24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 6 MART 2011 PAZAR 6 HABERLER Öz, ‘tutuklama’ istedi 3 Mart sabahı evleri basılan Şener ve Şık mahkemeye sevk edildi İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edilirken Odatv yazarı İklim Bayraktar ve polis Aydın Bıyıklı savcılıktaki sorgularının ardından serbest bırakıldı. 4 kişi 2 günün sonunda dün adliyeye sevk edildi. Gazeteciler emniyette ise susma haklarını kullandı. Gazeteciler, “Nedim, Ahmet onurumuzdur” sloganıyla arkadaşlarına destek verdi. Şık, Şener, Bayraktar ve Bıyıklı dün öğle saatlerinden itibaren Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Adliyeye ilk getirilen isimler Bıyıklı ile Bayraktar oldu. Hâkim ve savcıların giriş yaptığı kapıdan sivil polisler eşliğinde getirilen Bıyıklı, “Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum” dedi. Şık ve Şener ise 15.50 sıralarında gazeteci arkadaşlarının alkış ve sloganlarıyla adliye binasına alındı. Gaze(Fotoğraflar: VEDAT ARIK) Ahmet Şık ve Nedim Şener, Adliye’ye getirildi. Bir Analiz Denemesi İktidarın bir koalisyon olduğunu biliyoruz: AKP ve Fethullahçılar. Bunlar ne kadar iç içeler, kimler iki kimlikli, bilemem. Bunun için esaslı bir soruşturmacı gazetecilik ile iktidarın haritasını çıkarmak gerekiyor, tabii ki iktidar kişileri hakkında bilgi toplamak, yani bir nevi “fişlemek”(!) de! Aman aman! Sözcüğü kullanmak bile insanın tüylerini diken diken ediyor! (Bilgisayarda böyle bir fişleme yok, duyurulur!) Şunu diyebiliriz: Parti başka Cemaat başka. Bu yarı gizli siyasi/ekonomik/menfaat örgütü, Parti’nin ne kadarını denetliyor? Ama simbiyotik (birbirinin sırtından yaşam) ilişki içindeler. Sağladıkları çeşitli ve önemli hizmetler karşılığında, AKP de belirli etkin mevkileri örgüte bırakmış. Emniyet, Adalet kesimleri gibi... Ergenekon benzeri büyük çaplı operasyonları... Cemaatçilerin bütün faaliyetlerinin, Erdoğan ve kadrosunun bilgisi, isteği, izni ve desteği çerçevesinde geçtiği açık. Cemaat bir “temizlikçi” denebilir mi? Cemaat, ABD’nin desteğine sahip. Bu doğal. Merkezleri orada. ABD’nin büyük hoşgörüsüne sahipler. ABDCemaat arasında ilişkinin de bir çıkar dengesi içinde sürdüğü söylenebilir. Burada Ordu’yu bitirme operasyonlarına, ABD’nin desteğinin önemli ipuçları var. Bu bitirme operasyonunda, ABD+Cemaat+AKP’nin ortak çıkarları olduğu açık. Cemaat ve AKP (ve ABD) arasında bu kaynaşmışlık ne kadar sürer? Ergenekon ve Balyoz operasyonlarında etkin Cemaat kanadının son medya operasyonu, AKP’nin isteyebileceği sonuçlar doğurmadı, AKP ve iktidarını epey zora soktu. Medya ile birlikte dünya da ayağa kalktı! İktidarın bundan hoşlandığı söylenemez. Operasyonları, tamamen Cemaat kanadı sahiplendi. Zaman gazetesi, Gülerce!.. Samanyolu (Cemaat), Ruşen Çakır’a bile saldırdı! Ruşen büyük bir yalancıymış, 30 yıl önce devrimci faaliyetlerde bulunmadığını savcıya söylemiş, oysa tersi ortaya çıkmış! Medya ile Cemaat arasındaki köprüler atıldı gibi! O kadar medyadan insanı götürdüler, okullarına, ABD’ye, toplantılara... Yağlayıp balladılar, bazı zeki aptallara bile yazılar yazdırdılar, dini keşfettirdiler, falan filan... Ama, işte bu mutlak güç duygusu yok mu: “Güvenlik elimizde, ilgili adalet görevlilerini de güdüyoruz, eh o halde ya biat edersiniz ya canınıza okuruz...” Duvara çarptılar! Sandılar ki Türkiye artık biziz! Olayı bitirdik! Yıllardır taş taş üzerine koyarak yarattıkları imaj, bir darbede yıkıldı! Bu anlamda Cemaat, en azından gelişimi açısından bitmiştir! Gerilemelerini beklemeliyiz... Cemaat bu doymazlığıyla iktidar müttefikini de zora soktu! Erdoğan’ın “Gözaltılar bizim talimatımız değil; güvenlik, emniyet savcılık yetkilerini kullandı, bu süreçlerin süratle neticelendirilmesi arzumuzdur..” sözleri bir savunmadır. Bunu aşırı yorumlamak isteyenler, operasyonların sahibi Cemaati uyardığını da söyleyebilirler... Yok hayır, buradan, “Erdoğan’ın böyle şeyler hiç istemediğini” söylediğimiz sonucu çıkmamalı. Erdoğan her şeyin hep arkasında oldu! Ama totaliter bir yönetime “dönüşüm sürecini” “Hz. Eyüp sabrı”yla ilerletti! Medyayı ele geçirme, hukuku bitirme operasyonunu gerçekleştiren o!(*) Tek adam, tek lider, tek seçici ve şimdi Başkan adayı! Ancak Cemaatçilerin de bugün bir çuval inciri berbat ettikleri açık! Tam da İçişleri Bakanı “Basın bizde ABD’den bile ileride” incisi sergilerken! Akif Beki, Başbakan’ın adamı olarak, bu gözaltıları gerçekleştirenlere bindirdi! Şimdi: Ahmet Şık ve Nedim Şener ve diğerleri serbest bırakılacaktır. Çünkü operasyon, Gülerce’ler, Zaman, Samanyolu takımı, çökmüştür. İki gün kalem oynatamayan “özgürlükçü” liberal candaşlar, on paralık olmuştur! Karizmalarını fena çizmişlerdir! Ama bu olay nedeniyle Erdoğan müttefikini gözden çıkarmaz. Ama, güvenliksavcılık vb. operasyonlarında, istemediği durumlarla karşılaşmamak için, gözünü açıp birtakım araçlar arayacağı söylenebilir. Çünkü seçimlere gidiliyor... Erdoğan, Cemaatle ipleri, kendini ve iktidarını ulusal veya uluslararası anlamda kurtarmak durumunda kalacağı en zor anda koparır... Ona daha zaman var. (*) Hürriyet’te muhalif yazılar azaltıldı. Tufan Türenç’in yazıları kesildi. Özdemir İnce, Cüneyt Ülsever ve Rahmi Turan, haftada bire indirildi. Brükselli de kasaptaki ete soğan oldu... Gazetenin “sayfa azaltması, tasarruf önlemleri” gerekçesi, şüphesiz ki bahane olarak algılanacaktır! Özkök, sayfasına bir ayar veriyor! Bahanesi “zaten siyasetten hoşlanmam”. Anlaşılan Özkök “iktidar siyaseti” sayfası açıyor! Gönül ister ki, Aydın Doğan Ailesi, düzgün ama özgür gazeteciliklerini sürdürsünler! Baskıya boyun eğmesinler! Düzeltme: Cuma günkü yazımda “Medya dünyasına yayılan dehşet öngörülerine göre, örneğin Enver Aysever’e de çoook önceleri sıra gelecekti! İktidar yandaşı dostlarından uyarılarını almıştı: Dikkat et!” diye yazmıştım. Bir sohbette, böyle algılamıştım. CHP Parti Meclisi üyesi Aysever, bu cümleyi hayretle okuduğunu söyledi... Böyle bir durumun kendisi için hiç söz konusu olmadığını, başkasını kastettiğini söyledi. Düzeltirim... teciler, savcı Zekeriya Öz’ün bulunduğu kata çıkarıldı. Bayraktar’ın ifade işlemi 15 dakika sürdü. 5 dakika ifade veren Bıyıklı’ya da “Gözaltına alınan isimlere bilgi sızdırıp sızdırmadığının sorulduğu” öğrenildi. Gazeteci Şener yaklaşık 5 saat Şık ise ise 2 saat ifade verdi. Adliyeye gelen Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink, Prof. Ali Nesin’in de aralarında bulunduğu grup geç saatlere dek destek için bekledi. Bu arada Müyesser Yıldız, emniyette avukatı Ali Altay’dan sigara istedi. Yasak olduğu için sigara verilmeyen Yıldız, sigaranın tütünlerini çıkararak çiğnemeye başladı. Polisler, Yıldız’ın ağzındaki tütünleri çıkarttı. Avukat Altay hakkında tutanak tutulduğu ve çiğnenen maddenin tütün olup olmadığını belirlemek için Yıldız’dan kan ve idrar tahlili alınacağı belirtildi. Tütün çiğnedi FLAUTRE: S YAS SÜRECE DÖNÜŞÜYOR Dış basın, basın özgürlüğünün giderek kaygı yarattığına dikkat çekti: AB tutumunu değiştiriyor ÇİMEN TURUNÇ BATURALP Gazeteciler ayaklandı Erinç: Gazetecilere kelepçe takılmasın ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Odatv Ankara Temsilcisi Mümtaz İdil, sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakıldı. İdil’in daha önce gırtlak kanseri ameliyatı geçirmiş ve yemek borusunun üçte ikisi alınmıştı. BRÜKSEL Başladığı ilk günden bu yana AB’den kayıtsız şartsız destek gören Ergenekon davası son tutuklama dalgasının ardından kuşku ile yaklaşılan bir sürece dönüştü. APTBMM Karma Parlamento Komisyonu eşbaşkanı Helene Flautre, “Ergenekon ve Balyoz gibi davalar hukuki süreç olmaktan çıkıp siyasi sürece dönüşüyor ve bu bizi çok kaygılandırıyor” dedi. Flautre bu kaygısını AP Türkiye taslak raİstanbul Haber Serporuna da yansıttı. Flautre gazetecilerin tuvisi Türkiye Gazetecituklanmasının hemen ardından önümüzdeki ler Cemiyeti Başkaçarşamba günü Avrupa Parlamentosu genel nı Orhan Erinç, kurulunda oylanacak olan Türkiye taslak “Ergenekon” raporuna bir değişiklik önergesi verdi. soruşturması Flautre’ın verdiği önergede şu sözlere Davutoğlu kapsamında yer verildi. “Nedim Şener ve Ahmet gerçekleŞık’ın kısa bir süre önce gözaltına eleştirdi şen gözalınmaları, aşırı uzunluktaki tuAB’nin Ergenekon Davası’na ilişkin altılarda tukluluk süreleri derin bir kaygı tutuklamalarla ilgili açıklamaları Dışişgazeteciuyandırmaktadır. Tüm şüpheliler leri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu rahatsız lere keiçin etkili yargılanma garantisi etti. Önceki gün Brüksel’de Avrupa Kolepçe tasağlanmasına duyulan gereksimisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyekılmasınim vurgulanmaktadır.” si Stefan Füle ile görüşen Davutoğlu, na tepki “Yargı bağımsızlığı söz konusu olduBugüne kadar Ergenekon davasığunda süregiden soruşturmalarla gösterdi. nı “darbe girişimlerini” ortaya çıilgili bağlayıcı hüküm vermek Erinç, yapkarması beklenen “hukuki” bir süreç doğru değil” dedi. tığı açıklamaolarak gören ve temkinli bir tutum da, cezaevleiçinde olan AB Komsiyonu da son tutukrinde tutuklu bulamalardan sonra “sürecin kötüye kullanıllunan 61 gazetecinin maması” uyarısında bulundu. AB komisyonu geserbest bırakılmasını, 2 bin nişleme masasının Cumhuriyet’in sorusuna vergazeteci hakkında sürdürülen yargılamaya ve diği yazılı yanıtta komisyon görüşünü şu sözlerle 4 bin gazeteci hakkında sürdürülen soruşturortaya koydu: “Ergenekon davası hiçbir komaya son verilmesini istedi. Odatv Genel Koşulda basın özgürlüğü üzerinde fiili olarak ağır ordinatörü Doğan Yurdakul, Ankara Temsilkısıtlamalara yol açacak şekilde kötüye kulcisi Mümtaz İdil ve Coşkun Musluk’a kelepçe lanılmamalıdır.” takılmasının gazeteci düşmanlığının bir başka dil serbest göstergesi olduğunu belirterek şunları kaydetti: “Silivri davalarının ilk dalgasında gözaltına alınan bir meslektaşımıza uygulanan ve onur kırıcı olan kelepçe takılması olayını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak kınamış ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı göreve çağırmıştık. Bakan Atalay da önce uygulamanın yanlış olduğunu vurgulayan bir açıklama yapmış, ardından da bir genelge yayımlamıştı. Şayet İçişleri Bakanı Atalay, gazetecilere kelepçe takılmamasını emreden genelgesinin yayımlanmasının ardından, ‘Ben böyle bir genelge yayımlamak zorunda kaldım. Siz ciddiye almayın’ demediyse bu durum daha da vahimdir. Gazetecilere kelepçe takılmamalıdır. İçişleri bakanını daha önce yayımladığı genelgeye sahip çıkmaya çağırıyoruz.” Dış Haberler Servisi Ergenekon soruşturmasının son dalgasında çok sayıda gazetecinin de gözaltına alınmasının ardından gazetecilerin İstanbul ve Ankara’da düzenledikleri yürüyüş dünyada geniş yankı buldu. Dış basın gazetecilerin yürüyüşüne geniş yer vererek Türkiye’de basın özgürlüğünün giderek kaygı yarattığına dikkat çektı. New York Times gazetesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, 61 gazetecinin hapiste olduğu yönündeki açıklamasına yer verirken, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün dünya basın özgürlüğü endeksinde Türkiye’nin 178 ülkenin arasında 138’inci sırada yer aldığına dikkat çekti. AFP’de yer alan yazıda son gözaltılarda AKP’ye muhalif gazetecilerin gözaltına alındığına dikkat çekerek bu durumun Ergenekon soruşturmasının güvenirliğini azalttığı belirtildi. Deutsche Welle’de gazetecilerin taleplerine yer verirken hükümetin kendisini soruşturmanın bağımsız yargı tarafından yürütüldüğü açıklamalarıyla savunduğunu belirtti. İsrail’in Haaretz gazetesi son sürecin laikler ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’si arasındaki derin güven uçurumunu ortaya koyduğunu yazdı. Gazetecilerin protestosu Der Standard, Le Monde’da da yer aldı. BALBAY VE ÖZKAN’IN DURUMU Başsavcılık yalanladı İstanbul Haber Servisi Silivri Cumhuriyet Başsavclığı, Ergenekon davası kapsamında Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ile gazeteciyazar Tuncay Özkan’ın “ayrı hücrelere konularak tecrite maruz kaldıkları”, cezaevinin inşaat halinde olduğu ve yeterince ısıtılmadığı açıklamalarının doğru olmadığını iddia etti. Başsavcılıkça yapılan açıklamada, “Özkan ve Balbay, verdikleri dilekçede birbirleri dışında aynı suçtan yargılananlar da dahil kimseyle birlikte aynı ünitede kalmak istemediklerini bildirmişlerdir” denildi. CHP Gençlik Kolları üyeleri, son gözaltıları protesto için gazeteci Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü yere karanfil bıraktı. ‘Darbe dönemi gibi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, gazetecilerin gözaltına alınmasını “AKP döneminde basına uygulanan baskı, darbe dönemlerini geçti” ifadesiyle eleştirdi. Toprak “Türkiye özgürlükler alanında sürekli geriliyor. Bağımsız gazeteciler gözaltına alınıyor, yazarlara yazı yazdırılmıyor, patronlara ceza kesiliyor ve bütün gazeteciler kendi kalemlerine, beyinlerine ve vicdanlarına oto sansür uyguluyor. Bu nedenle basın özgürlüğü konusunda 178 ülke arasında 138. olduk ve Etiyopya’nın yanında yer bulduk” dedi. Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener de “Bir ülkede sivil toplum, özgür basın bitmişse, demokrasi bitmiştir” diye konuştu. öktaş ve Bektaş da tek kişilik hücrede Ergenekon ve Balyoz davalarında çok sayıda müvekkili olan avukat Celal Ülgen, Poyrazköy davası sanığı Levent Bektaş ve 2. Ergenekon davası sanığı Levent Göktaş’ın da Silivri Cezaevi’nde tek kişilik hücrelere alındığını belirtti. Ülgen hücrelere güneş girmediğini ve çok küçük radyatörler yerleştirildiği için yeterli ısıtma sağlanamadığını anlattı. G C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle