27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MAYIS 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 21 Öztoprak bugün Muğla Akyaka’da son yolculuğuna uğurlanacak (FOTOĞRAF: EVR M ALTUĞ) Hıfzı Topuz, ‘Hava Kurşun Gibi Ağır’ romanında içten bir Nâzım Hikmet portresi çiziyor ‘Denizkızı Eftalya mıyım’ “Atatürk, bir gün, Nâzım’ın methini duyunca, emir verip yanına çağırtıyor. Nâzım, kapıya gelen askerlere, ‘Ben Denizkızı Eftalya mıyım’ diyerek çağrıya olumsuz yanıt veriyor. Atatürk de ‘Şair dediğin böyle olur’ diyerek keyifleniyor. Nâzım, Atatürk’e oldukça hayrandı.” ERDEM ÖZTOP Soldan sağa; Avni Arbaş, Henriette Arbaş, Vera Tulyakova, Nezihe ve Hıfzı Topuz Hıfzı Topuz yıllar önce dost sohbetlerinde anılarını dinlediği, 50’li yıllarda Paris’te tanışma fırsatı yakaladığı ve sonrasında yakın arkadaş olduğu Nâzım Hikmet’in hayatını, yeni yayımlanan ‘Hava Kurşun Gibi Ağır’ kitabında romanlaştırıyor. Nâzım hakkında pek çok kitap kaleme alınsa da, Hıfzı Topuz tüm acılarıyla, mutluluklarıyla ve bunları dostlarından dinlediği anılarla bir araya getirerek içten bir Nâzım Hikmet portresi çiziyor. Sizce bu zamana kadar tatmin edici bir Nâzım Hikmet biyografisi yazılmadı mı? Yoksa yazdığınız roman bu ihtiyaçtan mı doğdu? Açıkçası bu zamana kadar yüze yakın Nâzım Hikmet kitabı gördüm. Şimdiye kadarkilerde Nâzım’ın şiire yaptığı yenilikler, TKP içindeki yeri, duruşmaları gibi konular işlendi. Yani öyle çok ayrıntılara girilmiş ki, sürükleyip sizi alıp götürecek kitaplar yoktu çevremde. Ama Nâzım’ın tüm acılarıyla, mutluluklarıyla içten bir anlatımla onu anlatan bir kitap görmedim. Ben değişik bir yaklaşım takındım çünkü Nâzım’la tanışmadan 20 sene önce de kendisini tanıyordum. Ortak dostlarımız vardı, en başta Nâzım’ın da en yakın arkadaşlarından Vâlâ Nurettin. Bursa’ya cezaevine gidip geldikçe ondan Nâzım’ı dinliyordum. Keza Abidin Dino, Faik Bercavi, Orhan Kemal… Bol bol Nâzım’ı konuşuyorduk. Yıllar sonra ben de Paris’te Abidin’in haber vermesiyle sohbetlerine katıldım. Abidin, “Senden bahsettim, tanışmak istiyor” dedi. Buluşur buluşmaz kucaklaştık. İçten bir hava içinde dostluğumuz başladı. Birkaç kez de buluşup geziler yaptık, yemekler yedik. Peki o zamanlar gelecekte böyle bir kitap yazmayı hayal etmiş miydiniz? Sanıyorum evet. Çünkü banda sesini kaydettim Nâzım’ın. Kendisiyle görüşmelerimiz, buluşmalarımız sonrası o anları defterime not ettim.Vâlâ Bey şiirlerini okuduğunda, onların kopyalarını çıkartırdım. Zaten uzun süre Nâzım hakkında bir şeyler karalamak dahi imkân sızdı. Sonra sonra benim de aklıma düştü Nâzım’ın hikâyesini yazma fikri. Neredeyse 5060 yıllık bir birikimin sonucu bu kitap ortaya çıktı. Diğerlerinden farklı neler okuyacak okurlar bu kitapta? Dediğim gibi, Nâzım’ın 1950 yılına kadarki süreci çok yazıldı, anlatıldı. Ama ben onların en sivri taraflarını tercih ettim. Biliyorsun, “Nâzım, İvan İvanoviç Var Mıydı Yok Muydu” piyesini yazıyor. Bu kitap diktatörlüğe karşı bir yergi. Piyes oynandığı vakit biri çıkıp “Sen bizim burada, Moskova’da misafirimizsin, bizi nasıl eleştirebilirsin” deyince Nâzım da, “Ben bir dostumun evinde yılan gö rürsem öldürürüm” diye cevap veriyor. Piyes tek temsil yapıp kaldırılıyor. Nâzım müthiş üzülüyor, intihar etme noktasına geliyor. Uyku ilaçları alıyor, yakın arkadaşı Dr. Galina Kolesnikova kurtarıyor Nâzım’ı. Bir diğer olay, Abidin Dino anlatmıştı bana da: Nâzım benim de Paris’te olduğum zamanlar bir işçi yürüyüşüne katılıyor, otomotiv fabrikasına gidiyor, işçilere Fransız Komünist Partisi’ni eleştiriyor, kafa tutuyor. Bu olayın detaylarını anlattım. Kitapta bir de Atatürk’le anıları var Nâzım’ın… Evet, bir gün Atatürk Nâ Ölümünün 48. yılında Nâzım Kültür Servisi Ölümünün 48. yılında Nâzım Hikmet’i anmak ve Hıfzı Topuz’un “Hava Kurşun Gibi Ağır” kitabını tanıtmak üzere 1 Haziran’da Sophia Çengelköy’de bir etkinlik düzenlenecek. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ve Remzi Kitabevi’nin birlikte düzenlediği etkinliğin başlama saati 19.00. zım’ın methini duyunca emir verip yanına çağırtıyor. Kapıya gelen askerlere Nâzım, “Ben Denizkızı Eftalya mıyım” diyerek Atatürk’ün çağrısına olumsuz yanıt veriyor. Atatürk de, “Şair dediğin böyle olur” diyerek keyifleniyor. Keza 1938’de Nâzım’ın Ali Fuat Bey aracılığıyla ulaştırdığı mektuba yer verdim. Oldukça hayrandı Nâzım Atatürk’e… Bir de aşkları var… Pek de bilmediğimiz detaylarla karşılaşıyoruz; Semiha Berksoy, Suat Derviş, Cahit Uçuk… Kısa süreli aşklar yaşıyor uzunca süre Nâzım. Bu adların içinde Semiha Hanım özellikle, çok bağlı kalıyor Nâzım’a. İlgisini kesmiyor, mektuplar yazıyor hapishaneye, hediyeler gönderiyor… Semiha Hanım uzunca süre Nâzım’ın etkisinden kurtulamamış… Umudunu kesince dahi, evlendiğinde doğan çocuğuna Nâzım adını koymuş. Suat Derviş ve Cahit Uçuk’la kısa süreli ilişkiler yaşıyor. Aşklar bakımından oldukça mutsuz Nâzım. Hep kısa süreli ilişkiler… İlk eşi Nüzhet, Rusya’da evlendiği Lena, müthiş aşk mektupları yazdığı Piraye dahi… Sonra Münevver… Çok hoşlanıyor ondan, sonra vazgeçiyor. Hatta Münevver’in eşi Nurullah Berk bir ara Nâzım’a, “Âşıksınız, evlenmek istiyorsanız boşanırım Münevver’den” diyor… Ben de bu anıları kitabı yazarken öğrendim. Ve ne zamanki Vera çıkıyor Nâzım’ın karşısına, o zaman esas uzun süreli mutlu aşkı yakalıyor! Abdurrahman Öztoprak’ı kaybettik Kültür Servisi Soyut resmin us çok etkileyen unsurun müzik, özelliktalarından, ressam Abdurrahman le de Beethoven olduğunu söyleyen Öztoprak önceki gün 84 yaşında ya ressam, eserlerinin bir kısmını da besşamını yitirdi. Muğla Akyaka’da ya teciye ithaf etmişti. Sanatçının 80. yaşı için 2007 yılınşamını sürdüren ve kansızlık ile kalp yetmezliği rahatsızlığı çeken sanatçı, da Elgiz Müzesi’nde “Mekânın Şiirson olarak geçen yıl “Dans Ederek selliği: Öztoprak ve Jenerasyonu” Seyredilecek Resimler” adıyla bir ser adlı sergi ve ardından 2008 Mayıs ayıngi açmıştı. Öztoprak bugün Akya da Venedik’te Ca’Pesaro Uluslararası Modern Saka’daki aile menatlar Müzezarlığında eşinin Lirik soyut ve geometrik soyut si’nde “Kalp yanında toprağa verilecek. tarzında çalışan Öztoprak, kendisini en Coşkusunun Yüce FigürleÖztoprak Güzel çok etkileyen unsurun müzik ri” adlı sergiler Sanatlar Akadeolduğunu söylüyordu. yapılmıştı. misi (Mimar SiEditörlüğünü nan) resim bölüDr. Necmi Sönmez’in yaptığı “Yalın münü bitirdikten sonra Roma Güzel Sanatlar Akade Soyut” adlı henüz yayımlanmamış misi’nde fresk çalışmaları yapmak kitapta ise uluslararası müze müdürleri üzere İtalyan hükümetinin bursu ile bir sanatçıyı yorumlamışlardı. Düsselyıl Roma’da çalıştı. İstanbul Teknik dorf Kunstsammlung NordrheinWestÜniversitesi’nin Taşkışla binasında falen Müzesi Sanat Direktörü Dr. Juüniversitenin branşlarını kapsayan bü lian Heynen, Öztoprak’ı Günther yük bir fresk de yapan ressam, 15 yıl Förg, Gabriel Orozco ve Tomma boyunca Frankfurt’ta yaşadı. Sanatçı, Abts gibi sanatçılarla karşılaştırdığı ya1997 yılında eşinin ölümünden sonra zısında ‘modern’ ve ‘çağdaş’ kavAkyaka’ya yerleşti. Lirik soyut ve ramlarının içeriğini sorgulayarak, sageometrik soyut olarak tanımlanabi natçıyı “yeni tür bir çağdaş sanatçı” lecek tarzlarda çalışan ve kendisini en olarak nitelendiriyordu. Mabel Matiz / Mabel Matiz / Zoom Kurumsal Hayko Cepkin görüntüsü altında Cem Adrian sesi saklayan bir ozan şarkıcı; kendi adını taşıyan ilk albümünü çıkaran Mabel Matiz, biraz espriyle bakacak olursak, Popstar Türkiye’nin baygın bakışlı yıldızı Bayhan’ı da anımsatmıyor değil. Adını bir Buket Uzuner romanından esinlenmiş, sonra argoya vurmuş. Eğrilip bükülen, kırılıp dökülen, her adımda titreyen bir ses Mabel Matiz. Duygusallığını da bu özelliklerinden alan bir ses. Zayıflığı, sorunlar karşısında yenikliği orijinal bir kişilik haline getiren bir karakterin ağzından söylenmiş şarkılarıyla insanın kanı ilk dinleyişte ısınıyor ona; çünkü sonuna kadar samimi ve mesafesiz bir dokunuşa sahip. Halihazırda iyi, ama ilerde daha iyi bir söz yazarı olacağına dair ipuçları var ilk albümdeki şarkılarda. Henüz 26 yaşında ve geçmişten gelen bir ruh, özel biri olduğu kesin… Cumhuriyet tarihimizden azade kantolar devrinden kopup gelen biri gibi. Buna ikna olmak için “Matizin Şarkısı”, “Söylese O Ben Söyleyemem”, “Mori’nin Meyhanesi” ve “Hercai Menekşe”yi dinlemek kâfi. Çapa, Cihangir, Üsküdar üçgeninde yazdığı şarkılara fiyonk yaptığı, Aysel Gürel anısına yazılmış Yalçın Tosun şiiri “Peruk Gibi Hüzünlü” ile Birhan Keskin şiiri “Zaman” ise ayrı bir tat veriyor. Mutlaka keşfedilmesi gereken özgün bir besteci müzisyen Mabel Matiz. [email protected] Moby /Destroyed /Little Idiot Moby’nin 10. stüdyo albümü, kendi çektiği fotoğraflardan oluşan bir kitapla birlikte yayımlandı. 2009 tarihli “Wait For Me” gibi bu da Moby’nin kendi plak şirketi Little Idiot’tan çıktı. Albümü tanımlamak için slogan benzeri bir ifade kullanıyor: “Gece 2’den sonra boşalan şehirler için müzik”. Çünkü albümdeki şarkıları turnede yazılmış. Bunun sonucunda da bir kenttten diğerine yapılan yolculuklar sırasında havaalanları ve otel odalarında geçen bu dönemin yalnızlık duygusu hâkim albüme. “Destroyed”la birlikte Moby, ustası olduğu melankolik ambient soundu yeniden yakalamış. 70 ve 80’lerin elektronik müziği, ambient ve klasik müzik etkisindeki enstrümantal parçalar albümde çoğunlukta. Drum machine, vocoder loop gibi elektronik aletler ağırlıklı olarak kullanılmış, yaylıları ön plana alan düzenlemeler dikkat çekiyor. Birbirinden farklı sesleri ve yapıları barındıran şarkıların olması, albümün bütünlükten yoksun olduğunu düşündürebilir. Bense albümü dinledikten sonra kendime şu soruyu sordum: “Destroyed, Moby’nin turdaki uykusuzluk ve yalnızlaşma deneyimlerinin ürünüyse, dürüst davranıp, güzel müzik dinlemekten başka hiçbir şeyi umursamayan bir müzik sevdalısı olmanın yarattığı acımasız zevki hissettiğimi itiraf etmeli miyim?” Bencilce gelebilir ama yanıtım “Evet”. Bu, uykusuzluk ve yalnızlaşmaya karşı şükran duymama neden olan albümlerden birisi... www.zulalkalkandelen.com Son kez ‘Nereye Gidiyoruz’ Kültür Servisi Usta oyuncu Genco Erkal’ın ölümünün 15. yılı nedeniyle, Aziz Nesin’in öykü, şiir, masal ve taşlamalarından uyarlayarak sahneye koyduğu tek kişilik oyunu “Nereye Gidiyoruz?”un son gösterimleri bugün ve yarın Muammer Karaca Tiyatrosu’nda izlenebilir. İçinde yaşadığımız toplumun çelişkilerini ve çıkmazlarını vurucu bir dille yansıtan oyun, Aziz Nesin’in gözünden ülkenin fotoğrafını çekiyor. Bugün saat 20.30’da yarın da 15.00’te “Nereye Gidiyoruz”u oynayarak sezonu kapatan Dostlar Tiyatrosu yapımı oyunun müzikleri Arif Erkin, giysi tasarımı Özlem Kaya, ışık tasarımı ise Hakan Özipek’e ait. Oyundaki Karagöz tasvirleri ise Haluk Yüce tarafından yapıldı. www.dostlartiyatrosu.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle