25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 N SAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA dishab@cumhuriyet.com.tr DIŞ HABERLER Soruşturma çağrısı Dış Haberler Servisi Uluslararası Hukukçular Komisyonu ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, Suriye’de “güvenlik güçlerinin saldırılarındaki toplu ölümlerin” Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından soruşturulmasını istediler. İki örgütün açıklamalarında, Suriye’de 5 hafta içinde 330 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatılarak saldırıları devlet başkanlığı muhafızları ve rejim yanlısı milislerle güvenlik güçlerinin düzenlediğinin düşünüldüğü; saldırı emri veren, emirleri yerine getiren ve gerçek mermilerle ateş edenlerin sorumlu tutulması gerektiği belirtildi. Suriye’de cuma ve cumartesi günü çıkan olaylarda 120 kişi hayatını kaybetmişti. 11 LA Times, Türkiye’nin Kaddafi’nin varlıklarının dondurulmasına direndiğini yazdı Ankara karara direniyor Dış Haberler Servisi Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin kararları uyarınca Libya lideri Muammer Kaddafi ve ailesinin 60 milyar doları aştığı belirtilen yurtdışındaki malvarlıklarını dondurma girişimlerinin “sert direniş”le karşılandığı, kararları uygulamamakta direnen ülkeler arasında Türkiye’nin de bulunduğu bildiriliyor. Amerikan Los Angeles Times gazetesi, “Muammer Kaddafi’nin varlıklarını dondurma girişimi dirençle karşılandı” başlıklı haberinde ABD, Avrupa ve BM yetkililerine dayanarak, “bazı ülkelerin, Kaddafi ailesinin dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan on milyarlarca dolara el koymak için pek bir şey yapmadığını, böylece Kaddafi’nin büyük miktarda nakite erişimine olanak sağlandığını” belirtti. ABD ve Avrupa Birliği’nin, Kaddafi’nin yurtdışındaki banka hesabı ve Los Angeles Times gazetesinin haberine göre, Kaddafi ve ailesinin yurtdışındaki mal varlığının dondurulması yönündeki BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasına, aralarında Türkiye’nin de olduğu bazı ülkeler direnç gösteriyor. yatırımlara erişimini bloke etmesine rağmen bazı ülkelerin böyle bir yol izlememesi sonucunda, Libya liderinin ayaklanmanın patlak verdiği şubat ortasından bu yana milyarlarca doları kullandığını kaydeden gazete, “Yetkililer, aralarında Türkiye ile Kenya ve diğer bazı Afrika ülkelerinin de bulunduğu, Libya ile güçlü ekonomik bağları olan bazı ülkelerin, BM Güvenlik Konseyi’nin şubat ve mart aylarında aldığı varlık dondurma kararını uygulamamakta direttiğini söylediler” diye yazdı. Gazete, dünyanın en büyük ekonomilerinden Hindistan, Çin ve Rusya’nın, ABD ve Avrupa’nın, Libya’ya yaptırımları genişletme çabalarına da direndiğini belirtti. Gazetenin bir diplomatik kaynağa dayandırdığı bilgiye göre, BM Güvenlik Konseyi’nin yaptırımların uygulamasına ilişkin komitesine şimdiye kadar sadece “bir avuç ülke”, mal varlıklarına erişimi bloke ettiklerini bildirdi. Kaddafi ailesinin çeşitli ülkelerdeki yatırımlara hakkında bilgilere de yer verilen haberde, “Türkiye, silah ambargosunun uygulanması ve insani yardım sağlanması için savaş gemileri ve uçakları dahil, Kaddafi’ye karşı oluşturulan uluslararası koalisyona destek verdi. Ancak Türkiye’nin Libya’da 17 milyar dolarlık özel yatırımı var ve Libya’nın da Türkiye’de bü yükçe yatırımları bulunuyor” denildi. Çocuklara tecavüz suçlaması Libya’da, Kaddafi güçleriyle muhalifler arasındaki çatışmalar sırasında küçük çocukların cinsel saldırıya uğradığı bildirildi. “Save The Children” örgütü, muhaliflerin elindeki Bingazi kentinde altı geçici kampta yapılan görüşmelerde, yaklaşık 300 çocuğun, son 4 haftada Ras Lanuf, Ecdebiye ve Misrata kentlerinde yaşanan tecavüz ve öldürme olaylarını anlattıklarını duyurdu. Örgütten Michael Mahrt, ailelerin ve çocukların, saldırıları askerlerin yaptıklarını söylediklerini ancak hangi tarafın askerleri olduğu konusunda bilgi verilmediğini söyledi. Bazı çocukların, babalarının öldürüldüğüne, annelerinin tecavüze uğradığına şahit olduktan sonra kendilerinin de dövüldüğünü anlattıkları bildiriliyor. Beton Mezar mı, Mezar Kent mi? İstanbul’da yeni yapılan ve Avrupa’nın en yüksek binası olduğu söylenen yapının en tepesindeki seyir terasına çıkıp şehre tepeden baktım. Bir taraftan Boğaz’ın Marmara’dan girişini görürken kafamı sola çevirdiğimde Karadeniz’e kavuşan kuzey ucunu seyredebiliyorum. 4050 yıl öncesine oranla ormanları ve yeşil alanları vahşi rantçılar tarafından büyük ölçüde işgal edilmiş olsa bile yine de hâlâ güzel. Ama seyir terasından güneye baktığınız zaman bir beton ormanı ile yüz yüze geliyorsunuz. Mevcutlar yetmiyormuş gibi mantar gibi türeyen ve bulutlara ulaşma yarışına giren sayısız saldırgan gökdelenler yeni sur duvarları gibi her sokağın başına dikiliyorlar, İstanbul’un soluğunu kesiyorlar. Aralarda küçük yeşil alanlar görüyorum. En irisi Zincirlikuyu Mezarlığı. Levent Gazetesi’nin Ocak 2011 sayısında okumuştum; bir araştırmacı yazmış, Zincirlikuyu Mezarlığı’nın yerini 1930’lu yıllarda Atatürk belirlemiş. Keşke diyorum Ata’mız, bir tane değil, İstanbul’un içine 1015 tane Zincirlikuyu Mezarlığı yaptırsaydı, hem de en merkezi yerlerde. Mezarlıklar sayesinde şehrin yarısı yeşil alan ve orman olurdu; saldırgan beton yığını gökdelenler her sokağa giremezlerdi; insanlar, içinde piknik yapmasalar bile bugün keyifle, öbür dünyaya doya doya göz kırparlardı. Bu dünyada mutlu olabilmek için “öbür dünya” ile komşu olmak ve onun yanı başında yaşamak artık hayallerimizi süsler hale gelmiş. Aklımızı kullanamadığımız, planlayıp yapamadığımız için öbür dünyaya şehrin merkezinde fazlaca yer ayırarak bu sorunu çözmeye çalışmak bile plansızlığın kanıtı değil mi? Zincirlikuyu’nun bitişiğindeki Essporto’nun terasında önümdeki muhteşem mezarlık manzarasına bakıp doğanın tadını çıkarırken çantamda bir gün önce postadan çıkan bir kitap vardı; Turizm ve Mimarlık Sempozyumu (Mimarlar Odası Antalya Şubesi Yayınları, 2011). Kasım 2010’da Kent Kültüründe Turizm ve Mimarlık üzerine yapılmış bir sempozyumun tebliğ ve tartışmalarını içeren 224 sayfalık kapsamlı bir kitap. Akademisyenler, kent planlamacıları ve belediyelerin katılımları ile oluşan bir eser. Kent kimliği ve planlaması turizm ve mimarlık boyutlarıyla ele alınmış ve incelenmiş. O yüksek binanın seyir tepesinden İstanbul’un betonarme ormanlarını seyrederken Kasım 2010’da yaptığımız toplantıda bir başlığın eksik kaldığını düşündüm: Kent planlaması ve mimariye “mezarlıklar” asli bir ana başlık olarak konmalı; kentler planlanırken en merkezi yerlerine geniş geniş mezarlık alanları düşünülmeli. Hatta kente yeni göçenler köylerindeki eski büyüklerinin mezar taşlarını da beraber getirmeliler. Kent merkezinde mezarlık olarak planlanan alanlar uzun süre boş kalmamalı. Yoksa kimi uyanıklar ve rant hırsızları, dolmayan mezarları işgal ediverirler. Galiba bir Aziz Nesin fıkrasıydı; Karadeniz’den KKTC’ye yerleşmeye giden bir vatandaş babasının mezar taşını da yanında götürmeye kalkmış. “Bu taş, toprağın tapusu gibidir” diye düşünüyormuş meğerse. Aslında kent planlamasında mezarlık konusu çok önemli. Düşününüz, 10 milyonluk bir kentin yarısı mezarlık. Yani yarısı, ormanlık ve yeşil alan; Koca kentin havası temiz kalacak. İki vatandaştan biri orman manzaralı eve, daireye sahip olacak. Zelzele ve benzeri felaketlerde insanların kendilerini korumalarına imkân yaratılacak. Ölen yakınlarını daha sık ve daha kısa yoldan ziyaret olanağı doğacak. Benim önerimin asimetrik bir örneği Kahire’de mevcut. Yıllar önce Kahire’ye konferans vermek üzere davet edildiğimde şehri gezdiren rehberim beni Mezar Kent’e götürdü. Kahire’nin içinde eski mezarlıkların bulunduğu geniş bir alan. Ama burada canlılar yaşıyordu. 4050 bin insan aileleriyle birlikte eski mezarlara yerleşmişlerdi. Mezarlık bu fakir insanların evi, mekânı olmuştu. Daha ölmeden mezara girmişlerdi sanki. Kahire’deki Mezar Kent bugün de sürüyor. Hem de nüfusu artmış olarak. Benim önerim tamamen farklı; yaşayan insanların mutluluğu için kentte yeşil alan yaratma düşüncesi. Ancak buradaki varsayım şu; mezarlıklar saygı duyulan mekânlardır. Kimse, bu mezarlıkları yok edelim de yerine gökdelenler dikelim demeye cesaret edemez. Ancak bir arkadaşım bana Erol Hoca o kadar da fazla emin olma; saldırgan rantçılar bir gün gelir mezarlıkları bile inşaat alanına çeviriverirler deyiverdi. Bugünü kurtarmak için ölenlerden medet ummak ne büyük bir ironi? Ama bir de bakarsınız, Yenikapı metro kazılarında rasgele ortaya çıkıveren zenginlikler gibi, ilk İstanbullular 8 bin 500 yıl önce yerleşmişler, iskeletleri mezarlıklarında bulunmuş; bilimsel kanıtlar bunlar. Roma, Bizans, Osmanlı mı dediniz? Onlar daha dünkü çocuklar. Kent planlamasında biz yine de “mezarlıklara” önemli bir yer ayıralım, 35 nesil de olsa, insanlığın ve doğanın ayakta kalabilmesi için. Ve Bedri Baykam, Türkiye’nin çağdaş ve aydınlık yüzünü temsil eden, uluslararası alanda tanınmış sanat insanımız Baykam’a “gıcık olup ona bıçakla saldıran zihniyet”, Cavit Orhan Tütengil’i, Uğur Mumcu’yu, Hrant Dink’i ve diğerlerini katleden zihniyetle aynıdır. Aydınlığı, çağdaş değerleri ve demokrasiyi arayan bilim ve sanat insanlarına, yazarlarına saldıran toplumlar, en büyük zararı kendilerine vermiş olurlar. B R YAHUD ÖLDÜRÜLDÜ Sudan’da 55 ölü Dış Haberler Servisi Güney Sudan’da, askerler ve isyancılar arasında önceki gün çıkan çatışmalarda isyancılardan 55 kişinin öldüğü bildirildi. Bir hükümet yetkilisi, askerlerle yerel isyancıların Congley bölgesinde karşı karşıya geldiğini, üç saat süren çatışmalar yaşandığını söyledi. Ordunun çatışmalarda kayıp verip vermediğine ilişkin açıklama yapılmadı. Sudan’da geçen ocak ayında yapılan referandumda Hıristiyanların yönetimindeki güney, Müslüman kuzeyden ayrılma yönünde oy kullanmıştı. Batı Şeria’da gerilim Dış Haberler Servisi Batı Şeria’da Yusuf Peygamber’in türbesini izinsiz ziyaret ettikleri bildirilen Yahudi gruba ateş açılması sonucu bir Yahudi’nin öldüğü, dört Yahudi’nin de yaralandığı bildirildi. İsrail, gruba Filistin polisinin ateş açtığını, Filistin tarafı ise polisin havaya ateş açtığını, olayın soruşturulduğunu duyurdu. İsrail ordu radyosunun haberine göre, Nablus kentinin girişindeki Yusuf Peygamber’in türbesine giren yaklaşık 15 Yahudi yerleşimciye ateş açıldı. Radyo, yerleşimcilerin, Hamursuz Bayramı dolayısıyla İsrail ordusundan izin almaksızın türbeye dua etmeye gittiklerini bildirdi. Türbeye giden İsrailli grubun, aşırı dinci Breslov Hassidim üyeleri olduğu, ölen kişinin, sağcı Likud partisi üyesi Kültür ve Spor Bakanı Limor Livnat’ın yeğeni Yosef BenLivnat olduğu öğrenildi. Yusuf Peygamber’in türbesi, bölgede gerginlik kaynağı alanlardan birini oluşturuyor ve özellikle aşırı dinci Yahudiler zaman zaman İsrail askerleri eşliğinde türbeyi ziyaret ediyor. Filistinli bir güvenlik yetkilisi, İsraillilerin Filistin polisiyle önceden istişarede bulunmadan kabir alanına girdiğini, polislerin izin almadan buraya girmelerinin mümkün olmadığı konusunda grubu ikna etmeye çalıştığını, ancak polisleri dinlemeyen grup üyelerinin silah çektiklerini, bunun üzerine polislerin uyarı amacıyla havaya ateş açtıklarını söyledi. Ve bir kitap... Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih (yanda) bir ay içinde istifa etmeyi kabul etmesine rağmen başkent Sana’da dün de protestolar vardı. (EPA/REUTERS) Salih gidene kadar eylem Dış Haberler Servisi Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin sunduğu plan doğrultusunda, kovuşturmaya uğramamak koşuluyla bir ay içinde istifa etmeyi ve yetkilerini başkan yardımcısına bırakmayı kabul etti. KİK’le görüşmeler yürüten muhalefet heyeti, milli birlik hükümeti kurulması dışında planı kabul ettiğini duyururken sokak protestolarını yürüten muhaliflerse anlaşmayı kabul etmediklerini ve Salih istifa edinceye kadar gösterilere devam edeceklerini duyurdular. KİK’in planı, üç aylık bir geçiş sürecini, iki ay içinde devlet başkanlığı seçimi düzenlenmesini ve protestolara hemen son verilmesini de öngörüyor. Salih rejimine karşı protestoları yürüten göstericilerin liderlerinden Abdül Malik el Yusufi ve Ahmed el Vefi ise planı reddettiklerini, sadece Salih’in hemen gitmesini kabul edeceklerini söylediler. Başkent Sana’da dün de binlerce kişi protesto gösterilerini sürdürdü. Pakistan sınırı NATO’ya kapalı Dış Haberler Servisi Pakistan, Afganistan’daki ABD ve NATO birliklerine yakıt ve malzeme taşıyan araçların sınırdan geçişini üç gün süreyle durdurdu. Hükümetten dün yapılan açıklamada kararın, ABD’nin son günlerde Kuzey Veziristan bölgesinde yoğunlaşan ve sivil kayıplara yol açan insansız uçakla yapılan saldırılar nedeniyle alındığı bildirildi. Afganistan’da 160 binden fazla askeri bulunan ABD ve NATO birliklerine ikmalin yüzde 80’i Pakistan üzerinden sağlanıyor. ABD’nin 2008 yılından beri Pakistan topraklarında düzenlediği saldırılarda yaklaşık iki bin kişi hayatını kaybetti. Obama yine ‘Büyük Felaket’ dedi ELÇ N POYRAZLAR Göçmen gençler işsiz BERLİN (AA) Almanya’da 20 ila 29 yaş grubundaki herhangi bir meslek sahibi olmayan gençlerin yüzde 46’sının göçmen kökenli olduğu bildirildi. Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Grubu’nun bu konuda hükümete sunduğu bir önergeye verilen yanıtta, Almanya’da bir meslek edinmemiş yaklaşık 1.5 milyon gencin bulunduğu, bu gençlerin yaklaşık yarısının kadın olduğu belirtildi. WASHINGTON ABD Başkanı Barack Obama, Ermenilerin soykırım savlarının yıldönümü olarak kabul edilen 24 Nisan’a ilişkin açıklamasında 1915 olaylarıyla ilgili geçen yıl olduğu gibi “Büyük Felaket” (Meds Yeghern) ifadesini kullandı. ABD’deki Ermeni lobisi soykırım terimini kullanmayan Obama’yı sözüne ihanet etmekle suçladı. Obama yazılı açıklamasında, “96 yıl önce 20. yüzyılın en kötü vahşetlerinden biriyle sonuçlanan dehşet verici olayları ciddiyetle anımsıyoruz. 1915’te Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde 1.5 milyon Ermeni katledildi ya da ölüme yürüdü” dedi. ABD’nin kendi tarihindeki karanlık sayfalardan dersler aldığını söyleyen Obama, “Erme nistan ve Türkiye’de ortak tarihlerini kabul eden diyaloğun güçlendirilmesi için atılan cesur adımları destekliyorum. Meds Yeghern’i anarken ve can verenlerin anılarını onurlandırırken bunun gibi yıkıcı olayların bir daha asla yinelenmemesine kendimizi adıyoruz” diye konuştu. Obama ABD’deki Ermeni kuruluşu Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) Obama’nın açıklamasının ardından yayımladığı yazılı açıklamada ise “Obama’nın kendi verdiği sözlere ihanet ettiği ve dünyanın her yerindeki Ermenileri büyük bir düş kırıklığına uğrattığı” ifade edildi. Açıklamada ayrıca Obama’nın “utanç verici bir biçimde Türkiye’nin tehditlerine teslim olduğu” belirtildi. ‘TAR H GERÇEKLER ÇARPITILIYOR’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı Barack Obama’nın 1915 olayları konusunda “büyük felekat” ifadesini kullanmasını eleştirerek, “Tarihi gerçekleri çarpıtan bu açıklamayı çok sorunlu buluyor ve esefle karşılıyoruz” açıklamasını yaptı. Dışişleri Bakanlığı, Obama’nın 14 Nisan mesajıyla ilgili yazılı açıklama yaparak Türkiye’nin resmi tavrını ortaya koydu. “İç siyaset kaygılarıyla yapılan bu tür açıklamalar, Türkler ve Ermenilerin adil hafızaya ulaşmalarını zorlaştırmaktan başka bir işe yaramamaktadır” denilen açıklamada, tartışmalı tarihi olayları seçici bir adalet duygusuyla yorumlayan tek yanlı açıklamaların gerçeğin anlaşılmasını engellediği belirtildi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de “Geçen yüzyılın başlarında savaş şartlarında meydana gelmiş olan olayların hâlâ birtakım parlamentolarda temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilmesinden gerçekten bir insan olarak rahatsızlık duyuyorum” dedi. Kahire’deki ‘Mezar Kent’ 24 Nisan’a iki farklı tepki Haber Merkezi İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da 24 Nisan 1915’teki Ermeni olaylarına ilişkin karşıt gruplar eş zamanlı açıklamalar yaptı. Gösteriler olaysız geçti. İHD İstanbul Şubesi, 24 Nisan 1915’te çok sayıda Ermeninin gözaltına alındığını belirttikleri Sultanahmet’teki İbrahim Paşa Sarayı önünde protesto gösterisi yaptı. İstanbul’da bir diğer anma töreni de BDP Milletvekili Ufuk Uras ile sanatçı eşi Zeynep Tanbay, öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink’in de aralarında yaklaşık 200 kişilik grup tarafından Taksim’de yapıldı. Törende oturma eylemi yapıldığı sırada Halkın Kurtuluşu Partisi üyesi bir grup da karşıt bir açıklama yaptı. Anma törenini protesto eden 300 kişilik ülkücü bir grup da, Galatasaray Lisesi’nden Taksim Meydanı’na dek yürüdü. rup içinden birkaç kişi, meydanda açıklama yapan gruba yönelik sözlü sataşmada bulunarak şişe atmak istedi. Polisin araya girmesi ile gerginlik kısa sürede yatıştırıldı. Diyarbakır’da da Koşuyolu İnsan Hakları Anıtı önünde bir anma etkinliği yapıldı. İzmir ve Ankara ise iki grup aynı anda, 1915 olaylarına ilişkin iddialar konusunda karşıt açıklamalar yaptı. 24 Nisan içen pek çok kentte anma töreni yapıldı (ALİ AÇAR) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle