16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 N SAN 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER şadamı Sıtkı Çiftçi’nin 300 milyon TL’lik serveti aileyi karıştırdı 3 Oğulların miras kavgası Şirine... O bizim mahallenin köpeği... Adı; Şirine... Mahalleye geldiğinde çok küçüktü, çarpık çarpık gezindi... Muhtemelen annesinin başına bir şey gelmişti... Uzun zaman ara sokaklarda dolanarak annesini aradı... Tıpkı kaybolmuş çocuklar gibi... Sonraları onun sesini duyardık uzaktan, kendince mahalleyi koruyordu... Zamanla bahçelerdeki köpeklere bakıp herkesin bir evi olduğunu gördü ki... Boş bir inşaatın bahçesine gidip oturdu... Sahipli bahçe köpeklerine akşamları yemek verildiğinde, o sadece yiyecek kokularını duya duya kim bilir, aç uyudu çoğu geceler... Mukadder Hanım ona evinin bahçesini açtı... İlk kez evi olmuştu Şirine’nin... Bizler oradan geçerken ayaklarını tellere dayayıp “Burası benim evim” der gibi hem havlıyor, hem mutlu mutlu kuyruğunu sallıyordu... Geçen gün Şirine yolun ortasında baygın bulundu... Burcu Hanım onu arabasına koyup veterinere götürdü... Birkaç gün sonra Şirine’nin beyninde tümör olduğu haberi geldi... Mahallede haber yayıldı... Ayakta durmakta zorlanıyordu ve çok da yaşama şansı yoktu... Onu tedavi ettirmek için mahallede herkes yardımlaştı. Mukadder Hanım, Andree ve arkadaşları hemen hemen her gün onu veteriner kliniğinde görmeye gidiyorlar. Evlerde hazırlanmış güzel yiyecekler götürüp, başını okşuyorlar... Her gittiklerinde onu yüzü kapıya dönük, oturmuş, sevdiği insanları beklerken buluyorlar... Belli ki mahallesini özlüyor Şirine... Ben ise böyle bir mahallede, böyle iyi insanların arasında yaşadığıma seviniyorum ve şükrediyorum... Şirine, çok önemli ve çok özlediğimiz bir şeyi başardı... Mahallede otuz senedir yaşayıp ama birbirini tanımayan, farklı yapıda, farklı düşüncede, farklı kesimden insanları dost yaptı... Ben buna “sevginin kesiştiği yer” diyorum... Bir buluşma noktası... Duyguların randevusu belki... Yarın pazartesi... Arabalarına binip Şirine’yi görmeye gidecek komşular... Şirine, yüzü kapıya dönük, onları bekliyor olacak... Savcıya ifade vermeyen Çiftçi kardeşler önceki gece gözaltına alındı. Dün sabah Şişli Adliyesi’ne getirilen kardeşler üvey kardeşten haberdar olmadıklarını söylediler. Çiftçi kardeşler tutuksuz Çiftçi’nin 4 çocuğunun sahte veraset ilamı yargılanmak üzere düzenlediği ileri serbest bırakıldı. sürüldü. stanbul Haber Servisi Kira geliri rekortmeni işadamı Sıtkı Çiftçi’nin (93) üvey oğlu Nurhan Çiftçi’yi mirastan mahrum bırakmak için sahte veraset ilamı düzenledikleri iddia edilen işadamının 4 çocuğu gözaltına alındı. stanbul Otomobil Sporları Kulübü Onursal Başkanı Sıtkı Çiftçi 27 Nisan 2010’da yaşamını yitirdikten bir hafta sonra oğlu Satvet Çiftçi (65) Şişli 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak miras belgesi aldı. Belgede Satvet, Samim, Sernur, Serdar Çiftçi vâris olarak gös terildi. Bu belgeye akrabaları avukat Cumhur Çiftçi itiraz ederek amcası Sıtkı Çiftçi’nin evlilik dışı bir çocuğu daha bulunduğunu öne sürdü. Avukat Çiftçi, şikâyet dilekçesinde, yaklaşık 300 milyon TL’lik servete sahip olan amcasının, evlilik dışı ilişkiden dünyaya gelen oğlu Nurhan’ı da nüfusuna aldığını savundu. Geçen haftalarda da oğlu ortaya çıkarak kendisini babalarının mirasından mahrum etmek için sahte veraset ilamı düzenledikleri iddiasıyla dört kardeşi hakkında suç duyurunda bulundu. Demokratik Protestoya Terör Derseniz... İktidara bakarsanız, her eleştiri yazısı, her protesto gösterisi, AKP’ye karşı bir komplonun sonucu, bir kışkırtma, duyguların bir istismarı ve hatta bir terör eylemi niteliği taşıyor. İşçiler, haklarını istemek için gösteri yapar… Terörist muamelesi görürler. Doktorlar, sağlık sistemini eleştirir… Provokasyon yapmakla suçlanırlar. Öğrenciler üniversite giriş sınavında artık varlığı kesinleşmiş olan şifreyi protesto eder… Duygu istismarı ve AKP karşıtlığı ile suçlanırlar… Sanki AKP’yi eleştirmek, AKP karşıtı olmak, bir suçmuş gibi. Her eleştiriyi, her yakınmayı, her protestoyu bir komplonun bir parçası olarak algılamak, her olayın ardında bir terör örgütü aramak ve olaylara bu açıdan bakmak hem sağlıklı değildir… Hem de demokratik değildir: Sağlıklı değildir, çünkü bir süre sonra insanları gerçeklerden koparır; dünyanın müttefikler ve düşmanlar olarak, akla kara arasında kesin çizgilerle bölünmüş bir biçimde algılanmasına yol açar. Demokratik değildir, çünkü demokratik rejimin en temel özelliği olan eleştiri ve muhalefet özgürlüğünü reddeder. Haklarını arayan TEKEL işçilerine sekiz yıla kadar hapis istemiyle dava açılıyor… Üniversiteye giriş sınavındaki şifreyi protesto eden öğrenciler için bazı kışkırtıcılar tarafından istismar edildiklerini söyleyen Başbakan, “İstersek karşılarına 510 bin genci koyarız ama…” diyor. Üstelik bu ifadesi ilk de değil… 2007 yılının Nisan ve Mayıs aylarında İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde yapılan “Cumhuriyet mitingleri” için de isterlerse bunlardan daha kalabalık mitingler yapabileceklerini belirtmişti. Sonuç malum: Bu mitinglere öncülük eden Türkan Saylan gibi sivil toplum kuruluşu liderleri medyada adına “Ergenekon” denilen davalarda sanık oldu… Tuncay Özkan hâlâ Silivri’de tutuklu. Emniyet güçleriyle, yargısıyla tüm düzen, Başbakan’ın tavrına göre biçimleniyor. Eğitim düzenini protesto eden bazı öğrenciler terör örgütü üyeliği suçlamasıyla hâlâ hapiste. Emniyet ve Cemaat hakkında kitap yazanlar Silivri’de tutuklu. Hatta Poyraz’a, Balbay’a, Özkan’a Yalçın’a, Pehlivan’a, Terkoğlu’na, Şener’e, Şık’a ilaveten, içlerinde terör örgütleriyle mücadelesi dolayısıyla ün yapmış polis müdürü Hanefi Avcı bile var. Öte yandan seçime doğru, Kürtlerin “sivil itaatsizlik” eylemleri yaygınlaşıyor… Son günlerde yapılan gösterilerde şiddet egemen oldu, molotofkokteylleri atıldı; bir gencimiz öldü, pek çok kişi yaralandı. Şiddete başvurmayan, demokratik protesto hakkını kullanan öğrencilere, işçilere, kitap yazanlara, halka terörist muamelesi yapılırsa… Gösteriler sırasında şiddete başvuran, araçlara ve binalara molotofkokteyli atanlara karşı ne tavır alınacak? Demokratik protesto eylemleriyle, haber yapmakla, kitap yazmakla, terör eylemlerini aynı kaba koymak hangi akla hizmettir? Bu kavram ve hukuk kargaşasının etkileri, kamuoyu vicdanında onulmaz yaralar açarak demokratik rejimi yozlaştırmaz mı? Silivri’de, hüküm giymeden çile dolduranların trajedisinin altında bu kavram saptırması yatmıyor mu? Not: Bugün 14’ten itibaren imza için, Beşiktaş Kabalcı kitabevindeyim. İstanbul Haber Servisi Beykoz Belediyesi’nin, Boğaziçi öngörünüm bölgesinde yer alan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait parsele kaçak inşaat yaptığı iddia ediliyor. Ek hizmet binası yapmak için sit alanında yükselen inşaatın durdurulması ve buna göz yuman kamu görevlilerinin cezalandırılması için Beykozlular savcılığa suç duyurusunda bulundular. Beykoz Belediyesi’nden BB arazisine kaçak inşaat nşaat martta başladı 3 kişi tarafından Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusunda inşaatın mart ayında başladığı, tüm mevzuata ve yasalara aykırı şekilde devam ettiği belirtildi. Beykozluların konut ve işyerlerinde tamirattadilat yapma haklarının yasalarla düzenlendiği ancak koruma amacıyla denetim yapan kamu görevlilerinin yasalara aykırı davrandığı kaydedildi. Beykoz Belediyesi görevlilerinin İBB’ye ait Gümüşsuyu Mahallesi 338 Ada 12 Parsel üzerinde ruhsat almadan, proje hazırlamadan, koruma kurulundan onay almadan ek hizmet binası inşaatına başlayarak 2960 Sayılı Boğaziçi Kanunu, 5236 Sayılı Kabahatler Kanunu ve 775 sayılı Gecekondu Yasası’na aykırı olarak suç işlediği vurgulandı. Suç duyurusunda Beykoz Belediyesi’nin önünde yapılan inşaatın acilen durdurulması istendi. ‘Suç işliyor’ Nükleere hayır stanbul Haber Servisi Karadeniz’den Grönland’a doğru yol alan dev petrol arama platformuna tırmanan Greenpeace eylemcileri protestolarını bitirdi. Eylemciler soğuk havaya karşın 12 saat platformda asılı kaldılar. Perşembe günü sabaha karşı 05.00 sıralarında Şarköy açıklarında tırmandıkları platform eyleme karşın durmadı. 11 tırmanıcıdan 3’ü vize sorunu nedeniyle platformdan indi fakat 8 eylemci protestolarına devam etti. Platform Çanakkale Boğazı’na yaklaşırken sahil güvenlik botları da petrol platformunu izlemeye başladı. Sahil güvenlik, Greenpeace’in botundaki eylemcilerden birini kimlik ve pasaport kontrolü için kıyıya çağırdı. Gözaltı ve sorgulama oluşturacak hiçbir şey bulamadığı için botların platformun yanına geri dönmesine izin verilmişti. 12 saatlik eylem Çernobil felaketinin 25. yıldönümü nedeniyle bugün Kadıköy’de “Nükleer santrallara ve yaşamı yok eden enerji üretimlerine hayır” mitingi düzenleniyor. 26 Nisan 1986’da meydana gelen felaketin gerçekleştiği gün de Taksim’de protesto gösterisi düzenlenerek hükümete “nükleerden vazgeç” çağrısı yapılacak. Nişantaşı cinayetinde ilginç gelişme İstanbul Haber Servisi Nişantaşı’nda otomobilin içinde boğularak öldürülmüş halde bulunan Esra Karsel’in eski erkek arkadaşının annesi ve babası tutuklandı. Karsel’i boğarak öldürmekten tutuklanan Eyüp Gökhan daha önce cezaevinden yazdığı mektupta “Beni Esra’nın erkek arkadaşının anne ve babası azmettirdi” diye yazmıştı. Karsel’in öldürülmesine ilişkin Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya tutuksuz sanıklar Karsel’in eski erkek arkadaşı Volkan Bora, annesi Nesrin ve babası Cengiz Bora ile aileyi katil zanlısı ile ta Karsel’in eski sevgilinin annebabası tutuklandı. nıştırdığı iddia edilen ZehniŞener Şahin kardeşler katıldı. Nesrin Bora, Esra Karsel’i hiç tanımadığını söyledi. ABD yurttaşı olduğunu söyleyen ve çıkış yasağının kaldırılmasını isteyen Volkan Bora’nın talebi reddedildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle