17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Y Edirne Y Kocaeli Y Çanakkale Y İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak Y Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y Ankara Y 24 29 27 26 30 32 28 20 21 21 20 21 24 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y PB Y B PB Y Y Y Y Y Y 23 24 19 28 29 27 31 23 30 32 27 22 21 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki PB Stockholm B Londra PB AmsterdamPB Brüksel B Paris B Bonn B Münih Y Berlin PB Budapeşte Y Madrid Y Viyana Y 21 18 21 22 22 21 22 19 17 24 26 20 22 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Y Y PB PB PB A PB A PB B Y B B 24 24 25 25 20 26 35 33 27 29 24 31 31 2 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE Tüm bölgelerimiz parçalı ve çok bulutlu; Marmara, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu ile Batman, Siirt ve Mardin çevreleri sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Haziran GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Sağlıkta, hayaller, yalanlar ve gerçekler: 50 iddia, 50 yanıt GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada uğramayan, Kürt sorununda “açılımdan” söz etmeyen CHP’nin, “yeni” kimliğiyle Diyarbakır’da halka inmesi kimi beklentilere yol açtı. Kılıçdaroğlu’nun bugüne dek diğer illerdeki söylemlerini üç aşağı beş yukarı yinelediği gün; Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum… …Ankara’da Kürt sorununa doğrudan bağlantılı, “10 Başlıkta CHP’nin Anayasa Vizyonu” başlıklı raporu basına açıkladı. Batum, Genel Başkanı’nın Diyarbakır konuşması ile, “bu çalışmalarının birbirini tamamlayacağı düşüncesiyle” yeni anayasa vizyonunu aynı gün açıklamayı uygun gördüklerini söylüyor. Oysa Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da Batum’un açıkladığı ilkelerin olası yeni anayasada yer almasına çalışacaklarını duyurabilir; örneğin anayasanın 66 maddesindeki “vatandaşlık” tanımını değiştirmeyi önereceklerini, yeni anayasada “Türk” ifadesinin “Türkiye vatandaşı” diye tanımlanacağını söyleyebilir ve sorunun çözümüne olumlu katkılar yapacaklarını duyumsatabilirdi. Böylece konuşmaya renk getirebilirdi. Acaba Kılıçdaroğlu, Batum’un açıkladığı yürürlükteki anayasadaki değiştirilmesi önerilemeyen ilk 4 maddesinin yeni anayasada korunacağını Diyarbakır’da söylemeye çekindi mi? Kılıçdaroğlu, böylesi olası bir soruyu önceden yanıtlayacağına, her partiden iki üyenin katılacağı Akil Adamlar’ın çözüm olanaklarını araştırıp saptayacağını yinelemekle yetindi. Kılıçdaroğlu Akil Adamlar’ı işaret ediyor. Süheyl Batum’un açıkladığı CHP vizyonu ise; Kürt sorununun çözümüne temel ilkeleri saptayacak yeni anayasa için “Anayasa Meclisi kurulmasını” öneriyor... Akil Adamlar ancak yeni anayasanın temel ilkeleri ışığında çözümler araştırabilir. Kürt sorunu ile yeni anayasa birbirinden ayrı görülebilir mi? Şaşırtıcı gelişme Diyarbakır’a Kılıçdaroğlu ile çıkarma yapan, mitingi ve konuşmayı izleyen çoğu gazetecinin, gerek miting gerekse konuşmayla ilgili saptamalarını yazmamış olmaları. Örneğin (izinliymiş çarşambaları, isteseydi yazabilirdi, çünkü) mitinge hevesle giden Hürriyet yazarı Ahmet Hakan dün gazetedeki köşesinde yoktu! Batum’un açıkladığı CHP raporunu örneğin Hürriyet ve Milliyet gibi gazetelerin önemsememesi, hiç sözünü etmemeleri arka sayfalarda üç beş satırla geçiştirmeleri de dikkat çekiciydi. Mitinge “fazla” yer vermedi medya. Mitingden önce de sonra da; basında beklenen ölçüde izlenimler aktaran yazı ve haber yoktu. Yandaş olmayan medya; acaba ne oldu da günlerce davulunu çaldığı mitinge lakayt kaldı? Mitingden sonra izlenimlerini yalnız CNN Türk’ten Yavuz Oğhan canlı yayında kamuoyuna aktardı. Oğhan’a göre mitingin simgesel bir önemi var. Civar illerden getirilen partililerle meydandaki kalabalık ancak 3 bin dolayında. Kılıçdaroğlu, kente girmeden önce gelen “meydan zayıf” bilgisine aldırış etmiyor. “Olsun” diyor. “Bugünün anlamı kalabalıktan çok daha fazla.” Kepenkler kapanmadı. CHP otobüsü meydana giderken sokak ilgisizdi. Oğhan’a soru: “Kılıçdaroğlu bir şey söyledi mi, yeni mesaj verdi mi?” Mitingi TV’lerden izleyenlerin yorumu ile Oğhan’ın mitingden hemen sonraki saptaması aynı: “Hayır!” Yeni bir şey söylemedi; hatta bugüne kadar söylediklerini de yinelemedi. “Bu kardeşiniz sorunu çözecek! Bölgeye barış getireceğim! Kürt sorununu çözmek Kemal Kılıçdaroğlu’na nasip olacak!” demekle yetiniyor. Vaatler, söylemler güzel! Ama soru bugün de yarın da geçerli: “Sorunu nasıl çözeceksin?” Ama: CHP’nin; Kürt sorununun çözümüne önemli katkıları olacağı umudunu vermesi… …Diyarbakır’da 9 yıl sonra miting yapması abartmamak koşuluyla önemli bir “olay!” TTB’den AKP’ye karne MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) “Sağlıkta, Hayaller, Yalanlar ve Gerçekler” kitapçığında AKP’nin sağlık alanında “başarı” olarak sunduğu faaliyetler irdelendi. Kitapçıkta AKP’nin sağlık alanındaki 50 iddiasına tek tek yanıt verildi. AKP’nin iddialarından bazıları ve TTB’nin yanıtları şöyle:  İstediğim hastanede tedavi oluyorum. TTB: Evet, şimdilerde SGK’yle sözleşme imzalayan özel sağlık kurumlarında tedavi olunabiliyor yalnız küçük bir sorun var. Taburcu olurken önlerine konulan milyarlarca liralık faturayı ödeyebilmeleri gerekiyor!  Hastanelerde rehin kalma ayıbına son verdik. TTB: Evet, hastaneler faturayı ödeyemeyen hastaları artık rehin almıyor. Hastaya senet imzalatılıyor, sonra icra memurları geliyor. Ödeyemeyenlere de hapishane yolu görünüyor.  Artık herkesin sağlık sigortası var. TTB: İşsizlik sigortasından yararlanamayan işsizler, kayıt dışı sektörde çalışanlar, primini ödeyemeyen esnaf ve sanatkârlar, primini ödeyemeyen çiftçiler, 18 yaşını dolduran ve çalışmayan kız çocukları genel sağlık sigortasından yararlanamıyor.  Muayene katılım payı sadece 2 TL olacak. TTB: Genel Sağlık Sigortası’nın yürürlüğe girdiği daha ilk gün muayene ücretlerine zam yapıldı. Uygulama yargıdan döndü ama hükümet yeni bir düzenleme yaparak muayene ücretlerini yüzde 650 arttırdı. Artık her bir muayene için devlet hastanelerinde 8, özel hastanelerde 15 TL muayene ücreti ödeniyor. Üstelik, bu düzenlemelerle, daha önce muayene ücreti ödemeyen SSK’li aktif çalışanlar, yeşil kartlılar, ka ANKARA STANBUL Hekimlerden hükümete tepki Haber Merkezi Yurdun çeşitli yerlerinden Ankara’ya gelen Türk Tabipleri Birliği (TTB) üyesi hekimler, sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti Sağlık Bakanlığı önüne siyah çelenk bırakarak protesto etti. Hekimler, TTB’nin önünden Sağlık Bakanlığı’na kadar sloganlar eşliğinde yürüdü. “Hükümet sorumlu davran şiddeti durdur” yazılı pankart taşıyan hekimler, sık sık “Şiddetin sebebi Tayyip efendi, tüccar değil hekimiz biz, Recep Akdağ sağlığa zararlıdır” sloganları attı. stanbul’da ise stanbul Üniversitesi ( Ü) Asistan Hekimleri nsiyatifi, performansa dayalı sağlık sistemini dün stanbul Tıp Fakültesi Temel Bilimler binası önünde protesto ettiler. Asistan hekimler, talepleri karşılanmadığı taktirde iş bırakacaklarını söylediler. MOSKOVA YÖNET M SANTRALIN KURULACAĞI BÖLGEY NCELEYECEK Akkuyu’ya ‘sismik araştırma’ BAHADIR SEL M D LEK Almanya’dan Tarsus’a dilek mumu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’nın Berlin şehrinde gerçekleşen ITB Fuarı’nda Türkiye tanıtım standında düzenlenen etkinlikte toplanan dilek kâğıtları ve adak mumları Tarsus’taki St. Paul Kilisesi’ne ulaştı. Hıristiyan ziyaretçilere yönelik olarak “St. Paul Kilisesi’ne dileklerinizi yollayın” sloganıyla gerçekleştirilen etkinlikte toplanan, dileklerin iliştirildiği adak mumları 4 Haziran’da kilisede düzenlenecek törenle yakılacak. Şans Topu’ndan 256 biner TL ANKARA (AA) Şans Topu çekilişinde kazanan numaralar “7, 12, 17, 20, 32 ve +1” olarak belirlendi. 5 +1 bilen 2 kişi, 256 bin 895 lira 30’ar kuruş ikramiye kazanırken, 5 bilenler bin 284 lira 80’er kuruş, 4 +1 bilenler 170 lira 10’ar kuruş, 4 bilenler 14 lira 80’er kuruş, 3 +1 bilenler 11’er lira, 3 bilenler 2’şer lira, 2 +1 bilenler 3 lira 60’ar kuruş, 1 +1 bilenler 2 lira 5’er kuruş kazandı. ANKARA Mersin Akkuyu’da Nükleer Santral inşasının temel atma töreni için seçim sonrası Türkiye’de ortaya çıkacak siyasal tabloyu görmek isteyen Moskova yönetiminin, santralın yapılacağı yere ilişkin lisans alınması olarak Enerji Bakanlığı’nın 1976’da verdiği yer lisansından gerekiyor Türkiye Atom Enerjisi Kukuşku duyduğu ortaya çıktı. Bu nedenle Moskova yöneti rumu’nun 1983’ten beri yürürmi, santralın kurulacağı bölge lükte olan Nükleer Tesislere de, yeniden sismik ve tektonik Lisans Verilmesine İlişkin Tüaraştırmalar yapma kararı aldı. züğü’ne göre kurulacak santral Mersin Akkuyu’da nükleer için 3 lisans alınması gerekiyor. santral yapılmasına ilişkin Tür Bunlardan birincisi yer lisansı. kiye ile Rusya arasında devlet Akkuyu’da kurulacak olan santlerarası anlaşmanın imzalan ral, 35 yıl önce 1976’da verilmiş masından sonra dikkatler, in olan yer lisansına dayanıyor. şaatın başlaması sürecine çevrildi. Ancak, Türkiye’deki siyasal gelişmeleri ve seçim sürecini dikkate alan Moskova yönetimi temel atma töreni için 12 Haziran sonrasının beklenmesini isterken, diğer yandan da özellikle deprem riskine ilişkin soru işaretlerini aydınlatma çabası içine girdi. Edinilen bilgilere göre Moskova yönetimi, Türkiye’nin 1976’da verdiği yer lisansının güvenirliğini kabul etBaşbakan Erdoğan daha önce, Mersin Akkuyu’da nükleer santral medi. Bu nedenle Rusinşaası için ‘nisan ya da mayısta ilk kazmanın vurulacağını’söylemişti. ya santralın inşaat sa hasında çevrenin durumunun gözlemlenmesi, rüzgarların yönleri, hızı, ısı değişimlerinin belirlenmesini kapsayan araştırma yapacak. Bunun yanısıra denizin bitişik kesiminde sismik ve tektonik araştırmalar da gerçekleştirilecek. 3 Santralının yapımına ve hazırlık çalışmalarına Türk firmaları da katılacak. Bu çerçevede Enerji ve Çevre Yatırımları şirketi (ENVY) ile sözleşme de imzalandı. Santralının yapımına Türk yapı ve montaj firmaları ve işletmeleri de katılacak. Yalnız reaktör ve ilgili donatım Rus uzmanlarca yapılacak. Öte yandan Rusya ve Türkiye tarafından Türkiye’ye yüksek teknolojiler transfer etme sürecini yola koymakla uğraşacak özel çalışma grubu da kuruluyor. Türkiye’de ilgili üretim temeli meydana getirildiği takdirde nükleer santralın reaktör adasının yardımcı bileşenleri, Türk işletmelerinde üretilebilecek. mu çalışanları ve emeklileri ile aile bireyleri de artık ücret ödemek zorundalar.  Genel sağlık sigortalı bütün vatandaşlar eşit olacak. TTB: SGK özel hastanelere giden vatandaşları ödeme güçlerine göre a, b, c, d, e sınıflarına ayırdı. İlave ücret ödeme gücü olmayan vatandaşlar mecbur kalsalar bile özel hastanelerin kapısından içeri giremeyecek.  18 yaşın altındaki çocuklar koşulsuz olarak genel sağlık sigortası kapsamına alındı. TTB: Annesi, babası sigortalı olmayan ve yeşil kart alamayan ailelerin çocukları genel sağlık sigortasından yararlanamıyor.  Aile hekiminiz sizi doğumdan ölüme kadar izleyecek. TTB: Aile hekimlerinin iş güvencesi yok. Sözleşmesi her an için feshedilebilir, siz de kendinize yeni bir aile hekimi bulmak zorunda kalabilirsiniz.  Aile hekimliğine geçilince sağlık ocaklarındaki gibi yığılma olmayacak. TTB: Dünyanın diğer ülkelerinde bir aile hekimine 15002 bin nüfus bağlı iken Türkiye’de 3 bin 500 4 bin nüfus bağlı. Aile hekimleri bütün gün yoğun bir şekilde hasta bakıyor.  Sağlık çalışanlarına performansa göre ödeme getirdik. Hepsi çok memnun. TTB: Sağlık Bakanlığı’nın bizzat kendi yaptırdığı sağlık personeli memnuniyet araştırması tam aksini söylüyor. Performans çalışma barışını bozdu, mesleki etik değerleri aşındırdı, suiistimalleri arttırdı.  Doktorlar 17 bin lira maaş alıyor. TTB: Kamuda çalışıp o kadar maaş alan tek doktor olsa olsa Sağlık Bakanı’dır.  İlaca erişim kolaylaştı. TTB: SGK’nin bilgisayar sistemi doğru düzgün çalışmadığı için ilacını almak isteyen hastalar eczane eczane dolaşmak zorunda kalıyorlar. Üstelik, SGK birçok ilacı ödeme listesinden çıkarttı. Bu ilaçların parasının tamamını vatandaşlar ceplerinden ödüyor.  Hükümetimiz işçi sağlığına çok önem veriyor, gereken tedbirler alınıyor. TTB: Bursa Mustafakemalpaşa’da 19, Balıkesir Dursunbey’de 13, Zonguldak’ta 30, Edirne Keşan’da 3, Ankara Ostim’de 20, Kahramanmaraş Elbistan’da 9 ölü. Bu ülkede her gün yüzlerce iş kazası yaşanıyor. Her gün üç işçi hayatını kaybediyor, onlarcası yaralanıyor.  Kamu kurumlarında çalışan sağlıkçıların sayısını arttırdık. TTB: Sağlık Bakanlığı kadrolu personel almak yerine hizmetleri taşeron firmalara devretmeyi tercih ediyor. Kamu kurumlarında en çok taşeron çalıştırma yarışında başı Sağlık Bakanlığı çekiyor. 300 bin kamu çalışanının görev yaptığı Bakanlık’ta 118 bin de taşeron işçi çalışıyor.  Sağlıkta yolsuzluklara son verdik. TTB: Sağlıkta yolsuzluklar bitmek bir yana kat be kat arttı. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2010 Raporu’nda yer alan bilgilere göre sağlık sektörü yolsuzlukta birinciliği gene kimselere kaptırmadı. Geçen yılki 155 yolsuzluk operasyonundan 54’ü sağlık alanında gerçekleştirildi.  Türkiye sağlıkta çağ atladı. TTB: Hükümet, Türkiye ekonomisinin dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasıyla övünüyor. Oysa, Birleşmiş Milletler’in sağlık göstergelerini de içeren 2010 yılı İnsani Kalkınma İndeksi’nde Türkiye, 169 ülke arasında 83. sırada yer aldı. şekillendirileceğini ifade ediyorlar. Onlara, AKP’nin iktidar olması yetmiyor, muhalefeti de istiyorlar! AKP çevresindeki iktidar grubu, kendi içinde şu sorunun yanıtını arıyor: Muhalefetimiz nasıl olsun? Bakalım demokrasi daha ne kadar ilerleyecek! Aynı yapının topluma bakışı nasıl? Bunu, Başbakan’ın açıkladığı projelerde, yaptığı konuşmalarda, hükümetin uygulamalarında görmek olası. AKP, toplumun bütün kesimlerinin kontrol edilebileceği ve yönlendirilebileceği bir çark kurdu. Çarkı dört başlıkta toplayabiliriz. İlk sırayı ranttan beslenenlere vermek gerekir. Bu grup aynı zamanda AKP’nin motor gücü. Etkili bir şekilde AKP iktidarının sürmesi için bastırıyorlar. Örneğin Başbakan İstanbul’u boğazlayacağını açıkladı. Rant grubu için bir değil 23 seçimlik fırsat demek! Ankara’da 500 bin nüfuslu yeni bir kent kurulacağını söyledi. Proje her şeyiyle belliymiş; tek kusuru var, yeri belli değil! İkinci ana grup yardımdan beslenenler. Bu kesim sayı olarak çok yüksek ama, etkinlikte rant grubunun çok gerisinde. Yoksulluk AKP için önemli bir yönetim ayağı. Aynı zamanda rant kesimiyle de bağlantılı. Onlara yapılacak yardım da ciddi bir ekonomik döngü. Üçüncü grup, her iktidarın yarattığı “dönem zenginlerini” anımsatıyor. Ancak AKP’ninki çok ileri bir uygulama. Kimi ihaleler öyle yapılmış ki iktidar değişse bile çark değişmeyecek. En azından şu andaki kurgu böyle. Dördüncü grup ise yukarıdaki üç şıkka da girmeyen, kontrol edilmesi zor, o nedenle ne yapıp edip bastırılması, sindirilmesi gerekenler. Bu kesime hapisten ekonomik yaptırımlara kadar her şey uygun! AKP’liler bu çarkın hep böyle kalacağını, hatta giderek daha da sağlamlaştırılabileceğini düşünüyor olabilirler. Bu çok zor, hatta olanaksız. Ne olursa olsun toplum iktidarı değiştirme gücünün tadına vardı. AKP’nin manevra gücünü, bu gücü uygulama yeteneğini elbette teslim etmek gerekir. Ancak “2023’e kadar plan yaptım, her şey kafamdaki gibi olacak” demek de zor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı koltuğunun 2012’de mi yoksa 2014’te mi boşalacağı ikilemi devam ediyor. Yani önümüzdeki yıl belirsiz ama, 2023 belli! AKP 12 Haziran’a önceki iki genel seçimden biraz daha farklı bir iklimde gidiyor. 2002 ve 2007’de iyi kullandıkları bir mağduriyet zemini vardı. Şimdi bu yok. Yer yer denedikleri malzemeler tutmuyor. Mağduriyet, yukarıda sıraladığımız katmanların yapıştırıcısıydı. Üstüne bir de meydan okuma ekliyorlardı. Mağduriyet üstü güç gösterisi! Hiç de fena bir denklem değil! Ancak bu denklem 12 Haziran için istedikleri gibi kurulmuş değil. Gerçek dışı suçlamalara, arayışlara girmelerinin nedeni bu. Sabahattin Eyuboğlu’nun güzel bir sözü var. Diyor ki: “Yalanların en alçağı halka ve çocuklara söylenendir. Çünkü her ikisi de kolay inanır!” Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NDEN UYARI: Cep telefonu kanser yapabilir Dış Haberler Servisi Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu, cep telefonu ve diğer kablosuz iletişim araçlarının “kanserojen olabileceği” uyarısı yaptı. Kurum Başkanı Jonathan Samet, Fransa’da 14 ülkeden 31 kanser uzmanının bir araya geldiği toplantının ardından yaptığı açıklamada, “toplanmaya devam eden kanıtların cep telefonunun şüpheli kanser yapıcı sınıflamasına alınması gerektiğini gösterdiğini” söyledi. Samet, bu sınıflandırmanın cep telefonunun kanser yapma riski olduğu ve kanser riski ile cep telefonu arasındaki ilişkinin yakından izlenmesi gerektiği anlamına geldiğini kaydetti. Kurum, cep telefonu kullanımının bazı tür beyin tümörlerine neden olabileceği riski içerdiğine dikkat çekerek kullanıcılara mümkün olduğunca bu tür aletlerle teması azaltmaları önerisinde de bulundu. Toplantıda uzmanlar, cep telefonunun beyin tümörüne yol açabileceğine ilişkin bulgulara erişildiğini ancak buna ilişkin araştırmaların sürdüğü görüşünü dile getirdiler. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle