25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2011 PAZAR Masanın üstüne dizdim. Hepsi okunmaya değer, hepsi uzun çalışmaların ürünü... Bizler, sizler okusun, toplum aydınlansın, doğruyu yanlışı anlasın, anlayalım diye!.. Yılmaz Dikbaş’ın “İğfal”i, Avrupa Birliği’nin iğfal ettikleri; daha önce ülkemizin çağdaş sorunlarını karanlıklardan çıkaran kitaplarıyla sık sık adını andığım Dikbaş, önsözde bakın ne yazmış: “Bu kitapta özellikle Avrupa Birliği’nin ülkemizdeki kurum ve kuruluşları ve bazı kişileri para karşılığı nasıl iğfal etmiş olduğunu göreceksiniz.” Bu “iğfal” gerçeğinin derinliğine girmek istiyorsanız bu kitabı okuyun!.. Genç bir araştırmacı Ufuk Akkaya “Tele Tayyip’te Kulak” konusunu ayrıntılarıyla işlemiş. Abdülhamit’ten, Fethullah’tan, AKP döneminden bu yana “kulak”larla nelerin, nasıl dinlenildiğini sergiliyor. Çürüyen rejimin büyüyen kulağı bu kitapta diyor. Bir projektör tutuyor yıllardır yaşadığımız çirkin olaylara!.. Ama yine de “Hiçbir zorba, hiçbir talancı gerçeklerin EVET / HAYIR OKTAY AKBAL sevgiyle anmak istiyorum. Bu arada araştırmacı yazar dostum Atilla Oral’ın “Atatürk ve Kocaeli” adlı çalışmasını da anmakta yarar var... Atatürk’le ilgili pek çok kitap yayımlandı. Ama Oral’ın kitabı resimlerle, belgesel örneklerle alıyor okuru değişik bir Atatürk dünyasına götürüyor. Kocaeli’ne gelişi, konuşmaları, resimleri... Tüm okul, üniversite kitaplıklarında yer alması gereken bir çalışma... Biliyorum bu yazdıklarım yetersiz! Benim istediğim araştırmacı okurlarımın bu tür yapıtlara dikkatlerini çekmek... Bir okurum da İlhan Selçuk’un ölümünden sonra yazdığım “Bil ki seni hep izleyeceğiz” adlı yazımı büyütüp camlatarak göndermiş... Biliyorsunuz, bu sözü Erenköy Köşkü’nün işkencecileri söylemişlerdi. Öyle de yaptılar! Hep izlediler... Ama İlhan da hep yazdı, anlattı, suçladı. Bu değerli armağanı gönderen. A. Taşkın Yıldırım adlı okuruma içtenlikle teşekkür ederim. ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Kitaplar Hep Kitaplar elinden kurtulamamıştır” yargısını veriyor... Kaynak Yayınları’nın yeni kitaplarını da anmak gerekir. Teoman Alili’nin “Yugoslavya Dersleri”... Bir devletin nasıl param parça edildiğinin öyküsü... Değerli çalışmalarından daha önce de söz ettim. Hüner Tuncer de “Osmanlı Diplomasisi ve Sefaretname”de ilgi çekici bir konuyu ayrıntılarıyla sergilemiş. Bilimsel bir tarih araştırması... Biraz da edebiyat, sanattan söz etsek mi!.. Mehmet Yalçın’ın iki cilt tutan “Şiirin Ortak Paydası”nı özellikle belirtmeli. Kısa bir yazıda tanıtmak zor! Konuyla yakından ilgilenen edebiyat tutkunlarının vazgeçemeyeceği bir yapıt! Edebiyat fakültelerinde önemle değerlendirilmesi gereken önemli bir çalışma... Bir de şiir kitabı, daha doğrusu 22 yaşında yitirdiğimiz Rüştü Onur’un yaşamı, sanatı, yapıtları üzerinde bir araştırma... Behçet Necatigil, yakından tanıdığı Rüştü Onur için ne yazmıştı, anımsayalım: “Bir şair yaşamıştı Zonguldak’ta/ Adı Rüştü Onur’du/ Bilseydi hatırlanacağını/ Memnun olurdu”. Orhan Veli’ler, Oktay Rıfat’lar, Necati Cumalı’lar döneminin unutulmaz şairi Onur’u, Yapay... Şöminelerde yapay alevler var… Bir tek kıvılcım fırlamıyor ki avucuna alıp geri atsın insan… Yanları nar gibi kızarmış yapay sobaların git üzerine otur... Kapıya yapay köpek havlaması alarmları taktılar, zaten hırsız da yapay; asteğmen kılığında gelmiş bu sefer… Lüks sitelerin reklam filmlerinde, ortada Marmara Denizi, Tuz Gölü, Karadeniz şeklinde yapay havuzlar gözüküyor… İçlerinde yapay dalgalar ve yapay balıklar… Zaten müteahhit de “Halka hizmet için buradayız” diyor… Yüzünün sağ yarısı daha düz Ayla’nın… Öbür yarısına ilaç az gelmiştir belki… O gördüğünüz, kırışıksız dümdüz yüzlerin çoğu aslında yapay gençlik: Botoks… Son günlerde çapı da bir büyüyor, bir küçülüyor memelerin, kaşla göz arası… Yine de iyi; daha geçen gün gazetelerde haberi vardı: “Hande’nin yapay memesi patladı…” Toptan yapay beden de alabilirsiniz bilgisayar siparişi ile… Şişme… Böyle olunca, tıp adamları da zaten bebeği tüpte yapay üretiyorlar… Erzurum’a kar yağdırdılar… Yapay… Çinliler de “Şu Türkler ormanları bitirmişlerdir” diye, üzerinde yapay kuş yuvaları olan yapay plastik ağaçlar yapıp yapıp gönderiyorlar, her birisinden iki yüz naylon terlik çıkar… Meyvesini de artık marketten alırsınız… Geçenlerde GDO’su biraz fazla kaçmış patlıcanın resmi vardı gazetelerde; iki kulaklı... Gerçek dünyayı terk edip, yavaş yavaş kendi yarattığı ve her şeyi yapay bir yaşama geçiyor insanoğlu… Bu dünyayı terk ediştir… Bir gün tümüyle yapay olduğunda dünya... O artık “bizim dünyamız” olmayacak... [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle