27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 16 MAYIS 2011 PAZARTES [email protected] 14 Packard Bell’den 5 günde tamir Acer bünyesine katıldıktan sonra hızlı büyüyen PC üreticisi Packard Bell, yeni ürünleri 14 inç ekrana sahip EasyNote NX, 1 inç kalınlığında 8 saat pil ömürlü DotS netbook ve Packard Bell’in tableti Liberty Tab’ı Türkiye pazarına sundu. Şirket yeni dönemde müşteri memnuniyeti konusunda 5 günlük tamir süresi ve müşteriye en fazla bir dakika içinde telefonla geri dönüş yapacak. EKONOMİ AlcatelLucent’ten akıllı telefon AlcatelLucent yeni masaüstü akıllı telefonu olan OmniTouch 8082 My IC Phone’u tanıttı. Yeni telefonda LED arka aydınlatmalı yedi inçlik bir geniş kapasitif dokunmatik ekranı bulunan telefon, bağlama yönelik duyusal geri bildirimin yanı sıra Bluetooth ve USB bağlanabilirliği gibi özellikler bulunuyor. Xerox’tan eposta analizi Xerox, Microsoft Outlook hesabındaki epostaları farklı parametrelerle analiz eden “Business of Your Brain” isimli ücretsiz bir uygulama çıkardı. Uygulamayla, en çok kimden eposta alınıp gönderildiği, en çok kiminle toplantı yapıldığı, epostaların hangi günlerde daha çok geldiği, kimlerin epostalarının okumadan sildiğini analiz ediliyor. Yüzde Sekiz Cari Açıkla Gidiş Nereye? Beklenmedik bir şey değildi: Sanayi büyüdükçe, dış ticaret açığı, dolayısıyla cari açık büyüyor. Ve ilk çeyreğin cari açığı 22.1 milyar dolar olarak açıklandı. Böylece marttan marta 12 aylık cari açık 60.5 milyar dolarla tarihi bir rekora ulaştı. İlk 3 ayda büyümenin yüzde 10 olduğunu kabul eder, bunu da yine marttan marta yıllıklandırıp dolarla ifade edersek 752 milyar dolarlık bir GSYİH’ye ulaşıyoruz. Bu da 60.5 milyar dolarlık cari açığın, milli gelirin yüzde 8’ine ulaşması demektir. Intel Capital ile işbirliği yapan Nokta yakın zamanda bünyesine katacağı yeni sosyal medya şirketleriyle büyüyecek İnternette zirve yaptılar SEKTÖRDEN Turkcell ITEA 2’ye girdi Turkcell’in ArGe ve inovasyon üssü Turkcell Teknoloji, Avrupa’da ArGe alanında rekabet gücünün sürdürülebilirliği için kurulan ITEA 2 işbirliği platformunun Yönetim Kurulu’na dahil oldu. ITEA 2’nin yönetiminde irbus, Philips, Siemens, Nokia ve Bosch gibi dünya devleri yer alıyor. ODTÜ Dağcılık Kulübü’nde tanışan 6 arkadaşın kurduğu Nokta siteleri Türkiye’de Facebook, Google, Windows’tan sonra en fazla ziyaret edilen siteler arasında bulunuyor. O Vodafone’dan ‘genç’ hizmet “Gençlik bir kere yaşanır, özgürce yaşa” sloganıyla hayata geçirilen Vodafone FreeZone, Vodafone’un gençlere özel sunacağı hizmetleri içeriyor. 26 yaş altındaki gençlere yönelik olacak proje kapsamında Vodafone FreeZone’u anlatan özel bir şarkı da bestelendi. DTÜ Dağcılık Kulübü’nde tanışan 6 arkadaşın kurduğu Nokta İnternet Teknolojileri’nin girişimleriyle hayat bulan siteler Türkiye’de Facebook, Google, Windows’tan sonra en fazla ziyaret edilen siteler arasında 4. sıraya yükseldi. Nokta’nın siteleri Blogcu.com, Doviz.com, Fotokritik.com, İzlesene.com, Pasaj.com, Sinemalar.com, Yemektarifleri.com her ay Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 85’i tarafından tıklanır hale geldi. 2002’de kurulan Nokta, Mart 2011’de imzalanan stratejik ortaklık anlaşması ile dünyanın önde gelen yatırım şirketlerinden biri olan Intel Capital’in Türkiye’de yatırım yaptığı ilk şirket olma unvanını da elde etti. Nokta’yı 10 yıl önce ODTÜ Capital ile işbirliğinin şirketin Dağcılık ve Kış Sporları büyümesini hızlandıracağını şu Kulübü’nde tanıştıkları 5 anda 60 olan çalışan sayısını yıl arkadaşıyla kurduklarını aktaran sonuna kadar 100’e şirketin Üst Yöneticisi Tümay çıkaracaklarını anlattı. Asena, bu Asena’ya göre, doğadaki yatırımın zorluklarla baş ettikten sonra ticari zorluklarla baş etmek çok daha kolay. Sanat tarihi mezunu olan Asena, diğer arkadaşlarının da inşaat, çevre mühendisliği gibi internetle pek de ilgili olmayan bölümlerden mezun olduklarını sena’ya göre mobil hayat ile bilgisayarın dışında daha ancak online hayattaki farklı bir kullanım alışkanlığı edinmeye başlıyoruz. değişimi iyi gördüklerini bu Video paylaşım sitesi İzlesene.com’un hem iPhone ve sayede başarılı olduklarını hem de Android uygulamaları üzerinde yapılan bir araştırmada söyledi. Nokta İzlesene, mobil kullanıcılarının gündüz saatleri içerisinde en çok bünyesindeki sitelerin 12.0013.00 saatleri arasında kullanıldığını, genel kullanıma içeriklerinin tamamının bakıldığında ise akşam ve gece saatlerinde daha yoğun kullanıcılar tarafından kullanıldığını ortaya çıkardı. Yoğunluğun saat 19.00’dan oluşturulduğunu, böylece itibaren etkisini arttırdığı da görülüyor. Yani kullanıcıların yüzde 100 yaşamın mobil uygulamaları mesai saati bitimi ile birlikte içerisinden unsurlarla kullanmaya başladıkları beslendiğini kaydederek en tahmin ediliyor. Bu da popüler olan sitelerinin ise demek oluyor ki izlesene.com olduğunu, buraya mobil yaşam asıl günde 3 bin videonun akşam başlıyor. yüklendiğini açıkladı. Intel aynı zamanda Nokta’nın yeni sosyal medya şirketleri satın almasına olanak tanıyacağını haziran ayında bu tarz bir satın almayı duyuracaklarını aktardı. Asena ayrıca önümüzdeki ay sosyal oyun alanına da gireceklerini, bu alandaki ilk oyunlarını da kullanıcıların hizmetine sunacaklarını dile getirdi. 2010’da Türkiye’yi büyüme şampiyonları arasında gösterenler, o büyümenin arkasında yüzde 6.5’lik cari açık defosu olduğunu her nedense ifade etmiyorlardı. Şimdi o açık, yüzde 8’e vurmuş durumda. 2011, bu tempoda biterse cari açık yıl sonunda rahat 70 milyar doları ve milli gelire oranı da yüzde 9’u bulur. Bulur da ne olur? Kimi yorumcu diyor ki korkmayın, bir şey olmaz. Ekonomi kendini düzeltir, büyüme yavaşlar, yavaşlamayla ithalat, onunla birlikte dış ticaret açığı ve cari açık makul düzeye iner. Bunun kendiliğinden olacağını beklemek safdillik. Ekonomide “su kaynatan” unsur, sıcak para. Sıcak para girişini yavaşlatmadıkça, ithalata dayalı büyüme sürecek ve cari açık tırmanacak. Sıcak para, iktidarın bugünkü palyatif önlemleriyle gelmekten caymıyor. Yapılması gereken asıl şeyi, birçok Asya, Latin Amerika ülkesi yaptı: Sıcak paraya Tobin vergisi uyguladı... AKP iktidarı yapabilir mi? Kolay değil. Bir yandan sıcak para girişini kontrol altına almak istiyor, ama bir yandan da sıcak paraya ve onun girişiyle yatay seyreden bir döviz kurunun devamına ihtiyacı var. Buna, hem enflasyon hedeflemesi, hem dış borç stoku yükünün ağırlaşmaması için ihtiyacı var. Yukarısı bıyık, aşağısı sakal sıkışması… Peki mevcut tablo dışarıya ne söylüyor? Derecelendirme kuruluşlarının kredi notu hiç de parlak değil. A Mobil Yaşam Akşam Başlıyor Avea’dan 2011 zirvesi Avea üst yönetimi ve 2000’e yakın Avea çalışanı Harbiye Kongre Merkezi’nde düzenlenen Avea Zirvesi 2011 etkinliğinde buluştu. Avea üst yöneticisi Erkan Akdemir, 2011 yılında vites büyüttüklerini belirterek, “Kârlılığımızı muhafaza edip, gelir büyümemizi hızlandırarak yatırımlarımızı ivmelendireceğiz” dedi. Sınırsız paketlere dikkat Akıllılar çok sattı Adet bazında akıllı telefon satışları geçen yılın ilk çeyreğine göre bu yıl yüzde 80 arttı. Canalys’e göre 2011’in ilk çeyreğinde 101 milyon adet akıllı telefon satıldı. Marka bazında artışlara bakıldığında yüzde 350’lik artışla Samsung ilk sırada geliyor. HTC’nin satışları ise yüzde 229 arttı. T üketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz, “GSM operatörlerinin paket aboneliklerinde tüketicinin çok dikkatli olması gerektiğini düşünüyoruz” uyarısında bulundu. Yılmaz, yüksek gelen cep faturalarından bunalan tüketicinin, sabit ücretli paketlere yöneldiğini belirterek, maddi durumuna göre ‘her yöne sınırsız veya sınırlı’ paketlere abone olan tüketicinin, bir iki ay sonra limit aşımı nedeniyle aynı faturalarla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Yılmaz, GSM operatörlerinin paket aboneliklerinde, limit aşımı öncesi tüketiciyi uyarması sorumluluğu bulunduğunu kaydederek “Limit aşımı veya sistemden kaynaklanan hatalar nedeniyle gelen yüksek faturalara itiraz edilmekle birlikte, küçük tutarlara, ‘astarı aslından pahalıya gelir’ diye tüketici hak aramıyor ” dedi. AVRUPA ÜLKELER N N KRED NOTLARI (6 Mayıs 2011) Moody’s A2 Polonya Baa1 Karadağ, Port, Rusya Baa2 Azerbaycan Kazakistan Baa3 Bulgar, Hırvat, Rom, İzlanda, Macar, İrlanda Ba1 Arnavutluk Portekiz Ba2 Türkiye (+), Sırbistan Ba3 Gürcistan, B1 Yunanistan S&P A Estonya A Polonya BBB+ İrlanda BBB Rusya, Bulgaristan Kazakistan BBB İrlanda, Macar. Kazakistan, Macaristan, BB+ Romanya Rom, Yunan. BB Türkiye (+), Makedonya BB Yunanistan Fitch A İsrail, Estonya A Polonya BBB+ İrlanda BBB Rusya BBB Bulgaristan, Hırv. Portekiz. BB+Türkiye (+), Make, BB Sırbistan, Ermenistan B+ Gürcistan Türkiye’de AKP’nin genel seçimleri büyük farkla kazanarak tek başına hükümet kurmanın ötesinde, anayasa değişikliği yapabilecek bir Meclis çoğunluğuna ulaşabileceğine ilişkin bir “kanaat” egemen oldu. “Düşüncenin” görevi toplumda egemen olan “kanaatleri” sorgulamaktır. Bu yüzden şu soruyu sorabiliriz: Seçimlere giden konjonktürde, bu egemen kanaati desteklemeyen hatta aksi yönde etkenler var mıdır? Ben var olduğuna inanıyorum. AKP kendi düşünürlerinin de birçok kez vurguladığı gibi iç ve dış dinamiklerin kesişmesinin ürünü olarak ortaya çıkmış, çok özel bir partidir. İç dinamikler, düzen partilerinin yönetemeyerek halkın gözünde, medyanın da büyük katkılarıyla, “iflas etmiş”, iktidarsızlaşmış kurumlar durumuna düşmesine yol açan siyasi ve sonra ekonomik bir krizle ilgilidir. Bu kriz sırasında, siyasal İslam bölünerek içinden liberal ve küreselleşmeci bir kanat ortaya çıkarıldı. Bu kanat, liberal entelijansiyanın büyük katkılarıyla, toplumun geleneksel olarak siyasal İslamın ideolojik ve kültürel erişiminin dışında kalmış, etkilenmemiş kesimleriyle bir diyalog kurarak, geleneksel egemen ideolojiye karşı yeni bir hegemonya süreci başlatabildi. Dış dinamiklerse, ABD’nin 11 Eylül’le birlikte bölgede başlattığı “yeniden düzenleme” sürecinde, ABD yanlısı ve neoliberal eğilimli bir Müslüman müttefik yönetime (araca) gerek duyulmasıyla ilgilidir. Çok ‘özel’ bir parti Bu gereksinimin bir sonucu olarak Tayyip Erdoğan, daha henüz resmi bir kimliği yokken Beyaz Saray’da “Oval Office”te Bush’la baş başa konuşabilmiş, daha sonra Richard Perle’in koltuğu altında American Enterprise Institute’de “Derin Demokrasi” başlıklı bir semineri verebilmiştir. Bu iki eğilimin kesiştiği yerde, AKP, hem ulusal hem de uluslararası medyanın yardımıyla, “askeri vesayeti” yıkarak demokratik hakları geliştirmeyi, Avrupa Birliği’ne girmeyi, Kürt sorununu çözmeyi hedefleyen, bölgede başlamakta olan jeopolitik altüst oluştan yararlanmaya yatkın bir parti olarak, medyanın ve “kanaat önderlerinin” (ki o zaman henüz bir AKP medyası, “yandaşlık” olgusu yoktur) katkılarıyla, seçmene sunulmuş ve seçmen tarafından kabul görmüştür. Böylece siyasal İslamın çekirdek seçmenine, yaşam tarzı, ait olduğu “hakikat rejimi” açısından siyasal İslamdan geleneksel olarak uzak bir seçmenin kabulü eklenmiş ve AKP seçimleri kazanmıştır. Kısacası AKP içerde siyasi, ekonomik hatta ideolojik bir krizin (rejim krizinin), dışarda da başlamakta olan bir jeopolitik krizin çakışan dinamiklerinin ürünü, diğer bir deyişle, siyasal İslamın (bir hareketin) olağanüstü koşullarda ürettiği olağanüstü bir partidir. Bunu, AKP liderliğinin dayandığı “ilişkiler matrisine” bakarak da görebiliriz. Bu “matris”, hem AKP’nin hem ülke içinde oluşturmaya ve yönetmeye başladığı hegemonya ve ‘Egemen Kanaat’e Karşı Bir Yazı transformismo (pasif devrim süreci içinde yanına çekerek dönüştürme) sürecinden hem de siyasal İslam hareketi içinde farklı kesimleri bir arada tutmayı amaçlayan bir ikinci hegemonya sürecinden, bir de dış destekleri koruma ve bu üç eksen arasında bir “modis operandi” kurma zorunluluğundan oluşmaktadır. AKP’nin bir kez daha seçimleri kazanabilmesi bu matrisin işleyebilmesine bağlı olacaktır. ‘balon’u AKP’nin başarısının üç Bu noktada, AKP’yi bugüne getiren sürece baktığımızda “üç balon”dan (yapay hatta sanal yükselişten) söz edebiliriz: Ekonomik balon, dış politika balonu ve demokrasi balonu. Yukarıda sorduğum “Bu seçimlerde bu egemen kanaati desteklemeyen, hatta bu egemen kanaate karşı etkenler var mıdır?” sorusuna verdiğim “Evet var” cevabı da işte bu üç “balon”la ilgili. Ekonomik balonu görebilmek için AKP döneminde yaşanan ekonomik büyümenin finansal kaynaklarına bakmak yeter. AKP döneminde katlanarak artan dış borç, milli gelirin yüzde 6’sına ulaşan tüketici kredileri, bu yıl bir önceki döneme göre yüzde yüzden fazla artan cari açık bu büyümenin bir kredi balonuna dayalı olduğunu gösteriyor. Yabancı firmaların kârlarını dışarı çıkartma oranlarında geçen yıl yaşanan rekor artış, geçen hafta borsada yaşanan yüzde 5+ gerileme, dış ticaret açığının, ekonomideki ısınmanın, Wall Street Journal, Financial Times, The Economist gibi yayınlarda kimi zaman “fokur fokur kaynıyor” gibi ifadelerle tartışılmaya başlanması da balonun patlamak üzere olduğunu düşündürüyor. Dış politika “balonu” da Büyük Ortadoğu Projesi’yle başladığı varsayılan yeni dönemde, Türkiye’nin, bölgesinde, hatta dünyada sorun çözücü irade, ABD projesi ve İsrail güvenliği açısından önemli bir aktör haline gelecek olması umuduyla ilgiliydi. Bu umut sonra, “dünya gücüyüz, bölge lideriyiz” fantezilerine dönüştü. Ancak, bu fantezilere dayalı dış politika, bir sonuç üretemediği gibi bu yıl, “Arap uyanışı” denen olayların dalgası çarpınca dağılıverdiler. Filistin sorununda esas irade Mısır’ın elindeydi. Komşularla sıfır sorun olanaksızdı. Dünyada yeni dengeler oluşur, Çin, Hindistan, Brezilya varken en yoksul ülkelere ağabeylik etmeye kalkmak tam anlamıyla bir hayaldi. AB üyeliği ise çoktan gündemden çıkmıştı. Kısacası, AKP, seçimlere, “dünya gücü, bölge lideri oluyoruz” balonu patlamış olarak gidiyor. Demokrasi balonunun da patladığı görülüyor. Kürt açılımı, Kürtlerin suratına şiddetle çarparak kapanır, Kürtler kendi yollarına gitmeye hazırlanırken bireysel özgürlükleri arttırmak iddiasıyla başlayan süreç, hırçın polis baskısına, birey özelini imha eden, telefon dinleme kaset üretme vb. kanalına girdi. Yeni tarz siyaset, rakiplerini sürekli yalancılıkla suçlayan (burjuva siyaset geleneğinde rakip partilerin liderleri birbirlerini meşru sayar, kişiliklerine saldırmazlar) bir dile dönüşür, seçim kampanyalarının söylemi din ahlak alanına çekilirken yakın zamana kadar AKP’yi destekleyen liberal aydınlar arasında “askeri vesayetin yerini siyasi vesayet” alıyor korkusu oluştu. Bu üç balon patlarken siyasi arenada, bir önceki seçimlerden farklı olarak üç önemli etken var. Biri, ana muhalefet partisi CHP’nin yeni lideri ve söylemiyle seçmenin, hatta liberal aydınların ilgisini çekmeye başlaması. İkinci etken de ısrarla yükselmeye başlayan toplumsal muhalefet dalgası. Üçüncüsü, darbe korkusu, Ergenekon şaşkınlığı yatışırken AKP’nin seçim kampanyalarında yeni, tutarlı ve tanımlanabilir bir söylem üretememesi, dilinin bu ülkede alışılmadık ölçüde sertleşmeye başlaması. Tüm bunlar, bana, bugünkü konjonktürün içinde egemen kanaati sorgulayan gelişmelerin de olduğunu, egemen kanaate teslim ya da tutsak olmamak gerektiğini düşündürüyor. Moody’s, Türkiye’nin notunu 6. kademede Ba2’de tutarken, S&P, 7. sırada BB olarak açıklıyor. Fitch de notunu 6. sırada BB+ olarak sabitlemiş. Her ne kadar, üçü de notun yanına “pozitif” ekleseler de, ülke notunu yükseltmiyorlar Türkiye’nin. Kimler yok ki Türkiye’nin üstünde: Başta Polonya, sonra, Portekiz ve Rusya… O Portekiz ki Yunanistan’ın ardından duman olacak ülkeler içinde gösteriliyor, ama notu hâlâ yukarıda. Orta Avrupa ve Doğu Avrupalılar, hatta Türk cumhuriyetlerinin hepsinin notu Türkiye’nin üstünde. Tek teselli Yunanistan… Ülke notu bir gösterge. Biraz da moral olsun diye, CDS primi denilen göstergeyi hatırlatalım: CDS, bir ülkenin tahvillerine garantör olmanın riski karşılığında talep edilen risk primini gösterir. Beş yıllık CDS primi Yunanistan için 1350, İrlanda ve Portekiz için 650 iken Türkiye için 150... Bu da züğürt tesellisi olsun... Ama, eğer Yunanistan’ın başındaki kara bulutlar, Portekiz ve İrlanda’yı da sararsa, AB depremi karşısında, bu yüzde 8’lik cari açık yüküyle zor baş eder Türkiye. Bekleyelim görelim... Çin’den AB’ye vergi tepkisi Ekonomi Servisi Pekin yönetimi, Avrupa Birliği’ni (AB) Çin’den ithal edilen bir ürüne ilk kez aynı anda antidamping ve antisübvansiyon vergisi uygulamasını protesto etti. Çin Ticaret Bakanlığı sözcüsü Yao Cien bakanlığın internet sitesinde yaptığı açıklamada, AB’nin Çinli işletmelerin çıkarlarına zarar veren bu uygulamasına karşı çıktıklarını belirterek, uygulamanın Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına aykırı olduğunu ileri sürdü. Antisübvansiyon vergisi yüzde 4 ile 12, antidamping vergisi de yüzde 8 ile 31.5 arasında değişiyor. Beş yıl geçerli olacak vergiler gerektiğinde uzatılabilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle