23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 HAZ RAN 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER ANKARA / RİZE (Cumhuriyet) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Hopa’ya giderek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto ederken hayatını kaybeden Metin Lokumcu’nun mezarını ve yaralı polis Servet Erkan’ı hastanede ziyaret edecek. Ayrıca TMOBB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, Türk Tabipler Birliği (TTB) Genel Başkanı Erciş Bilaloğlu ile birlikte, TTB, TMOBB, DİSK ve KESK Genel Merkez yönetimlerinden oluşan 15 kişilik bir heyet de bugün Hopa’ya gelerek incelemelerde bulunacak. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ 9 Kılıçdaroğlu bugün Hopa’da olacak Zehirlenen Rus rehberin durumu ciddi ANTALYA (AA) Sahte içkiden zehirlenerek Bodrum’dan Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne sevk edilen ve yoğun bakım ünitesinde tedavisi süren Rus rehber Viktoria Nikoloeva’nın sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Başhekim Doç. Dr. Abdullah Erdoğan “Hastanın beyin ölümü gerçekleşmedi, beyne kan akımı var. Her gün ölçümü yapılıyor. Ancak sağlık durumu ciddiyetini koruyor. Maalesef beyin fonksiyonlarında herhangi bir iyileşme görülmedi ancak organ yetmezliği yok, diğer organların fonksiyonları iyi. Beyin bilinç düzeyi geri gelmedi. Yoğun bakımda hayata tutunmaya çalışıyor” dedi. ‘Onu da alın, o da gününü görsün’ Hacı Özkan (BES Danıştay Temsilcisi): Gözaltılar yapılırken bir insan olarak buna katlanmam mümkün değildi. “Kolluk görevlilerinin işi insanları dövmek değil, insanları sağlıklı bir şekilde savcılığa teslim etmektir. Bu mu ileri demokrasi, bu mudur hukukun üstünlüğü” diyerek tepki gösterdim. İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kenan Kabak, “Onu da alın, o da gününü görsün” diyerek beni de gözaltına aldırdı. Otobüste 5 saat boyunca her türlü şiddet, hakaret ve darp kesintisiz olarak devam etti. Gece 23.00 sularında Ankara Barosu Başkanı , Metin Feyzioğlu, Ankara Emniyeti’ne girmeyi başarıp, “Nedir bu insanların hali, hiç mi yürek yok sizde. Hâlâ mı kelepçeliyorsu nuz” deyinceye kadar bütün insanlık dışı muamelelerine devam ettiler. (Özkan, bu sırada gözyaşlarını tutamayarak ağlamaya başladı) Hiçbir din, ideoloji, düşünce bunu açıklayamaz. (Özkan bu sözlerin ardından fenalaştı.) Hâlâ orada yaşadıklarımı anama diyemedim. Umarım bu işkenceyi yapanlar analarına söyleyebilmişlerdir. Ankara’daki Hopa eyleminde gözaltına alındıktan sonra polis otobüsünde beş saat boyunca işkence gören Özkan: Ben anlatamadım, umarım yapanlar anlatabilmişlerdir. Gölpınar: Engelli olduğumu söyledim, daha da arttırdılar Tarkan’ın uyuşturucu davası başladı İstanbul Haber Servisi Şarkıcı Tarkan Tevetoğlu’nun da aralarında bulunduğu 17 sanık hakkında “uyuşturucu madde bulundurmak, kullanmak, satmak ve satılmasına aracılık etmek” suçlarından açılan dava dün başladı. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya şarkıcı Tarkan katılmadı. Mahkeme 2 tutuklu sanığın tahliyesine karar verdi. ‘Anama diyemedim’ Polis kaskla kafa attı Ezgi Şahingöz: şkence bizlerde derin izler bıraktı. Bana metal kelepçe takıldı. Cinsel tacize maruz kaldık. Hakaret ve darptan daha çok bizi bu taciz etkilemiştir. Bu çok aşağılayıcı, insanlık onurunu zedeleyiciydi. Otobüse bir grup çevik kuvvet bindi, bir grup indi; hepimizi sıra dayağından geçirdiler. Yüzümdeki iz polisin kaskla kafa atmasıyla oluştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hopa’da emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle sonuçlanan olayları AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto etmek isterken gözaltına alınan eylemciler, polis otobüsü ve emniyette yaşadıklarını anlattı. Şoku üzerlerinden atamayan eylemcilerin yüzlerindeki morluklar, kollarındaki kelepçe izleri halen geçmemiş. Gözaltında, “darp, taciz ve hakarete” uğradıklarını söyleyen eylemciler, “Bu çok aşağılayıcı, insanlık onurunu zedeleyiciydi” dedi. BES üyesi Hacı Özkan ise yaşadıklarını gözyaşları içinde, “Hâlâ orada yaşadıklarımı anama diyemedim. Umarım bu işkenceyi yapanlar analarına söyleyebilmişlerdir” diyerek özetledi. 4 gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakılanlar, dün Mülkiyeliler Birliği’nde basının karşısında çıktı “işkenceyi” söze döktü: Hüseyin Gölpınar (BES üyesi): Orada insan görmedik Özden Kaya (KESK’e bağlı sendikanın yöneticisi): Yaka paça saçlarımdan sürükleyerek götürdüler. Bacaklarımda darp izleri var. Otobüse bindiğimde kâbus başladı. O kadar vahşilerdi ki gelip gidip kelepçeleri sıkıyorlardı. En çok başımızdan darp aldık. Yüzümdeki iz de bir çeviğin yüzüme attığı yumruktan oluştu. Camlar özel filmle kaplı olduğu için dışardan görünmüyordu bize yapılan işkence. Bu yüzden çok rahattılar. Tüm kadın arkadaşlarımıza “o... muamelesi” yapıldı. Bu çeviklerin hiçbirini insan sınıfına sokmuyorum. Biz orada insan görmedik. Oradaki polise Başbakan cesaret başbakan verdi. Metin Feyzioğlu: Zihinsel engelli eşine fuhuş yaptırmış NEVŞEHİR (Cumhuriyet) Nevşehir’de, yüzde 80 zihinsel engelli eşi Müberra Ç’ye (22) zorla fuhuş yaptırdığı ileri sürülen Şefik Ç. (39) ile kendine yardımcı olan Lütfiye Ö. (39) isimli kadın Nevşehir İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince yakalandı. Zihinsel engelli Müberra Ç. de ifadesinde, köy ve kasaba yollarında eşinin kendisine zorla fuhuş yaptırdığını, itiraz ettiği zaman dayak yediğini ve jiletle isminin baş harfini koluna kazıdığını söyledi. Lokumcu’nun son sözü ‘boğazımdan gaz tıktılar’ olmuş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hopa mitingi öncesinde yaşanan olaylarda polisin attığı biber gazıyla yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun son sözlerinin “Boğazımdan içeri biber gazını tıktılar” olduğunu söyledi. Batı Ankara Girişimci ve Sanayici İşadamları Derneği (BAGİAD), savunma mesleği ve hakkına katkıları nedeniyle Feyzioğlu’na onur ödülü verdi. Törende yaptığı konuşmada Feyzioğlu, Hopa’daki olaylarda yaşamını yitiren emekli öğretmen Lokumcu’nun ailesini ziyaret ettiğini söyledi. Feyzioğlu, şöyle konuştu: “Biber gazı belli mesafeden sıkılırsa caydırıcıdır. Daha yakından öldürür. Astım olmanıza gerek yok ölmeniz için. Ve ölmeden, belki öldürülmeden önce, okuldan çıkan çocukları ‘olay olacak burada, hava çok gergin deyip’ meydandan uzaklaştırmış. Darp edilmedi diyorlar. Fotoğrafları öyle demiyor. Vücudunun her yeri darbe almış. Hastanede son nefesini verdikten sonra, hastaneye gelen Başbakanlık koruma görevlilerinin havaya yüzlerce mermi sıkması. Nedir bu?” Feyzioğlu göreve gelmelerinden bu yana Türkiye’yi karış karış gezdiklerini söyleyerek, “Ben ülkemde demokrasi olmadığını yaşayarak görmüş bir insanım. Bu ülkeyi, bir demokrasi illüzyonu içinde yaşadığımızı fark edecek kadar gezdim” dedi. “Türkiye’de bugün demokrasi yok, yargı bağımsızlığı da yok” diyen Feyzioğlu, bununla birlikte insanların umudunu yitirmediğini kaydetti. Feyzioğlu, “Türkiye, acıya, baskıya ve istibdada rağmen hiç bu kadar umutlu olmadı. Çünkü toplum ilk defa ‘Güvenecek kimsem yok’ diyor. İşte bu, demokrasiyi kurmaya başlayacağımız gündür” dedi. nşaat temelinde ceset MALATYA (AA) Malatya’da inşaat temeli için açılan çukurda yaşlı bir erkeğe ait ceset bulundu. Hacı Karvar’a (81) ait olduğu belirlenen ceset, Cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından otopsi yapılmak üzere Malatya Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Keçiören’de patlama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Keçiören’de Mustafa Çolak’a ait gecekondunun deposunda yangın çıktı. Çolak’ın müdahale etmeye çalıştığı sırada depodaki oksijen tüplerinden biri patladı. Ayağından yaralanan Çolak hastaneye kaldırıldı. Yangına müdahale eden itfaiye ekipleri, depodan çok sayıda oksijen tüpü çıkardı. Patlamada çevredeki evler de zarar gördü. Cinsel ve ırksal içerikli küfürlerle psikolojik işkence gördüm. Engelli olduğumu söyledim ama bu sefer de saldırının dozunu iyice arttırdılar. Aldığım darbeler sonucu her iki elimin başparmaklarımda doku kaybı var. Kaburgama aldığım darbe nedeniyle nefes alamıyorum. Suç duyurusu Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, yaşananların adının “orantısız güç” değil “işkence” olduğunu belirterek, “ şkenceciler, cinsel tacizciler aramızda dolaşmaktadırlar. Bu insanlar derhal yakalanmalıdırlar” dedi. TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu da yaşanan sürecin öfkesini kontrol edemeyen 35 polisle açıklanacak bir şey olmadığını, bunun Erdoğan’ın yönlendirmesiyle gerçekleştiğini kaydetti. Basın toplantısının ardından emniyette “kötü muamele gördüklerini” söyleyen eylemciler, polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. muzu söylememize rağmen polis kimlik sormadan gözaltına aldı. Saçımı çekerek götürmeye çalıştılar. Düşen gözlüğümün üstüne polis bilerek bastı. Avukat Pınar arkadaşımız araca dövülerek bindirildi. Duygu ise erkek polislerin taciziyle karşılaştı. “O..., bir yerlerinize bir şeyler yazacağız, şerefsizler” gibi sözler kullanarak taciz ettiler. Bülent Teoman Özkan (ÇHD üyesi Avukat): Avukat olduğu Erdoğan değil diyor, kadrosu meydanlarda kullanıyor. Sağlar: Mağduru oynadılar BARKIN ŞIK / KIVANÇ EL ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde Genelkurmay Başkanlığı tarafından 27 Nisan’da yayımlanan açıklama için, “O konuyu muhtıra olarak kabul etmiyorum” derken yakın çalışma arkadaşları seçim meydanlarında, söz konusu bildiriyi “mağduriyetlerini ve direnişlerini” sembolize eden bir muhtıra olarak tanımlıyor. Ankara kulislerinde, Başbakan Erdoğan’ın 27 Nisan’ı muhtıra olarak tanımlamaktan kaçınmasının arkasında hukuki gerekçeler olduğu belirtiliyor. 27 Nisan’ın muhtıra olarak kabul edilmesi durumunda, “Gereği olarak ne yaptınız? Genelkurmay Başkanı’nı neden görevden almadınız? Savcılığa neden suç duyurusunda bulunmadınız” soruları ortaya çıkıyor. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’daki seçim çalışmaları sırasında, “27 Nisan emuhtırasına boyun eğmediğimiz için halkımız 22 Temmuz 2007 seçimlerinde partimizi tek Elektronik muhtıra tiyatrosu başına ikinci defa iktidara taşıdı” değerlendirmesinde bulundu. AKP Milletvekili Ömer Çelik, Karaman’da, “27 Nisan’ı muhtıra amacıyla yayınladılar ama hükümet boyun eğmeyince kâğıt parçasına döndü. 27 Nisan’da o bildiriyi tebliğ edenler, muhtıra niyetiyle tebliğ etti. Ama tebellüğ eden hükümet o bildiriye verdiği cevapla, muhtıra değil, kâğıt parçası olarak tebellüğ etmiş oldu” diye konuştu. Üçüncü büyük zafer demişti Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, 12 Eylül referandumu öncesinde Seydişehir’de yaptığı konuşma sırasında, “27 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda gece yarısı bir bildiri midir, muhtıra mıdır, ne idiğü belirsiz bir yazıyı bir internet sitesine koydular. Dimdik durduk ,boynumuzu eğmedik, ağlamadık, kork madık ve dedik ki biz bu buyuz, vazifemizi yapacağız. Sandığa gittik 22 Temmuz 2007’de yüzde 47 oy aldık, 347 milletvekili ile yeniden tek başımıza iktidara geldik. Bu üçüncü büyük zaferdir” diye konuşmuştu. Arınç, geçen ocak ayında ise Hatay Dörtyol’daki bir açılış sırasında 27 Nisan 2007’de AKP’li yöneticilerin gözünü korkutmak için gece yarısı inretnetten emuhtıra verildiğini belirterek, “Biz de parti yönetimi olarak dirayetli davranarak, otur yerine kardeşim, sen bizim emrimizde çalışan bir memursun, haddini bil dedik ve boyun eğmedik” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt arasında 4 Mayıs 2007’de gerçekleştirilen Dolmabahçe görüşmesinin perde arka Sağlar: Dolmabahçe’yi açıkla sına ilişkin iddiaları gündeme getiren eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar ise , Erdoğan’ın “Muhtıra değil” açıklamalarına tepki göstererek “Mezara kadar giden sır neydi? Karşılıklı birbirlerine verdikleri sözü tutuyorlar. Toplum mağdur rolü oynayanlardan sandıkta bunun hesabını sormalı” dedi. Sağlar, “Muhtıra değil demekle olacak bir şey değil” dedi. 2007 yılından bu yana 5 yıla yakın sürede AKP yöneticilerinin bakanların hatta Başbakan’ın olayı “muhtıra” olarak kabul ettiğini hatırlatan Sağlar, “Mağdur olan bir siyasi parti olarak seçime girdiler. Muhtırayla mağdur edilmiş konumda kendilerini değerlendirdiler. Başbakan, balkon konuşmasında her türlü engeli yaratmalarına karşın herkesle kucaklaşacağını söyledi. Şimdi döndü dolaştı ‘27 Nisan muhtıra değildir’ dedi. İnsanların kafasında çelişki yaratılıyor” dedi. ‘ laçları verilmedi nöbet geçirdiler’ İstanbul Haber Servisi Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipleri Birliği (TTB), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Kamu Emekçileri Sendikalar Konfederasyonu (KESK) temsilcilerinden oluşan 6 kişilik heyet, Hopa’da yaşanan olaylara ilişkin olarak ilçede yaptıkları incelemeler sonucu hazırladıkları raporu açıkladı. İşkenceye maruz kaldığı belirtilen 13 kişiyle görüşen heyet, söz konusu kişilerde, kaba dayağa bağlı yumuşak doku lezyonları, saç çekilmesine bağlı kıl köklerinde kanamalı saç kaybı ve gaz kanisteri çarpmasına bağlı yumuşak doku lezyonlarını tespit etti. TİHV İstanbul Protokolü Uzmanı Dr. Ümit Ünüvar iki epilepsi hastasına ilaçları verilmediği için söz konusu kişilerin “epilepsi nöbeti” geçirdiği söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle