18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MART 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA HABERLER Savcı Öz’ün emriyle dokuz ilde yapılan operasyonlarda 20’ye yakın kişi gözaltına alındı 7 Ergenekon’da Zirve dalgası Yurt Haberleri Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında dün 9 ilde aramalar yapıldı. Arama yapılan yerler arasında Malatya İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Ruhi Abat’ın evi ve bazı illerdeki jandarma komutanlıkları bulunuyor. Operasyon kapsamında 20’ye yakın kişi gözaltına alındı. Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün emriyle Malatya, Siirt, Muğla ve İzmir’in de aralarında olduğu 9 ilde operasyon yapıldı. Operasyon kapsamında eski Malatya Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Dülger, Mersin İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli Astsubay Başçavuş A.A., Siirt İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda görevli astsubay A.G., Muğla Jandarma Komutanlığı’nda görevli adı açıklanmayan bir askeri personel ve Malatya’da ilahiyat fakültesinde görevli 2 öğretim üyesi gözaltına alındı. Ayrıca operasyon kapsamında Ankara’da da bir emekli asker gözaltına alındı. İzmir’de de bir askeri misafirhanede gece arama yapılarak bazı evraklara el konuldu. Ergenekon sanığı Sevgi Erenerol ile de bağlantısının belirlendiği ileri sürülen bazı şüphelilerin de gözaltına alındığı öğrenildi. Eşi ölmek istedi Jandarma astsubaylardan M.Ç’nin eşi H.Ç. eşinin gözaltına alındığını öğrenince, evinde intihar etmek istedi. Önce eşine ait silahı başına dayayan H.Ç, tabanca tutukluk yapınca çok sayıda ilaç içti. H.Ç’yi baygın bulan komşuları hastaneye kaldırdı. H.Ç’nin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Gasp suçundan tutuklu Erhan Özen’in, Hrant Dink cinayeti ve Zirve katliamı davasında tanık olarak verdiği ifadeler, son Ergenekon operasyonunun başlamasında etkili oldu. Özen, Ekim 2010’da verdiği ifadede, 19972005 arasında JİTEM’de gayri resmi istihbarat elemanı olarak Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Levent Ersöz’le irtibatlanarak çalıştığını iddia etti. Özen, Tekin ve kod adı Yusuf ve Şiran olan şahısların mevcut iktidarı zor durumda bırakmaya yönelik eylemler planladıklarını bildiğini söyledi. Savcı Öz’e 24 Aralık 2010’da ifade veren bir gizli tanığın, Zirve Yayınevi katliamını, eski Malatya Alay Komutanı Dülger, öğretim görevlisi Abat, İstihbarat Binbaşı Haydar Yeşil’in de aralarında olduğu bir ekibin planladığını ileri sürdüğü kaydedildi. IPI Gözü ile Biz... Dün bütün gün, Viyana merkezli “Uluslararası Basın Enstitüsü”nün Direktörü Bayan Alison Bethel McKenzie ve yine IPI’nın İfade Özgürlüğü Direktörü Anthony Mills ile beraberdik. Onları ülkemizde ağırlayan IPI’nın Türkiye Enstitüsü Başkanı Ferai Tınç, TGC Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, ben ve Basın Konseyi Genel Sekreteri Av. Oktay Huduti medyamızın ahvali umumiyesini anlatmaya çalıştık. Çalıştık dememin nedeni giderek hızla küçülen dünyamızda, ne olup bittiğini bilenlerin, o arada bizim basınımızı da, özellikle “ifade özgürlüğü” açısından çok yakından izlediklerini söylemeyi amaçlamama dayanıyor. O kadar ki, Türkiye’de basının ABD’den daha özgür olduğu buluşunun patent sahibi olan eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın söyledikleri gündeme gelince Bayan McKenzie iri gözlerini olabildiğine açarak, “Şaka gibi!” diye karşılık veriyor. Bir süre sonra da Nedim Şener’in eşi Vecide Şener’i dinlerken gözyaşlarını tutamıyor. Resmen ağlıyor. Ne yazık ki, az sayıda meslektaşın izlediği basın toplantısında söylediklerine bu yazıda yer vermeyeceğim. Onları gazetemizin haberlerinden izlersiniz. Ben daha çok bizim meslek örgütleri başkanları ile yaptıkları konuşmaların özetini aktaracağım. Uluslararası Basın Enstitüsü, gazeteci Şener’e Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili yazıları nedeni ile “Kahramanlık Ödülü” vermişti. Bu “kahraman” sözcüğünün altını iyice çizerek kullanırken, tutuklu olan öteki gazetecilerimiz içinde aynı yakıştırmayı yapmaya özen gösteriyorlar. Nedim dışındaki gazetecilere de, “Şener’e olduğu gibi sahip çıkıyoruz” sözlerinin, bölünmüş medyamızın tümünün kulaklarını çınlatmış olmasını dilediğimi söylüyorum. Bayan Alison, “Ülkeniz diğer ülkelerden daha sıklıkla gündeme geliyor. Güçlü bir ulus olduğunuz belli. Ama politikacılar potansiyelinizi niçin böyle şeyler için harcıyor?” sorusunu yöneltiyor. Ardından, IPI’nın Türkiye’de bazı yasaların İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 19. maddesine uymasını beklediklerini de ekliyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erinç, konuklara basın özgürlüğünü kısıtlayan ceza yasaları hakkında etraflı bilgi aktarıyor. O açıklamaları izlerken 1957 yılına gittiğimi, ABD’den gelen Pulliam adlı bir gazetecinin izlenimlerine katkı yaptıkları için şimdi hepsi Tanrı’nın rahmetine kavuşmuş olan Ahmet Emin Yalman, Şahap Balcıoğlu, Selami Akpınar’ın kapatıldıkları Paşakapısı Cezaevi’ne, meslektaşlarımızın Üsküdar Hilton adını verdiklerini anımsıyorum. O dönemin iktidarının ne kadar erkekçe davranarak, açık konuşmadan yana olduğunu ve hapse atılan gazetecilere basın suçlusu olarak baktıklarını, oysa günümüzde gerçekleri örtmekten yana bir siyasi iktidardan söz edildiğini, AKP’nin 60’ı aşkın meslektaşımıza terör suçlusu yaftasını yapıştırmaktan nedense hoşnut olduğunu düşünüyorum. Bugünkü meslektaşlarımızın neredeyse tümü Ergenekon örgütü üyesi olmaktan sanık!.. 14 AY ÖNCEK D LEKÇE ŞLEME KONDU İstanbul Haber Servisi Malatya’da Zirve Yayınevi’nde 18 Nisan 2007’de öldürülen Tilman Geske, Necati Aydın, Uğur Yüksel’in aileleri, 18 Ocak 2010’da Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’e dilekçe vererek, Ergenekon davası sanıkları ile Zirve Yayınevi cinayeti davası sanıkları arasındaki bağlantı olup olmadığının araştırılmasını istediler. Müdahil avukatı Erdal Doğan ise yaptığı yazılı açıklamada, eski Malatya İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Jandarma Komutanı Haydar Yeşil ve Ruhi Abat hakkında cinayete azmettirdikleri iddiasıyla çok sayıda ihbar geldiğini ileri sürerek, “Davanın müdahil avukatları olarak Ocak 2010’da Savcı Öz’e katliamın Kafes Eylem Planı çerçevesinde ve Ergenekon bağlantısı konusunda araştırma yapılması için dilekçe sunmuştuk. Bu son gözaltıların ve aramaların bu bağlamda olduğunu düşünüyorum ve önemli buluyoruz” dedi. Şener ve Şık’a ret İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde araştırma görevlisi olan Coşkun Musluk ile Odatv çalışanı Müyesser Uğur’un avukatlarının itirazları dün İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetince değerlendirildi. Mahkeme heyeti, yapılan itirazları oybirliğiyle reddederek tutukluluğun devamına karar verdi. Türkiye’ye gelen Uluslararası Basın Enstitüsü temsilcileri cezaevindeki gazetecileri soracak IPI hükümetle görüşecek İstanbul Haber Servisi Uluslararası Basın Enstitüsü temsilcileri (IPI), Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda yaşananlarla ilgili Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) temsilcileri ile görüştü. Görüşmenin ayrıntılarını anlatan Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Ferai Tınç, IPI’nin hükümeti diyaloğa çağırdığını belirterek, “Bugün Ankara’da Dışişleri İnsan Hakları Komisyonu yetkilisi ile görüşmemiz olacak. Ayrıca GÖP, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile görüşecek” dedi. IPI Direktörü Alison Bethel McKenzie ise “Hükümete ilk sorum; neden bu kadar gazetecinin cezaevinde bulunduğu olacak” diye konuştu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Ferai Tınç, gazeteci Nedim Şener’in IPI’nın “basın kahramanları” listesinde yer aldığını anımsattı. Tınç, “IPI, tutuklu bulunan tüm gazeteciler, haklarında dava açılan, para cezalarına çarptırılan, hapis cezalarıyla yargılanan bütün gazeteciler ile kapatılan internet siteleri ve işlerini kaybeden gazetecilere destek vermek için burada” dedi. IPI temsilcilerinin, “Türkiye’nin görüntüsünün bozulmasından kaygı verici bir üzüntü duyuyoruz” ifadelerini kullandığını belirten Ferai Tınç, “Hükümetle bir diyalog arayışına girilmesini önerdiler. Bugün Ankara’da Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Komisyonu yetkilisi ile görüşmemiz olacak. Ayrıca Türkiye’de gazeteciler arasındaki bölünmüşlükten de haberdarlar. Bunun medyaya verdiği zararı dile getirerek, ‘Bir gazetecinin tutuklanması aslında ŞENER’ N A LES NE Z YARET D SK: Kamu vicdanını kanattı İstanbul Haber Servisi DİSK Genel Başkanvekili Tayfun Görgün ve DİSK Yönetim Kurulu üyeleri, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Nedim Şener’in eşi Vecide Şener’i evinde ziyaret etti. Görgün, tutuklamaların kamuoyu vicdanını kanattığını söyledi. DİSK tarafından Nedim Şener’e verilmek üzere yazılan mektupta ise “Sevgili Nedim, tutuklanmana hiç şaşırmadık. Bizi şaşırtan, sana isnat edilen suçlar oldu. İddialar şakaysa hiç komik değil, gerçekse çok gülünç. Sevgili Nedim, kulağın yarın (bugün) dışarıda olsun çünkü DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin ortaklaşa düzenleyeceği ‘Susmayacağız’ etkinliğiyle ülkemizi korku imparatorluğuna çevirmek isteyenlere emek ve demokrasi güçlerinin itirazlarını ileteceğiz” ifadelerine yer verildi. Şener’in Kartaltepe Mahallesi Akınyolu Sokak’ta bulunan evine ziyaret gelen Görgün ve yönetim kurulu üyeleri yaklaşık 45 dakika boyunca Şener’in eşi Vecide Şener ve ailesi ile görüştü. Görgün, DİSK’in dayanışma duygularını iletmek amacıyla geldiklerini söyledi. Görgün, “Basın özgürlüğü ve insan hakları ihlalleri ile karşı karşıyayız. Türkiye de bu haksızlığa karşı susmadı ve meslektaşları arkadaşlarına sahip çıktı. Biz de DİSK olarak hukuk büromuzla süreci yakından takip ediyoruz” dedi. Şener’in ailesinin durumunun iyi olduğunu ve dirençli gördüğünü anlatan Görgün, ailenin tutuklanmaların arkasında başka işlerin olduğu yönünde düşünceleri olduğunu söyledi. Üç ilde yürüyüş ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyeleri, AKP’nin baskı politikalarına karşı “Özgür, laik, demokratik ve bağımsız bir Türkiye için şimdi susmanın değil ses çıkarmanın zamanıdır” mesajıyla bugün, İstanbul, Ankara ve İzmir’de eşzamanlı basın açıklaması yapacak. Yürüyüşün İstanbul ayağı saat 12.30’da Taksim tramvay durağında başlayacak. Ankara’da ise saat 12.30’da Kolej kavşağından Sakarya Caddesi’ne doğru yürüyüş düzenlenecek. İzmir’de de yürüyüş saat 12.30’da YKM önünde başlayacak. Öte yandan Gazetecilere Özgürlük Platformu, cezaevindeki gazetecilerin serbest bırakılması için İstanbul’un ardından yarın da Ankara’da eylem yapacak. Yürüyüş, saat 12.00’de Ankara Kolej Kavşağı’nda başlayacak. Gazetecilerden meşaleli protesto “Ergenekon” soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutukluluğuna yapılan itirazın reddedilmesi gazetecilerce protesto edildi. Beşiktaş’taki adliye önünde toplanan gazeteciler meşaleler yakarak, “Ahmet, Nedim onurumuzdur”, “AKP elini medyadan çek”, “Dokunan yansa da dokunacağız” sloganları attı. Yapılan açıklamada “Gazeteciler özgür olana dek eylemlerimize, devam edeceğiz” denildi. (CİHAN ORUÇOĞLU) tüm gazeteciler için tehdittir ve bunu hepimiz içimizde hissetmeliyiz’ dediler” diye konuştu. “IPI, Şener’i ziyaret etmek için izin istedi. Biz bu izni halen bekliyoruz” diyen Ferai Tınç, IPI’nin Türkiye’deki basın yasalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında düzenlenmesi için hükümete, medyaya ve meslek örgütlerine çağrıda bulunduğunu da söyledi. McKenzie: Bu şaka mı? IPI Direktörü McKenzie de “Endişemiz, Türkiye’nin, basın özgürlüğü ihlali konularında sık sık gündeme gelmesidir. Türkiye’de cezaevinde bulunan gazetecilerin dünyadaki birçok ül keden daha fazla olmasından çok üzgünüz. Biz Türkiye’yi kültür ve canlılığı açısından Avrupa’nın bir mücevheri olarak görüyoruz. Türkiye’nin demokrasi açısından geri kayıyor görüntüsü bizi endişelendiriyor. Kaç sanatçı, aktör, oyuncu veya hukukçunun cezaevinde olduğunu hükümete soracağım. IPI, gazetecilere hapis cezası verilmesini kabul edemez” dedi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Türkiye’deki basın özgürlüğünün Amerika’dan daha ileri olduğunu yönündeki açıklamasına ise McKenzie, “Bu şaka mı? Ben Amerika’da gazetecilik yaparken cezaevine girme korkusunu hiç yaşamadım” yanıtını verdi. Konuşmaktan korkan eş Bu düşüncelerimi, IPI’lı konukların sorularına yanıt veren kendisi de bir gazeteci olan Bayan Vecide Şener’in sözleri arka plana itiyor. Dün görüştüğü eşinin ellerinde çimento artıkları olduğunu anlatan Vecide Şener, “Eşime yeni zararlar vermemek için medyaya konuşmaktan korkuyorum” diye tane tane anlatıyor. 12 Haziran’da seçmenleri sandığa çağıran AKP iktidarının Türkiye’yi bir korku imparatorluğuna döndürmüş olduğunun en son kanıtı olmalıdır Bayan Şener’in dünkü açıklamaları. IPI’lı gazeteciler izin alabilirlerse bugün Dışişleri Bakanlığı sözcülerinden bilgi alacaklar. Ben neler sorabileceklerini yazarak diplomat bürokratlarımıza yardımcı olmaya çalıştım. Zira, Türkiye’deki basın özgürlüğünün sadece Karayipler’de olduğunu söylüyorlar. Adım gibi biliyorum ki, onların bu türlü görevleri bayağı zordur. Tutuklu sanık Doğan, semineri emirlere ve yasalara uygun olarak yaptıklarını savundu BUGÜN TÖRENLERLE KUTLANIYOR Bağış: Basın özgürlüğünü önemsiyoruz WASHINGTON (AA) Washington’daki temaslarını sürdüren Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, gazetecilerin soruları üzerine “Türkiye’de basın özgürlüğünü biz herkesten çok önemsiyoruz, çünkü basının özgür olmadığı bir ülkede demokrasi olmaz. Demokrasinin olmadığı bir ülkenin AB sürecinde bir ciddi talebi olamaz. Ama basın mensubu olmak da kimseye suç işleme özgürlüğünü vermez” dedi. ‘Emirle gerçekleştirdik’ HAT CE TUNCER Çanakkale Zaferi’nin 96. yılı MEHMET CELEN Balyoz Harekât Planı davasında tutuklu sanık 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, “darbe planı” olduğu iddia edilen “1. Ordu Plan Semineri 2003”ün Genelkurmay Başkanlığı’nın ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın emirleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini savundu. Doğan, seminere dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın, ABD’nin Irak’a müdahalesine yönelik hazırlıklar nedeniyle katılmadıklarını belirterek “Katılsalardı onlar da burada sanık sandalyesine mi oturacaklardı,” dedi. Savunmasına dayanak olan belgeleri salondaki perdeye yansıtan Doğan iddianamede darbe için anlaşma yaptığı ile sürülen İstanbul Bölge Jandarma Komutanı Tümgeneral Abdülkadir Eryılmaz ve Bursa Jandarma Bölge Komutanı Tuğneneral Tahsin Bal sayfanın eksik olduğunu söyledi. Çetin Doğan, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün tanık olarak mahkemeye gelip bildiklerini anlatması çağrısında bulundu. Arayı açan soru Mayıs 2003’te Özkök’ün kendisine Birinci Ordu içinde bazı emekli orgenerallerin ve sivillerin de bulunduğu bir grup tarafından “bazı hazırlıklar” yapıldığı yolunda bilgiler geldiği ve bunun doğru olup olmadığını sorduğunu anlatan Doğan, “Bu soruya ‘Ben daima meşru sınırlar içerisinde bulundum ve bulunmaya devam edeceğim’ diye yanıt verdim” dedi. Özkök ile yakın arkadaş olduklarını belirten Doğan şöyle devam etti: “Topçu Okulu’nda birlikteydik. İhtilalden sonra teğmenken birlikte Amerika’ya gittik. Bir şüphe üzerine bana imalı bir soru sormasıyla arkadaşlığımız son bulmuştur. Ama resmi ilişki kurallarına göre devam etmiştir.” TGB’DEN EYLEM Türkiye Gençlik Birliği (TGB) davaya öğle arası verildiğinde cezaevi önünde protesto gösterisi yaptı. Eyleme sanık askerlerin eşleri ve yakınlarının kurduğu Vardiya Bizde Platformu da destek verdi. tacı’nın sanık olmadıklarının altını çizerek “Bizim bu davada tanığımız olacaklar” diye konuştu. Savcıların bir “paradoks” içine düştüklerini ve Balyoz Planı’nın, “örtülü olarak görüşüldüğünü” iddia ettiklerini vurgulayan Doğan, “Savcılarımızın seminerde bir darbe provası yapıldığına ‘kerhen’ iman etmiş gö ründükleri çok açık. Bunun somut kanıtı seminere katılan 162 kişiden sadece 48 kişinin suçlanmasıdır. Peki, bu 48 kişinin seçimindeki özel bir kriter kullanılmış mı? Bizim gördüğümüz kadarıyla hayır” dedi. Doğan, savcıların “seminerin gerçek yüzünü” saklarcasına birçok orijinal belgeyi adli emanete kaldırdığını ve yüzlerce ÇANAKKALE Çanakkale Deniz Zaferi’nin 96. yıldönümü bugün törenlerle kutlanıyor. Törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katılacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise zaferin kahramanlarından Seyit Onbaşı’nın Balıkesir Havran’a bağlı Koca Seyit Köyü’ndeki evini ziyaret edecek. Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenklerin sunumuyla başlayacak kent merkezindeki törenlere daha sonra 18 Mart Stadyumu’nda devam edilecek. Stadyumdaki törenler, Cumhuriyet Meydanı’nda mehteran bölüğünün gösterisiyle başlayacak. TBMM tarafından 1994 yılında kente verilen altın madalyanın bayrağa toka edilmesi, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması, konuşmaların ardından resmi geçit töreni yapılacak. Öğleden sonra da Gelibolu Yarımadası Şehitler Abidesi’nde tören yapılacak. Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçakların yer alacağı akrobasi gösterilerinin ardından şehitlik önünde Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada ve Fransa büyükelçileri de çelenk sunumu yapacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle