18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT 2011 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Metin Doğan’a rektörlüğe atanmadan hemen önce alelacele profesör unvanı verildi POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 5 ‘Adrese teslim’ kadro KIVANÇ EL Tarihin Aynasında İki Kadın... Ilık bir günün sabahındayım... Sırtımı duvara yasladım... Oya Baydar ve Melek Ulagay’ın birlikte yazdıkları “Bir Dönem İki Kadın”ı (Can Yayınları) okuyorum... Kitabı henüz bitirmedim ama yazmaya karar verdim. Paramparça olmuş heceler... Boş bir sayfaya mavi mürekkepli kalemle yazılmış kelimeler... Nereden başlasam neler anlatsam? İşim kolay değil! Bakalım becerebilecek miyim iki kadının öyküsünü anlatmayı... Bunları düşünürken Herbert’in dizeleri geliyor aklıma: “Savaşlardan konuşuyordum zindanlardan, gemilerden öldüren öldürülen kahramanlardan ve unuttum onu” Unutmak kimi zaman işimize gelir... Oya Baydar ve Melek Ulagay unuttuklarımızı anımsatıyor bize. Yakın tarihimizin tanığı iki saygın kadın, devrimci mücadeleyi, sol örgütleri, gençliği, umudu, sevgiyi, mülteciliği, sürgünü, eve dönüşleri, Filistin kamplarını, sevdiklerini yitirmenin acısını anlatıyorlar “Bir Dönem İki Kadın”da. Bu bir tür yüzleşme ve hesaplaşma aslında... 27 Mayıs’a, 68 olaylarına, 1 Mayıs’lara, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine, katliamlara, kontrgerillaya, Kürt hareketinin başlangıç günlerine, Ortadoğu’da ABD’nin Filistin halklarını yok etme planına, Avrupa’ya savrulan hayatlara... Sosyalist ülkelerdeki yaşam... Berlin duvarının yıkılışı... Sosyalizmin çöküşü... Kapitalizm var olduğu sürece sosyalizm hep olacaktır. Sermayeemek çelişkisi, emekçi yığınların örgütlülüğü, sorunlara sınıfsal açıdan yaklaşım... Neyse! Aşkın derin izleri, sevginin görkemi, kestane ağaçlarının çiçeklenmesi... Aşk nedir, tutku nedir? Dostluk, yoldaşlık nedir? Kimi duyuları yitip gitse de, bir dönem aynı ideolojiler paylaşılsa da bugün kimi eski dostlar başka yerlerde duruyor. Vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşmeyle, bir dönem “Kahrolsun Amerika” diyenlere “Komünistler Moskova’ya” diye çığlık atanlar aynı saflarda din bezirgânlarıyla buluşup, AKP yandaşlığı yapıyor “demokrasi” masallarını dinleyip, rahatlıyor nedense... Oya Baydar ve Melek Ulagay bir roman tadında anlatıyorlar yaşadıklarını... Bir önemli noktaya değiniyor ikisi de: “Tarihi sadece erkekler yazmamalı. Tarih erkeklerin insandan çok siyasete odaklı resmi tarihi olmamalı. Bizimki bir başlangıç. Geçmişi yaşattığımız ayna da bizim aynamız.” Hepimizin düşleri oldu, tutkuları, sevgileri... Acılarımız oldu, sevinçlerimiz.. umutlarımız, hüzünlerimiz... Oya Baydar ve Melek Ulagay paralel çizgiler gibi kesişmeden farklı duyguları, farklı dürtüleri, düşünceleri, iki yaşamı, iki kadın öyküsünü anlatıyor. Çocukluk ve ilkgençlik yılları. Ve sosyalizm yolu... Yeni bir dönem... Hayatın yeni sayfaları... İki saygın kadın, anılarını, duygularını anlatıyor, yaşamın derin sularında dolaşıyor. Sığ sularda işi yok onların. Her şeyi anlatmışlar... Elbet anlatmadıkları da var... Mahremi korumuşlar... İyi de yapmışlar! İnsana, hele ölenlere saygı göstermek için... Benim ülkemde iki saygın kadın gibi çok insan aynı dikenli yollardan geçti, savruldu, aşklar, evlilikler bitti... İşkenceleri, zindanları gördüler... 40 yıllık bir zaman tünelinden geçiyorum kitabı okurken... Aslında bu öykü sürmeli... Melek Ulagay’ın dediği gibi, hayat bitene, noktayı koyana dek. Özdemir Asaf’ın dizelerindeki gibi: “Daha gidecek yerlerimiz var Kalacak bir türkü söyler gideriz.” Evet kadın ve erkek söyler gideriz türküyü... Bunca acılara, kayıplara karşın ayakta kalabilmek, dik durmak önemli... Oya Baydar ve Melek Ulagay dün de dik durdular bugün de dik duruyorlar... Hani donmuş selviler vardır, su kıvrımları, dağların yamaçlarında açan hüzün çiçekleri. Gençlik türkülerimiz çoktan bitti... Melek Ulagay’ın İlhan Selçuk’la ilgili düşünceleri beni 70’li yıllara götürdü... “Bir Dönem İki Kadın” yakın tarihimize ışık tutuyor... Mutlaka okuyunuz, unuttuklarınızı, bilmediğiniz olayları öğreneceksiniz... Özellikle siz gençler! ANKARA Ankara’da yeni kurulan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Metin Doğan’a rektörlüğe atanmadan hemen önce alelacele profesör unvanı verildiği ortaya çıktı. Doğan’a daha önce hiç görev yapmadığı Sakarya Üniversitesi’nde kadro verilirken Doğan bu üniversitede sadece 14 gün görev yaptı. Rektörlüğe atandıktan sonra üniversitenin kadro ilanlarının “adrese teslim” olması da dikkat çekti. Bir kadro için “10 yıl profesör olmak, 5 yıl Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin kurucu rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Metin Doğan’a daha önce hiç görev yapmadığı Sakarya Üniversitesi’nde kadro verildi. Doğan bu üniversitede sadece 14 gün görev yaptı. hastane idareciliği yapmış olmak, şarbon, menenjit, KırımKongo kanamalı ateşi konularında çalışma yapmış olmak” gibi ilan verildi. Akademisyenler, “Bir adreslerini yazmamışlar” diyerek ilanlara tepki gösterdi. Doğan, 2005 yılında doçent olurken aynı yıl Sağlık Bakanlığı Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Şefi ve Kurucu Başhekim olarak atandı. Doğan, 1 Ekim 2010 tarihinde daha önce hiç görev yapmadığı Sakarya Üniversitesi’nde, Yönetim Kurulu’nun aldığı kararla profesörlüğe atandı. Profesör olduktan tam 14 gün sonra Doğan, yine yönetimin kararı ile daha önce geldiği hastaneye profesör olarak geri geldi. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi rektörlük başvuruları ise 13 Eylül1 Kasım 2010 tarihleri arasında alındı. 1 Ekim’de profesör olan Doğan, 1 Kasım’da sona erecek başvurulara yetişerek rektörlüğe aday oldu. YÖK, rektör olmak için en az 2 aylık profesör olma şartına uymayarak, 26 Kasım’da Doğan’ı ilk sırada Köşk’e önerdi. YÖK’ün bu sıralamasının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, listeyi 2 hafta beklettikten sonra 10 Aralık 2010 tarihinde Doğan’ı rektör olarak atadı. Doğan, en az 2 ay profesör olma şartını da 10 gün ile kurtarmış oldu. Kurucu Rektör Doğan, ye niden yapılanma kapsamında üniversitede yeni kadrolar açarken bu kadrolara verilen ilanlar da dikkat çekti. Tıp fakültesinde Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı’na profesör olarak atanmak için en az 10 yıl profesörlük, en az 5 yıl sağlık idareciliği, şarbon, menenjit, KırımKongo kanamalı ateşi ve pandemik grip konularında çalışma yapmış olmak; yine bir kadro için, “Pediatrik hematoloji uzmanı olmak, en az 8 yıllık profesör olmak ve en az 3 yıl üst düzey hastane idareciliği yapmış olmak” şartları getirildi. ERZURUM Oyunlara diplomatik şikâyet SEVİL ARINAN ANKARA Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Heidemaria Gürer, Erzurum’da düzenlenen 25. Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları’nın organizasyonundaki aksaklıklardan şikâyetçi oldu. Gürer, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak’a gönderdiği mektupta, büyükelçilerin kente gidiş ve dönüşlerinde birçok aksaklık yaşadığını, statta kendilerine yer ayrılmadığını, su bile verilmediğini belirtti. Hükümet yetkilileri, 25. Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları’ndan övgüyle söz ederken; büyükelçiler organizasyon konusunda yaşadıkları hayal kırıklığını bir mektupla Devlet Bakanı Özak’a iletti. Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Gürer, “Birçok büyükelçi yapılan organizasyonun uygun şekilde yapılmadığı hatta bir istihza (ince alay) olduğu kanısına varmıştır” diyerek yaşadıkları olayları şöyle sıraladı: Havalimanında tamamen düzensiz bir şekilde checkin yapılmakta ve gecikmeli olarak havalandık. Otobüsümüzü stadyuma götürecek olan eskort, belli ki Erzurum’un yabancısıydı zira yolu inanılmaz uzatmış ve dolayısıyla stadyuma geç intikal ederek Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen davete katılamamış olduk. Stadyumda ise, protokol refakatinde olmamıza rağmen VIP girişinden geçişimize izin verilmedi. Bu girişten korumasız bir şekilde ve yoğun insan kalabalığı içerisinden mücadele ederek geçmek zorunda kaldık. Stadyuma girişten sonra da yer ayrılmamış olduğu için 10 dakika ayakta bekledik. Delegasyonun küçük bir kısmı VIP bölümünün yakınlarında yer bulurken büyük bölümümüz uzun süreli şaşkınlık ve bize eşlik eden personelin bu konuda bir şey yapmaması üzerine stadyumun biraz daha uzağındaki bir bölümünde yer bulabildik. Yaklaşık 3.5 saat süren açılış kutlamaları süresince ne Türk hükümetinden ne de yerel yönetimden herhangi biriyle iletişim kurma fırsatımız olmadığı gibi tarafımıza çay, kahve ikramını bir yana bırakın su bile verilmemiştir. Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu ile Türkİş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, gazetemizin Ankara Bürosu’nu ziyaret etti. (Fotoğıraf: NECATİ SAVAŞ) Kumlu: Siyaseti düşünmüyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu, 12 Haziran’da yapılacak seçimlerde aday olup olmayacağı konusuna açıklık getirdi. Kumlu, “Siyaseti düşünmüyorum” dedi. Kumlu ile Genel Sekreter Pevrul Kavlak, gazetemizin Ankara Bürosu’nu ziyaret etti. Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer ile görüşen Kumlu ve Kavlak sorularımızı da yanıtladı. Türkiye’deki sendikalı işçi sayısının azlığına dikkat çeken Kumlu, özelleştirme ve taşeronlaştırmaların sendikasızlaştırmaya neden olduğunu, sendikalı işçi sayısının her geçen gün düştüğünü söyledi. Torba tasarı gündeme geldiğinde Çalışma Bakanı’na düzenlemenin Üçlü Danışma Kurulu’nda görüşülmeden, konuşulmadan Meclis’e sevk edildiğini anlattıklarını belirten Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu, “Çalışma hayatını ilgilendiren hususların özellikle Üçlü Danışma Kurulu’nda, işçiişveren ve hükümet kanadı ile görüşülüp mutabakat sağlandıktan sonra Meclis’e götürülmesinden yana olduğumuzu söyledik. Bakan da ‘Haklısınız, aceleye geldi’ dedi. O günden bugüne biz hem bölgeler bazında eylemler yaptık, hem de meseleyi masada çözmeye çalıştık” dedi. Kumlu, eleştirilerini Başbakan’la görüşmelerinde gündeme getirdiklerini ancak sadece il özel idarelerindeki işçilerle ilgili değişiklik yapıldığını söyledi. Kumlu, görüşmede Başbakan’dan, çalışma hayatı ile ilgili konuların torba tasarıdan çıkarılmasını istediklerini, Çalışma Bakanı ile tarafların görüşmediğini söylediklerini de belirtti. Türkİş Başkanı Kumlu, 12 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olup olmayacağı konusuna da açıklık getirdi. Kumlu, “Siyaseti düşünmüyorum” dedi. [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle