18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ŞUBAT 2011 PAZAR HABERLER CUMHURİYET SAYFA 7 Ormancılık forumu İstanbul’da yapılacak İstanbul Haber Servisi Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, 2013 yılındaki “10. BM Dünya Ormancılık Forumu”nun Türkiye’de yapılmasının kararlaştırıldığını açıkladı. Eroğlu, BM Ormancılık Forumu’na katılmak üzere gittiği ABD’den dönüşünde Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında, bir müjde vermek istediğini belirterek, “2013’te yapılacak 10. toplantının Türkiye’de yapılması konusunda teklifte bulunduk. Bütün ülkelerin onayıyla 10. BM Dünya Ormancılık Forumu’nun Türkiye’de yapılması kararlaştırıldı” dedi. Toplantıda 1 Ocak 2008 tarihinde başlattıkları ve 2012 yılının sonuna kadar sürecek olan 2 milyon 300 bin hektarlık alanda yapılan çalışmalara ilişkin bilgi verdiklerini dile getiren Eroğlu, “Şu anda biz ağaçlandırma ve erozyon kontrolü konusunda dünya lideriyiz. Oran itibarıyla baktığımızda ıslah ettiğimiz, ağaçlandırdığımız alana baktığımızda dünya birincisiyiz” diye konuştu. ‘Talana altyapı hazırlıyorlar’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı’na tepki gösteren Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu Başkanı İsmail Hakkı Atal, “Küresel enerji şirketleri Türkiye’nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, toprağını, suyunu işgal etme hazırlığı içinde olup, bu yasa tasarısı işte bu talanın altyapısını hazırlamaktadır” dedi. Atal tasarıyla birlikte koruma amaçlı düzenleme ve uygulamaların Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yürütüleceğini, demokratik kitle örgütlerinin pasifize edileceğini belirtti. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Engin Aydın’ın Anısına... Köpürerek akan bir suyun kıyısında düşüncelerimizin darmadağınık olduğu saatler olur kimi zaman.... Anılar tazelenir, tutkular büyür, bir yakarışın ayak sesleri yankılanır. Bazen şu soruyu sorar insan: “Ölüm nedir?” En körpe bir çuhaçiçeğinin, bir nergisin, kırmızı bir gülün, bir mor menekşenin açtığı kış aylarında esintiyle sallanan, bir solukta yetkinleşen otları alevlerle dağlayan esintisidir ölüm. Bir sabah telefonunuz çalar ve size ölüm haberini verir... Bir cumartesi sabahı benim de telefonum çaldı. Arayan CHP eski İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü’ydü... “Başımız sağ olsun!” Hep öyle denilir... Şaşırdım otomobilime binerken... Engin Aydın’ın ölüm haberini veriyordu... Bedenim titredi, susup kaldım... Otuz yıllık bir dostum, arkadaşım, ağabeyim... O çocuksu gülüşü aklıma geldi, 1980’li yıllara döndüm... Necdet Calp’in Halkçı Parti’sinin Genel Başkan Yardımcısı Engin Aydın’ı düşündüm. Eşini, oğlunu ve iki torununu. Pos bıyıklarıyla gülüşünü, Ankara’da Ege Lokantası’nda oturup Mustafa Balbay’la yaptığımız o sohbetleri. Yıllar ne denli çabuk geçiyordu... Gizli, el değmemiş bir çimende, Vicente Aleixandre’nin dizelerinde sessizliğe yerleştirilmiş 70 yılı aşkın yaşamöyküsü bir Ankara sabahında noktalanıyordu. Oturup düşündüm uzun uzun... Adına “Ergenekon” denilen o süreçte gözaltına alınmış, tutuklanmış, 10 gün Silivri’de kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmişti. O tarihten sonra bir daha görüşme olanağımız olmadı... Bir süre sonra Engin Aydın’ın o amansız hastalığa yakalandığını öğrendim... 79’da ikinci Ecevit Hükümeti döneminde Turizm Bakanı Alev Coşkun’un özel kalem müdürlüğünü yapmış, 1980 darbesinden sonra Halkçı Parti’de görev almış, İzmir’den büyükşehir belediye başkan adayı olmuştu. Yaşama sımsıkı sarılan, yüreği sevgiyle dolu olan Karadenizli bir siyasetçi, hukukçuydu. Yandaş, tarikatçı, dinci medyanın tosuncukları çok uğraştı Engin Aydın’la... O tüm bunlara karşı direndi bir süre... Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevgisi, Aydınlanma Devrimi’ne olan inancı, laik demokratik cumhuriyete bağlılığı, yurtseverliği tartışılmazdı. Emekten ve emekçiden yanaydı... Sözde değil özde Atatürkçüydü... Çok sayıda dostu, arkadaşı vardı, bürokrasiyi çok iyi tanırdı... Yine Ecevit döneminde Adalet Bakanlığı’nda çalışmış, oradan emekli olmuştu. Ankaralı meslektaşlarım da dostuydu onun... Sevecen, iyi yürekli bir insandı... Zaman zaman Ankara’dan Salihli’ye gelir, eski Belediye Başkanı Zafer Keskiner’in çiftliğine gider, orada soluklanırdı. İkiz torunlarına olan düşkünlüğünü biliyordum... Torunlarının hastalığında nasıl çırpınmıştı... Almanya’dan bir arkadaşım ilaçları bulup oğluyla Ankara’ya göndermişti... Engin onu Esenboğa Havaalanı’nda karşılamış, ilaçları getiren arkadaşımın oğluna Anıtkabir’i gezdirmişti. Yazı masamın başında Engin Aydın’ı yazmak istiyorum uzun uzun.... Ama çok zor 30 yıllık arkadaşımı yazmak... Ölüm haberine benim gibi Zafer Keskiner, İzmir’deki dostları ve özellikle hastanede yatan Tayyar Eraslan’ın çok üzüldüğünü biliyorum. Hakkı Ülkü, Tayyar Eraslan’ın ağladığını söyledi... Engin’i yazmak gerçekten çok zor!.. Sevgi dolu bir yürek!.. Dostluk, arkadaşlık!.. Herkese yardım etmek!.. Güzel ve aydınlık bir insanı, bir dostu, bir arkadaşı, bir ağabeyi yitirmenin acısını hissediyorum yüreğimde. Daralmış bir yürekte karanlık ve upuçsuz bedenlerin derinden kopup gelen aydınlığını düşünüyorum. Yankılanan bir seste acıyı, hüznü görüyorum... Hüznün ve acının derinliğinde nice ölümler gördük, ölen Deniz’leri, dostları, arkadaşları... Uğursuz uğultuları deniz kabuklarından! Köpürerek akan bir suyun kıyısında, düşüncelerimiz darmadağınık olurken... Güle güle sevgili Engin Aydın!.. Tüm yıldızlar üstüne yağsın!.. İstanbul’da 77 bin dönüm yeni 2B arazileri daha talana açıldı Rant yarattılar ÖZLEM GÜVEMLİ rman özelliğini yitirmiş alanlar için kullanılan 2B arazilerinin satışını öngören tasarısının önümüzdeki günlerde TBMM gündemine gelmesi beklenirken yaratılan rantın boyutları da soru işaretleri yarattı. Türkiye genelindeki 4 milyon 730 bin dönümlük 2B alanının 182 bin 330 dönümünün yani yüzde 3.9’unun İstanbul’da bulunduğu biliniyordu. Ancak geçtiğimiz aylarda tamamlanan 2B kadastrosu rakamlarına göre yaklaşık 77 bin dönüm arazi üzerinde 59 bin parsel daha üretildi. 2B işgalcilerinin belirlenmesi sırasında yeni üretilen 59 bin 2B parselinin yüzde 20’sine itiraz edildi ve yaklaşık 12 bin dava açıldı. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi II. Başkanı Mehmet Hışır, İstanbul’daki 2B arazilerinin Beykoz, Sultanbeyli, Ümraniye, Pendik, Tuzla, Çatalca ve Silivri’de yoğunlaştığını, 2. köprünün güzergâhında yer alan Beykoz, Ümraniye ve Sultanbeyli’de rantın daha yüksek olduğunu anlattı. Hışır, rantın yüksek olduğu yerlerde yeni ortaya çıkan 2B parsellerinin kadastrosu yapılırken işgal edenlerin bilgilerinin de şerh düşüldüğüne, buraların işgalcilerine satılacağı gibi bir hava yaratıldığına dikkat çekti. Aslında AKP hükümetinin 2B’leri barınma hakkını kullanan yoksul yurttaşa verme gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayan Hışır, “Çünkü yasa taslağında TOKİ’ye istediği yeri alma hakkı tanınıyor. Deniz ve orman manzaralı rantı yüksek araziler lüks konut yapılmak üzere TOKİ’ye verilecektir. Satışla ilgili yasa taslağında, işgalciye satılabilmesi için geriye dönük 5 yıl süreyle orada oturma zorunluluğu aranıyor. Örneğin 2009 yılında parasını ödeyerek orayı almış olan vatandaş, satışı sırasında hak iddia edemeyecek. 2B parselleri de sürekli el değiştirdiğine göre tapu alma hayali yaşayan birçok yurttaş hayal kırıklığına uğrayacak” diye konuştu. Hışır, 2B işgalcilerinin belirlenmesi sürecine sadece İstanbul’da 12 bin civarında dava açılmasının nedenlerini şöyle sıraladı: “2B alanlarında oturanların yaklaşık yüzde 5060’nın kiracı olması ve uzun yıllardır burada bulunmaları nedeniyle hak talebinde bulunulması, arazilerin tapusuz olması nedeniyle satışların belgelenememesinden birden fazla hak talebinde bulunanların olması, 2B arazisi olduğunu bilinmeyen O Sahipsiz araziler peşkeş mi çekildi Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 2. Başkanı Mehmet Hışır, kadastro çalışmaları sırasında birçok sahipsiz ve 2B kapsamında olduğu bilinmeyen arazinin “işgalci” gibi gösterilen birilerine peşkeş çekildiğine ilişkin duyumlar aldıklarını anlattı. Sahipsiz 2B alanlarının tapuya bu şekilde yazılmaması, hemen ormana dönüştürülmesi gerektiğini vurgulayan Hışır “Orman Bakanı 2B alanlarının yüzde 10’unu bu şekilde eylemli orman (kullanılmayan arazilerin kendi kendine ormanlaşması) olarak tescil ettiklerini söylüyor. O zaman 2B alanlarından yüzde 5 yapılaşmış alanı dışında bırakın, geriye kalan yüzde 85’in neden orman haline gelmesine izin vermiyor oraları da yapılaşmaya açıyorsunuz?” diye sordu. ? İştah kabartan 7 ilçe Veysel Eroğlu. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ama ölçümler sırasında 2B arazisi olduğu belirlenen boş arazilerin sanki işgalcisi varmış gibi hak talebinde bulunulması...” 2B arazilerinin yasa çıkartılarak satılmasının anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırı olduğunu yineleyen Hışır, konunun Anayasa Mahkemesi’ne taşınması halinde daha önce 5 kez iptal kararı veren yargının bu satışları da iptal edeceğine kesin gözü ile bakıldığını söyledi. Hışır bu durumda ortaya çıkacak mülkiyet sorununun boyutunu da ortaya koydu: “Satışların iptali halinde geriye dönük yapılan satışlar yolsuz tescil durumuna düşeceği için tekrar Hazine adına tescil edilmesi gerekecektir. Bu durumda da devletin tapu siciline güven ilkesine dayanarak, tapudan gidip bu yerleri satın alan vatandaşların elinden bu yerler alınacak ve bu durum Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınarak Türkiye milyonlarca tazminata mahkum edilecektir.” Atıklar sulak alanlara Yine iptal edilebilir Davaların nedeni 2B sorunu esmi rakamlara göre 2B arazilerinin yüzde 62.1’i ekili alan, yüzde 23.2’si meyve bahçesi, yüzde 7.4’ü otlak ve yaylak, yüzde 4.7 yapılaşmış alan, yüzde 1.7 narenciye alanı, yüzde 0.5 sera alanı, yüzde 0.4’ü kamuya tahsisli alan. Bu rakamlarda da görüldüğü gibi 2B arazileri içerisinde yapılaşmış kısım yaklaşık yüzde 5 dolayında. Ama satışa yönelik tasarıda sadece bu yüzde 5’lik kısım değil bütün 2B alanları hedefte. Çevre ve Orman Bakanlığı bu yöndeki tepkiler karşısında 2B arazilerinin tamamının değil yarısının satışa çıkarılacağını açıkladı. Ancak bu arazilerin yarısının içinde de yapılaşmış alanlar çok düşük düzeyde kalıyor. Gerçek Süreli mülkiyet arazilerinin satışına karşı yıllardır hukuki olarak mücadele veren TEMA, sorunun tamamen çözümü için “süreli mülkiyet” önerisi getiriyor. Vakfın önerisi şöyle: “Hukuk sistemimizde 1960’lı yıllara kadar Kat Mülkiyeti, 1990’lı yıllara kadar da Devremülk Hukuku yoktur, ihtiyaçlar bu kanunların hazırlanmasını sağlamıştır. Şimdi ihtiyacımız olan yeni bir kanundur. Bu kanunu ‘Süreli Mülkiyet’ olarak tanımlıyoruz. Dünyada süreli mülkiyet örnekleri vardır. Avrupa’da bazı tarihi yörelerde, tarihi kentlerde 3040 yıllık mülkiyet vardır ve hiçbir zaman kişi sonsuz bir mülkiyet hakkını satın alamaz, mülkiyet belediyelerde, belki bazı yerel yönetimlerdedir. Örneğin herhangi biri 2B arazisi olarak orman sınırı dışına çıkarılan bir orman alanına yapılmış bir binayı 60 yıllığına satın alabilir. 20 yıl kullandıktan sonra 40 yılını çocuğuna bırakabilir. O kişinin çocuğu da kendisine kalan bu hakkı kullanabilir veya diyelim ki 35’inci yılda bir başkasına satabilir, ama satın alan geriye kalan 5 yıllık mülkiyeti almış olur. Bina daha sonra mülkiyet sahibi yönetime geçer.” KONYA (AA) Endüstriyel ve tarımsal atıkların yol açtığı kirliliğin Türkiye’deki sulak alanları tehdit etmeye devam ettiği bildirildi. WWFTürkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) “Türkiye’nin sulak alanlarının korunması, sorunlar ve çözüm önerileri2011” raporuna göre plansız su altyapı projeleri, tarımda aşırı su kullanımı, kirlilik, yasak avcılık, balıkçılık ve yönetime ilişkin sorunlar, sulak alanları tehdit eden başlıca etkenler oldu. En büyük tatlı su gölü Eğirdir’in yanı sıra Beyşehir, Bafa gölleri, Büyük Menderes, Gediz, Göksu deltaları, İğneada Subasar Ormanları ve Gölleri, İznik, Sapanca ve Uluabat gölleri gibi sulak alanların da kirlilik tehdidi altında olduğu vurgulandı. 2B R Baskı ve tehdit adastro çalışmalarının Tapu ve K Müdürlüğüeden Hışır, oda olarakKadastro Genel tarafından ihale ile özel şirketlere verildiğini ifade bu rantın oluşturulmasına ve orman alanlarının işgal edilmesine aracılık etmek istemediklerini defalarca söylediklerini belirtti. Kadastro çalışmasına ilişkin yasanın Anayasa Mahkemesi’ne taşındığını anımsatan Hışır, “Kadastro çalışması tamamlanmasına rağmen hâlâ mahkeme kararını açıklamadı. Yapılan çalışmalarda meslektaşlarımızın çok fazla siyasi baskı ve tehditle karşılaştıkları doğrudur. Açılan davaların sayısı da bu duruma işaret ediyor” dedi. Hopalılar ayaklandı İstanbul Haber Servisi Hopa Dereleri Koruma Platformu, Şelale (Güneşli) Deresi üzerinde Erva Enerji tarafından kurulmak istenen HES’i protesto etti. Şirketin İstiklal Caddesi üzerindeki mağazasına girerek pankart açmak isteyen göstericilerle sivil polis ve mağazanın güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı. Taksim Tramvay Durağı önünde toplanan yüzlerce HES karşıtı, “Su haktır satılamaz”, “Satılık deremiz, suyumuz yok”, “Suyuma, köyüme, kültürüme dokunma” pankart ve dövizleri açarak tulumlar, sloganlar eşliğinde yürüyüş yaptı. Eyleme yönetmen Özcan Alper, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş’ın da aralarında bulunduğu pek çok kişi destek verdi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle