18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MART 2011 CUMARTES CUMHUR YET SAYFA JAPONYA’DA DEPREM Türkiye en son Elazığ’da 8 Mart 2010’da 5.9 şiddetinde deprem yaşamış ve kerpiç evlerin altında 40’ı aşkın yurttaş yaşamını yitirmişti. Deprem yine kısaca Türkiye gündeminde yer almış, atılması gereken adımlar konuşulmuş, ancak bir arpa boyu bile yol alınamamıştı. Tıpkı 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde olduğu gibi... O depremde önce viyadükler yerle bir olmuştu. Ancak dün Japonya’da meydana gelen 8.9 şiddetindeki depremde viyadükler fotoğrafta görüldüğü gibi insanların yaya yolu olabilecek kadar sağlamdı... 9 1999 Gölcük depremi 2011 Japonya depremi Ben Deli miyim? Felaketi yüzümüze vurdu İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Genel Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu, Marmara depremi üzerinden geçen 11 yılda insanların depremi ve etkilerini unuttuğunu vurguladı. Gaziemir Belediyesi’nin düzenlediği seminerde konuşan Rodoplu, Mar mara Depremi’nde 20 binden fazla insanımızın yaşamını yitirdiğini anımsattı. Rodoplu şunları söyledi: “Deprem anında ne yapacağınızı, nereye kaçacağınızı önceden düşünün. Eviniz ve zemini sağlamsa, deprem sırasında evinizde kalabilirsiniz. Ancak başınızı, yüzünüzü korumalısınız. Evde bulunan eşyaların devrilerek size zarar vermeyeceğinden emin olmalısınız. Eşyaları mutlaka sabitleyin. Pencereden atlamayı düşünmeyin. Evi terk edemiyorsanız, çamaşır makinesi, çelik kasa, mutfak tezgâhı gibi dayanıklı eşyaların önüne sığının. ” (Bugün, 16 yıl önce yazdığım bir yazıyı kısaltarak yeniden yayımlamak istiyorum. Balbay’ın hücresindeki kitapların fazla bulunduğunu duyunca artık ne diyeceğimi bilemedim. Herhalde, yetkililer, “Mustafa aslında iyi çocuktur ama onu bu kitaplar bozdu” diye düşünmüşlerdir!) Bundan tam 87 yıl önce Hüseyin Rahmi Gürpınar, “Ben Deli miyim?” adlı romanını yayımlamıştı. Roman “ahlaka aykırı” bulunarak hakkında dava açıldı. Biz yazarlarımızı çok severiz. Gerçi ülkemizde çok fazla yazar yetişmez. Ama yetişenlerle yakından ilgileniriz. Tabii kitaplar pahalı olduğu için bunların yazdığı kitapları pek okumayız ama bizim yerimize savcılarla teröristler okur. Eğer yanlış bir şey (bir imla hatası filan) varsa ya dava açar ya da havaya uçururlar. Çok sevdiğimiz için öldürülen yazarlarımıza her yıl karanfilli, güllü törenler düzenleriz. Buna karşılık bu yazarlar memleketin ekmeğini yer, gidip dışarıda bizi küçük düşürürler. Hapislerde bile rahat durmaz, “cezaevi notları”, “bilmem kaçıncı koğuş”, “görüşmecim yeşil soğan yollamış” gibi eserler yaratırlar. Bu öyle bir hale gelmiştir ki, bir yabancı kazara edebiyatımızı merak edip okumaya kalksa bütün yazarlar hapishanede yazıyor sanır. Başka ülkelerde yazarların müze haline getirilmiş evine ziyarete gidilir, bizde yattığı cezaevine... Akşam televizyonun karşısında tembel tembel oturuyorum. Birden televizyonda Yaşar Kemal görünüyor. Haberlerde bir yazar görüldü mü mutlaka başına bir şey gelmiştir diye düşünerek sesi açıyorum. Yaşar Kemal yine mahkemeye gitmiş, “Ben büyük yazar filan değilim, öyle olsaydım buralara getirilmezdim” diyor. Yazarlıkla geçinilmez, yazarsınız diye kimse size saygı göstermez, bakkal, kasap her görüşünde sorar, “Abi pardon sizin asıl meslek neydi”? Arkadaşlarınız, akrabalarınız sorar, “Yahu ne zaman bu mektup yazmayı filan bırakıp bir baltaya sap olacaksın”? Bazı şeyleri yazarsın, yakadan tutar içeri atarlar, mahkemelerde süründürürler. Bazı şeyleri yazarsın bombalı paket gönderirler. “Sen de Boğaz’a nazır evinde oturup bilir bilmez ne yazıyorsun, otur başka şey yaz” diye bir de kızarlar. Başka şey yazarsın, aşk hikâyesi anlatırsın, bu sefer, “Bırak yahu, fildişi kulesinde oturmuş, sanki başka sorun yok, bireysel bunalımlarım anlatıyor” derler. Politikacısı, şarkıcısı, işadamı olur olmaz yerde belden aşağı espri yapar gülerler, sen yazarsın, muzır neşriyat olur. Üç, beş tane kitap okuyan varsa onlar da her şeyinize karışırlar, niye öyle yazdın, niye böyle yazdın, niye bu ismi koydun, niye saçını sağa taradın diye başkalarına sormayı hiç düşünmeyecekleri acayip soruları sormaya kendinde hak bulurlar. Her şey bir yana, yazdığınızı başka yazarlara da beğendiremezsiniz. En iyisi artık uğraşmayalım, ısrar etmeyelim, tüm dünyaya ilan edelim, biz yazar mazar istemiyoruz diyelim. Evet Hüseyin Rahmi Bey, bunca yıl sonra size sesleniyorum. Bir de soruyorsunuz, “Ben deli miyim?” diyorsunuz. Evet siz delisiniz. Bu ülkede ancak bir deli yazar olmaya kalkışır. Japonya’daki depremin 600 atom bombasına eş olduğunu belirten uzmanlar: Türkiye için felaket olurdu Deprem için kritik 10 gün Eyidoğan: Böyle bir depremin Türkiye’de olmasını düşünmek bile istemiyorum. Tüysüz: Bu büyüklükteki bir deprem Japonya’nın altında olsaydı taş üstünde taş kalmazdı. Çağatay: Türkiye’deki fayları tetiklemesi mümkün değil. Gündoğdu: Marmara Denizi’nde bu kadar büyük deprem üretecek fay ve enerji yok. Ercan: Japonya’daki deprem Marmara Depremi’nden 5060 kat daha büyük. stanbul’un yüzde 60’ı yıkılırdı. Pınar: Deprem Japonlar için sürpriz oldu. Haber Servisi Japonya’da meydana gelen deprem, Türkiye’deki ve özellikle de Marmara Bölgesi’ndeki olası deprem ihtimalini de akıllara getirdi. Uzmanlar, Türkiye’de Ege Denizi ve Akdeniz hariç bu büyüklükte bir deprem olasılığı bulunmadığını belirterek benzer bir depremin ülkemiz için felaket olacağı görüşünde. Prof. Dr. Haluk Eyidoğan (İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi): Bu depremin büyüklüğü nedeniyle önümüzdeki günlerde ve saatlerde büyük artçılar yaratacağı beklenmelidir. 7.5 büyüklüğüne kadar artçı sarsıntılar yaratabilir. Bu da yeni tsunami tehlikelerini doğurabilir. Deprem 100 kilometre ötede olması nedeniyle sarsıntı yoluyla yıkım etkileri daha az olacaktır. Yakın çevresindeki fayları tetikleyebilir ama çok uzak fayları tetiklemez. Böyle bir depremin Türkiye’de olmasını düşünmek bile istemiyorum.Türkiye’nin çok yakın çevresinde bile olması ciddi etkiler yaratır. Bizim Marmara için yaptığımız senaryoda maksimum 7.5, 7.7 gibi depremlerden bahsediliyor bu bile çok büyük. Prof. Dr. Okan Tüysüz (İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi): Denizde gerçekleşmiş olması ve en yakın yerleşim birimine 130 kilometre uzakta meydana gelmesi iyi bir şey. Ülkenin altında ya da çevresinde gerçekleşmiş olsaydı böyle bir depremde taş taş üzerinde kalmazdı. Prof.Dr. Namık Çağatay (İTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi): Levha hareketleri olarak Türkiye’deki fayları tetiklemesi mümkün değil. İstanbul’daki deprem Kuzey Anadolu fay hattında oluşuyor. Bu fay yanal atımlı bir fay olduğu için tsunami oluşturması düşük ihtimal. Marmara Denizi’nde deprem yamaç kaymaları olursa tsunami oluşabilir. Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu (İÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi) : Bu depremin sonucunda 1000 kilometreye yakın bir kırılmadan söz edilebilir. Deprem sonrası ortaya çıkan tsunami hareketleri birkaç Marmara Denizi’nden büyük. Hızı saatte 600700 kilometreyi buluyor. Bu bir uçağın hızı demek. 8.9 büyüklüğünde bu depremin artçıları da büyük olur ancak yaşanacak yeni sarsıntıların büyüklüğü 8’e erişirse bu yeni bir kırılma ifade eder. Marmara Denizi’nde bu kadar büyük deprem üretecek fay ve enerji bulunmuyor. Prof. Dr. Ahmet Ercan (İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi): Japonya’daki deprem Marmara Depremi’nden 5060 kat daha büyük. 500600 atom bombası patlatılmasına eşdeğer. Artçı depremler 7, 7.5 ve 8’e kadar varabilir. Artçı depremler de tsunami dalgaları yaratacaktır. Depremin uzak etkisi bakmından ülkelerin diri kırıkları boyunca gerginliği taşma noktası boyunca kırıklar varsa Türkiye’de bunun payı yüzde 3 olur. Türkiye’de eğer uzak etki nedeniyle deprem beklenirse yüzde 52’si Kuzey Anadolu, yüzde 33’ü Batı Anadolu, yüzde 12’si Doğu Anadolu kırığında beklenebilir. Büyüklükleri ise 4, 6, 6.5’a kadar olabilir. 10 gün içinde dünyada deprem beklenebilir. Bu deprem İstanbul’da olsaydı, kentin yüzde 60’ı yıkılırdı. Prof. Dr. Ali Pınar (İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi): Her 110 yılda bir büyük deprem oluşmaktadır. Bu depremle birlikte kırık biraz daha güneye ilerlerse Tokyo bölgesinde beklenen deprem bölgesinin de tehlike altına girmiş olacağı söylenebilir. Bu deprem Japonlar için sürpriz oldu. KAND LL : Marmara’da böyle olmaz İstanbul Haber Servisi Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM) Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Japonya’da meydana gelen 8.9 şiddetindeki depremin Marmara’da meydana gelme olasılığının sıfır olduğunu vurguladı. Japonya’da meydana gelen depremi değerlendirmek üzere KRDAE’de basın toplantısı düzenlendi. Japonya’daki depremi “ilgi çekici” bulduklarını belirten Kalafat, “Pasifikte olan depremler, bizdekine göre çok daha büyük. Japonya’daki deprem, 17 Ağustos depremi ile kıyaslanırsa, 3540 katı büyüklüğünde. 8 şiddetine varan depremler ülkemizde de olabiliyor. Fakat Marmara’da bu kadar büyük bir deprem olma olasılığı yok” diye konuştu. Büyük tsunamilerin deniz tabanındaki büyük kırılmalar sonucu oluştuğunu anlatan Kalafat, “Büyük tsunami için çok büyük su kütlesi, derinlik, ayrıca mesafe gerekiyor. Marmara’nın boyu 150 kilometre, eni 80 kilometre. Halbuki tsunami, kartopu gibi büyüyerek saatlerce gidebiliyor. Bu tsunaminin hızı en önemli parametrelerden bir tanesi. O nedenle bire bir mukayese etmek mümkün değil” dedi. ‘Karada bekleniyordu denizde oldu’ Enstitünün Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nurcan Meral Özel karada beklenen depremin şans eseri denizde oluştuğunu kaydetti. Japonya’daki deprem türleri ve oluş mekanizmalarının Türkiye’den farklı olduğunu belirten Özel, Türkiye’nin 8 bin 443 kilometrelik kıyı şeridinde, son 3 bin yılda 90 tsunami meydana geldiğini anlatarak bu nedenle Pasifik’te meydana gelen tsunami alarmı ile Türkiye’deki tsunami alarmının farklı olacağını söyledi. TÜRK KIZILAY’NDAN ÖNCÜ EKİP Davutoğlu: Yardıma hazırız ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, kendilerine ulaşan bilgilere göre Japonya’daki depremde Tokyo Büyükelçiliği’nde hasar meydana gelmediğini, ülkedeki Türk vatandaşları arasında da can kaybı ya da yaralanma olmadığını bildirdi. Bakanlık içinde de konuyla ilgili özel bir birim oluşturulması talimatı verdiğini belirten Davutoğlu, “Biz de bütün imkânlarımızla yardıma hazırız” dedi. Türkiye’nin Tokyo Büyükelçiliği’nde herhangi bir hasar meydana gelmediğini kaydeden Davutoğlu, “Büyükelçilik yetkilileri, Japonya’daki vatandaşlarımızla temas halinde” diye konuştu. Türk Kızılayı’ndan yapılan açıklamada, depremden etkilenen Japonya, Tayvan, Endonezya, Filipinler, Rusya ve Hawai’ye “yardıma hazır olduğu” mesajını ilettiği belirtilerek şunlar kaydedildi. “Türk KızılayıAKUT’tan bir, Türk Kızılayı’ndan iki afet müdahale uzmanından oluşan üç kişilik öncü ekip, Japonya’ya gidecek.” Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetim Teşkilatı Başkanı sıfatıyla Kadir Topbaş, “olağanüstü toplantı yapılarak Japonya’ya nasıl destek yapılabileceğine karar vereceğiz”dedi. Japonya milli takımıyla ortak kamp yapmak üzere başkent Tokyo’da bulunan Judo milli takımı kafilesi şiddetli depremi en yakından hissetti. Judo Federasyonu Başkanı Fatih Uysal, 9 bayan, 8 erkek, 4 antrenör ve 1 masörden oluşan 22 kişilik milli takım kafilesinin 4 Mart’ta Japonya’ya gittiğini söyledi. Türkiye tsunamiye yabancı değil En kötü senaryoya göre 56 metrelik dalgalar kıyıları etkileyecek Elazığ’da 5.9 büyüklüğündeki depremde kerpiç evler yerle bir olmuştu. Ülkemiz deprem kuşağında Deprem Bölgeleri Haritası’na göre Türkiye’nin yüzde 92’si deprem bölgeleri içerisinde yer alıyor. Nüfusun yüzde 95’i deprem tehlikesi altında yaşarken büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98’i ve barajların yüzde 93’ü deprem bölgesinde bulunuyor. Yeryüzünün aktif deprem kuşaklarından biri olan “AlpHimalaya” kıvrım sisteminin Akdeniz deprem kuşağında yer alan Türkiye’nin yüzde 42’si birinci derece deprem alanında kalıyor. Bu alanların dağılışı ile kırık hatlarının dağılışı birbirine paralellik gösteriyor. İstanbul Haber Servisi Japonya’daki deprem sonrasında oluşan tsunami riski Marmara Denizi için de bulunuyor. 7.4 büyüklüğündeki olası depremin tetikleyeceği denizaltındaki heyelanların hareketine bağlı olarak meydana gelecek tsunaminin İstanbul kıyılarında 56 metre yüksekliğinde dalgalar yaratması bekleniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün Japon OYO şirketine yaptırdığı “Tsunamiler için Benzetim ve Hasar Görebilirlik Analizi”ne göre, İstanbul merkezli 7.4 büyüklüğündeki depremin tetikleyeceği tsunaminin kent içinde sığ deniz bölgeleri, küçük tekne barınakları, ırmak ve dere ağızları, denizden 100150 metre uzaktaki karadaki kıyı alanlarını etkileyecek. 30’un üzerinde tsunami tespit edildi ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezi’nde, Güney Kaliforniya Üniversitesi ile birlikte yapılan bir araştırma da İzmit ve Gemlik körfezleri, Kapıdağ Yarımadası, İstanbul ve Gelibolu kıyılarında yoğunlaşmak üzere sadece Marmara Denizi’nde tarih boyunca 30’un üzerinde tsunami izine rastlandı. Japonya Tohuku Üniversitesi Afet Kontrol Araştırma Merkezi’nde bilgisayarda Marmara Denizi’nde olası deprem sırasında, düşey atılımlı Adalar fayında 6.8 büyüklü ğünde deprem ve bununla beraber Çınarcık çukurunda 2.5 metre civarında çökme oluşması durumuna göre modelleme yapıldı. Senaryoda, “Tsunami 10 kilometre kıyı bandında önemli bir etki yapacak. Dalganın kıyıya erişme zamanı 5 dakika olacak ve kıyılardaki tırmanma yüksekliği bazı yerlerde 4 metreyi geçecek. Tsunamiden, Kapıdağ Yarımadası’nın kuzeydoğu köşesi, Armutlu Yarımadası’nın kuzeyi, İstanbul’un Marmara’ya bakan doğu kıyıları etkilenebilir. Dalgaların tırmanma yüksekliğinin 3 metreye ulaştığı yerlerde can kaybı, 2 metreye ulaştığı yerlerde mal kaybı kaçınılmaz” tahminleri yapıldı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle