18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MART 2011 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Kuwait Finance House’un Türkiye’deki birimi bu yıl 500 milyon dolarlık sukuk ihracı planlıyor Sukuk ihracını sevdiler Hükümetin slami enstrümanlara izin vermesiyle yeni bir enstrüman olarak piyasaya çıkan sukuka gösterilen ilgi büyük oldu. Türkiye’nin ilk sukuk ihracını Ağustos 2010’da gerçekleştiren Kuveyt Türk, ikinci sukuk ihracında miktarı beş kat büyüttü. Ekonomi Servisi Geçen yıl 100 milyon dolarlık sukuk ihracı yapan Kuveyt Türk, altı ay aradan sonra şimdi de 500 milyon dolar büyüklüğünde sukuk ihracına hazırlanıyor. Kuwait Finance House’un Yönetim Kurulu Başkanı Muhammed el Ömer, şirketin Türkiye’deki biriminin (Kuveyt Türk) yıl sonuna kadar 500 milyon dolarlık sukuk (İslami tahvil) ihracı gerçekleştireceğini söyledi. Kuveyt Türk tarafından ağustosta yapılan ilk sukuk ihracının başarılı olmasının ardından böyle bir girişimde bulunacaklarını belirten El Ömer, Türk hükümetinin İslami enstrümanlara izin vermesiyle, Türk şirketlerinin daha geniş kapsamlı sukuk ihracı yapmalarını beklediğini de ifade etti. Kuveyt Türk’ün Ağustos 2010’da yaptığı HSBC Genel Müdür Yardımcısı Küresel ve Yatırım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Selim Kervancı Reuters’a verdiği söyleşide, Türk bankacılık sektöründe yeni bir ortaklık için halka açık olmayan yabancı bir banka tarafından yetkilendirildiklerini açıkladı. Açıklamanın ardından piyasada oluşan beklentilerle Şekerbank, Tekstilbank ve Bank Asya hisseleri hızla yükseldi. Tekstilbank “Tekstilbank’ın satışı Darbeden Komploya Hani Ergenekon çok ciddiye alınması gereken bir askeri darbe, sivil ayakları da olan, iktidarı hedef almış terör örgütüydü? Son günlerin televizyon ana haberleri, medya manşetlerinde, iktidar, özel yargı korosunun açıklamalarına göre gizli terör örgütü üyelik suçlarının bilgileri saklı, gazetecilik etkinlikleri üzerinden sorgulanan arkadaşlarımızı kullanarak, mide bulandırıcı kirlilikteki boyutları ile özel hayatları, komploları tartışıyoruz.. Gazetecilik meslek örgütleri hep birlikte, özgür gazeteciliğin yapılabilmesini ağır tehdit altına alan hak hukuk dışı uygulamalara, son operasyonlara, tutuklamalara karşı sokağa taşmış olarak duruş koymaya çalışırken iktidar, özel yargı korosu elbet yandaş, denetim altındaki çoğunluk medya gücünü peşlerine takmış olarak, yasadışı dinlenmiş telefonlar, elde edilmiş belgelerin yine yasalara göre gizli kalması gereken, doğruluğu çok tartışmalı bilgilerini, ham tutanaklar üzerinden servis ederek tutuklanan gazeteci arkadaşlarımız ile birlikte CHP’yi de hedef alan kimi komplo teorileri ile karalama kampanyası seferberliğine geçmiş bulunuyorlar. Askeri darbenin nakıs teşebbüs olarak kalmış ya da geleceğe dönük amaç edinilmiş terör örgütünün niteliği, suç, üyelik ilişkileri, elbette suç kanıtları, kapsamları tümü ile gizli kalmak koşulu ile tutuklananlar, asıl tutuklamanın gerekçelerinin dışında kalan özel yaşamlarına dair her şey için sorgulanıp kamuoyunda deşifrelerle karalanıyor, suçlanıyorlar... Yayımlanmamış kitabın Odatv’nin bilgisayarına nasıl girdiği üzerinden siyahbeyaz kadar zıt iddialar; cinsel taciz, CHP’ye özel hayatlar üzerinden yeni komplo senaryolarının gerçeklikleri üzerinden sonu gelmez tartışmalar... Ergenekon terör örgütü üyeliğinden, suç gerekçesi, ilişkisi saklı tutularak, demokrasilerde olamayacak, hak hukuk dışı tutuklamaları tartışmak, masaya yatırmak gerekirken bizi, silahtan daha etkin olan büyük medya gücünü, ancak gazetecilik ahlakı, etiği üzerinden, özel hayatlara giren kimi tartışmaların batağında, kamuoyu ile oynamaya, yanıltmaya yönelik kullanıyorlar. Kimilerimiz CHP’nin umut olmamasına yönelik kamuoyu oluşturmaya seferber, AKP iktidarının, cemaatin işine gelmeyen gazeteciliğe haklı haksız soyunmuş arkadaşlarımızın geleceklerinin karartılmasında rol alıyoruz. “Düşüncelerini, gazeteciliklerini beğenmesek de basın hukuku, genel suçlar hukuku kapsamlarında suçları kanıtlanmamış arkadaşlarımızın hakları var, yargısız infaz yapamazsınız..” itirazlarımıza kulaklar tıkalı... En büyük kuyruklu yalan, “eninde sonunda yargıda gerçeklerin ortaya çıkacağı” üzerinden söyleniyor... Bu yargısız infaz sürecinde, bilgi kirliliğinde, ortada gerçek ciddi bir Ergenekon terör örgütü olsa da, o kadar çok sayıda gazeteci, bilim insanı, sivil örgütlenme, emeklisimuvazzafı asker.. toptancı suçlamalarla, yargısız infaz kapsamında öylesine haksız bedeller ödüyorlar ki... Bilinmeyen tarihte bitecek yargılamalar sonunda aklansalar, beraat etseler ne yazar? Ancak diktatörlükler, askeri darbe dönemlerinde bol örnekleri olan, iktidarların istemedikleri düşünce sahipleri, örgütlenmelerin tümünün cezalandırılmalarını, susturulmalarını hedef alan darbe hukuku düzeni, hukuksuz, haksız yargılamalar, demokratik düzende, iktidar, cemaat çıkarları adına geçerli kılınabilir mi? Ortak koronun darbeci, terör örgütü soyut suçlaması ile yeni tutuklanan arkadaşlarımızın gazetecilik faaliyetleri üzerinden sorgulanmalarına isyanımızı, “sabredin, tutuklamalar, yargılama çok yeni” itirazı ile hafife almaya çalışıyorlar. Sanki iki üç yıla varan tutukluluklarında arkadaşlarımız Özkan ve Balbay, bilim insanlarından Haberal simge, çok büyük sayılarla Ergenekon sanığı tutuklusu için aynı gerçekler söz konusu değilmiş gibi... Özel yargılamanın özel polis servisi hizmeti içinde sonu gelmeyen kişisel karalamalar, özel hayata dair suçlamaların ardı arkası kesildi mi? Hastanede kalma raporunu veren doktorlar, tutuklamaları haksız bulan yargıçlar, tahliye isteyen savcılar bile Ergenekoncu olmakla suçlanmadılar mı? 12 Mart, 12 Eylül’ün bu türden toptancı suçlamalarla kitleleri, düşünceleri hedef alan terör örgütü yargılamaları, darbe hukuku uygulamalarından çıkaracak derslerimiz olmalı değil mi? Bugün Deniz Gezmiş’lerin idamlarına vicdan yapmak bir işe yaramıyor. İlhan Selçuk’un işkence gördüğü, dönemin aydınlarını toplayan yine darbe suçlaması içerikli Madanoğlu davasının düşmüş olması, ödenen ağır bedelleri ortadan kaldırmıyor. 12 Eylül’de DİSK davasında MarksistLeninist illegal örgüt üyeliğinden ağır işkence gören, yıllarca yatan DİSK yöneticileri üzerinden Türkiye işçi sınıfı, sendikal hareketinin teslim alınmış olması gerçeği ortada. Aklanmak, yok edilen emek haklarını ve örgütlü gücünü geri getirmiyor... Bir bankaya daha yabancı ortak geliyor için GSD Holding tarafından şu ana kadar bir yetkilendirme yapılmadı” açıklamasında bulunurken, Şekerbank’ın gündeminde de satışla ilgili bir konunun olmadığı ifade edildi. Bank Asya sözcüsü ise yorum yapmayı uygun bulmadıklarını söyledi. Türkiye pazarına girmek isteyen iki yabancı banka bulunuyor. Bunlardan biri daha önce Garanti Bankası ile uzun görüşmeler yapan Intesa diğeri de Societe Generale. üç yıllık 100 milyon dolarlık sukuk ihracında nihai getiri yüzde 5.25 olarak gerçekleşmiş, Ortadoğu, Asya ve Avrupa’dan yoğun ilgi görmüştü. lgi artıyor Sermaye Piyasası Kurulu körfez ülkelerinden kaynak çekmek amacıyla nisanda tebliğ yayımlamış, sukuk yeni bir enstrüman olarak piyasaya çıkmıştı. Kira gelirinin tekrar kiralanmasını sağla yan sertifikaların ihracına dayanan sukuk, Arapça sertifika anlamına geliyor ve ‘faizsiz bono’ olarak tanımlanıyor. Bono benzeri bu araç, faiz ödemeyi veya faiz masrafı yüklemeyi yasaklayan İslam hukuku prensiplerine uyan menkul kıymetler olarak biliniyor. İkincil piyasada işlem görüp görmemelerine göre sınıflandırmaya tabi tutuluyor. Arap ve Ortadoğu ülkeleri kaynaklı olarak uluslararası borçlanma piyasalarına giren sukuk, Avrupa ve ABD’de de son yılların en fazla ilgilenilen finansman araçlarından biri haline geldi. Sukuk, bugün orta ve uzun vadeli tasarruflar için alternatif bir yatırım aracı olarak görülüyor. Gerçekleştirilen sukuk işlemlerinin yüzde 90’ını Malezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gerçekleştiriyor. Bahreyn ve Endonezya piyasasının yine en aktif ülkeleri durumunda. Türkiye sukuk ihracıyla söz konusu ülkelerden sermaye çekmeyi hedefliyor. Türkiye en ‘kırılgan’ ülke MURAT KIŞLALI WSJ’de yayımlanan analize göre Türk sanayii yanıyor. Fazla ısınmış da olabilir Sanayide sert iniş tehlikesi hızlı büyümenin, Türkiye’nin resesyondan parlak çıkışına vurgu yapsa da Türk ekonomisinde bir sert iniş tehlikesinin habercisi olduğunu yazdı. Ekonomi Servisi Türkiye’de sanayi üretiminin ocak ayında gösterdiği çok hızlı artış, ekonominin fazla ısındığı yorumlarına neden oldu. Wall Street Journal’ın (WSJ) yayımladığı analizde “İstanbul’daki hava, belki mevsim altında ancak, Türk sanayii yanıyor. Fazla ısınmış da olabilir” denilirken, Merkez Bankası’nın yılın ikinci yarısında agresif bir sıkılaştırmaya yönelebileceğini iddia etti. ABD’nin borsa ve iş dünyasının gazetesi WSJ’de yayımlanan haberde Türkiye’nin sanayi üretiminin ocak ayında önceki yılın eş ayına göre yüzde 18.9 büyüdüğü hatırlatıldı. Haberde iktisatçıların, sanayideki hızlı büyümenin, Türkiye’nin resesyondan parlak çıkışına vurgu yapsa da Türk ekonomisinde bir ‘sert iniş’ tehlikesinin habercisi olmasından tedirginlik duydukları belirtildi. Merkez Bankası’nın şimdiye kadar tırmanan talebi, politika faizlerini arttırmadan frenlemeye çalıştığı belirtilirken birçok iktisatçının hızlı genişleyen kredi hacminin, yükselen iç talep ve Ortadoğu’daki kargaşa ortamında artan petrol fiyatlarının, Merkez Bankası’nın yılın ikinci yarısında agresif bir biçimde bir sıkılaştırmaya yönelmesine yol açabileceğini söylediklerine de dikkat çekti. Wall Street Journal gazetesi, sanayideki ANKARA HSBC, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki olaylardan ekonomik olarak en fazla etkilenecek “en kırılgan” ülkenin Türkiye olduğunu bildirdi. Royal Bank of Scotland (RBS) da “Ortadoğu’da devam eden politik belirsizlik/tedirginlik petrol/ürün fiyatlarının yüksek kalacağını gösteriyor. Bu konudaki genel görüş, bu durumda en büyük kaybedenin Türkiye olacağıdır” değerlendirmesinde bulundu. HSBC’nin “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya Kırılganlık” başlıklı raporuna göre, petrol fiyatları, enflasyon ve dış ticaret rakamlarından tespit edilen “Kırılganlık Endeksi”nde en yüksek puanı 51 ile Türkiye aldı. Rapora göre Türkiye, Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri arasında, petrol ve doğalgaz ithalatının toplama olan oranı yüzde 19 ile en yüksek ülke oldu. Raporda “Türkiye büyük bir enerji ithalatçısı ve tarihsel veriler petrol fiyatları ile cari açık arasında tam bir negatif ilişki olduğunu ortaya koyuyor. 1998’den bu yana her yıl petrol fiyatları düştüğünde Türkiye’nin cari dengesi yükseldi, fiyatlar arttığında ise cari denge düştü” denildi. RBS’nin 7 Mart 2011 tarihli “Şimdiden GSYH’si yüzde 6.5’ine ulaşan büyük cari açığı ve bu açığının finansmanının kalitesinin bozuluyor olmasıyla ve yıllık 20 milyar dolara ulaşan devasa enerji ithalatıyla, bu durumda en büyük kaybedenin Türkiye olacağıdır” denildi. Fiba, Sompo Japan oldu Ekonomi Servisi Fiba Holding’in Fiba Sigorta’daki hisselerinin Japon sigorta şirketi Sompo Japan Insurance Inc’ye satılması nedeniyle şirketin yeni ismi ‘Sompo Japan Sigorta’ oldu. Sompo Japan Sigorta Genel Müdürü Recai Dalaş, şirketin 2010 itibarıyla 318.6 milyon lira prim üretimi, yüzde 2.8 pazar payı, 118.1 milyon lira özsermaye, 304 çalışan, 1.3 milyon adet poliçe ve 754 acente ve 4 banka ile çalışmalarını sürdürdüklerini anlattı. Sompo Japan Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Shinobu Arimoto da, “Sompo Japan, yurt dışındaki faaliyetlerini büyümenin ana unsuru olarak görüyor. Yurt dışında 29 ülkede 3 bin çalışanla faaliyet gösteriyoruz. Brezilya, Singapur ve Türkiye’de satın almalara imza attık. Bundan sonra da yüksek kârlılık ve yüksek büyümenin beklendiği gelişmekte olan pazarları hedef alacağız” dedi. Kanadalılar da Karsan’a hayran Kanada’nın en yüksek tirajlı gazetesi olan The Globe in Mail, Ekonomi Servisi The Globe in Mail Gazetesi’nin Stockholm bürosu tarafından Naomi Powell imzasıyla hazırlanan haberde, sarı renk taksi uygulamasını yüzyılı aşkın bir süre önce hayata geçiren ve dünyada bu özelliği ile bir sembol haline gelen New York’un sokaklarında, çok yakında Türk otomobil üreticisi Karsan’ın modelinin görülebileceği belirtildi. “Yakında, Manhattan’da, 5. Caddeden Wall Street’e doğru Türkiye’de üretilmiş bir taksiyle gitme olasılığınız fazla” ifadelerinin kullanıldığı haberde, ihalede finale kalan üç modelden ikisinin Türkiye ile ilişkileri olduğu vurgulandı. Karsan’ın engelliler için özel tasarlanmış modeli, internet erişimi, cam tavan gibi dizayn farklılıkları ile ihalede avantajlı konumda olduğu kaydedilirken, diğer finalist Ford Transit’in de Türkiye’de Koç Holding tarafından üretildiğinin altı çizildi. New York Taksi ihalesinde finale kalan Ford Transit, başta ABD’nin Boston şehri olmak üzere Japonya’nın pek çok şehrinde taksi olarak kullanılıyor. ‘Geleceğin taksisi’ sloganıyla kamuoyuna duyurulan ve iki otomotiv üreticisinin finale kaldığı New York Taksi ihalesinde, kazanan modelin bu ay içerisinde açıklanması bekleniyor. New York Taksi ihalesini kazanan firma 2014’ten itibaren 10 yıl boyunca New York için 25 bin 500 taksi üretecek. New York taksi ihalesinde V1 modeliyle finale kalan Karsan, Ford ve Türkiye’ye övgü dolu sözler içeren bir haber yayımladı. ÇÜ Zeytin Gen Merkezi kalkacak ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) bünyesinde bulunan ve Türkiye’nin 2. büyük Zeytin Gen Merkezi olarak tanımlanan alanda Fen Lisesi yapılacağını söyleyen Adana Vali Yardımcısı Reşat Özdemir, merkezde bulunan zeytinlerin başka bir yere dikileceğini söyledi. Okul yapımına karşı çıkılmasına tepki gösteren Özdemir, zeytinlik alanın mülkiyetinin İl Özel İdaresi’ne ait olduğunu, hayırsever Özbek Özler tarafından buraya okul yapılacağını yineledi. ÇÜ yönetimi öğrencilerin ve akademisyenlerin bilimsel çalışmalar için yararlandıkları söz konusu alanda okul yapımına karşı çıkmıştı. TARIM ARAZ LER MARA AÇILMAYACAK taki tarım arazilerinin arsa olarak alınıp satılmasına bir anlam veremediklerini kaydederek “Endişemiz odur ki bu pembe rüyadır. Birikim sahibi vatandaşımız da varını yoğunu buralara yatırıyor. Açıkça söylüyorum. 1/25.000’lik plan içinde imara açılmış alan dışında hiçbir alanı yönetimimiz döneminde imara açmayacağız. Tarım alanı niteliği olan alanların tarımsal niteliği korunacak” dedi. B M, 2 B N K Ş YE ST HDAM SAĞLAYACAK BİM İcra Kurulu Üyesi ve CFO’su Haluk Dortluoğlu, 2011’de 200 milyon TL yatırım yaparak 350’den fazla yeni mağaza açmayı ve 2 bin yeni net istihdam sağlamayı planladıklarını açıkladı. 200 milyon TL’lik yatırım bütçesinin 10 milyon TL’sini Fas’a ayırdıklarını ve Fas’ta 40 mağaza daha açarak, 85 mağazaya çıkmak istediklerini bildiren Dortluoğlu, ayrıca Suudi Arabistan’da Savala Group ile ön anlaşmasını yaptıkları yüzde 50 50 ortaklık için fizibilite çalışmalarını beklediklerini söyledi. Dortluoğlu, “Olumlu sonuçlanırsa, en geç üç ayda ortaklık anlaşması imzalama düşüncemiz var. Anlaşma sağlanırsa, 6 yıl için Suudi Arabistan’da 400 mağaza açmayı planlıyoruz. Fas’ta 4 yılda 300 mağaza açmayı hedefliyoruz” dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, “Karşı olduğumuz, engellemeye çalıştığımız insanların ticaret yapması değil, tarla ve arsaların satılıp sermayenin kent dışına çıkarılmasıdır” dedi. Baydemir, hukuki sorumlulukları olmamasına rağmen ahlaki, vicdani ve siyasi sorumluluğun gereği olarak arsa spekülasyonu ile ilgili açıklama yapmaya ihtiyaç duyduklarını belirtti. Baydemir, konut alanı için planlı yer dururken kent merkezine 3040 kilometre uzaklık C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle