19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 27 MAYIS 2011 CUMA 14 EKONOMİ Yaratıcı ekonomide Türkiye nerede? Türkiye’nin Vergi Profili ve Çarpıklıklar elir İdaresi’nin son yayımladığı 2010 yılını kapsayan Faaliyet Raporu iyi analiz edildiğinde Türkiye’nin vergi profiline ilişkin çarpıcı sonuçlara ulaşılabiliyor. Vergiyi tabana yayma hedefinde 2010 yılı faal mükellef sayısının, geçmiş yıllara yakın bir rakamda gerçekleşmiş olması “beklentileri zayıflatan” önemli bir veri. Mükellef sayısındaki en büyük artışın yüzde 16 ile kira geliri elde edenlerden oluşması ise dikkat çekici. Görülüyor ki; kira ödemelerinin bankalar ve finans kurumları aracılığıyla ödenmesinin zorunlu hale getirilmesi bu artışı tetikliyor. Faal mükelleflerin yüzde 80.72’sini gerçek kişiler ve şahıs ortaklıkları oluşturuyor, bizce bunun tercümesi de; “kurumsallaşmanın bir türlü başarılamamış olmasıdır.” Faaliyet Raporu’ndaki rakamları yorumlayarak başlıklar halinde devam edelim: Faal mükelleflerin yüzde 40,92’si 3 büyük ilimizde bulunuyor. İstanbul tek başına ülkemizdeki faal mükelleflerin dörtte birini barındırıyor. Vergi gelirinin yüzde 43,76’sı İstanbul’dan toplanıyor. İkinci sırada Ankara var, oranı yüzde 12,66. Üçüncü sırada herkes İzmir olduğunu düşünür ama Kocaeli yıllardır İzmir’in önünde yer alır. Büyük bir petrol rafinerisinin bu ilimizde bulunması ve petrol ürünleri üzerinden alınan özel tüketim vergisinin büyük bir kısmının bu rafineri tarafından ödenmesinin sonucudur bu. İzmir dahil dört ilimizin ödediği vergi, toplam vergi gelirlerinin yüzde 78,53’ünü oluşturuyor. Bu durum ise, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması açısından bölgesel teşviklere daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ülkemizde kesinti yoluyla alınan vergilerin yaklaşık üçte ikisini ücretliler ödüyor. Ücret gelirleri üzerinden alınan vergilerin kesinti yoluyla alınan vergilere oranı yüzde 66,13. Bu orana sadece asgari ücretliler açısından bakılırsa yüzde 12,03 oranı görülüyor. Bu aşamada paradan para kazananlar ile varlıktan para G kazananları iyi analiz etmek gerekiyor. Mevduat faizi üzerinden alınan verginin toplam kesinti yoluyla alınan vergiye oranı yüzde 8,69, kira gelirlerinde bu oran yüzde 7,37, repo kazançlarında ise yüzde 0,61’dir. Görüleceği üzere, bu kesim emekten para kazananlara oranla çok daha az vergi ödemiştir. TÜRK YE VERG GEL RLER N N PANORAMASI (2010 Yılı) Vergi Türü Vergideki Payı (%) Gelir Vergisi 21 Kurumlar Vergisi 9.7 KDV 32.1 Özel Tük. Ver. 24.63 Özel İletişim Ver. 1.75 Damga Vergisi 2.18 Banka Ve Sigorta Muameleleri Ver. 1.52 Harçlar 3.03 Diğer 4.09 Faruk Eczacıbaşı, iktisatçı ve toplumbilimci Dr. Richard Florida’nın “yaratıcı sınıf” tanımını gündeme getirdi. Florida’nın “yaratıcı sermaye teorisine” göre bölgesel ekonomik büyümeyi belirleyen üç önemli faktör yetenek, teknoloji ve tolerans. Cep telefonu kapsama alanında 139 ülke arasında ilk sırada olan Türkiye yetenek, yaratıcılık ve hoşgörüde küresel ligin son sıralarında… ürkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı ve Vakfın Genel Sekreteri Behçet Envarlı ile yaptığımız uzun sohbet sonrasında ‘yaratıcı ekonomi’ kavramı kafama takıldı. Eczacıbaşı Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Küresel Bilgi Teknoloji Raporu’nunda 20102011 Türkiye’nin yerinden örnekler verdi... Dijital kapasite ve ekonomi endeksine göre yapılan sıralamada, Türkiye 2006 yılında dünyada 52. sıradayken diğer ülkelere göreceli olarak sürekli kan kaybetmiş ve 2010 yılında 71. sıraya gerilemiş. Bilgi toplumuna hazır olma endeksinde de 127 ülke içinde Türkiye’nin sıralamada yeri şöyle: 2008’de 55, 2009’da 62, 2010’da 69’uncu… Buna karşın raporun cep telefonu kapsaması sıralamasında 139 ülke arasında 1. sıradayız. 71 kriter içinde sadece mobil kapsama alanında birinci sınıf ülkeler arasında yer alabilmişiz. eden, yeni iş alanlarının ortaya çıkmasını sağlayan ve sonuçta ekonomik büyümeyi hızlandıran yaratıcı sermayenin varlığı ve yoğunluğu çok önemli. Hoşgörü derken içine basın ve ifade özgürlüğü de giriyor tabii ki. Öneriler dinlenmedi Dolayısı ile düşünce suçundan dolayı hapiste çürüyen gazeteciler kadar ağustos ayında uygulanmaya başlanacak olan internet yasakları da hoşgörü tanımının kapsama alanında bence. Faruk Eczacıbaşı internet yasaklarını “iletişim kazası” olarak tanımlamayı tercih ediyor ve ekliyor: “Maksadını aşan bir karar.” TBV’nin internet konusundaki önerisi ise “kanuna dayalı yasaklar”. “Ceza yasalarda var zaten. Neyin yasaklanması gerektiği hukukun içinde belli. Yasa uygulansa ve denetimler yapılsa iş zaten kendiliğinden” çözülür diyen Eczacıbaşı, TBV de dahil birçok kesimden öneri alınmasına karşın hiçbirinin göz önüne alınmadığını ve yasak kararının bir gecede çıktığını vurguluyor. Türkiye’nin yüksek cari açığının önümüzdeki dönem için ciddi tehdit oluşturduğuna da değinen Eczacıbaşı, teknoloji ve katma değerli üretimin artması için devletin kamu alımlarında yerli teknolojiye öncelik vermesinin yaşamsal önem taşıdığını söylüyor. T Yukarıda tabloda verdiğimiz rakamlar da oldukça önemli. Görülüyor ki; kazanç üzerinden alınan gelir ve kurumlar vergisinin toplam vergi gelirlerine oranı yüzde 30,7. Bunun dışında kalan kısım ise dolaylı vergi dediğimiz harcama ve işlem üzerinden alınan vergilerden oluşmakta. Dolaysız vergilerin bu kadar yüksek oranlara ulaşması gelir dağılımındaki adaletsizliği körüklemektedir. Vergi gelirleri toplamının yaklaşık dörtte biri özel tüketim vergisinden oluşuyor. Bu verginin yüzde 54,65’i petrol ve doğalgaz ürünlerinden yüzde 31,63’ü de alkollü içkiler ve tütün mamullerinden elde ediliyor. Petrol ve doğalgaz ürünleri üzerinden alınan özel tüketim vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı da yüzde 13,46. Bu vergi, kurumlar vergisinden daha yüksek bir paya sahip. Umarız, bu yüksekliği fark eden hükümetler trafik sıkışıklığından medet ummazlar. Malumunuz, trafik sıkışıklığı ile yakıt tüketimi, yakıt tüketimi ile de özel tüketim vergisi doğru orantılıdır. Değerli okurlarım tüm bu tespit ve yorumlar gösteriyor ki; bu çarpık tabloyu ortadan kaldırmak için yapılması gereken şey aslında çok basit ve yalındır; çünkü gelir dağılımındaki adaletsizliği ancak adil bir vergi sistemi düzeltebilir. Raporda en kötü sonuç ise 135’incilikle basın özgürlüğünde. Yani teknolojiyi kullanmakta üstümüze yok, ama teknolojiyi kullanarak ekonomiyi geliştirmekte, bilgi toplumu sınıfı yaratmada, katma değeri yüksek üretim yapabilmede nal topluyor Türkiye. eni fikre açıklık önemli Faruk Eczacıbaşı “Yaratıcı Sınıfın Yükselişi (The Rise of the Creative Class)” kitabının yazarı, iktisatçı ve toplum bilimci Dr. Richard Florida’nın Y “yaratıcı sınıf” tanımını gündeme getirdi. Yaratıcılık kavramı ekonomi literatüründe Richard Florida tarafından popüler hale getirildi. Florida’nın “yaratıcı sermaye teorisine” göre bölgesel ekonomik büyümeyi belirleyen üç önemli faktör, yetenek, teknoloji ve tolerans. (technology, talent, tolerance: 3T). Bölgesel ekonomik büyümede hoşgörünün yüksek, yeni fikirlere açık, farklılıkların kabul gördüğü yerlerde yaşamayı tercih eden yaratıcı sınıf ile birlikte, bölgenin yenilikçilik kapasitesini artıran, ileri teknolojiye dayalı üretimi teşvik Yabancı işçiler de SGK’li olacak S on dönemde ülkemizde yabancı çalışan sayısının hızla arttığı görülüyor. Biliyorsunuz; yabancı uyruklu kişilerin aksi öngörülmedikçe, çalışmaya başlamadan önce izin almaları gerekiyor. Mevzuata göre, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar 4/(a) bendine tabi olarak sigortalı sayılırlar. İşverenler tarafından çalışma izni alınmadan çalıştırılarak SGK’ya bildirimi yapılan sigortalılar ile SGK’nin kontrol ve denetim elemanlarınca çalışma izni olmadan çalıştırıldığı tespit edilen yabancı uyruklu kişilerin SGK tarafından tescili yapılır. Aynı şekilde çalışma izni alındığı halde SGK bildirimi yapılmayan kişiler de SGK tarafından incelenerek sigortalılığa geçirilir. Ülkemizin diğer ülkelerle imzaladığı ikili güvenlik sözleşmelerinde de iki ülke vatandaşlarının karşılıklı olarak diğer ülkede geçici görevli ya da geçici görevli olmaksızın çalışmaları halinde hangi ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olacaklarına ilişkin hükümler mevcuttur. 2 Mart 2011 tarihinden geçerli olmak üzere, ülkemizle arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerde kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye’ye bir iş için “en fazla 3 ay süreyle” gönderilen ve o ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen kişilerin sigortalı sayılmayacakları hüküm altına alınmıştır. İkili sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde kurulu bir kuruluş tarafından geçici görevli olarak ülkemize çalışmaya gönderilenlerin sigortasız olarak çalışabilecekleri üç aylık süre 2/6/2011 tarihinde sona erecek ve bu kişilerin sigortalılıkları ise 3/6/2011 tarihinde başlatılacak. Yönetmeliğin yayımlandığı tarihten önce bu kapsamda çalışmaya başlayanların sigortalı işe giriş bildirgelerinin en geç 2/6/2011 tarihine kadar SGK’ye verilmesi gerekiyor. Yabancı işçi çalıştıran işverenlerin bu tarihi kaçırmaması gerekiyor. Bizden uyarması. MÜS AD: ArGe’de geldiğimiz nokta ülkemize yakışmıyor “Sanayinin Rekabet Gücünün Yükseltilmesinde ArGe ve Yenilik Faaliyetlerinin Rolü” konulu panelin açılış konuşmasını yapan MÜSAİD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, “Yenilikçilik ve ArGe’de gelmiş olduğumuz nokta hızla büyüyen ekonomimize yakışacak düzeyde değildir” dedi. Dünya ekonomileri sıralamasında, bulunduğumuz yerin ilerisine gitmek istediğimizde, önümüze yenilikçik ve ArGe’nin çıktığını gördüklerini belirten Vardan şöyle konuştu: “Ancak bu olgu, kalkınmada böylesine büyük bir öneme sahipken, ne yazık ki ülkemizde halen, hızla büyüyen ekonomimize yakışacak düzeyde değildir. Geldiğimiz nokta, eskiye nazaran gayet iyi olsa da istatistiklere bakıldığında, dünya inovasyon liginde adeta yer almadığımızı görmek üzüntü vermektedir. Nitekim ülkeleri, gerek yenilikçi ürün performansı, gerekse devlet destekleri bakımından, kısaca inovasyon çalışmalarının girdileri ve çıktıları açısından değerlendiren Global İnovasyon Endeksi’nde, Türkiye tüm ülkeler kategorisinde 58. sırada yer almaktadır. Oysaki, ekonomi büyüklüklerine göre dünyada ilk 20’ye giremeyen Singapur, Hong Kong ve Finlandiya gibi ülkeler, endekste en üst sıralarda yerlerini almayı başarmışlardır. Bu ülkelerin, toplumsal yaşam standartlarının kalitesini yansıtan ‘kişi başına düşen milli gelir’ sıralamasında da Türkiye’nin çok daha önünde yer almaları, inovasyonda yakaladıkları başarıyla yakın derecede bağlantılıdır. Bu gerçekler de Türkiye gibi sıra dışı bir büyüme ivmesi yakalamış bir ekonominin, bu başarıyı sürdürebilmek için yenilikçilik çalışmalarına daha da ağırlık vermesi gerektiğini açıkça göstermektedir. Zira artık gelişmiş ülkeler, bilgi toplumu olmayı aşmış ve inovasyon ekonomisi olmaya başlamışlardır. Dolayısıyla bizler de bu alandaki açığımızı kapatmak için, var gücümüzle çalışmalıyız” dedi. T.C. MERKEZ/KOCAELİ 7. İCRA DAİRESİ TAŞINMAZ AÇIK ARTIRMA İLANI 2010/788 TLMT. Taşınmazın Bilgileri: Kartepe ilçesi Kumlaçiftliği köyü 6 pafta, 2601 Parsel’de kayıtlı 6/22 arsa paylı 3. Kat 5 nolu meskenin tamamı. Taşınmazın Adresi: Kartepe ilçesi Köseköy beldesi, Ulus mahallesi Sema Sok. No:71 adresinde. Taşınmazın Özellikleri: Parsel üzerinde zemin, 2 normal kat ve çekme kat olan betonarme karkas bina olduğu, zemin katta 2 adet dükkan, her katta birer daire olmak üzere 3 daire olarak toplam 5 adet bağımsız bölüm olduğu, 5 nolu bağımsız bölüm yerinde çekme kat şeklinde yapılmış, 2 adet oda, salon şeklinde ısınma şekli sobalı, İmar planı şartına göre ayrık nizam zeminde %40 kullanma alanlı 3 kat inşaat yapımına uygun, tüm belediye hizmetlerinden istifade edilip, iskan çevresi içerisindedir. Takdir Olunan Kıymeti: 40.000,00 1. Satış Günü: 08/07/2011 cuma günü saat 10.0010.10 arası 2. Satış Günü: 18/07/2011 Pazartesi günü saat 10.0010.10 arası Yukarıda özellikleri yazılı taşınmaz/lar bir borç nedeni ile açık arttırma suretiyle satılacaktır. Satış Şartları: 1 Satış yukarıda belirtilen gün ve saatte KOCAELİ 7. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’nde açık artırma sureti ile yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz ise en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile yukarıda belirtilen gün ve saatlerde ikinci arttırmaya çıkılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememiş ise taşınmaz en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya pevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmaz ise satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, 1/2 tapu harcı ve masrafları, KDV alıcıya aittir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususu ile faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkpa paylaşmadan harip bırakılacaktır. 4 İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul, alacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenleri şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2010/788 sayılı dosya numarası ile Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 13/05/2011 (İc.İf.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (Basın: 35260) EMEKLİ SANDIĞI EMEKLİLERİ VE YETİM AYLIĞI 69 yaşındayım, BağKur’dan emekli maaşım var. Ölen eşimden de Emekli Sandığı’ndan aylık bağlandı. SSK Emeklisi iken ölen babamdan maaş alabilir miyim? Nermin Okumuş Kendi çalışmalarınızla emekli aylığınız bağlandığından babanızdan yetim aylığı alamazsınız. Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle