19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MAYIS 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] MÜZİK 17 Müzisyen Olcayto Art ‘Bahçede’ albümünde geleneksel olanla çağdaş formları bağlama, kaval, davul ve kontrbasla yeniden yorumluyor. Art albümünü ‘boşluğa yapılmış olan deneysel bir tür’ diye yorumluyor ‘Telli Kuran’ Olcayto Art’ın anlattıkları “Haydari”, “Telli Kuran”, “Roman Abdal” parçalarında somutlaşıyor: “Bahçede, içinde bulunduğum müzik atmosferi açısından hazır bir müzik yapmanın ötesinde bir rahatsızlığın meyvesi. çinde bulunduğumuz müzikal ve entelektüel durumu, kendi özgürlüğümüz bağlamında neden bu kadar normal karşılıyoruz? Bu durumdan duyduğum bir rahatsızlığın bir sonucu cereyan etmiş bir albüm. Bağlama gibi olmayan bir bağlama çalıyor, trompet gibi çalan bir kaval. Hayalim insanlık için daha iyi bir yaşam. Müziğimle ilgili büyük hayaller kurmuyorum.” HAT CE TUNCER ılların müzisyeni Olcayto Art uzun bir aradan sonra çıkardığı “Bahçede” albümünde, kendi bağlaması ile birlikte kaval, kontrbas ve davulcu arkadaşlarıyla bir dörtlü oluşturarak çaldı. Olcayto Art, “Bahçede” projesini “Bu albüm, müzik âşığı, müziğe inanan insanların, özellikle öğrencilerin, denk gelirse dinlemelerini isteyeceğim çalışma. ‘Bahçede’ ne bir türkü, ne bir halk müziği albümüdür. Boşluğa yapılmış olan deneysel bir türdür” diye anlatıyor. “Olcayto Art Quartet” bağlamalar ve vokalde Olcayta Art, kavalda Erkan Tekci, davulda Bülent Ay, kontrbasta Ahmet Türkmenoğlu’ndan oluşuyor. Erzincanlı bir ailenin çocuğu alan Olcayto Art, bağlamayla doğduğu köyde tanışır. Erzincan’da okuduğu lisede okul korosunda yer alır, bağlamasıyla arkadaşlarına eşlik eder. Üniversite eğitimi için İstanbul’a gelen Art, birkaç üniversiteye kayıt olur ama devam etmez. Üniversite eğitimi için gittiği İsviçre’den İstanbul’a döner ve artık müzik yapma konusunda kesin kararını vermiştir. 19931997 yılları arasında Jiray Arslanyan, Tayfun Gültekin gibi hocalardan solfej, bağlama, nota dersleri alır: “O dönem çok revaçta olan türkü barlarda çalmaya başladım. Ud, gitar ve buzuki öğrendim, 1996 yılından itibaren Y de birçok sanatçıya eşlik ettim. Daha sonra piyasadaki müzisyenlere beste yapmaya başladım. Zannederim 6070 bestem yayımlanmıştır.” Yalnız devam... Bazı tiyatro oyunlarına müzik yazan Olcayto Art, dizi filmlere müzik yapmayı pek benimsememiş. Olcayto Art’ın müzik yaşamını belirleyen asıl amaç ise “Kendi müziğimi nasıl yapabilirim” sorusunun yanıtını bulmak: “Çağımın, entelektüel ve kültürel arzularımın, ihiyaçlarımın karşılığı olan müziği keşfetmek ve halihazırda olan tasarrufların biraz ötesine geçebilmek için ısrarla çalıştım, hâlâ da çalışıyorum. Ama siz ne kadar düşünürseniz düşünün somut durum ve koşullar sizi ister istemez bir noktaya çekiyor. Örneğin bir proje geliştiriyorsunuz, bunu yayımlayabileceğiniz, icra edebileceğiniz koşulları oluşturmanız gerekiyor. Aslında bunun koşullarını oluşturmak çok zor bir şey. Diyelim bunu yapabilecek kurumsal yapıyı buldunuz. Onların kendi yayın politikalarıyla bir pazarlık içine giriyorsunuz. Sizden çok kalıp şeyler bekliyorlar. Öyle olunca daha alternatif şekilde müzik yayımlamak gibi yollara başvurmak durumunda kalıyorsunuz ki, bu da aslında bir tür yalnızlık. Ben de bu işe profesyonel olarak soyunduğumdan beri yalnız devam ediyorum.” Doğaya bir iç çekiş Albüme adını veren Bahçede enstrüman bir parça ve Olcayto Art’ın müziğinin ipuçlarını veriyor: “Müziğimi bir boşluğa, bir kimsesizliğe yapmalıyım. Albümün kapağında bir bahçe var. Bahçe, yaban olanla insan elinin değdiklerini akla getiriyor. Meyve ağacı ve kimsesiz otların bir aradalığı. Plastik sandalye ile salkım söğütler, kaybetmenin eşiğinde olduğumuz güzelim yaban dünyaya, doğaya bir iç çekişi simgeliyor. Kapağın iç tarafında Maslak’ın betonlarını görüyoruz. Olmak istediğim yerin aslında yitirdiğim yer olduğunu, dünyanın her an yok edilmekte olan bir cennet olduğu düşüncesini hem kapak tasarımında hem de müziğimde biraz yaşadım.” Melez müzik “ l c a y t o Art’ın 2006 yılında kendi yazdığı şarkılardan oluşan “Abla Burası Şehir mi” albümünü çıkardı. İlk albümünün hazırlıkları sırasında yapmak istediği müzikle ilgili düşüncelerini netleştiren Art, müziğinin “melez” olması gerektiğini keşfeder: “‘Bahçede’ melez bir albüm. Melezliğin modern müzikteki ifadesi füzyon. Yani farklı elementlerin bir araya gelmesi, erimesi. Geleneksel müzik içerisinde yoğrulmuş bir insanım, ama aynı zamanda kent müziği, dünya müziği ve modern müziklerle O ilişkim var. Bugünün insanına bir şey söylemek, kendi kültürel kodlarınızdan çıktığınızda mümkün olabiliyor. Çünkü bugün insanların ayrılıklarını tarif etmeyi değil, ortak sıkıntılarını, ortak tahayyüllerini düşünüyorum. Bahçede albümünde geleneğe yakıştırılamayacak bir kombinasyon oluşturup hem geleneğin içerisinden müzikal öğeleri alıyoruz, hem de geleneksel olmayan yöntemleri kullanıyoruz. Bağlama ve kaval çalıyoruz, o zaten bizde var olan bir şey. ‘Bunu nasıl daha ileriye taşıyabiliriz, nasıl yeni müzik yaratabiliriz, Bahçede albümü bunun bir sınavıdır, deneyimidir’ diyebiliriz.” Bahçede albümündeki besteleri başından beri dörtlü için yazmıştım. Besteleri ben önce sazımla çaldım, sonra kavalcı arkadaşımla prova ettik. Herkes bu bestelerin ham halini dinledikten sonra içinden geldiği gibi çaldı. Hiçbir şey dikte edilmedi, son derece demokratik bir şekilde çalındı. Bir beste var ama çala çala değiştirdik. Benim dikte ettiğim müzik olsaydı, böyle bir müzik çıkmayacaktı. Dört bağımsız müzisyenin kendileri gibi çaldığı bir albüm oldu. ACI KAYBIMIZ Sevgili kızımız AYSEL KARAKAYA Kanada’da rahatsızlanıp sonsuzluğa göçmüştür. Aziz naaşı 30.05.2011 Pazartesi öğleyin Nurtepe Cemevi’nden alınıp, Ortaköy Mezarlığı’na defnedilecektir. Sevenlerine duyurulur. CUMOK Delil Karakaya ve Ailesi Aynen hayatta olduğu gibi İçinden geldiği gibi “Bahçede” albümünde enstrüman parçalar ve Olcayto Art’ın doğaçlama vokaller yaptığı 9 parça yer alıyor. Olcayto Art’ın sözlerini kendi yazdığı uzun hava ve gazeller gibi okuduğu parçalar bir an anonim oldukları izlenimi uyadırıyor: “Ben bu sözleri yazdım, stüdyoya girdim ve içimden geldiği gibi okudum. Doğaçlama okuduğum şeyler. Gazel ya da uzun hava gibi parçalar dinlendiğinde bu formları aynı zamanda bozduğum fark edilir. Çok terbiyeli okumuyorum, prozodi hatası yapıyorum, yanlış yerde nefes alıyorum. Geleneksel gibi başlayan bir şeyin bir an sonra geleneksel olmayana doğru evrilmesi. Geleneksel gibi görünmeyen bir şeyin, çok tanıdık bir şeye doğru gelmesi ve oradan uzaklaşması... Bize çok uyumlu gelen seslerin zaman zaman çelişmesi, uyumsuzlaşması... Bu enstrümanların aynen hayatta olduğu gibi Doğu ile Batı’nın tarihsel ayrılığını ve iç içeliğinin dinamiği gibi müzik, bunu yakalama arzusu olarak dönüyor.” ” C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle