18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 ŞUBAT 2011 PAZARTES CUMHUR YET SAYFA HABERLER CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın o dönem neden sustuğunu sordu 5 ‘28 Şubat’ı sorgulasınlar’ KIVANÇ EL İZMİR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Şubat sürecinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak aktif siyaset içerisinde olduğunu ifade ederek “O dönem ses çıkarmadın. Şimdi ses çıkarmanın bir anlamı yok” dedi. CHP’nin her iktidara yakın olduğu veya geldiği dönemlerde darbe olduğuna dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Sakın kimse darbe marbe muhtıra falan vermesin; başka işiniz mi yok. Niye ben ‘önce ben tankın önüne çıkarım’ diyorum, boşuna söylemiyorum” diye konuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir yolunda yorgunluğuna karşın Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı ve 28 Şubat MGK bildirisinin 14. yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 28 Şubat’ı darbe olarak görmedi Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin her iktidara yakın olduğu veya geldiği dönemlerde darbe olduğuna dikkat çekerek, “Sakın kimse darbe marbe muhtıra falan vermesin; başka işiniz mi yok” dedi. ğini belirten CHP lideri, “28 Şubat dönemi siyasetin devleti yönetme direncini ve gücünü kaybettiği tarihtir. Ben 28 Şubat’ı darbe olarak görmüyorum. Siz siyasetçi olarak gidip birilerine teslim oluyorsunuz. 28 Şubat siyasetçinin teslim olduğu gündür, tarihtir. Siyaset, direnme gücünü kaybetmiştir” dedi. 28 Şubat sürecinde Başbakan Erdoğan’ın önemli bir pozisyonda olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Recep Tayyip Erdoğan siyasetin içerisindeydi. İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı yapıyordu, o dönem çıkıp çok net açıklamalar yapıp 28 Şubat sürecini eleştirebilirdi ama yapmadı. Şimdi eleştirmesinin hiçbir anlamı yok” diye konuştu. AKP’nin 28 Şubat’ın değil, 12 Eylül’ün bir ürünü olduğunu vurgulayan CHP lideri, “AKP, Kenan Paşa ve arkadaşlarının besledikleri sistemin bir sonucudur. Ortaya koydukları anayasa ve değişimin bir ürünüdür AKP. 28 Şubat bu ürünün iktidar olmasını biraz daha hızlandıran bir süreçtir” dedi. macı hesaplaşmak değil’ Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın 12 Eylülcülerle hesaplaşmak gibi bir amacının olmadığını belirterek “Söylemde dile getiriyor ama eyleme gelince susuyor. Çünkü onlara diyet borcu var” dedi. ‘A CHP’nin iktidara en yakın olduğu dönemlerde 27 Mayıs da dahil olmak üzere hep darbe olduğunu söyleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Biz onun için diyoruz ki, sakın darbe, marbe, muhtıra vermeyin kardeşim. Başka işiniz mi yok kardeşim. Darbe sonrası getirilen iktidarlar hep sağcılardan oluşmuştur, Türkiye’yi dizayn etmek isteyenler sağ iktidarlarla Türkiye’ye yeni bir yol haritası çizmişlerdir. Niye ben çıkıp diyorum ki, darbe olduğu takdirde önce tankın önüne ben çıkarım diye. Herhalde boşuna söylemiyorum. Bizi kalkıp da işte asker ve darbeden yana, bilmem neden yana, yok öyle bir şey. Asker saygın bir konumdadır, görevini yapar, yasalar gereği kışlasında oturur. Bitti, o kadar… Sorun olursa gider Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na anlatır.” ‘Kâğıttan Kaplan’a zin ‘Seçim Bakanına’ mı Kalıyor? CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un TSK’yi “kâğıttan kaplan” diye niteleyen açıklamaları Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP’nin tepkisine yol açmıştı. Bizzat Erdoğan, savcıların harekete geçmesini ve Genelkurmay’ın da suç duyurusunda bulunmasını istemişti. AKP’liler yargıyı göreve çağırırken Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, Batum hakkında önce inceleme başlattı, ardından da TCK 301. maddeden dava açmak için Adalet Bakanlığı’na izin başvurusunda bulundu. Süheyl Savcının Batum hakkında, “askeri aşağılama” suçlamasıyla altı aydan iki yıla kadar hapis istemiyle dava açabilmesi için Adalet Bakanı’nın izin vermesi gerekiyor. Savcının izin istemesiyle birlikte Başbakan ve AKP’deki hiddet, yerini sessizliğe bıraktı. Parti kulislerinde, “Adalet Bakanı’nın izin vermesinin siyasi bir karar olacağı, seçime gidilen bir süreçte CHP yöneticisini 301’den yargılatan iktidar” konumuna düşülebileceği kaygıları dile getirildi. Savcının izin başvurusu yapmasının üzerinden 20 gün geçti. Hâlâ bir yanıt yok. AKP’de, 301 izni konusunda yaşanan sıkıntıyı aşmak için “seçim bakanı” formülü gündeme geldi. Formül, seçim kararı alınmasıyla birlikte yerini “bağımsız” bakana bırakacaklar arasında Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de bulunmasına dayandırılıyor. Seçimin 12 Haziran’da yapılmasına dair AKP önerisi Meclis Batum gündeminde. 3 Mart perşembe günü Meclis kararına dönüşerek seçim takvimi resmen başlayacak. Takvim gereği, seçim kararından 5 gün sonra Ulaştırma ve İçişleri bakanlarıyla birlikte Adalet Bakanı da yerini seçim bakanlarına bırakacak. Yani 9 Mart’ta Ergin’in yerine geçici bakan gelecek. 9 Mart’a kadar Ergin başvuruyla ilgili bir işlem yapmazsa, karar seçim bakanına bırakılmış olacak... Kemal Kılıçdaroğlu, yurttaşları CHP çatısı altında toplanmaya çağırdığını belirtti Büyükerşen CHP’ye katıldı KIVANÇ EL CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DSP’den istifa eden Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e parti rozetini takarken vatandaşa sandıkta birlik mesajı verdi. Kılıçdaroğlu, Porsuk Spor Salonu’nda düzenlenen katılım töreninde konuştu. Büyükerşen ile birlikte 40 isim CHP’ye katıldı. Törende Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, CHP liderine Che Guevara’nın yağlıboya tablosunu hediye etti. Törende konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Geçmişte ANAP’a, DP’ye hatta AKP’ye oy vermiş tüm yurttaşlarımızı halkın iktidarı için CHP çatısına çağırıyorum. Bizim artık bölünme lüksümüz yoktur. Beraber olacağız. Oy alamadıysak bunun suçlusu halk değil biziz” dedi. AKP iktidarının kâbusunu anlatacaklarını ifade eden CHP lideri, Kılıçdaroğlu, “Kadına seçme seçilme hakkını CHP verdi, şimdi de ekonomik özgürlüğünü vereceğiz. Makarna kuyruğunda bekletmeden aile sigortası ile her ay hesabına para yatıracağız” dedi. Başbakan Erdo Porsuk Spor Salonu’ndaki törenle Yılmaz Büyükerşen, CHP’ye katıldı. ğan’ın “Belediyeler arasında ayrım yapmıyoruz” sözlerini hatırlatması üzerine salondan “yalan” sloganları yükseldi. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, Ankara ve İstanbul metrolarının hâlâ bitmediğini belirterek, “Onlar yapamadılar. Hazine’den para aldılar ödemediler. Büyükerşen ‘Gölge et meyin kendim yapacağım’ diyor, önüne duvar örüyorlar. 6 ayda bir başvuruyor, izin vermiyorlar” dedi. Yılmaz Büyükerşen de konuşmasında, Atatürk’ün rozetini taktığını belirterek, “Mazlum ama mağrur vatandaşlarım” diye seslendiği vatandaşlara şunları söyledi: “Siz aslında irticalen konuşmama alışıksınız ama beni ilk defa metin okurken göreceksiniz. Ama öyle bir ortamdayız ki, bir tek sözcük ve bir tek virgül bile insanların zulme uğramasına sebep olabiliyor. Dokunulmazlık zırhına sahip olmadığım için tedbirli davranmak zorundayım, bağışlayın. Bilin ki her günümüz kabir azabı şeklinde geçiyor. Tek sıkıntımız engellemeleri değil, asılsız şikâyet ve iftiralarla da uğraşıyoruz. Müfettişlerin biri gitmeden diğeri geliyor. İftira atıyorlar. Uygunsuz hiçbir uygulama olmadığı ortaya çıkıyor. Kötü davranışlara ve hakaretlere maruz kalıyoruz. Devletin polisi yine sahnede, ellerinde makineler ve metreler olan kalabalık ekipler haftalardır şehirde dolaşıyor, Eskişehir’de yaptığımız parkların döşeme taşları, beton duvarlarından, ağaçlarından, çiçeklerinden, elektrik direklerinden tutun da porsuk üzerinde köprülere kadar yaptığımız her şeyi sayıyor, ölçüyorlar. Herhalde polis polis olalı iktidardan böyle zulüm görmemiştir. Tetikçi TV’ler şimdiden ateşe başladı. Gözü bu kadar kararmış bir iktidar her şeyi göze alabilir.” CHP Rize l Başkanı: ‘Adayım Mesut Yılmaz’ Seçim tarihi yaklaşırken CHP başkanı olarak, böyle bir öneride “kaynıyor”. CHP’nin merkez bulunuyorum. Sayın Yılmaz’ın sağa dönük “açılım” tabanı değişik olabilir. Bugün girişimleriyle ilgili çeşitli AKP içinde de değişik siyasi söylentiler duyuyoruz. Rize görüşlerden milletvekilleri veya Milletvekili Mesut Yılmaz DP ile bakanlar var.” yollarını ayırdıktan sonra bu Mesut Yılmaz, Cumhuriyet dönemin sonunda aktif siyaseti tarihinde Yüce Divan’da bırakacağını söyledi. Ancak bu yargılanan ilk başbakan oldu. açıklama, “CHP Rize adayı Yüce Divan, 23 Haziran 2006 olacak” söylentilerinin önünü tarihinde davanın kesin hükme kesmedi. Bir de CHP Rize İl bağlanmasını 4616 sayılı Şartla Salıverilme Yasası Başkanı Mehmet uyarınca erteledi. Hikmet Aslankaya, Hikmet Aslankaya’ya “Benim adayım Mesut Yılmaz’ın 2004 yılında Yılmaz” diye açıklama CHP oylarıyla Yüce yapınca bu söylentiler Divan’a gönderilmiş daha da güçlendi. olduğunu Aslankaya’ya, “Mesut anımsattığımızda Yılmaz’la görüştünüz şunları söyledi: mü” diye sorduk. Şu “Yüce Divan’da aklandı. yanıtı verdi: “Mesut Bey’le direkt Mesut Yılmaz Benim Mesut Bey’i aday yapma yetkim yok, ben bağlantım olmadı. Rize’den aday olsa partimiz için teklif ediyorum. Mesut Bey’i iyi olur. Rize’ye de hizmet etmiş Rize’den milletvekili yapan biri. Ama kurumsal anlamda CHP’nin 16 yıl önceki tabanı. genel merkezin görüşünü Mesut Bey de bize bu siyasi almadan bir şey söyleyemem. borcunu ödesin. Siyaseti Genel başkanımla görüşeceğim. bıraktım, diyor ama tam Mesut Bey kabul eder mi bilemiyorum, bence CHP’ye bilemem. Ama ben il gelebilir.” Cumhuriyet, Genelkurmay’ın Dersim ayaklanmalarıyla ilgili belgelerini açıklıyor Ayaklanmayı karakol tetikledi Genelkurmay arşivindeki belgelerde, yazışmalar, Bakanlar Kurulu’nun gizli kararları, kentteki aşiretlerin silahlanması, askeri operasyonlar tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor. BARKIN ŞIK Vekiller ‘asabi’ TBMM Anayasa Komisyonu’nda, tarihinin “erken seçim” anlamına seçimlerin 12 Haziran’da gelmeyeceğini belirtirken diğer yapılması kararı görüşülürken yandan, “Seçim süresi 4 yıl mı, 5 sinirler zaman zaman gerildi. yıl mı biz bu tartışmaya AKP’lilerin Cumhurbaşkanı girmiyoruz. 2007’de yapılan Abdullah Gül’ün görev süresini halkoylamasında, seçimlerin 4 tartıştırmamak için gösterdiği yılda bir yapılması yönündeki çaba ise “takdire şayandı...” halkımızın iradesine saygı gereği Çünkü 2007 seçimlerinden kısa bu tarihi getirdik” dedi. süre sonra yapılan anayasa CHP’li komisyon üyesi Şahin değişikliği ile Cumhurbaşkanı’nın Mengü ise AKP’lilerin seçimin 12 görev süresi 5 yıla inmiş, Haziran’da yapılmasını milletvekili genel seçimlerinin de 4 “lütufmuş” gibi sunduğunu, yılda bir yapılacağı hükme belirtip “anayasa değişikliği bağlanmıştı. 23. dönem gereği, süre 5 yıldan 4 yıla indi. parlamentosunun görev süresi Ne yaparsanız yapın, zaten en hâlâ tartışmaya açık. son süre 17 Temmuz’dur, Anayasa değişikliği 20 gün önceye alıyoruz. seçim sonrasında Bu kadar vaveylaya gerek yapıldığı için bir kesim yok” dedi. Ancak bu şu anki parlamentonun sözler AKP’li komisyon 5 yıl görev yapacağı, bir başkanı Burhan Kuzu’yu kesim ise anayasa kızdırdı. Bu konunun hükmünün bu dönemi tartışmalı olduğunu, 23. de bağlayacağı için 4 yıl dönem parlamentosunun olduğu görüşünde. Aynı 5 yıllığına seçildiğini, bazı şekilde bu hesaba göre Abdullah Gül öğretim görevlilerinin de bir grup, Cumhurbaşkanı sürenin 5 yıl olduğu Abdullah Gül’ün anayasa görüşünü dile getirdiğini değişikliği öncesinde seçildiği için söyleyen Kuzu, “Bir ben miyim görev süresinin 7 yıl olacağı, bir geri zekâlı” diye bağırdı. kısım ise 5 yıl olduğu görüşünde. Kuzu’nun bu kadar sinirlenmesi Ancak AKP, anayasa değişikliğine üzerine Şahin Mengü, Kuzu’nun kendi “iç siyasi hesaplarını istediği yeniden aday gibi belirlemek” için mevcut gösterilemeyeceğini ima ederekcumhurbaşkanının durumuna “Seçim kararı alıyoruz diye mi ilişkin geçici maddeyi özellikle sinirleniyorsun” diye sataştı. koymadı. Kuzu, “Ben rahatım, sen kendini İşte böyle hassas denge olunca, düşün” karşılığını verdi. Aday komisyonda seçim kararı listeleri açıklandığında, kimin görüşülürken de AKP’liler bu “seçim kararı alındığı” için durumu “belirsiz” bırakmayı tercih sinirlendiği, kimlerin neden bu etti. AKP Grup Başkanvekili Bekir kadar “asabi” olduğu ortaya Bozdağ, bir yandan 12 Haziran çıkacak... Dersimlilerin millet kanısı Diyarbakır Valisi Cemal Bey de Dersim’de yaptığı incelemelerin ardından Ankara’ya şu raporu geçti: “Dersim seyahatimde; Türkçe bilmeyene ve Kürt tipine rastlamadım. Sünniler, Alevilere Kürt, Aleviler de Sünnilere Türk derler. Kürtlerle komşu Dersim Alevilerinde Türkten başka bir millet oldukları kanısı vardır ve memurlar dahi bu hataya düşmüşlerdir. Dersimliler öldürülmekten, göç ettirilmekten korkuyorlar. ” Bölgedeki eşkıya sayısı 1000 olarak gösterilirken, bölgedeki asker sayısı şöyleydi: “122 Subay, 36 askeri memur, 4683 er, 234 gayri muharip er, 828 hayvan, 545 çeşit araba, 259 çeşitli motorlu araç, 4323 tüfek, 261 hafif makineli tüfek, 32 ağır makineli tüfek, 12 dağ topu, 709 bin 965 tüfek mermisi.” ANKARA Cumhuriyet, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “tüm arşivleri açın” çağrısı yaptığı Dersim konusunda Genelkurmay arşivini açıklıyor. Arşivdeki belgelere göre Dersim (Tunceli) ayaklanmalarını bölgede yeni kurulan karakol inşaatları tetikledi. Karakollara yapılan baskınlar üzerine askeri operasyon düzenlendi. Genelkurmay arşivindeki belgelerde kurumlar arasındaki yazışmalar, Bakanlar Kurulu’nun gizli kararları, kentteki aşiretlerin silahlanması, ayaklanmaya yönelik yapılan askeri operasyonlar tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor. Cumhuriyet’in ulaştığı Genelkurmay Başkanlığı arşivine göre, Dersim’deki gelişmeler belgelere şöyle yansıdı: Cumhuriyetin ilanını takip eden senelerde özellikle Şeyh Sait Ayaklanması’ndan sonra Ankara, Doğu illeri ile beraber Dersim’i (Tunceli) dikkate almış ve ıslahatı için incelemeler başlatmıştı. Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey 2 Şubat 1926 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na şu raporu sundu: “Yaptığım temasların bende hasıl ettiği izlenime göre, Dersim gittikçe Kürtleşiyor, ülküleşiyor ve dolayısıyla tehlike büyüyor. Hükümeti senelerden beri meşgul etmekte bulunan Dersim meselesi, eski idarenin seyyiat (günah) mirasından başka bir şey değildir. Yeni hükümetin bazen adil davranış, bazen zayıf ve bazen de sebepsiz ve neticesiz şiddet gösterme gibi dengesiz politikası Dersim’i daimi hercümerç yuvası haline getirmiştir. Cehaletin, geçim darlığının, iç ve dış aldatmaların, Kürtlük eğilimlerinin, son irtica hareketini tedibden doğan intikam hislerinin, dini ve içtimai devrimler vesilesi ile kara kuvvetlerinin uyandırdığı kötü telkinlerin et kisi altında bulunan avam halk; reis, şeyh, bey ve ağanın esir ve oyuncağıdır. Şekavet, bunların kışkırtması ile olmaktadır. Tunceli Kanunları kapsamında, Kahmut, Sin, Karaoğlan, Amutka, Danzik ve Haydaran gibi bucak merkezlerinde yapılan karakol inşaatları, bölgedeki aşiret reisleri ile ağaları rahatsız etti. Yukarı Abbas Uşağı aşireti reisi Seyit Rıza, Haydaran, Demenan, Yusufan, Kureyşan aşiretlerine adam göndererek, hükümet aleyhine ittifak sağladı. Dersim harekâtının başlamasına neden olan ilk olay 1937’de 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece 23.00 sıralarında yaşandı. Pah bucağı ile Kahmut bucağını birbirine bağlayan Harçik Deresi üzerinde Türey Köse, Ayşe Sayın, Erdem Gül [email protected] SÜRECEK C MY B C MY B ki tahta köprünün yıkılması ve telefon hattının tahrip edilmesi üzerine 4’üncü Genel Müfettişliği, askeri birlikleri bölgeye gönderdi. 26 27 Mart gecesinde Sin Karakolu ile bucağı arasındaki telefon irtibatı kesildi ve kimlikleri bilinmeyen kişiler tarafından ateş baskını yapıldı. 4’üncü Genel Müfettişlik bunun üzerine, bölgedeki askeri birliklerinin takviye edilmesini istedi. 26 Nisan 1937 tarihinde Sin bucağının Hozat bölgesinde bulunan Askisor Karakolu saat 20.00 sularında 100 kadar eşkıya tarafından kuşatıldı. Karakolda 36 kadar asker vardı ve çatışmalar sabaha kadar sürdü.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle