18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul PB Edirne S Kocaeli PB Çanakkale S İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak PB Sinop Y Samsun Y Trabzon Y Giresun Y PB Ankara 13 19 16 14 19 17 16 11 11 13 13 12 13 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB B B PB B B B B B PB PB PB 12 12 10 21 21 20 16 20 14 15 8 5 2 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki B Stockholm PB Londra PB AmsterdamB Brüksel PB Paris B Bonn B Münih PB Berlin Y BudapeştePB Madrid Y Viyana PB 7 1 3 16 12 13 17 14 16 13 16 12 18 Belgrad PB 21 Sofya B 17 Roma B 19 Atina B 17 Zürih PB 18 Moskova K 1 Aşkabat A 28 Taşkent Y 13 Baku A 8 Bişkek Y 22 Tiflis B 13 Kahire A 19 Şam B 15 Ülkemizin kuzeyi parçalı ve çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadeniz ile Sinop ve Ardahan çevreleri yağışlı, diğer yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Yağışlar, Orta ve Doğu Karadeniz kıyıları ile Sinop çevrelerinde yağmur, Ardahan çevrelerinde karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak. Sabah ve gece saatlerinde Marmara, İç ve Doğu kesimlerinde sis Doğu Anadolu’da buzlanma ve don olayı görülecek. Hava sıcaklığı Batı bölgelerde 57 derece artacak. 25 MART 2011 CUMA TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 MART GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada harekete geçtiğini şaşkınlıkla karşılayanlara şaşmamak elde değil. Bu şaşkınlık, bu eleştiriler neden? Sanki RTE, ilk kez bir söylediğini bir zaman sonra başka biçimlerde, üstelik kendine özgü gerekçeler uydurarak söylüyor. Neymiş efendim: RTE, önce Libya’ya NATO müdahalesine karşı çıkmış. Ne işi var NATO’nun Libya’da demiş ve lakin… …NATO’da sesini yükseltmiş, duyurmuş mu, duyurmuş! İlk haberlere göre NATO üyeleri de Türkiye Başbakanı karşı çıkıyor, aman ayağımızı denk alalım demişler mi, demişler. Ama Türkiye’nin sırtı sıvazlanır, medyamızda senden büyük yok havası yansıtılırken RTE’nin karşı çıktığı, bir an önce durdurulmasını dayattığı saldırı operasyonlarına BatıArap karışığı koalisyon güçleri havadan denizden Libyalıya ateş yağdırmaya devam etmişler. Bu noktada yüksekten atanlarda dönüş gündeme giriyor. Temel kural: (1) Geçmişi bırak, bugüne bak! (2) NATO’ya selam, birlikte yola devam! Kıvırgan olmak, dün söylediğini bugün inkâr etmek, her babayiğidin işi değil. Beceri ister. Başbakanımızda da maşallah bu yetenek var. Üstelik şaşıranların, eleştirenlerin anlamadığı da şu: Libya’da NATO’nun ne işi var dedi RTE. Şimdi NATO’nun bensiz ne işi var Libya’da diye soruyor. Bu arada Libyalı kardeşlerini tepeleyen bombaların beş altı gündür devam ettiğini söyler ve soracak olursanız… Bu soruyu duymazlıktan gelecek elbette. Bugün yarın Libyalı kardeşlerine denizde ve havada “denetim görevi üstlenerek gerekli hizmeti yaptığını” söylerse… söyleyecektir de. RTE işte bu! Ne diyebilirsiniz? İş hayatında, siyaset anlayışında bugünün koşullarında dünü inkâr etmek bize özgü çağdaşlık gereği. Dün ile bugünü, eski ile yeniyi ayırt ederek inkâr edenlere her alanda rastlanmıyor mu? 2002’de iktidara geldiğinde RTE’nin ilk işi 1923’te kurulan Cumhuriyet’in önüne koyduğu ve yararlandığı nimetleri inkâr etmek olmadı mı? Geçmişi bütün hizmetleriyle inkâr etmeyi değişim, gelişim diye açıkladı. Yeni siyasal etiğe göre; yenileşmek, yeni bir kimlikte görünmek için geçmişi, geçmişin temel ilkelerini, yaptırımlarını yadsımak gerekiyor. Örneğin RTE’nin Cumhuriyet’in, toplumun yerleşik kurallarına, ilkelerine bağımlı olacağı düşünülemez bile. Yaşanan koşullarda örneğin ana muhalefet partisinden aksi bir davranış (veya davranışlar) beklenebilir mi? Sorunun yanıtı şu olaylarda: Ankara’da 75. Yıl Bakımevi’nde kalan emekli öğretmen Mürüvvet Bilen’in, ziyaretine gelen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasından duyduğu rahatsızlığı söylediği gün… …İstanbul İl Başkanlığı’ndan beri (yenileşme mi, oy uğruna mı artık siz karar verin) türbana ruhsat veren, kara çarşafa parti rozeti takarak ünlenen… belediye başkan seçiminde bugünkü genel başkanla kader birliği yapan partinin 2. adamı Gürsel Tekin: Benim için sorun değil dediği bir konuda, ama partisini de bağlayacak bir ifade, bir ilke saptaması yaptı ve… “Türbanlı vekile karşı çıkmayız” dedi. AKP’nin türbanlı vekil seçtirmek istemediğinin yaygınlaştığı günlerde; türbanlı milletvekiline yeşil ışık yakan Gürsel Tekin; 1999’da Saadet Partisi’nden Meclis’e gelen Merve Kavakçı’yı o sırada Başbakan (herhalde devrimciliğini, sosyal demokratlığını Bay Tekin’in de inkâr edemeyeceği siyaset adamı) Bülent Ecevit’in neden “Bu hanımı dışarı çıkarınız” dediğini incelemiş, anlamını algılamış izlenimi vermiyor. Ecevit’in temel ilkelerini titizlikle savunduğu, Atatürk’ün en büyük eserim dediği TBMM, (AKP’nin bile anlar göründüğü) çağdaşlığın, laik devletin temsil edildiği yüce kurumdur ve… …Bülent Ecevit’in kasketini giyerek, sosyal demokrat olunmuyor! Haberleşme özgürlüğümüz, hem iç hukukumuz hem de tarafı olduğumuz uluslararası hukuk sözleşmeleri tarafından güvence altına alınmıştır. Ancak, başbakan, bakanlar, bürokratlar, savcılar, yargıçlar, işadamları ve tabii ki gazeteler ve çok sayıda gazetecinin yasadışı dinleme kayıtlarının ortalığa dökülmediği gün neredeyse yok gibi. Radikal gazetesinde önceki gün yayımlanan bir haber, benim de bundan 10 yıl önce, Genelkurmay tarafından dinlendiğim ya da dinlettirildiğim iddiasını ortaya attı. Haberde, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Büyükanıt’a ait olduğu ileri sürülen paraf ve imzalara da yer verilerek o dönem görev yaptığım Milliyet gazetesi adına savunma muhabiri olarak TSK’nin askeri faaliyetlerini izlememi sağlayan ‘akreditasyon’umun, dinleme kayıtlarına dayanılarak iptal edildiği iddiasında bulunuldu. Haberi yazan meslektaşım, benim ve yasadışı dinlemeler konusundaki hassasiyetiyle tanınan Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin’in hem hukuksuz dinleme hem de askerisivil kuruluşlardaki akreditasyon uygulaması konusundaki görüşlerimize de eksiksiz yer verdi. Toplumumuzu bir an önce bu yasadışı dinleme kaosundan kurtaracak yasal, kurumsal ve toplumsal mutabakatın da bir an önce sağlanması gerekir. Yasadışı dinlemelerin zirveye ulaştığı şu dönemde, on yıl önceki bir belgenin ortaya çıkarılmasını manidar bulmakla birlikte, hukuk devletine inanan bir birey olarak, iddiaların gerçekliği konusunda, Bilgi Edinme Kanunu çerçevesindeki hakkımı kullanarak Genelkurmay Başkanlığı’na başvurumu yapıyorum. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in, görevine “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin daima hukuka saygılı olduğu ve böyle olmaya da devam edeceği” güvencesi vererek başlamış olmasını da bu bağlamda son derece önemsiyorum. Bu güvence ve mevcut yasalar doğrultusunda, zaten kendisinin de haberdeki iddialarla ilgili gerekli incelemeyi en kısa sürede yaptıracağı ve doğrulanması durumunda sorumluları hakkında gecikmeden yasal işlem yoluna gideceğine inanıyorum. GÜNDEM Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Bir Başka Dinleme Vakası... len mesleki ve özel hayata ilişkin teknik takip kayıtlarının kullanıldığı anlaşılıyor. İnsanların gerek mesleki gerek özel hayatlarındaki mahremiyet ile temel hak ve özgürlüklerini ayaklar altına alan hukuk dışı dinleme ve takiplerin Türkiye’de olağan haline gelmesi, çağdaş hukuk devletinde kaygı verici ve asla kabul edilemez bir olgudur. Hangi kurumdan ve hangi dönemde gelirse gelsin evrensel hukuk ilkeleri dışındaki bu dinlemetakip uygulamalarına ve bunların özellikle basın yoluyla her türlü kullanımına da her bireyin karşı durması gereğine inanıyorum. HABERLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜN GÜVENCELER Haberleşme hürriyetimiz ile onun denetlenmesinin sınırlarını belirleyen iç hukuk düzenlemeleri anayasa, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, 2803 sayılı Kanun, 2559 sayılı Kanun, Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Tespiti, Dinlenmesi, Sinyal Bilgilerinin Değerlendirilmesi ve Kayda Alınmasına Dair Usul ve Esaslar ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yönetmelik’tir. Haberleşme hürriyetimize ilişkin temel uluslararası belge düzeyindeki düzenlemeler ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 12. maddesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme’nin 17. maddesidir. Ne yazık ki Türkiye’de gazeteciler, yazdıkları haberlerden duyulan rahatsızlık nedeniyle kamu kurumlarının sınırlamalarıyla karşı karşıya kalabilmektedir. Sadece askeri değil Başbakanlık gibi sivil kurumlarda dahi mevcut akreditasyon uygulaması kapsamında, yalnızca görevlerini yapmaya çalışan basın mensuplarına, kısıtlama getirilmesinin, basın özgürlüğüyle hiçbir şeklide bağdaşmadığı kanaatindeyim. Haberdeki iddialardan, hakkımdaki akreditasyon iptal kararı için gerekçe olarak, haberleşme özgürlüğüm ihlal edilerek elde edi 19 yaşında yola çıkan, çelik hakkâk kalemini yanından hiç ayırmadan 52 yıl boyunca gezip yazan Evliya Çelebi tam 10 ciltlik ölümsüz bir seyyahname bıraktı. Hoştur söylemesi, yıllar önce İstanbul’da bir sahafta bulabildiğim bu 10 cildi okudum. Birinci cilt, İstanbul’a ait. En ince ayrıntılarına kadar hanlar hamamlar, zenginler yoksullar, bilginler sanatçılar, halk vezirler... İkinci cilt, ağırlıklı olarak Bursa’nın. Beraberinde TrabzonGürcistan hattı. Üçüncü cilt, iki ayrı hattı anlatıyor. İstanbul’dan Şam’a, İstanbul’dan Edirne, Sofya, Şumnu, Tuna boyları, Silistre... Dördüncü cilt, İstanbulVan hattı. Oradan çatallaşıyor İran ve Irak. Apayrı bir anlatımla Bağdat. Beşinci cilt üç bölgede yoğunlaşıyor, Doğu Anadolu, Orta Avrupa ve Rumeli. Altıncı cilt, AlmanyaMacaristan hattı. Yedinci cilt, çepeçevre Karadeniz ve etrafı. Dağıstan’dan Kırım’a, Kıpçaklardan Çerkezlere. Sekizinci cilt, KaradenizEge hattı. Girit’i anlata anlata bitiremiyor. Selanik’i de. Dokuzuncu cilt, Hac yolu. İstanbul’dan Mekke ve Medine’ye dek. Onuncu cilt, başlı başına Mısır’ın. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bir olayı anlatışına bakıp, “tarihçi mi” dersiniz. Gezdiği kentin insanlarının özelliklerini anlatışına bakıp, “edebiyatçı mı” dersiniz. Rakamlardan tarihine bir kentle ilgili verdiği bilgilere bakıp, “belgeselci mi” dersiniz. Öylesine akıcı bir üslup, zengin bir içerikle yazar. İşte Evliya Çelebi’nin gözüyle Üsküp: “Vardar Irmağı’nın sağında ve solunda geniş, yeşil, bostanlı bir yerde olup ırmağın batısında ve kale olduğu yerde binlerce kagir imaretin bulunduğu büyük bir yerdir. 70 adet mahallesi vardır... Kalesi iki katlı sağlam, metin ve güvenli bir hisar olup güzel bir şehirdir ki halkı açık sözlü ve hatırı sayılır kimselerdir. Kapı ve duvarı sakal gibi tıraş edilmiş parlak taş ile yapılmış olup taşlardaki zarafet ve sanat inceliği hiçbir kalede görülmemiştir. Usta mühendis o duvarın kocaman mermer sütunlarını alçı gibi oyup nakış gibi işlemiştir. 9 adet Kuran okutan yeri vardır. Her caminin yanında bir mektep bulunur. 20 adet tekkesi vardır. Mevlevihane tekkesi yeni yapıldığından güzeldir. Daha önce paşanın konağı idi. Melek Ahmet Paşa’nın emriyle Mevlana tekkesi oldu. 110 adet akar çeşmesi vardır. Beyazid Veli şairlerinden Haki ve Erzi Çelebi Üsküplü olup kuvvetli şiirlere sahiptir. Ermeni, Bulgar, Sırpların kilisesi vardır. Frenk, Macar ve Nemçe’ninki yoktur. Latinler çokça olup Sırp kilisesinde ayin yaparlar...” Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi, Marko Polo’nun Geziler Kitabı ile, 9 ciltlik Herodot Tarihi’yle karşılaştırılabilecek bir güce sahiptir. UNESCO da onun hakkını teslim etti ve 2011’i Evliya Çelebi yılı ilan etti. Kutlu olsun. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ilk kez 1848’de Kahire’de basıldı. İstanbul’daki basımı ancak 48 yıl sonra 1896’da başlayabildi. 1902 yılına dek ilk 6 cildi yayımlandı. 7. ve 8. ciltler 1928’de 9. ve 10. ciltlerse 1938’de basılabildi. Yazılı tarihimizin zenginliği fakirliği ayrı bir tartışma konusu ama, sahip olduklarımızı, ne ölçüde koruyup yaşadığımız yüzyıla taşıyabiliyoruz? Sonuç ortada. Bir kitapçıya gittiğinizde sanırım Herodot ve Marko Polo’yu Evliya Çelebi’den daha kolay bulursunuz. Şimdiye dek en az on Evliya Çelebi belgeseli yapılması gerekmez miydi? Ben bunları mırıldanırken Evliya Çelebi, bütün sevimliliği, cana yakınlığı, hoşsohbet edasıyla tellerin arasından başını uzatmış acı acı gülümseyerek bana sesleniyordu: “Sen benim belgeseli bırak, bugün tarihi şehirlerdeki eserler ne kadar korunuyor, ona bak!” Kızma be usta... Burada hayal seyrek kurulur, kurduk işte! 400. yaşın kutlu olsun! YGS pazar günü yapılıyor. Uzmanlar: Hız ve doğruluk dengesini iyi kurun Sınavda bunlara dikkat F GEN ATALAY Deniz Gezmiş’in adı caddeye verilemedi TUNCELİ (Cumhuriyet) Tunceli’nin Hozat ilçe belediyesinin 68 kuşağının devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş’in ismini bir caddeye verme talebi “ayrımcılığa ve bölücülüğe” yol açtığı gerekçesiyle reddedildi. Bianet’in haberine göre, Hozat Belediyesi, Taner Yolu olarak geçen caddeye Deniz Gezmiş’in ismini vermek istedi. Ancak, bu talep, Hozat Kaymakamlığı tarafından suç ve suçluyu övmekten ötürü kabul edilmedi. Bunun üzerine Belediye, Malatya İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme, “Deniz Gezmiş Caddesi” adının ayrımcılığa ve bölücülüğe yol açtığı gerekçesiyle davanın reddedilmesine karar verdi. Hozat Belediye Başkanı Cevdet Konak, “Haklarımızı sonuna kadar kullanıp bu davanın takipçisi olacağız” dedi. Üniversiteye girişte uygulanan birinci aşama olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) 27 Mart Pazar günü yapılacak. Sınava yaklaşık 1 milyon 700 bin aday katılacak. Sınav, saat 10.00’da başlayacak ve tek oturumda 160 dakika sürecek. Fen Bilimleri Dershanesi Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt, sınava girecek adayların, sınav sırasında dikkat etmeleri gereken noktaları şöyle sıraladı: Bu yıl her aday için soru kitapçığı ve cevap kâğıdı ayrı basılacaktır. Size verilen soru kitapçığı ve cevap kâğıdının size ait olup olmadığını kontrol edin. Cevap kâğıdına yazılıp kodlanması gereken bilgileri dikkatli bir şekilde yazıp kodlayın, kitapçık sayfalarını kontrol etmeyi unutmayın. Hız ve doğruluk açısından bir denge kurmaya çalışın. Soruları çok hızlı çözüp hata yapmaktan veya aşırı dikkatli davranarak bir soru üzerinde gereğinden fazla durmaktan kaçının. ‘Turlama Tekniği’ ile her testte sıra ile önce kolay soruları çözmeniz, sonra başa dönerek diğer sorulara geçmeniz zaman, enerji ve dikkatin daha iyi kullanılması açısından yararlı olur. Anladığınız soruyu çözüp anlamadıklarınızı işaretleyerek atlayın. Her soruyu mutlaka tümüyle okuyup inceleyin. Soruyu karışık ve zor göründüğü için atlamayın. Paragraf türü sorularda, önce soruyu daha sonra yanıt arayarak paragrafı okuyun. İşlem gerektiren sorularda, işlemleri zihinden değil, kalem kullanarak yapın. Anlamadığınız soruyu boş bırakın. Sorular üzerinde, hangi soruyu çözüp hangisini boş bıraktığınızı kolayca fark etmenizi sağlayacak işaretler kullanın. Sınavda kullanacağınız kodlama yöntemi, kendiniz için en rahat olduğunu düşündüğünüz yöntem olmalıdır. Daha önce denemediğiniz bir yöntemi sınavda uygulamayın. (Soruların tümünü en son kodlamak önerilmeyen bir yöntemdir.) Zihninizi dinlendirmek ve kendinizi rahatlatmak için, kısa bir süre gözlerinizi kapatın, alnınızı ve şakaklarınızı ovun veya nefes egzersizi yapın. Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) rehberlik uzmanlarının, önerileri de şöyle: “YGS, üniversite giriş sınav sistemimizin ilk basamağı ve bir futbol maçına benzetirsek maçın ilk 15 dakikasıdır. Dolayısıyla haziranda işin yüzde 85’inin olduğunu unutmadan bu sınava odaklanmalıyız. Geçmişte üniversite sayımız azken önemli olan birinci basamak sınavı artık üniversite sayısının fazlalığıyla daha da kolaylaşmıştır.” ‘ thal bakan istiyoruz’ Türk EğitimSen üyesi bir grup, Milli Eğitim Bakanlığı binası önünde “Öğretmen mi, misyoner mi geliyor”, “ thal öğretmen değil, ithal bakan istiyoruz”, “Atama bekleyen öğretmen adayını unuttunuz mu” yazılı dövizler taşıdı. (Fotoğraf: AA) Eğitimcilerden ithal öğretmen kararına tepki: Büyük bir hakaret KIVANÇ EL ANKARA MEB’in yurtdışından getirmeyi planladığı 40 bin İngilizce öğretmeni eğitimcilerin ve öğretmen adaylarının tepkilerine neden oldu. EğitimSen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, İngilizce öğretmek için alınan öğretmenlerin yetersiz ise neden alındığını sordu. Kılıç, bu projeyle öğretmenlere hakaret edildiğini de vurguladı. Kılıç, Türkiye’de sadece İngilizce öğretiminde değil PISA sonuçlarına göre matematik, fen derslerinde de sıkıntı olduğunu ifade ederek, “PISA raporu ne olduğumuzu gösteriyor. Sadece İngilizceye ilişkin bir sorun değil. Matematik, kimya derslerini, Türkçe öğrenemeyen için ne yapacağız. Yurtdışından mı getireceğiz?” dedi. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin olduğu bir sistemde yurtdışından öğretmen getirilmesini anlayamadığını ifade eden Kılıç, “Getirilecek bu öğretmenler de sözleşmeli olacak ve 2 bin dolar maaş alacak. Bizim öğretmenin aldığı maaşın 2 katı maaş verecek. Kaynak yok diyeceksin, öğretmen atamayacaksın. Bu kaynak nereden gelecek o zaman. Başka ülkelerin işsizlerine istihdam sağlayacaksın” dedi. ‘Akıllara zarar proje’ Türk EğitimSen Genel Başkanı İsmail Koncuk da, “AKP iktidarının Milli Eğitim Bakanları ilklere imza atmaya devam ediyor. Proje eğitim camiasında infiale neden oldu, akıllara zarar bir proje. Atanmayı bekleyen 350 bin öğretmen varken, eğitim fakültesi mezunları işsizliğin pençesinde kıvranırken, yabancı öğretmen istihdam etmeyi planlanması öğretmenlerimize büyük bir hakarettir” dedi. ‘Polis senaryosu’ Yurt Haberleri Servisi KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, PKK ile İbrahim Tatlıses’e yönelik silahlı saldırı arasında bağlantı kurulmasına tepki gösterdi. KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, “Hareketimizin ne yakalanan kişilerle bir ilişkisi vardır ne de böyle bir olayla ilişkisi vardır. Bu tezgâh tamamen polisin hedef saptırmaya dönük geliştirmiş olduğu bir senaryodur” açıklamasında bulundu. KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, ünlü şarkıcı Tatlıses’e yönelik saldırıda PKK bağlantısı kurulmasına ilişkin yaptığı açıklamada, hükümetin emniyet ve basını kullanarak manipülasyon yaptığını söyledi. ‘ thal zihniyetin ürünü’ Eğitimİş Sendikası da projeyi “İthal zihniyetin ürünü” olarak değerlendirirken, yapılan açıklamada, “KPSS yok, beklemek yok, sıra yok, tek şart yabancı olmak. MEB, 170 bin öğretmen açığı, 350 bin atanmayı bekleyen öğretmen varken; bugüne kadar ataması yapılmayan 21 öğretmen intiharı seçmişken, öğretmenler mevsimlik işçi gibi çalıştırılırken, yabancı öğretmen getirmek kendi eğitimcisinden yüz çevirmektedir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle