22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 N SAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA 15 MAHKEME KARARI HİÇE SAYILDI DT, Sümeyye Erdoğan’a hakaret edildiği gerekçesiyle soruşturma başlattı Muayenehanede yeni engel Bakanlık, Danıştay’ın kararını bozdu. Yönetmelik değişikliğiyle kamuda çalışan hekimlerin özel muayenehane açmaları yeniden zorlaştırıldı. H CRAN ÖZDAMAR Tuncer’e uyarı cezası DT’nin oyuncuları olayı, 2008’de Trabzon DT’de sahnelenen “Düğün ya da Davul” adlı oyuna gelen cezaya benzetip, “ikinci Erdoğan krizi” olarak nitelendiriyorlar. SELDA GÜNEYSU İZMİR Danıştay 5. Dairesi’nin, kamuda çalışan hekimlerin özel muayenehane açabileceklerine ilişkin son kararına karşın Sağlık Bakanlığı yenileyerek yayımladığı “muayenehane yönetmeliği”nde, hekimlerin özel ofis açmalarını yeniden zorlaştırdı. Danıştay son kararında, “kamuda çalışan hekimler de muayenehane açabilir, ancak özel sağlık kuruluşlarında çalışamaz” demişti. Bu kararın kamuoyuna duyurulmasından 1 gün sonra yayımlanan yönetmelikte, özel muayenehane kriterleri yeniden belirlendi. Sekiz kez değiştirilen “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” maddeleriyle, muayenehane kriterlerinde küçük değişiklikler yapıldı. İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdener Özer, “Mahkeme kararları, hukukun arkasına dolanılarak hiçe sayılıyor. Yönetmelik değişiklikleriyle meslektaşlarımıza, ‘özel hekimlik yaptırmayacağız’ diyorlar” dedi. Hekimlerin çaresiz bırakılmak istendiğini bildiren Özer, “İktidar, dava sonuçlarına karşı sürekli benzer yönetmelikler yayımlıyor. Yönetmelikler üzerinden hekimlik mesleği değersizleştiriliyor. Hekimler, emekliliğine yansıyan ücretlerin belirlenmesini istiyor” diye konuştu. ANKARA Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürlüğü’nün, Ankara DT’de sahnelenen “Genç Osman” adlı oyunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a “hakaret ettiği” gerekçesiyle hakkında soruşturma başlattığı oyuncu Tolga Tuncer’e, en az “uyarı cezası” vereceği öğrenildi. Sümeyye Erdoğan da Facebook sayfasında paylaştığı yazıda, ağzında sakız olduğunu, ancak Tuncer’in “kendisinin türbanına takdığını”, bu nedenle “kaş, göz hareketi” yaptığını yazdı. DT’nin oyuncuları da olayı, 2008’de, Trabzon DT’de sahnelenen “Düğün ya da Davul” adlı oyuna gelen cezaya benzetip, “ikinci Erdoğan krizi” olarak nitelendiriyorlar. Ankara DT’de “Genç Osman” adlı oyunun sahnelenmesi sırasında oyunculardan Tolga Tuncer’in Başbakan Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a haraket ettiği gerekçesiyle başlatılan soruşturma tar Oyuncu Tolga Tuncer’e en az “uyarı” cezası verileceği öğrenildi. tışmalara neden oldu. DT Genel Müdürlüğü’nün soruşturma sonucunda Tolga Tuncer’e en az “uyarı” cezası vereceği öğrenildi. Tuncer’e daha ağır bir ceza olan “bir maaş kesme” cezası verilebileceği de dile getiriliyor. DT oyuncuları ise bu duruma tepkili. DT oyuncuları dün si temlerini Facebook’ta, “Sümeyye Bacı, biz ettik sen etme” sözleriyle dile getirdi. ‘Sakıza değil, türbana taktılar’ Sümeyye Erdoğan da, olayla ilgili olarak Facebook sayfasında paylaştığı yazıda, Tuncer’in, “kendisinin türbanına takdığını” ileri sürdü. Erdoğan özetle şu ifadeleri kullandı: “Cuma akşamı iki arkadaş tiyatroya gittik. İkimiz de başörtülüyüz ve bir tek orada yer kaldığı için en öndeyiz. Yolda gelirken de ağzıma bir sakız atmıştım ve bu benim için çok normal bir şey olduğu için tiyatro sırasında hâlâ ağzımda olduğunun farkında bile değildim. Her şey gayet normal giderken oyunun orta yerinde (Yeniçerilerin göbek atarak âlem yaptığı sahnede) en öndeki iki oyuncudan biri, bir yandan bir ileri bir geri oynarken bir yandan da en öne geldikçe bana bakarak kaş göz işareti yapmaya başladı. İlkinde ne olduğunu anlamadık. Sonrasında ağzıyla sakız çiğneme hareketi yapınca durum anlaşıldı. Fakat öyle yapmasa da durum belliydi, çünkü adam aslen sakıza değil, başörtüsüne takmıştı. Hem de Ankara Devlet Tiyatrosu’nda, hem de en ön sırada (!) … Bir de şarkının ‘halkın çoğu aç, azı toksa’ kısmında ‘azı tok’ derken bariz bir şekilde eliyle bizi gösterdi. Birkaç gidiş gelişte bu şekilde bizi rahatsız ettikten sonra bir yerde müziği ve oyunu kesip sahnenin önüne gelerek ‘Pardon ben anlayamadım da sormak istiyorum, bu nedir?’ diyerek sakız çiğneme hareketi yaptı...” Küresel ntihar Hadi diyelim bütün dünya ülkeleri, kamuoylarındaki tepkileri dindirmek için olsa bile “dur bakalım” yaklaşımıyla nükleer planlarını askıya alıyor, en azından yeni bir değerlendirme sürecine giriyor. Ya bizde? Fukuşima’daki felaket, yıkım ve radyasyon sızıntısından ders çıkarmak yok. Garip bir nükleer inat... Neden acaba? Nasıl açıklanabilir? Bu durumda iktidar sahiplerinin, bağırıp gürleyen, zaman zaman öfke kasırgasına dönüşen söylem ve eylemlerini bir tarafa bırakıp mizah yanlarını güçlü saysak, şakayı sevdiklerini düşünsek bile işin içinden çıkmak çok güç! Çünkü; Nükleer santralların riskleriyle ilgili verdiği örnekler hiçbir kaba sığmıyor... Tüpgaz, bilgisayar, televizyonla örneklenen nükleer risk, son olarak Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın deyimiyle “bekârlıkla” karşılaştırıldı. Bekâr olmanın tehlikesi, nükleerle yaşamaktan daha yüksekmiş, iyi mi? Gelsin bir araya elmalar, armutlar... Al sana hesap kitap ama asıl olan iktidarın niyeti. Japonya’da yaşananlar, rüzgârla diğer kıtalara yayılan radyasyon bulutları önemli değil. Başka? Fukuşima çevresinde kanser riski altındaki 200 bin kişi. Radyoaktif suyun Pasifik’e boşalması, deniz suyundaki on bin kat radyoaktif iyot artışı. Kirlenen toprak, zehirlenen tarım ürünleri. 25 ülkenin Japonya’dan ithal edilen zirai ve diğer gıda ürünlerine yasak getirmesi. Şimdilik Japonya ekonomisine çıkarılan on milyarca dolarlık fatura... Ama küresel sermaye kucak açmış, büyük bankalar bir araya gelerek, santralın sahibi TEPCO şirketine, 1.2 milyar dolar destek kararı almış. Öte yandan diğer ülkelere ulaşan radyasyon bulutlarının henüz tahmin edilemeyen maliyeti... Bunlara karşın Başbakan ve Enerji Bakanı açıkladı: “Türkiye’nin nükleer programı aksamadan sürdürülecek, Japonya’yla yeni santral için planlanan görüşmeler sürdürülecek...” Ancak Japonya’nın Ankara Büyükelçisi zaman istemiş. Şaka değil, gerçek, bakın Enerji Bakanı Taner Yıldız ne demiş: “ ...Fukuşima’daki güç santralına odaklandıklarını ve oradaki problemleri çözümlemeye çalıştıklarını söylediler. Biz de hem uluslararası nezaket gereği, diplomasi gereği hem de başta insanlık gereği tabii ki bu süreyi tanıyabileceğimizi kendilerine belirttik...” Greenpeace, hafta sonu Galata Kulesi’ne yansıttığı gerçek zamanlı animasyonda, “Erdoğan’ı Durdur, Nükleeri Durdur” dedi. Bütün egemenlerin durması gerekiyor, yoksa dünyayı daha büyük nükleer felaketler bekliyor, insanlık küresel intihara yöneliyor... Ç ZG L K KÂM L MASARACI kamilmasaraci@gmail.com UPSD, Guadalajara’da ‘Dünya Sanat Günü’nü Nasıl lan Ettirdi? Bugün Türkiye’nin ana gündeminde CHP’nin dün açıklanan adaylık listeleri olduğunu biliyorum. Ancak yazımı, adaylıkların açıklandığı saatlerden önce kaleme aldığım için, “duyum” üzerine yorum yapmak istemiyorum. Haftaya CHP ile ilgili yorumlarımı okursunuz. Dünya Plastik Sanat Dernekleri’nin (A.I.A.P.) 17. Genel Kurulu’na katılmak üzere Meksika’nın Guadalajara kentine uçarken, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) olarak çeşitli hedeflerimiz vardı. Guadalajara, daha önce gördüğüm yerlerle kıyaslarsam, Havana ile Tiflis karışımı bir kent… İstanbul’da Yönetim Kurulu’nun aldığı kararların en önemlisi, Dünya Genel Kurulu’na bir “Dünya Sanat Günü” önerisi taşımaktı. Derneğin Genel Sekreteri Safiye Mine Erdurak ile beraber bu projeyi en iyi gündeme getirme zamanlamasını ararken 1. günde karar kıldık. Bu tip uluslararası buluşmalarda birinci günün ayrı bir önemi vardır. Daha sonra dikkatler azalır. “Dünya Sanat Günü” olarak “Leonardo Da Vinci’nin doğum günü” olan 15 Nisan’ı seçmiştik. Leonardo, dünyada “tartışılmaz” bir değer. Onun dışında vereceğiniz herhangi bir isme biri çıkıp burun kıvırabilir. Hatta bu isim Picasso olsa bile… Bu nedenle seçimimizden şüphemiz yoktu. Teklifimiz ortaya güçlü bir şekilde çıksın diye önergeye ortak imzalar aradım. Sonuçta sabah görüşmelerinin ardından bir gündür yürüttüğümüz lobi çalışmaları doğrultusunda İsveç, Norveç, Fransa, Slovakya, Mauritius, Irak, Japonya dışında aldığımız üç imza son derece belirleyici oldu: Bunlar ev sahibi Meksika Başkanı BurilloVelasco, Dünya A.I.A.P. Başkanı Çinli Liu Dawei ve Avrupa A.I.A.P. Başkanı Güney Kıbrıslı Christos Symeonides’in imzalarıydı. Sunuş konuşmamdan sonra Divan da BurilloVelasco Genel Kurul’a önergeyi oylattı ve metin oybirliği ve alkışlarla kabul edildi.Böylece bu önergeyi sunup kabul ettirmiş olan Türkiye ve bu karara imza atmış olan A.I.A.P dışında herkes ne kazandı? Artık dünyanın “Kadınlar Günü”, “İşçi Hakları Günü”, “Barış Günü”, ”Tiyatro Günü”, “Sevgililer Günü”nden sonra bir de sanatçıların kararıyla “Sanat Günü” oldu. 15 Nisan’ı bu yıl aramızda mütevazı bir şekilde kutlayacağız ve ilk kutlama 2012’de olacak. Bu günün kabul görmesi için en etkin yayma çabalarını sürdürmesi gereken ülkeler, kararı öneren Türkiye, o Genel Kurul’a ev sahipliği yapan Meksika, Leonardo’nun ülkesi İtalya.. ve tabii tüm diğer ülkeler! Çünkü bu günün sayılamayacak kadar yararı var: Dünya sanatçılarının tüm bir gün boyunca her yerde kutlama yapacakları bir dayanışma fırsatı, genç sanatçılara destek olmak için oluşturulacak özel veya kamu bütçeleri, sanatın gücünün her türlü baskı ortamına karşı hatırlatılması, herkesin birbirine sanat eseri hediye etmesi, konferanslarla sanat bilincinin yaygınlaştırılması gibi… Bunun dışında Genel Kurul gündeminde öncelikle eski yönetimin hazırlayıp sunduğu tüzük değişiklikleri vardı. Bu önerilerden neredeyse salt Türkiye Masası’nın izin verdikleri geçti, itiraz ettiğimiz her değişiklik reddedildi! Tüm bu kongre içi akışı kontrol altında tutmamızda siyasi kurultay deneyimlerimin rolü olmadı desem yalan olur!Diğer önemli konumuz, Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı”nı bekleyen tehdide karşı Genel Kurul’a gereken bilgilerin sunulması ve bir koruma kararının çıkmasıydı. Konuyu yakından takip eden Avrupa A.I.A.P Başkanı Symeonides, konuyu gündeme taşıdı, ben ek bilgileri verdim ve sonuçta bu koruma kararı da Genel Kurul’dan oybirliğiyle çıktı. Daha sonra 11 kişilik Yeni Dünya Yönetimi’ne Türkiye ve UPSD adına ben de seçildim. Mükemmel bir ev sahipliği yapan Meksikalı Rosa Maria Burillo Velasco başkan olurken, ben de beş bölgesel dünya koordinatöründen biri oldum. Türkiye’nin A.I.A.P. içinde etkin roller alabilmesinde bir önceki UPSD Başkanı Mehmet Güleryüz’ün bıraktığı olumlu izlerin de büyük etkisi vardır. Dünyayı savaşlardan, faşizmden ve robotlaşmalardan koruyacak bir şey varsa, o da tabii sanat! UPSD olarak Dünya Genel Kurulu’nda bu savaşları verirken yurtiçinde de bu akşam, 12 Nisan Salı günü saat 19’da Akatlar’da Beşiktaş Belediyesi’nin MKM Beşiktaş Çağdaş Galerisi’nde otuz beş yaş altı “111” sanatçının işlerinin yer aldığı “GENÇ ETKİNLİK 5” sergisi açılıyor. Serginin çağrı metnini oluştururken başlığa “Özgürlük Sil Baştan”ı yerleştirdik. İçinden geçtiğimiz karanlık günlerde özgürlük arayışından daha çok öne çıkarılacak kavram var mı? Bu sergiyi oluştururken birçok üniversiteyi gezdik ve sanatçılarla birebir görüştük. Bu akşam sergimize gelin ve Türkiye’nin yeni aydınlık yüzleriyle tanışın! HARB SEM H POROY HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇEL K fhakancelik@mynet.com 1/ Bir etkinli 1 ğin ya da bir gücün derece 2 si. 2/ Ye 3 mek... Uğur 4 suzluk. 3/ 5 “Amerika armudu” da 6 denilen bir 7 meyve. 4/ “ 8 çoban değilsin/Ardın 9 daki sürü ne/Beni 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yârdan ayıran/Sü 1 K E Y V E N İ S rüm sürüm sürüne” 2 U T O T AMA K (Mani)... İran’da ta 3 rihi bir kent. 5/ M A U N K A L E 4K R A K AM Ç Muğla’nın bir ilçe5U L U İ R EM si... İspanya ve Por6V A K E T A A K tekiz’in yer aldığı Ş İ T A K E yarımadanın adı. 6/ 7 A V Y UĞ Başkanlık. 7/ Kal 8 T A H İ N 9 Ş U T B A S E siyum elementinin simgesi... Argoda karnı aç ya da parasız kimse... Bir nota. 8/ Rize ilinde bir yayla... İki bağlantı parçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça. 9/ Hatay ilinde bir ırmak... Kahverengi kabuklu ve yeşil etli bir meyve. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Anadolu’nun bazı yörelerinde alageyiğe verilen ad. 2/ Hayat arkadaşı... Hz. Muhammed’in aile üyelerine verilen ad. 3/ Namzet... “Sözün ile düşürgil” (Yunus Emre). 4/ Naz, cilve... “Elifim noktalandı/ derdim çokçalandı” (Türkü). 5/ Özellikle deri hastalıklarında kullanılan bir cins antibiyotik. 6/ Cilacılıkta kullanılan bir tür zamkreçine... Saç örgüsü. 7/ Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 8/ “ durmadan çiçek açar içimizde” (A.H.Tanpınar) ... Korkunç bir masal yaratığı. 9/ Kızıl tüylü bir kuş... “İskoç çoban köpeği” de denilen, uzun tüylü bir köpek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle