16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 N SAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA 17 Sultanın Şeyhi İşleri Mehmet Görmez, Diyanetbaşlar Başkanı ilk görevine başlamaz, Yükselen Parti C HP Ankara 2. bölge milletvekili adayı Seyhan Erdoğdu, işsizliğin baskısını en ağır biçimde yaşayan bir çevrede kampanya yürüttükleri kanısında. İzlenimlerini aktardı: “CHP’nin sosyal devleti canlandırmaya dönük politikaları bölgede geniş yankı buluyor. Özellikle kadınlar artık CHP diyor. Bölgede işsizlik had safhada. Kayıt dışı, güvencesiz çalışma yaygın, ücretler düşük. Ankara’nın çevre ilçelerinde tarım bitirildi, çiftçi kan ağlıyor. Siteler’de esnaf, hele piyasaya iş yapan esnaf çökertildi. OSTİM’e gidin sanayicilerle görüşün, düşük kur yüksek faiz politikası ile ithalat cenneti olan Türkiye’de iş yapamaz duruma gelmişler. Ankara’ya bir darbe de Ankara’nın içini boşaltan AKP politikalarından geldi. Vakıflar Bankası, Halk Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası başta olmak üzere bütün finans kuruluşları İstanbul’a taşınıyor. Yarın sıra Merkez Bankası’na gelecek. AKP’liler İstanbul’u başkent yapmaktan bile bahsediyorlar.” Erdoğdu, yüzünü halka dönmüş bir CHP’nin bu dönem bölgede yükselen parti olacağına inanıyor: “CHP, Ankara’da, halka gerçekleri anlatarak ve iş, ekmek, özgürlük sözü vererek çalışıyor. Senin partilin, benim partilim demeden, senin gencin, benim gencim demeden, etnik köken, mezhep ayırımı yapmadan, dini siyasete alet etmeden her eve ulaşmaya çalışıyor.” işi kendisine yeni bir cüppe diktirmek oldu. Daha görkemli ve gözalıcı bir giysiydi bu. Hemen ardından, sakal bıraktı. Sonra da il müftülerini topladı, “dinin devletleştirilmeye, özüne yönelik müdahalelere tevessül edildiği, başkanlığın bir ‘tapu kadastro bürosu’na dönüştürülmeye çalışıldığı ortamlar yaşandığını” vurgulayıp dedi ki: “Biz Diyanet olarak artık çekingen, lafı dolandıran, kendini açıklamaktan aciz bir tanımlama siyasetiyle mesafe alamayız. Her ahval ve şeraitte korumamız, güçlendirmemiz ve netleştirmemiz gereken bir misyon tanımında buluşmamız gerekmektedir. Halkımız, dini bir aidiyet ve referans ölçütü olarak görmekte her zamankinden daha çok ısrarlıdır. Sivil toplum kuruluşları, farklı toplumsal yapılar, uluslararası organizasyonların, sosyal sorunlar konusunda Diyanet’in hakemliğine, önalmasına ihtiyaç duyuyor.” 12 Haziran sonrası geçeceğimiz halife sultanlık dönemine bir de şeyhülislam gerekiyordu. Giyimi, kuşamı ve de konuşmaları ile o da bulundu. Şehir Efsanesine Yanıt Son günlerde bir şehir efsanesi türetildi, herkes onun peşinde: Efendim, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, geçmişte Erdem Başçı’nın Merkez Bankası Başkanlığı’nı, “sırf eşi tesettürlü diye” veto etmişmiş... Olayın aslını Cumhurbaşkanlığı’nın eski Genel Sekreter Yardımcısı Bülent Serim’den öğrendik: “2006 yılında Sayın Süreyya Serdengeçti’nin görev süresinin tamamlanması aşamasında, Cumhurbaşkanlığı’na, Sayın Erdem Başçı’nın TC Merkez Bankası Başkanlığı’na atanması konusunda bir kararname gelmemiştir. O dönemde bu konu basında yer bulmuş ve çok tartışılmış, siyasal iktidarın suskun kalması üzerine Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan bir basın açıklamasıyla haberin doğruyu yansıtmadığı, bu konuda Cumhurbaşkanlığı’na bir kararname gelmediği kamuoyuna duyurulmuştur. Bu arada belirtmek gerekir ki, siyasal iktidarca önerilen ve 10. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer tarafından TC Merkez Bankası Başkanlığı’na atanan Sayın Durmuş Yılmaz’ın da eşi tesettürlüdür.” Efsanecilere duyurulur. Mustafa Balbay’a Mektup Sevgili Balbay, Dünkü yazını duygulanarak okudum. Okurken, Cumhuriyet Kitapları’nın standında kitaplarını imzalarken, önünde oluşan uzun kuyruklar geldi gözlerimin önüne. 16. İzmir Kitap Fuarı dün akşam sona erdi. Coşkusu müthiş bir fuardı. İzmir için “Türkiye’nin aydınlık yüzü” derler ya, genç yaşlı, kadın erkek İzmirliler dokuz hafta boyunca bunu bir kez daha kanıtladılar, daha cumartesi günü öğle saatlerinde geçen 15 yılın ziyaretçi rekoru kırıldı, kapılardaki sayaçlar saat 15.30’da 254.320’yi gösteriyordu. O cıvıltılı kalabalığı, o coşkuyu görmeni isterdim. Önümüzdeki yıl mutlaka göreceksin, kitaplarını imzalayacaksın, o coşkuyu okurlarınla, dostlarımızla hep birlikte paylaşacağız. Üç gün önceki yazında fuardan söz ederken “Beş kez hücre değiştirdiğim Silivri zindanlarında bir kez daha duyumsadım ki, o salonlar benim aşkım” diyordun, fuarların sürekli görgü tanığı olarak söylüyorum, sen de o fuarların, o salonların, o salonlardaki görkemli kalabalıkların aşkısın. En geç kasımda, İstanbul Kitap Fuarı’nda buluşacaksınız. İzmirliler kavuşturacak sizi birbirinize. Sana biraz da İzmir’den söz edeyim. 23 Nisan ile birlikte bir haftadır süren soğuklar sona erdi. Gökyüzünün o İzmirliler için bu mevsimde pek alışılmadık olan griliğinin yerini mavi aldı. Kent üç gündür güneşli ve güneşi gören İzmirliler sokağa döküldüler. Kordonboyu yüzleri gülen insanlarla dolu; genç çiftler ele ele, kol kola, sarmaş dolaş yürüyorlar kıyı boyunca ve onları kimse yadırgamıyor. E, burası İzmir, burada aşkı, sevgiyi, sarmaş dolaşlığı yadırgayanlar yadırganır esas, öyle değil mi? Biz “fuarcılar” hemen her yıl yaptığımız gibi yine genellikle “Servet’in Yerinde” toplanıyoruz akşamları; çöp şiş, köfte, yanında da rakı… Turhan Günay saz çalıyor kimi zaman, sevgili Fazilet Kuza her zamanki gibi heyecanlı ve telaşlı, ama hep güler yüzlü ve mutlu. Anlıyoruz ki fuarda işler iyi gitmiş, seviniyoruz. Seni anıyoruz, seni andıkça da sana olan sevgimiz artıyor, aynı zamanda da seni 780 gündür demir parmaklıklar ardında, hücrelerde tutanlara karşı öfkemiz kabarıyor. Sen de izliyorsun, bu iktidar tam anlamıyla zıvanadan çıktı artık. Rezaletler, skandallar birbirini izliyor. YGS mağduru liseli gençler haklı olarak sokaklara dökülmüş, Başbakan yaşları 1718 olan gençleri kendisine bağlı on bin kişilik kuvvetlerle sindirmeye, korkutmaya çalışıyor. Olacak şey mi? Haydi, arkasından o anlaşılması güç YSK kararı… İki gün sonra karar geri alınıyor, ama bu arada insanlar ölüyor, yaralanıyor, Türkiye’ye dehşet günleri yaşatılıyor boşu boşuna. Bir bakıyoruz 4/C mağduru TEKEL işçileri hakkında ceza davaları açılmış, haklarını aradıkları için. İnsan mantığının kabul edebileceği şeyler değil bunlar; ama oluyor. Bir korku tünelinde yürür gibiyiz. Fakat ilelebet sürecek değil bu karanlık geçit. Mutlaka çıkacağız aydınlığa. Seni sevgiyle kucaklıyorum. parti çevresinden duyduğumuz değerlendirmeler: Kemal Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlığa taşıyan önergeye imza atan 60 milletvekilinden ancak 13’ü listelere girdi. Bunlardan 4’ü seçilemeyecek sıralarda. 81 il başkanından ancak 4’ü seçilebilir yerden aday gösterildi. ilgili homurtu hiç CHP’de aday listesiyle bitmeyecek gibi. İşte size Parti Homurtuları Bunlardan 3’ü de zaten önseçimle geldi. Aday gösterilen bir ilçe başkanı bile olmadı. Listelerde 12 TÜSİAD üyesi yer aldı. ANAPDYPDPMHP kökenli 25 aday seçilebilir yerlere yerleştirildi. Eski CHP İl Başkanı Levent Gök Ankara 1. bölgede 6. sıradan, eski DYP İl Başkanı Bülent Kuşoğlu ise 5. sıradan aday. Genel Başkan Yardımcısı Hurşit Güneş, Kocaeli’nde eğilim yoklamasında 4. sıradaydı, merkez yoklaması ile 1. sıraya oturdu. Adıyaman’da CHP en çok oyu Besni ve Gölbaşı’ndan alır. Listede Besni ve Gölbaşı’ndan bir tek aday yok. Tunceli’de 2. sırada aday gösterilen eski EMEP’li avukat Hüseyin Aygün, Onur Öymen’in Dersim isyanıyla ilgili söyledikleri nedeniyle partiyle davalık. Dava halen sürüyor. Zaman Makinesi matbaa baskılı kitaptan Dante’nin İlahi Komedya’sını okuyordu. Dikkatimi çekti: Kitabın dış kapağında fiyatı 250 liret olarak gözüküyordu. Yayınevi olarak da ‘Fratelli Fabbri Editori’ yazıyordu. Araştırdım, bu yayınevi 1947’de kurulmuş.” Kanuni, matbaadan hemen sonra, zaman makinesini bulmuş olmalı. Öcal Beningtan uyardı: “Muhteşem Yüzyıl Hukukçu dostumuz dizisinin son bölümünde Kanuni Sultan Süleyman masaya oturmuş, K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK [email protected] şsizliğin Kaynağı… 15 Nisan 2011 günü Cumhuriyet’in başlığında yer alan Ekonomi Servisi’nin “Yoksullukta İlk Üçteyiz” haberine göre: (*) En yüksek gelir eşitsizliği olan üç ülke: Şili, Meksika ve Türkiye olarak belirlenmiş. (*) Türkiye, işsizlik ve yoksullukta ilk sıralarda yer alıyor. (*) Kadınların doğurganlık oranında en yüksek ülkelerden biriyiz. (*) OECD ülkeleri arasında Türkiye en düşük istihdam oranına sahip ülke konumunda bulunuyor. 2009 itibarıyla istihdam oranı ortalama yüzde 66.1 iken bu oran Türkiye’de yüzde 44.3 ile en düşük düzeyde. Bu, her yüz kişiden 44’ü çalışıyor veya iş arıyor, diğer 66’sı onlardan geçiniyor anlamına geliyor. *İşsizlik rekoruna yakınız: Türkiye, 2009’da yüzde 14.3 işsizlik oranı ile yüzde 18.1’lik İspanya’dan biraz daha iyi gözüküyor. OECD üyesi Güney Kore’de bu oranın yüzde 3.2, Hollanda’da yüzde 3.9 olması, Türkiye’nin durumunu daha açık ortaya koyuyor. Türkiye, her yıl ortalama 1 milyon 50 bin kişi artmaktadır. İşsizliğin ve buna bağlı olan yoksulluğun kaynağı bu artışta aranmalıdır. HARB SEM H POROY Yıl 20042008 Türkiye’de Doğumlar ve Ölümler Doğum Ölüm Artış (Kişi) 1.213.545 1.232.678 1.238.725 1.266.503 1.262.533 6.213.984 1.242.797 187.086 197.520 210.146 212.731 215.562 1.023.045 204.609 1.026.459 1.035.158 1.028.579 1.053.772 1.046.971 5.190.939 1.038.188 2004 2005 2006 2007 2008 Toplam Ortalama BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N [email protected] 2004 2008 yılları arasındaki “doğumölüm” istatistiklerinden, Türkiye nüfusunun her yıl 1 milyon 50 bin kişi çoğaldığı anlaşılmaktadır. Bu artışla her 10 yılda bir Türkiye’nin nüfusu Yunanistan nüfusu (10 milyon 700 bin kişi) kadar çoğalmaktadır. 20042008 İstanbul’da Doğumlar ve Ölümler Yıl 2004 2005 2006 2007 2008 Toplam Ortalama Doğum 195.341 202.802 204.709 217.899 220.464 1.041.215 208.243 Ölüm 41.161 49.621 50.436 50.830 50.403 242.451 48.490 Artış (Kişi) 154.180 153.181 154.273 167.069 170.061 798.764 159.753 OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ [email protected] İstanbul yılda ortalama 160 bin kişi artışla 6 yılda 1 milyon nüfuslu bir kent oluşturmaktadır. Görüşümüze göre bu veriler, bugün yüzde 12 olan işsizlik oranını her geçen yıl çok daha ileri düzeye götürecektir. Aşırı nüfus artışı işsizliğin, işsizlik de yoksulluğun kaynağını oluşturmaktadır. UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K [email protected] 1/ Bir avlu ya 1 da bina çevresindeki sütun 2 lu galeri. 2/ 3 Eski Yunan 4 kentlerinde 5 pazaryeri... Kale duvarı. 3/ 6 18. yüzyılda 7 Fransa’da mo 8 da olan gösterişli bir beze 9 me biçemi... Bir cet 1 2 3 4 5 6 7 8 9 vel türü. 4/ Yolsuz 1 K A R A L A H N A ya da emeksiz elde 2 A B E S S A A T edilen şey. 5/ Çem 3 S A N S A F R A berin çevresinin ça4 İ Ş S İ L İ pına oranını gösteren 5S O K U A K S E sayı... “Süsen” de 6 I R A K A V denilen bir süs bitİ K İ kisi. 6/ Avustral 7 R U L E T O L A Y ya’da yaşayan bir 8 A Z A T 9B OĞ A Z K E R E cins devekuşu... Suyu, işleme ve dağıtım tesislerine iletme. 7/ Sağlama, elde etme... Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. 8/ “Her içinde seyredilir başka bir cihan” (Yahya Kemal)... Otellerde, müşterilerin arabalarını park etmekle görevli kimse. 9/ Çorba gibi yiyeceklere lezzet kazandırmak için un ve yağla yapılan sos... Bir renk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yapılarda pencere önlerine yapılmış dar çıkıntı. 2/ Kişinin öz benliği... Köydeki işlerin elbirliğiyle bitirilmesi. 3/ Yaprakları salata gibi yenen kokulu bir bitki... Eski Türklerde çocukları koruyan tanrıça. 4/ Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay... Üstü kapalı olarak anlatma. 5/ Genellikle şeker hastalarının şeker yerine kullandıkları, madenkömürü katranından elde edilen beyaz bir toz. 6/ İşyeri... Bir bağlaç. 7/ Duman lekesi... Japonya’da bir kent. 8/ Susamurundan elde edilen post... Leylak rengi, açık mor. 9/ Bir nota... Küçük çapa. C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle