18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT 2011 PAZAR CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 20 bin adet kapasite ve 600 çalışanı ile Murat 124’le işe başlayan TOFAŞ bugün dünya markalarının üretim merkezi Montajdan ArGe’ye Türk Otomobil Fabrikaları AŞ, çalışanları ve yöneticileri ile önceki gün ilk üretime başlayışının 40. yılını kutladı. Bugün Bursa’daki fabrikasında 7 bin çalışanı ile dünya çapında 5 markanın birçok modelini üreterek stratejik merkez konumunda olan TOFAŞ, önümüzdeki günlerde 3. vardiya için işçi almaya hazırlanıyor. Ekonomi Servisi 1971 yılında 20 bin adetlik üretim kapasitesi ve 600 çalışanı ile Murat 124 binek araç üretimine başlayan TOFAŞ (Türk Otomobil Fabrikaları AŞ), çalışanları ve yöneticileri ile önceki gün ilk üretime başlayışının 40. yılını kutladı. Bugün Bursa’daki fabrikasında 7 bin çalışanı ile dünya çapında 5 markanın birçok modelini üreterek stratejik merkez konumunda olan TOFAŞ önümüzdeki günlerde 3. vardiya için işçi almaya hazırlanıyor. TOFAŞ Üst Yöneticisi Ali Pandır fabrikanın kuruluşunun 43., üretime başlamasının 40. yılı olması nedeniyle çalışanlarının da katıldığı kutlama töreninde yaptığı konuşmada, TOFAŞ’ın bugün 400 bin üretim kapasitesi ile 80’den fazla ülkeye ihracat yapan küresel bir oyuncu haline geldiğini, ürettiği araçlarda yerlilik oranının yüzde 75’in üzerinde olduğunu ve Türkiye cari açık ile boğuşurken kendilerinin cari açık fazlalarının bulunduğunu kaydetti. Ünlü sanayici Vehbi Koç’un 40 yıl önce İtalyan FIAT ortaklığı ile başlattığı otomotiv üretiminde TOFAŞ’ın geldiği noktayı şu sözlerle anlattı: “2010 yılında TOFAŞ, 312 bin adetle Türkiye’de en çok otomobil ve hafif ticari araç üretimi yapan otomotiv üreticisi oldu. 2010 yılında sektör üretiminin yüzde 28.5’ini gerçekleştirdik. Otomotiv ihracatında yüzde 25’ten fazla pay alarak 2.3 milyar dolarlık ihracata imza attık; 2010 yılında TOFAŞ’ın ürettiği 194 bine yakın araç bugün dünya yollarında.” TOFAŞ Fabrikası’nda üçüncü vardiyaya geçmek için şartların geçen yıl oluştuğunu belirten Pandır, geçen yıl geleceği tam anlamıyla göremedikleri ve özellikle Avrupa’daki kırılganlık nedeniyle üçüncü vardiyaya geçmek için beklediklerini, geçen yıl üretimdeki fazlalığı fazla mesai ile karşıladıklarını anlattı. Opel ve Vauxhall markaları için üretecekleri Cargo, Combi ve Panaroma karoser versiyonlarına sahip araç için zaten en YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Yanlışlar, Saplantılar, Çarpıtmalar Ülkeler, kurumlar, örgütler arasındaki farkı insan yaratır. İnsan, ülkenin beşeri sermayesi, başarıyı da başarısızlığı da belirleyen kritik faktördür. Kalkınma sürecinde ileri aşamalara geçememekten, gelişmişlik ölçütlerine göre yaşam standardımızın düşüklüğünden, hakça bir düzen kuramamaktan, adaletsizlikten, şibih, melez, sözde demokrasimizden yakınırız. Ancak olaylara doğru tanı koyarak, çözüme yönelmeyiz. Sorunlarımızın nedeni insanımız, toplumumuzun davranış biçimi, değer yargıları, saplantılarımızdır. Kendini geliştirmek için çaba harcamayan, çaba harcayanları da eleyen, en azından değerlendirmeyen, saplantıları olan, başkalarına öykünen, üretmeden tüketim toplumu olmaya özenen bireylerle sorunlar çözülemez, ileri adımlar da atılamaz. Sorunlarımızı çözmek istiyorsak, öncelikle insana odaklanmak, insanımızın algılama yeteneğini geliştirmek, değer yargılarını değiştirmek, saplantılardan, yanlışlıklardan kurtarmak, yaratıcı bir güç haline getirmek gerekir. Zekânın, algılama ve bilgi kullanma yeteneğinin geliştirilebileceği savunuluyor. Konunun uzmanı değilim; ancak eğitim sistemimizin klişelerden kurtarılıp bilgi edinmenin yanı sıra algılama ve yaratıcılık yeteneğinin geliştirilmesi üzerine odaklanması gerektiğini savunuyorum. Eğitmen olarak görev verildiğinde de kendi çapımda bu yönde çaba harcıyorum. Öncelikle toplumun, bireylerin galat, yanlış önyargılardan kurtarılması, kafaların, kavramların berraklaştırılması gerekir. Birçok konuda yargılarımız, bakış açımız yanlış, çarpık. Bunlardan biri de zekâ anlayışımız. Biz, insan kandırmayı, kurmazlığı, kaypaklığı, özür dilerim üçkâğıt açmayı zekâ sanıyoruz. Kendimize özgü, çarpık bir zekâ anlayışımız var. Bilişsel (entelektüel) zekânın, IQ’nun gelişmesi için, bilgi edinme tutkusunun, bilgiyi kullanma yetisinin olması gerekir. Biz kolayı seven bir toplumuz. Bilgi edinmek, düşünmek, bilgi temelinde fikir üretmek zahmetli bir çabayı gerektirir. Biz bilgi edinmeden fikir sahibi olmayı yeğliyoruz. Yalnız politikacılarda değil, medyada, açık oturumlarda bunu gözlüyoruz. 1990’lı yılların başlarından itibaren duygusal zekânın (EQ) önemi, başarıdaki yeri, geliştirme yöntemleri üzerinde duruluyor. Duygusal zekânın öğeleri, unsurları üzerinde durulduğundan, yinelemeyeceğim. Ancak duygusal zekâ ve öğelerini yorumlamamız da yanlış ve çarpık. Özbilinci, özgüveni, kendini beğenmişlik, kendine hayranlık (narsisizm), megalomani olarak anlıyor, yorumluyoruz. Alçakgönüllülüğü, tevazuyu, aslında özgüvenin doğurduğunu unutuyoruz. Duygularımızı kontrol edemiyoruz. Bağırmayı, saldırmayı bir artam (meziyet) gibi görüyoruz. Bağırarak, aşağılayarak kendimize itibar sağlamaya çalışıyoruz. Bağırmayı, aşağılamayı, saldırganlığı; lider, yönetici olmanın bir gereği, koşulu gibi görüyoruz. İletişim kurmayı, empatiyi, karşı tarafı anlamak amacıyla yapmıyor, kendi görüşlerimizi kabul ettirmek şeklinde yorumluyoruz. Dinlemeyi, anlamayı, öğrenmeyi değil, konuşmayı yeğliyoruz. Anlamsız olsa da, bilgi, düşünce temeline dayanmasa da konuşmayı seviyoruz. TV’deki tartışmalarda da görüyoruz; dinleme, anlama, konuşma terbiyemiz bile yok. Bırakın politikacıları, TV kanallarını, bilimsel seminer ve toplantılarda bile, konuşmacıların zaman sınırına uymalarını sağlamak çok zor oluyor. Motivasyonu daha çok parasal çıkar sağlama ya da bir orunu, yalakalık dahil bir şekilde kapma şeklinde anlıyoruz. Sorun çözecek, çatışmaları frenleyecek, uzlaşıcı olacak yerde, tabir yerinde ise yangına körükle gidiyoruz. Çatışmanın bize üstünlük, liderlik vasfı kazandıracağını düşünüyoruz. Eleştiriye açık değiliz. Eleştirilerden yararlanacağımıza, eleştirenleri bir şekilde cezalandırıp öç alıyoruz. Yanlış yargılarımız dolayısıyla zekâ eksikliği olan kişileri zeki; liderlik özellikleri, nitelikleri olmayan kişileri de lider olarak tanımlıyoruz. ALİ PANDIR ‘Mısır’la görüşmemiz kesildi’ İhracatta yeni pazarlara yönelik çalıştıklarını ancak yeni pazarlarda gelişmenin zor olduğunu ifade eden Pandır, şunları kaydetti: “Mısır’la görüşüyorduk ama son üç haftadır Mısır’la görüşmemiz kesildi. İran’la da görüştük, onlarla da kesildi. Mısır’da Şahin otomobillerinin montajı yapılıyordu, son üç yıl öncesine kadar. Türkiye’de üretmediğimiz halde sadece Mısır için parça üretiyorduk. Değişik firmalarla da başka modellerle Albea gibi güncel bir modelle tekrar montaj yapabilir miyiz diye görüşmelerimiz devam ediyor. Sonuca gelmek üzereydik ki bu politik olaylarla şu anda yine durduk.” Irak’ta büyük potansiyel var Çalışan önerileriyle 35 milyon Avro tasarruf yaptık Fiat dünyası içinde de enerji verimliliğini son 3 yılda en fazla geliştiren Fiat Fabrikası’nın TOFAŞ olduğunu belirten Pandır, kendilerinin her yıl yaklaşık yüzde 4 gibi maliyetlerini düşürecek verimlilik çalışmalarının olduğunu geç 2011 yılının 3. çeyreğinde 3. vardiyaya geçeceklerini ifade eden Pandır, böylelikle iç piyasada sürprizlere hazırlıklı olmayı, pazardaki hızlı artışlara reaksiyon vermeyi istediklerini dile getirdi. söyleyerek “Fabrikada adam başı 43 tane öneri geldi. Çalışanlarımızdan verimlilik için gelen 200 binin üzerinde öneri var. Geçen yıl 37 milyon Avro’dan fazla sadece bu çalışan önerileriyle fabrikadan verimlilik elde ettik” dedi. tışlara ulaştığını, bu segmentte ABD’de ilk defa bir araç satıldığını anlattı. ABD’ye Doblo ihracatı konusunda son kararı Chrysler’in vereceğini bildiren Pandır, “Çünkü alıcı ve satıcı onlar olacak. Onların ‘tamam biz bu arabayı bu fiyattan satar ve segmentte rekabet ederiz’ diye son kararı vermesi lazım. Daha henüz öyle bir karar bize gelmedi” dedi. ABD’ye ihracat Pandır, Opel ve Vauxhall markaları için üretecekleri aracın yılın son iki ayı için yaklaşık 8 bin adet, 2012 yılı içinde 40 bin adet olacağını anımsattı. Pandır, kendilerinin ABD’ye Doblo ihracatı için bir fizibilite çalışması başlattıklarını anımsatarak daha sonra o fizibilite çok pozitif olmadığı için dondurduklarını kaydetti. Doblo segmentine rakiplerinin girdiğini, ayda 1050 adet satışla başladığını, ancak şu anda 3 bin adetlik sa Pandır, Irak’ta da çok yüksek potansiyel olduğunu dile getirerek Irak’ta bayilik kurmak için çok sayıda müracaat olduğunu, Fiat’la birlikte bu müracaatları değerlendirdiklerini anlattı. Ali Pandır, “Uzun vadede esas potansiyelin Türkiye’nin doğusunda olduğu kesin. Çünkü Avrupa pazarı artık doygunluğa ulaştı. Dolayısıyla bu pazarların zorluklarına rağmen orada mutlaka yılmadan çalışmak lazım” dedi. DOBLO PICKUP ÜRETECEĞ Z andır, sektördeki hafif ticari pickup olarak müşterilere, kaliteyi ve güvenilirliği garanti edecek bir çalışma hazırlığı içinde olduklarına işaret ederek Yeni Fiat Doblo ön görüntüsüne sahip olan pickup’ın seri üretimine TOFAŞ’ın Bursa fabrikasında başlanacağını kaydetti. 2011 yılının 3. çeyreğinde seri üretim halini Türkiye pazarına sunmayı amaçladıklarını dile getiren Pandır, “Yılda yaklaşık 20 bin pickup ve hafif kamyonetin satıldığı pazara girecek yeni model ile ilgili isim çalışmalarımız sürüyor ama bu aracın adının Doblo uzantılı olmayacağını söyleyebiliriz. Bu pazarın içinde en az yüzde 10 pay almayı ve pazarı daha da genişletmeyi amaçlıyoruz” dedi. Elektrikli Doblo için çalışma sürüyor Elektrikli Doblo’nun seri üretimine geçiş çalışmalarının da sürdüğüne değinen Pandır, ancak şu anda henüz “şu tarihte seri üretime geçeriz, satarız” diye bir planlarının olmadığını söyledi. Pandır, elektrikli araçlarda henüz bir pazardan falan bahsetmenin mümkün olmadığını da kaydetti. Linea’nın gelecek yıllarda bir üst versiyonunu çıkarmak gibi bir çalışmaları olduğunu bildiren Pandır, mevcut Linea’nın da devam edeceğini, Linea’nın bu üst modelinin 2012 yılının ortalarından sonra olabileceğini ifade etti. P HENKEL YENİLİK ATAĞINDA Büyük rekabete sahne olan deterjan pazarında olan Henkel, yeni nesil sıvı deterjanı Persil Jel ile atağa geçti. Şirket, tüketici alışkanlıklarını yakından izliyor ve ürünlerinde değişimi bu yönde yapıyor. Persil Jel’in reklam yüzü Pınar Altuğ’la toplantı düzenleyen Persil Marka Yöneticisi Gözde Benzet, Persil Jel’in Türkiye’nin beyazlarda ve renklilerde etkili ilk sıvı deterjanı olduğunu vurgulayarak, tüketici ihtiyaçlarına dönük çalışmaları sürdüreceklerini belirtti. KITALAR ARASI LEZZET KÖPRÜSÜ 1720 Şubat 2011 tarihleri arasında, İstanbul’da TÜYAP’ta düzenlenecek 9. Kıtalar Arası Gastronomi Festivali, dünyanın lezzetlerini bir araya getirecek. Tüm Aşçılar Federasyonu’nca (TAF) düzenlenen ve başvuruların halen devam etiği organizasyona bu yıl 25 ülkenin katılımı bekleniyor. Türk şeflerine uluslararası yarışmalarda jüri olabilmeleri için özel bir eğitim verilecek olan festivalde ilginç etkinlikler yapılacak. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 15 bin kişinin ziyaret ettiği festivale bu yıl 20 bin ziyaretçi bekleniyor. İSG, ‘ENGELSİZ’ HAVAALANI İstanbul Sabiha Gökçen (İSG) Uluslararası Havalimanı, “Türkiye’nin İlk Engelsiz Havaalanı Kuruluşu” sertifikasını aldığını açıkladı. İSG, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün başlattığı projede engelli yolcuların, havayolu ile seyahatlerini güzel geçirmeleri ve kendi başlarına rahatça seyahat edebilmeleri için gerekli şartları çok kısa bir sürede yerine getirdi. YUNAN BASINI AB’YE TEPKİLİ: zleme Eylemi” Satılık değiliz ATİNA (AA) Yunanistan’da incelemelerde bulunan ABAvrupa Merkez Bankası IMF “Troykası” yetkililerinin, 2015’e kadar 50 milyar Avro tutarında özelleştirme yapılmasını öngören yeni reformlar talebi, hükümet ile AB arasında krize neden olurken Yunan basını da tepki gösterdi. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Yorgos Petalotis, talepleri “kabul edilemez” olarak nitelendirdi. Yunan basını da özelleştirme taleplerine tepki gösterdi. Elefterotipiya gazetesi, birinci sayfada, üzerinde “50 milyara satılık” yazısının yer aldığı Yunanistan haritası yayımladı. Ta Nea gazetesi, “Patronlar çıldırdı” başlığını kullanırken Ethnos gazetesi, 15 milyarı 2012’ye kadar olmak üzere, 2015 yılına kadar 50 milyar Avro gelir sağlanması için AB troykası ile hükümetin dev bir program üzerinde anlaşmaya vardıklarını öne sürdü. Elefteros Tipos gazetesi de, “SatılıkKelepir Fiyata Yunanistan” başlığını kullandı. Eylem Sürüyor! 14 Şubat’da Silivri’deyiz! • Saat: 08.00’de c’in bahçesinde olalım. • Başvuru : 0535.636 59 11 0535.270 56 84 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle