Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara K K K K K K K K K K Y Y K 4 0 1 2 4 4 1 3 5 3 7 8 1 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars K K K Y Y Y Y Y Y Y Y K B 0 2 4 10 12 14 11 8 8 10 4 4 1 HABERLERİN DEVAMI Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris PB Bonn Y Münih PB Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana PB 3 1 4 11 9 1 12 11 13 12 7 12 10 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam B PB PB PB PB PB B PB B PB Y PB Y 5 2 11 9 14 1 14 19 5 18 7 16 12 Ülkemizin geneli çok bulutlu ve yağışlı geçecek. Yağışlar; Marmara’nın doğusu, Doğu Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Orta Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun güney ve batısı ile Bolu, Düzce, Zonguldak, Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Siirt ve Batman çevrelerinde kuvvetli olmak üzere, genellikle karlı karışık yağmur ve kar şeklinde olacaktır. 9 MART 2011 ÇARŞAMBA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 MART GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol’un sözünü ettiği iddia doğru mu değil mi; ayrıntılarıyla, önümüzdeki günlerde öğrenebiliriz. Bugüne değin birçok tutuklamanın arka yüzünü aydınlatıyor bu iddia: Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, sorguya aldıklarını emniyetten gelen yazıyı imzalayıp mahkemeye gönderiyormuş. Bir dakika durup düşünelim: Bu oyunda kimin eli kimin cebinde? Polis mi savcının, savcı mı polisin emrinde! Bu, demokratik bir devlette değil, polis devletinde yaşadığımızı kanıtlamıyor mu? Başbakan’ın ağzında “ileri demokrasi” söylemi hiç eksik olmuyor. Son günlerde yaşananlar, toplumun gözü, kulağı, dili medyaya karşı girişilen son ve yeni sindirme hareketi, ileri demokrasi edebiyatının tamamen palavra olduğunu kanıtlıyor. Faşist sözcüğü dillerde, yorumlarda, kimi haberlerde eksik olmuyor. Demokrasiden RTE icadı ileri demokrasiye geçtik. Herhalde bu; faşistlikten de ileri faşistliğe geçmek olmalı! Yaşadığımız rejim, demokrasi ile faşizmin çiftleşmesinden doğan bir rejim. Adı da: Demofaşizmo! (Demokratik faşizm). Son tutuklamalar basında geniş ölçüde yer alıyor. Dış basın, ABD, AB ve Avrupa Parlamentosu Türkiye’de yaşanan olayları basın özgürlüğüne vurulan darbe diye niteliyor. İktidarın Adalet Bakanı da savcılara arka çıkıyor. Gazetecinin mesleği gereği yaptırımlarından dolayı içeri alınması; basın özgürlüğüne darbe imiş amma, gazetecinin kimi yasadışı olaylara karışması basın özgürlüğünü kapsamazmış! Pekâlâ ama gerçekler ne diyor, bunlara bakalım: Bugün olduğu gibi dün, “gerçeği denetlenmeyen dijital verilere dayanılarak” gazeteciler tutuklandı. Örneğin Mustafa Balbay. İki yıldır içeride! Delil kapsamında gösterilen dijital verilerin montajlarla uydurma olduğu, şüpheli aleyhine sonradan düzenlendiği TÜBİTAK gibi resmi kurumlarda kanıtlandı. Ama bugün Balbay’a yöneltilen suçlamalarla tutuklanan gazetecileri savunan, bir zamanların yakışıklısı, mesleğin starı olanlara (olana)... …Balbay’ın gazetecilik notlarının delil diye sunulmasına, belge dediklerinin montaj olduğunun kanıtlanmasına karşın hâlâ içeride tutulmasına… …çalıştıkları (çalıştığı) TV kanalındaki haberlerde karşı çıkmasını rica ettiğimizde buzdan bir donuklukla karşılamıştı önerimizi, ricamızı. Ama ateş düştüğü yeri yakıyor hesabı; şimdi bakıyorum da bir zamanların yakışıklısı, mesleğinde star olanlar (olan)… …iki meslektaşımızın Balbay’a reva görülen kimi suçlamalarla tutuklanmasına şiddetle karşı çıkan ateşli demeçler veriyorlar, veriyor! Oysa basın özgürlüğü bugün olduğu gibi iki yıl önce; adı var varlığı yok, iktidarın siyasal amaçlarına hizmet vermek için sahneye koyduğu Ergenekon davasında… ipe çekildi! İki yıl önce gazeteciyi gazetecilik gereği tuttuğu notlarla, montaj belgelerle darbeci diye damgalayan AKP zihniyetine koşut hukuksal anlayışa uyan… …hüküm giymemesine karşın gazetecileri darbeci diye savunmaktan geri duranlar asıl basın özgürlüğüne darbe vuranlardı. Vurandı! Balbay’ı, Özkan’ı, diğer birçok gazeteciyi Silivri’ye kapatan demofaşizmo zihniyetin kuralları, bugün Nedim Şener’e, Ahmet Şık’a, Doğan Yurdakul’a, Prof. Yalçın Küçük’e uygulanıyor. Artık sadece bugünü değil, dünden bugüne yürüyen olayları dikkate alarak, tek hedefin dün de bugün de basın özgürlüğüne darbe vurmak olduğunu savunmak… içeride yatan arkadaşlarımızı savunmak gerekiyor. Basın bir ağız olmazsa… …Silivri’ye daha çoook meslektaşımızı yolcu ederiz! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta Cumhuriyet’e verdiği demeçte ‘Demokrasi ve Özgürlük Mitingi’ yapma niyetini belli etmişti. Tarihi konusunda ise henüz acelesi yoktu. Önceliği uzun süredir olduğu gibi yine işsizlik ve yoksulluktu. Ancak, Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın da aralarında bulunduğu gazetecilere yönelik son gözaltı ve tutuklama dalgası sonrasında CHP yönetimi rotasını çok geniş katılımlı bir ‘demokrasi mitingi’nden yana kırmış durumda. Mitingin yapılacağı yer konusunda kısa bir süre “Ankara mı İstanbul mu?” belirsizliği yaşandıktan sonra CHP Ankara İl Başkanı Tarık Şengül ağırlığını koyarak başkentte karar kılınmasını sağladı. Henüz kesinleşmemekle birlikte üzerinde durulan tarih, 25 Mart Cumartesi. Miting için ilk adımı CHP atıyor, ama toplumun geniş kesimlerinin katılımını hedefliyor. Şengül, mitingin, toplumun tüm kesimlerinin AKP hükümetiyle ilgili sıkıntılarını dile getirebilecekleri ortak bir platforma dönüşmesini istediklerini belirtiyor. Sendikalar, meslek örgütleri ve diğer sivil toplum örgütleriyle tek tek görüşerek desteklerini istemeye başlamış. İlk somut yanıt, işçi temsilcisi örgütlerden DİSK’in Genel Başkanı Süleyman Çelebi’den geldi. CHP’nin kendisiyle temasa geçtiğini belirten Çelebi, “Böyle bir mitinge acil ihtiyaç var. Demokrasisiz bir noktaya gidiyoruz. Tabii ki işsizlik, yoksulluk öncelikli sorunlar. Ama Demokrasi Mitingine Doğru demokrasi ve özgürlükler olmadan o sorunları da çözemeyeceğiz. Sadece tek parti değil, içinden geçtiğimiz süreçten rahatsız olan tüm sivil toplum örgütleri ve partiler bu mitinge destek vermeli. Camdan, balkondan seyretmeyi bırakmalıyız hepimiz” dedi. Sağlık emekçilerinin etkili örgütü TTB Başkanı Eriş Bilaloğlu, “Türkiye’nin demokratikleşmesi, eşit ve özgür bir ülke olması için sivil toplum örgütlerinin içinde yer alacağı her türlü talebi destekliyoruz” mesajı verdi. Esnafların örgütü TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken de genel gidişattan şikâyetçi, “Durum hiç iç açıcı değil. Bizim, 21. yüzyıla güvenle bakabilecek çağdaş ve uygar bir ülke olmamız gerekir. Tabii öncelikle basın emekçilerinin bir an önce özgürlüklerine kavuşmaları şartıyla! Gazeteciler sivil toplumun vazgeçilmez dostlarıdır. Birbirimize uzak kalamayız” diyor. Henüz CHP kendisiyle temasa geçmemiş. Şimdilik, ‘siyaset üstü kalmak istediklerinin’ altını çizmekle yetiniyor. Bu konuda yüz binlerce üyesi olan diğer sivil toplum örgütlerinin değerlendirmeleri de önemli. Mühendisler, mimarlar, memurlar, emekliler, öğretmenler ne düşünüyorlar? En önemlisi TÜRKİŞ ne düşünüyor? Türkiye’deki en örgütlü işçi konfederasyonu TÜRKİŞ. Üstelik, Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda yaşananları ve tutuklu gazetecilerin mağduriyetlerini başından beri ısrarla Türk ve dünya kamuoyunun gündeminde tutmaya çalışan Türkiye Gazeteciler Sendikası da TÜRKİŞ’e bağlı. TÜRKİŞ’in vereceği destek, Demokrasi Mitingi’ne kitlesel katılımda çok önemli bir belirleyici olacak. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Adrese Teslim Medya Ödülü ODTÜ öğrencileri geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da “En İyi Gazete Ödülü”ne Cumhuriyet’i layık gördü. Hem de coşkuyla alkışlayarak! Gazetecilere yönelik gözaltı ve tutukluluk kararları ODTÜ’de yapılan ödül törenine de damgasını vurdu. Okan Bayülgen’in “Bu gidişle gelecek yılki ödüller medya mensuplarına adrese teslim gönderilecek” sözleri umarız sadece ‘şaka’ olarak kalır. Türkiye’de baskı rejimlerine direnişin sembolü haline gelen ODTÜ öğrencilerine Cumhuriyet çalışanları olarak gönülden teşekkür ederiz. İktidarın 12 Eylül çarkı YAŞ kararlarıyla TSK’den atılanlara ‘özlük hakları’nın iadesi yolunu açan AKP, 12 Mart ve 12 Eylül darbesi sonrasında atılanları da kapsama almaktan son anda vazgeçti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül’deki anayasa değişikliği referandumunda “darbelerle hesaplaşma” iddiasıyla destek isteyen AKP, 28 Şubat sürecinde atılanlar dahil, Yüksek Askeri Şura kararlarıyla TSK ile ilişiği kesilenlere özlük haklarının iadesi yolunu açarken 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbesi mağdurlarını kapsam dışında bıraktı. TBMM Genel Kurul’nda dün görüşülmeye başlayan “Sözleşmeli er ve erbaşlık ile YAŞ kararlarına yargı yolunun açılmasını” içeren yasa tasarı kapsamına, önceki gün muhalefettle uzlaşarak, 12 Eylül ve 12 Mart’ta “üçlü kararname” ile atılan subay ve astsubayların da alınması yönünde anlaşan AKP, dün bu kararından vazgeçti. Kendisi de darbe mağduru olan ve 12 Eylül darbesi sonrasında TSK’den atılan CHP’li Rasim Çakır’ın girişimleri sonucunda iktidar ve muhalefet önceki gün bu yöndeki düzenlemenin önergeyle, YAŞ kararlarına yargı yolunu açan tasarıya eklenmesi konusunda uzlaştı. Ancak AKP grubu dün, “Maliye Bakanlığı’nın mali yük nedeniyle itirazı, kaç kişinin yararlanacağı konusunda ellerinde veri olmadığı” gerekçesiyle önergeden vazgeçti. Genelkurmay Başkanlığı’nın bu düzenlemeye itiraz etmediği öğrenildi. CHP’li Rasim Çakır, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün önceki gün kendisini arayarak, “Sizin istediğiniz düzenleme tasarıya girecek, hayırlı olsun” dediğini belirterek, “Ancak öğlen (dün) AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ arayıp, ‘Bu konuda kaç kişi yararlanıyor, kapsamı ne olacak araştırma yapılsın, daha kapsamlı bir teklif hazırlansın’ diye Başbakan’ın talimat verdiğini söyledi. O nedenle, daha sonra bunu ayrı bir teklif olarak getireceklerini söyledi” dedi. No’lu tecrit hücresine konmuştum. Burada bir hafta tutulduktan sonra Silivri 4 No’lu Cezaevi’ne götürüldüğümde kalabalık, en azından 34 kişilik bir koğuşa konulmayı beklerken yine tek başıma ayrı bir koğuşa kapatıldım. Yalnızlığımın birinci ayı dolduğunda, Adalet Bakanı Sadullah Ergin Meclis kürsüsünde şöyle konuşmuştu: “Mustafa Balbay adlı şahıs sadece 6 gün tek kişilik hücrede tutulmuştur.” Haberi tek başıma dinlerken bunca hukuk birikimi olan Türkiye’nin Adalet Bakanı’nın böylesine gerçeklerin dışına çıkmasına hüzünlenmiştim. Aradan 2 yıl geçti; yine tek başımayım, 2 yılın bir haftası Metris T24’te tek, 1.5 ayı Silivri B9Üst’te tek, 5 ayı B7’de 2 kişi, 5 ayı F7’de 3 kişi, 1 yılı F12’de 3 kişi... İkinci yılda Silivri 1 No’lu Cezaevi F3 alt koğuşun müşahade hücresinde tek kişi. Anadolu’da bir söz vardır: İki göç bir yangın eder. İki yılda 6 göç; demek ki, 3 yangın yaşamışız. Yazı aramızda döküntüm de çoktur. Bir şey atamam. Hele kitap; okuyacak birine ulaşacağından emin olmadıktan sonra nasıl feda edersin? Apar topar olunca nevresimimi bohça, yastık kılıfımı torba yapıp taşındım. Aklınızda bulunsun çok sıkışırsanız yastık kılıfının açık tarafını tutamak yeri yapıp çanta olarak kullanabilirsiniz. Ama sakın kolay tutmak için delik açmayın, yırtılır. Nevresimi bavul olarak kullanmak durumunda kalırsanız en altına kartonumsu bir şey koyun. O zaman sürüyerek taşıyabilirsiniz. Nevresimin içine 23 bavulluk eşya koyabilirsiniz. Ama koyarken arada ellerinizle tartın. Yerleştirmeyi tamamladıktan sonra üstten boğum yapıp eşyaları olabildiğince sabitleyin. Aksi halde eşyalarınız çok hırpalanır, polisin eline düşmüş eylemciye döner. 6 saatte 4 No’lu Cezaevi’ni, Nazi kampı boşaltır gibi terk edip 1 No’lu Cezaevi’ne getirildik. Tuncay’la birlikte ayrı bir bekleme yerine konduk. Camdan öteki tutukluların önceki koğuşta kimlerle kalıyorlarsa onlarla birlikte getirilip 1520 dakika geçmeden yine aynı şekilde yeni koğuşlarına götürülüşünü izlerken bize ayrı bir muamele yapılacağını hissettik. O an müthiş bir ıssızlık çöktü içime. Bütün duygularım beni terk etmişti. Ne hüzün, ne kızgınlık, hiçbir şey hissetmiyordum. Meğer duygusuzluk çöl gibi bir şeymiş. Silivri’de 10 cezaevi var. Bir anlamda cezaevleri zinciri. Dünya oteller zinciri, marketler zinciri yapar; biz cezaevleri zinciri. Bu işin bir yanı, bir de yapım öyküsü var. Cezaevi zinciri Türkiye’nin en verimli tarım arazisi üzerinde kurulu. İleriye dönük planlar yaparken buranın bir bölümünün müze, bir bölümünün de büyük bir tarım işletmesi olması için çaba harcasam diyorum... Bahar aylarında betonun arasından ot fışkırıyor, 34 yaprağa kadar ulaşıp bize umut veriyor. Silivri cezaevleri zincirinin planlaması yapılırken AB standartları esas alınmış. AB temsilcileri de inşaata bakıp, “çok uygun” demişler. Kaba işler bittikten sonra iç düzenleme yapılırken AB’ye karşı hile yapmışlar bir kişilik odalara ikili ranza yerleştirip üç kişilik yapmışlar. Şu anda benim kaldığım müşahede hücresi yan yana 5 hücreden oluşan bir koğuş. Her hücrenin kapısı kapanıyor, yemek ve benzer dağıtım hücre kapısının mazgalından yapılıyor. Ama bizi müşahede hücrelerinde değil de normal odada tek başına tuttuklarını söylemek için 5. hücreyi yıkmışlar. Havalandırmaya bir kapı açmışlar. Bu da projeye karşı hile. Noktayı ilk günün en gerilimli anıyla koyalım. 28 Şubat sabaha karşı 03.00’te tek tek hücrelere koyacaklarını selamsızsabahsız pat diye söylediklerinde itiraz ettik. Tartışma büyüyünce 50 kadar gardiyan ve görevli çevremizi sardı. Gardiyanların çoğu genç, iyi niyetli insanlar. Bir an önce işlemin bitmesini istemekten başka düşünceleri yok. Çoğuyla selamlaştık. Tek kişilik hücreden dönüş yok, kesin deyip, bizimle muhatap olanlardan bazılarının öyle bir yüz ifadesi vardı ki... O an Ankara’dan emir gelseydi: “İkisi asılacak. İçinizden bu işi yapacak olan var mı?” En az iki el kalkardı. Onlardan biri ertesi gün koğuş kapısına gelince, bu gözlemimi, aynen yukarıdaki ifadelerle yüzüne söyledim... Gerisi kalsın... Ergenekon davasında dinlendi Kılıç haberini savundu HAT CE TUNCER ‘Balyoz davası canlı yayımlansın’ stanbul Haber Servisi Balyoz davası kapsamında haklarında tutuklama kararı verilen 163 askerin eşlerinin kurduğu “Vardiya Bizde Platformu” 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kendilerini kamuoyuna tanıtmak için düzenledikleri basın toplantısında, duruşmaların televizyonlarda canlı yayımlanmasını istedi. Platform üyeleri topladıkları imzaları önümüzdeki hafta Adalet Bakanlığı’na sunacak. Perinçek için eylem İstanbul Haber Servisi İşçi Partililer, Silivri Cezaevi önünde yaptıkları eylemde İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Silivri Cezaevi’nde yeniden tek kişilik hücreye konulmasını protesto etti. İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel yaptığı açıklamada, “Üç gün önce devlet gelip özür dileyecek. Üç gün sonra ise aynı devlet Doğu Perinçek’i tekrar hücreye kapatacak. Böyle devlet olur mu?” dedi. Ilıcak şikâyetçi oldu İstanbul Haber Servisi Gazeteci Nazlı Ilıcak, Odatv’ye yönelik operasyonda ele geçen Soner Yalçın’ın ajandasında kendisiyle ilgili bazı notlara ilişkin, Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e ifade verdi. Ilıcak, iddialarla ilgili olarak Yalçın’dan şikâyetçi oldu. Beşiktaş’taki adliyede 4 saat kalan Ilıcak, Öz ile görüştükten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Savcının, gazeteci Güneri Civaoğlu ile bir ilişkisinin olup olmadığını sorduğunu söyleyen Ilıcak, şöyle konuştu: “Güneri’nin ve eşi Canan Civaoğlu’nun benim çok yakın arkadaşım olduğunu söyledim. Özellikle bundan dolayı şikâyetçiyim. Şikâyetçi olmazsam, bu iftira gerçekmiş gibi dilden dile dolaşabilir. Sanıyorum Güneri Civaoğlu’nu da çağıracak.” Ilıcak, Balyoz ve Ergenekon soruşturmaları konusunda Öz’den bilgi aldığını söyledi. Birinci Ergenekon davasında, “Danıştay cinayetinin Kuzey Irak’tan getirilen yüklü bir para karşılığı işlendiği, bu paranın tahsili için Alparslan Arslan’ın avukat Abdülkadir Erdil’e gittiği” haberi nedeniyle Ecevit Kılıç tanık olarak dinlendi. Duruşmada mahkeme heyetinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte hareket ettiği gerekçesiyle reddi hâkim talebinde bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, üye hâkim Sedat Sami Haşıloğlu ile tartıştı. Perinçek’in reddi hâkim talebi kabul edilmedi. Yeni Aktüel dergisinde yayımlanan haberi nedeniyle dinlenen gazeteci Ecevit Kılıç, 2006 tarihinde yayımlanan haber ve Abdülkadir Erdil röportajına ilişkin bilgiler verdi. Özese’nin Danıştay cinayetiyle ilgili ne bildiği sorusu üzerine Kılıç şunları söyledi: “Bir haber kaynağım, Danıştay cinayetinin Kuzey Irak’tan getirilecek 500 bin dolar ile ilintili olduğunu söyledi. Paranın taşınma noktasında Alparslan Arslan’ın görev aldığını, eski MİT’çi D.F. ve V.K’nin paranın alınmasına yardımcı olduğunu söyledi. Bu iddialarla ilgili olarak iki dosya haber yaptık. Dosya haberimin haber kaynağı Mehmet Eymür değil.” Erdil’in “Alparslan Arslan bana geldi” açıklaması üzerine Ankara’ya gittiğini anlatan Kılıç “Erdil ile röportajımızı yaptık. Ne söylediyse bire bir yayımladık” dedi. Cerrahpaşa’dan Silivri’ye İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, tedavi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Silivri Devlet Hastanesi’ne nakledildi. Ersöz’ün avukatı Ali Rıza Dizdar, nakil gerekçesinin Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tedavi gören Ersöz için görevlendirilen personelin gidiş gelişlerinde kolaylık sağlamak olduğunu ifade ederek, müvekkilinin doktor seçme hakkının elinden alındığını söyledi. C MY B C MY B