16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 N SAN 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 15 Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin 419 milyon liralık ihalesiz yatırım skandalında yeni boyut ortaya çıktı Müdürler yetkisini aşmış MURAT KIŞLALI ANKARA Türkiye Elektrik İletim AŞ’nin (TEİAŞ) özel sektöre ihalesiz yaptırdığı 419 milyon liralık trafo merkezi ve iletim tesisi yatırımlarında kurum yöneticilerinin yetkilerinin 1520 kat üstündeki harcamalara “olur” verdiği ortaya çıktı. Yatırımlarda “rekabetçi fiyatın tesis edilmediğini” tespit eden Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) “kurum zararına yol açılmış olabileceği”ni bildirdi. YDK’nin ortaya çıkardığı, 419 milyon liralık yatırımların yasaya aykırı bir şekilde ihalesiz olarak bunları kullanacak özel sektör şirketle TE AŞ’de genel müdür yardımcıları yaklaşık 4 milyon lira, genel müdür ise 6 milyon lira tutarında harcama yetkisine sahipken; tutarı 7080 milyon liraya ulaşan bağlantı anlaşmalarının, ilgili genel müdür yardımcısının “olur”unu müteakip APK Daire Başkanı ve “olur”u veren genel müdür yardımcısı tarafından imzalanması suretiyle yürürlüğe girdiği anlaşıldı. rine yaptırılmasıyla ilgili “TEİAŞ skandalı” sürecindeki uygulamaların ayrıntıları, “TEİAŞ Tarafından İmzalanan Bağlantı ve Sistem Kullanım Anlaşmalarına İlişkin İvedi Durum Raporu”nda şu ifadelerle yer aldı: Bağlantı anlaşması kapsamındaki harcamalar, kullanıcılar tarafından finanse edilmek suretiyle gerçekleştirilen ancak belirli bir süre sonunda mülkiyetinin TEİAŞ’ye devredilmesinin zorunlu olması nedeniyle esas itibarıyla kamu harcaması niteliğindedir. Yapılan harcamaları iletim tarifesinden düşmek, ya da 10 yıl içerisinde geri ödenmek suretiyle mülkiyeti devralınacak tesislerin, devre esas tutarın tespitinde kullanılan “Tahmini Birim Fiyatları”nın tespitinde, kamu ihalelerinin temel ilkelerinden rekabetin tesisine ilişkin çalışma bulunmamaktadır. Yatırımın tamamlanması ve geçici kabulün yapılması sonucunda, söz konusu birim fiyatları yine rekabet ilkeleri dışında yönetim kurulunca güncellenerek mülkiyet devrine esas bedel belirlenmektedir. Böylece gerek sözleşmenin imzalanması, gerekse mülkiyetin devredilmesi aşamasında, TEİAŞ tarafından ödenecek olan harcama tutarının piyasa şartlarını yansıtıp yansıtmadığı bilinmemektedir. Mahsuplaşmalar başladığı halde bugüne kadar hiçbir anlaş maya ilişkin mülkiyetin devrine esas harcama tutarı hesaplanamamıştır. “Fiziki maliyetin” hesaplanamaması nedeniyle yıllık geri ödeme tutarları belirlenememektedir. İletim tarifelerinin ve mülkiyet devrine esas harcama tutarının karşılıklı olarak sabitlenmesi gerekirken, mahsuplaşması devam eden hiçbir anlaşma için Aralık 2009 itibarıyla söz konusu sabitleme yapılamamıştır. Yürürlükteki iletim tarifesinin uygulandığı 2007 ve 2008’de iletim tarifelerinde indirim yapıldığı göz önüne alındığında, sabitlemenin yapılmaması kurum zararına yol açmış olabilir. Asıl Sorunlara Dokunmadan Partilerin bugünlerde yayımladıkları seçim bildirilerinin bir ortak noktası var. Bildirilerin hemen hepsi 2023, yani Cumhuriyet’in 100. kuruluş yılına ilişkin büyük ölçüde ekonomik önerilerde bulunuyor; uzağı görüyor. Ancak yine partilerin tamamı, genel olarak rejim özel olarak da Kürt sorunu adıyla bilinen soruna bir türlü gelemiyor; yakını görmüyor! Benzer biçimde bozuk olan vergi yapısını da veri alıyor. Cumhuriyet’in 100. yılına 12 yıldan fazla bir süre var. Seçimlerin dört yılda bir yapılacağı varsayımıyla 2023, üç seçim sonrası demek. Genellikle günlük yaşayan ve uzun dönemli sorunları oluruna bırakan siyasal partiler, bu seçimde bir büyük farklılık yaratıyor; üç seçim sonrasıyla ilgili öngörülerde bulunuyor; topluma özellikle ekonomik düşler sunuyor. Toplam ulusal üretimin ne kadar olacağı; yaratılabilecek ek iş olanağı sayısı; kişi başına gelirin düzeyi ve dışsatımın 2023’te ulaşacağı büyüklük, bu öngörülerin eksenini oluşturuyor. Yalnızca CHP, ek olarak Doğu ve Güneydoğu için demiryolu, madencilik, petrokimya, güneş enerjisi ve şeker sanayisi projeleriyle, bölgesel gelişmeye ayrı bir önem verdiğini kanıtlıyor. Siyasal partilerin ekonomi konusunda da olsa bu derece uzağı görmeleri olumludur. Ancak bildirilerde vergi yapısına özellikle dokunulmuyor. Vergi, ekonomi ile demokrasinin kesişme noktasıdır. Devlet gelirlerinin nerelere harcandığı kadar vergilerin hangi toplum kesimlerinden toplandığı da çok önemlidir. Vergilerin, ödeyenin ekonomik gücüne göre artan oranlı olması, kamu maliyesinin en temel kuralıdır. Bu, aynı zamanda, bugün demokratikleşebilmiş toplumlarda geniş kitlelerin tarih boyunca ağır bedeller ödeyerek verdikleri demokrasi savaşımlarının bir sonucudur. Türkiye’de bu kural çalışmaz; vergilerin yüzde 70’e ulaşan bir kısmı, zenginyoksul ayrımı yapmayan, dolaylı vergilerdir. Buna karşılık, kişilerden ve kurumlardan alınan gelir vergileri yüzde 30’larda kalıyor. Ayrıca bu yüzde 30’un, yani toplanabilen gelir vergisinin de yüzde 92 gibi bir bölümü, örneğin memurların ve işçilerin ödediği, yani kaynağında kesilen vergilerdir. Bu konudaki istatistik bilgileri yok denecek düzeydedir. Uzmanlara göre, gelir vergisinin yalnızca yüzde beşi beyanname verenlerin vergilerinden oluşuyor. Kısaca vergi yapısı aşırı oranda bozuktur ve devlet vergileri kimlerin ödediğiyle ilgili bilgileri açıklamaz; kendiliğinden beyan edenleri de, eğer adlarının açıklanmasını isterlerse, vergi rekortmeni diye ödüllendirir! Vergiyi çok büyük ölçüde sıradan tüketicilerin KDV ve ÖTV olarak verdiği bu dengesiz vergileme yapısının bir sonucu olarak, gelir dağılımında zenginyoksul farkı çok büyüktür. Üstelik bu farklılık yıllardır daralmıyor; tersine, AKP iktidarı sırasında sıkça değiştirilen verilere göre bile artıyor. Sermayeyi ürkütmemeyi ortak ilke edinen partilerimiz, vergi yapısındaki bu büyük bozukluğa da yaklaşımların doğası gereği dokunamıyor. Oysa çok sözü edilen gerçek demokrasiye giden yolun taşları hakça bir vergi yapısıyla döşenebiliyor. Geçen hafta bağımsız milletvekili adaylarıyla ilgili olarak yaşanan siyasal bunalım şimdilik çözüme kavuşmuş görünüyor. Sorun, geniş anlamıyla rejim ve bu bağlamda Kürt sorunudur. Olay tüm çıplaklığıyla bir kez daha kanıtlıyor ki Kürt sorunu 2023’ün değil, 2011 seçimleri sonrasının gerçek sorunudur. Ancak, siyasi partiler, seçime giderken bile, her anlamda can alıcı olan bu sorunun çözümü konusunda görüş ve öneri geliştirmiyorlar. Bu ülkede, gerçek demokrasiye, özgürlüğe, eşitliğe ve barışa giden yolun taşları bir türlü döşenemiyor. Oysa asıl uzak görüş, Cumhuriyetin anlamına ve önemine uygun ve 100. yılında ulaşılması için üzerinde çalışılması, görüş ve öneri geliştirilmesi gerekli konu Kürt sorunu olmalıydı. 2023’e sadece ekonomik büyüklüklerle değil, asıl siyasal çözümle nasıl gidileceği açıklık kazanmalıydı. Siyasetin seçimlerden sonra da dar alanda kısa paslaşmalar biçiminde özetlenebilecek eski özelliğini sürdüreceği görülüyor. Partilerin vergi ve Kürt sorunundan uzak durmaya çalışmaları, yalnız siyasetin kendisini işlevsizleştirmekle kalmaz; bu konulardaki çözümsüzlük, on yıllardır olduğu gibi, siyasal, ekonomik ve toplumsal alanlarda ağır yıkımlara kaynaklık eder. Uzağa bakmak, 2023’ü görmek, kuşkusuz çok olumludur. Ancak, uzağa bakıyorum derken hemen öndeki önemli sorunların göz ardı edilmesi, o uzağa bakışı da kolayca anlamsızlaştırır. Giderek ağırlaşan gelir dağılımı bozukluğu ve rejim+Kürt sorunu yok sayılarak sürdürülen siyasetle, ne siyaset istikrara kavuşur ne 2023’ün ekonomik hedeflerine ulaşılabilir. Önemli olan hiç olmazsa seçimlere giderken siyasetin asıl büyük sorunları ötelememesi, onlara eğilmesinin sağlanmasıdır. Her gün 100 bin eve giriyor Bu yıl 50’sine basan Aygaz, Koç Topluluğu’nun enerji sektöründe faaliyet gösteren ilk şirketi. İSO 500’de 8. sırada. LPG ticaretinden, elektrik ve doğalgaza uzanan bir iştirak portföyü var. Koç Enerji Grubu bünyesinde akaryakıt ve rafineri dışındaki enerji şirketlerinin tümü, 15 bini aşkın personeliyle Aygaz şemsiyesi altında. Aygaz tüpü her gün 100 binden fazla eve ve işyerine giriyor, 1 milyona yakın araç Aygaz’ın otogaz ürününü kullanıyor. Grup çatısı altındaki yüzde 49.6’sı Amerikan AES’nin olan Entek kanalıyla doğalgaz, kömür, hidYağız roelektrik ve diğer kaynaklar ile Eyüboğlu çalışan elektrik santrallarına yatırım yapmayı planlıyor. Önümüzdeki beş yıl içinde, 300 MW’dan 3000 MW kurulu güce çıkmayı hedefliyor. Aygaz: Türkiye’nin taksisi LPG’li olmalı Ekonomi Servisi Kaynaktan son kullanıcıya kadar ortaya çıkan emisyonlara bakıldığında sıvılaştırılmış petrol gazı LPG’nin benzin, dizel ve elektrikten daha çevreci olduğunu belirten Aygaz Genel Müdürü Yağız Eyüboğlu, elektrikli araçlara sağlanan vergi desteğinin LPG’li araçlara da sunulmasını istedi. Koç Topluluğu’nun enerji sektöründe faaliyet gösteren ilk şirketi Aygaz’ın 50. yılı nedeniyle düzenlenen toplantıda konuşan Eyüboğlu, şunları söyledi: En temiz gözüken elektrik bile, kömür ya da petrol gibi, hangi kaynaktan üretildiğine bağlı olarak değerlendirilmeli. Bu açıdan en temizi LPG’nin benzin, dizel ve elektrikten daha çevreci olduğunu belirten Aygaz Genel Müdürü Eyüboğlu, “En temiz enerji olmasına karşın LPG’de ağır vergi yükü var. Doğalgaz ve elektrik karşısında sektör haksız bir rekabetle karşı karşıya. Bu tablo ters, değişmeli” dedi. LPG. LPG’nin yüzde 60’tan fazlası doğal gaz kuyularından elde ediliyor, kalanı ham petrol rafinaj işlemleri sırasında çıkıyor Aracını otogaza dönüştüren tüketicilerin masrafının bir bölümünü devlet karşılamalı. Otoyollarda, OGS’yi kullanan otogazlı araçlara yol ve köprü geçişlerinde indirim yapılmalı. Türkiye’nin taksisi LPG’li olmalı. Türkiye’de LPG pazarının büyüklüğü 3.7 milyon ton. Bunun yüzde 28.5’i tüp gaz, yüzde 68’i otogaz, geri kalan yüzde 3.4’ü dökme gaz. 15 milyona yakın ev ve işyeri LPG kullanıcısı. Her üç araçtan biri LPG ile çalışıyor. 2.8 milyon otogazlı araç ile Güney Kore’den sonra dünyanın 2’nci, Avrupa’nın ise birinci büyük otogaz pazarıyız. 450 bin kişi bu sektörden geçiniyor. T. C. BAŞBAKANLIK TOK TOPLU KONUT DARES BAŞKANLIĞI Nükleere destek azaldı Ekonomi Sevrisi Dünya Bağımsız Araştırmacılar Ağı Global Nükleer Araştırması’nın sonuçlarına göre dünyada ve Türkiye’de nükleer enerjiye destek azaldı. Araştırmada, 47 ülkeden 34 bini aşkın kişiye bugün ve Japonya depremi öncesinde nükleer enerji konusundaki düşünceleri sorulurken, dünya çapında nükleer enerjiden yana olanların oranı yüzde 49, nükleer karşıtlarının oranı ise yüzde 43 oldu. Net destek Japonya depremi öncesine göre 19 puan azalarak yüzde 6’ya geriledi. Barem Research’ün Türkiye halkasını gerçekleştirdiği araştırmaya göre Türkiye’de, Japonya’da yaşanan felaket sonrası nükleer enerjinin karşısında olanların oranı yüzde 51’den yüzde 57’ye yükseldi. Araştırmayla, Türkiye’de var olan nükleer santral projelerine yaklaşım da irdelendi. Görüşülen kişilerin yüzde 49’u bu santralları hiçbir şekilde onaylamayacaklarını ve reddedeceklerini söyledi. KİRA ÖDEMEK YERİNE, KENDİ EVİNİZİN TAKSİTLERİNİ ÖDEYİN! ALT GELİR GRUBU PROJESİ KAPSAMINDA İZMİR TORBALI (3) KONUT ANKARA POLATLI 2. ETAP (1) KONUT AYDIN MERKEZ (1) KONUT ADAPAZARI KORUCUK 3. ETAP (18) KONUT KAYSERİ MELİKGAZİ 6, 7. BÖLGE (4) KONUT KÜTAHYA TAVŞANLI 2, 3. ETAP (25) KONUT AKSARAY MERKEZ 3, 4. ETAP (4) KONUT ISPARTA ALİKÖY (6) KONUT İZMİR BUCA (8) KONUT İZMİR ÇİĞLİ (2) KONUT YOZGAT ESKİPAZAR (4) KONUT KİLİS MERKEZ (111) KONUT MANİSA MERKEZ 3. ETAP (22) KONUT YOKSUL GRUBU PROJESİ KAPSAMINDA ADAPAZARI KORUCUK 3. ETAP (7) KONUT TOPLAM 216 ADET KONUT SATIŞA SUNULUYOR En Düşük Konut Fiyatı 38.472,TL. En Yüksek Konut Fiyatı 85.759,TL. % 12 peşinat ve 180 ay vade (Peşinat sözleşme imzalama aşamasında tahsil edilecektir) 188,TL. 419,TL. arası aylık taksitlerle ALT GELİR VE YOKSUL GRUBU ŞARTLARI İLE KURASIZ, BAŞVURU ÖNCELİĞİNE GÖRE KONUT SEÇME VE ALMA OLANAĞI HASILAT PAYLAŞIMI UYGULAMASI KAPSAMINDA İSTANBUL BAHÇEŞEHİR (MANOLYA EVLERİ) (3) KONUT En Düşük Konut Fiyatı En Yüksek Konut Fiyatı 296.206,TL. 302.529,TL. %10 peşinat ve 180 ay vade ÖN ŞARTSIZ, KURASIZ, BAŞVURU ÖNCELİĞİNE GÖRE KONUT ALMA VE SEÇME OLANAĞI 02/05/2011 30/06/2011 tarihleri arasında Adapazarı, Aydın, Ankara, İzmirTorbalı, Kayseri için: T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Kütahya, Aksaray, Isparta, İzmirBucaÇiğli, Yozgat, Manisa için: T. Halk Bankası A.Ş. Temerküz Şubelerine Kilis için: T. Halk Bankası A.Ş. Tüm Şubelerine İstanbul için: T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Şubelerine Başvuru yapmanız yeterlidir. Detaylı Bilgi İçin: www.toki.gov.tr’yi ziyaret edebilirsiniz. İrtibat Telefonu: 0 (312) 565 20 65 Not: Proje, konut büyüklükleri ve mahal listelerinde bir çelişki olduğu takdirde, uygulama projesi ve sözleşmedeki bilgiler esastır. Basın: 27203 Tamir süresi 20 güne düşürüldü Ekonomi Sevrisi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik’te yaptığı değişiklikle daha önce 30 gün olan bir malın tamir süresi 20 güne düşürüldü. Ayrıca malın arızasının 10 işgünü içerisinde giderilememesi halinde, imalatçıüretici veya ithalatçı; malın tamiri tamamlanıncaya kadar, benzer özelliklere sahip başka bir malı tüketicinin kullanımına tahsis etmek zorunda olacak. Garanti belgesi başvuruları, Bakanlığın internet sayfasından, elektronik imza ile yapılacak ve elektronik imza ile onaylanacak. Genel Müdürlük tarafından onaylanan garanti belgelerinin geçerlilik süresi 2 yıl olacak. Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından bu haftaki yazısını yayımlıyamıyoruz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle