22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA 15 Almanya’da yapılacak Uluslararası Coğrafya Olimpiyatları’nda dört Türk liseli genç yarışacak Coğrafya bilen gençler aranıyor ‘Beyin Farkındalık Haftası’ Özel Şişli Terakki İlköğretim Okulu 15. sınıf öğrencileri, uluslararası Beyin Farkındalık Haftası’nı kutladılar. Okulda, hafta boyunca beyin ile ilgili ders içi ve ders dışı etkinlikler gerçekleştirildi. Her yıl mart ayının üçüncü haftasında, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaklaşık 2 bin 400 kurum ve kuruluş tarafından kutlanan Beyin Farkındalık Haftası, merkezi New York’ta bulunan DANA Alliance tarafından koordine ediliyor. Beyin alanında araştırmalar yapan 280 nörobilimci tarafından kurulmuş olan DANA Alliance’ın misyonu, beyin araştırmalarıyla ilgili yeni gelişmeleri topluma ulaştırarak beyin farkındalığını arttırmaktır. Uluslararası Coğrafya Birliği’nin, lise düzeyindeki öğrencilere yönelik olarak düzenlediği “Uluslararası Coğrafya Olimpiyatı” 2012 yılının Ağustos ayında Almanya’da yapılacak. Bu olimpiyata gönderilecek 4 kişilik Türk Takımı’nın seçmeleri ile ilgili sınav programı, Türk Coğrafya Kurumu tarafından başlatıldı. Uluslararası Coğrafya Olimpiyatı’nda Türkiye’yi temsil etmek isteyen tüm 9. ve 10. sınıf öğrencileri, Türkiye elemelerine davet edildi. TED İstanbul Koleji Vakfı’nın desteğiyle gerçekleştirilmesi planlanan ulusal yarışmaya son başvuru tarihi 15 Nisan 2011. İlk sınav, 28 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin ve Malatya’da yapılacak. Sınavlara 20102011 öğretim yılında 9. ve 10. sınıflarda okuyan öğrenciler katılabilecek. Sorular 9. ve 10. sınıflar için ayrı ayrı hazırlanacak. Okullar birden fazla öğrenci ile sınava katılabilecekler. Sınav sonuçları bireysel olarak değerlendirilecek. Tüm sınavları başarı ile geçen ilk 4 öğrenci, 2012 olimpiyatlarında Türk takımını oluşturacak. Başvuru formu ve diğer bilgilere www.tck.org.tr adresinden ulaşılabilir. mamın Kamyonu... Koç öğrencileri uluslararası davada Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri, 2026 Mart 2011 tarihleri arasında ABD’de düzenlenen Phillip C. Jessup Uluslararası Hukuk Farazi Dava Yarışması’nın dünya finalinde, Türkiye’yi temsil ediyorlar. Ülkeler arasında kurgulanmış bir davanın simülasyonundan meydana gelen yarışmanın amacı, uluslararası hukukun dünya genelinde yerleştirilmesi ve gelişmesinin yanı sıra hukuk öğrencilerine, uygulamalı olarak, avukatlık niteliklerinin kazandırılması. Dava konusu yaklaşık 89 ay önce öğrencilere veriliyor. Öğrenciler yoğun bir çalışma temposundan geçerek davaya hazırlanıyor. Bu da oldu. Basılmamış olan kitabı… Basmamış olan bir yayınevi de basıldı. Bu baskın öteki baskınları bastıran en baskın, baskındı. Polis damperli kamyonla kapıya dayanmıştı... “Ya basılmışsa!..” diye. Basılmışsa... Çuvallar yetmeyecek... Yetse çuvallar bagajlara sığmayacaktı. Kamyonun çarpıcı bir yanı daha vardı: Manşetlere renk ve ahenk katacaktı: “Terör örgütüne ait kamyon dolusu suç delili ele geçirildi!” Ele geçirilen “delillerin” adı bile yeterince “suç kokuyordu!” “İmamın Ordusu!” Kokuyu alan polis önceki gece yarısı “Baskın basanındır!” diyerek bu basılmamış kitabı, “Ya basılırsa!” diyerek basıverdi. İmam deyince halkın çoğu kez aklına Bektaşi gelir. Bektaşi deyince de dünyevi olan her şey! Zaptiyeler bir ramazan günü Bektaşi’yi durdurup aramışlar. Yarımlık şişeyi bulup çıkarmışlar. “Bu ne? “Rakı!” “Bre zındık! Ramazanda içki içilir mi?” “İçmiyorum ki!” “Taşıdığına göre içeceksin!” “İçmedim, içmiyorum! Bayramdan sonra içecektim!” Zaptiyeler ısrarla bastırıyorlar! “Taşıdığına göre... İçeceksin!” Bektaşi bunun üzerine isyan ediyor: “O zaman beni zinadan alıp götürün! Bende aleti zina da var!” SBS’ye başvurular için son gün Gençler Hasankeyf yolunda... Lösemiyi yenmiş ama lösemili kardeşleri ve Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV) ile bağlarını koparmamış 20 genç, kendilerine ayrılmış özel vagonla Hasankeyf’e doğru üç gün sürecek bir yolculuğa çıktı. UNESCO kültür mirasına girmek üzere olan Hasankeyf’i konu alan bir amaç doğrultusunda bir araya gelen gençler, hazırladıkları proje ile hem sanat hem de tarih eğitimi alacaklar. Gençlerin Hasankeyf için verecekleri bu mücadelenin sonunda “LÖSEVHasankeyf Fotoğraf Sergisi” açılacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nca (MEB) ilköğretim 7 ve 8. sınıflara yönelik düzenlenen seviye belirleme sınavlarına (SBS) başvurular bugün sona erecek. SBS, ilköğretim 7. sınıflar için 5 Haziran, 8. sınıflar için 4 Haziran günü yapılacak. Sınava başvurmak için 10 TL sınav ücretini yatırmak yeterli olacak. Bunun için adayların, TC Ziraat Bankası, Türkiye Vakıflar Bankası ya da Türkiye Halk Bankası şubelerinden veya bu bankaların internet şubelerinden birine TC kimlik numaraları ile başvurmaları gerekiyor. Maltepe Üniversitesi’nde felsefe söyleşileri Maltepe Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü ile İstanbul Marmara Eğitim Vakfı’nın birlikte düzenlediği Felsefe Söyleşileri’nde bu yıl dile, felsefe açısından bakılacak. 2 Nisan 2011 tarihinde başlayacak olan 11. Felsefe Söyleşileri, 28 Mayıs 2011’de sona erecek. Cumartesi günleri 10.0012.00 saatleri arasında, Maltepe Üniversitesi’nin Dragos Yerleşkesi’nde yapılacak olan etkinlikte, Betül Çotuksöken, Dilek Arlı Çil, Serhat Tuna, Veysel Kılıç ve Kurtul Gülenç konuşacaklar. ‘Bir Kez Daha’ MER Ç VEL DEDEOĞLU ABD’nin başını çektiği Batı koalisyonunun, Libya’ya bombalar yağdırdığının ertesinde, ülkelere bu tür saldırıların özellikle ABD’de “alışkanlık” yarattığı dile getirildi. 21. yüzyıla’a girer girmez Afganistan’a, Irak’a, şimdi de Libya’ya yapılan birbirinin benzeri bu saldırıların, emperyalizmin temel uygulamalarından birini oluşturduğunu artık bilmeyen yok. Her saldırı için gerekli “neden”, “ABD” tarafından yaratılıyor, tezgâhlanıyor. Dolaysiyle “ABD” bu konuda artık iyice uzmanlaştı. Anımsanacağı gibi kimi “neden”, “o” ülkeye “demokrasi” getirmek(!) içindir; kimi “neden” ise, “nükleer silah” varlığı yalanına dayandırılır; bu nedene itiraz edilirse, “nedenin nedeni” yaratılır, bunların “ABD”nin “suyunu bulandırdığı” ileri sürülür. Üretilen son neden ise Libya halkını, ABD’ye kafa tutan “yönetim”in baskısından kurtarmak(!). “ABD”, “neden”leri yaratırken Libya örneğinde olduğu gibi, “Birleşmiş Milletler”i (BM) devreye sokarak kullanabilir; “Güvenlik Konseyi”nden istediği kararı çıkartabilir, böylece “BM”, kendi kuruluş ilkesine ters düşmeyi bile göze alarak “ABD”nin yanı başında yer alabilir, “emperyalizm”in güdümüne girebilir. Geriye dönüp baktığımızda da, “BM”nin, kuruluşunun daha ilk yıllarında temel ilkelerini çiğnemekle işe başladığı görülür. Birinci Dünya Savaşı sonunda, ABD destekli Batı emperyalizminin yenik düşen Türkiye’nin “özyurdu” Anadolu’yu “parçalamak” için yarattığı “neden” çok aşağılayıcıdır. Kısaca söylersek: Türk ulusuna, “uygarlığa” karşı “saygı”lı olmasını öğretmek ve kendisini yıkıma uğratmış olan “ahlaksızlık”lardan, “vurgunculuk”tan korumak.(*) Böyle bir “neden”in kullanılması için, devreye o zamanki adıyla “Milletler Cemiyeti” sokulur ve bu kuruluşun “Misak”ından, sözleşmesinden yararlanılır. Çünkü “26” maddelik “Milletler Cemiyeti Misakı”nda, “uygarlığı” ve “insanlığı” yıkımdan korumak için yapılması ve uyulması gerekenler yer alır. Dolaysiyle, savaş sonunda Osmanlı Devleti ile yapılan, Türkiye’nin paylaşımını içeren Sevr Barış Antlaşması’na “da” koyarlar bu “26 madde”yi. Türkiye, Sevr’in öteki yüzlerce maddesine nasıl noktasına virgülüne dek uyacaksa, bu maddelere de aynen öyle uyacaktır. Peki, Türkiye ile birlikte “yenik” düşen öteki ülkelerle Almanya, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan yapılan “barış” antlaşmalarında da bu “26 madde” yer alıyor muydu? Çünkü bu savaşı onlar çıkarmış, onlar başlatmışlar; on bir milyondan daha çok insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına, yüzlerce milyar franklık yıkıma neden olmuştular. Böylece, “Milletler Cemiyeti Misakı”nın, insanlığı ve uygarlığı yıkımdan korumak olan “temel ilke”lerini açıkça çiğnemişlerdir. Bu durumda, bu ülkelerin barış antlaşmalarında “da”, “Milletler Cemiyeti Misakı”nın yer alması gerekmez mi? Kuşkusuz gerekir; ama yer “almaz”. Çünkü, “Batı emperyalizmi” bu savaşın insanlık dünyasında yol açtığı “kötülükler”in, “yitikler”in sorumlusu olarak Osmanlı Devleti’ni görmektedir. Türkler savaşa girmeseydi tüm bunlar olmazdı, görüşünü savunmaktadırlar. Dolaysiyle onlara son bir “ders” vermek için, “Batı” hep “birlikte” onların özyurtları “Anadolu”yu parçalayıp, paylaşacaklardır. Batı emperyalizminin bu tutumunu Osmanlı Devleti, Paris Barış Konferansı’na gönderdiği yazılı görüşte, yeni bir “Haçlı Seferi” olarak değerlendirir. Tam “91 yıl” sonra bugün de, başını “ABD”nin çektiği Batı emperyalizminin Libya’ya saldırısı yine “Haçlı Seferi” olarak değerlendirilip adlandırılıyor, bu “Haçlılar”ın içinde “Türkiye”nin de bulunmasına karşın... Gerek 91 yıl önce o gün, gerekse bugün, düzenlenen tezgâhın dayandığı temel “de” aynı “Milletler Cemiyeti” ile “Birleşmiş Milletler”. Ve bugünkü “BM”nin, içinde Libya’nın durumunda olanların da bulunduğu onca Arap Müslüman üyesine karşın... Kuşkusuz günümüzdeki saldırıyı gerçekleştiren emperyalizmin kullanımına sunulan araçlar, gereçler, 91 yıl öncesindekilerden çok “ayrımlı”. Ama en büyük “ayrım”, bugün Libya’nın, devlet adamlığından uzak Kaddafi”sine karşılık; 91 yıl önce Türk halkının başında, dönemin emperyalizmine karşı koyup “Haçlı Seferi”ni bozguna uğratan, sonra da uzağı gören tam bir devlet adamlığı görevini yürütecek olan Mustafa Kemal”in bulunmasıdır. Kaddafi” olayı, Atatürk”ün Türkiye için anlamını “bir kez daha” ortaya koymuştur. (*) S. L. Meray, O. Olcay; Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküş Belgeleri, Ankara Ünv. yayın, 1977) m.velidedeoglu@hotmail.com K M K ME DUM DUMA BEH Ç AK behicak@yahoo.com.tr Basılmamış kitabı basılan gazeteci Ahmet Şık’ın bu kez de kafasında ya “İmamın kesik başı!” gibi bir kitap fikri varsa? En iyisi Ahmet’in evine bir baskın daha yapmak... Arka bahçesinde paslı testere aramak... Bir gece yarısı, canlı yayın araçları eşliğinde... Tayyip Bey’in parti içindeki “önleyici tedbir” politikası 9 yıldan beri yürürlükte: “Milletvekilleri zinhar ekrana çıkmayacak... Tartışma programlarına katılmayacak! Çıkarsa tek başına çıkacak!” Meclis’te günlerdir Anayasa Mahkemesi Kuruluş Yasa Tasarısı görüşülüyor. Ama AKP milletvekilleri kürsüye gelmiyor, gelemiyor. “Önleyici tedbir!” nedeniyle... Ya ters bir şey söylerlerse... Ya kaş yaparken göz çıkarırlarsa... Ya görüşmeler uzarsa… AKP’nin elinde Türkiye Büyük Millet Meclisi “çocuk yuvası” ile “tarikat” disiplini arasında salınıp duruyor... Oylamalarda çoğunluk bulunamıyor… Erketeler, “Geliyoooor!..” diye uyarınca milletvekilleri salona üşüşüyorlar. Eller kalkıyor. Kabuuull... Neyin, niye, nasıl kabul edildiğini bilen yok. Ama olsun! Dinin, Diyanet’in, cemaatin kuralı siyaseti de kapsıyor:“Durduk divana, uyduk imama!” Polis basılmamış “İmamın Ordusu” kitabını basmayacak da Saatli Maarif Matbaası’nı mı basacak? TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya seçime giderayak bir vicdan muhasebesine girmiş gibi… Küçük bir kitap yazıp Meclis’te dağıtıyor: “Siyaset Kurumunun Ortak Günahı Yasama” AKP’nin ortağı falan yok. Tüm günah vebal onun! Milletvekillerine uygulanan TV’ye çıkma yasağı yetmiyor. TBMM’de kürsü yasağıkısıtlaması da var. Tayyip Bey eşitlikçi. Kendisine de yasak uyguluyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu ile birlikte ekrana çıkma yasağı! Bu yasak korkuya dayanıyor. Haklı. “Kopya Camları”na bakmadan konuşamıyor. “Parlamenter” İtalyanca “konuşma” anlamına gelen “parlare”den geliyor. Başbakan ise AKP’lilerin konuşmasını istemiyor. Meclis’i tercih ediyor. Çünkü bu sözcük Arapçada “cülus” yani “oturmak”tan geliyor. Nereye kadar? Millet, bu seçimde “Anayasanı da al git!” deyinceye kadar! Ç ZG L K KÂM L MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA HAYAT EP K T YATROSU MUSTAFA B LG N hetiyatrosu@mynet.com SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEK LER KEMAL URGENÇ kurgenc@yahoo.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Ormanlık bölge 1 lerde yaşayan güzel ötüşlü bir kuş. 2/ 2 Şarkı, türkü... İslam 3 inancına göre kıya4 met günü bütün ölülerin dirilerek top 5 lanacağı yerin adı. 6 3/ Kalınbağırsağı anüs yoluyla su fış 7 kırtarak yıkamaya 8 ve bu iş için kulla 9 nılan aygıta verilen 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ad... Kuzu sesi. 4/ Yoksul. 5/ Arkadaki topraktan ge 1 P E D O F İ L İ len suyu atmak üzere isti 2 A V İ Z E O D A nat duvarlarına yerleştiri 3 R İ Y A S E T T len boru. 6/ Tarım işçisi... 4 A Y A N M U S A “Gözümüze kara top 5 F E R MA S UM rak/Dolmadan bir sü6 İ E Ş E Y Y A relim” (Karacaoğlan). 7/ 7 L A İ T T U N Veba hastalığına verilen bir başka ad... Yanılgı. 8/ 8 İ L E T İ Ş İ M A Y A S U L U K Sert, siyah ve ağır bir tah 9 ta. 9/ Doğu Anadolu’ya özgü bir halkoyunu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yurdumuzun sulak alanlarında da yaşayan, uzun bacaklı bir kuş. 2/ Karakter... İri taneli bezelye. 3/ Konuşma ya da okuma sırasında bir hece ya da sözcüğün diğerlerinden daha baskılı söylenmesi. 4/ Mikroskop camı... Uşak’ın bir ilçesi. 5/ Mekke’de, hacıların arife günü toplandıkları tepe... Baryum elementinin simgesi. 6/ “Al’tan kırmızı gül dererken/Pelek beni nazlı yârdan ayırdı” (Pir Sultan Abdal)... Eski dilde eşek. 7/ Sahip... Bir cins iri at. 8/ Küçük ispirto ocağı. 9/ Deriden sızan tuzlu sıvı... Dipten dallanan bir süs bitkisi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle