18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 13 ŞUBAT 2011 PAZAR [email protected] 14 PAZAR KONUĞU KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türkiye’nin adadan elini çekmesini aklının ucuna bile getirmemesini söyledi: Kendi ayağınıza kurşun sıkarsınız SÖYLEŞ LEYLA TAVŞANOĞLU KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, adada Türkiye aleyhinde düzenlenen mitinglerin sorumlularının “Rum tarafıyla işbirliği içinde Türkiye’yle uğraşan küçük bir grup olduğunu, bunun AB ve ABD tarafından desteklenip beslendiğini” söylüyor. Denktaş, çok ilginç şu tespiti de yapmadan geçmiyor: “AB’den gelen paralarla kurulan dernekler cenneti olduk. Her derneğe 10 ile 150 bin Avro arası para ödenmektedir. Yeni bir referanduma zemin hazırlandığı endişesi içindeyiz.” Denktaş, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki haklarından vazgeçemeyeceğine de işaret ederek, “Aksi halde Lozan dengesi Kıbrıs’tan bozulmuş olur” diye önemle vurguluyor. KKTC’yle Türkiye arasında son mitingler nedeniyle yüksek gerilim yaşanıyor. Kimler yeniden böyle bir gerginliği pompalamak istiyorlar? DENKTAŞ Rum tarafı ile işbirliği içinde Türkiye ile uğraşan küçük bir grup vardır. Bunlar, AB ve ABD’nin destekleyip beslediği bir azınlıktır. Sık sık, Rumlarla birlikte kamplara, festivallere götürülürler. Sloganları, Rumlarınki gibi “vatanı birleştirmektir”. Vatan birleşikken neler olduğunu unutmuş gibi davranıyorlar. Rumların lideri (Demetris) Hristofyas “Siyasetim ve hedefim Türkiye’yi adadan çıkarmak, Kıbrıs Türkleri ile Türkiye’nin irtibatını kesmektir” demişti. Seçimlerde yüzde bir oy alamayan bu kendini bilmezler, Büyükelçi atamak ve geri çekmek kuşkusuz Türkiye hükümetinin yetkisi dahilindedir. Ancak bu karar her türlü spekülasyona neden olmuş ve Ankara’nın Kıbrıs konusunda alacağı bazı olumsuz adımlar olacağı düşüncesini tetiklemiştir. “Kıbrıslılık” adı altında Rum’a hizmet etmektedirler. İlginç olan, bu tür üzücü, kabul edilmez pankartların geçmişte de, Annan Planı ile ilgili mitinglerde kullanılmış olmasındadır. Bu nedenle Serdar (DP Genel Başkanı Serdar Denktaş) ve diğer liderler, sendikacılarla anlaşma yaptılar. Bu tür pankartlar ve Türkiye’ye çatma olmayacak diye. Ancak bu “misyonerler” görevlerini yaptılar, bizleri ve Türkiye’yi üzdüler, Rum liderliğini sevindirdiler. Ancak bu soysuzların Kıbrıs Türklerini temsil etmediğini herkesin bilmesi gerekir. Sayın Başbakan’ın, bu soysuzların yaptıklarını, ilk etapta, mitinge katılmış olanları kapsayacak şekilde yorumlamış olması burada büyük üzüntü yaratmış, reaksiyonlara neden olmuştu. Bu konuyu, bu raddede kapatmak, büyütmemek gerekir. Kıbrıs Türk’ü kanı ile canı ile anavatanına bağlıdır. ‘Yes be annem’cilerle bugünküler aynı ekip Birkaç kendini bilmezin Ruma hizmet yoluyla yaptıklarını Kıbrıslı Türklerin tümüne mal etseniz de Türkiye Kıbrıs üzerindeki haklarından vazgeçmez. Aksi halde Lozan dengesi Kıbrıs üzerinden bozulmuş olur. biliyorlardır. Rum basınına göre, bu olayın bu kez büyütülmesinin, Sayın Talat’ın devreye sokulmasının altında yatan neden, Türk hükümetinin limanlarını Rumlara açması ve asker sayısının azaltılması yönünde kamuoyunu hazırlamak ve KKTC makamlarını bu konularda ses çıkaramaz hale getirmektir. İçimizde de böyle düşünenler var. Ben de eskiden beri var olan ve hepimizi üzen bu pankartlar konusunun birdenbire bu kadar ateşlenmesini hayra yoramıyorum. Türkiye adadan elini çekerse denizlerden uzaklaşır Sizin de söylediğiniz gibi KKTC’de mitinglerde Ankara aleyhine pankart açılması yeni bir olay değil. Annan Planı için yapılacak referandumlar öncesinde de “Yes be annem” pankartları açılmış ama Türkiye’de hiç kimsenin sesi çıkmamıştı. Sizce şimdi özellikle Başbakan Erdoğan ve yakın çevresinin bu öfkesi ve infiali neden kaynaklanıyor? DENKTAŞ Aynı pankartlar aynı grup tarafından kaç zamandır kullanılmaktadır. Bunlarla mücadele eden halkın büyük çoğunluğu olmuştur. Bu kez sendikalarla birlikte, ekonomik nedenlerle yapılacak mitinge partiler katılmadan önce pankart açılmayacağı, Türkiye aleyhine slogan atılmayacağı yönünde anlaşmaya varıldı. DP’nin (yani Serdar Denktaş’ın) bu konuda büyük uğraşı oldu. Ancak, yine bilinen kişiler bildiklerini yaptılar. Bu ayıbı Kıbrıs Türklerine mal etmekle iş daha da büyümüş oldu. Üç buçuk kişinin bu ayıbı örtbas edileceğine Sayın Başbakan’ın öfkeyle söyledikleri basında Kıbrıs Türklerini rencide edecek şekilde kullanıldı. Sanki Kıbrıs Türkleri nankördü, saygısızdı, Türkiye’den kurtulmak istiyordu. Bizi üzen hatta kahreden bu oldu. Rum basını bayram yapıyor. Yabancı basın da bu konuyu istediği şekilde yorumluyor. Bunu süratle soğutmak gerekiyor. “Pankartı ben yazdım, iki kişiye verdim, mitinge gönderdim” diye açıklama yapan ruh hastaları var. Türk makamları herhalde bu gerçekleri Ankara’nın Lefkoşa Büyükelçisi Kaya Türkmen’i azledip diplomasi kökenli olmayan, üstelik de KKTC’de tepkilere yol açan Halil İbrahim Akça’yı büyükelçi atamasını nasıl karşıladınız? DENKTAŞ Sayın Türkmen kısa zaman içinde kendini halka sevdirmiş, güven aşılayan bir görevliydi. Aniden ve pankartlarla ilgili karmaşa esnasında görev değişikliği diye geri çağırılması herkesi üzmüştür. Büyükelçi atamak ve geri çekmek kuşkusuz Türkiye hükümetinin hakkıdır ve yetkisi dahilindedir. Ancak bu karar her türlü Ekonomik paket dayatmasına halk tepkisi Kıbrıs halkı arasında Türkiye’ye karşı bu öfke ve infialin doğmasının nedeni nedir? DENKTAŞ Pankartları açan korsanların dışındakiler, “ekonomik paket” denilen ve Türkiye’nin CTP zamanında hükümet ile görüşerek hazırladığı ekonomik tedbirler içeren paketle ilgili infialdir. “Bunu kabul edeceksiniz” baskısı yapılmış. Buradaki bir Türkiye Cumhuriyeti sorumlusu “vali” gibi davranıyormuş vs. ülkede... Her sektörde grevler var. Bir ateşkes anlaşması ile yaşadığımızı; Türkiye elini, ayağını çekse yok olacağımızı düşünerek hareket etmek gerekir. Ancak KKTC’nin ekonomisini canlandırmak için ambargolardan kurtulmak şarttır. Mersin kapısı da KKTC’ye açılmalıdır. Geçmişte Türkiye’ye gümrüksüz ihracat olanağı varken kurulmuş olan sanayi kuruluşları, Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle, üretim gümrüğe tabi olunca, birer birer yok olmuşlardır. Ekonomi için bir masterplan gereklidir. Ancak KKTC’nin gerçekleri, hayat pahalılığı kale alınmalıdır. Maaşlar konusunda da Sayın Başbakan’ın yanıltıldığını gördük. KKTC’de pek çok insanın Türkiye karşıtlığı yapmaları karşılığında bazı dış odaklardan parayla beslendikleri haberleri doğru mudur? Denktaş: Evet. AB’den gelen paralarla kurulan dernekler cenneti olduk. Her derneğe 70, 100, 150 bin Avro ödenmektedir. Yeni bir referanduma zemin hazırlanmaktadır endişesi içindeyiz. Erdoğan’ın KKTC için, “Bizim için stratejik önemi var” sözleri sizce ne anlama geliyor? DENKTAŞ Bunu Atatürk de, İnönü de Korutürk (eski Cumhurbaşkanlarından Fahri Korutürk) de söylemişlerdir. Kıbrıs Türk’ü 500 yıla yakındır Kıbrıs’ta Türklüğünü, dinini korumuştur, adanın Yunanistan’a geçmesini önlemiştir. Anavatan ile müşterek milli bir davayı müdafaa etmiştir. 1960 Antlaşması, Lozan’da kurulan TürkYunan dengesinin üzerine bina edilmiştir. Bu anlamda stratejik önemi olan adada, Kıbrıs Türklerinin varlığı ve yaşamı da bu stratejinin bir gereğidir diye düşünüyorum. P RAUF DENKTAŞ O 1924 Baf doğumlu, hukuk öğrenimini İngiltere’de savcılık yaptı. R tamamladı. Bir süre avukatlık vebirleşmesi için terör 1955’te Kıbrıs’ın Yunanistan’la T hareketlerine girişen EOKA örgütüyle mücadeleye başladı. 1958’de arkadaşlarıyla birlikte Türk R Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdu. 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulunca Kıbrıs Cumhurbaşkanı E Başpiskopos Makarios tarafından istenmeyen adam ilan edildi ve Kıbrıs’a girişi yasaklandı. 1967’de adaya gizlice girerken Rumlar tarafından yakalandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye’ye iade edildi. 1968’de yasaklı durumu kalkınca adaya geri döndü. 1973’e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Türk Yönetim Başkanı görevlerini sürdürdü. 1974 Barış Harekâtı sonrası 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin (KTFD) ilanının ardından Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı oldu. 1983’te KKTC’nin ilanıyla cumhurbaşkanlığına seçildi. 17 Nisan 2005’te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını koymadı. 24 Nisan 2005’te görevi Mehmet Ali Talat’a teslim etti. spekülasyona neden olmuştur ve Türk hükümetinin Kıbrıs konusunda atacağı bazı olumsuz adımlar olacağı düşüncesini tetiklemiştir. Sayın Akça’nın atanması da KKTC makamlarına, “Türkiye’nin dediği olur” ihtarı olarak algılanmıştır. Zamanlama açısından çok isabetli bir adım atılmıştır denemez. AKP hükümetinin KKTC’yi öteden beri bir kambur olarak gördüğü biliniyor. Acaba bu mitingleri ve Kıbrıs Türk halkının küçük bir azınlığının Türkiye’ye tepkili olmasını bahane edip Türkiye’nin elini adadan çekmesine zemin mi hazırlamak istiyor? DENKTAŞ Türkiye’nin adadan elini çekmesi gibi bir düşüncenin hâkim olduğunu aklımızın kenarından bile geçiremeyiz. Bu, Türkiye’nin kendi güvenliğini ilgilendiren bir konuda kendi ayağına kurşun sıkması anlamına gelir. Türk ulusu bunu kabul etmez. Rahmetli Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün bu konuda veciz bir beyanatı var. Demişti ki: “Türkiye Kıbrıs’tan elini, ayağını çekerse denizlere açık bir ülke olmaktan çıkar”. Bugün bu denizlerde petrol kaynakları keşfedilmiştir. Bu kaynaklarda Türkiye’nin de KKTC’nin de hakları vardır. Girit’in arkasından hâlâ acı çeken bir Türkiye’nin şehitler diyarı Kıbrıs’ı Rum’a ve Yunan’a teslim edeceği düşünülemez. Zaten Sayın Başbakan adanın stratejik önemini gündeme getirmiştir. 1960 antlaşmalarıyla kurulmuş olan ortaklık cumhuriyetinde Türkiye’nin vazgeçilmez hakları vardır. Bu antlaşmalar Lozan’da kabul edilmiş dengeler üzerine kurulmuştur. Birkaç kendini bilmezin Ruma hizmet yolunda yaptıklarını Kıbrıslı Türklerin tümüne mal etseniz de Türkiye Kıbrıs üzerindeki haklarından vazgeçmez; vazgeçemez. Aksi halde Lozan dengesi Kıbrıs’tan bozulmuş olur. Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Başkanı Şener Elcil’in Rum lider Hristofyas’la Rum tarafındaki konutunda görüştükten sonra Türkiye’nin adadan çekilmesi çağrısı yapıldığı, pankartların açıldığı mitinge önayak olduğu doğru mu? DENKTAŞ Ne yazık ki Sayın Elcil’in Kıbrıs konusunda, görüşü ve yaptıkları Rum liderliği ile uyum içindedir. Bu mitingde de öncülerdendi. Pankartlar konusunda konumu nedir, bilmiyorum. Bütün bu küfürlü ve haddini aşan pankartlara karşı Başbakan Erdoğan’ın “Sizi biz besliyoruz” anlamına gelen sözlerini nasıl değerlendirdiniz? DENKTAŞ Söylenmemiş olsaydı, daha iyi olurdu. Ancak kendisine, Kıbrıs’ta 10 bin kişilik mitingde Türkiye aleyhine şu akıl almaz pankartlar açıldı, Türkiye’ye “çekil git” diyorlar şeklinde bir soru sorulmuşsa, kendisini tutamamış, öyle konuşmuştur. Sonraki açıklamalarında sözlerinin, yukarıda tarifini yaptığım kişilere olduğunu açıklamıştır. KKTC eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın gerginliğin artması üzerine apar topar Ankara’ya gidip Başbakan Tayyip Erdoğan’la görüşmesine ne diyorsunuz? DENKTAŞ Herhalde, CTP’nin gençlik kollarının da öncülük ettiği bu mitingde, partisine sahip çıkması istenmiştir. Sayın Talat, “Türkiye benim anavatanım değildir” vecizesi ile hatırlanmaktadır. Bu ziyaret, burada oldukça tuhaf karşılanmıştır. CTP’nin liderlik seviyesinde “Talat’ın CTP’nin Başkanlığı’nı devralması istenmiş” diye endişeli bir hava yaratılmıştır. Mitingde hiçbir KKTC ya da Türkiye bayrağı görülmemesine karşın Kıbrıs Rum bayrakları dalgalandırılmasını nasıl karşıladınız? DENKTAŞ Korsan hareket olarak bu da yapıldı. Bunu yapanlar da “Birleşik Kıbrıs” sevdalılarıdır. AB’nin koruyup desteklediği takımdır. 50 kişi toplanamadı Kıbrıslı Türklere destek vermek amacıyla dün Lefkoşa’nın Rum kesiminde düzenlenen eylem fiyaskoyla sonuçlandı REŞAT AKAR Kıbrıs’ı Kıbrıslılar yönetmeli ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Başbakan Erdoğan’a tepki gösterdi LEFKOŞA Kuzey Kıbrıs’taki Sendikal Platform tarafından 28 Ocak günü düzenlenen ve Türkiye ile gerginliğe yol açan “Varoluş Mitingi”nin ardından, Güney Lefkoşa’da “Birleşik Kıbrıs Öğretmenler Platformu” tarafından bir eylem gerçekleştirildi. Sınır bölgesi Lokmacı’nın güney kısmında düzenlenen ve sözde Kıbrıslı Türklere destek vermeyi amaçlayan eyleme katılımın çok az olduğu ve organizasyonun fiyaskoyla sonuçlandığı görüldü. Gözlemciler, eyleme katılanların 50 kişi bile olmadığını belirtti. Günlerce bazı Rum gazetelerinde “Kıbrıslı Türk kardeşlerimize des tek vermek amacıyla Lokmacı (Ledra) bölgesinde toplanıyoruz” duyuruları yapıldığı halde, dünkü eyleme katılımın az olması, çözüm yanlısı Kıbrıslı Türklerde bir kez daha hayal kırıklığı yarattı. Platform yetkilileri de eylem sırasında kısa mesajlar vererek, Kıbrıs sorununa en kısa sürede çözüm bulunması dileğinde bulundu. Rum Belediye Başkanı Eleni Mavru yaptığı konuşmada “Ülkemizin daha iyi bir geleceğe kavuşması için çabalamalıyız. Ben insanların da sesini duyurması gerektiğine inanıyorum. Kıbrıslı Türkler, eylem yaparak bunu gösteriyor. Biz de sesimizi duyurmalıyız” dedi. Eski Rum liderlerinden Glafkos Klerides’in kızı Keti Klerides de “Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik isteğimi göstermek için buradayım” dedi ve birleşik, federal bir Kıbrıs için mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Bu arada Kuzey Kıbrıs’taki Sendikal Platform, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atanan Halil İbrahim Akça’yı “Non grata person” (İstenmeyen Adam) ilan etti. Yapılan açıklamada, Büyükelçi Kaya Türkmen’in görevden alınarak yerine Halil İbrahim Akça’nın atanması, Kıbrıslı Türklere yönelik bir dayatma olarak nitelendirildi. Sendikalar, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’ndan Akça’nın güven mektubunu kabul etmemesini istedi. ‘Cezalandırma değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, KKTC’deki büyükelçi değişimi hakkında Türkiye’nin eski Lefkoşa Büyükelçisi Kaya Türkmen’in cezalandırılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, değerli bir diplomat olan Türkmen’den merkezde ciddi bir katkı alacaklarını söyledi. Davutoğlu, Türkmen’in alınarak yerine Teknik Heyet Başkanı Halil İbrahim Akça’nın getirilmesine ilişkin, istedikleri reformların sağlıklı yapılabilmesi için bu konuda uzman olduğuna inandıkları bir bürokratı atadıklarını bildirdi. İstanbul Haber Servisi ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’deki emekçi halka yönelik sürdürdüğü tavrı Kıbrıs toplumuna da yönelttiğini belirterek “Kıbrıs’ı Kıbrıslılar yönetmelidir” dedi. ÖDP lideri Taş, Kıbrıs halkıyla dayanışma için yarın Kıbrıs’ta olacaklarını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin “padişahı”, Kıbrıs’ın da “sömürge valisi” olmaya soyunduğunu belirten Taş, Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs halkına hangi pankartı açmayacaklarını söyleyerek Kıbrıslı Türk toplumunu tehdit etme hakkı olmadığını belirtti. Kıbrıs’ın uzun yıllardır Ankara tarafından bilinçli olarak üretimden kopartılarak “kumarhaneye” çevrilmesini eleştiren Taş, “Kıbrıslılar bu duruma iti raz ettiklerinden ‘seni de paranı da istemiyoruz’ diye isyan ediyorlar. Kıbrıs halkının tepkisi son dönemde yine Ankara merkezli dayatılan neoliberal sömürü politikalarına ve Kıbrıs’ın cemaatler eliyle kuşatılmaya çalışılmasına karşıdır. AKP, Kıbrıs’ı kendisine bağlı bir belediye zannediyor, öyle görmek istiyor. O yüzden Başbakan Erdoğan, KKTC Başbakanı’na kameraların önünde maaşını soruyor” dedi. AKP’nin, Kıbrıs’ta milliyetçilik kozunu ileri sürerek kendini meşrulaştırmaya çalışmasını da eleştiren Taş, “Oysa mesele ‘yavru vatanın’ korunması değil, Başbakan’ın da her fırsatta söylediği gibi NATO ve ABD için stratejik önemi olan Kıbrıs’ın elde tutulması meselesidir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle