23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 MAYIS 2011 PAZAR kultur@cumhuriyet.com.tr 20 ‘Genç Osman’ oyununun yönetmeni Şakir Gürzumar, oyunu ve ortaya çıkan krizi değerlendirdi. CEREN ÇIPLAK KÜLTÜR ‘Oyuncularımın arkasındayım’ “İstanbullular”ı, daha doğrusu Genç Osman’a söz atan oyuncuları seyircilerin sağına ve soluna yerleştirdim. Böyle olunca seyirci halkı simgelemiş oldu. Bu yöntemle seyirciyi oyunun içine alıyorum aslında. Finaldeki “Genç Osman”ın asılma sahnesine gidebilmek için, insanlar o kadar çığırından çıkmış ki koskoca padişahı yok ediyorlar, sadece padişahı değil İslamın halifesini asıyorlar o çığırından çıkmayı iyi vereceksiniz ki, finaldeki asma sahnesi inandırıcı olsun. O yüzden bu sahnede eğlencenin lış anlaşılma var. Oyunda ortaya çıkan durumu “doz aşımı” olarak niteleyebilirim. Kişiden şikâyetçi değilim. Tolga Tuncer disiplinsiz biri değildir, gözümle görmediğim bir şeye inanmam. Bizde oyunların raporu tutulur, o günkü oyun raporunda “oyun normal geçmiştir” diye yazıyor. Zaman zaman oyuncular kendi oyunları içinde boşluğa düşebilirler. Bu düşmeler içersinde bu tür doz aşımları olabiliyor. Ancak böyle bir doz aşımı da bir oyuncuyu hedef haline getirmemeli. Ben her zaman oyuncularımın arkasındayımdır. Doz aşımına seyirci tepki verebilir, ama bu tepki de o kadar büyümemeliydi. Sorun daha yumuşak bir geçişle çözülebilirdi. Neticede sahnede seyrettiğimiz şey bir sanat ürünü, ortaya çıkan sonuç bir “kriz” olmamalıydı. Siz bu tür bir duruma, o ana tanık olsaydınız oyunun yönetmeni olarak nasıl bir tutum sergilerdiniz? Uyarırdım sadece. Eminim bir daha da yapılmazdı. Oyunu bir ay önce izlediğimde hiçbir sorun yoktu, sadece seyirciyle oynamayı biraz daha arttırmışlardı. Yaşanan krizin ardından “Curcuna” sahnesini yeniden yapılandırdığınıza ilişkin haberler çıktı. Böyle bir girişiminiz oldu mu? Hayır. Kesinlikle böyle bir durum yaşanmadı. Şu anda da oyun sahneye konduğu biçimde oynanmakta. hep seninle paylaştığımdan, sanki benim çocukluğum hiç bitmiyormuş gibi geliyor bana… Benim Canım Annem… Benim Canım Annem, Bugünün “Anneler Günü” olması, sana seslenmem, seninle konuşmam için sadece ve sadece bir bahane… Bunu sen de, ben de, tüm okurlar da elbet biliyor… Bir de yine biliyoruz ki, sana seslenmek, senin aracılığınla tüm anneleri, tüm çocukları kucaklama isteğimden ve niyetimden başka bir şey değil… Kimileri bugünü tam bir tüketim yarışına soksa da, ben yine de fırsat bu fırsat annelere sarılmak için kullanıyorum bu özel günü. Canım Anam, Sen “gideli”, yedi yıl olmuş. Kimi zaman dün gibi, kimi zaman tüm bir ömür ya da yetmiş yıl gibi… Yaşadığımız korkunç haksızlıklar karşısında hep, iyi ki yoksun diyorum. Örneğin basına yönelik baskılar, haksızlık, hukuksuzluk, tehdit karşısında, arkadaşlarıma, meslektaşlarıma reva görülen zulüm karşısında hem nasıl öfkelenip isyan edeceğini, protesto yürüyüşlerine katılacağını; hem de korku ve endişeden bin kez “ölüp”, aman yavrum dikkatli ol tembihlerini geçeceğini görüyor gibiyim. Sanki bu baskı ve tehdidin “dikkat”le ilintisi olabilirmiş gibi… Canım Anam, o var diye kendimi bu ülkede, bu dünyada daha güvende, daha zengin, daha “insan gibi” hissettiğim Halit Çelenk’i de kaybettik… “Koca Çınar”, üç fidanla buluştu. Bize, ona bir kez daha teşekkür etmek düştü. Benim canım arkadaşım, annem, yaşadığımız güzellikler karşısında da eksikliğin hep omuz başımda… Sanki birlikte izliyor, birlikte değerlendiriyoruz yaşadıklarımı… Bütün o güzellikleri, yaratıcı eylemleri, sanatsal etkinlikleri sanki sana anlatırmış gibi, okurlara anlatıyorum. Hani derler ya, “insanın çocukluğu, annenin ölümüyle biter” diye… Belki de yaşamın en değerli anlarını “Tiyatroda Sümeyye Krizi” adıyla konuşulan, tartışmalara yol açan, iki buçuk yılda yaklaşık 200 kez oynanan “Genç Osman” oyununun yönetmeni, İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Şakir Gürzumar oyunu ve ortaya çıkan krizi değerlendirdi. Ankara Devlet Tiyatroları’nda 8 Nisan’da sahnelenen Turan Oflazoğlu’nun “Genç Osman” adlı oyununda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’ın oyuncu Tolga Tuncer tarafından hakarete uğradığı iddiası bir süre gündemi meşgul etmiş, olayın ardından da Devlet Tiyatroları’nın kapanması tartışmaları yeniden gündeme gelmişti. Gürzumar, temsil sırasında ortaya çıkan durumu “doz aşımı” olarak nitelemekle birlikte, böyle bir doz aşımının bir oyuncuyu hedef haline getirmemesi gerektiğini vurguluyor. Oyunu Adana ve Trabzon’dan sonra üçüncü kez Ankara’da sahneye koyan Gürzumar, “Tolga Tuncer disiplinsiz biri değildir, ben gözümle görmediğim bir şeye inanmam. Zaman zaman oyuncular kendi oyunları içinde boşluğa düşebilirler. Ben her zaman oyuncularımın arkasındayım. Doz aşımına seyirci tepki verebilir ama bu tepki de o kadar büyümemeliydi. Sorun daha yumuşak bir geçişle çözülebilirdi” diyor. Mustafa Kemal’in düşünmüş olduğu birçok olguyu o çağda akla getirmiştir. Bunlar içerisinde tekeşlilik, Kuran’ın Türkçeleştirilmesi, kıyafet devrimi var. Kıyafet devrimi derken kavuklar, kaftanların çıkması gibi. O dönemde de yeniçeri ve sipahi ocakları, yani ordu çok gevşemiş bir vaziyette, emir dinlemez haldeler. Talim yapmıyorlar, sokaklarda soytarılık yapıyorlar, bunların karşılığında para topluyorlar, bunları da kıyafet değiştirerek, zenne kılığına girerek ellerinde teflerle, darbukalarla yapıyorlar, ki Tolga Tuncer’in disiplinsiz bir oyuncu olmadığını söyleyen Gürzumar, “Doz aşımına seyirci tepki verebilir ama bu tepki o kadar büyümemeliydi” diyor. Olayın patlak verdiği “Curcuna” sahnesinin interaktif bir sahne olduğunu belirten yönetmen, Devlet Tiyatroları’nın Türk tiyatrosunun dinamiği olduğunu söylüyor. ‘Tiyatronun görevi uyarmak’ Bir süre gündemde çokça yer alan bu oyunu sahneleme nedeninizden söz eder misiniz? Tiyatronun görevi uyarmaktır. Bugüne kadar sahneye yaklaşık 70 oyun koydum, bu oyunların çoğu da uyarıcı özellikler taşır. Şüphesiz tiyatronun bir görevi de düşünceyi açmaktır, her metin de bir söz söyler. “Genç Osman” oyunu da öyle. Genç Osman dönemi, yani Sultan Osman dönemi Osmanlı tarihi içerisinde çok talihsiz bir dönemdir. 17 yaşındaki Sultan Osman, Osmanlı Hanedanı’nın en ilerici, aydın padişahlarından. Öyle ki yıllar sonra ‘Revizyona ihtiyaç var’ Bu “kriz”le Devlet Tiyatroları’nın yapılandırılması, hatta kapatılması yeniden gündeme getirildi. Bu iki konunun iç içe geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kriz DT’nin yeniden yapılandırılmasını gerektirecek bir kriz değil! DT’nin yeniden yapılanmasıyla ilgili yıllardır bu sözleri duyuyoruz. DT’nin yeniden yapılanmaya değil yeni bir revizyona ihtiyacı var. Bu yapılandırma umarız ki DT lehine olur, çünkü DT Türk tiyatrosunun dinamiğidir. Bu dinamiği ortadan kaldırırsanız Türk tiyatrosunun tamamı ortadan kalkar. biz bunu Curcuna Sahnesi’nde büyüterek verdik. ‘Oyun içinde bir oyun’ Büyük bir “curcuna”ya neden olan “Curcuna” sahnesini anlatır mısınız? Bu sahne interaktif bir sahne. Yeniçerilerin ayaklanma sahnesi. Bu sahnede Osmanlı sistemini eleştiren birçok söz var. Bu sahne, oyun içinde bir oyun aslında. Oyunda “Halk Oyuncu”yu, dozunu enstrümanlarla yükselttim, sahnede eğlencenin dozu da oldukça yüksek. Bu sahnede gerçekleşen “Sümeyye krizi” nedeniyle Tolga Tuncer soruşturmaya alındı. Bakan Günay, oyuncu için birtakım yakınmaları sizden de duyduğunu belirten bir açıklama yaptı. Sizin oyuncudan ne gibi yakınmalarınız var? Sayın Bakana oyuncu ile ilgili bir şikâyette bulunmadım. Sanırım bir yan ayatımızın mimarı’ Benim Canım Annem, Şu son günlerde “Anneler Günü” kutlamaları arasında rastladığım bir tanımlama çok hoşuma gitti. Arkitera haber bültenindeydi: “Hayatımızın mimarı annelerimiz…” diyordu. Ne doğru bir tanımlama: O mimarinin temelinde sevgi ve şefkat var. Çocukların hiç ama hiç dinmeyen gereksinimi; yaşları kaç olursa olsun hiç doyamadıkları; hep daha çoğunu, ama kendi tayin ettikleri zamanlarda istedikleri sevgi ve şefkat… O mimarinin çizimlerinde elbet özgürlük var, bağımsızlık var… Sevgiyle, şefkatle çocuğunu sınırlamamak, kısıtlamamak, boğmamak; bırakmayı bilmek var. O mimarinin perspektifinde, bakış açısında, vericilik, almadan, karşılık almayı beklemeden vermek var… Anneler, çocuklarına verdikçe zenginleşendir… Çocukların “borçları”, asla anne ve babalarına değil; kendi çocuklarınadır. İşte bu mimarinin perspektifinde bunları asla unutmamak, hep anımsamak var! Bu temel öğeler üzerine eklenen, bilgi ve birikim, deneyim ve gelecek düşü… İşte canım anam, annelerin mimarisi hazırlıyor, gelecek kuşakların yaşam biçimlerini, hayatlarını ve nasıl bir insan olacaklarını... Nasıl bir toplumda yaşamak istediklerini… Benim Canım annem, Şu yukarıda bir çırpıda sıraladıklarımı ben senden öğrendim. Ve bugün senin aracılığında tüm “Anneleri” doğurmuş olsunlar ya da olmasınlar tüm anneleri bir kez daha kucaklıyorum. Sevgili okurlar ve tüm çocuklar; Nerede olurlarsa olsunlar, bugün “annelerinizi” kucaklayın. Kollarınızla değilse bile gönlünüzle… Onlar hissederler bunu… NOT: 10 Mayıs, Leyla Gencer’in ölüm yıldönümü. Salı günü saat 18.00’de Kadıköy Süreyya Operası’nda “La Diva Turca”yı anacağız. Onun sesini, aryalarını dinleyeceğiz. Hepinizi bekleriz. ‘H SAH B NDEN Bağdat Caddesi’nde Kiralık Büro TEL: 0216 353 37 28 Nüfus cüzdanımı ve İETT pasomu kaybettim, Hükümsüzdür. ZÜLFİKAR NAKLİYAT Ev ve Ofis Taşıma cılığı Telefon: 0216.575 91 22 0532.564 17 17 0555.302 66 34 Nüfus cüzdanımı kaybettim, Hükümsüzdür. Belma ERGÜNAL C MY B C MY B Rumeysa İPEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle