18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ŞUBAT 2011 PERŞEMBE EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] 13 Türkiye, tahsilat koşullarını iyileştirse de hâlâ 183 ülke arasında 75’inci sırada yer alıyor 223 saatlik vergi çilesi PwC’nin, Dünya Bankası işbirliğinde hazırladığı rapora göre, Türkiye’de şirketleri, vergi ödemeleri için yılda 223 saat harcıyor. 2006’da bu rakam 254 saat olarak hesaplandı. Türkiye, 15 adetlik vergi ödeme sayısı ile 183 ülke arasında 49’uncu sırada yer alırken vergi oranında ise 112’nci sıraya yerleşti. Ekonomi Servisi Denetim ve danışmanlık şirketi PwC’nin (PricewaterhouseCoopers) Dünya Bankası işbirliğinde hazırladığı “Vergi Tahsilatı Raporu”, ekonomik durgunluğa rağmen ülkelerin vergi tahsilatını kolaylaştıran önlemler aldığını ortaya koyarken Türkiye, 183 ülke arasında vergi tahsilatı kolaylığında 75. sırada yer aldı. Raporda, Türk şirketlerinin her yıl vergilerini ödeyebilmek için harcadığı mesai saatinin 223 olduğu hesaplandı. Bu rakam 2006’da 254 saatti. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 3. Dünya Liderliğinden... Genç kuşaklar ismini bile duymamış olabilir... Mısır’da 30 yıllık Mübarek iktidarından önce, karizmatik bir başka önemli lider vardı; Nasır, iki kutuplu dünya, Soğuk savaş döneminde insanlık için umut, barışta anlamlı rol oynamış, 3. dünya liderliğini Yugoslavya lideri Tito ile paylaşmıştı... Eski sömürgeciliğin kırıldığı, daha insancıl bir dünya yaratma umutlarının yeşerdiği yıllarda, İslam dünyasında da birçok ülkede birden dinde reform, Aydınlanma hareketleri ile birlikte, ulusal bağımsızlık bilincinin güçlendiği bir süreç yaşanıyordu... Mısır ve lideri Nasır, 3. dünyanın çoğunluğunu oluşturan İslam ülkeleri arasında, bu hareketlerin başını çeken, en güçlü rolü oynayan konumda, kapitalist dünya ile Marksist dünya cepheleşmesinde, kendi ülkelerinin bağımsızlığını koruma, gelişimini sağlama adına, üçüncü bir yol arayışında, uzun soluklu siyasalekonomiksosyal güç ittifakları ile dünya dengelerinde etkin ağırlık yaratmışlardı. Marksizmi “özyönetim, çokkültürlülük” kavramlarında, demokratik açılımla çok farklı yorumlamış, Sovyetler ile Amerika eksenli iki kutup karşısında güçlü, bağımsızlıkçı duruş sergilemiş Tito Yugoslavyası ile, sömürgecilikten kopma, bağımsızlık savaşı verme ile İslamda reforma, laikliğe doğru kaymaya kalkışan ülkelerin sadece kaderleri değil çıkarları çakışmış, beklenenin üstünde bir güçlü ittifak ile 3. dünya ülkelerinin hepsinde birden reformlar, ekonomik gelişme patlaması yaşanmıştı... İki kutuplu dünyaya doğru kutuplaşma geliştikçe, iki taraftan birden 3. dünyayı ele geçirme operasyonları öne çıktıkça, iki taraf için de tehdit olarak algılanan ulusal bağımsızlıkçı kimliği önde, barış, denge umudu 3. dünyanın kırılması süreci işledi, yakalanmış ekonomik, sosyal, siyasal gelişme ivmesi geriye çekildi. Aslında İslam eksenli 3. dünya ülkelerinin, Mısır’ın belini kıran İsrail’in Ortadoğu’ya yerleştirilmesi projesinde yaşanan savaşlar olmuştu. Benim belleğime kazınmış olan bir başka gerçeklik ise 1977’de yaşlı hasta yatağında 3. dünyanın çöküşünün özeleştirisini yapan Tito’nun, tarihe yazılacak içerikte özel, içten paylaşımla, umut lider gördüğü Ecevit’e anlattıklarıydı... Tito, 3. dünyada yerlerini alan İslam ülkelerinin kendisine çok büyük destek verdiklerini, ancak Türkiye gibi devrim sürecini geçirmiş, rol model oluşturacak, ağırlığını koyabilecek İslam ağırlıklı ülkenin eksikliğinin çekildiğinin altını çizmişti. 3. dünya ülkelerinin ufkunu açan gelişme yılları, 3. dünyanın dağılması ile at başı, ittifak üyesi ülkelerde ciddi bir ekonomik kırılma, geriye gidiş, emperyal dünyaya teslim olan yeni iktidar değişimleri sürecini getirmişti. Yeniden başta İngiliz, sonra ABD egemenliği, iktidarları ile ittifak içinde yeni diktatörlükler, liderler öne çıktıkça, gelir dağılımı çarpılması, bağımsız kimlik arayışlarının yok olması, radikal İslami akımlara doğru kayışlar, almış başını gitmişti... Tabii ki 3. dünya ülkelerinin tümünde olduğu gibi, Tito ve Nasır iktidarlarının kimlikleri ile birlikte yok oluş yılları, bugün sokak isyanlarına yol açan gelişmelerle aynı nedensonuç temel ilişkisi, çelişkilerini içinde barındırıyordu... Ekonomik kriz, çok büyük bir enflasyon, işsizlik, gelir dağılımı çarpıklığı... Ayrıntı gibi görünen önemli farkla; Yugoslavya’yı devlet olamayacak devletçiklere sürükleyen parçalanma, kanlı hesaplaşmalar öncesi, toplumun eğitim düzeyi, yaşam standartları, kalitesi, toplumsal değerleri çok yukarılarda, uygarlık standartlarının yakalandığı noktalardaydı. Sadece Mısır halkı için değil, 3. dünyanın diğer İslami ülkeleri için de ulusal bağımsızlık, dinde reform, devrimlerle gelinmiş çağdaş yaşam düzeyi, demokratik olmasa da evrensel insan hakları, uygarlık değerlerine çok daha yakınlaşmıştı... Yeni dünya sömürü düzeni çarkları içinde, radikal İslami akımların, özgürlükler yerine ayrımcılığın tohumları saçılarak, eğitimin aşağı çekilmesi, çok büyük bir gelir dağılımı çarpıklığı, yolsuzluk patlaması ile bugün halkları sokaklara döken söylemde, aynı gibi görünen nedensonuç ilişkilerindeki olumsuzluklar katlanmış, kirli bir tablonun ürünleri.. Üçüncü dünyanın bir bir yıkılışında yaşanmayan bugünün kaosunu, sokak patlamalarını, ancak bu insanlık dışı çaresizlik, kaos, umutsuzluk açıklayabilir... Doğal olarak düzenin çarklarının işletilemediği noktalarda, bugüne kadar emperyal çıkar odaklarınca kullanılmış diktatörlüklerin, halklarına verdikleri zararlar umursanmazken olası, gelecek iktidarları denetleyebilme uğruna, gitmeleri zorunlu, kaçınılmaz olanların gönderilmesi operasyonlarında, emperyal güç odaklarının, etkin roller üstlenmeleri çok fazla sırıtıyor, iç acıtıyor.. Yeşil kuşak içinde, sokağın patlamasında, ABD siyasi resmi belgelerinin bu ülkelere ilişkin notlarının sızmasının rolü de elbette sorgulanıyor... Kurumların yükü azaldı 183 ülke ekonomisinin ele alındığı rapora göre, ekonomideki gerilemeye ve ardından yavaş ilerleyen küresel toparlanmanın etkilerine rağmen, dünya ekonomilerinin yüzde 60’ı vergi tahsilatı konusunda şir ketler açısından önemli düzenleme değişikliklerini hayata geçirdi. Geçen yıl 40 ülkenin vergi tahsilatını kolaylaştırırken Tunus, bu alanda başı çekti. Hem 2006 hem de 2011 yılı vergi tahsilatı çalışmalarında yer alan ekonomilere ilişkin olarak, vergi düzenlemelerine uyum için gerekli süre 1 hafta azalırken vergi maliyeti ortalama yüzde 5 gerileyerek ödenen vergi sayısı 4 adet azaldı. Genel olarak 2006’dan bu yana 90 ekonomi, kurum kazancı üzerindeki vergileri azalttı. Vergi ödemeleri için ayrılan mesai açısından ilerleme gösteren Türkiye, rapor sıralamasında 15 adetlik vergi ödeme sayısı ile 183 ülke arasında 49’uncu sırada yer alırken vergi ödemelerinin kolaylığı açısından 75’inci, vergi ödemeleri için harcanan zaman açısından 89’uncu, vergi oranında ise 112’nci sıraya yerleşti. GÜNÜN İÇ İ N D E N Doğan’ın satışında KKR, Yıldız Holding’le devrede ABD’li girişim sermayesi şirketi KKR Co’nun Yıldız Holding’le birlikte, Doğan Yayın Holding’e ait varlık satışında teklif verebileceği belirtildi. Doğan Yayın Holding’in doğrudan veya dolaylı bağlı ortaklıkları olarak faaliyet gösteren ve Hürriyet Gazetecilik dışında kalan bazı varlıklarının satışı için oluşturulan kısa listeye kalan şirketlerden ABD’li KKR Co’nun teklif verme sürecinde yerli bir ortakla anlaşarak yola devam etme kararı aldığını önceki gün açıklamıştı. Mısır ve Tunus’ta fazla kayıp beklemeyen hazır giyimciler gelişmelerden umutlu Kısa sürerse toparlarız Collection Premiére İstanbul’un açılışında konuşan sektör yöneticilerine göre Mısır’daki olaylar kısa sürerse ihracattaki aylık düşüşleri bir iki ayda hemen kapatırız. Çin ve Bangladeş’teki gelişmeler ise Türkiye’nin şansını arttırıyor. Ekonomi Servisi Hazır giyim sektörü, alternatif pazarlara girişte kilit rol üstlenen Collection Premiére İstanbul’un (CPI) 2011 ihracatına önemli katkı yapmasını bekliyor. Açılışı dün yapılan üç günlük CPI’da 53 ülkeden alıcıyı ağırlayan sektör yöneticileri, Mısır’daki gelişmelerin kısa sürmesi halinde bu ülkeye olan ihracatta ciddi bir kaybın ortaya çıkmayacağını belirtti. CPI’nın açılışında Kuzey Afrika’daki gelişmelere de değinen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, daha erken başlayan Tunus’taki olayların ocak ayı ihracatına olumsuz yansıdığını, daha geç olduğu için Mısır’daki olayların etkisinin ise henüz gözükmediğini belirterek şunları söyledi: “Bu ülkeler bizim için son derece önemli. Ben inanıyorum ki en kısa zamanda demokrasi buralarda işlemeye başlayacak. Burada refah seviyesi artarsa belki bizim kısa vadede birtakım sıkıntılarımız olur ama orta ve uzun vadede avantajımıza olur. Mısır’a aylık 200 milyon dolar ihracatımız var. Kısa sürerse şubat ayındaki düşüşle olayı geçiştirebilir, eksikliği de önümüzdeki aylarda kapatırız. Uzun sürerse o zaman bize çok olumsuz yansır. Aylık bazda ihracat yüzde 3040 düşer diye tahmin ediyoruz.” İş Bankası’nın Suriye temsilciliğine onay Türkiye İş Bankası’nın Suriye’de temsilcilik açmasına ilişkin karar, Suriye Bakanlar Kurulu’nca onaylandı. Ülkede banka açılması için Türk bankaları nezdinde çeşitli girişimlerde bulunulurken Suriye tarafı birkaç ay öncesine kadar yüzde 49 yabancı, yüzde 51 yerli ortaklık şartını gerektiren yasayı değiştirdi. Türkiye ve Suriye ortak bankasının kurulması konusu, iki ülke yetkililerinin gündeminde yer alıyor. Çin’de ücret artışı bize yaradı İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi de Çin ve Bangladeş başta olmak üzere hazır giyim ve konfeksiyonda büyük üretici durumundaki ülkelerde meydana gelen işgücü problemleri ile ücret artışlarının, AB ve ABD kaynaklı siparişlerin ülkemize yönelmesini sağladığını belirterek pek çok gelişmenin Türkiye’yi şanslı bir konuma getirdiğini, 2011’de 16 milyar dolarlık hazır giyim ihracatı gerçekleştirmeyi hedeflediklerini söyledi. CPI’ya katılan sektör ilgilileri, Tunus ve Mısır’daki olayların istikrarsız sonuçlar türetmesi halinde bu ülkelerdeki üretiminin kayacağı ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğine de dikkat çekti. Akbank’ın tahvil ihracına ödül Euroweek, 2010 yılı “En İyi Finansal İşlemler” araştırmasında Akbank’ın Temmuz 2010’da gerçekleştirdiği Eurobond ihracını gelişmekte olan ülkeler kategorisinde “Bir Finansal Kuruluş Tarafından Yapılan En İyi Tahvil İhracı” olarak seçti. Açıklamada, Akbank’ın tüm gelişmekte olan ülke bankalarını geride bıraktığına dikkat çekildi. 24 Şubat tarihleri arasında Santral İstanbul’da düzenlenen CPI, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi (solda), İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi (ortada) ve CPI İcra Kurulu Başkanı Volkan Atik’in katılımıyla açıldı. Hükümet projesi ‘yeşil kart’a takıldı MURAT KIŞLALI Yapı Kredi’den bir yeni fon daha Yapı Kredi, dolar/TL ve Avro/TL kurlarından oluşan döviz sepetinin günlük değerinin yatırım dönemi boyunca, belirlenen bant aralıkları içinde kaldığı toplam gün sayısı kadar bant içi getiri oranı sağlamayı hedefleyen Yapı Kredi B Tipi yüzde 100 Anapara Garantili Onaltıncı Alt Fon’u için talep toplamaya başlıyor. Fona minimum 5 bin TL ile yatırım yapılabilinecek. ANKARA Hükümetin “Doğu ve Güneydoğu’da hayvancılığı destekleyerek bölge halkının gelir seviyesini ve hayat standardını yükseltmek” amacıyla başlattığı TARET Projesi’nde 4 yılda 352 bin hayvan yerine 25 bin hayvan kesildi. 30 bin kişiye geçim kaynağı olması hedeflenen projeden sadece 957 besici faydalanabildi. Sorunlar arasında “besicilerin yeşil kartlarını kaybetme korkusuyla kayıt altına alınmak istememelerinin de yattığını” bildiren Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) “Projenin paydaşlar arasında koordinasyon eksikliği, kredi kullanımındaki bürokratik engeller ve Hayvancılığı desteklemek için başlatılan ve 30 bin kişiye ulaşması hedeflenen TARET Projesi’nden sadece 957 besici faydalanabildi. YDK’ye göre, besici yeşil kartını kaybetme korkusuyla kayıt altına alınmak istemiyor. üreticinin kayıt altına girmekten çekinmesi gibi sebeplerle beklenen faydayı sağlamadığını” tespit etti. YDK raporunda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Ziraat Bankası, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri (TKK) ile Et ve Balık Kurumu’nun (EBK) katılımıyla 16 Temmuz 2006’da başlatı lan proje kapsamında Haziran 2010’a kadar 957 besici ile sözleşme yapıldığı ve toplam 44 bin 422 hayvandan 25 bin 286’sının kesiminin gerçekleştirildiği bildirildi. Raporda “Projenin bütünü dikkate alındığında aynı süre içinde yaklaşık 352 bin hayvanın besiye alınması gerekiyordu. Kesimi gerçekleşen hayvan sayısı göz önüne alınırsa ancak yüzde 7 oranında gerçekleşme elde edildiği görülmektedir. Diğer taraftan projenin paydaşları arasında meydana gelen sorunların aşılmasında ciddi zorluklar yaşandığı görülmektedir. Projenin temel eksikliği koordinasyonsuzluk olarak kendisini göstermektedir” denildi. [email protected] BORSA 65 BİNİ GEÇTİ Küresel toparlanmaya ilişkin güvenin artması, Mısır gerginliğinin piyasalar üzerindeki etkisinin azalması ve içeride yabancı aracı kurumlardan gelen tavsiye arttırımları ile son dönemde sert satışlarla karşılaşan İMKB yükselişini üçüncü güne taşıdı. Endeks yüzde 0.75 artışla 65 bin 307 puandan kapandı. Erste, yayımladığı araştırma raporunda Türk bankalarında yüzde 25’lik yukarı yönlü bir performansının olduğunu açıkladı. Raporla birlikte bankacılık endeksi yüzde 1.14 yükseldi. Başarılı geçen hazine ihaleleri ve düşük enflasyon beklentisiyle faiz 8.04’e düştü, kur Avro/dolar paritesine paralel seyrederek 1.58 TL’den kapandı. Roubini’den Venezüella kehaneti Ekonomi Servisi Financial Times gazetesinde bir köşe yazısı kaleme alan ekonomist Nouriel Roubini, Ortadoğu’daki kargaşanın çok ağır bir mali kriz ve küresel ekonomi için ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirterek “Ortadoğu’daki kargaşanın ne kadar yayılacağını bilmiyoruz. Hatta büyük petrol üreticilerinden Venezüella’da bile bir yasemin devrimi yaşanabilir” dedi. Krizi önceden tahmin eden iktisatçı, yazısında, dünyadaki petrol rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin ve gaz rezervlerinin yarısının Ortadoğu’da bulunduğuna işaret ederek enerji fiyatlarının jeopolitik risk nedeniyle yükselmesinin küresel sonuçlar doğuracağını söyledi. ‘Arap sokaklarından stagflasyon riski yükseliyor’ diyen Roubini, “Son siyasi şoklardan önce bile petrol 90 doları aşmıştı. Şimdi 100 dolar sınırında olan petrol daha da artarsa, bazı ekonomiler hızla yavaşlayacak hatta bazıları çift dipli resesyonu görecek” dedi. Dünya borsaları 29 ayın zirvesinde Ekonomi Servisi Gelişmiş ve gelişmekte olan 49 ülkeye ilişkin hisse senedi performanslarını izleyen MSCI’ın bütün ülkeleri içeren dünya borsaları endeksi ekonomik verilerin sürdürülebilir ekonomik toparlanmaya işaret etmesi ve şirketlerin son çeyrek için olumlu kâr açıklamalarıyla yüzde 0.6 yükselerek 29 ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Gelişmiş ülkelerin borsalarını içeren endeksi de yüzde 0.5’lik yükselişle Eylül 2008 başında görülen seviyeye yaklaştı. Küresel çapta borsalar, 2011’e son 14 yılın en güçlü ocak performansını sergileyerek girdi. Şirket kârlarının ve ekonomiye yönelik iyimser beklentilerin yatırımcıların güvenini arttırması, bu yükselişteki başlıca neden oldu. Mısır’daki olayların piyasalar üzerindeki etkisi şimdilik kısa sürdü. ‘SÜVEYŞ’İN KAPANMASI ZOR’ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, petrolün 100 doları aşmasında özellikle Akdeniz havzasındaki olayların etkili olduğuna işaret ederek “Arztalep açısından bir sorun yok. Siyasi istikrarsızlık fiyatların yükselmesinde bir katalizör görevi gördü. Umarım bu kaos bir an önce sonuçlanır ve petrol fiyatları üzerindeki tehdit kalkar” dedi. Enerji koridorlarıyla alakalı her gelişmenin önce bölgeyi sonra da dünyayı ilgilendirdiğine dikkat çeken Yıldız, Uluslararası Enerji Ajansı ve OPEC’in açıklamalarına göre Süveyş Kanalı’nın teorik olarak kapanma ihtimalinin bulunduğuna değinerek “Ama şahsi kanaatim olarak; bir kısım incelemelerimiz ve irdelemelerimiz sonucunda pratikte böyle bir şeyin olmasının zor olacağını söylemeliyim” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle