25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 2 HAZ RAN 2011 PERŞEMBE kultur@cumhuriyet.com.tr 18 FÜSUN AKATLI’YA SAYGI SEMPOZYUMU VE ÖDÜL TÖREN KÜLTÜR Leyla Erbil’e uzaklardan bir hediye Kültür Servisi Bu yıl ilk kez verilen “Füsun Akatlı Kültür ve Sanat Ödülü” önceki gün Doğuş Üniversitesi’nde düzenlenen “Anlatı, Metinlerarasılık ve İletişim” başlıklı sempozyumun ardından törenle Leyla Erbil’e verildi. Jüri Başkanı Doğan Hızlan ödüllerin her yıl farklı bir dalda verileceğini belirterek “Leyla Erbil’e verilen bu ‘Yaşam Boyu Saygı Ödülü’ ilk ve tek defalıktır. Oybirliğiyle karar alırken adına ödül konanla ödülü alan arasında düşünce, duruş bağının varlığını göz önünde bulundurduk ve ödünsüz büyük bir edebiyatçıya verdik” dedi. Ödülünü Akatlı’nın kızı Zeynep Altıok’la Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mitat Uysal’ın elinden alan Erbil, Füsun Akatlı’nın 40 yıl kadar öncenin zor günlerinde kitabı için yazdığı cesur yazıyı hatırlatarak başladığı konuşmasını, “Geri bırakılmış tabakaları bolca olan bir arabesk dekadansın yaşatıldığı ülkemizde, kendi üstün dilini oluşturabilmiş örnek yazarlardan biriydi. Bugün bana ta uzaklardan yolladığı hediyesini onurla kucaklıyorum” sözleriyle tamamladı. Füsun Akatlı’nın İletişim Bilimleri Bölüm Başkanı olduğu Doğuş Üniversitesi’nin rektörü Uysal ise “Başarılı, özverili, etik kurallara bağlı çalışmalarıyla ardında bugün dahi bizleri bir araya toplayan büyük bir isim bıraktı” sözleriyle başlayan sempozyumu ise Zeynep Altıok sundu. Üç oturumda gerçekleşen sempozyum, Oruç Aruoba, Ahmet Arslan, Kurtuluş Dinçer’in katıldığı Hilmi Yavuz’un yönettiği “Felsefe Penceresinden” oturumuyla başladı. Oturumda Akatlı’nın eğitimi ve üretimiyle esas olarak “felsefeci” olduğu, edebiyat ve sanata problematik yaklaştığı toplum duygusunun çok yüksek olduğu yazılarından alıntılarla anlatıldı. Seçkin Selvi’nin yönettiği “Tiyatro Penceresinden” oturumuna ise Tilbe Saran, öğrencisi Yiğit Sertdemir ve Prof. Dr. Sevda Şener katıldı. Saran, söylemek istediklerini onun satırlarında dolaşarak yazdığı “Füsun’la Uçan Halıda Olmak” mektubuyla anlattı. Sertdemir’in “Ödev verir ama en iyi ödevi kendi yapardı” sözleriyle tanımladığı Akatlı için Sevda Şener, Akatlı’nın çok yaralandığını söyledi. Doğan Hızlan’ın yönettiği “Edebiyat Penceresinden” oturumuna Tahsin Yücel, Selim İleri ve Eray Canberk katıldı. Oturumda Akatlı’nın romandan şiire eleştirilerinin edebiyatımız için örnek olduğu, nitelikli bir felsefeci olmasının yazılarına özgün bir boyut kattığı, edebiyatı kuşatan yazılar yazdığı vurgulandı. Sempozyum Metin Altıok’un Füsun Akatlı’ya yazdığı şiirden Çiğdem Erken’in bestelediği ve yorumladığı şarkı eşliğinde dia gösterisiyle noktalandı. Nâzım Hikmet anılıyor Kültür Servisi Ölümünün 48. yılında usta şair Nâzım Hikmet, ülkemizde ve hayatının son yıllarını geçirdiği Moskova’da 3 Haziran’da düzenlenecek etkinliklerle anılıyor. RusTürk İşadamları Birliği (RTİB) tarafından işadamı Ali Galip Savaşır’ın başkanlığında her yıl Moskova’da düzenlenen anma etkinliği, bu yıl da 3 Haziran sabahı Nâzım Hikmet’in mezarının bulunduğu Novodiyeviçi Sanatkârlar Mezarlığı’ndaki anma töreni ile başlayacak. Törene gazeteciyazar Hıfzı Topuz, şair Ataol Behramoğlu, gazeteci Ece Temelkuran ve halk ozanı Musa Eroğlu da katılacak. İstanbul’da ise Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde yarın saat 20.30’da “Nâzım Gecesi” adı altında, sunum, kısa film gösterimi ve konuşmaların ardından Bizim Tiyatro’nun “Fakir Bir Şimal Kilisesinde Şeytan ile Rahibin Macerası” şiirdrama gösterisi sahelenecek. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde de “Nâzım Günleri” başlığı altında yarın Nâzım Kumpanya ve Nâzım Oyuncuları’nın gösterileri, ayrıca 4 Haziran’da da Türkiye Yazarlar Sendikası ve Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin düzenlediği “Nazım İçin...” başlıklı sunum ve 5 Haziran’da “Nâzım’ın Küba Seyahati” belgeselinin gösterimi gerçekleştirilecek. Eğitim ve Bilişim İşgörenleri Sendikası Adana Şubesi yarın “Nâzım Hikmet Memleket, Memleket Nâzım Hikmet” adlı bir anma etkinliği gerçekleştirecek. Etkinlik saat 19.30’da Anakent Belediyesi Tiyatro Salonu’nda. Urla Nazım Hikmet Platformu ise “Sürgünde” teması ile 3 Haziran’da Demokrasi Parkı’nda, 4 Haziran’da ise Hakan Çeken Kültür Merkezi’nde anma etkinlikleri gerçekleştirecek. Füsun Akatlı’nın kızı Zeynep Altıok ve Leyla Erbil ‘Hasretinden Prangalar Eskittim’in unutulmaz şairi Ahmed Arif’i yirmi yıl önce yitirmiştik Hasretinden prangalar eskittik REF K DURBAŞ Birinciliği kazanan Ali Balkı’nın yapıtı. Kendi hikâyeleri Yoklayın bakalım gençlik günlerinizin hafızasını. kadar çevrelerinde Gençseniz, gençliğinizin yarattıkları anılarını tazeleyin. Yaşlı hikâyeler ile de var iseniz bırakın akıp gitsin günlerin azgın ırmağı haoluyor büyük şiirler. yatınızın mümbit toprağınBugün hem dan... kendisinin hem de Mevsimlerin ırmağı, genşiirinin hikâyesi olan çliğinizin ovalarından, orta yaşlılığınızın vadilerinden, kaç şair, böylesi kaç ihtiyarlığınızın dağlarından şiir var? Bu yüzden sızarken en çok hangi şiirdeğil mi, her geçen lerden tat alırdınız? Ve düşünün, bu lezzettegün seni daha da ki şiirler, hikâyesi olanlar çok özlüyoruz değil midir? Kendi hikâyeAhmed Abi… si ile birlikte şairinin de hikâyesini bağrında taşıyanlar... Bugün “Hasretinden Prangalar Eskittim”in unutulmaz şairi Ahmed Arif’in 20. ölüm yılı. Ahmed Arif’i 20. ölüm yılında yâd etmenin vesilesiyle şiirin “hikâye”sine getirmek istiyorum sözün pusulasını... Dolayısıyla onun “Otuz Üç Kurşun” başlıklı şiirine... Üstadın “Otuz Üç Kurşun” şiiri, 60’lı yıllarda “Seçilmiş Hikâyeler” dergisinde yayımlanmıştır. Aradan birkaç yıl geçmiştir ve Ahmed Arif, Ankara’da bir gazetede çalışmaktadır. Bir gün ziyaretine, Türkiye Öğretmenler Sendikası üyesi bir felsefe hocası gelir. Günün olaylarından konuşurlar. Laf arasında üstat, “Bırakın bu siyaset işlerini, evlenin çoluk çocuğa karışın” diyecek olur. Bunun üzerine felsefe hocası şu hikâyeyi anlatacaktır: “Hapisten çıktık, bizim evde oturuyoruz 78 arkadaş. Olayları konuşuyoruz işte. Anam da bırakın bu işleri diyor senin gibi. Arkadaşlardan biri, bak ana dedi, sana bir şiir okuyayım. Ve başladı senin ‘Otuz Üç Kurşun’ şiirini okumaya. Anam ne dedi biliyor musun? Girin ulan, hepiniz hapse girin. Ben hepinize bakarım.” Ahmed Arif, daha sonra bu olayı şöyle yorumlayacaktır: “Tabii ben bunu dünyada düşünemezdim. Bu, hayat ile şiirin iç içe olduğu bir durum işte...” Hayatının bir hikâyesini de üstadın bizzat kendisi anlatsın: “Ankara’dan beni iki komiser, dört polis götürdü. Serçe kadar canım vardı. Boğazımda kanama vardı. Hastaydım. Ekmek çiğneyemez, yemek yiyemezdim. Zaten zayıf bir çocuktum, büsbütün zayıflamışım. İşte böyle bir günde götürdüler beni... Trenle gidiyoruz. Kompartımanda bir teyze ile bir amca var. Amca galiba demiryolu emeklisi... Yanılmıyorsam kızlarına gidiyorlar. Bir de ben ve dört görevli... Polislerin kocaman tabancaları var, neredeyse dizlerine ulaşacak... Teyze ile konuşuyor EFES P LSEN ONE LOVE FEST VAL 10 YAŞINDA Tek aşkımız müzik Kültür Servisi Bu yıl 10. yaşını kutlayan Efes Pilsen One Love Festival’in tanıtım toplantısı önceki gün festivalin yapılacağı santralistanbul’da düzenlendi. Efes Pilsen tarafından düzenlenen ve 23 Temmuz’da gerçekleştirilecek festivalde, bu yıl alternatif müzik dünyasının öne çıkan grup ve müzisyenlerinden Manic Street Preachers, Suede, Happy Mondays, Editors, Cake ve Nneka sahne alacak. Festivalde ayrıca yerli gruplardan Büyük Ev Ablukada, Sade, Neşeli Milis, Model, Yora, Farfara, Gözyaşı Çetesi, Eva, Sapan, Kırık Çizgi, Seni Görmem İmkânsız, Kitschcraft, Social Inclusion Band, Kısmet Şov, Toz ve Toz, Ece Dorsay, Ricochet, 123 ve Onor Bumbum da performans sergileyecek. Festival, bu yıl sosyal iletişim dünyasına da iddialı bir giriş yapıyor. Festival girişinde tüm katılımcıların bileklerine takılan bileklikler, festival deneyimlerini anında sosyal medyaya taşıyacak temassız iletişim teknolojisine sahip olacak. Böylece katılımcılar festival alanı içinde kurulan aktivasyon merkezlerinde sadece otuz saniyelik bir işlemle Facebook ve Twitter hesaplarını bileklikleri ile eşleştirerek tüm deneyimlerini her an paylaşabilecek. Mabbas ve Murat Beşer’in ‘Geleceğe 20 Açı’ projesi Kültür Servisi İstanbul Swissotel The Bosphorus’un 20. yılı kutlamaları kapsamında, Şişli Belediyesi’nin katkılarıyla “Geleceğe 20 Açı” adlı bir sanat projesi hazırlandı. Aralarında Bedri Baykam, Devrim Erbil, Ergin İnan, Mevlüt Akyıldız, Mustafa Ata, Özdemir Altan, Suzan Batu, Şahin Paksoy ve Temür Köran’ın olduğu toplam 20 sanatçı tarafından yapılan ve “açı” formunu taşıyan 20 yapıt yaz boyunca İstanbul’un çeşitli mekânlarında sergilenecek. Yapıtlar, sonbaharda, Antik AŞ tarafından gerçekleştirilecek bir açıkartırma ile sanatseverlerle buluşacak; satıştan elde edilecek gelir de AÇEV’e (Anne ve Çocuk Eğitim Vakfı) bağışlanacak. lar. Polisler, ‘Koyun tüccarıyız, Erzurum’a gittik, hayvan aldık, İstanbul’da satacağız’ falan diyorlar. Teyze yutmadı tabii... Bu arada da psikolojik bir terör var. Polisin biri gazete okuyor, bir yandan da konuşuyor: ‘Adamın dişinin altına cereyan veriyorlar. Işıklı odaya bir girdi mi hali dumandır.’ Ben hem polisi dinliyor, hem işkenceyi düşünüyorum. Aklıma Fontamara geliyor, Çan Kay Şek’i öldürmek için kendisini arabanın altına atan Çen geliyor. Çen de benim gibi bir felsefe öğrencisi... Kendimi onunla ölçüyorum. Ona göre benim durumum daha iyi... Bu arada polisler horlamaya başladı. Bunun üzerine o teyze fısıltıyla bana sordu: ‘Oğlum nedir halin?’ Şimdi cevap olarak ne diyeyim? Siyasi desem olmaz, üniversite öğrencisi, o da olmaz... Eylemci desem, sosyalistim desem... Tutmayacak... O kadıncağıza bunlar ne ifade edecek? Müthiş bir sıkıntı çektim 510 saniye... Birden ‘Sevdadır bu teyze’ deyiverdim. Nasıl aydınlandı kadıncağızın yüzü... Beni kucaklayıp öpmek istedi. Bir sevgili, bir anne gibiydi. Ömrümce böyle bir anneye, bir ablaya hasret kaldım. Çıkınını açtı, para vermek istedi bana. Almadım. Cebimde de beş liram var. Keşke alsaydım, ama çok utandım. O da garip...” (Refik Durbaş: “Kalbim Dinamit Kuyusu”, Cumhuriyet Kitapları) Diyeceğim, kendi hikâyeleri kadar, çevrelerinde yarattıkları hikâyeler ile de var oluyor büyük şiirler... Ve hikâyesi olan şiirler yaşıyor. Sahi, bugün hem kendisinin, hem şiirinin hikâyesi olan kaç şair, böylesi kaç şiir var? Bu yüzden değil mi her geçen gün, seni daha da çok özlüyoruz Ahmed Abi... (refikdurbas@gmail.com) Suede “Oldies But Goldies” partisi ve DJ ikilisi Novak’ın 3D Disco Partisi de katılımcılara 3 boyutlu bir kulüp ortamı yaratılacak. Gün boyunca arkadaşlarıyla keyifli vakit geçirmek isteyen festival katılımcılarını müzik dolu saatlerin yanı sıra çeşitli sürprizler, ödüller ve yarışmalarla dolu iki eğlenceli gün bekliyor. Birincilik Ödülü Ross Thomson’un Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Ödülü ngiltere’ye Kültür Servisi Aydın Doğan Vakfı tarafından bu yıl 28. kez düzenlenen “Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması”nda İngiliz Ross Thomson’un eseri birinciliği elde etti. Bu yıl, 79 ülkeden 885 sanatçı 2729 karikatür ile katıldığı yarışmada Seçiciler Kurulu’nun değerlendirmesi sonucu, İngiliz karikatürist Ross Thomson’un eseri birinci seçilirken, ikinciliği İsrailli İlya Katz ve üçüncülüğü de Alman Werner Rollow kazandı. Thomson 8 bin dolar, ikinci olan Katz 5 bin dolar, üçüncü olan Rollow 3 bin 500 dolar değerinde ödülün de sahibi oldu. Dereceye giren tüm sanatçılara ayrıca başarılarını simgeleyen heykel ve ödül beratları 18 Ekim’de İstanbul’da düzenlenecek törenle verilecek. Ödül kazanan karikatürler 1–10 Haziran tarihleri arasında, Milta Bodrum Marina Osmanlı Tersanesi Kaymakamlık Sanat Galerisi’nde sergilenecek. NSANLIK ANITI FOTOĞRAF YARIŞMASI SONUÇLANDI Melekler ‘ nsanlık’ı izlerken Kültür Servisi Başbakan Erdoğan’ın “ucube” olarak nitelendirmesinin ardından Kars Belediyesi’nin aldığı kararla yıkımı devam eden heykeltıraş Mehmet Aksoy’a ait “İnsanlık Anıtı” heykeli için düzenlenen fotoğraf yarışması sonuçlandı. Önceki akşam rh+artgalley’deki ödül töreninde yarışmanın birincisi Ali Balkı seçilirken ikinciliğe Şahan Nuhoğlu, üçüncülüğe ise İrem Ahmetoğlu değer görüldü. Mehmet Aksoy, Mehmet Bayhan, Emine Ceylan, İsa Çelik ve Özer Kanburoğlu’nun seçici kurulunu oluşturduğu yarışmada Balkı’nın birincilik alan eserinde, uzay boşluğundaki bir kadın, bir erkek ve bir çocuk melek “İnsanlık Anıtı”na bakıyor. Ödül töreninde konuşan Aksoy, heykelin 25 Nisan’da başlayan yıkım çalışmalarının halen devam ettiğini anımsatarak heykelin başka bir yere taşınmasına ise izin vermeyeceğini söyledi. Aksoy, şöyle devam etti: “Çocuklarımızı kin, nefret, şiddet, kan, intikam, düşmanlık kavramlarıyla kuşatmamalıyız. Onların umut ve sevgi dolu yüreklerini ağırlaştırmamalı, insan olmaya özen C MY B C MY B dirmeliyiz. Sevgiyle kucaklayıp sevgiyle beslemeliyiz. Kalpleri barışa kanat çırpsın, tüy kadar hafif olsun. Ancak böylece insan olma yolunda yürüyebilirler. Ben bu düşünce ve duygularla heykeli yaptım. ‘İnsanlık Anıtı’nın başka bir yere taşınmasını kabul edemem. Heykeli yeniden eski yerinde, Kars’ta görmek istiyorum.” Ödül töreniyle birlikte “İnsanlık Anıtı Fotoğraf Sergisi” de açıldı. Yarışmaya katılan 350 eserden seçilen 50 fotoğrafın yer aldığı sergi, 15 Haziran’a kadar rh+artgallery’de görülebilir. Öte yandan yıkımı süren “İnsanlık Anıtı”nın yalnızca 6 parçası kaldı. Bugüne kadar kesilen parçalardan 3’ü Kars Belediyesi’nin belirlediği çöplük yakınında alana götürüldü, diğer parçalarsa anıt çervesinde bekletiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle