25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 1 N SAN 2011 CUMA 6 HABERLER CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan “Zekeriya Öz” yorumu: ‘Ne Ben Yargıya, Ne de Yargı Bana...’ Korku dağları bekliyor... Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün özel yetkileri elinden alınıp terfi ettirilmiş. Haber bomba gibi düşüyor. Herkes şaşkın “Acaba nasıl yorumlamalı” diye düşünüyor. TV kanalları, Zekeriya Öz’ün geçmişini veriyorlar... Zülfü yâre dokunacak en ufak bir ima bile yok. Ee, ne de olsa korku dağları bekler, iyi saatte olsunlar, kızarsa bilinmez ki neler eder... Özel yetkinin sarhoşluğu, erkin uçsuz bucaksızlığı, hukuksuzluğun âlâsını doğurup tepkiye yol açtığı için gitti yetkileri savcı Öz’ün diyorlar. Herkes şaşkın, herkes birbirine soruyor: Acaba arkasında ne var?.. Bir yetkiliden açıklama geliyor. Sakın Öz gitti Ergenekon bitti sanmayın! Soruyorum kendi kendime: Ne demek oluyor bu? Kahkaha dolu bir yanıt çınlıyor beynimde: “Gevşemeyin! Korku İmparatorluğu daha bitmedi, bitmeyecek” demek oluyor aval anlasana! Olaylar üzerine en çarpıcı açıklamayı Başbakan yapıyor, diyor ki: Ben yargıya karışmam. Yargı da bana karışmasın. Bir kez daha yanlışı, doğru diye kabul ettirmeye çalışan bir sunum. Bu davranışa bizim dilde ne derler, dersiniz? Laf tepeden tırnağa yanlış, en iyisi başından başlayalım. Ben yargıya karışmam, diyor Başbakan. Yanlış! Tepeden tırnağa yanlış... Başbakan ya da adına yürütmeden görevlendirdiği kişiler Adalet Bakanlığı memurlarının mülakatıyla savcı ve yargıç stajyerlerini alırken yargıya karışıyor, orada, kadrolaşıyor. Başbakan Türk halkına kabul ettirdiği 12 Eylül 2010 referandumundaki değişiklikle, zaten Adalet Bakanı ve müsteşarı ile denetlediği, HSYK’yi iyice eline geçirmiş, dilediği savcı ve dilediği yargıçla dilediği gibi oynuyor. Ve herkes biliyor ki savcı Öz’ün, yukarıya fırlatılarak tasfiyesi bir Tayyip operasyonudur. Ama Başbakan yine de konuşuyor: Ben yargıya karışmam. Yanlış, ama ya yersen? Başbakan “Ben yargıya karışmam” dedikten sonra, fırsatı kaçırmıyor, her zaman söylediğini bir kez daha yineliyor: Yargı da bana karışmasın! Hani bilmese insan, “doğru söylüyor, kuvvetler ayrılığı böyle olur”, diyecek. Ama gerçek öyle değil. Tabii ki kuvvetler ayrılığından, yargı mensuplarının özlük işleri dahil, yargının alanına giren tasarruflara yürütme karışmayacak, yasama, o bağımsızlığı sağlayacak düzenin yasal çatısını çatacak, yargı da yürütmenin alanına giren siyasal konulara burnunu sokmayacak. Ama bu demek değil ki yargının siyasal tasarruflarının yasalara ve hukuka uygunluğunun yargısal denetimi olmayacak. Yargı yürütmenin ve yasamanın tasarruflarının yasaya hukuka uygunluğunu denetleyecek, siyasal yerindelik denetimi yapamayacak yalnızca. Bu da yürütme ve onun başı Başbakan ne isterse yapar, yasa tanımaz, yasama denetimi olmaz anlamına gelmez. Yürütme siyasi kararlar alıp uygularken, ulus adına kullanır erki, yargı da yargısal denetimi yaparken ulus adına kullanır erki, aralarında bir milli irade hiyerarşisi de yoktur. Kısacası “ne ben yargıya ne de yargı bana!” deyişi bu anlamda doğru değildir. Başbakan da hep doğru olmayanı, doğru imiş gibi sunuyor. Ne demeli bilmem ki?... Duyuru: Bu gece saat 21.30’da, Cem TV’deki “Ayıptır Söylemesi”nde, Orhan Bursalı ve Prof. Dr. Süheyl Batum ile birlikte TÜSİAD’ın anayasa önerileri ve CHP’yi tartışacağız. Ekran başına bekleriz! Kemal Kılıçdaroğlu Kullanıp bıraktılar ruşturmasını yürüten Savcı Öz’le ilgili HSYK kararına ilişkin olarak Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bir kişi uzun süre kullanıldı, sonra bir tarafa bırakıldı. Sayın Öz ve arkadaşlarının görevden alınması, terfi ettirilmesi çok önemli bir olay değil. Sayın Öz’ün bulunduğu görev bir iddia makamı. Asıl üzerinde durulması gereken, Yargıtay kararıyla tarafsızlıklarını yitirdiği kanıtlanmış olan yargıçların göreve devam edip etmeyeceği. Tarafsızlıkları kesinleşmiş yargıçları orada tutma. Kim diyor orada durun diye? HSYK. Başında kim var?” Kılıçdaroğlu, atamaların hükümetin dünya kamuoyunda oluşan olumsuz tabloyu tersine çevirmek için yaptığı bir operasyon olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan’ın “Biz yargının işine karışmıyoruz” sözlerini de eleştiren Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı’nın, HSYK’nin başkanı olduğuna dikkat çekerek “Nasıl oluyor da bir Başbakan çıkıp bunu diyebiliyor? Adalet Bakanı uzaydan mı geldi? Senin adamın. Doğrudan doğruya siz yargının işine karışıyorsunuz, kararları siz alıyorsunuz. Başsavcı değişmedi. Başsavcı Sayın Erdoğan. Tarafsız olmayan bir yargıç bu davayı götürürse ne yaparlarsa yapsınlar, 3 tane Öz’ü alırlar, 7 tane Öz getirirler, ne fark eder?” diye konuştu. Cemaat: Çok leri Gittik (Pensilvanya Meşvereti) Başbakan’ın “yargının işi” açıklaması ve AKP içinde “durumu okuyamayan” partili yöneticilerine, “yargının işine karışarak yanlış yaptılar” demesi ile durum netleşti. Zaten sızan haberler de Ergenekoncu savcılıkta değişim yapılması “ricasının”, hükümetten (yani başbakandan) HSYK’ye gittiğini gösteriyor. Erdoğan “cemaatçi yargısal yapılanma”nın aleyhine işlediğini görüyor. İktidara yakın Metropol şirketinin yaptığı araştırmaya göre de Ergenekon davası konusundaki kamuoyu algısında güvensizlik artmıştır! Ergenekon yargılamaları, yaygınlaştırılması ve tutukluluk süreleri açısından da (hele hele Balyoz daha doğrusu 11 no’lu sahtekâr CD ile) ciddiyetten tamamen uzaklaştı ve bütün keyfiliğin faturası Başbakan ve AKP iktidarının sırtına yüklendi! Cemaatçi yapılanma ve iktidar, bu durumu tersine dönüştürmek için Ergenekon üzerine, bugüne kadarkilerini çok çok aşan büyüklükte bir kıyamet koparmalı! Ama bütün barutlarını harcadılar! Türkiye’nin yarısını tutuklamaya gitmelidirler! Metropol araştırmasına göre de zemin uygundur, çünkü halkımızın yüzde 34’ü AKP’li seçmen (yüzde 29.5) dahil “Ordu gerektiğinde yönetimi ele almalıdır!” demektedir! “İmamın Ordusu kitabı kimde varsa örgüt üyesi olur” kararı, aslında faşizmin tam kitlesel uygulamasına yönelik aptalca bir denemeydi! Ergenekoncuların inişi, Türkan Saylan ile başladı! Odatv ile bağlantılı gazeteci tutuklamaları ve İmamın Ordusu ve ilahiyatçı baskınları ile tam baş aşağı gitti... Bu durum üzerine “Pensilvanya Meşvereti” yapılıyor. F. Gülen, ABD’de, Hüseyin Gülerce’ye diyor ki (Kendileri, Ergenekon konusunda olacaklar ve olması gerekenler konusunda kamuoyu yönlendirme uzmanıdır): “Başkaları niye düşmanlık yapıyor… Burada biraz da kendimize bakmamız lazım. Acaba bizim usul hatalarımız mı, üslup hatalarımız mı var? Bize olan bakış; yanlış yaklaşımlarımızdan mı, ihmallerimizden mi, o insanları ‘karşı cephe’ olarak görmemizden mi kaynaklanıyor? Bunları düşünmeden, bir yönüyle kendimizle yüzleşmeden, kendimizi sorgulamadan, hemen insanları, kabahatlerinin mahkumu haline getirmek doğru değil...” (Zaman, 30 Mart) Anlaşılan, iktidar uygulamalarındaki saldırganlıklarının kendilerine verdiği zarar üzerine epey “meşveret” yapmışlar! Geldikleri noktada kamuoyunda yarattıkları büyük tepkiyi görmüşler. Onları en iyi anlayan gazetecilerden biri olan Ruşen Çakır’ı bile hedef tahtasına yerleştirip ateş ettiler! Çakır, Gülen’in sözlerini “özeleştiri”, “hatadan dönme” noktası olarak görüyor (katılıyorum). Cemaat, her zaman “hoşgörü, diyalog” sloganlarını şiar edinerek ve her zaman iktidarlara (12 Martçı generaller dahil) yakın durarak, devlet içinde örgütlenmeye ve bu yolla büyümeye öncelik verdi. “Hoşgörü ve diyalog” ile büyüme! Doğrusu, bunu büyük başarı ile uyguladılar! Bu açıdan “araştırılmaya değer”dir! Ama artık iktidar oldular, yani erk, yetki kullanıyorlar! Bu hareketin, STK değil, özünde siyasi nitelikli olduğu kabulümü, uygulamaları net olarak göstermektedir! İktidar olarak, bütün rakiplerini bertaraf etmeye yöneldiler! Bu aşamada, iktidarın esas sahibi AKP’ye de zarar vermeye başlayınca, tırpan yemeye başladılar... 6 Mart tarihli Bir Analiz Denemesi yazımda şunları belirtmiştim: “..son medya operasyonu, AKP ve iktidarını epey zora soktu. Medya ile birlikte dünya da ayağa kalktı! İktidarın bundan hoşlandığı söylenemez. Operasyonları, tamamen cemaat kanadı sahiplendi. Zaman gazetesi, Gülerce!.. Yıllardır taş taş üzerine koyarak yarattıkları imaj, bir darbede yıkıldı!” “Erdoğan’ın ‘gözaltılar bizim talimatımız değil, güvenlik, emniyet savcılık yetkilerini kullandı, bu süreçlerin süratle neticelendirilmesi arzumuzdur..’ sözleri ile operasyonların sahibi Cemaati uyardığı da söylenebilir...” “Şimdi: Ahmet Şık ve Nedim Şener ve diğerleri serbest bırakılacaktır. Çünkü, operasyon, Gülerce’ler, Zaman, Samanyolu takımı, çökmüştür...” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün terfi ettirilmesiyle ilgili “Uzun süre kullanıldı, sonra bir tarafa bırakıldı” yorumunu yaptı. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde düzenlenen “Seçim Stratejileri ve Parti İçi Eğitim” konulu toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Ergenekon so “Kimsin sen?” Kılıçdaroğlu konuşmasında şunları söyledi: “Şu hale bakın, 9 yılda ülke ne hale geldi... Kaygı bizim kaygımız olmaktan çıktı, dünyanın kaygısı oldu. Bir kişi yargı işime karışmasın diyemez. Kimsin sen? ‘Ben başıma buyruğum, her işi yaparım, ben onun işine karışmayacağım, o da benim işime karışmasın.’ Gitsin başka bir başbakana sorsun, ben böyle dedim desin büyük olasılıkla dalga geçilir. Kitap yazmak isteyeni hapse atıyorsun. Efendim 23 savcıyı alırsak ortalık yatışır. Yatışmaz.” “Kuran mealini de toplatacaklar” Gazetecilerden sonra sıranın din adamlarına geldiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Neredeyse Kuranın meali toplatacaklar. İleri demokrasi adı altında sıkıyönetim uygulanıyor. CHP’nin ibresi mi yükseldi, bir dalga daha başlat” dedi. Parti içi eğitim toplantısına da katılan CHP lideri burada sandıklara sahip çıkın mesajı verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet şleri Başkanı Mehmet Görmez’i ziyaret etti. Görmez ile Kılıçdaroğlu görüşmesi, görüntü alınmasının ardından basına kapalı olarak yaklaşık bir saat sürdü. Kılıçdaroğlu’na, Parti Meclisi üyeleri Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi mezunu Muhammet Çakmak ve emekli müftü hsan Özkes eşlik etti. Ziyaret sonunda Görmez, Kılıçdaroğlu’na Kuranıkerim tefsiri ve TDV Alevi Bektaşi Klasikleri’ni hediye etti. Görmez’in görüşmede ilahiyatçılara yapılan baskını yanlış bulduğunu söylediği öğrenildi. (NECAT SAVAŞ) Diyanet: Baskın yanlış GÜL’ÜN HEMŞER S MUHAL F KALDI LHAN TAŞCI ‘SÜREÇ HIZLA DEVAM ETMEL ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, HSYK kararlarının Ergenekon sürecine etkisini, “Aynı ciddiyetle devam edecek” sözleriyle değerlendirdi. Gül, Çankaya Köşkü’nde “Diyabeti Durduralım Projesi” çerçevesinde düzenlenen tanıtım toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Sorular üzerine Gül, “Devletin işinde devamlılık olur. Kişilere göre olmaz. Görev yaparken kanun, yasa ne diyorsa ona göre yapılır. Aynı ciddiyetle devam edeceğinden tereddütüm yok” yanıtını verdi. Tutukluluk kararlarının uzaması konusunda “yargının işi” diyerek yorum yapmaktan kaçınan Gül, Ergenekon sürecinin bu kararlardan nasıl etkileneceğine ilişkin bir soruya ise şu yanıtı verdi: “Sürecin hızlı devam etmesi en büyük arzumuz. Yargılamayı yapan savcılar yeni görevlerine terfi ettiler. Dava geneliyle ilgili olarak hukuk, kanunlar ne diyorsa herkes ayırım yapmadan buna devam eder.” ANKARA Savcı Zekeriya Öz’ün özel yetkileri alınarak, İstanbul Başsavcıvekilliğine getirilmesi kararına karşı çıkan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndaki (HSYK) iki muhalif üyenin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün atadığı, aynı zamanda da hemşerisi olan Prof. Dr. Bülent Çiçekli ile Danıştay Tetkik Hâkimi iken üyeliğe seçilen Ahmet Berberoğlu olduğu anlaşıldı. Öz’ün yetkisi ve yeni görev yeri konusunda HSYK 1. Dairesi kendi içinde tartışmalar yaşadı. Çoğunluk üyeleri, Öz’ün yetkileri alınarak İstanbul Başsavcı Vekilliğine atanması görüşünü dile getirirken, yedi kişilik dairenin iki üyesi ise bu aşamada yapılacak yer değişikliğinin kamuoyunda soruşturmaya müdahale gibi algılanabileceği gerekçesiyle yeni görevlendirmeye karşı çıkarken durumun yaz kararnamesinde görüşülmesini önerdi. Dairenin beş üyesinin oyuyla Öz, Ergenekon soruşturmasından bir anlamda uzaklaştırılmış oldu. ADALET BAKANI KAHRAMAN: Eski HSYK Başkanvekili Özbek, sistemde değişiklik olmayacağını söyledi Kılına zarar gelmez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Ahmet Kahraman, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün özel yetkilerinin alınarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekilliği’ne getirilmesiyle ilgili olarak, “Kararname kesinlikle yapılan soruşturmaya, yürütülmekte olan davalara müdahale niteliğinde olmayıp bu arkadaşlarımızın performanslarının da değerlendirilerek üst göreve atanmalarıdır. Arkadaşlarımız kaldığı yerden devam edeceklerdir” dedi. Kahraman, “Hepinizin bildiği gibi biz geçen dönem de ben bilhassa şahsım başta Zekeriya Öz olmak üzere arkadaşlarımızın görevlerinden alınmamaları noktasında büyük mücadele verdik. Bu nedenle biz Zekeriya Öz’ün şahsına, kılına zarar gelmesine, hiçbir arkadaşımızın olduğu gibi kılına zarar gelmesine gönlümüz razı değildir, öyle bir amacı yoktur kurulun” dedi. Atamaları gerçekleştiren HSYK 1. Dairesi Başkanı İbrahim Okur da, “Arkadaşlarımızın her üçü de güzel hizmetlerde bulundular. Bu hizmetlerinin karşılığı olarak kendileri başsavcı vekili oldu” dedi. ‘Soğutma hamlesi’ LHAN TAŞCI ANKARA Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün özel yetkileri alınarak, görev yerinin değiştirilmesi, gözleri, daha önceki yıllarda bunu yapmak isteyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) ve eski HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’e çevirdi. Özbek, tartışılan son atamalarla ilgili olarak “geniş değerlendirme yapabileceğini ancak yanlış anlaşılabileceği” gerekçesiyle önce yorum yapmaktan kaçındı. Özbek, “O dönemde yapılan birtakım usul hataları ve yakınmaları karşılamak amacıyla yapılmak istenmişti. Oysa şimdiki, bir yerde seçime hazırlık. Olayı soğutma amacına ve terfi ettirerek koruma amacına yönelik” dedi. Öz’ün özel yetkileri alınarak, başsavcı vekilliğine atanmasının kesinlikle bir rahatsızlığın ifadesi ve sonucu olarak değerlendirilemeyeceğini işaret eden Özbek, yapılanı “Sadece birilerinin üzerinden yapılan eleştirilerin, siyasi boyutlara ulaşmasının engellenmesi olayıdır” sözleriyle özetledi. Özbek, Öz’ün soruşturmadan alınarak başsavcı vekilliğine atanmasıyla bugüne kadar görülen işleyişte bir değişiklik olacağı düşüncesini taşımadığını belirtirken, “Sistem aynı şekilde işleyecektir. Çünkü Fikret Bey (Seçen) de Zekeriya Öz ve Turan Çolakkadı ile birlikte beraber, üçlü olarak çalışan bir ekipti. Şimdi Turan Bey yine bu ekibin başında. Fikret Bey ve diğerleri de kalan bölümleri yürütecektir” dedi. Öz’le ilgili atamayı HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un önerdiğinin anımsatılması üzerine Kadir Özbek, “Aslında bu önerme kurul çalışmaları içinde normal olması gerekendir. Ama biz bunu yaptığımız zaman, bizimki (önerilerimiz) anormal sayılmış ve korsanlık olarak nitelendirilmişti” sözleriyle iki dönem arasındaki bakış farkını ortaya koydu. Evet, Pensilvanya meşvereti, bu çıkmazdan bir çözüm arayışıdır. Siyasi bir oluşumun çözüm bulması, zordur! Tek yolları, iktidarda da diyalog vb. sloganları ile iktidar ve ülke tam kucaklarına düşünceye kadar, “uzun yürüyüş”lerini sürdürmektir! Not: Satılmış Torun, Kartal Uğur Mumcu Kültür ve Dayanışma Derneği, Memleket Sevdalıları Derneği gibi kitle örgütlerine emek vermiş ve çevresinde “atom karınca” unvanını almış bir CHP aday adayı! Başarılar dilerim... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle