görmüş. Dördüncü satırın son cümlesi: “Bu konçerto geçmiş yüzyıllardan bugüne müziğin yol aldığı zikzaklı çizgi üzerinde özgürce bir gidip gelmedir”. Usmanbaş’ın 70 yıllık bestecilik serüveninde, bu kış tamamladığı çalışması bütün çağlara göndermelerle ve onun kendine has deyişiyle bezenmiş. Yaylılarla az sayıda üflemelinin dokuduğu zemin içinde sürprizlerle ortaya çıkan arp inanılmaz bir anlatım katmış müziğe. Bittikten sonra hemen bir kez daha dinleyebilmek istedim bu yapıtı. Hemen, önceki yorumu soğutmadan, dikkat etmem gereken nice ayrıntıyı kaçırmadan... Cem Mansur, her zamanki program düzenleme ustalığını bir kez daha sergiledi bu konserin ikinci yarısında. Usmanbaş’ın yapıtındaki ortama ve aşağı yukarı tekniğe de ayak uyduran Corigliano’nun Voyage’ı ve Liszt’in hüzünlü üç küçük G Fazıl Say her kesimi mutlu etti lhan Usmanbaş lhan Usmanbaş yeni eseri ‘Konçerto’ için “Bu konçerto geçmiş yüzyıllardan bugüne müziğin yol aldığı zikzaklı çizgi üzerinde özgürce bir gidip gelmedir” diyor. güçlü orkestrası Haliç Kongre Merkezi’nde çok etkileyici bir dinleti sundular. Koro üyeleri yılların disiplini içindeki birliktelikleri ve net ağızlarıyla çok başarılıydılar. Jeffrey Douma abartısız olduğu kadar çevik ve ayrıntıları gözeten bir şef. 20. yüzyıl başlarının en önemli İngiliz bestecilerinden Ralph Vaughan Williams’ın (18721956) “Dona Nobis Pacem” adlı dinsel kantatını ilk kez dinledim ve etkilendim. Türk soprano Esin Talınlı’nın sololarında ışıl ışıl sesini ve güzel anlatımını ayrıca övmeliyim. İngiliz müziği Handel’den sonra 200 yıl suskunluğa girmiş ve çağ başında Elgar, Walton gibi kimi bestecilerle yeni kimliğine kavuşmuştur. parçası vardı. Üçüncüsü Amerikalı minimalist besteci John Adams tarafından yeniden düzenlenmişti. Böylece Liszt’i de 20. yüzyıla taşıyarak tamamlandı dinleti. Akbank Oda Orkestrası’nın başarılı yorumunu da ayrıca övmek gerekir. Ancak programın ilk yarısında Beethoven’in 4. konçertosuyla dinlediğimiz Stephan Kovaceviç’in eski yıllarda çok daha nitelikli yorumlarını duyduğumuzu anımsıyorum. Yale Üniversitesi’nin ünlü korosu 150. yılı kutlamaları çerçevesinde yaptığı dünya turnesinde geçen hafta İstanbul’a da uğradı. 250 kişilik Glee Club ve Yale Mezunlar korosu üyeleriyle üç denizin ülkelerinden toplanan Tekfen’in 80 kişilik Fazıl, ENKA Açıkhava Konserleri’nin açılışında herkesi mutlu etti. Türk Halk müziğini, Klasik Türk müziğini, cazı, klasik müziği, etnik müziği ya da yeni dünya müziğini sevenlerin her birini mutlu etti. İlk yarısı kendi bestelerine, ikinci yarısı Liszt’in Sonat’ına ayrılmış programda herkesin gönlüne göre şerbet vardı. Aksak ritmlerden, folklorun vurmalı karakterine, makamsallıktan divan edebiyatı şiirselliğine, Anadolu modlarından çağdaş minimalist tekniğe ve romantizmin doruk bestecisi Liszt’e kadar geniş bir yelpazeyi duyurdu. İlk kez dinlediğimiz iki yapıtı da birbirinden ilginç programlar taşıyordu içlerinde: “Alevi Dedeler Rakı Masası”nda başlıklı kentet sadece üfleme çalgılar için yazılmıştı. Yapıt katman katman örgülerle işlenmiş; her birisi çalgısının ustası sanatçıların seslendirdiği sohbetteki sözler sanki birbirine akıyordu. Öte yanda Kürşat Terci ve Kağan Korad gitar ikilisinin çaldığı “Likya Prensesi”, imge gücüne yelken açıyordu. Liszt’in sonatı ise yeterince ateşli, öfkeli ve bir o kadar da kristal işlemelerle Fazıl’ın ustalığını sergiledi. Konser bittiğinde anfiyi dolduran her yaştan, her kesimden, her kültürden insan mutluydu. [email protected] Kültür Servisi Türkiye ve yurtdışından klasik müzik dünyasının genç yıldızlarını bir araya getiren “Festival Buluşmaları”nın ikincisi bugün saat 20.00’de Süreyya Operası’nda gerçekleştirilecek. Etkileyici performanslarıyla tanınan keman virtüözü Alissa Margulis, En İyi Beethoven Sonat Yorumu Ödülü’nü kemanpiyano ikilisi olarak paylaşan Özcan ve Birsen Ulucan, keman ve viyola sanatçısı Isabelle van Keulen ile BorlettiBuitoni Ödülü’ne değer görülen viyolonsel sanatçısı Christian Poltera’nın aynı sahneyi paylaşacağı konserde beş genç virtüöz, Mahler’in içe dönük lirizmini, Erkin’in romantizmi ve Dvorak’ın Çek ezgileriyle birleştiren bir programla müzikseverlerin karşısında olacak. Kültür Servisi Arter, “Starter” ve “Görünmezlik Taktikleri”nin ardından kişisel bir sergiye, Patricia Piccinini’nin “Beni Bağrına Bas” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Bugün izleyiciyle buluşmaya başlayacak Arter’in ilk üç katına yayılan sergide, Piccinini’nin 1997’den bu yana heykel, yerleştirme, desen ve video gibi farklı mecraları kullanarak ürettiği 20’den fazla işi yer alıyor. İlk bakışta doğaüstü, anormal, hatta ucube gibi görünmelerine rağmen sakin, çocuksu, dost canlısı figürlerin farklı halleriyle izleyiciyi çelişkiye düşüren sanatçı, serginin dün gerçekleştirilen basın toplantısında insanın doğayla ve diğer canlılarla ilişkisini gündeme getirdiğini söyleyerek, bu “şaşırtıcı deneyim” aracılığıyla izleyiciyi doğa kültür, güzellik çirkinlik gibi ikilikleri yeniden gözden geçirmeye davet etmeyi amaçladığını belirtti. Picinini’nin “yaratıkları” tasarlarken silikon, fiber glas, poliüretan, deri ve insan saçı gibi malzemeler kullandığı sergi Arter’in üç katında farklı temalar etrafında kurgulanmış. Giriş katı metaların parlak dünyası ile sanayii sonrası kent ve gündelik hayata dair yorumda bulunuyor. Melez yaratıkların ve soyu tükenmekte olan türler için taşıyıcı annelerin yerleştirildiği birinci kat, çağdaş insanın doğa kurgusu üzerine düşünmeyi öneriyor. Üçüncü katta ise sanatçı, izleyiciyi değişen aile kavramını yeniden sorgulamaya itiyor. 21 Ağustos’a kadar sürecek sergide sanatçının “Davetli Misafir” adlı son çalışması da ilk kez sergileniyor. ‘Kindle Milyon Kulübü’nde ilk bağımsız: John Locke Amazon.com’un Kindle Direct Publishing sistemi ile bir milyondan fazla kitap satan yazarlardan oluşturduğu “Kindle Milyon Kulübü”ne giren ilk bağımsız yazar John Locke oldu. Kulübe katılan önceki yazarlar ise Stieg Larsson, James Patterson, Nora Roberts, Charlaine Harris, Lee Child, Suzanne Collins ve Michael Connelly. Kindle Direct Publishing sistemi ile yazarlar kendi ekitaplarını Amazon üzerinden yayımlayabiliyor ve yüzde 70 civarında telif ücreti ödüyor. Bu şekilde ayda binlerce kitap yayımlanıyor. Fotoğraf: UĞUR DEM R Alissa Margulis Dost canlısı ‘ucube’ Arter Patricia Piccinini’nin ‘Beni Bağrına Bas’ başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor STANBUL MÜZ K FEST VAL ’NDE BUGÜN Klasik müziğin genç yıldızları C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle