17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA HABERLER CHP’nin Elazığ milletvekili adayı Ali Özcan, iktidarın halka verdiği sözleri tutmadığına dikkat çekti: 9 AKP yoksulluğu yönetti SEÇ M GÖNÜLLÜLER Özcan, Kürt sorunu çözülmeden, kardeş kavgası sona ermeden ne istikrar ne de ekonomik büyüme olabileceğine vurgu yaptı. LEYLA TAVŞANOĞLU Sis Perdesinin Ardında En üst düzey komutanlar tutuklanıyor. Tatbikatlar iptal ediliyor. Hem iktidar hem genelkurmay bu konu sanki gayet doğalmış havasında ama herkes öyle olmadığının farkında. Garip bir tiyatro oynanıyor. Gazetelerde bu davalarla ilgili yayınlananlara bakılırsa herkesin kafası karışık. Tarikat evlerinin uçaklarla bombalanacağı gibi akıl almayacak iddialar öne sürülüyor. Davalar bitecek gibi görünmüyor. Uzadıkça uzuyor. Herkes tutuklamaların gereksiz olduğunu söylese de tutuklamalar devam ediyor. Aynı konuyla ilgili sürekli garip iddialar, karşı iddialar, deliller ve çürütmeler yayınlanıyor. Ne iktidardan, ne yargıdan, ne akademisyenlerden ne de konunun artık açık tarafı olan ordudan ses yok. Daha çok yakın geçmişte kendisini doğrudan ilgilendirmeyen konularda bile açıklama yapan askerden ses çıkmıyorsa hükümetten bir açıklama beklemek gerekmez mi? Eğer bu düzeyde komutanların tutuklanmasını gerektirecek kadar tehlikeli bir durum varsa darbe tehlikesi devam mı ediyor? Yoksa orduda bir temizlik ve yenilenme harekâtı mı yapılıyor? Böyleyse bu konuda askerlerle siviller anlaşmış durumda mı yoksa bu sessizlik tarafların aslında birbirine karşı tavrı olarak mı algılanmalı? Eğer böyleyse durum daha da tehlikeli demektir çünkü. Ben Türkiye’deki bu olayların böyle geçiştirilmesini anlamakta güçlük çekiyorum. Belediyeyle ilgili bir konuda bile yetkililerden doğru dürüst açıklama gelmiyor. Şeffaf demokratik yönetim, bırakın bu düzeyde olayları, bir gazetede çıkan söylenti üzerine bile en üst yetkililerin kamuoyuna açıklama yapmasını zorunlu kılar. Bu yapılmadıkça da söylentiler, dedikodular, kuşkular, komplo teorileri devam edip gider. CHP’nin hedeflerini anlatıyorlar OKTAY EK NC CHP’nin Kılıçdaroğlu önderliğindeki seçim kampanyasına “gönüllüler” de katılıyor. Beykoz’da sokak sokak dolaşarak tüm evleri ziyaret eden “Halkın Gönüllüleri”, Kılıçdaroğlu’nun selamını getirdiklerini söyleyerek başladıkları söyleşilerinde CHP’nin politikalarını ve vaatlerini anlatıyorlar. Seçmenlerin dertlerini de paylaşan gönüllüler, ilçedeki 175 bin seçmenden bugüne dek 110 bini ile görüşme olanağı buldular. Sıcak bir karşılama gördüklerini belirten gönüllüler, halkın çoğunun CHP hakkında yetersiz ya da yanlış bilgilere sahip olduğunun da anlaşıldığını vurguluyorlar. Belediyenin AKP’de olduğu Beykoz’da 100 kişiyi bulan katılımla çalıştıklarını belirten gönüllüler, halkın Kılıçdaroğlu’nu dürüst ve güvenilir bulduğunu anımsatıyorlar. Başkanları olmayan, herkesin eşit konumda görev üstlendiği Halkın Gönüllülerinin Kavacık’taki merkezleri ise bir “dershane” gibi... Çalışmalara katılmak isteyenler, önce halkla diyalog ve ev ziyaretlerindeki söyleşi konularının saptanmasında izlenecek yöntemler konusunda bilgilendiriliyor. İTÜ mühendislik fakültesini bitirdikten sonra iş hayatına atılan Ali Özcan hep sosyal demokrat siyasetin içinde olmuş. SODEP’in kurucuları arasında yer alan Özcan, 1990’lı yıllarda SHP ve CHP’nin İstanbul il başkanlığı, CHP parti meclisi üyeliği yapmış. Ali Özcan, 2011 seçimlerine, doğum yeri olan Elazığ’dan CHP birinci sıra adayı olarak giriyor. “Ben ön seçim olmadan milletvekilliğine hiçbir zaman adaylığımı koymayı düşünmedim. 1999’da da CHP sadece İstanbul’da ön seçim yapma kararı aldığı için adaylığımı koymuştum. Ama genel başkanımız çekilmemi isteyince zaten baraj sınırında olduğunu gördüğüm partime zarar vermemek için özveride bulundum” diye anlatıyor. Ali Özcan diyor ki: “Bu seçimde de ön seçimle aday olmayı düşünüyordum ama doğduğum memlekette ön seçim yapılamayacaktı. O yüzden aday olmayı düşünmüyordum. Ama Elazığ il örgütü direndi ve genel merkezi ikna etti.” Leyla Tavşanoğlu’nun sorularını yanıtlayan Elazığ milletvekili adayı Ali Özcan, yüzde 10 barajının seçim sistemindeki en büyük sorun olduğunu belirtti. ‘Türkiye rahat nefes alacak’ “AKP iki dönem iktidara yolsuzluk, yoksulluğu gidermek, sözüyle seçildi. Ama verdiği sözlerin tam aksi davrandı. Ülkenin kaynakları ve değerlerini kendi yandaşlarına aktardı, yandaş medya kurma çalışmalarında kullandı. AKP yoksulluğu bitirmek yerine yönetmeyi tercih etti. Ama halkımız uyandı. Bana göre AKP 12 Haziran’da halkımız tarafından cezalandırılacaktır. Türkiye’nin esas sorunu merkez sağdaki boşluktur. Eğer 2007’de DP baraj altı bıraktırılmamış olsaydı AKP gerileyecek ve Türkiye nefes alacaktı. Ama artık sayın genel başkanımızın dediği gibi Türkiye CHP’yle rahat nefes alacak.” ‘Baraj sistemi varsa adalet olmaz’ CHP’nin Elazığ’dan 34 yıldır milletvekili çıkaramadığına dikkat çeken Ali Özcan, “1980’den sonra sadece 1991 seçimlerinde Aydın Güven Gürkan epeyce büyük bir oy aldı ama o da il barajına takıldığı için milletvekili olamadı” diyor. Türkiye’nin seçimlerde esas sorununun seçim kanunu ve yüzde 10 baraj olduğuna dikkat çeken Özcan, “Eğer siyasi partilerde parti içi demokrasi yoksa ve yüzde 10 barajı varsa o zaman temsilde adalet ve istikrar olmaz” diyor. Özcan Elazığ’a dönerek duygularını anlatıyor: “Doğduğum memlekete bir hizmet borcum var. İş adamlığımda hiçbir zaman siyasetle iş hayatımı karıştırmadım. Hep şeffaf olan ihalelere girdim. Belediyelerle hiç işim olmadı. Sigortasız işçi hiç çalıştırmadım. Zaten. CHP tarafından taşeron işçiliğe son verilecektir.” Özcan, “Kürt sorunu çözülmeden, kardeş kavgası sona ermeden ülkede ne istikrar ne de ekonomik büyüme olabilir” diye konuşuyor. Özcan, Güneydoğu ve Doğu Anadolu kökenli işadamlarının büyük şehirlerde kazandıkları paraları memleketlerine yatırım olarak acaba neden dönüştürmedikleri soruma şöyle yanıt veriyor: “Oralarda yatırım yapmak için teşvikler lazım. Örneğin Elazığ birinci derecede teşvik bölgesi olmalı. Mesut Yılmaz’ın döneminde teşvik yasası çıktı. Ama birinci derecede teşvik bölgeleri arasına Elazığ giremedi. Sebep olarak da Keban Barajı hasılatı ve elde edilen gelirin Elazığ’a gelir gi bi kabul edilmesi oldu. Esas olarak Elazığ’ın turizm bölgesi olması lazım. Hazar Gölü var, kayak turizmi yapılabilir. Bu dünyada başka bir Harput yok. Elazığ’da turizmi teşvik etmemiz lazım.” AKP’li belediyeler turistik otellerde bile içkiyi yasaklarken, Batılı turist akşamları bir bardak bira içemeyecekse Elazığ’a niye gelsin soruma Özcan’ın karşılığı şu oluyor: “En önemli sıkıntımız insanların yaşam tarzlarına müdahale. Din insanla Allah arasında. Bunun arasına siyaset girdiği zaman sistemin düzeni bozuluyor. Turistlerin yaşam tarzına müdahale olabilecek hiçbir engel koymamamız lazım. Onlar da Müslüman ülke olmalarına rağmen ne Fas’ta ne de Tunus’ta gelir kaynakları turizmi sekteye uğratacak bu uygulamalar gördüm.” ÖZKAN SEÇMENE SESLEN YOR: CFR uzmanı Dr. Steven Cook, AnkaraWashington, Türk srail ve ran ilişkilerini değerlendirdi ‘1 Mart tezkeresinde haklıydınız’ Cook, “ srail’le Türkiye arasında ciddi bir sürtüşme çıkması durumunda ABD yüzde 99.9 srail’i destekler” diyor. LEYLA TAVŞANOĞLU Aydınlığı yeniden inşa edeceğiz İstanbul Haber Servisi İstanbul 1. Bölge Bağımsız milletvekili adayı gazeteci Ahmet Tuncay Özkan, Ergenekon kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu için diğer tutuklu milletvekili adayları gibi seçim çalışmalarını internet aracılığıyla yürütüyor. Özkan, “12 Haziran seçimlerinde Anadolu Yakası’ndaki yurttaşlarımız; genç dostlarım; yol arkadaşlarım bizim olanın; Atatürk düşüncesinin yeniden güce, onu seslendirenlerin iktidara yürüyüşünün yolunu açacaklardır. Söz veriyorum: Ahmet Tuncay Özkan’ın bağımsız milletvekilliği Silivri zindanında gömülü olan, geleceğin iktidar tohumudur” dedi. “www.tuncayozkan.com” adlı internet sitesinin yanı sıra çok sayıda sitede açıklamaları yayımlanan Özkan, TBMM’ye Atatürk’ün aydınlanmasını getirmeyi amaçlıyor. Özkan, “Halkımızın oyunu istiyorum. Söz veriyorum. Türkiye’nin geleceğini Atatürk aydınlığıyla yeniden inşa edeceğiz. Türkiye’yi kuşatan karanlığın üzerine güneş gibi doğacağım” ifadelerine yer verdi. Yedi yıldır CFR’de çalışan Steven Cook, Ortadoğu, TürkAmerikan ilişkileri ve Türkiye’deki seçimlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. İsrail’in Washington için çok önemli olduğuna değinen Cook, ABD’yle Türkiye ilişkilerinin tutkalının Soğuk Savaş olduğunu, bugün ise iki ülke çıkarlarının farklılaştığını vurguluyor. Cook, Washington’da pek çok kişinin , “Türkiye’yle stratejik ortak mı yoksa stratejik rakip miyiz?” sorusunu sorduklarına işaret ediyor. L.T. Arap dünyasıyla ilgili olduğunuzu biliyorum da Türkiye’yle ne zaman ilgilenmeye başladınız? S.C. 1992’de ilk kez Türkiye’ye gittim ve ülkeyi karış karış gezdim. Döndüğümde sevgili dostum Alan Makovsky’ye Türkiye’yle ilgili bilgi edinmek için neler okumam gerektiğini sordum. CFR’de Türkiye’yle ilgili yeni bir çalışma başlattık. ‘ lişkilerin çıkmaza girdiği oldu’ L.T. Sizce iki ülke arasındaki ilişkilerin aldığı seyir nedir? Türk dış politikasında eksen kayması olduğu spekülasyonlarına ne diyorsunuz? S.C. Washington’da bir süredir “Türkiye Batı’dan başka yöne mi kaydı?” soruları soruluyor. Türkiye hiç kuşkusuz son yıllarda ekonomik olarak gelişti, siyaseten değişti. Aslında ABDTürkiye ilişkilerindeki tutkal Soğuk Savaştı. Ama Soğuk Savaşın bitiminin üzerinden yirmi yıl geçti. Artık Türkiye ABD’ninkilerden daha farklılaşan çıkarlarını koruyor. Bu durum zaman zaman ilişkilerde sorunlara yol açtı, zaman zaman da çıkarlarımız örtüştü. L.T. Soğuk Savaş bittiğine göre ilişkileri yapıştıran tutkal çözüldü mü? S.C. Sovyetler Birliği’nin dağılışından sonra yeni bir tutkal arıyoruz. Ama bunu henüz bulamadık. Türkiye eskisinden çok farklı bir ülke. Türkiye Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte Orta Asya’ya açıldı. Bugün Ortadoğu’yla ilgili olarak Washington’la Ankara arasında koordinasyon var. Ama her iki hükümet de birbirlerine eleştirel davranıyor. Türk arkadaşlarım bana AKP Hükümeti’nin Ortadoğu’yu çok iyi şın patlak veren halk hareketlerini önceden tahmin edebildi mi? S.C. Washington’da bu halk hareketleri çok büyük şaşkınlıkla karşılanmıştı. Türkiye’nin bölgeyi çok iyi bildiği düşünülüyordu. Kimse olacakları tahmin edemedi. Öte yandan Türkiye’nin bir zorluğu, Ortadoğu’daki otoriter rejimlerle yakın ilişkiler götürmüş olmasıydı. Hopkins Üniversitesi Uluslararası lişkiler Fakültesi’nden Ortadoğu araştırmaları ve ABD dış politikası alanında lisans üstü derecesini, Pennsylvania Üniversitebildiğini ve bölgede var. Gazze olayları si’nden siyaset bilimi doktorasını aldı. Washington’ın Irak ve Mavi Marmara ABD dış politikasına bilgi Savaşında izlediği gemisi olayında Steven ve fikir üretme çalışmaları Ankara’dan çok politikadan çok yapan düşünce kuruluşu Cook kimdir? sert sesler yükseldi. daha zekice bir Council on Foriegn Relapolitika izlediğini Hatta Davutoğlu, tions’da (CFR) yedi yıldır çalışıyor. Arap dünyası ve Türkiye politikaları konusunsöylüyor. Mavi Marmara olada üst düzey araştırma görevlisi. OrL.T. Bizim hüküyının Türkiye’nin 11 tadoğu’da sivil asker ilişkileri ve met Ortadoğu’yu bu Eylül’ü olduğunu söyArap politikaları konusunda ledi ki bu biraz fazlaydı kadar iyi bilmesine karkitaplar yazdı. bu. Öte yandan her alanda temaslarımız sıkı bir biçimde sürüyor. Bu temasların odağında da Başbakanınızla Başkan Obama arasındaki görüşmeler var. Hiç kuşkusuz karşılıklı olarak birbirlerine saygı duyuyorlar. Buna karşın iki ülke 1520 yıl öncesinin aksine farklı yönlerde ilerliyorlar. Bu, Türkiye’nin ABD için önemli bir ülke ve müttefik olmaya devam etmeyeceği demek değil. Ama her alanda stratejik ortak olacağımız beklentilerini de bir yana bırakalım. Yakın tarihe baktığımız zaman ilişkilerimiz hiçbir zaman o kadar da rahat olmadı. Türkiye’de iş başına gelen hükümetlerin ABD’den daha farklı çıkarları vardı. Ama özellikle AKP Hükümeti’nin iç politika çıkarları gereği farklı davranma gibi bir tutumu var. Bundan da siyasi çıkar sağlıyorlar. Başbakan Erdoğan çok zeki, popülist bir siyasetçi. O kadar ki bugün Türkiye’de ABD’ye olan destek yüzde 10’larda. Irak Savaşı ve 1 Mart tezkeresi L.T. Türkiye’de ABD’ye destek ve sempatinin bu kadar düşük olduğu bir dönem hatırlıyor musunuz? S.C. Irak Savaşı ve 1 Mart tezkeresi ilişkilerde dönüm noktasıdır. Türk kamuoyu bizim Irak’a girmemiz üzerine, “Eyvah, ulusal güvenliğimiz zarar görecek,” tepkisini gösterdiler. Haklı da çıktılar. Türkiye’de ABD’ye desteğin bu kadar düşük olmasının bir nedeninin bu olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de bütün siyasi partiler, ABD aleyhtarı propagandaya yatırım yaptılar. Türkiye ABD için her zaman önemli olmaya devam edecek. Başkan Obama, 2009’da seçildikten sonra gittiği Türkiye’de TBMM’de müthiş bir konuşma yapmıştı. Orada model ortaklıktan söz etmişti. Ama her alanda stratejik ortaklık yok. Irak’ta bütünüyle stratejik ortağız. Ama Arapİsrail, İran konusunda Türkiye’yle rakibiz. L.T. Bir habere göre yakında İstanbul’da bir Taliban bürosunun açılması için hazırlıklar var. Siz bu haberi duydunuz mu? S.C. Duydum. ABD, bizim Afganistan’dan çekilme planlarımızdan önce Taliban’la müzakere ediyor. Sanıyorum, buradaki düşünce Taliban’ın farklı olduğu. 1993’te Taliban Afganistan’da iktidarı ele geçirdiği zaman burada memnunlukla karşılanmıştı. Belki Taliban’a İstanbul’da büro açılmasının amacı müzakereleri kolaylaştırmaktır. DSP’L MAHMUT ASLAN: ‘ABD srail’i destekler’ L.T. Nereye gidiyoruz, sorusunu sormanın zamanı değil mi? S.C. Washington’la Ankara arasındaki ikili ilişkilerde gerginlikler yaşanıyor. Tabii ki Arapİsrail çatışması, İran ve onun nükleer teknoloji konularında görüş ayrılıklarımız var. Suriye konusunda işbirliğimiz sürüyor. Irak’ta iyi bir işbirliği geliştirdik. L.T. Ya İsrail’le ilişkiler... S.C. Bu konuda derin görüş farklılıkları sanırım. İsrail her zaman ABD için siyaseten daha önemli olmaya devam edecektir. Türkiye’yle İsrail arasında çok ciddi bir sürtüşme çıksa ABD, yüzde 99.9 İsrail’den yana olacaktır. Kongre’de Türkiye’yle ilgili çok ciddi ve derin şüpheler var. Buna sebep hem Mavi Marmara gemisi olayı hem de BM Güvenlik Konseyi’ndeki İran’a yaptırım uygulanması oylamasıdır. Türkiye İran’la temasları devam ettirmek ve Brezilya’yla ilişkileri geliştirmek istediğini beyan etmiştir. Öte yandan ABD hem kongre hem yönetim olarak yıllarca Ermeni soykırım tasarısında ve Kürt sorununda Türkiye’ye elinden gelen yardımları yapmış, destekleri vermiştir. L.T. Hükümetten bir bakan özellikle PKK’yle mücadelede ABD’den gerekli yardımların alınmadığını söyledi. Buna ne diyeceksiniz? S.C. Algılama farklarına güzel bir örnek Eğitim nitelikli hale gelecek İstanbul Haber Servisi İstanbul’un en genç milletvekili adayı DSP 2. Bölge milletvekili adayı Mahmut Aslan (25), Meclis’e girmesi durumunda ağırlıklı olarak eğitim alanında çalışmalar yürüteceğini belirterek, “Öğrenim kredisi borcu ödeme süresini uzatacağız. Eğitimi nitelikli hale getireceğiz” dedi. DSP Genel Sekreteri ve Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi’nin 2 yıl süreyle danışmanlığını yapan Aslan, Türkiye Cumhuriyeti’nin rejiminin tamamen kayma tehdidi altında olduğunu söyledi. Hasan Erçelebi’nin danışmanlığını yaptığı süre içerisinde çeşitli kanun teklifleri hazırladıklarını ifade eden Aslan, “Öğrenim kredilerinin ödeme süresinin uzamasına yönelik kanun teklifi hazırladım. Ama bunu AKP yasalaştırdı” dedi. Aslan, TBMM’ye girmesi durumunda Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ve laik demokratik rejimini koruyacağını anlattı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle