Katalog

SAYFA CUMHUR YET 8 İstanbul S Edirne S Kocaeli S Çanakkale S İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak PB Sinop PB Samsun B Trabzon Y Giresun B PB Ankara 9 15 9 12 15 14 11 7 6 9 7 7 6 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB B B B B B B B B B K 6 7 3 16 17 17 10 13 8 9 4 2 0 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamB Brüksel B Paris Y Bonn PB Münih PB Berlin PB Budapeşte B Madrid Y Viyana B 2 0 4 11 13 12 13 14 15 13 15 14 12 Belgrad B 16 Sofya PB 11 Roma Y 14 Atina B 14 Zürih B 14 Moskova Y 1 Aşkabat Y 14 Taşkent Y 14 Baku Y 8 Bişkek Y 9 Tiflis Y 11 Kahire Y 19 Şam Y 14 Ülkemizin kuzey ve doğusu parçalı ve çok bulutlu, Trabzon, Rize, Erzurum, Iğdır, Ağrı ve Van çevreleri yağışlı diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Yağışlar; genellikle kar Trabzon ve Hopa çevrelerinde yağmur ve karla karışık yağmur şeklinde olacak. Marmara ile iç kesimlerde gece ve sabah saatlerinde yer yer sis, İç ve Doğu bölgelerimizde buzlanma ve don olayı görülecek. 12 MART 2011 CUMARTES TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 12 Mart GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Nedeni de anlaşılır, kabul edilebilir bir gerekçeye dayanıyor. Bu üç bakanlıktan örneğin İçişleri seçimlerde bürokrasinin partizanlık yapmasını engellemek, seçimlerin dinginlik içinde geçmesini sağlamakla görevli. AKP iktidarı gelinceye kadar bu üç bakanlığa tarafsızlığı ile tanınan, isimleri bürokraside ön plana çıkanlar atanıyordu. Silah icat oldu mertlik bozuldu özdeyişini AKP, siyasete uyguladı. Seçimlerde tarafsız kişileri üç bakanlığa atamak yerine… …AKP’ye yakınlığı bilinen, elbette iç bünyede iktidara veya RTE’ye bambaşka biçimlerde bağlı olanları atamaya başladı. RTE’yi, ne anayasa ne de tarafsız kimlik ilgilendirmediği… anayasayı da, kimi yasaları da kendi kafasına göre yorumladığı için üç bakanın yerine… ...Üç bakanlığa AKP’ye gönülden de öteye kafayla bağlı üç müsteşarı atadı! Böylece Başbakan, anayasanın tarafsızlık emrini yerine getirmiş oldu. Bu üç müsteşar o kadar tarafsız kişiliklerdir ki; örneğin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın yerine Ulaştırma Bakanlığı koltuğuna oturan müsteşar Mehmet Habib Soluk; devir teslim töreninde sevincinden değil herhalde, bakanından ayrıldığı için gözyaşlarına boğuldu. Hadi bunu insani bir olay diye yorumlayalım. Fakat tarafsız bakan Mehmet H. Soluk, sanki partinin üyesiymiş gibi, kameraların önünde, “emaneti aldığı gibi zatı âliye (eski bakana) takdim edeceğini” söyledi. Türkiye, bindiği alametin nereye koştuğunu biliyor bilmesine de velakin ne medya ne de muhalefet; anayasanın emrettiği tarafsızlığı taraf olanlarla örtmeye ve üç bakanlığa taraflı izlenim veren kişileri atayan hükümete karşı çıkmayı bırakın bir yana, eleştirisel bir tavır bile sergileyemiyor. Büyük yalanlar, düzmece belgeler, sorguları henüz tamamlanmış “şüphelilerin” savcılıktaki ifadelerinin yandaş medyaya sızdırılması artık olağan karşılanıyor. Komplo hareketleri karşısında hukuk devleti de sessiz kalmayı yeğliyor. İktidara adaylığını koyan parti artık kadınların kocalarına harçlık vereceği bir dönem müjdeliyor. Partinin seçimlerde yegâne büyük kozu bu açılım medyada yankılanmıyor. Toplumu çarpık görüntüye zorlayan oy oy veya of of dedirtecek gelişmeler gözden kaçırılıyor. Başörtülü, türbanlı demek ayırımcılık! Kapalı olmayan yüzü perdesiz eve benzetmek helal! Yoksulluk sarmış ülkeyi. Ama Akşam’ın anketine bakınız; aaa, ülkem insanlarının yüzde 50’si Türkiye’nin iyiye gittiğine… yüzde 48’i de kötüye gittiğine inanıyor. Aynı gazetenin bir gün önceki anketinde ise bugün seçim olsa AKP, yüzde 44’lerde. Kararsızların oyları dağıtılınca yüzde çıkıyor 48’lere! Ya ana muhalefet? Yüzde 24’lerde, kararsız oylarıyla 28’de. MHP ise yüzde 15. RTE bu anketlere bakıyor, bakıyor ve anketlerin verdiği gazla içerideki Kasımpaşalılığını dışarıya taşıyor. Avrupa Parlamentosu’nun basın özgürlüğüne AKP’nin darbe vurduğunu saptayan raporunu dengesiz buluyor. Bununla yetinmiyor; raporu yazanları da, ittifakla kabul eden parlamento üyelerini de dengesiz ilan ediyor ve... Maske aşağıya: Yüzünde dudaklarında alaycı bir kıvrılma ile, onlar (AP) rapor hazırlasınlar bana vız gelir denmeye gelen bir ifadeyle “Biz de bildiğimizi okumakla görevliyiz” diyor. Diyebiliyor ve böylece Türkiye’de Amerika’dan da fazla basın özgürlüğü olduğunu ilan eden eski İçişleri Bakanı ile aynı düşüncede olduğunu kanıtlıyor. RTE kurallarını içeren baskıcı, yok edici davranışlarından vazgeçmeyeceğini… eleştirisel yazanları, konuşanları kolundan tuttuğu gibi argo deyimiyle dama, yani mapushaneye yani Silivri’ye tıktığını, tıkacağını kabul ve ilan eylemiş bulunuyor. İleri demokrasiyi savunageldiği bu ülkede! Komplo iddialarının, tertiplerinin cirit attığı, anayasanın, yasaların bir kez delinmesine lakayt kalındığı, kimin eli kimin cebinde, kimin aklı hangi partide olduğunun kestirilemediği, yoksulluğun doruğa ulaştığı bir dönemde hâlâ AKP’nin yüzde 44 oy alabildiği… …bu koşulların olağan sayıldığı bir ülkede yaşayan bizlerin aklını koru Yarabbi! Amin! YILDÖNÜMLERİ düşünmek içindir. İster bayramlar biçiminde gelsin, ister ölümlü bir depremin tarihi olarak gözüksün bir takvim yaprağında. 12 Mart, klasik bir darbe biçiminde olmamış da olsa, şimdi “postmodern” dediğimiz türden darbelerin anası olarak önemlidir. Evet, gizliden gizliye oluşturulmuş bir askeri cuntanın bütün devlet kurumlarını altüst ederek iktidara elkoyması tarzında ortaya çıkmamış, seçimli meclisiyle ve yürürlükteki yasalarıyla sistemin dış görüntüsünü fazla bozmadan hükümetin eliyle askerin istediklerini yaptırmıştır. Hem de, sonradan klasikleşen “emir ve komuta zinciri içinde ve emirle” gerçekleştirerek. Dolayısıyla, eskiyle yeninin, sistemle sistemdışının yan yana getirilmesiyle yapıldığı için öyle ortaya çıkan mimarlık ürünleri gibi o da postmoderndir. İlk bakışta “post” ön ekinin etkisiyle modernin sonrasıymış gibi gelse de Darbeler ve Çocuklar kulağa, aslında bir türlü gerileyiş sayılmalıdır. öyle olduğu içindir ki, kendimizi temize çıkarsın diye ister istemez bir dış parmak, bir dış etki ararız her klasik ya da modern darbede. Kimimize göre 27 Mayıs Menderes ekonomide Batı’dan kopup Sovyetler’e yanaşmasın diye, 12 Mart dış destekli anarşi devleti yıkmasın diye, 12 Eylül terörü bahane edip Yunanistan’ı yeniden NATO’ya sokmak B isteyen müttefiklerimizin dediklerini yapacak bir yönetim kurulsun diye, 28 Şubat da ABD’nin “ılımlı İslam” planlarına elverişli bir ülke yaratılmasın diye yapılmıştır. Ama böyle düşünenlerimiz bile bilirler ki, içteki durum darbeciliği teşvik edecek ölçüde bozulmamış olsa, dışta yapılan hiçbir planın başarı şansı olmayacaktır. Dolayısıyla, yıldönümü geldiğinde darbeyi düşünmenin içteki kusurları ve yanlışları gündeme getirip kendimize çekidüzen vermek gibi faydalı bir yönü de vardır. O halde, sadece zaferleri kutlayıp bayram ederek yenilgilerden ders almadan iyi asker yetiştirilemeyeceği gibi demokrasiyi öğretip darbelere sebep olanlardan söz etmeden ne iyi öğrenci yetiştirilir ne de iyi vatandaş. Elbet, askerleri hep darbe hastası umacılarmış gibi göstererek geleceğin sağlıklı, sağlam, güçlü ve güvenli bağımsız Türkiyesi de kurulamaz. Aday Adayları çin Rehber… Milletvekili adayı olmak için ilk önemli aşama; parti seçimidir… Ve en iyi parti, her zaman iktidar partisidir… Yoksa genel başkanı bile hiçbir zaman milletvekili seçilememiş partiden aday olmak faydalı değildir... İkinci aşama: Hazırlanan adaylık başvurusu dosyasına konulacak vesikalığın, badem bıyıklı, yuvarlak gözlü olması dikkat edilecek bir noktadır… Bunun yanında sevimli çocukluk fotoğrafı, mümkünse aileden bir sakallı büyüğün resmi eklenmeli, başvuru dilekçesi ise kenarları minare motifli olanlardan seçilmelidir. Üçüncü aşama: Her yerde “maneviyattan” söz açmalı, bilhassa genel merkeze yakın kimselerin olduğu ortamlarda dua okuyormuş gibi dudaklar kıpırdatılırken, akıldan geçen “Ya bu inekler beni aday seçmezlerse?” gibi sözlerin ağızdan kaçmamasına dikkat edilmelidir. Dördüncü aşama: En etkili aşamalardan birisidir… Parti başkanını görünce vücudun küçük “r” harfi şeklini alması iyi bir netice doğurursa da, küçük “n” harfi biçimini alması daha da iyidir… Aynı anda ayaklar bitişik ve sabit hale getirilirken, kalça kendi ekseninde, önden arkaya, soldan sağa çevrilir… Eğilerek bunu yaparken kafanın parti başkanından yana olması, yanlış anlaşılmalara mahal vermemek için önemlidir… Parti başkanı konuştuğunda ise “Doğru…”, “Tabii…”, “Hakikaten öyle…”, “Ne kadar da doğru söylediniz…”, “Ben niye bunu düşünemedim…”, “İşte, akıl böyle olur…” anlamında baş sallamak da çok faydalıdır… Beşinci aşama: İlk fırsatta genel başkanın elini öpmek kesin sonuç verir… Bunun için uygun ortam kollanır… Birçok aday adayının öpülecek ele hücumu göz önüne alınırsa, ilk zıplayışta elin elden kaçmamasına dikkat edilir ve “Beyefendi ellerinizden öperim…” diyerek ileri sıçranır… Bu noktada, mesafe, hedef tespiti, zamanlama, zıplama hızı gibi ayarları iyi yapmak, hedef şaşırıp korumaların kıçını öpmemek bakımından önemlidir… Son aşama: Milletvekili adayı oldunuz, oldunuz… Yok olmadınız, zaten kendinizi buldunuz sayılır… Suçlamaları kabul etmedi Kaşif Kozinoğlu, Odatv ve Soner Yalçın’da bulunduğu iddia edilen M T’e ait gizli belgelerden haberinin olmadığını söyledi İstnbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında “örgüt üyesi olduğu ve devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri sızdırdığı” gerekçesiyle tutuklanan MİT Orta Asya sorumlusu Kaşif Kozinoğlu suçlamaları reddetti. Kaşif Kozinoğlu, tutuklu gazeteci Odatv’nin sahibi Soner Yalçın’ı tanımadığını ve kimseye gizli belge sızdırmadığını söyledi. Kozinoğlu’na, Odatv’deki bilgisayarın harddiskinin içinde “Koz.doc” isimli word dosyasındaki “Rusya ve Özbekistan’daki cemaat operasyonları hakkında Kozinoğlu’ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım. Kozinoğlu’ndan gelen diğer belgeleri de değerlendirelim” yazılı not da soruldu. Bu iddiaların doğru olmadığını kaydeden Kozinoğlu, “Odatv ve Soner Yalçın’da bulunduğu iddia edilen MİT’e ait gizli belgelerden haberim yok. Belgeleri benim sızdırdığım yönündeki iddialar asılsızdır. Hiçbir belge sızdırmadım. Ben devlet görevlisiyim. Böyle bir şey yapmam söz konusu olmaz” dedi. Kozinoğlu’na savcılık sorgusunda, Soner Yalçın’a, AKP milletvekilleri hakkında istihbarat notları verdiği iddiaları ise sorulmadı. Organize suç örgütü lideri olduğu öne sü Kozinoğlu, tutuklu gazeteci Odatv’nin sahibi Soner Yalçın’ı tanımadığını belirtti. rülen Alaattin Çakıcı’nın yurtdışına kaçış davası ile adı ilk kez gündeme gelen Kozinoğlu, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün Çakıcı’ya ilişkin sorularını da yanıtladı. Çakıcı’nın kurduğu örgüte yardım ettiği gerekçesiyle 5 ay hapis cezasına çarptırılan Kozinoğlu, Çakıcı’nın Yargıtay’daki dosyasının lehe sonuçlanması için dönemin Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile görüştüğü yönündeki iddiaların asılsız olduğunu, Alaattin Çakıcı’yı tanımadığını belirtti. Kaşif Kozinoğlu, ayrıca hiçbir gazeteciyi tanımadığı ve bağlantısı olmadığını da söyledi. Yüzbaşı Öztürk koğuş değişikliğine tepki gösterdi: ‘Hayatıma son verebilirim’ Sistematik ihmaller zinciri HAT CE TUNCER Birinci Ergenekon davasında tutuklu sanık emekli Yüzbaşı Zekeriya Öztürk, koğuşunun değiştirilmek istenmesine tepkisini “ölüm orucu” ile gösterebileceğini belirterek “Onur ve şerefim için artık her türlü fiziksel karşı koymayı birey hakkım olan hayatıma son vermeyi hiç tereddütsüz uygulayabilirim” dedi. Sanık avukatlarından Vural Ergül ise mahkeme heyetinden İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Sağ Büro Amirliği’nin, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay’a si lahlı baskın soruşturmasında ihmali olduğunu savunarak görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti. Tutuklu sanık Zekeriya Öztürk mahkemeye sunduğu dilekçede, dün sabah duruşmaya getirilirken Silivri 1 No’lu Cezaevi görevlilerinin başka bir koğuşa verileceğini söylediğini ifade ederek “28 Şubat 2011’de nakledildiğim 1 No’lu Cezaevi F1 koğuşunun 1 Mart 2011 tarihinden başlayarak 5 Mart 2011 tarihi dahil her türlü inşaat atığı, boya, çimento alçı gibi kemikleşmiş malzemeleri fiilen kazıyarak temizliğinin yanı sıra normal temizliğini de bizzat kendim yaptım” dedi. Öztürk, 39 aydır tutuklu bulunduğunu ve bu sürecin “ceza ve eziyete” çevrildiğini anlattı. hmaller zinciri Sanık avukatlarından Vural Ergül de, mahkemeye dün sunduğu dilekçesinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gönderilen 10 klasörde yer alan 22 belge üzerinde inceleme yaptığını belirterek şu ifadelere yer verdi: “Ergenekon soruşturmaları sürecinde savcılık makamına da soruşturma kolluğu olarak hiz Perinçek KCK davasında reddi hâkime ret DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da 104’ü tutuklu toplam 152 sanığı olan KCK Türkiye Meclisi davasında, sanık avukatlarının mahkemeyle ilgili olarak istedikleri “reddi hâkim talebi”, görüşüldüğü üst mahkeme tarafından reddedildi. Yargılama aynı mahkemede sürecek. DANIŞTAY’A SALDIRIDA BULGAR STAN BAĞLANTISI ÖRTÜLDÜ Duruşmada söz alan tutuklu sanık İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Danıştay baskınını Bulgaristan bağlantısını Ankara Terörle Mücade Şubesi’nde görevli bir polisten duyduğunu ve 4 kuruma doğrulattığını anlattı. Perinçek şöyle konuştu: “Alparslan Arslan’ın Bulgaristan bağlantısının üstü örtüldü. Arslan ile Ankara’da gözaltındayken yapılan mülakatta Bulgaristan bağlantısı ortaya çıktı. Bu mülakatın ham metninin ve görüntü kayıtlarının istenmesini talep ediyorum. MİT, Bulgaristan bağlantısını 1 sene neden gizledi? Çünkü bu işlerin içinde var.” Doğu Perinçek, hâkim Özese’nin daha önceki açıklamalarında iki yere suikast yapılacağını söylediğini anımsatması üzerine “ Adalet Bakanlığı’na ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e” dedi. Sezer’e suikast iddiası met veren Mehmet Karabörk amirliğindeki TEM Sağ Büro Amirliği’nin aynı zamanda Danıştay suikastına giden yolda Cumhuriyet gazetesine atılan üç ayrı bombalama eyleminde de soruşturma kolluğu olarak hizmet verdiği dikkat çekecektir. TEM Sağ Büro Amirliği’nin ihmaller zincirini, ihmal suretiyle icra olarak değerlendirmeyi gerektiren süreç, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması eylemlerinin ardından Danıştay suikastına kadar uzanan tam 9 günlük uzun bir süreçtir. Polisin 9 gün boyunca sergilediği sistematik ihmaller zinciri açıkça suç ortaklığı boyutundadır.” TEM Sağ Büro Amirliği’nin Cumhuriyet’e atılan bombalara ilişkin yazışmalarda tahrifat yaptığını savunan Ergül, şu talepte bulundu: “Tüm bu ihmaller Cumhuriyet gazetesine atılan bombalara ilişkin gerçekleştirilen üç ayrı eylemde polisin, Ergenekon soruşturmalarını başlatacak olaylar zincirine açıkça seyirci kaldığını ortaya koymaktadır. Mahkemenizden ilgili emniyet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum.” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Parti Meclisi üyesi Mahmut Tanal, 3 müsteşarın Adalet, Ulaştırma ve İçişleri bakanlıklarına atanmasının iptali için “seçmen olarak” Ankara İdare Mahkemesi’ne başvurdu. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da uygulamayı eleştirerek “Müsteşarlık makamı siyasi bir memuriyettir” dedi. Müsteşardan bakan olmaz YTÜ’de kavga: 10 yaralı İstanbul Haber Servisi Beşiktaş’taki Yıldız Teknik Üniversitesi Yerleşkesi’nde dün TKP ile Yurtsever Gençlik üyesi öğrenciler arasında “afiş asma” meselesi yüzünden tartışma yaşandı. Sözlü olarak başlayan tartışmanın ardından iki öğrenci grubu birbirlerine taş ve sopalarla saldırdı. Kavganın ardından 10’u aşkın öğrenci çeşitli yerlerinden yaralanarak, çevredeki hastanelere kaldırıldı. KCK operasyonu: 16 gözaltı HAKKÂRİ (Cumhuriyet) Van Cumhuriyet Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde, terör örgütü PKK’nin şehir yapılanması KCK’ye yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonda BDP İlçe Başkanı Hüsnü Bulgan’ın da aralarında bulunduğu16 kişi gözaltına alındı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hindistan’ın Ankara Büyükelçisi Raminder Singh Jassal, beyin tümörü nedeniyle dün yaşamını yitirdi. Jassal’ın cenazesi, Esenboğa Havalimanı’nda düzenlenen askeri törenin ardından Türk Hava Kuvvetleri’ne ait uçakla ülkesine uğurlandı. C MY B C MY B Hindistan büyükelçisi öldü