18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 17 Kars’taki anıt geriliminin ardında ‘estetik’ kaygılar değil, ‘siyasi’ beklentiler var... ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Kurban Seçilen ‘Pınar’ Sizleri şoka uğratmayayım... En iyisi baştan söyleyeyim... Şu aşağıdaki satırları kendi yazımdan aldım. 1 Haziran 2002 tarihinde, Cumhuriyet gazetesinde bu sayfada, bu köşede yayımlanan yazımdan aldım... Yazımın başlığı “Geçen Zaman, Duran Zaman”... “Bir yıl önce şu sıralar sosyolog Pınar Selek’in İstanbul DGM’deki duruşmasını izliyordum…(Evet, o zamanlar devlet güvenlik mahkemelerimiz vardı!) Bir sanık, ansızın ve yıllar sonra ‘iftiracı’ olmaya karar vermiş ve tüm suçları (cinayet, bomba imal etme, azmettirme, bomba koyma, çete kurma vb.) Pınar Selek’e yüklemişti... Bir yıl sonra, aynı sanık, aynı mahkemede, bu kez geçen yıl söylediklerinin tam tersini söylüyor, ‘MİT, JİTEM ve Emniyet Pınar Selek’i suçlamam için baskı yaptı’ diyor. Pınar Selek’i de ‘Dikkat et öldürüleceksin’ diye uyarıyordu. Neredeyse beş yıldır süren mahkemede bakalım daha kaç kez ifadeler, raporlar, tanıklıklar, suçlamalar değişecek ve daha kaç yıl sürecek? Her duruşmada zaman durmuş, zamanı öldürmüşüz, yok etmişiz gibime geliyor... Ama Pınar Selek’i her düşündüğümde ya da izlediğimde, zaman hızla geçiyor, zamanla yarışmam gerekiyor. Çünkü o, Pınar Selek, üretiyor, çalışıyor, kitaplarını hazırlıyor, yayımlıyor, kadın akademileri, kursları, stajları kuruyor, Türkiye’nin bir ucundan öteki ucuna kadın dayanışmasına önayak oluyor. Açıkçası çalışmaktan, öldürülüp öldürülmeyeceğini düşünmeye zaman ayıramıyor!” Dokuz yıl önce yazmışım bu satırları... Aradan geçen yıllar boyunca Pınar Selek 2 kez, 2006’da ve 2008’de beraat etti. Arada boşu boşuna hapis yattı, işkence gördü. Yargıtay Mart 2009’da kararı bozdu, ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini istedi. Bu karara Yargıtay Başsavcılığı’nın yaptığı itiraz da 2010 Şubat’ında oyçokluğu ile reddedildi. Yukarıda, 9 yıl önceki yazıda belirttiğim kişi, Abdülmecit Öztürk, ilk ifadesinde “Ben yaptım” demişti. Sonradan işkence altında ifade verdiğini ve her duruşmada Pınar Selek’i tanımadığını defalarca açıkladı. Bugün davanın geldiği noktada bu şahsın beraatı kesinleşmiş durumdadır... Patlamadan 2 gün sonra gözaltına alındı Pınar. Gözaltına alınışı bombalamayla değil, yaptığı araştırmayla ilgiliydi. Polis sorgusunda patlamayla ilgili tek soruya muhatap olmadı. Sonradan suçlanacağı patlamayla tek ilgisi Abdülmecit’in o skandal ifadesiydi. Ve davanın şu aşamasında Abdülmecit beraat ederken, Pınar Selek hâlâ ağırlaştırılmış müebbet hapisle cazalandırılmak isteniyor. Sevgili okurlar, bundan daha açık seçik nasıl anlatabilirim bilemiyorum... Siz bu yazıyı okuduğunuzda biz Pınar için bir basın toplantısında olacağız. “Biz” dediğim, Pınar’ın tüm yaşamını, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, mağdurların haklarını korumaya adadığının bilincinde olanlar... Onun her tür haksızlığa karşı çıkarken, şiddetin her türünü lanetlediğini bilenler... Var olma nedenini barışa adadığını bilenler... Pınar’ın düşünceleri ve duruşu nedeniyle böyle bir saldırıya maruz kaldığını ve “kurban” seçildiğine inananlar... “Hâlâ Tanığız Platformu”. Dokuz yıl önce yazdığım yazıya “Geçen Zaman, Duran Zaman” demişim. Zaman kimileri için dursa da Pınar Selek için durmuyor. O sürekli üretiyor, araştırmalarına, kitaplarına yeni çalışmalarını katıyor... Ama bu arada bizler için, toplum için, kamu vicdanı için zaman duruyor; hak, hukuk, adalet duygumuz ve düşüncemiz paramparça oluyor. 12 yıldır süren davanın bir sonraki duruşması 9 Şubat’ta... O gün yeniden buluşmak üzere... O gün paramparçalıktan kurtulmak üzere... www.zeyneporal.com [email protected] İnsanlık Anıtı ve ‘gerçek’ler aşbakan Kars’ta “İnsanlık Anıtı’nı yıkın” dediğinde, ulusal şairimiz Mehmet Akif’in (18731936) dizelerini anımsamıştım: “Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir, Onu en çulpa herifler de emin ol becerir. Sade sen gösteriver ‘İşte budur kubbe!’ diye. İki ırgatla iner şimdi Süleymaniyye. Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman, Bir Süleyman daha lazım yeniden, bir de Sinan...” Anıtın dikilmesini sağlayan önceki Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’nu elbette ki Sultan Süleyman’la kıyaslamak mümkün değil, ama Kars’ın, “Doğu’nun Uygar Kenti”; “Kafkasya’nın Anadolu’daki Elçisi” vb. tanımlarla anılması da Alibeyoğlu’nun mirasıdır... Sanatçı Mehmet Aksoy’u da elbette ki B gerekir… “Ucubeci”lerle bu nasıl gerçekleşebilir? İYASİ TUTUMLAR Melih Aşık geçenlerde sordu: “Bu işin arkasında ne var? Başbakan gerçekten estetik kaygılarla mı heykele yüklendi?” Yanıtını da şöyle özetlemiş: “Başbakan Kars’taki MHP oyları için heykel meselesini yaratmış olabilir.” (Milliyet23 Ocak 2011) Aslında “MHP” değil de Kars’taki bazı “ülkücü”lerin tepkili olduklarını söylersek gerçeğe daha çok yaklaşmış oluruz… çünkü “anıt”ın gerekçesi kısaca şuydu: Erivan’daki, Türkleri suçlayan “Soykırım Anıtı”na karşı “insanlık” adına en anlamlı yanıtı vermek.. Halkları bu gibi “tarih saptırmaları”yla birbirine düşürmek yerine, insanın içindeki barış duygularını yücelten bir anıtla Ermenistan’ı “utandırmak”, sadece Türkiye’nin değil, tüm Kafkaslar’ın da özlemi S Koca Sinan’la kıyaslamak akla bile gelmez; ama yine Kars’a, “Kültür ve Sanat Kenti” kimliğini kazandıran çabalar heykelcimizi de böylesine etkilemeseydi, o duygu yüklü abidenin kente armağan edilmesi mümkün olabilir miydi? Şimdi ise deniyor ki, bu “ucube” yıkılacak!.. Oysa onu en “çulpa” herifler bile becerebilir. Ama “yapmak” için Kars’ın yeniden “uygar kent kimliği”yle buluşması, Aksoy’un da yeniden o coşkuyu duyması değil miydi? Buna en yakışan kent ise elbette ki Kars’tı.. Nitekim Demirel de Cumhurbaşkanlığındaki “Kafkas İstikrar Paktı” projesinde Kars’ın etkin yer almasını önemsemiş, aynı nedenle kentin üniversitesi bile “Kafkas” adını almıştı… İnsanlık anıtı da bir bakıma Kafkasya’nın ortak duygularını simgeleyecekti... İşte bu fikre, “Ermenileri utandırmak yerine cezalandırmak gerekir” düşüncesiyle karşı çıkan ülkücüler, “Bizde de onların soykırımını gösteren anıtlar yapılmalı” diyerek insanlık heykelini “Erivan’la uzlaşma” olarak yorumladılar!.. Açıkça söylenmese bile Erzurum Koruma Kurulu’nun değerlendirmelerine aynı tepki kimi üyelerce de yansıtılınca, projeyi başlangıçta olumlu bulan Kurul, ilerleyen toplantılarda “sakıncalı” görmeye başladı… üstelik anıtın bulunduğu tepenin altındaki 2. Dünya Savaşı’ndan kalma bir siperi “Kurtuluş Savaşı mirası” sayan tartışmalı gerekçelerle.. ZMANLARIN RAPORU Kurul’daki çekincelerin “estetik kaygılar”dan ya da “tarihi dokuyu gözetme” amacından değil; özetlediğim siyasi tavırdan kaynaklandığı, “uzman raporları”ndan da açıkça izlenebiliyor. Kültür ve Turizm Bakanı’nın 6 Mayıs 2010’da görevlendirdiği 4 kişilik bir inceleme komisyonu, 10 Haziran’daki raporunda özetle şu tespitleri yapıyor: Anıtın yapımı başladığında bulunduğu tepe sit değildi. İnşaat sürerken, 2. Dünya Savaşı’na ait bir “makineli tüfek siperi”ne “tarihi tabya” denerek alınan kararda ise sit “sınır”ları belirsizdir. Kurul, sit nedeniyle incelediği projeyi önce onaylamış, “çekince”li kararlar ise ilerleyen aylarda “usullere aykırı” üretilmiştir. Toplantıda bulunmayan üyelerin “karşı imza”ları dikkat çekicidir. “Muhalefet şerhi” düşen üyelerin yazılı gerekçeleri dosyada yoktur. Alınan 7 kararın tümünde de birbirleriyle çelişkiler bulunmakta; anıtın, sit dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle sorumluluk Kurula değil, belediyeye aittir. Yapıldığı yerin Hazine’de mi, belediye mülkiyetinde mi olduğuna yerel makamlar açıklık getirmelidir. Nitekim Koruma Yüksek Kurulu’nun 6 Ocak’taki “sorunu belediye çözmelidir” kararı da işte bu tespitlere dayanıyor. Şimdi Belediye Başkanı diyormuş ki: “Yetki bizde. Kuracağımız teknik heyetin vereceği görüşle yıkım gerçekleşecek.” Oysa Kars Belediyesi’nin “tüzelkişiliği” ile heykeltıraş arasında yapılmış “sözleşme” var! Sanatçının da bu sözleşmeyle birlikte hukuksal temelini Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’ndan aldığı “telif hakkı”, yani sanatçı yetkisi bulunuyor. Belediye yönetimi, “sözleşmeyi hukuksal bir dayanakla iptal etmeden” heykeli yıkabilir mi? Aksoy, eserinin yıkımına onay vermezse insanlık anıtına fiske vurulabilir mi? Yanıtları hukukçulara bırakıyor, Kars’ı yönetenlerin Mehmet Akif’in şiirindeki duruma düşmemelerini diliyoruz. Kars Belediye Meclisi’nin ‘İnsanlık Anıtı’nı ‘kaldırma’ kararının ardından açıklama yapan Mehmet Aksoy: U ‘Gerekirse heykelin önüne geçerim’ CEREN ÇIPLAK Kars Belediye Meclisi’nin önceki gün Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı”nı yıkma kararının ardından Aksoy, bütün hukiki yollara başvuracağını belirterek dava açacağını söyledi. “Olmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz” diyen Aksoy konuşmasına, “O yüzden heykelime kimse yeniden talip olmasın. Onun adresi belli. O Kars’ta güzel ve orada kalacak” sözleriyle devam etti. Yıkım kararını beklediklerini söyleyen Aksoy, “Hukuk falan tanımıyorlar. ‘Söz ‘Terk edilmiş bir ünlem gibi’ Almanya ‘ucube’ tartışmasını yakından izliyor OSMAN ÇUTSAY leşmem var’ diyorum, ‘Biz sizi tanımıyoruz’ diyorlar. Ben uzaydan gelip sözleşme imzaladım herhalde” dedi. Kars Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Özlem Öztürk ise gazetemize yaptığı açıklamada, heykelin kaldırılması için belediyede gerekli araç ve gereçlerin bulunmadığını belirterek işin ihale yoluyla yapılacağını söyledi. Öztürk, şu anda teknik ekipler tarafından yaklaşık maliyetin hesaplandığını, sonra da ihaleye gideceklerini ve bu işlemlerin yaklaşık bir ayda tamamlanacağını belirtti. “Heykeli yıktırmam, gerekirse önüne geçerim” diyen Aksoy, heykeli “parça parça kaldırma” kararını ise “adına yıkım diyemedikleri için ‘kaldırma’ diyorlar” şeklinde yorumladı. Aksoy, anıtın yıkılması için ihaleyi alacak firmaya da şöyle seslendi: “Sakın böyle bir işe girişmeyin. Bu politik bir oyun, bir oy kullanma oyu nu. Böyle bir işten kimseye hayır gelmez” Anıtın yıkım kararına “ret” oyu veren Kars Belediyesi’nin CHP’li Meclis üyesi Ali Kemal Özkıran da, yıkım kararının “hükümet politikası” olduğunu söyledi. “Anıt yapılmaya başlandığı zaman Başbakan iktidarda değil miydi? Anıtlar Yüksek Kurulu da çelişkili kararlar veriyor”. Mehmet Aksoy’un da üyesi olduğu Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) ise bir basın açıklamasıyla Aksoy’u destekledi. Açıklamada, “Sanatdevlet ilişkisine kalıcı bir zarar getirecek bu ‘sanata saldırı’ fikrinden derhal uzaklaşmak, gereksiz yere toplumu geren bir konudan da uzaklaşmak olacak, ülkeye nefes aldıracaktır. Çağrımız, Sn. Başbakan dahil herkese yararı olacak bir barış çağrısıdır: Bırakın İnsanlık Anıtı yapıldığı yerde yaşasın, Kars’la bütünleşsin!” sözlerine yer verildi. YASAL DURUM K A M İ L M A S A R A C I Ç İ Z İ K ESKİ KÜLTÜR BAKANI FİKRİ SAĞLAR C MY B C MY B FRANKFURT “İnsanlık Anıtı”nın yıkılmasıyla ilgili tartışmaları yakından izleyen Almanya’da, Alman TV kanalı ARD anıt çevresinde gelişen tartışmaları ele aldığı bir program hazırladı. “ttt” adlı programda, Türkiye’nin en büyük anıtının yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi ve böyle bir heykel kompleksinin yıkılmasını dünyaya anlatmanın çok zor olacağına işaret edildi. Mehmet Aksoy’un da geniş açıklamalarına yer verilen programda, bölgenin tarihindeki bölünmüşlüğü ve yaşanan acıları simgeleyen dev anıtın “insanlığa bir uyarı” olduğunun altı çizildi. Türkiye’nin tanınmış heykeltıraşlarından Mehmet Aksoy’un Almanya’da da iyi tanındığına dikkat çekilen programda, yıkım gerçekleşirse, Türkiye’nin yeni bir utançla yüz yüze kalacağı da ima edildi. Anıt etrafında kopan gürültüyü ayrıntılarıyla işleyen “ttt”, dev yapının şimdilik yerinde durduğunu hatırlatarak “İnsanlık Anıtı”nı ise “Zengin bir manzara ve tarihin üzerinde yükselen bir ünlem işareti gibi yıkıma terk edilmiş” olarak tanımlandı. Ayrıca “anıtın ne zaman yıkılacağının ondan yana çıkanlarla karşıtlarının öfke derecesine bağlı olduğu” vurgulandı. K Ü L T Ü R ‘Bakanlık yıkım kararına susamaz’ SELDA GÜNEYSU ANKARA Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkileri, Kars’taki “İnsanlık Anıtı”nın yıkımı için artık yetkinin Kars Belediyesi’nde olduğunu, bu nedenle bakanlığın yıkımı durdurmak için devreye giremeyeceğini belirtmişlerdi. Ancak eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ın verdiği bilgiye göre bakanlık, 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Yasası”nın ilgili maddeleri uyarınca heykelin yıkım kararını durdurma yetkisine sahip. “Yıkım kararı karşısında bakanlık sessiz kalamaz, susamaz” görüşünü dile getiren Sağlar, “Anıtın asıl sahibi, eser sahibidir yasaya göre. Eser sahibi, Telif Yasası uyarınca, heykelin yıkılmasını engelleyebilir, mahkemeye gidebilir. Kültür Bakanlığı’na şikâyet de edebilir” dedi. Bakanlığın “sanat eserlerine ve tabiat varlıklarına sahip çıkan bir kurum” özelliğini taşıdığını vurgulayan Sağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eser henüz bitmemiş olsa dahi, bir sanat eseri olarak yapımı başlamışsa onun sorumluluğu Kültür Bakanlığı’na aittir. Koruyup kollamak zorunluluğu vardır. Ankara Anakent Belediyesi de, 1994 yılında, ben kültür bakanı iken, Sıhhiye’deki Hitit Anıtı’nı ve benzeri birçok anıtı yıkma kararı almıştı. O dönem bakanlık olarak karşı çıktık. Buraları sit alanı ilan ederek anıtların korunmasını sağladık. Türkiye’de sanat varlıkları korunmuyor, kişilerin zevkleri doğrultusunda hareket ediliyor.” Tarık Öcal hayatını kaybetti Kültür Servisi Uzun süredir tedavi gördüğü kanser hastalığı nedeniyle yaşamını yitiren besteci ve gitarist Tarık Öcal, dün Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Aralarında “Tahir ile Zühre”nin de bulunduğu Nâzım Hikmet ve Melih Cevdet Anday şiirleri besteleriyle tanınan sanatçı Ankara Sanat Tiyatrosu’nda müzik direktörü olarak görev yaptı. “Gitar Alaturka 1/2/3” başta olmak üzere enstrümantal albümleri de bulunan Öcal, Esin Afşar ve Alpay gibi müzisyenlerle çalışmıştı. Günay: Özel bir yetki yok Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise yıkım kararını Dünya Koruma Kurulu’na götürüleceğini belirterek “Dünya Koruma Kurulu’nun uygun görmesi halinde, onun uygun gördüğü yönteme göre davranılacak. Bizim de belediyenin de bu alanda özel bir yetkisi yok” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle