19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 MAYIS 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA 17 Hangisi Samimi? 34 Yıl Sonra CHP Elazığ 1. sıra adayı Ali Özcan, partisinin tam 34 yıl sonra bu ilden milletvekili çıkaracağı inancında. Nedenine gelince: “Merkez sağ ve soldakiler, AKP küskünleri, MHP’liler ve hiç kuşkusuz CHP’liler Elazığ’a sahip çıkabilecek bir adaya gerek olduğu kanısındaydılar. Esnaflıktan geliyorum, Elazığ’ı tanıyorum, insanını biliyorum. Adaylığımız ile kentte bir heyecan doğduğunu gözlüyorum. Elazığ’ın siyasal ve sosyal doktoru olacağımıza insanlar inanmış gözüküyor.” Üç yıldır elektrik borcundan suları kesilmiş, dut ağaçları kurumuş Keban Barajı’nın kenarcığındaki köylerden tutun, il merkezine değin yoğun bir çalışma içinde Ali Özcan. Özgüveni var, “Kazanacağız” diyor, “bir değil, iki milletvekilliği için çaba harcıyorum” diyor. Yalnızca bu isteklilik bile 34 yıl sonra Elazığ’da başarıyı getirebilir... CHP PM üyesi Muhammed Çakmak, Zaman gazetesine konuşmuş. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, partili yöneticilere yönelen kaset operasyonu konusunda Gülen cemaatini suçlamasına karşılık vermiş: “Kalkıp da insanlara belge ve bilgi olmadan iftira atıyorsanız, tarih sizi yüzyılın en büyük müfterisi olarak yazar.” Biliyorsunuz, Muhammed Çakmak, partiye girer girmez bir açıklama yapmış, “Fethullah Hoca, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam. Saygıyla izliyoruz” demişti. Muhammed Çakmak’ı aradık. İlk sorumuz, “Siz cemaatçi misiniz” oldu. “Hayır” dedi, “Hiçbir cemaate mensup değilim”. İkinci sorumuz, “Gazetelere yansıyan açıklamalarınızdan Bunun üzerine, “O zaman niye gazetelerde benzer açıklamalarınız çıkıyor? Aslı yok mu? Sizin söylediklerinizin tersini mi yazıyorlar?” diye üsteledik. Yanıtı şöyle oldu: “Türkiye’de bir laf söylüyorsunuz, bunun üzerine bin tane hikâye üretiliyor. CHP’de ben çok büyük bir misyon üstlendim. Mustafa Kemal’in ve onun ilkelerinin Müslümanlıkla, Türkiye’deki laikliğin dindarlıkla hiçbir zaman problemi yok. Ama CHP’yi sürekli din dışı gösterme çabası var. Ben bu kara propagandayı kırmak istiyorum.” Muhammed Çakmak’ın cemaatten mi, yoksa CHP’nin ilkelerinden yana mı olduğu konusunda akıllarda henüz bir berraklık yok. Bekleyelim bakalım, zaman ne gösterecek?.. Demokrasicilik Oyunu 28 gün sonra sandığa gidip oy atılacak; çeşitli siyasal partilerin listelerine ve bağımsız adaylara oy atılacak, seçilecek milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisi oluşturacaklar, sonra Türkiye’yi bir yasama dönemi boyunca yönetecek olan hükümet kurulup güvenoyu alacak. Bu işlemler/eylemler bütününün işleyişine dünyanın her yerinde “parlamenter demokrasi” adı veriliyor. Bizdeki adı da aynı, biçimsel olarak bakıldığında seçme ve seçilme özgürlüğü, çoğulculuk, gizli oy açık tasnif gibi tüm koşullar mevcut. Ne var ki Türkiye’de hukuk ve yasalar 12 Eylül faşizminin torna tezgâhından geçtiği için parlamenter demokrasinin özünü oluşturan “temsiliyet” ilkesi iğdiş edilmiş, temsili demokrasinin özü boşaltılmıştır. Yüzde 10’luk baraj gibi antidemokratik bir engel, bırakın gelişmiş Batı ülkelerini, ekonomileri gibi demokrasileri de azgelişmiş, yarı diktatörlüklerle yönetilen ülkelerde bile yoktur. Faşistdarbeci mantığıyla “Siyasal Partiler ve Seçim Kanunu”na montajlanmış bu olağanüstü yüksek baraj engelinin amacı iki partili parlamento ve “istikrarlı iktidar”dır. Yüzde 10’luk baraj küçük partilerin TBMM’ye girmelerini önleyecek, yasama görevi dönüşümlü olarak biri iktidarda, öbürü muhalefetteki iki “büyük” parti tarafından yerine getirilecektir. İktidarın iki ya da daha çok parti tarafından paylaşılması istenmeyen bir modeldir. Ne var ki ABD özentisi bu model yürürlüğe sokulmasından bu yana uygulanma şansı bulamamıştır. TBMM’ye 1983’te üç, 1987’de üç, 1991’de beş, 1995’te beş, 1999’da beş, 2002’de iki ve 2007’de üçtür. Bu seçimlerde TBMM’ye girmeyi başaran 26 bağımsız milletvekilinden 22’si bir araya gelerek Demokratik Toplum Partisi/Barış ve Demokrasi Partisi grubunu kurmuştur. 1999 yılında kullanılan 31.184.496 oyun 5.714.202’si, 2002’de 31.510.007 oyun 14.243.659’u, 2007’de 36.056.293 oyun 5.544.354’ü seçmenlerin istemedikleri, oy vermedikleri partiler arasında bölüşülmüştür. Düşünebiliyor musunuz, siz bir sosyalistsiniz ve oyunuzu “sosyalist” partilerden birine veriyorsunuz, fakat o parti yüzde 10’luk ülke barajını aşıp TBMM’ye milletvekili sokamadığından verdiğiniz oy bir “dinci” partinin kazanç hanesine yazılıyor. Böyle bir tuhaflık dünyanın neresinde görülmüştür? Farklı toplumsal sınıf ve kesimlerin temsiliyeti anlayışına taban tabana zıt, milyonlarca seçmenin siyasal eğilimleriyle alay eden bu modele “demokrasi” denilebilir mi? Buna olsa olsa “demokrasicilik oyunu” adı verilir. Gerçek demokrasi toplumda azınlık konumunda olan kesimlerin temel hak ve özgürlüklerini, siyasal temsil haklarını güvence altına alan, farklı eğilimlerin parlamentoda seslerini duyurmalarına olanak sağlayan bir rejimdir. Çeşitlilik parlamentoya canlılık kazandırır. TBMM’de sıkça tanık olduğumuz hakaretleşmelerin, küfürleşmelerin, kavgaların, toplumun zekâ düzeyiyle alay anlamına gelen içi boş nutukların yerini verimli tartışmalar alır. Örneğin, 2002 seçimlerinde toplam 302.801 oy alan 8 bağımsız aday ortalama 37.850 oyla TBMM’ye girerken toplam 3.004.949 oy alan Doğru Yol Partisi, 2.629.808 oy alan Milliyetçi Hareket Partisi, 1.933.680 oy alan DEHAP tek milletvekili çıkartamamıştır. 2007 seçimlerinde ise toplam 1.864.971 oy alan 26 bağımsız aday ortalama 71.729 oyla TBMM’ye girerken 1.898.873 oy alan Demokrat Parti tek milletvekili çıkartamamıştır. Bu, olacak şey midir? Ne var ki Adalet ve Kalkınma Partisi bu çarpık düzen sürsün istemekte, barajı aşağıya çekmeyi aklına bile getirmemektedir. Düne kadar AKP ile aynı kafada olan CHP ise yeni yönetimiyle birlikte barajın yüzde 5’e çekilmesini öngörmektedir. Demokrasimiz bir an önce bu antidemokratik uygulamadan kurtarılmalı, “demokrasicilik oyunu” son bulmalıdır. Orada İşin Ne? Cumhuriyet’te yetişmiş gazetecilerden Doğan Akın buldu çıkardı, Cumhurbaşkanlığı danışmanı Yusuf S. Müftüoğlu’nun twitter’da gazetecilere, siyasilere dönük hakarete varan eleştirilerini. Doğan Akın’ın T24 haber sitesinde yazdığına göre Müftüoğlu liberalmiş. Cumhurbaşkanı’nın danışmanı kendisini anlatırken de “Kendimi bir ‘dünya vatandaşı’ olarak görüyorum, ulusdevleti ve mirasını ahlaken de, rasyonelpragmatik zeminde de reddediyorum, milliyetçilikle uzaktan yakından alakam yok. Hiçbir zaman milliyetçi olmadım, olmayacağım” diyormuş. Madem öyle, anayasaya göre “Türk milletinin birliğini temsil eden” Cumhurbaşkanı’nın yanında işi ne? kaynaklanan, Gülen cemaatine yönelik bir koruma, kollama içinde olduğunuza dönük bir kanı var. Ne diyorsunuz” oldu. Çakmak, “Kullandığımız cümlelerle orantılı olarak bu cümleler de yüzyılın en büyük iftirasıdır. Hiç kimseyi koruma ve kollama görevim yok. Ne münasebet?” karşılığını verdi. Tabiat Parkı ilan edilen Ayvalık adalarının daha sonra sınırlı koruma alanına dönüştürülerek ranta açılmasının, Danıştay tarafından şimdilik “yürütmeyi durdurma” kararı ile dondurulduğunu duyurmuştuk. Yürütme durdurma kararı sonrası bilirkişi ataması yapılacağından, davacılardan 10 bin liralık bir bilirkişi ücreti istenmiş. Konuya duyarlık gösteren Ayvalık Adaları Tabiat Parkını Koruma Platformu, imece ile o parayı da toplamış ve yatırmış. Platform üyeleri, “Bu park çok önemlidir” diyorlar, çünkü: Ayvalık Adaları Savaşımı Sürüyor “Ayvalık Adaları Tabiat Parkı içerisinde 4 farklı ekosistemi barındırmaktadır. Park içinde 4’ü endemik olmak üzere 752 çeşit otsu bitki bulunmaktadır. İçerisinde 60 çeşit tıbbi ve ekonomik değeri olan bitki bulunduran nadir bir alandır. Floristik özellikleri açısından inanılmaz bir zenginlik yaratmaktadır. Bu nedenle biyosfer alanı olabilecek yerdir. Park memeli ve sürüngen sayısı itibarıyla de inanılmaz bir zenginlik içermektedir. Denizlerde 142 çeşit balık türü tespit edilmiştir. Ayrıca sadece Kızıldeniz’deki kırmızı mercanlar bu bölgede de bulunmaktadır. Doğası, yeşili, yürüyüş ve gezi olanaklarıyla bir nefes alma borusudur. Şeytan Sofrası gibi yeşille kuşatılmış bir doğa ve adalar topluluğu olarak birçok açıdan ekolojik değer taşımaktadır. Park alanı içerisinde farklı kuş türlerinin yaşayabileceği sulak, ormanlık, kumluk olmak üzere çok farklı alanlar bulunmaktadır. Yerleşim alanlarının bulunmadığı 18 ada kuşlar açısından özel barınma ve üreme alanları yaratmaktadır. Yapılan gözlemler sonucunda 211 kuş türüne rastlanmıştır.” Ayvalık Adaları, yalnızca Ayvalıklıların değil, tüm Türkiye’nindir. Tüm doğa dostları, yurtseverler; yitirilemez özellikleriyle Ayvalık adalarının talan edilmesine karşı çıkmalıdır! Haydi göreve... K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] GDO’lar ve Küresel Açlık Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünyada 1 milyar insanın aç olduğunu açıklamaktadır. Uluslararası kuruluşlar çeşitli sorunların çözümünü “özel günlere” bırakmıştır. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) de 16 Ekim’i “Dünya Gıda Günü” olarak kabul etmiştir. 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde FAO’ya üye ülkelerde açlık, gıda üretimi ve tüketimi konuları üzerine yazılar yazılır, radyo ve televizyonlarda konuşmalar yapılarak okullarda dengeli beslenmenin “önem ve gereği” anlatılır. Özellikle geri kalmış ülkelerde, önlenemeyen nüfus artışı, beraberinde “işsizlik, yoksulluk ve açlık” getirerek dünyanın en önde gelen sorununu oluşturmuştur. Günümüzün Afrika’sı açlık sorununun en yoğun yaşandığı bölgelesin başındadır. Afrika’nın bazı bölgelerinde, her üç kişiden birinin açlık sorunuyla boğuştuğu açıklanmaktadır. Hindistan, Çin, Kongo Cumhuriyeti, Endonezya, Pakistan, Bangladeş ve Etiyopya’nın “en kötü beslenen” ülkelerin başında geldiği aktarılmaktadır. Dünyadaki, “insan kalabalığı”, doğal dengeleri bozmuş, iklim değişikliğine ortam hazırlamıştır. Uzmanlar, önümüzdeki 20 yıl içinde yüzde 50 oranında artacağı kaçınılmaz görünen gıda gereksinimini karşılamanın olanaksız olduğunu açıklamakta ve gıda ürünlerinde GDO’lar aracılığı ile verimin yüzde 40’lara kadar artmasının gerektiğini vurgulamaktadır. GDO (genetiği değiştirilmiş organizma), insanın ve insanlığın geleceğini yakından ilgilendirmektedir. Verimlerini arttırmak için genleriyle oynanan ürünlerin, insan vücudunda özümsendikten sonra, gerek o insana, gerekse o insandan üreyen kuşaklara da neler aktaracağı bilinmemektedir. Uzmanlar, GDO’ların yalnızca gıda sektöründeki ürünleri değil, bu ürünler dışında, insanı da kapsayan başka canlıları da etkileyebileceği konusunu tartışmaktadır. Uzmanlar, GDO risklerinin değerlendirilmesinin doğru yapılmadığını vurgulayarak doğaya yönelik bir müdahalenin insan ve çevre sağlığına olabilecek etkilerinin kısa bir süre içinde tam olarak anlaşılabilmesinin mümkün olmayacağını, yaşanan deneylerin kanıtladığını da vurgulamaktadır. GDO’ların çevresel etkilerini kısa dönemde tam olarak belirleyebilmenin ve denetleyebilmenin olanaksız olduğu aktarılmaktadır. Bu nedenlerle de organizmaların içinde bulundukları çok yönlü etkileşimin göz ardı edilmesinin, insan ve toplum hayatını “dönüşü olmayan” sürece sokabileceği kanısı yaygındır. GDO konusunun, insanın ve insanlığın geleceğini çok yakından ilgilendirdiği, her geçen gün çok daha iyi anlaşılmaktadır. GDO, boyutlarının çok kapsamlı ve değişik olduğu da değişik görüşlü bilim insanlarının açıklamalarından anlaşılmaktadır. Bir süredir, dünyanın doğal dengelerinin hızla değiştiği gözlenmektedir. Ne getireceği belirsiz deneylerle, insanoğlu geleceği bilinmeyen bir yöne doğru sürüklenmektedir. HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K [email protected] YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İran’da Alevilere verilen ad. 2/ Bitkisel kökenli bir yiyecek ya da içeceğin damakta algılanan hoş kokusu... Nâzım Hikmet’in soyadı. 3/ AleviBektaşi inancını dile getiren şiirlere verilen ad... Sınıfta bırakma. 4/ Yunan mitolojisine göre uçmayı başaran ilk insan... Kenar süsü. 5/ Evcil bir geyik... Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. 6/ İnce belli bardakta içilen Türk kahvesine verilen ad. 7/ Moritanya’nın para birimi... Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek. 8/ Bazı böceklerin bitkilerde oluşturduğu ur... Isı etkisiyle gaz durumuna geçen sıvı. 9/ Fermiyum elementinin simgesi... Nohut ve tahinle yapılan bir tür meze. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Hz. Muham 1 med’in Hz. Ali’yi halife tayin ettiği 2 gün olarak kutlanan 3 Alevi bayramı. 2/ 4 Yün, keten gibi şeyleri eğirmekte kul 5 lanılan bir ucu çatal 6 değnek... Yersiz söz 7 ya da davranış. 3/ Duygusal eğilim. 4/ 8 Türlü bitkilerin yap 9 rak ve kabuklarıyla 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kokulandırılmış acımtırak bir içki... Anton Çehov’un 1 E B E G Ü M E C İ bir oyunu. 5/ Sodyum ele 2 S A K O E K A R mentinin simgesi... Daha 3 E G E A N Ü R İ çok konservesi yapılan bir 4 M E A K O R bamya türü. 6/ Eski Mısır 5 E T A N R İ S K inanışında ana tanrıça... 6 V A L A T E Bir gösterme sıfatı. 7/ Dik 7 E L EM İ Ç A L tutularak parmakla çalıS İ T E nan, üç köşeli ve telli bü 8 P E N A yük çalgı... Değerli metal 9 E B U L M Ü L Ü K ve taşlardan yapılan süs eşyası. 8/ Dans... Eski Türklerde ölülerin ardından düzenlenen yuğ törenlerinde söylenen ağıt. 9/ Dünyanın ilk nükleer denizaltısının adı. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle