17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y Y Y Y Y Y Y Y Y Y B Y Y 27 29 27 25 30 32 31 24 25 23 28 26 29 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y Y Y B Y B B B B B PB PB PB 25 30 23 32 31 29 33 37 32 33 25 23 22 HABERLERİN DEVAMI Oslo Y Helsinki B Stockholm PB Londra Y AmsterdamPB Brüksel PB Paris Y Bonn PB Münih Y Berlin PB Budapeşte B Madrid B Viyana B 18 28 24 16 19 19 18 21 23 21 23 25 23 Belgrad Y 24 Sofya PB 22 Roma B 23 Atina A 28 Zürih Y 21 Moskova Y 23 Aşkabat Y 27 Taşkent B 36 Baku B 28 Bişkek Y 34 Tiflis Y 30 Kahire A 39 Şam B 36 Yurdun iç ve batı kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara, Ege, İç Anadolu, batı ve orta Karadeniz ile Isparta, Burdur, Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş, Malatya ve Erzincan çevreleri aralıklı sağanak ve gök gürültülü sağanak; diğer yerler az bulutlu geçecek. Yağışların gece saatlerinde Sinop, Amasya ve Samsun çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Hava sıcaklığı Marmara’ nın güney ve doğusu ile Kuzey Ege’de 4 ila 6 derece olmak üzere iç ve batı kesimlerde azalacak. 10 HAZ RAN 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Haziran GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK olacağından kuşkusu yok RTE’nin; seçimden sonra kuracağı Bakanlar Kurulu’nun bünyesini açıkladı. Seçime üç gün kaldığı sırada AKP liderinin hükümette kaç bakan, kaç yardımcı olacağını açıklamasını yadırgayanlar; çok evvel hükümeti biçimlendirme yetkisi veren yasayı Meclis’ten geçirdiğini nedense anımsamaz görünüyorlar. RTE, her gittiği ilde CHP’ye, MHP’ye ve BDP’ye alabildiğine yükleniyor. CHP ve MHP de, AKP’ye… AKP ve MHP daha önceden bilinen vaatlerini yineliyorlar. CHP ise vaatlerini yinelemekle yetinmiyor; sandığa iki gün kala... … kadın raporu açıklıyor. İçeride dışarıda 12 Haziran seçim sonucu üzerinde tereddüt yok. Uluslararası haber ajansları, araştırma şirketleri ile ünlü kimi gazeteler örneğin Financial Times ve WSJ AKP’nin (RTE’nin) seçimde birinci parti olacağını kimi sakıncaları da ekleyerek yazdılar. FT, AKP “zaferinin” boyutunun önemli olacağına işaret ediyor. Gergin geçen seçim propagandasına karşın, “Sonuçla ilgili fazla şüphe yok” diyor. WSJ ise; RTE’nin rahatça kazanacağı seçim için mücadele ederken “bir yandan da yüzlerce kişiyi mahkemeye verdiğini” yazıyor. ABD’de Stratejik ve Uluslararası Etütler Merkezi’nin (CSİS) yayımladığı raporda AKP’nin “rahat kazanacağı”, aksi bir sonucun “hayret verici bir sürpriz olacağı” belirtiliyor. Dış kaynaklı sonuçlarla, iç kaynaklı anketlerin bugüne dek açıkladığı sonuçlar birbiri ile örtüşüyor. Türkiye’nin önde gelen araştırma kuruluşları (ANAR, AG); en az iki aydır AKP’nin şu veya bu yüzde oyla tek başına yine iktidara geleceğini açıkladılar. Geriye hemen her seçimde anket yarışında başa güreşen Tarhan Erdem’in KONDA’sı kaldı. KONDA da saptadığı sonuçları, dün (9 Haziran) internet sitesinde yayımlandı: 35 Haziran tarihleri arasında; 16 saha çalışması, 2 bin 642 mahallede ve 46 bin 186 denekle yapılan görüşmelerdeki olası sonuçlara göre: AKP’nin olası oy yüzdesinin alt sınırı 44.8, üst sınırı 48.2. Olası sonuç: 46.5. CHP’nin olası oy yüzdesinin alt sınırı 25.1, üst sınırı 28.5. Olası sonuç: 26.8. MHP’nin olası oy yüzdesinin alt sınırı 9.1, üst sınırı 12.4. Olası sonuç: 10.8. BDP’li bağımsızların olası oy yüzdesi 5, üst sınırı 8.4. Olası sonuç: 8.4. Merak konusu olası gelişmeleri irdeleyen değerlendirmelere gelince: “Oy yüzdesinin azalmasının son hafta da sürmesi durumunda”; AKP’nin oy oranının yüzde 45.5 çevresine düşmesi söz konusu. Kamuoyunda kaygılı irdelemelerle günlerdir tartışılan bu konudaki saptama önemli: “AKP tek başına iktidar olacak sayıda milletvekili çıkaracak ama, yeni anayasayı halkoylamasına götürmeden çıkaracak sayıda (367) milletvekili kazanamayacak!” CHP değerlendirmesine gelince: Mayıs 2010’daki Kurultay’dan sonra yüzde 30’a varan oy oranı Eylül 2010’daki halkoylaması ve sonrasında yükselmemiş, yüzde 26 bandında seyretmiştir, diyor KONDA. MHP ise, barajı geçip 3. grup olacak, BDP bağımsızları ise 20’nin üstünde sayıda milletvekili sandalyesi kazanacak. Tabii anketlerin doğruları ne ölçüde saptadığını üç aşağı beş yukarı 12 Haziran gece yarısı göreceğiz. Nihayet hepsi olasılıkları açıklıyor. Propaganda süresince izlenen parti liderleri arasındaki ağız dalaşının seçimden sonra da sürüp sürmeyeceğini merak edenlere, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin bir TV’deki açıklamasını anımsatabiliriz. Hamzaçebi; TV’lerden canlı izlenen “küfürlü, saldırgan söylemlerin seçimden sonra ‘geride’ kalacağını” söyledi ve: “Kemal Bey, Recep Bey… bunların hepsi… latifedir” dedi! 12 Haziran seçimlerinin tartışmasız en çok konuşulan ismi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Gerek parti içi liderlik mücadelesinde attığı radikal adımlar, gerekse seçim kampanyasında CHP’yi daha özgürlükçü, demokratik ve halkçı çizgiye getiren cesur çıkışları nedeniyle. Sadece iktidar partisi AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan değil, parti içindeki rakipleri de Kılıçdaroğlu’nun kampanya boyunca her adımını, her sözünü dikkatle takip etti. Halef selef baş başa değerlendirdi Kılıçdaroğlu’nu Antalya’da karşılayanların en ön sırasında, selefi ve Antalya listesinin başındaki isim olan Baykal var. Otobüste halkı yan yana selamlıyorlar, miting sahnesine de referandumda olduğu gibi el ele çıkıyorlar. Kepez’deki miting alanına kadar da Baykal, Kılıçdaroğlu’na konuşmasında kullanabileceği ufak notlar aktarıyor. Çiftçilerin durumu, kamyoncuların beklentileri. Bölgedeki iflaslardaki artış ve artan icra dairelerinin sayısını tek tek anlatıyor. Miting sonrasında ise partinin iki lider Antalya’da gözlerden uzak bir otelde iki saat süren baş başa bir değerlendirme yapıyorlar. Bakalım bu sır görüşme, 13 Haziran sabahı CHP’yi ne yönde etkileyecek? GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ölçüsü ne olmalı? Kılıçdaroğlu’nun başarı Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra da gözler yine CHP lideri üzerinde olacak. Sandıktan çıkacak sonuç Kılıçdaroğlu’nun kampanyasının ne ölçüde başarılı olduğunu ortaya koyacak. CHP Genel Başkanı olarak girdiği bu ilk seçimde Kılıçdaroğlu için başarı kriteri ne olmalıdır? Kimileri 2007 milletvekili seçimlerinde alınan yüzde 20’yi, kimileri 2009 yerel seçimlerindeki yüzde 23’ü psikolojik sınır görüyor. Kimileri de eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın görevi devrederken söylediği “Partiyi anketlerde yüzde 28’lere taşıdım” mesajının esas alınması gerektiği düşüncesinde. Kılıçdaroğlu: Anketlere nanmıyorum gösterilse de yüzde 28’in altında bir oy oranına isyan sesleri çıkacak gibi. ifade ediyor. çıkmaz Ayata: Liderlik tartışması Kılıçdaroğlu: Anketlere inanmıyorum Aynı soruyu Antalya’ya giderken CHP liderinin kendisine sorduk. Önceki gün Ege’de sekiz ayrı yerde miting düzenlemişti. Antalya’da ise 5560 bin kişi meydana toplanmış birkaç saattir kendisini bekliyordu. “Anketlere inanmıyorum” dedikten sonra şöyle devam etti: “Meydanlar farklı söylüyor. Halkta anket rakamlarıyla çelişen bir ilgi var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sırasında da anketler yüzde 25 gösteriyordu ama sandıktan yüzde 36 oy çıktı. Şimdi de biz yükselişteyiz, AKP de düşüşte.” Baykal: Örgüt muhteşem Antalya mitingi öncesinde telefon görüşmemizde seçim sonrasına kadar CHP hakkında yorum yapmayacağını belirten Baykal, “Son ana kadar örgütümüzle birlikte canımızı dişimize takarak bir oy daha fazla almak için mücadele edeceğiz. CHP örgütü muhteşem çalışıyor. Halkın da ilgisi büyük. İyi bir sonuç almayı arzu ediyoruz” demekle yetinmişti. Gerçekten de Antalya mitingi çok coşkulu geçti. Kılıçdaroğlu ile tüm Türikye’yi dolaşarak kampanyasının anonslarını yapan Barış Bozkurt “Referandumda da gelmiştik. Bu kez çok daha iyiydi” dedi. AKP: Yüzde 25’te sorgulanır Başbakan Tayyip Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden Ankara 1. bölge milletvekili adayı Yalçın Akdoğan, AKP kulislerindeki bakışı şöyle anlatıyor: “Yüzde 30 altı memnuniyetsizlik yaratır, yüzde 25 civarında alırsa başarısı mutlaka sorgulanır.” CHP liderinin en yakın kurmaylarından, partinin Bilim Kültür Platformu Başkanı Prof. Sencer Ayata, seçim öncesinde konuşulacak tüm rakamların yanıltıcı olacağını belirterek, “Halkta Kılıçdaroğlu’na ve yeni CHP’ye olağanüstü bir ilgi var. Kılıçdaroğlu’nun liderliğinin devamında kamuoyunda oluşacak genel kanı belirleyici olacak. Bana göre zaten liderlik tartışmasının yaşanmasına bir sebep kalmayacak” görüşünü dile getiriyor. Bir başka etkili kurmay Erdoğan Toprak ise yüzde 30 sıkınıtsı olmadığını net biçimde SHPDSP ekseninde seçimlere gidildi. 1990’lı yıllarda önce SHPCHPDSP sonra da CHPDSP ekseninde sol oylar paylaşıldı. 2002 seçimlerinde DSP’nin büyük bir varlık gösteremeyeceği kaygısı partinin içinden İsmail Cem liderliğinde YTP’yi doğurdu. Kemal Derviş’in CHP’yi tercih etmesiyle sol kadrolar yeniden saflaştı. 2002 seçimleri merkez sağı ve CHP dışındaki solu tasfiye etti. 2007’de toplum CHPDSP birleşmesi için bastırdı. Seçim takvimi ile CHPDSP’nin vekil pazarlığı atbaşı gitti. 12 Haziran 2011 seçimlerine böylesi tartışmalardan uzak bir iklimde giriliyor. Bir başka açıdan bakıldığında solun 12 Eylül’ün yarattığı büyük tahribatı, ancak 30 yılda giderdiği söylenebilir. Bu süreyi uzun bulanlara merkez sağın durumunu anımsatmak gerekir. Ne yazık ki merkez sağ 12 Eylül yarasını saramadı. DYP ve ANAP birbirlerine vuratutuna istikrarlı bir şekilde adım adım eridi ve 2002 seçimlerinde barajın altında kaldı. İyi niyetli toparlanma girişimleri sonuç vermedi. 12 Eylül ürünü olan AKP, merkez sağı önce içinde önemli damarlardan biri olarak tuttu. Güçlenince de tümüyle eritti. AKP sağ kadroları içinde eritti ama merkez sağ tabanı tümüyle bünyesine katamadı. Bu konuda her bölgeye ilişkin söylenebilecek farklı şeyler var. Benzer durum solun başına da gelebilirdi. CHP’nin kökleri ve gövdesi buna izin vermedi. Seçimlere çok kısa bir süre kaldı. Artık kararsız seçmen de büyük ölçüde kararını verdi. Gönlüm CHP’nin tek başına iktidar olacak güce ulaşmasını, CHP dışındaki sol yelpazenin seçimlerden güçlü çıkmasını diliyor. AKP’nin yarattığı tahribat, ancak böyle bir güçlü karşı koyma ile giderilmeye başlanabilir. Bütün mesele solun toplum içinde çoğalabilmesiydi. Bu seçimlerde CHP bunu başardı. İstanbul Barosu’nun son seçimlerinde ilginç bir durum yaşandı. Mevcut ulusalcı yönetim iki ayrı listeyle seçime girdi. Oylar bölünebilir, aradan başka bir liste çıkabilirdi. Öyle olmadı, iki ulusalcı liste oylarını ikiye katladı. Çünkü birbirleriyle uğraşmaktan çok, hedef kitlenin içinde çoğalmaya çalışmışlardı. CHP’deki yenilenme bu seçimin tartışılan konularından biri oldu. İletişim çağındayız... Soralım: En yeni cep telefonunun ne kadar ömrü olur? Bir anlamda partiler de öyle. Özlerini koruyarak, halka ulaşma yöntemlerini, politikalarını sürekli yenilemek durumundalar. Bir yanıyla bu yenileşmeyi başaran CHP öteki yanıyla Türkiye’nin tarihidir, Anadolu’dur... Ege’nin zeytini, üzümü, inciridir. Trakya’nın ayçiçeğidir. Karadeniz’in mısırıdır, fındığıdır, hamsisidir. İç Anadolu’nun buğdayıdır. Akdeniz’in pamuğudur, narenciyesidir. Doğu Anadolu’nun balıdır, yaylalarıdır. Güneydoğu’nun karpuzu, sütüdür. En güçsüz olduğu ilin dağ köyünde bile mutlaka 40’lık çivi gibi çakılı duran bir CHP’li vardır. CHP kendisini 21. yüzyıla taşımıştır. Şimdi iktidara taşımak zorundadır. Geriye gidişi durdurmanın başlıca yolu da budur. ‘BÜYÜKANIT’A ŞÜKRAN SUNUYOR’ Başbakan Erdoğan’ın, “27 Nisan muhtıra değildi” açıklamasını da CHP lideri şöyle değerlendirdi: “Kendisini iktidar yapan Yaşar Büyükanıt’a şükranlarını sunuyor... Hükümetinin hukuki sorumluluğu olmasın diye muhtıra diyemiyor. Savcı çağırıp sorsa Büyükanıt ne diyecek? ‘Başbakan bana üstün hizmet madalyası verdi’ diyecek.” BAŞBAKAN YARGIYI YÖNLEND R YOR CHP listesinde Silivri’de iki yılı aşkın bir süredir tutuklu tutulan iki Ergenekon sanığı da var. Başbakan Erdoğan’ın tutuklu Ergenekon sanıklarının milletvekili olmasının kesinlik taşımadığı yönündeki ifadelerini hatırlattığımızda, “Kararı yargı verecek. Başbakan yargıyı yönlendirmeye çalışıyor” karşılığını veriyor. Muhalifler: ‘Kendileri yüzde 30 dedi’ Parti içindeki muhalifler, Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarının açıklamalarına işaret ederek çıtayı yüzde 30’a çıkarmış durumda. Bir ya da iki puan altına tolerans BRAH M ŞAH N’DE ELE GEÇ R LEN S1 L STES NDE ADI OLAN ÜSTEĞMEN TAYLAN ÖZGÜR KIRMIZI ‘Şahin de biz de kandırıldık’ HAT CE TUNCER İkinci Ergenekon davasında, Eski Emniyet Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’e, suikast timi olduğu iddia edilen “S1” adlı listedeki asker sanıkların isim ve künye bilgilerini verdiği iddia edilen üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı, “Şahin’in Genelkurmay’da terörle mücadelede oluşturulacak bir yapının başına getirildiğini sandığını” söyledi. Kırmızı, “Şırnak’ta görev yapıyorduk. Daha etkin bir çalışma diye kabul etmiş olabilirim. İbrahim Şahin’in illegal bir amacı yokmuş, ama böyle bir şey de yokmuş. Şahin kandırılmış, biz de kandırılmışız. Bunun için bu kadar tutuklu kalmalı mıydım” dedi. Davanın 125. oturumunda Başkan Köksal Şengün, Kırmızı’yı sanık kürsüsüne çağırdı. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in soruları üzerine Kırmızı, Tokat Reşadiye’de görevli olduğu bölükte Şahin’in kendisini ziyaret ettiğini, 20062008 yıllarında Şahin ile sadece telefon görüşmeleri olduğunu anlattı. Pekgüzel’in “Şahin sizden sırtınızı dönebileceğiniz arkadaşlarınızın ismini istiyor. Bunu hangi samimiyetle yapıyor” sorusu üzerine Kırmızı “Yaptığım görevler güven yaratmış olabilir” dedi. Kırmızı, Şahin’in 4 Kasım 2008’de telefonda anlattıklarını, medyada yer alan terörle mücadelede yeni bir yapılanmaya gidileceğini haberleriyle bağdaştırdığını, bu konuda kendisine görev verileceğini sandığını söyledi. “Genelkurmay’da subay yok mu? Neden emekli biri getirilsin” sorusu üzerine Kırmızı, “Genelkurmay karargâhına atanan bir komutana Şahin’in ‘Girişçıkışı var mı’ diye sordum” dedi. Kelle savaşları var Pekgüzel, asker bir arkadaşının telefonda görüşmesinde Şırnak’taki görevinden yakınırken kullandığı “Burada kelle sa vaşları var” şeklindeki sözlerinin anlamını sordu. Kırmızı, “Koordinasyonsuzluktan yakınıyorum. ‘Kelle savaşı’ abartılı bir cümle” dedi. Kırmızı, Isparta Uluborlu Jandarma Komutanlığı’nda görevli Başçavuş Hüseyin Çoban’ın telefon görüşmesinde Şırnak’ta çeşitli askeri birimlerde görevli komutanlarla ilgili “O, ona diyor parsayı ona kaptırmıycam” sözlerini “Parsa falan yok. Böyle şeyler konuşurlar” şeklinde açıkladı. Pekgüzel, Çoban’ın “İtirafçıları alırdık, İl Jandarma Komutanlığı’nın mıntıkasında vururduk. Ondan sonra Tayfun Paşa, paşa oldu. Götürüp götürüp orda vuruyorduk” şeklindeki sözlerini anımsatınca Kırmızı “Böyle bir şey yok. Kimseyi alıp başka bir yerde vuramazsın” dedi. Erdoğan da hükümlü Üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu, İbrahim Şahin’in Susurluk davasından hükümlü olduğuna dikkat çekerek Kırmızı’ya “Bir subay olarak emekli ve sabıkalı bir emniyet mensubunun Genelkurmay’da oluşturulacak birimin başına getirilmesi anormal değil midir” diye sordu. Kırmızı ise “Komutanlarla görüştüğünü söylüyordu, yüz yüze görüşmediğini bilsem sorardım” diye konuştu. Üye Hâkim Hasan Hüseyin Özese’nin “İbrahim Şahin’in terörle mücalede müsteşarı olabileceğini inanıyor muydunuz” sorusuna Kırmızı “Bu ülkede herkes her şey olabilir” diye yanıt verdi. Kırmızı’nın avukatı Demir, Kırmızı’nın soruya yanıtının mahkeme heyetinde rahatsızlığa neden olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: “Müvekkilim Taylan Özgür Kırmızı’ya en çok bir sabıkalıya nasıl inandığı soruldu. Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya, meslekten atıldı, yasa değişti, cumhuriyet savcısı olarak görev yapacak. Recep Tayyip Erdoğan, halkı kin ve nefrete tahrik etmekten hüküm giydi başbakan oldu. Deniz Baykal, 12 Eylül’de yargılandı. Bana sorsanız İbrahim Şahin müsteşar olabilir mı? Siyasi tarihimize baktığımda ‘olur’ derim. Susurluk tarihinde 17 yaşında olan bir insan için bu soru pek bir şey ifade etmeyecektir.” Balyoz davasında tutuklu olan emekli orgeneral Çetin Doğan koğuş arkadaşlarıyla. Albay Çillioğlu’nun mezarı açıldı DÜZCE (Cumhuriyet) Tunceli Jandarma Komutanı’yken 1994’te intihar ettiği ileri sürülen Albay Kazım Çillioğlu’nun mezarı Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın kararıyla açıldı. Düzce’nin Kaynaşlı ilçesine bağlı Sarıçökek köyüne giden Düzce Cumhuriyet Savcılığı’ndan görevliler ile jandarma ve polis ekipleri, Albay Kazım Çillioğlu’nun mezarını açmak için çalışma başlattı. Albay Çillioğlu’nun oğlu Gökhan Çillioğlu’nun da refakat ettiği çalışmalar sırasında görüntü almaya çalışan gazetecilere jandarma izin vermedi. Çalışmalara Ankara’dan gelen bir kriminoloji ekibi de eşlik etti. Tunceli Jandarma Alay Komutanlığı görevini yürütürken lojmanında ölü bulunduktan sonra dış otopsisi yapılarak “intihar ettiği” sonucuna varılan Çillioğlu ile ilgili soruşturma dosyası, oğlu Gökhan Çillioğlu’nun müracaatı üzerine yeniden açılmıştı. Gökhan Çillioğlu, 2010 yılı sonunda savcılığa başvurarak babasının suikast sonucu öldüğünü ileri sürmüştü. Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı da ailenin talebi üzerine dosyayı yeniden açmıştı. Soruşturma kapsamında, olayın yaşandığı tarihte Tunceli Valisi olan Atıl Üzülgen ile birlikte dönemin cumhuriyet savcısı, kurmay başkanı, jandarma bölük komutanı, Çillioğlu’nun korumaları ve MİT görevlilerinin de aralarında yer aldığı birçok ismin ifadelerine başvurulmuştu. Çetin Doğan: Adalet için çalışacağım İstanbul Haber Servisi İstanbul 2. bölgeden bağımsız milletvekili adayı, Balyoz davası tutuklu sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan, “Eğer seçilirsem ülkemizde zulmün aracı haline gelen adaleti yeniden mülkün temeli haline getirmek için var gücümle çalışacağım” dedi. Avukatı Hüseyin Ersöz’ün bildirdiğine göre, Silivri 5 No’lu L Tipi Cezaevi’nde, emekli Tümamiral Deniz Kutluk ve emekli Tümamiral Mustafa Aydın Gürül’le birlikte kalan Doğan, her gün sabah saat 07.00’da güne başlıyor. Silivri Açık Cezaevi’nden, tansiyon ve kalp rahatsızlıkları olanlar için gelen diyet yemeklerin bile yağlı olduğunu söyleyen Doğan, yemeklerin yağını süzerek yediklerini, yemeği zeytinyağı, domates ve çeşitli garnitürlerle zenginleştirmek ve diyete daha uygun bir hale getirmekle görevli olduğunu ifade ediyor. Koğuş arkadaşlarından erken kalktığı için bulaşıkları da yıkayan Doğan, “Cezaevinde kader birliği var. Burada aynı davada yargılanan kardeşleriz. Rütbe ya da yaş farkı gözetmeksizin herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeye çalışıyor” diyor. Cezaevi günlerini, kitap ve gazete okumak, gazete yazıları üzerine çalışmak ve seçim çalışmalarına yoğunlaşmakla geçiren Doğan, eşi Nilgün Doğan’ın mücadelesini gururla izlediğini ifade ediyor: “Eşim benim için değil, tüm Balyoz davası sanıkları ve Türkiye için bir mücadele veriyor. Bu mücadelesini kendisini yalnız bıraktığım için buruk ama yine de gururla izliyorum. Eşimin ne kadar yorulduğunu her şeye her yere yetişmek için ne fedakârlıklar yaptığını görerek onunla gurur duyuyorum ve onu ne çok sevdiğimi de bu vesileyle daha iyi anlıyorum.” şkence iddiası İstanbul Haber Servisi Halk Cephesi üyeleri, Alibeyköy’de polisin yurttaşlara yönelik baskılarını protesto etti. Alibeyköy Çayan Mahallesi’nde toplanan Halk Cephesi üyeleri, “İşkence yapmak şerefsizliktir” pankartı açıp “Baskılar bizi yıldıramaz”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Kahrolsun faşizm, yaşasın mücadelemiz” sloganları attı. Grup adına açıklama yapan Bahar Ertürk, Çayan Mahallesi’nde, polisin yurttaşları haksız yere gözaltına aldığını öne sürerek şunları kaydetti: “Gözaltına alınanlara yapılan işkenceler daha polis araçlarında başlamış, Alibeyköy Polis Karakolu’nda devam etmiştir. Bu karakolun bahçesinde insanlar tanınmayacak hale getirilmiştir. Demokrasi söylemleri birer aldatmaca ve yalandır. Gerçek, Alibeyköy Polis Karakolu’nun bahçesinde yaşananlar ve gözaltından çıkan insanların halleridir. Alibeyköy Karakolu’nun işkenceciliğini teşhir ediyoruz.” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle