18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 10 MART 2011 PERŞEMBE 6 HABERLER Avrupa Parlamentosu’nun basına yönelik baskılar nedeniyle Türkiye’yi eleştirdiği rapor onaylandı Avrupa’dan sert uyarı Bağış: Seçmenlerine selam çakmışlar BAHADIR SEL M D LEK Ç MEN TURUNÇ BATURALP Hepsi çerde, Ama... “Şu an cezaevlerinde mesleği gazeteci olarak kayda geçen 2000 kişi var. Bir tanesi bile gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde değil... 500’ü halkı kin ve nefrete kışkırtmaktan tutuklu ve bir kısmı hüküm giymiş. 475’i gizli terör örgütüne üyelikten yargılanıyor... 375’i anayasal düzeni zorla değiştirmek faaliyetlerinden, 125’i yalan haber yazdığı iddiasıyla yargılanıyor; 50 tanesi cinsel tacizden, 25 tanesi.. Hiç kimse yazı yazdığı için tutuklu değil, hiçbir gazetenin manşetine karışmadım. Gazetecileri hükümet değil, yargı tutukluyor, yargı bağımsızdır, işine karışmayız; durum böyleyken bu durumu bize karşı, basın özgürlüğü yok diye bize karşı kampanyaya dönüştürüyorlar..” Bu ülkenin başı salı günü konuştu! Tabii, rakamları ben abarttım ki ne demek istediği kabak gibi ortaya çıksın diye! Bu tabloya göre, ülkenin diyelim ki gazetecilerinin büyük çoğunluğu içeride, ama hiçbiri mesleki faaliyetinden dolayı tutuklu değil! Ergenekon savcısı da yazdıklarından değil, şimdi açıklayamayacağımız gizli delillerden dolayı içerideler... demişti.. RTE ile savcısı arasında bir fark yok! Bu kokuşmuş hukuki, medyatik, idari ileri otokratik düzeni savunanlara bakarak, Ergenekon ve Balyoz kumpasının neye göre kurgulandığını anlamayan beri gelebilir, işte uçurum orada! Başbakan, bu konuşmasıyla, bütün inandırıcılığını yitirdi! Muhalif medyaya olan köklü düşmanlığını da zaten konuşmasında “bize muhtar bile olamaz diyen medya ile çarpışa çarpışa iktidara geldik” cümlesiyle açıkladı... Evet, medya ile çarpışmanın ilk ayağında, iktidar yandaşı onlarca gazete ve TV kanalının yaratılması vardı! Kamuoyu ile iletişimi tam iktidar denetimine almak için bu yetmedi tabii ki... Merkez medyadan Sabah Grubu, oğlunun genel müdür olduğu yandaş işadamına devlet bankası kredi ile satın alındı! Doğan Medya’nın ümüğüne çöküldü! Gözcü kapattırıldı! Yazarlar atıldı. Olmadı 5 milyarlık haksız ve yok etmek amaçlı vergi çıkartıldı! (Yarısı mahkemelerden döndü!).. Şimdi Ülker Grubu devreye sokuldu, DYH’yi satın almak için... RTE, çarpışmasını sürdürüyor. OdaTV ve diğer bağımsız gazeteler, bu son çarpışmanın kurbanları! Dahası var! Azzzz sonra! Bir faşizm hükümranlığı kuruldu! ELAZIĞ Devlet Bakanı Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’deki basın özgürlüğünü sert bir dille eleştiren raporunu bazı Avrupalı siyasilerin kendi seçmenine selam çakma çabası olarak değerlendirdi. Bağış AB’ye, “Ne yaparsanız yapın havlu atmayacağız” mesajı gönderdi. Bağış, “Belediyeler AB’ye Hazırlanıyor” toplantısı için geldiği Elazığ’da hem AB hem de AP ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. 196 belediyeden katılımın olduğu toplantıda konuşan Bağış, Türkiye’nin AB sürecinde en önemli ihtiyacının “sabır” olduğunu dile getirip, “Bu kararlılığı, bu azmi ortaya koyarsak, bizi yıldıramazlar, papaza kızıp oruç bozmayacağız” dedi. AB’ye yönelik olarak, “Türkiye yok olmaya değil, yük almaya geliyor” diyen Bağış, Elazığ ağzıyla da “Biz onların gadasını alırız” dedi. Bağış, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunda yer alan basın özgürlüğüne ilişkin eleştirilere de BRÜKSEL Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye’nin demokratik kriterler açısından ayrıntılı bir biçimde eleştirildiği, Türkiye raportörü Ria Oomen Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporu genel kurulda tepki gösterdi. Baoyçokluğuyla kabul ğış, “Birtakım Avrupaedildi. lı siyasiler, rapor bahaRapora son dakikada nesiyle kendi seçmenlerine yapılan bir müdahaleyle selam çakmaya kalkmış” de“polis ve yargının basdi. AB’nin Türkiye’yi, ifade ve kısına maruz kalan gainanç özgürlüğü ile etnik konuzetecilerin davalarının larda eleştiremeyeceğini savunan AP tarafından izleBağış, Fransa’nın Roman kökenli neceği” maddesi ekvatandaşlarını tren vagonlarına dollendi. durarak sınır dışı ettiğini, Türkiye’nin APTBMM ise Roman kökenli vatandaşlarına sosKarma Parlayal konut yaptığını belirtti. Bağış da Başmento Komisbakan Tayyip Erdoğan gibi haklarındayonu Eşbaşkaki suçlamaları kanıtlanmayan gazetecilenı Helene Flari, “Hiçbir meslek mensuplarının suç işutre’in Yeşiller leme hakkı olamaz. Çete kurup, şantaj Partisi’nden diyapma hakkı vermez” diyerek suçlu ğer bir parlailan etti. Bağış, AP’nin raporunda, “hem menterle birlikte Ergenekon davasının ve darbe planlaverdiği değirının ilerletilemediği konusunda Türşiklik önergekiye’yi eleştirmesinin hem de bu s i n d e kapsamda gözaltına alınan isim“AP’nin, polerin basın özgürlüğüne zarar lis ve yargıverdiğini söylemesinin cidnın baskısına maruz kalan Nedi bir çelişki oldudim Şener, Ahmet Şık ve diğer ğunu” söyledi. gazetecilerin davalarını yakından izlemeye karar verdiği” ifadeleri oyçokluğuyla rapordaki DIŞ ŞLER : GERÇEKLERLE BAĞDAŞMIYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanlığı, AP’de kabul edilen Türkiye raporuna sert tepki gösterdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada raporun, Türkiye’de reformlar alanında atılan olumlu adımlara kısmen değinmekle birlikte, esas itibarıyla, “tek taraflı, gerçeklerle bağdaşmayan ve kabulü mümkün olmayan unsurlar” içerdiği bildirildi. Açıklamada, “Müzakere eden aday ülke sıfatıyla Türkiye, Avrupa halklarının temsilcisi ve AB kamuoylarının sesi olan AP’den adil ve objektif olmasını ve işlevinin gerektirdiği ciddiyeti sergilemesini beklemektedir” denilerek AP tarafından yayımlanan belge ve raporların Türkiye açısından anlam taşımasının “ancak ciddi, yapıcı ve tarafsız bir tutum benimsenmesi halinde mümkün olabileceği” belirtildi. “basın özgürlüğünün kötüye gidişine ilişkin kaygıların” yer aldığı ve “Türk hükümetinin basın özgürlüğü prensiplerine bağlı kalmaya” çağrıldığı paragrafa ilave edildi. Uzun tutukluluk süresi Gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin bir başka önerge de son dakikada Ruijten tarafından sözlü olarak verildi. Raportör, Ergenekon ve Balyoz davalarının ele alındığı paragrafa şu sözlerin ilave edilmesini istedi: “AP, bu soruşturmalarda ilerleme kaydedilmemesinden kaygı duymaktadır. Kısa bir süre önce Şener ve Şık’la birlikte daha fazla gazetecinin tutuklanmasının demokrasiyi güçlendirmesi gere Gazetecilere, hâkim, savcı ve polislerin iftar yemeğini haberleştirdikleri için dava açıldı ‘Haber yargılanıyor’ H LAL KÖSE ken bu davaların inandırıcılığının yitirilmesine yol açabileceğine dikkat çekmektedir.” Türkiye’de makul sürede adil yargılama koşullarının bulunmadığına dikkat çeken AP, “Ergenekon” ve “Balyoz” davaları kapsamındaki aşırı tutukluluk sürelerinden duyduğu “kaygıyı” dile getirip tüm zanlılar için “gerçek yargı güvencesi” istedi. Yargıtay’ın anayasal düzene karşı işlenmiş suçlarda geçici tutukluluk süresini 10 yıla kadar çıkaran hükmünü de eleştiren AP, TBMM’ye bu alanda Türk yasal mevzuatını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanmayla ilgili maddesiyle uyumlu hale getirmesi çağrısında bulundu. AP, AİHM’nin 14 Eylül 2010 tarihli Hrant Dink davasına rağmen, “Dink’in gerçek katilleri ortaya çıkmasın diye Türk devleti içindeki unsurların yarattığı yapay engellerden duyduğu endişeyi” de kararına yansıttı. Polis şiddeti raporda Türkiye’de gösteri ve örgütlenme özgürlüklerine saygı duyulmadığı not edilen kararda, polisin geçen aralık ayında Ankara’da üniversite öğrencilerinin gösterilerini aşırı güç kullanarak bastırması kınandı. PKK terörünün de kınandığı raporda, Kürt sorununa barışçıl çözüm için Türk hükümetinden demokratik açılım çerçevesinde yeniden çaba göstermesi istendi. Diyarbakır’da devam eden KCK davası ise “yasal siyasal faaliyetlerin ihlali” olarak değerlendirildi. Bir ‘ajan kurgusu’ denemesi Habertürk’te Altaylı ile söyleşiyi izledim. Yüzde 80 olasılıklı bir “ajanlık olayı” ile karşı karşıya olduğumuz kanısındayım. Şimdi “kurgu”mu sunuyorum. Tam Amerikanvari bir seçim öncesi olay! Orada adettendir, başkan ve önemli adayların özellikle aşk meşk işleri ortaya çıkartılır ve her şey tam bir itibarsızlaştırma operasyonuna dönüşür.. Esinlenme oradan! Hata yaptı Teke Tek’e çıkmakla! Böylece kendini tam ele verdi! Savunma kurgusu iki ayak üzerinde kuruluydu. Döndü dolaştı bunları söyledi: 1) “Ne kadar mükemmel bir gazeteciyim. Bir işe girdim mi manşetler yaratırım! Şunlara bakar mısın! Gazetecilik ile yanıp tutuşurum! Şu hazırladığım sorular ne kadar mükemmel, lütfen bir göz at!” Böylece CHP liderleriyle bütün ilişkilerinde esas dürtüsünün gazetecilikten başka bir amaç taşımadığına inandırma rolü oynadı! Baktım yazılarına, sıradan şeyler! 2) “Ben kimseye açıklama yapmadım. Muammer (İnce, yani!) ve Baykal ile yaşadıklarımı kimseye anlatmadım, sadece partinin haberi olması için Gürsel’e söyledim.. Soner Yalçın’a söylemişler. Beni aradı, doğru mu bunlar diye sordu, dinlemeye takıldığı için ortaya çıktı...” Olay tamamen yarattığı “taciz” iddiası olayının, dinleme yoluyla kendiliğinden patlaması üzerine kurgulanmış. Nasılsa telefonla nakledilecek. Böylece konu patlayacak ve o da masumiyeti oynayacak. Gürsel’e anlatarak, zincirleme reaksiyonun tetiğini çekiyor! Devam edersek: İklim Hanım, CHP liderlerine musallat olmuş durumda... Baykal’ın kapısını aşındırıyor. Fotoğraf vericem falan.. Gitmesi yeter, oradan nasılsa kendi öyküsünü yazar! “Muammer”i diline doluyor. Gürsel’le konuşuyor. Ve Bunlar yetmiyor, Kılıçdaroğlu’nu da işe katıyor! “Bana doğru mu bu diye sordu, başımı öne eğerek evet (fısıltıyla okuyun!) dedim.” Oysa böyle bir konuşma geçmemiş, ayrıca bir AKP liderine komplo kurma önerisinde bulunmuş! Akşam gazetesinde “içip içip kapıma dayandı” öyküsüne düzeltme göndermedi. Bir kriminal olayla karşı karşıyayız. Yüzde 80 olasılıkla, bir ajanlık olayı değilse, “yazılarını düzelttiğim insanlar nerelere yükselmişken, ben aşağılarda sürünüyorum, hak ettiğim yerde değilim” bunalımının yarattığı bir CHP başına çorap örme olayı ile karşı karşıyayız. Hep sağcı taraklarda bez dokumuş ama kendisi CHP’yi bir severmiş ki sormayın... Ama olay çözülmüştür, hayatının zirvesini yaşadı ve anında aşağı indi! CHP bakalım çukura itecek mi! Gazetemiz Yazıişleri Müdürü Güray Öz ve Barış Terkoğlu’nun, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nce, Ergenekon davası ve soruşturmasında görevli hâkim ve savcılara verilen iftar yemeğine ilişkin haber nedeniyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarına devam edildi. Terkoğlu savunmasında, iftar fotoğraflarını haber değeri taşıdığı için yayımladığını, hedef göstermek gibi bir kastının olmadığını söyledi. Haberde, iftarın Ergenekon davasının başlamasına birkaç gün kala gerçekleştiğine dikkat çekildiğini söyleyen Terkoğlu, “Böyle bir haber bütün demokratik ülkelerde ödüllendirilir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) dava konusu habere ödül verdi. Ergenekon davası, siyasetçiler, yazarlar yargılandığı için kamuoyu tarafından merak ediliyordu. Bu nedenle iftar yemeği buluşmasının haber değeri vardır” dedi. avukatları kızdırdı Terkoğlu’nun avukatı Hüseyin Ersöz, savunmanın, sık sık müdahale edildiği için bütünlüğünü kaybettiğini ifade etti. Terkoğlu’nun avukatı Tugay Topbaş’ın “Ergenekon soruşturmasını yürüten bir savcı ya da kolluk görevlisi ile yemek yediğinize göre savcıyla eşit konumda olan Ergenekon davasına bakan bir avukatla da yemek yer misiniz” sorusuna tepki gösteren hâkim Mehmet Karababa, “Bizde savcı hem itham eder, hem delil toplar. Avukatlar para ile görevlerini yapar. Savcılar ise devletten maaş alarak görevini Hâkim icra eder. Biz hiçbir zaman uyuşturucu avukatı ile bir araya gelip yemek yemeyiz” dedi. Karababa’nın sözlerine sanık avukatları tepki gösterdi. Güray Öz’ün avukatı Bülent Utku ise “Mesleğimizle ilgili beyanda bulunmayın. Uyuşturucu avukatı diye bir tabir olamaz” dedi.Duruşma, savcının davaya ilişkin görüşünü açıklaması için ertelendi. Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Sözcüsü, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, 13 Mart Pazar günü Galatasaray’da yapılacak eyleme katılma çağrısı yaptı. İpekçi, “Yasalarda mutlaka değişiklik yapılmalı. Biz gazetecilerle ilgili olarak terör örgütü propagandası, terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmiyoruz. Başbakan cezaevinde 68 değil 27 gazeteci olduğunu, onların da gazetecilik faaliyetleri nedeniyle içerde olmadıklarını ifade etti. Biz tam tersini savunuyoruz. Bizim takip ettiğimiz davalar, adli olaylarla ilgili değil. Terör örgütü üyeliği ile kolaylıkla suçlanan gazeteci hakkındaki tüm delilleri, gazetecilik faaliyeti oluşturuyor. Gazetecinin, cezaevine girdiğinde basın mensubu olarak görülmemesini kabul etmemiz mümkün değil.” Yargılanan Yazıişleri Müdürümüz Öz de “Gazetecinin görevi haber yapmaktır. Zaman zaman da haberini savunmak zorunda kalıyor. Biz de bugün haberimizi savunduk” dedi. Barış Terkoğlu’nun eşi Özge Terkoğlu ise “Haksız bir süreç yaşıyoruz. Kendimdem çok ülkem için üzlüyorum. Her vatandaşı duyarlı olmaya çağırıyorum” diye konuştu. ‘A HS’N N C DD HLAL ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu ve Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu, Başbakan Tayyip Erdoğan’a mektup göndererek gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanmasını “Avrupa nsan Hakları Sözleşmesi’nin (A HS) ciddi bir ihlalidir” sözleriyle protesto etti. Mektupta, Şık’ın gazetecilik faaliyetlerinden dolayı hedef seçildiğinın altı çizildi. Eşçinsel düşmanlığı Türkiye’de kadın hakları ve kadın erkek eşitliğiyle ilgili yasal çerçevenin eskiye oranla olumlu geliştiğinin belirtildiği raporda, buna karşılık, namus cinayetleri, aile içi şiddet vakaları ve zorla evlendirilmelerin artışta olduğuna işaret edildi. AP, Türk hükümetinden eşcinsel düşmanlığına karşı mücadele etmesini ve TSK’nin eşcinselliği “psikoseksüel hastalık” olarak nitelemesini engellemesini de istedi. Askerliğe alternatif olarak sivil veya sosyal bir hizmet yaratılmasının Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüğü olduğunun hatırlatıldığı raporda, üniversitelerde türban sorununun da, kadınların hür seçim hakkına saygı temelinde siyasi partiler tarafından çözümlenmesi istendi. Hırant Dink’in oğlundan Şık’ın mektubuna cevap: Sarılıyorum sarılabildiğimce Haber Merkezi Ergenekon soruşturmasında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın mektubuna yanıt veren Hrant Dink’in oğlu Arat Dink, “ lk kez de kara çalınmıyor bir sevdiğimize, o dillerin kirliliğini en iyi biz biliriz, en iyi sen bilirsin” diye yazdı. Gazeteci Ahmet Şık, eşine, kızına, haberini yaptığı ezilenlere Dink ve meslektaşlarına mektup kaleme almıştı. Şık mektubunda, Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’e de seslenerek “Kardeşim Arat; Bir daha görüştüğümüzde bana tıpkı baban gibi sarılacak mısın yine? Çünkü babanı katleden ırkçı faşist zihniyetin üyesiymişim?” diye yazmıştı. Arat Dink de dün Şık’a bir mektup yazdı. Dink mektubunda, “Devletten mi öğrendik ki düşmanlarımızın adını, dostu da ondan soralım. Dostumuzu da düşmanımızı da insan gözümüzle, sözümüzle, tenimizle tanıdık. lk kez de kara çalınmıyor bir sevdiğimize, o dillerin kirliliğini en iyi biz biliriz, en iyi sen bilirsin. Sarılıyorum sarılabildiğimce... Kardeşin...” dedi. AB ile işbirliği çağrısı er Ülken ve bir CHP Antalya l Başkanı Öz anan gazeteci Ahmet Şık’ın ukl tut in Şık’ı nekon soruşturmasında Fatma Şık ve babası Hüsey avukat Antalya’da oturan annesi ı olan CHP Adana il başkan evlerinde ziyaret etti. Eski öncesinde vurularak öldürülen Albay, 1980 t verdim, ağabeyi Ahmet u istiyorum. Ben bir Ahme Şık, “Devletten çocuğum im. Benim çocuğuma bir şey yapikinci Ahmet’i veremeyeceğüye gidecek” diye konuştu. Evlesınlar, bu işin sonu çok köt diğini iddia eden Şık, polislere, len rinin polis tarafından din eve, kahvemizi iç” dediğini anlattı. orada dinleme. Buyur “Hiç D YOR ANNE ŞIK: POL S EV M Z grupNL tili, Ergepar Oylama sırasında kabul edilen ve liberal parlamenter Alexander Graf Lambsdorff tarafından verilen bir başka değişiklik önergesinde ise bölgesel bir aktör olmayı hedefleyen Türkiye’nin giderek daha fazla aktifleşen dış politikasına dikkat çekildi. Türkiye’nin dış politikasına ilişkin paragrafa “Türkiye’nin ortak Avrupa değerlerimize ve çıkarlarımıza şüphe götürmez bir şekilde olan bağlılığının korunmasına duyulan ihtiyaca işaret edilmektedir” ifadesi eklendi. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan laik bir demokrasi olarak K. Afrika ve Ortadoğu’da birçoklarına ilham veren Türkiye’nin bu ülkelerin demokratikleşmesi ve gelişmesinde AB ile daha fazla işbirliği içinde hareket etmesi istendi. Türk hükümetine AB ile dış politika koordinasyonunu arttırması çağrısında bulunuldu. Şener’in tutukluluğuna itiraz İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Nedim Şener’in tutukluluğuna itiraz edildi. Şener’in avukatı Nurcan Bayraktar, tutukluluğa itirazlarını içeren dilekçeyi İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdi. Dilekçede, Şener’in tahliyesine karar verilmesi istendi. Nöbetçi hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararına yapılan itiraz aynı mahkemenin heyetince değerlendirilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle