18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 MART 2011 CUMA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 15 ‘Türkiye kredi yüzünden batan firma mezarlığı’ diyen SPK Başkanı, borç sermaye oranı konusunda uyardı Borç boyunuzu aşmasın SPK Başkanı Akgiray: Kredi dışı olan finans piyasalarımız büyüklüğümüze göre çok küçük kalmış. Çok riskli bir yapı. Halka arz çok önemli. Salt banka kredisiyle büyüme ve yatırım modeli, ancak kısa vadeli umutları yeşertir, uzun vadeli sürdürülemez. Ekonomi Servisi Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray, “Türkiye’nin yakaladığı rüzgârı, itibarı arttırarak korumak istiyorsak ülkedeki borç sermaye yapısını düzeltmeye mecburuz” dedi. Akgiray, Eskişehir Ticaret Odası’nda “Halka Arz Seferberliği” toplantısında halka arzın faydalarına değinirken şu uyarıları da yaptı:  Türkiye’de sermaye piyasalarını büyütmek hepimizin görevi. Türkiye zenginleşiyor, yurtdışında itibarı artıyor. 2025 yıl önce yurtdışına giden bir uçağa bindiğinizde Türk görmezdiniz. Şimdi kabımıza sığamıyoruz. Gelişmiş ülke sınıfına atlamaya aday ülkeyiz. 810 sene önce azgelişmiş ülkeydik. Yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir ülke olduk. Türkiye daha da büyümeye devam edecek. Yolsuzluk ve AKP Kılıçdaroğlu, Kayseri’de rüşveti itiraf eden Hacı Ali Hamurcu’nun elyazılı defterini RTE’ye iletti ve mektubunda şöyle dedi: “Hukuk ve yolsuzluklarla mücadele adına adım atmanızı istiyor ve diliyorum”. Tabii ki bir dilek olarak kalacak bu. Çünkü AKP’nin iktidar oluşundan bu yana yolsuzluk gündemden hiç eksilmedi, hesap soran da çıkmadı. Kimi kime şikâyet ediyorsunuz? Belediye yatırımlarından çeşitli kamu ihalelerine, TOKİ projelerinden özelleştirme idaresi satışlarına, enerji lisanslamalarına, kamu bankası kredilerindeki usulsüzlüklere, Deniz Feneri’ne kadar birçok alandan “yandaş sermayedarları”, partilileri kayıran pis kokular yükseldikçe yükseldi. Hiç de eksileceğe benzemez. AKP, 12 Haziran seçimlerinden yine iktidar çıkmayı, özellikle bu kokuların hesabını verecek duruma düşmemek için can havliyle istiyor. Haksızlık etmeyelim, yolsuzluk, AKP öncesi de vardı. Bu ülkede demokrasinin kuralları, organları doğru dürüst inşa edilmedikçe, kim iktidar olursa olsun, yolsuzluk hep olacak. Yolsuzluk, kapitalizme neredeyse mündemiç (içkin) bir olgu. Kapitalizmde ideal olan, devlet otoritesinin, tüm kapitalistlere eşit mesafede durması, “yolunca yordamınca” sömürü çarkının işlemesini sağlamasıdır. Bu durumdan sapılıp birilerine yakın davranınca yolyordam bozuluyor ve “yolsuzluk” sahne alıyor. Bazı ülkeler, kayırmacılığı, rüşveti bir şekilde azaltmışlar, bazılarında ise arşa çıkmış. Özellikle küresel sermaye, gideceği ülkelerde bu kayırmacılıkta, rüşvette insaf, izan ister. IMF de rüşveti, kural dışılık olarak niteler ve “mali saydamlık” ister. Bu “saydamlığı” özendirmek için de ülkelere not veren “sivil örgütlenmeler” desteklenir. Uluslararası Saydamlık Örgütü (Transparency International) bunlardan biri ve 178 ülkeyi her yıl “temizlik dereceleri”ne göre 10’dan 0’a kadar notlandırıyor ve bu sıralamayı “Rüşvet Algısı Endeksi”ne göre yapıyor. Bu örgütün 2010 için sıralamasına göre, en saydam yönetim algısına sahip olanlar İskandinav ülkeleri. Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur, Kanada da ilk 10’da. Buna karşılık Türkmenistan, Özbekistan gibi Türk Cumhuriyetleri, Irak, Somali, Afganistan, 10 üstünden 11.5 not alan en berbat, rüşvetçi ülkeler grubundalar. Peki, Türkiye nerede bu sıralamada? Türkiye’nin yeri yıllardır 10 üstünden 5 alanların altında. Sıralamadaki yeri de 60 bandının altında ve notu 44.5 arasında değişiyor. Övünülecek bir yer değil tabii. Türkiye, diktatörü kovulan Tunus, neoliberal İslam Malezya, Doğu Avrupalı bazı ülkeler ile aynı “yolsuzluk algısı notuna” sahip. YOLSUZLUK ALGISINA GÖRE ÜLKELER VE TÜRK YE ‘TEM Z’ NOTU ‘RÜŞVETÇ ’ NOTU ÜLKELER ÜLKELER 1. Danimarka 9.3 54. Kuveyt 4.5 1. Yeni Zelanda 9.3 55. G.Afrika 4.5 1. Singapur 9.3 56. Malezya 4.4 2. Finlandiya 9.2 56. Namibya 4.4 2. İsveç 9.2 56. TÜRK YE 4.4 3. Kanada 8.9 59. Litvanya 4.3 4. Hollanda 8.8 59. Slovakya 4.3 5. Avustralya 8.7 59. Tunus 4.3 5. İsviçre 8.7 62. Hırvatistan 4.1 6. Norveç 8.6 62. Makedonya 4.1 Kaynak: Corruption Perceptions Index 2010: transparency.org alt banka kredisiyle olmaz  Borsamızın büyüklüğü ekonominin büyüklüğünün 3’te birinden biraz fazla. Dünya ortalaması bire birdir. Sermaye piyasalarımız, kredi dışı olan finans piyasalarımız bizim büyüklüğümüze göre çok küçük kalmış. Çok riskli bir yapı. Bu sürdürülemez bir yapı. Türkiye çok hızlı büyüyor. Bir de bu yapı düzgün olsa bu büyüme hızının üstüne yıllık 23 rahat koyarız.  Halka arz çok önemli. Dünya bu S nun farkında. Salt banka kredisiyle büyüme ve yatırım modeli, ancak kısa vaÖzel sektörün deli umutları yeşertir, uzun vadeli dış kredi borcu sürdürülemez.  Türkiye’nin yakaladığı rüz121.4 milyar dolar gârı, itibarı arttırarak korumak istiyorsak ülkedeki borç serMerkez Bankası, özel sektörün maye yapısını düzeltmeye yurtdışından sağladığı 2011 Ocak mecburuz. Türkiye ekonoayı kredi borcu verilerini açıkladı. Bumisi 1 trilyon dolarlık bir ülna göre özel sektörün yurtdışından ke olduysa biz 1 trilyon sağladığı uzun vadeli dış kredi borcu dolarlık sermaye piyasası2011 yılı Ocak ayı itibarıyla bir önceki nı üretecek kaynağa sahibiz aya göre yüzde 1.8 artışla 118 milyar demektir. O para var bizde. 969.5 milyon dolara yükseldi. Ticari Aynı parayı akıllıca kulkredilerin dahil edilmediği, bankalar lanmak meselesi. hariç özel sektörün kısa vadeli kredi  Firmalara ‘çok borca borcu bu dönemde yüzde 10.5 artadayanmayın’ diyoruz. Türrak 2 milyar 391.8 milyon dolara kiye, krediler yüzünden batan yükseldi. Böylece özel sektörün firmalar mezarlığı aslında. Haluzun ve kısa vadeli dış kredi borka arzın faydası çok, zararı hiç cu 2011 yılı Ocak itibarıyla bir önceki aya oranla yüzde 1.9 yok. Halka arzın maliyeti de maartışla 121 milyar 361.4 liyet değil. Halka açık firma sayısımilyon dolar düzeyine nı artırmamız lazım. ulaştı. TAV, havalimanı inşaatı için Libya’ya dönüyor TUNUS (AA) TAV Grubu Üst Yöneticisi Sani Şener, yaşananlar nedeniyle ara verdikleri Trablus Havalimanı’nın inşaatına devam etmeleri için kendilerine davet geldiğini belirterek, “İki mühendisi Libya’ya gönderdik. Orada son duruma bakıyorlar. Eğer çalışabilecek durum olursa Libya’ya dönmeyi umut ediyoruz” dedi. Şener, soruları yanıtlarken Tunus’taki en büyük yabancı yatırımcı olduğunu bildirdi. TAV İnşaat ile havalimanlarını, TAV Havalimanı ile de bunların işletmesini yaptıklarını anımsatan Şener, Libya’daki Trablus Havalimanı’nın inşasını kendilerinin üstlendiğini belirtti. Yaşananlardan dolayı bu ülkeyi geçici olarak terk ettiklerini ve bu inşaatı durdurduklarını anımsatan Şener, yakın zamanda Libya’ya döneceklerini söyledi. Karışıklıklar bir süre devam etse de Trablus’ta güvenlik konusunda bir sıkıntı olmayacağına inandıklarını vurgulayan Şener, Libya’daki havalimanı inşaatının yarısına yakın bölümünün tamamlandığını da bildirdi. Şener, Tunus’ta da sıkıntıların azaldığını kaydetti. ISH’ye soldan sağa Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Yapı Ürünleri Grubu Pazarlama Direktörü Berna Erbilek, Eczacıbaşı Grubu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı, CEO’su Erdal Karamercan ve Kurumsal letişim Direktörü Okşan Atila Sanön de katıldı. Niche Group PLC: Türkiye’de üç noktada petrol bulduk Ekonomi Servisi Niche Group PLC Türkiye’de yaptığı sondaj çalışmaları kapsamında, umut veren üç hidrokarbon (petrol doğalgaz) alanı bulduğunu açıkladı. Niche Başkanı Nigel Little, “Niche, hidrokarbon ihtiva eden ve umut verici nitelikte üç hidrokarbon alanı bulmuştur. Alanlardan hepsi kısa vadede üretim imkânı ve nakit akışı yaratacak potansiyele sahiptir” dedi. Niche, Konya Bloku’ndaki Gülhanım2 (G2) kuyusunda 3,313 metre derinliğe inildiğini ve bu aramada üç ayrı hidrokarbon yatağı bulunduğunu bildirdi. Açıklamada, rezerv tahminine ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmedi. Söz konusu sahalarda sondaj çalışmalarını Arar Petrol ve Gaz şirketi yürütüyor. Eczacıbaşı Yapı Ürünleri dünyada ilk üçe koşuyor Villeroy&Boch markaları ve 8’i Türkiye’de, 6’sı Almanya, 2’si de Fransa’da olan 16 fabrikasıyla alanında dünyada 6. konumda olan Eczacıbaşı, en geç üç yıl içinde dünyada ilk üç arasında olmayı planlıyor. HASAN ER Ş Hüsamettin Onanç Vitra, Artema, Burgbad, Engers ve FRANKFURT Bünyesinde Vitra, Artema, Burgbad, Engers ve Villeroy&Boch’u barındıran Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nun Başkanı Hüsamettin Onanç, halen dünya pazarında ilk üç grubun, banyo ve sağlık gereci konusunda bir numara olan Roca Group, sadece armatürde birinci olan Grohe ve sadece karo seramikte lider olan Marazi Group olduğunu belirterek “Eczacıbaşı olarak banyo, karo ve diğer tüm ürünlerde baktığınızda bu gruplama içinde farklı bir konuma sahibiz. Yapı ürünleri grubumuz Eczacıbaşı grubunun 2.1 milyar Avro’luk cirosu içinde 800 milyon Avro ve yüzde 18 büyüme hızı ile önemli bir yer tutuyor. 1 milyar Avro’luk ciroya çok yakınız ve kısa süre içinde ilk üç arasına gireceğiz” dedi. Frankfurt’ta düzenlenen ISH Fuarı’na Vitra ve Burgbad markalarıyla katılan ve karo ürünleri de Villeroy&Boch standında sergileyen Eczacıbaşı Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu’nun Başkanı Onanç, özetle şunları söyledi:  ISH’ye ilk kez 1985’te 20 m2’lik bir stantla katılmıştık. 14’üncüsünde 1350 m2’lik bir alandayız.  Eczacıbaşı Yapı Gereçleri 1958’de kuruldu ve VitrA markasıyla seramik sağlık gereçleri ihraç etmeye başladık. 1980’lerde Artema’yla armatür üretimine geçtik. 1990’larda karo seramik, küvet, banyo mobilyası gibi alanlara girdik. 2000’lerde değişik markaları bünyemize katmaya başladık.  İlk olarak Almanya’nın en eski kuruluşlarından Engers’i, daha sonra da Villeroy&Boch’un karo bölümünü, 2008’de de banyo mobilyalarında Avrupa’nın en önde şirketi Burgbad’ı bünyeye kattık.  Türkiye’de pazar payı açısından açık ara öndeyiz. Sadece karo seramikte ikinciyiz. 30 showroom, 120 bayi ve 1.100’e yakın satış noktasıyla toplam satışın yüzde 35’i Türkiye’de yapılıyor. Almanya’da toplam ürün satışımızla Türkiye’den daha büyük bir pazara sahibiz. 8’i Türkiye’de, 6’sı Almanya, 2’si de Fransa’da olmak üzere toplam 16 fabrikamız faaliyette.  Yılda 5 milyon seramik sağlık gereci, 2.5 milyon armatür, 350 bin küvet ve duş teknesi, 340 bin modül banyo mobilyası, 100 bin ton yapı kimyasalı ve 35 milyon m2 seramik kaplama malzeme üretimi ve 4 bin 900 çalışanla Avrupa’da çok ciddi bir oyuncuyuz.  Rusya’da biri nisanda açılacak karo seramik, diğeri seramik sağlık gereçleri olmak üzere 2 fabrikamız faaliyete geçecek. Şu anda 4 olan showroom sayısını da beş yılda 50’ye çıkaracağız. Hindistan’a girmeyi planlıyoruz. Küresel firmalar, yatırım yeri seçerken bu tür notları da dikkate alıyorlar ve aşırı rüşvetçi ülkelere yatırım yapmaktan uzak durabiliyorlar. Biraz da bunun içindir ki, UNCTAD’a göre, bugün dünyada 18 trilyon dolara ulaşan doğrudan yabancı sermayenin ancak yüzde 28’i, ekonomisi kadar demokrasisi de “gelişmekte ya da azgelişmiş” ülkelerde. Buna karşılık, küresel sermayenin yüzde 72’si, kapitalizmi daha kuralıyla uygulayan, hukuk tanıyan, burjuva demokrasisi biraz daha iyi işleyen ülkelerde. Rüşveti, yolsuzluğu en aza indirmenin yolu, demokrasiyi, birkaç yılda sandığa gidip oy kullanmaktan ibaret görmeyip seçmenin, seçilenleri ve bürokrasiyi denetleyebildiği, yeri gelince azledebildiği, böylece, katılım imkânı bulduğu bir rejim haline getirmekten geçiyor. Bugün AKP eliyle uygulanan siyasi rejim, hızla bir sivil diktaya gidiş. “İleri demokrasi” yaftası adı altında, yasama ve yürütmeye ek olarak yargı da kontrole alınıyor. Bu durumda, icraatı denetlemenin, yolsuzlukları sorgulamanın imkânı kalmıyor. İktidar, yolsuzluğu açığa çıkaracak medyanın da çanına ot tıkayarak sesleri kısma çabasında. Ancak içeride sesleri kısmak, dışarıdan olup bitenin görülmesini önlemeye yetmiyor. Artık mızrak çuvala sığmaz halde, aklıselim sahibi her yabancı gözlemci gerçekleri görüyor ve ifade ediyor. AKP’de de panik başladı ama çırpınmanın ecele faydası yok… AnkaraMoskova ilişkilerinde ‘yalancı bahar’ ziyaretinde atılan tek somut adım, vizelerin kaldırılması. Buna karşılık, doğalgazda al ya da öde formülünün 2014’e kadar dondurulması önerisi, Güney Akım’daki derin deniz araştırması ve inşaat izni ile Samsun Ceyhan’ın fiyat anlaşmazlığı çözüme kavuşturulamadı. Başbakan Erdoğan’ın BAHADIR SEL M D LEK ANKARA Türkiye ile Rusya arasında başta enerji projeleri olmak üzere sorunlar yumağına dönüşen konu başlıkları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskova ziyaretinde de açılamadı. Tek somut adım, vizelerin kaldırılması konusunda atılırken, Moskova yönetimi Türkiye’nin doğalgazda al ya da öde formülünü 2014’e kadar dondurulması önerisine yeşil ışık yakmadı ancak pazarlık kapısını da aralık bıraktı. Güney Akım’daki derin deniz araştırması ve inşaat izni ile Samsun Ceyhan’ın fiyat anlaş mazlığı da çözüme kavuşturulamadı. Görüşmelerin en önemli gündem maddelerinden birisi, Rusya’dan doğalgaz alımındaki “al ya da öde” formülünün 2014 yılına kadar dondurulması önerisi oldu. Erdoğan, geçen hafta içinde Kazan’daki KEK toplantısında Rusya’nın “evet” demediği öneri konusunda Rus mevkidaşını yine ikna edemedi. Rus tarafı, “Bizim size sağlayacağımız bu avantaj, doğalgaz sattığımız diğer ülkeler için de örnek oluşturabilir” gerekçesini koydu. Ancak, Moskova yönetimi pazarlık konusunda kapıyı aralık bıraktı. Rusya böylece enerji konusunda SamsunCey han, Güney Akım ve Akkuyu Nükleer Santralı konularında yürümekte olan pazarlıkları, doğalgazda al ya öde formülünün dondurulması önerisine bağlamış oldu. Görüşmelerde Nabucco ve Rusya’nın buna alternatif olarak projelendirdiği Güney Akım konusunda da adeta diplomatik bir satranç oynandı. Rusya, derin deniz araştırma izninin bir an önce verilmesi için bastırırken, Türkiye araştırmaların sonucu ortaya çıkmadan inşaat izni verilmeyeceği görüşünü ortaya koydu. Moskova, Türkiye’nin bu yaklaşımını Nabucco’yu öne çıkarma çabası gibi görüp geri adım atmadı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle