18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Akaryakıt, son olarak 9 kuruş artarken şubat ayı başından bugüne gelen toplam zam 30 kuruşu aştı Bir zam klasiği: Benzin Şubattan itibaren ayda 3 4 kez zam gelmeye başladı. Şubat başından beri üç kez zam yapılan benzinde 23 kuruşluk bir artış yaşanırken halk hareketleri ve doların yükselmesiyle dizginlenemez bir hal aldı. Mart başında artan fiyatlar dün bir kez daha zamlandı. Bu kez TÜPRAŞ’ın artan fiyatlarını yansıtan petrol şirketleri benzini 4.16 ile 4.22 lira arasında satmaya başladı. Ekonomi Servisi Artık haftalık rutin haline gelen benzin zamlarına bir yenisi daha eklendi. Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ’nin (TÜPRAŞ) rafineri fiyatında yaptığı düzenlemenin ardından dağıtım şirketleri de akaryakıt ürünlerinden 95 ve 97 oktan benzinlerin satış fiyatını litrede ortalama 8 kuruş arttırdı. Akaryakıt dağıtım şirketlerinden Petrol Ofisi bayilerinde 95 oktan kurşunsuz benzinin satış fiyatı Ankara’da 4.08 liradan 4.16 liraya, İstanbul ve İzmir’de 4.07 liradan 4.15 liraya, Van’da da 4.17 liradan 4.25 liraya yükseldi. OPET ve BP bayilerinde zam sonrası 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı Ankara ve İstanbul’da 4.16 lira, İzmir’de 4.15 lira, Van’da da 4.26 liraya çıktı. 97 oktan kurşunsuz benzin ise zam sonrası litrede 4.17 lira ile 4.30 lira arasında değişen fiyatlardan satılmaya başladı. Dağıtım firmalarının belirlediği tavan fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük çaplı değişiklikler gösteriyor. eylem planı hayata geçirilmeli. Bu konudaki çalışmaya, verginin vergisinin alınmasına son verilerek başlanabilir” dedi. Geç Sanayileşmeden Geç Barbarlık Çağına... Yordam Kitap, ODTÜ İktisat Bölümü Emekli Öğretim Üyesi, değerli hocamız Prof. Dr. Oktar Türel’in kırk yılı aşkın meslek yaşamından oluşan bir seçkiyi Geç Barbarlık Çağı başlıklı iki cilt içinde kitaplaştırdı. Oktar Hoca’nın kaleminden çıkan yirmi üç makaleyi içeren bu devasa iki cilt, uzak/yakın tarihimizden bugüne, güncelden geleceğe ilişkin dev bir entelektüel çabayı okurlarla buluşturuyor. Geç Barbarlık Çağı ciltleri, iktisat biliminin aslında teknik bir terimler manzumesi ve cansız rakamlar dizisinden ibaret olmadığını, iktisadın bir sosyal bilim olarak, tarihten, resim ve güzel sanatlardan, edebiyattan ilham alan çok köklü bir uğraş olduğunu bizlere aktarıyor. 1856’daki Paris Antlaşması ve Islahat Fermanı’ndan 1993 Kopenhag’a, Uzak Asya ve Latin Amerika sanayileşme modellerinden Anadolu kaplanlarına uzanan bu dev tarihsel kanaviçede, geç sanayileşen ülkelerin deneyimlerinin günümüzde nasıl da geç barbarlığa dönüşme tehlikeleri içermekte olduğunu, baş döndürücü bir serüvenin heyecanıyla, Oktar Hoca’nın titiz kaleminden okuyoruz. Söz konusu satırlardan, Oktar Hoca’nın geleceğe ilişik sanayileşme stratejisi uyarılarını sizlerle paylaşma arzusundayım. “19702000 döneminin gelişme ve sanayileşmesi hem merkez, hem de çevre ülkelerde düşük ücretler, yüksek (tutulmaya çalışılan) kâr oranları ve yüksek kâr paylarına dayanan bir birikim modeli altında gerçekleşti. Bu model sanayileşmeyi çevreye eşitsiz bir biçimde, bazen büyük ekonomiler içinde gelişme adacıkları, bazen de anklavlar / ada ekonomiler yaratarak yaydı. Doğu Asya’da izlendiği gibi (...) yükselen kâr hacminin yatırımlara yönlendirilmesi bazı geç sanayileşen ülkelerde çarpıcı başarılara da yol açtı. Ancak bu modelin önemli bir revizyona ihtiyacı olduğu (...) gözüküyor. Çevredeki (kapitalizmin periferisindeki) düşük ücretli sanayileşme modelinde Doğu Asya’nın ikinci kuşağı ve Çin ile yarışma şansı olmayan Türkiye’nin sınai gelişmesinde bu deneyleri gerçekçi bir biçimde değerlendirmesi gereklidir. Türkiye’de son çeyrek yüzyılda oluşmaya başlayan yerel sanayi odaklarının sanayileşmeyi Anadolu’ya ‘köktendipten’ yayan, heyecan verici bir gelişme olduğunu teslim etmekle birlikte, (...) bu tür gelişimlerin yerel ‘çilehane’lere (sweatshop) dönüşmemelerini sağlamak için neler yapılabileceğini düşünmemiz yerinde olacaktır.” (Cilt I, sf 2734). “Amaç, ulusal nitelik taşıyan bir gelişme ve sanayileşme stratejisi formüle etmek ise, başta gelen öncelik neoliberal model altında büyük ölçüde yitirilen ‘politika uzayı’nın (kısmen de olsa) yeniden kazanılması olmalıdır. Son çeyrek yüzyılda ihracat ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını desteklemenin ardındaki temel beklenti, bu faaliyetlerin teknoloji üretmede ve öğrenmede yarattığı etkilerin dışsallıklar sorununa çözüm getireceği idi. Bu beklentiler gerçekleşmemiş, salt ‘dışa açılma’nın sanayi politikalarına alternatif olamayacağı; (...) piyasa mekanizmasının iyi işletilmesi ve piyasaları işleten kurumların iyi vasıflara sahip bulunması ile yüksek sınai performans arasında birebir ilişki olmadığı (anlaşılmıştır).” (Cilt II, sf. 311). “Dünya Bankası + IMF tasarımlı toplum mühendisliği ile üstesinden gelinemeyecek çok büyük bir tarihsel altüst oluşla yüz yüzeyiz. Bu tür sorunlar karşısında dünya ekonomisine işlerlik kazandırabilmek için doktriner saplantılardan uzak durmakta, sağduyu ve gerçekçiliği ön plana çıkarmakta, belki de bunalım geçiren toplumların özsavunma reflekslerini anlayışla karşılayarak yeni arayışlara zemin hazırlamakta ve özellikle ‘salt ihracat’ saplantısından uzaklaşarak talebi derinliğine yetiştirmekte (cultivating demand in depth), yurtiçi teknolojik yetkinliği geliştirmekte ve ekonominin kendi iç bütünlüğünü ve bunun geriye besleme mekanizmalarını ön plana çıkarmakta yarar vardır.” (Cilt I, sf. 275). “Ancak 2000’li yıllarda Türkiye ekonomi yönetimi bu tür arayışların epey uzağında ve ‘eylemli’ yanı zayıf AB sanayi politikalarının peşine takılmış görünmektedir. (...) Oysa Türkiye sınai üretim ve ihracatında emek ve kaynakyoğun sektörlerden bilim ve teknoloji ağırlıklı sektörlere yönelen bir yapısal dönüşümü gerçekleştirmek, sınai ‘derinleşme’yi seçici sektörel müdahalelerle ve teknolojik yeteneğini yükselterek sağlamak zorundadır. İçinde teknoloji politikasının ağırlıklı bir yer tuttuğu böyle bir sanayi politikası önünde nesnel teknik ve ekonomik engellerden çok sınıfsal/ideolojik engeller vardır. Laissezfaire anlayışından yola çıkan AB sanayi politikalarının tereddütsüz benimsenmesi, sanayide yapısal değişmeye ve gelişmiş ülkelerle Türkiye arasındaki teknolojik açığın kapanmasına yardımcı olmayacaktır.” (Cilt II, sf 313). Öğrencisi olma şansına sahip olamadığımız Oktar Hocamızın emeğine ve bu birikimi bizlere ulaştıran Yordam Kitap emekçilerine teşekkür borçluyum. Depo 208 liraya doluyor Yıl başında litresi 3.9 liradan 50 litrelik bir depo 195 liraya dolarken, bugün aynı büyüklükte deponun maliyeti 208 liraya ulaştı. Depodaki maliyet artışı 13 lira olarak gerçekleşti. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, Libya’daki kaos ortamının kazanca çevrilmeye çalışıldığını iddia ederek, “Çok net Üst üste gelen fiyat artışları tüketiciyi isyan ettirdi. 97 oktan benzinin satış fiyatı Van’da 4.26’yı buldu. YÜZDE 18.9 Sanayi üretimi beklentiyi aştı Ekonomi Servisi Sanayi üretim endeksi baz etkisinin yanı sıra özellikle sermaye ve ara malı imalatındaki güçlü artışla ocakta geçen yılın aynı ayına göre beklentileri aşarak yüzde 18.9 arttı. TÜİK verilerine göre, toplam sanayi üretiminde aylık bazda yüzde 13.2 gerileme yaşanırken mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış endeks bir önceki aya göre yüzde 0.5, takvim etkisinden arındırılmış endeks geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18.8 artış gösterdi. Öte yandan TÜİK, aralık için yüzde 16.9 olarak açıklanan sanayi üretimdeki artışı yüzde 16.7’ye revize etti. Takvim etkisinden arındırılmış endeks de geçen yılın ocağında yüzde 16.9 artmıştı. Verilerde, sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ocakta bir önceki yılın aynı ayına göre; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 11.9, imalat sanayisi sektörü endeksinde yüzde 20.5 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinde yüzde 12.0 artış gözlendi. Sabancı’nın 2011 yatırım bütçesi yüzde 83’lük artışla 2 milyar 61 milyon dolara çıktı ‘dan iki bin kişiye iş Zafer Kurtul ve Güler Sabancı, holdingin önümüzdeki dönemde enerji sektörüne odaklanacağını belirttiler. Geçmiş 3 yılda 2 bin 400 kişilik istihdam sağlayan Sabancı Holding bu yıl içinde, ağırlığını perakende sektöründe istihdam etmeyi düşündüğü 2 bin kişiyi işe alacağını açıkladı. Ekonomi Servisi Sabancı Holding, 2010’da konsolide net satışları yüzde 7 büyüyerek 20.6 milyar liraya ulaştı ve 1.1 milyar dolarlık yatırım yaptı. Holdingin bu yıl toplam yatırım bütçesi de 2010’a göre yüzde 83’lük artışla 2 milyar 61 milyon dolara çıktı. Sabancı Holding’in 2010 yılı faaliyetleri ve 2011’e ilişkin hedef ve projelerinin aktarıldığı yıllık paylaşım toplantısı Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Holding Üst Yöneticisi (CEO) Zafer Kurtul’un katılımıyla yapıldı. Toplantıda konuşan Kurtul holdingin, 8.2 milyar dolar (12.7 milyar lira) ile güçlü özkaynak yapısı bulunduğunu kaydederek “2010’da büyümemizi devam ettirdik. 2010’da konsolide net satışlarımız yüzde 7 büyüyerek 20.6 milyar liraya ulaştı. Faaliyet kârımız yüzde 9 büyüdü ve 4.4 milyar liraya ulaştı” dedi. Toplantıda verilen bilgelere göre Sabancı Holding’in 2010 gerçekleşmeleri ve 2011 hedefleri şöyle:  2010 sonunda 57 bin 200 çalışanı bulunuyor.  Holding geçen sene sonu itibarıyla 15.7 milyar dolar net aktif değeriyle Türkiye’nin en değerli holdingi oldu.  2012 ilk yarıda Teknosa’yı, 2013’te Avivasa’yı, 2014’te Enerjisa’yı halka açmayı planlıyoruz.  2011’de yatırımımızın yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan 1.4 milyar doları enerji, yüzde 7’si perakende, yüzde 5’i çimento, yüzde 9’u sanayi, yüzde 9’u banka ve sigortaya yönelik olacak.  2015 hedefimiz enerji grubunun payını yüzde 15’e çıkarmaktır. 2015 sonuna kadar yalnızca elektrik üretimi alanında 6 milyar Avro yatırım yapmış olacağız. TCDD’ye yargı freni ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürlüğü’ne ait özelleştirme kapsamına alınan çok sayıda taşınmazın satış veya devrine TCDD Yönetim Kurulu’nun yetkili olduğuna ilişkin 5335 sayılı yasanın 32. maddesini oybirliğiyle iptal etti. Yüksek Mahkeme’nin gerekçesinde, “satış veya devire ilişkin usul ve esaslarda yetkinin TCDD Yönetim Kurulu’nda olmasının anayasanın 47. maddesine aykırı düşmesi” gösterildi. Limanİş Sendikası, TCDD taşınmaz satışı ihalesi ile bu işlemin dayanağı olan 9 Kasım 2006 tarihli TCDD Genel Müdürlüğü’ne Ait Taşınmazların Satışı ve Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğin iptali istemiyle Danıştay’da dava açmış, Danıştay da yönetmeliğin dayanağı 5335 sayılı yasanın 32. maddesinin dava konusu işlemde uygulanan hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuştu. Danıştay 13. Dairesi, ihalenin Kazlıçeşme’deki 1100 metrekare ile 17 bin 607 metrekarelik taşınmazlara ilişkin kısmının dava sonuna kadar, diğer taşınmazlarla ilgili kısmının ve ihalenin dayanağı yönetmeliğin yürütmesini Anayasa Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar durdurmuştu. Genç işsizlere dikkat Ekonomi Servisi Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Türkiye ekonomisi büyümeye ve kalkınmaya devam ederken, iyileştirilmesi gereken konuların da bulunduğuna dikkati çekerek “Bir kere ekonomide verimlilik meselesini daha öne çıkarmalıyız, rekabet gücümüzü ve verimliliğimizi arttırmalıyız. Sürdürülebilir rekabet gücü ve genç nüfusumuzun işsizlik sorunu, önümüzdeki süreçte en çok üstünde durmamız gereken konular olacak” dedi. Türkiye’nin yeni bir seçim sürecine girdiğine değinen Sabancı, tüm gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi seçim döneminin barış ve huzur ortamında geçmesi beklentisi içinde olduğunu bildirdi. Muhalefet ve iktidarın uyum içinde Türkiye’nin yıllardır beklediği yeni Türk Ticaret Kanunu’nu Meclis’ten geçirdiğini anımsatan Sabancı şöyle dedi: “Önümüzdeki süreçte de iktidar ve muhalefetin, ülkemizin önünü açacak çağdaş reformları birlikte çalışarak gerçekleştirmelerini bekliyoruz. Seçimlerden sonra, yine iktidar ve muhalefet birlikte çalışarak, daha hızlı ve etkin yürüyen bir hukuk sistemi için gerekli reformları acilen yürürlüğe sokmalıdır. Daha verimli ve sürdürülebilir bir kalkınma için şart olan vergi reformu konusunda harekete geçilmelidir. Tüm ülkeyi kucaklayacak yeni bir anayasa içinse toplumun tüm kesimleri katkıda bulunmalı ve birlikte çalışılmalıdır.” Sabancı Holding hisselerinin iskontolu işlem görmesi nedeniyle holdingin iştiraki Exsa Export kanalıyla İMKB’de hisse alımına gitme kararı aldıklarını ifade eden “Exsa, ağırlıklı olarak (Sabancı) aile üyelerinin hissedar olduğu bir şirket. Holdingin payı küçük. Exsa şirketi kanalıyla hisse alımına başladık” dedi. CUMHURBAŞKANINA TÜM KALB MLE KATILIYORUM Güler Sabancı, son günlerde Ergenekon davası ile ilişkilendirilerek yürütülen gazetecilere yönelik baskın, gözaltı ve tutuklamalarla ilgili bir soruyu cevaplandırırken, “Sayın Cumhurbaşkanının pazar günü çok güzel bir açıklaması oldu. Kendisine bütün kalbimle katılıyorum. Kamu vicdanı diye bir şey var. Kamu vicdanının tatmin edilmesi gerekir. Öte yandan da tabii, hukuk devletiyiz. Hâkimlerin, savcıların görevleri var” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Milliyet Gazetesi Ankara temsilcisi Fikret Bila’ya Ergenekon’daki son gözaltıları değerlendirirken, “Olup bitenleri takip ettiğimde intibaım şu ki; kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye’nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir. Bundan kaygı duyuyorum” demişti. Güler Sabancı, Prof. Dr. Nilüfer Göle’nin “Demokrasiye en çok zarar veren şey korku” yönündeki ifadesini hatırlatan Sabancı, “Türkiye’nin demokrasisi gelişti. Eksikleri var ama bu her süreçte olması gereken bir şey. Eksikler görülmeli ve düzeltilmeli. Buna da açık olmalıyız” dedi. Çelebi, havacılık okulu açtı Ekonomi Servisi Çelebi Holding tarafından yaptırılan Erzincan Üniversitesi Ali Cavit Çelebioğlu Sivil Havacılık Yüksekokulu, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından düzenlenen törenle açıldı. Sivil havacılığı tanıtmak, sektöre nitelikli eleman kazandırmak ve havacılıkla ilgili ses getiren projelere imza atmak için kurulan okulda 3 bilgisayar laboratuvarı, her türlü sosyal olanaklar ve 77 öğretim görevlisi odası yer alıyor. 1921 öğrenci kapasitesine sahip okulun, Çelebioğlu’nun 5 Mart’taki doğum gününde açılması Türk sivil havacılık sektörüne Çelebi’den armağan olarak yorumlandı. YKS, proje sayısını beş yılda dörde katlayacak Ekonomi Servisi Yapı Kredi Koray GYO ve Koray İnşaat kurumsal ortaklığında faaliyet gösteren YKS, 2016’ya kadar 100 projede 2 milyar dolar yatırım değeri olan 3 milyon metrekareyi yönetmeyi ve 75 milyon dolar işletme bütçesine ulaşmayı hedefliyor. Yapı Kredi Plaza’nın yönetim ve işSinan letimi için 1988’de Fındıkoğlu kurulan YKS, servislerine alışveriş merkezi kiralama ve yönetim faaliyetini de ekledi. YKS şu anda 25 projede, 1.13 milyar dolar yatırım değeri olan 1.3 milyon metrekare yönetiyor. YKS Genel Müdürü Sinan Fındıkoğlu, düzenlediği toplantıda, “Bugün bilgi birikimimizi, yani binalardan öğrendiklerimizi alışveriş merkezi yönetimine taşıyoruz. Bandırma’nın ilk ve tek alışveriş merkezi Liman ile, İzmir’in alışveriş ve buluşma noktası AsmaÇatı şu an süren projeler. Bunu 5 yılda 15 alışveriş merkezine çıkaracağız” dedi. Hükümetin 3. köprü inadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, İstanbul Boğazı’na yapmayı hedeflediği 3. Boğaz köprüsü ve Kuzey Marmara otoyolunu yapişletdevret (YİD) yönetimiyle 23 Ağustos’ta ihale edecek. Geçici teminat tutarı 25 milyon lira olarak belirlenen ihaleye katılacak firmalar teklif mektuplarını, ihale tarihinin 7 gün öncesinden başlamak üzere 23 Ağustos günü saat 14.00’e kadar İhale Komisyon Başkanlığı’na verecekler. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle